29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Tatili Seyahat Önerileri

0
1488

Ülkemiz için en önemli gün şüphesiz 29 Ekim! Gururla dolup taşıyoruz her sene Cumhuriyet Bayramı’mızda, milliyetçilik duygularımız kabarıyor ve içimiz içimize sığmıyor. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anıyoruz tüm kalbimizle ve minnet duygularımızla…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 29 Ekim 1923 günü ilan ettiği Cumhuriyet Bayramı her sene 29 Ekim’de hem Türkiye’de hem de Kuzey Kıbrıs’ta kutlanıyor.

Bu sene perşembe gününe denk gelen 29 Ekim resmi tatil olduğu için ve 28 Ekim’de de yarım gün çalışacağımızdan cuma öğleden sonrasını izin alarak 3 günlük Cumhuriyet Bayramı tatili yapacağız!

Peki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatili için nereye gitmeli?

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Tatili Seyahat Önerileri

Anıtkabir, Ankara

Anıtkabir

Böylesine özel bir günde yapılabilecek en güzel aktivite şüphesiz Ata’mızı ziyaret etmek! Anıtkabir’in dört bir köşesini ziyaret edip minnettarlığınızı en anlamlı şekilde ifade edebilirsiniz.

Anıtkabir’in dört bir köşesini ziyaret edip minnettarlığınızı en anlamlı şekilde ifade edebilirsiniz.

Yemyeşil, sakin ve sessiz, üstelik dört bir yanında birbirinden anlamlı semboller var Anıtkabir’de.

Tandoğan Meydanı ve Gençlik Caddesi olmak üzere iki kapıdan girişin yapıldığı Anıtkabir’e Tandoğan Meydanı tarafındaki kapıdan giriş yapmanızı öneriyoruz çünkü gezinin asıl başlangıç noktası olan aslanlı yol bu tarafta bulunuyor.

Anıtkabir rotanız İstiklal, Hürriyet, Mehmetçik, Barış ile başlamalı; Müdafaa-i Hukuk, 23 Nisan ve Zafer Kuleleri ile devam etmeli, Aslanlı Yol, Misak-ı Milli Müzesi, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi sonrasında merdivenler ve mozole ile bitmelidir.

Çankaya’da bulunan Anıtkabir’e otobüsle gitmeyi düşünüyorsanız AŞTİ’den Ankaray’a binerek Tandoğan’da inebilirsiniz. Aynı şekilde Kızılay’dan da Ankaray vasıtasıyla Tandoğan istasyonunda inerek Tandoğan Meydanı çıkışından çıktığınız takdirde geriye kısa bir yürüme mesafesi kalacaktır. Ulaşım yolu olarak treni seçtiyseniz Ankara Tren Garı’ndan yürüyerek Anıtkabir’e ulaşabilirsiniz. Anıtkabir hakkında daha detaylı bilgi için linke tıklayabilirsiniz.

Yuvacık, Kocaeli

Yuvacik Kocaeli

Karşınızda Kocaeli ve çevresindeki en zengin su kaynaklarıyla Yuvacık! Bunlara bir de yayla görünümündeki ormanlık alanlarını ekleyin. Doğal bir cennet duruyor karşınızda!

Eğer doğa sporlarıyla ilgileniyorsanız diğer maddelere bakmayın bile, seçiminiz Yuvacık’tan yana olmalı.

Paintball, jeep safari, atv ve trekking dahil pek çok sporun yapılabileceği ideal bir yer burası.

Yayla evleri, fındık ağaçları, karalahana bahçeleri, dağ çilekleri ve daha nicesiyle burası için minik bir Karadeniz köyü diyebiliriz.

Yuvacık Pazarı’ndaki ev yapımı ürünleri tatmalı, Yuvacık Barajı’nın manzaralarını izleyerek piknik keyfi yapmalı, buradaki Karadeniz lezzetlerini tatmalısınız.

Yemekten çok bahsettik, yediklerinizi yakmanız için Menekşe Yaylası, Kirazdere, Soğukpınar Deresi, Aytepe, Kayaüstü ve Kungul Dağı gibi pek çok yerde bulunan yürüyüş parkurları sizleri doğayla tanıştırmak için bekliyor.

İzmit’ten 10–15 dakikada bir geçen minibüsler ile Yuvacık’a varmak oldukça kolay. Eğer Yuvacık’a gitmek istiyorsanız yolunuz mutlaka İzmit Merkez’den geçmeli, sonrasında minibüslerle 20–25 dakikalık bir yolculuk ile devam etmelisiniz. Arabanızla gitmeyi planlıyorsanız da İzmit’in doğu çıkışından Kandıra, oradan Gölcük yönüne ilerlemelisiniz.

Sapanca, Sakarya

Sapanca

Eğer şehrin kaosundan kaçmak için hafta sonu tatillerini sürekli hale getirdiyseniz muhakkak Sapanca’da bulunmuşsunuzdur. O zaman daha önce hiç Sapanca’da bulunmamış olanlar için yazmış olalım bu maddeyi.

Yazın İstanbulluların uğrak noktalarından biri olan Sapanca, yanı başına Kartepe Kayak Merkezi’nin açılmasından sonra her mevsim tercih edilen bir destinasyon oldu.

