Benzersiz kokusu, insanı kendine getiren aroması, kıtaları aşmış ünü ile birçoğumuzun vazgeçilmezi Türk kahvesi… Osmanlı’dan günümüze kadar gelmiş en eski kahve olan Türk kahvesi, kokusu, pişirme şekli, servis edilme biçimi ile diğer kahvelerden oldukça farklı.
Dost muhabbetlerinin ve kız isteme törenlerinin vazgeçilmezi olan Türk kahvesinin tarihçesi, 14. yüzyıla kadar dayanıyor. İlk çıkış yeri Habeşistan ve Yemen olan Türk kahvesinin Türkiye’ye gelişi ise bu tarihten 2 asır sonra olmuş.
Bu yazıyı okuduktan sonra canınız Türk kahvesi çekerse Türkiye’nin En İyi Kahvehaneleri yazımıza mutlaka göz atmalısınız.
Türk kahvesi serüveni, Yemen’e vali olarak gönderilen Özdemir Paşa tarafından İstanbul’a getirilmesi ile başlamış. Kahveyi çok seven ve enerji verdiğini düşünen Paşa, yanında kahveci ustaları getirmiş ve bu ustalar saray çalışanlarına, çekilmesini, pişirilmesini öğretmiş.
İddiaya göre kahvenin acısını kırmak isteyen Hürrem Sultan, kahveyi su ve lokumla beraber içmiş ve bu şekilde servis edilmeye başlamış.
Bir anda saray halkı kahve tiryakisi olmuş. Kanuni Sultan Süleyman’ın da çok sevdiği kahve, sultanların misafirlerine servis ettiği en özel içecek olarak yerini almış. Öyle ki sarayda 40 kişilik bir kahve ekibi kurulmuş. Cariyeler en iyi kahve yapımını öğrenmek için yarışacak duruma gelmiş.
Geleneksel pişirme yöntemi kömür, kül ve kum üzerinde yavaşça pişirme şeklinde olan Türk kahvesi, günümüzde herhangi bir ısı üzerinde de kolayca pişirilir. Tabii istediğiniz şekilde pişirebilirsiniz, fakat geleneksel olarak pişirdiğiniz cezvenin bakır olması gerekir.
Fincan başına 1 tatlı kaşığı kahve, soğuk su ve istediğiniz miktarda şeker eklenerek, kısık ateşte karıştırılmadan pişirilmesi bazı püf noktalarına örnek olarak verilir. Ağır ağır pişen kahve, köpürmeye başlamadan ısı gücü kesilir, kaynaması beklenmez.
40 yıl hatırı bulunduğu söylenen, pişirme şekli bakımından diğer kahvelerden farklı olan Türk kahvesi, sunum şekli ile de özeldir. 75 mililitrelik küçük fincanlarda, bir bardak su ve lokumla servis edilir.
Genelde yemeklerden sonra tüketilir. Hatta kahvaltı kelimesinin de kahve altı olduğu ve kahve içmeden önce yenen yemek anlamını taşıdığı efsaneler arasındadır.
Efsaneye göre yaşlı bir adam, bir kahveciyi ıssız bir yere götürmüş. Kahveci başıma neler gelecek diye çok endişe ediyormuş. Yaşlı adam “Korkma, sana bir zarar vermeyeceğim. Sen bana 40 yıl önce kahve ikram etmiştin hatırlıyor musun? İşte ben o geminin kaptanıyım.” demiş. 40 yıl önce yapılan bu iyiliği unutmayan yaşlı adam sayesinde, kahvenin 40 yıl hatrı vardır sözü dilden dile yayılmış.