Komşu Soğucak ve Maşukiye’nin de popüler olmaya başlaması da cabası… Maşukiye’den yazımızın devamında bahsedeceğiz, hiç merak etmeyin.

Muhteşem bir doğaya sahip Sapanca’ya yıllardır akın olduğu için gittiğiniz zaman çok da sakin ve keşif dolu bir tatil geçireceğinizi düşünmeyin. Ancak konforlu ve doğayla iç içe bir tatil için ideal olacaktır tabi ki.

Çerkez mahallesi olduğu için Kırkpınar’da Çerkez tavuğundan isli Çerkez peynirine, sebze turşularından yumurtalı Çerkez pastasına kadar pek çok çeşit Çerkez yemeği tadabilirsiniz.

Hava şartları kötüyse krizi fırsata çevirerek ATV ile tur atabilir, ekipler sağlamsa paintball oynayabilirsiniz.

Güzel Sapanca Gölü’nde kano yapabilirsiniz veya su sporlarından ilgilendiğiniz varsa suyun durgunluğu bunun için oldukça müsait olacaktır.

Sonbahar renklerinin ayrı bir hava kattığı Sapanca’ya gitmek için en ideal zamanlar Ekim–Kasım ayları, tadını çıkarın!

Sakarya’nın incisi Sapanca’ya arabayla gidecekseniz yolculuğunuz İstanbul’dan 2 saatten az sürecek, Kocaeli’nden yarım saatte varacaksınız.

Sakarya merkezden yola çıktığınız takdirde yine Kocaeli gibi yarım saat içinde Sapanca’ya varmış olacaksınız.

Otobüs şirketlerinin seferleriyle de direkt olarak Sapanca’ya ulaşmanız mümkün.

Bir diğer alternatif olarak da treni söyleyebiliriz. İstanbul–Pendik’ten 1 saat sürecek Ada Ekspres treni ile Gebze–İzmit–Sapanca–Arifiye güzergahında yolculuk yaparak Sapanca’da inebilirsiniz.

İznik, Bursa

iznik bursa

Bursa’dan sıklıkla bahsedeceğiz bu yazımızda. Cennet vatanımızda öyle güzel köşeler var ki, kimisi sadece yazın rağbet görüyor, kimisi sadece kışın, ama genel olarak baktığımızda dört mevsimi de yaşadığımız için iklim koşulları sayesinde pek çok noktaya dört mevsim gidebiliyoruz.

Bu örneklerden biri de İznik. Gün batımını izleyebileceğiniz en güzel noktalardan biri olan İznik, güneşin kızılının envaiçeşit tonunu görecek ve gökyüzünde giderek kayboluşunu izleyeceksiniz. Bir yanda tarih, öbür yanda doğa…

Tarihi surları gezdikten sonra yaylalara çıkın ve kendinizi doğayla baş başa bırakın. İznik’in meşhur yayın şişinden yiyin ve çini dersine katılarak kendi çininizi kendiniz yapın! Tarih–doğa ikilisine bir de sanat eklendi, iyi mi!

Bir de sporu ekleyelim o zaman tam olsun. İznik Gölü’nde kano yapabilirsiniz. İznik’e “batık şehir” deniyor, bunun nedeni de yıllar öncesinden miras kalan İznik Antik Kenti’nin sular altında kalmış olması. Kano yaparken değerli sularda dolaştığınızı unutmayın sakın.

1500’lerde yılın kurak dönemlerinde su çekildiği için gölden birçok eser çıkartılmış ve günümüzde de Hristiyanlar için çok anlamlı olan bir bazilika için su altı kazısı gerçekleştiriliyor. Kanoyla dubalarla çevrili bu kazıya yaklaşabilirsiniz, ne kadar gizemli değil mi?

İznik’ten dönmeden önce bisikletle meşhur zeytin bahçelerinde gezin, sonrasında zeytin tadımı yapın ve salamura atölyesine katılın!

İznik’e İstanbul’dan gidecekseniz trafiğe hiç girmeden hem kolay hem de ekonomik yol olarak Yenikapı ve Pendik’ten kalkan İDO Yalova feribotlarına binin. Yalova’dan 1 saatte İznik’e ulaşabilirsiniz. Aracınız yoksa Yalova İDO İskelesi’nde indikten sonra 40 metre ilerideki minibüs durağından saat başı kalkan minibüslere binerek yine 1 saatte İznik’e varabilirsiniz.

Yalova’ya gelmişken zamanında Atatürk’ün mola vermek ve çalışmak için kullandığı Yürüyen Köşk’ü ziyaret etmelisiniz. İsminin yürüyen olmasının nedeni de köşkün çatısına bir ağaç zarar veriyormuş ve ağacın kesilmesi istenmiş, Atatürk de ağacın kesilmemesi için Köşk’ün 4 metre kaydırılmasını emretmiş.

NOT: Zaman bulabilirseniz Orhangazi’deki Keramet Ilıcası’nı görün ve şifalı kükürtlü suyunu keşfedin.

Abant, Bolu

abant bolu

Bu manzarayı tanımayan yoktur herhalde! Türkiye’de özellikle sonbahar aylarında en çok rağbet gören yerlerden biri olan Abant, listemizin 5. sırasında yer alıyor.

Tatlı suyuyla ünlü Abant Gölü’nün çevresindeki 1150 hektarlık alanda ciddi anlamda bir bitki örtüsü zenginliği var, bu yüzden 1988 yılında koruma altına alınması amacıyla Tabiat Parkı oldu.

Yaylalarında özgürce yürüyüş yapabilir, bol oksijeni akciğerlerinize doldurabilirsiniz. Şehir hayatındayken doğal hayata hasret kalıyoruz, bu yüzden böyle bir ortamda tatil yapmak oldukça iyi gelecektir.

Temiz havada yapacağınız kahvaltıyla hem akciğerlerinizi hem de midenizi doyuracaksınız ve güne mükemmel başlayacaksınız.

Abant Gölü girişindeki Köy Pazarı’na uğramayı ve yöre halkının ürettiği dağ reçellerinden tereyağına, tarhanadan peynirlere, yöresel fındık ve pestillere kadar birçok üründen satın almayı unutmayın.

Abant’a Bolu şehir merkezinden veya ilçelerinden minibüs, dolmuş ve taksi yollarından birini seçerek gidebilirsiniz.

Arabanızla kara yolundan gitmeyi planlıyorsanız da İstanbul’dan 3 saatte, Ankara’dan 2 saatte, Bolu’dan ise yaklaşık 40 dakikada kendinizi Abant’ın temiz ve huzurlu doğasında bulacaksınız.

Cumalıkızık, Bursa

Cumalıkızık bursa

Dünyanın en şirin köyleri arasında sayabileceğimiz Cumalıkızık Köyü, Bursa’da oluşuyla harika bir tatil kaçamağı!

Doğal köy havası mı dersiniz, yöresel lezzetler mi yoksa daracık tatlı mı tatlı sokakları mı? İş hayatının veya okul döneminin stresiyle zaten neye uğradığımızı şaşırıyoruz, böyle bir hafta sonu kaçamağını hepimiz hak ettik itiraf edin!

İşin güzeli de ne biliyor musunuz, çok değerli bir köyümüz olmasına rağmen hala bilinmeyen sır dolu bir yer Cumalıkızık. Keşfedilmeyi bekleyen, renk cümbüşü sunan, hak ettiği değeri hala görememiş ve işte tam da bu noktada kendi gizlemeyi başarmış bir yer! Bu yüzden köyün sokaklarında gezerken ayrıcalıklı olduğunuzu bilmelisiniz, Türkiye’de çoğu kişinin haberinin dahi olmadığı bir yeri keşif halinde olacaksınız!

Otantik, temiz ve huzurlu bu köyde Osmanlı mimarisini, sanatı ve tarihi de bir arada görme şansınız olacak. Çok övdük farkındayız ama gidince anlayacaksınız bizim halimizi, bu köyle ilgili bir tek olumsuz düşüncemiz yok çünkü. UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmeyi başarmış bu köyümüz kendini dünyaya bile kanıtlamış, gidip görmeniz çok mu?

Cumalıkızık Köyü’ne İstanbul’dan navigasyonu kurarak Osmangazi Köprüsü’nü kullanarak 2 buçuk saatten az bir sürede rahatlıkla gidebilirsiniz. Yolu biraz daha kısaltmak isterseniz Yenikapı’dan hızlı feribotla Bursa’ya BUDO veya İDO ile gidebilirsiniz, yarım saat kadar erken varmanızı sağlayacaktır. Eğer toplu taşımayı kullanmayı düşünüyorsanız Bursa’ya otobüsle vardıktan sonra 38 numaralı otobüse binebilirsiniz, şehir meydanına gittikten sonra sıklıkla kalkan minibüsler ile Cumalıkızık Köyü’ne gidebilirsiniz. Yolun 40 dakika sürdüğünü hatırlatalım. Aynı şekilde feribot veya deniz otobüsüyle Mudanya’ya vardıktan sonra da Bursa merkeze giden minibüsleri kullanabilirsiniz. Minibüsler yerine belediyenin özel halk otobüslerine de (1/M, 2/U, 2/GM, F/1, F/3, 104) binebilirsiniz.

Kazdağları, Çanakkale–Balıkesir

Kazdaglari

%10’u milli park, kalan %90’ı köylerin ve maden ocaklarının bulunduğu orman ve yerleşim alanlarından oluşan Kazdağları’nda herkes için aktivite mevcut. İster bakir doğasındaki kuytulara sokulun, ister kalabalığın bulunduğu piknik alanlarına koşun…

Burada Hasanboğuldu ve Mıhlı gibi bilindik birçok yer ziyaretçilerini bekliyor. Sezon sonu olacağı için çok kalabalık olacağını düşünmüyoruz, şayet dünyanın en zengin 2. oksijen kaynağına sahip Kazdağları’nda Milli Park dışında Adatepe ve Yeşilyurt köylerini, Hasanboğuldu ve Sütüven Şelalesi’ni, Mıhlı Çayı’nı, Başdeğirmen’i, Şahinderesi Kanyonu’nu, Ağlayan Şelale’yi ve Mehmetalan Köyü’nü kesinlikle gezmelisiniz.

Kazdağları’na arabayla gitmenizi öneriyoruz çünkü belli bir noktadan sonra arabaya ihtiyacınız olacak. İstanbul’dan direkt olarak Kazdağları’na ulaşmanız 6 saate yakın sürecektir. Arabanız yoksa Edremit Koca Seyit Havalimanı’na uçakla gelerek havalimanından araba kiralayabilirsiniz.

NOT: Hafta sonu planınıza sıkıştırmanız gereken Adatepe Köyü’nü unutmayın! Çanakkale’nin Kazdağları yamacında bulunan bu estetik köyünde kendinizi İtalya’da hissedeceksiniz! İstanbul’dan Adatepe’ye birçok otobüs firmasından direkt otobüs seferleri olduğunu hatırlatalım.

Kerpe, Kocaeli

Kerpe

İstanbul’da yapılabilecek hafta sonu kaçamaklarından biri de Kerpe! 2–2 buçuk saat arasında varabileceğiniz Kerpe’de sizi mavi bayraklı tertemiz bir deniz, oksijen bombası ormanlar bekliyor. Yazın aşırı kalabalık olmasından dolayı Ekim civarı gitmeniz sizin için büyük rahatlık olacak, özgürce gezebileceksiniz.

Evet belki denize giremeyeceksiniz ama Kerpe’yi keşfetme fırsatını bulacaksınız, bu daha değerli değil mi sizce de?

Kerpe’nin en meşhur yeri Kartal Kayalıkları’nda günü batırmaya ne dersiniz peki? “Eveeet!” dediğinizi duyar gibiyiz.

Sezon dışı gitmenin büyük avantajını göreceksiniz ve sonrasında bize teşekkür edeceksiniz, rica ederiz!

Dalga sörfü denemek isteyenler için müjde, başlangıcı Kerpe’de yapabilirsiniz. Şayet Danube Sörf Okulu’ndaki dalgaların büyüklüğü bir okyanus kadar olmasa da tatmin edici bir derecede sörf için ideal. “Yok ben denize girmem” derseniz de bisiklet kiralayıp Ömerağzı tarafındaki ormanlık araziye sürebilir, yeşilin tonlarını iliklerinize kadar hissedebilirsiniz.

Kerpe’ye İstanbul’dan gidecekseniz Harem’den kalkan Kandıra otobüslerine binip sonrasında Kerpe minibüslerine binmeniz yeterli olacaktır. 20 dakikada vardınız!

NOT: Kerpe’ye daha önce gitmiş olanlar için tatillerini yine İzmit’te bulunan Kefken’de geçirmelerini öneriyoruz. Eğer iki yerde de bulunduysanız şanslısınız, diğer önerilerimize geçebilirsiniz.

Yedigöller, Bolu

yedigoller

Kartpostal değil, “Orman Denizi” Yedigöller! İrili ufaklı olmak üzere İncegöl, Sazlıgöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, Büyükgöl, Deringöl ve Seringöl isimlerinde 7 heyelan gölüne sahip bu doğa harikası Yedigöller Milli Parkı tatil için harika bir alternatif olacak. “Cennete mi düştüm yahu?” diye soracaksınız, biz şimdiden cevaplayalım.

Kesinlikle cennettesiniz! Devasa ağaçlarının yeşili, kuş cıvıltıları, daha önce hiç görmediğiniz hayvanlar, suya yansıyan sarı–yeşil–mavi–kızıl renk tonları ve daha fazlası!

Zamanlamanız da çok manidar olacak, çünkü Yedigöller yaz aylarında sıcak, kış aylarında oldukça soğuk, ilkbahar aylarında serin ve sonbahar aylarında kısmen ılık, bu yüzden Nisan ve Kasım ayları arası ziyaret etmek için en ideal zamanlar.

Siz de kasım ayına girmeden görmüş ve şehrinize dönmüş olacaksınız.

Bolu’ya otobüsle vardıktan sonra Yedigöller’e gidebilmeniz için taksi tutmanız gerekecek ve bunun çok da ekonomik bir yol olduğu söylenemez. Bu yüzden “tur” organizasyonlarına katılabilir, ya da arabanızla gitmeyi tercih edebilirsiniz. İstanbul’dan veya Ankara’dan yola çıkıyorsanız TEM otoyolunu kullanıp Bolu sapağından ya Bolu-Yeniçağa ayrımından saparak Mengen üzerinden ya da Bolu merkezden kuzeye doğru ilerleyerek varabilirsiniz. Bizce Yeniçağa ayrımını tercih edin, çünkü yol boyu yeşillerin arasından ilerleyeceğiniz için yolculuğunuz oldukça keyifli geçecek!

Şile-Ağva, İstanbul & Sardala, Kocaeli

Agva

İki yeri birlikte verdik çünkü Sardala normalde günübirlik gidilip keşfedilecek kadar küçük bir yer. Bu gezinizi güzelliğiyle dillere destan Ağva ile birleştirerek taçlandırabilirsiniz.

Aklınızda olsun, Sardala’ya gitmek için çok doğru bir zaman dilimindesiniz. Yazın ciddi anlamda piknikçilerin istilasına uğradığı için Sardala’ya yazın gidip hayal kırıklığıyla dönenler oluyor, ancak sezon bitimi itibariyle eylül ayının ikinci yarısından sonra giden herkes gülen yüzlerle dönüyor. Siz de onlardan olacaksınız elbette.

Ağva ile Sardala Koyu arası sadece 11 kilometre, bu da hafta sonu planınıza bu iki yeri rahatlıkla sıkıştırabileceğinizi gösteriyor.

Doğa ve tarihin iç içe olduğu Ağva ve Şile’de saatler geçirseniz bile asla sıkılmayacaksınız çünkü keşfedecek pek çok yer sizi bekliyor olacak.

Şile Feneri, Onbir Göller Vadisi, Hisar Tepe Kale Kalıntısı, Sungurlu Dağ Değirmeni, Saklı Göl bunlardan sadece birkaç tanesi… Gerisini siz düşünün artık!

Doğal güzellikleri gezdikçe ve doğa yürüyüşleri yaptıkça zaten rahatlayacaksınız ancak bu rahatlamayı iki katına çıkarmak isterseniz termal oteller ve spa merkezlerine giderek zirvede bırakabilirsiniz.

Şile’nin kasabası olan Ağva’ya arabanızla Ümraniye–Şile yoluna girerek en geç 2 saat içinde varabilirsiniz. Arabayla gitmek istemiyorsanız da hem Avrupa hem de Anadolu yakasındaki otogarlardan kalkan Şile–Ağva otobüslerine binerek son durak Ağva’da inebilirsiniz. Bu otobüslerin saat başı kalktığını hatırlatmadan geçmeyelim.

Trilye, Bursa

Trilye

Türkiye’nin yükselen yıldızı diyebiliriz Trilye için! Son zamanlarda ismini daha çok duyurmaya başlayan Bursa’nın gizli sırrı Trilye eski bir Rum balıkçı köyü.

İstanbul’dan bir feribot ve sonrasında 20 dakikalık bir yolculukla bu tarihi köye varabiliyorsunuz. Henüz popüler değilken gidin ve keşfedin, çünkü çok turist çekmeye başladıktan sonra deformasyona uğrayabilir, böylece eski görünümünü ve tadını kaybedebilir.

Ve şansınıza, Trilye’nin en güzel hali Ekim’deki hali! Bohem havaya bürünmüş salaş binaları ve sokakları Trilye’ye gidene bambaşka bir gezegendeymiş hissi veriyor.

Trilye’nin diğer isimlerinin Tirilye ve Zeytinbağı da olduğunu söylemeden geçmeyelim; hatta bazı tabelalarda Trilye yerine diğer iki isimden birini görebilirsiniz.

Barbun balığı ve zeytini meşhur olan burada yöresel lezzetleri tatmadan dönmemelisiniz. Trilye maddesinin başlarında da bahsettiğimiz gibi İstanbul’dan arabanızla feribota veya yaya halinde deniz otobüsüne binebilirsiniz. 95 dakikada vardıktan sonra aracınızla sağa dönerek Trilye tabelalarını takip edebilirsiniz, 15–20 dakika içinde köye varmış olacaksınız. Yayaysanız iskele önünden ana yola çıkıp dolmuş bekleyebilir, veya Trilye–Bursa Organize Sanayi güzergahındaki özel halk otobüslerine binebilirsiniz. Veya İstanbul’dan direkt olarak aracınızla kara yolunu tercih edebilirsiniz, böylece 2 saat 50 dakika içinde Trilye Köyü’ne varacaksınız. Bursa ve Mudanya arasında minibüs seferlerinin de olduğunu unutmayın. Trilye’ye gitmek için en fazla iki aktarma yapmanız yeterli olacaktır.

Maşukiye, Kocaeli

Masukiye

Bugünün yıldızını Kocaeli olarak seçtik! 15 yerin 4’ü bir şehirden olur mu arkadaş? Oluyormuş. Maşukiye’ye gelip de maşuk olmamak mümkün değil. Şayet sadece bugünün değil son dönemlerin parlayan yıldızlarından biri Maşukiye.

İstanbulluların hafta sonu kaçamaklarında istilaya uğrayan köyün Çınarlı ve Soğuksu isimlerinde iki mahallesi var. Dereleri, şelaleleri, ormanları ve meyve bahçeleri ile huzur dolu bir tatile hazır olun!

Maşuk olacaksınız demiştik, kanıtları bile var. Yıllardır civardaki şehirlerden yeni evli çiftler balayı için Maşukiye’yi tercih ediyor, yöre halkı da köyün aşıklar köyü olduğunu ve köye gelenin aşık olduğunu iddia ediyor. Doğruluk payı kesinlikle var!

Doğa yürüyüşleri yapabilir, su sesine bir de kuş seslerinin eklendiği ortamın temiz havasında lezzetli yemekler yiyebilir, köyün çevresini atv ile turlayabilirsiniz.

Bebekler gibi uyuyabilir ve zihninizi boşaltabilirsiniz. Hafta sonu tatiliniz terapiye dönecek, bizden söylemesi!

Yazın sıcak, kışın ise soğuk olan bu köye gitmek için en ideal zamanlar bahar ayları ve bizden size bir tüyo, özellikle sonbahar aylarında bambaşka bir güzellikle Maşukiye!

Maşukiye’ye İstanbul–Ankara otobanı üzerindeki Sapanca–Kartepe tabelalarından girdikten sonra Kartepe levhalarını takip ederek varabilirsiniz.

Gökçetepe, Edirne & Uçmakdere, Tekirdağ

gokcetepe

Marmara ile Ege’nin tam kesişim noktasında bir tatile ne dersiniz? Bir yanda çevresini sarmış çam ormanları ve mavi bayraklı sularıyla Gökçetepe, öbür yanda eski Rum köyü Uçmakdere…

İki noktayı da günübirlik gezinize sıkıştırabilir veya konaklamayla uzatarak tadını çıkara çıkara yaşayabilirsiniz.

Burada aldığınız oksijen için akciğerleriniz size minnettar kalacak, demedi demeyin! Tüplü dalış, rüzgar sörfü veya yamaç paraşütü seviyorsanız burayı iki kat seveceksiniz!

Yerel halk evinde şarap yaptığı için buranın şarabını denemelisiniz. Rotanızı İstanbul’dan Uçmakdere, sonrasında Mürefte, devamında Şarköy, son olarak da Gökçetepe şeklinde çizebilirsiniz.

Böylece şarap köyü Mürefte ve mavi bayraklarıyla güzel Şarköy’ü görmüş olursunuz. Adeta Trakya’yı keşif haritası oldu değil mi?

Polonezköy, İstanbul

polonezkoy

Küçük Polonya’ya hoş geldiniz! Polonezköy’ü gördükten sonra Polonya’yı görmeden nasıl bir ülke olduğu hakkında aklınızda net bir fikir oluşmuş olacak, BOL YEŞİLLİ!

Evet, Polonyalılardan miras kalan Polonezköy için beklentiniz bol oksijen koklamak olsun.

Hafta sonu kaçamağının en güzeli en kısa sürede varılanıdır değil mi? Değilse de bizim için öyle en azından. İstanbulluların sadece kahvaltı yapmak için bile saatler harcadığı yolculuğa değen havasıyla Polonezköy başınızı döndürecek.

1842’de Polonyalı lider Prens Adam Czartoryski’nin kurduğu köy hala öyle güzel korunmuş ki, eski yıllarda yaşıyormuşsunuz gibi hissedeceksiniz. Üstelik trekking veya binicilik yapmak için de ideal.

Assos, Çanakkale

Assos

Listemizi şanlı Çanakkale’nin Assos’u ile tamamlıyoruz! Az önceki örnekten farklı olarak ulaşmak için harcadığınız 6 saatlik yola değecek bir tatil sizi bekliyor! Assos Antik Kenti’ni oluşturan Behramkale Köyü ve Antik Liman eskiden aynı yerleşimdeyken sonraları birbirinden kopmuş. Ama ikisi de tarihi binalar ve güzel tesisler barındırıyor.

Gün batımını Athena Tapınağı’nda elinizde telefon kamerası açık beklemeyi unutmayın, sonra kendinizi ödüllendirmek için Antik Liman’a giderek rakı-balık yapın, midenizin size minnettar kalmasını sağlayın!

Assos’a aracınızla direkt olarak kara yolundan ulaşabilirsiniz. “Yol böyle çok uzun, bunun daha kısası yok mu?” derseniz de feribotla Gelibolu-Lapseki arası 20 dakikalık, Eceabat-Çanakkale arası 15 dakikalık, Kilitbahir-Çanakkale arası 7 dakikalık yolculuk yapabilirsiniz. Yenikapı-Bandırma güzergahındaki seferlerle de yine Assos’a gitmek için alternatif yol yaratabilirsiniz. Aracınız yoksa otobüsle Çanakkale, Küçükkuyu, Edremit, Ayvalık veya Ayvacık’ta inebilir, sonrasında minibüse binerek Assos’a varabilirsiniz.

Çamlıhemşin, Rize

çamlıhemşin rize

İsminden sıklıkla söz ettiren Ayder Yaylası’nı duymayan kalmamıştır! Kaçkar Dağları’nın çevrelediği Çamlıhemşin Rize’nin gözde güzelliklerinden!

Yeşile doymak istiyorsanız adresiniz kesinlikle Çamlıhemşin olmalı. Kaçkar Dağları’nda doğal yollarla oluşan pek çok krater gölü bulunuyor, bunlar Kara Göl, Yıldız Gölü, Meterez Gölü, Büyük Deniz Gölü, Dönen Gölü ve Serincef Gölü.

Osmanlı döneminde şifalı sularıyla popüler olan Ayder turizm merkezi haline gelmeye 1987 yılında başladı. Cilt hastalıkları, kadın hastalıkları ve romatizmal hastalıklar dahil pek çok hastalığa faydalı olan kaynak sularıyla özellikle sedef, egzama gibi cilt hastalıklarınız varsa tatil yaparken bir yandan da tedavi olmuş olacaksınız.

Tertemiz havasında bir yayla yürüyüşü yapabilir, Kaçkar Dağları’na tırmanarak sporunuzu yapabilir, kaplıcalarda rahatlayabilir ve ahşaptan yapılan tesislerde konaklayabilirsiniz. Eğer kamp hayatını seviyorsanız burada kamp yaparak doğayla bütünleşmeniz mümkün.

Çamlıhemşin’e varmak için önce Rize şehir merkezine gitmeniz gerekiyor, otobüslerle Rize’ye ulaştıktan sonrasında şehir içi ulaşım ile Çamlıhemşin’e gidebilirsiniz. Eğer arabanızla gitmeyi planlıyorsanız İstanbul’dan çıkış yaptıktan sonra 12 saatlik bir yol sizi bekliyor. Ankara’dan bu yol 9 saat sürerken İzmir’den 15 saat sürecektir.

Uzungöl, Trabzon

uzungöl (2)

Uzungöl manzaralı fotoğraflara hayatınızda en az bir kere rastlamışsınızdır eminiz. Söz konusu tatilse en güzel destinasyonlar Karadeniz’den çıkıyor şüphesiz!

Uzungöl de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatilinizi geçirebileceğiniz alternatif bir yerimiz. Kamp severlerin favori noktalarından Uzungöl son yıllarda yerli turist kadar yabancı turistlerin de uğrak noktası haline geldi.

Yaylalarından şelalelerine, geniş yaban hayatından zengin bitki örtüsüne Uzungöl her canlıya doğal bir atmosfer sunuyor. Eğer huzur dolarken akciğerlerinizi de bol oksijenle doldurmayı planlıyorsanız Uzungöl’de tatil yapıp meşhur alabalıklardan yiyebilir ve yöresel kahvaltılarla güne enerji dolu başlayabilirsiniz.

Trabzon şehir merkezinden günlük otobüs seferleri ile yarım saatte Uzungöl’e ulaşabileceğiniz gibi şehir merkezine 10 dakika mesafede bulunan Trabzon Havalimanı’na uçuş yaparak da ulaşım sağlamanız mümkün. Eğer özel aracınızla gidecekseniz yolculuğunuza Trabzon – Yomra – Arsin ile başlayıp Araklı – Sürmene – Of ile devam ederek Çaykara – Uzungöl rotasıyla Uzungöl’e ulaşabilirsiniz.

Şavşat, Artvin

şavşat

Sakin ve kalabalık… Şavşat için sadece iki kelime yeterli. Türkiye’nin en sakin 10. şehri olmasından dolayı “sakin”, Maden Köyü, Arsiyan Yaylası ve Gölleri, Kocabey Kışlası, Sahara Yaylası, Yavuzköy Seyir Terası, Balıklı Göl, Karagöl, Meydancık Taş Kemer Köprüsü, Veliköy Eski Ahşap Cami, Şavşat (Satlel) Kalesi ve Tibet (Cevizli) Manastırı gibi tarihi ve doğal güzellikleri barındırarak bir o kadar “kalabalık”…

Sadece yeşilin bol olduğunu düşünmeyin, Şavşat akarsu bakımından oldukça zengin. Sayıca fazla buzul gölü barındıran ilçede Karagöl başta olmak üzere Meşeli Gölü’nde başka bir Karagöl, Pınarlı Köyü civarında Balık Gölü, Arsiyan Yaylası’nda Boğa Gölü, Koyun Gölü ve Kız Gölü bulunuyor. Şavşat’a gitmişken mutfağını tatmadan dönmeyin sakın!

Peynir kuymağı ve kaymak kuymağı gibi süt ürünlerinden yapılan yemekleri, dağ pancarı, gımı, pazı kavurması, yaban semizotu ve kuş yemeği gibi sebze yemekleri, katmer, silor, kete, hınkal, bişi, düğmaç, kançlama, cimur, çırığ, mafiş lokum ve fetir gibi hamur işi yemekleri, hasuta, kaysefe, pestil, zurbiyet ve kabak tatlısı gibi tatlı yemekleri, tahmin edemeyeceğiniz kadar çok çorba çeşitleri, pazı dalı yemeği, yatık döner, yoğurt harşosu, sütlü yumurta, haşil ve daha birçok ana yemeği olan Şavşat Mutfağı bile tek başına Şavşat’a tatil yapmak için yeterli!

Eğer Şavşat’a özel araçla gitmeyecekseniz Kars, Erzurum veya Trabzon’daki havalimanlarına uçakla giderek indikten sonra toplu taşıma araçları ile Şavşat’a geçebilirsiniz.

Kapadokya, Nevşehir

kapadokya nevşehir balonlar

Kapadokya her mevsim güzel! Uçan balon manzarası özellikle sonbahar aylarında daha nostaljik bir imaj veriyor ve daha büyüleyici bir görünüm kazanıyor.

Tatilinizi Kapadokya’da geçirmeye karar verdiğiniz takdirde Kızıl Çukur’da yürüyüş yapma, eski Rum mahallesi Sinasos (şimdiki ismi Mustafapaşa) civarında gezinme, Asmalı Konak’ın çekildiği Old Greek House dahil tüm tarihi taş evleri görme ve hayatınızda şahit olacağınız en güzel gün batımı manzarasını doyasıya izleme fırsatı elde edeceksiniz.

Sadece bu kadar değil elbette! Ürgüp, Göreme, Avanos, Çavuşin, Uçhisar ve Ortahisar olmak üzere 6 temel yerleşim yerine dağılan Kapadokya’da gezebileceğiniz çok fazla yer var!

Avanos’ta Taş Köprü, Tahta Köprü, Devrent Müzesi, Saç Müzesi, Zelve Açık Hava Müzesi, Güray Müze (Yeraltı Seramik Müzesi) ve Özkonak Yeraltı Şehri’ni gezdikten sonra Uranos Sarıkaya Restoran’da bir yemek yiyebilirsiniz.

Çavuşin’de Çavuşin Eski Cami, Paşabağı (Rahipler Vadisi), Güllüdere Vadisi, Kızılçukur Vadisi, Çavuşin Kilisesi ve Vaftizci Yahya Kilisesi’ni görmelisiniz.

Göreme’de Aşk Vadisi, Aşıklar Tepesi ve Göreme Açık Hava Müzesi’ni karış karış gezdikten sonra Pumpkin Göreme Restaurant veya Artemis Cafe Restaurant’a gidebilirsiniz. Uçhisar’da O Ağacın Altı Cafe, Lil’a Restaurant veya Seki Restaurant’ta bir şeyler yiyerek güne başlayıp Uçhisar Kalesi, Güvercinlik Vadisi ve Özler Art Center’ı dolaştıktan sonra Kocabağ Şarapçılık’a uğrayabilirsiniz. Ürgüp’te Mazı Yeraltı Şehri, Ortahisar Kalesi, Old Greek House, Gomeda Vadisi, Asmalı Konak, Üç Güzeller’i ziyaret edebilirsiniz.

İstanbul’dan Nevşehir’e ulaşım özel araçla yapıldığı takdirde 7 saat 40 dakika, Ankara’dan 3 saat 40 dakika ve İzmir’den 8 buçuk saat sürüyor. Diğer ulaşım yollarını düşünürseniz de Nevşehir’e otobüsle giderek veya Kayseri’ye uçakla giderek sonrasında Kapadokya’ya devam edebilirsiniz.

NOT: Kapadokya’nın incisi olarak anılan Ihlara Vadisi’ni görmeden tatilinizi bitirmeyin!

Safranbolu, Karabük

safranbolu karabük (2)

Çocukluğumuzdan beri aşinayız bu Arnavut kaldırımlı sokaklara ve şirin evlere… Ahşap evleriyle ünlenen Safranbolu’da eski Osmanlı evleri ve Eski Çarşı gezerken en çok keyif alınan yerler arasında.

Doğal güzelliklere bir de otantik atmosferi eklenince Safranbolu karşı çıkılamaz bir ilçe gerçekten. Kararsız mı kaldınız? O zaman en tehlikeli ikna etme yöntemini kullanalım, Karadeniz mutfağını!

Meşhur kuyu kebabı dışında yufka ekmeği, yeşil fasulye, ünlü Safranbolu bükmesi, pişi, özel fırınlarda pişen keşkek ve daha fazlası… Restoran önerilerimiz ise Kadıoğlu Şehzade Sofrası, eğer deniz ürünlerini seviyorsanız da Gözü Mavi Restoran!

Akşam keyifli zaman geçirmek istiyorsanız yöresel müzik etkinlikleriyle Ünlü Boncuk Kahvesi’ne gidebilirsiniz.

İmren Lokumcusu’ndan ünlü Safranbolu lokumlarını tadarak damağınızda yeni tatlar kalmasına sebep olabilirsiniz.

Eşsiz manzaralı Eski Kent Merkezi, Safranbolu’nun tepesi Bağlar Bölgesi ve en popüler bölüm olan Safranbolu Şehir Merkezi olmak üzere üçe ayrılan Safranbolu’da Bağlar Bölgesi’nde konaklamaya karar verirseniz, Yörük Köyü ve Tarihi Saat Kulesi’ni ziyaret edebilirsiniz.

Dünyanın sayılı kanyonlarından sayılan Safranbolu Tokatlı Kanyonu, kalp hoplatan Kristal Teras, İncekaya Su Kemeri, Bulak Mencilis Mağarası ve daha nicesi UNESCO Dünya Miras Listesi’nden Safranbolu’da sizleri bekliyor.

Siz neyi bekliyorsunuz? Haydi valizleri hazırlamaya başlayın, taş dokulu mükemmel Safranbolu tatilinize az kaldı!

İstanbul – Ankara kara yolunu takip ederek Gerede kavşağından ayrılıp sonrasında Karabük’e giden 80 kilometrelik yolu takip ederek Safranbolu’ya varabilirsiniz. Ankara veya Kastamonu’dan otobüs yolculuğu yaparak da 2-3 saat içinde Safranbolu’ya ulaşmak mümkün. Karabük’ten yarım saatte bir kalkan minibüslerle de Safranbolu’ya ulaşılabildiğini hatırlatalım.

1BONUS

Karabük’ü kıramadık, Yenice Ormanları’nı ucundan kıyısından listemize sokmaya karar verdik. Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) “Acil olarak korunması gereken 100 sıcak nokta” listesinin başlarında yer verdiği Yenice Ormanları, Şeker Kanyonu ve Eğriova Göleti de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatiliniz için gözden geçirebileceğiniz bir destinasyon. Anıtsal ağaçları, eşsiz ekosistemi ve tropik doğasıyla her yıl 20 Ekim’den 10 Kasım’a kadar renk cümbüşü düzenlenen Yenice Ormanları’nı gezmek için en ideal zaman 29 Ekim!

CEVAP VER

Lütfen yorum giriniz!
Lütfen isminizi yazınız