Avrupa’nın gece hayatıyla ünlü olan bu şehrinde birbirinden ünlü restoran ve kafeleri görebilir, devasa katedralleri gezebilir, 24 saat uyumayan caddelerde dolaşabilirsiniz. Dünyanın dört bir yanından her yıl binlerce turistin akın ettiği bu tarihi şehre geldiğinizde gezip görmeniz gereken yerleri sizler için araştırıp derledik.
Görülmeye değer vizesiz ülkeler arasında dikkat çeken ülkeye Belgrad uçak bileti alarak ulaşabilirsiniz. Ek olarak havalimanından merkeze giden otobüsler için obilet’ten bilet alabilir ve rahat bir şekilde merkeze varabilirsiniz.
İçindekiler
Kalemegdan Kalesi ve yanında yer alan Kalemegdan Parkı, Kenz Mihailova Caddesi’nde bulunuyor. Günün çoğu zamanı kalenin çevresi turistler ve yerli halk ile dolu oluyor. Siz de gezmek, temiz hava almak ve yeşil alanda dinlenmek için buraya gelebilirsiniz. Kale, Belgrad Kalesi olarak da biliniyor.
Geçmişte Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü topraklar arasında yer alan Belgrad’ın pek çok yerinde Osmanlı’dan kalma eserleri görebilirsiniz. Kalemegdan Kalesi’nin ana girişi Osmanlı Devleti zamanında inşa edilmiş ve ana giriş hükmü gören bu kapıya da İstanbul Kapısı adı verilmiş.
Ezgi’nin notu: Kaleyi görmeye geldiğinizde bu tarihi yapıyı keşfettikten sonra dilerseniz yanındaki parkta yer alan tenis kortları, kafeler, basketbol sahaları ve restoranlarda keyifli zaman geçirebilirsiniz.
Aziz Sava Katedrali Sırbistan’ın en büyük katedrali olarak biliniyor. Bu devasa katedral aynı zamanda Avrupa’da da benzerleri arasında büyüklük kıstasına göre 10. sırada yer alıyor. Belgrad’ın Vracar bölgesinde konumlanan katedralin öyküsü 1550 yıllarına kadar uzanıyor.
1550 ve 1553 yılları arasındaki Osmanlı Donanması’nın en büyük rütbeli ismi olan Sinan Paşa’nın hatıratlarında Aziz Sava Katedrali’nden bahsedildiği biliniyor. Bu devasa katedral aynı anda 10 bin kişinin bir arada ibadet edebileceği kadar büyük bir alana yayılmış.
Aziz Sava Katedrali’nin sadece kuzeye bakan cephesi ziyarete açık durumda. Paskalya Bayramı başta olmak üzere çok sayıda dini törene ev sahipliği yapan Aziz Sava Katedrali’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Admirala Geprata Caddesi üzerinde konumlanan Yükseliş Kilisesi’nin 1863 yılında inşa edildiği biliniyor. Prens Mihailo Obrenovic’in emriyle bu kilise yaptırılmış. Kilise önceki dönemlerde yapılmış olan birçok Sırp manastırı ile benzerlik taşıyan bir görünüme sahip. Bunun yanı sıra romantizm akımından etkilenerek mimari yapısının şekillendirilmiş olduğu biliniyor.
Yükseliş Kilisesi’ni ziyaret etmeye geldiğinizde içerisinde yer alan çok sayıdaki altın kalıntılar, eski kitaplar, ikonalar ve 19. yüzyıl döneminde üretildiği bilinen eserler ile karşılaşabilirsiniz. Bu kilise aynı zamanda sesi neredeyse tüm Belgrad’a yayılan güçlü çanları ile de biliniyor. Belgrad Prensliği’nin özerkliğini ilan ettiği bu kilisenin çanlarından halka ilan edilmiş.
Yükseliş Kilisesi (Crkva-Svetog-Vaznesenja) konumu
Belgrad için bir katedraller şehri dersek abartmış olmayız. Kentte bulunan çok sayıdaki katedralin arasından fark edilenlerden birisi de Kutsal Baş Melek Michael Katedrali olarak karşımıza çıkıyor.
Kutsal Baş Melek Michael’a ithafen yapılan bu katedralin tasarımının dünyaca ünlü heykeltıraş Dimitrije Pancevo’nun elinden çıktığı biliniyor. 1837 ile 1840 yılları arasında yapılan katedral inşaatında ayrıca A.F. Kverfeld’in de rol aldığı edinilen diğer bilgiler arasında yer alıyor.
Kutsal Baş Melek Michael Katedrali konumu
Belgrad’da gezilecek yerlerden bir tanesi olan St. Mark Kilisesi’nin 1931 ile 1940 yılları arasında yaptırıldığı biliniyor. Tasmajdan’da yer alan bu kilisenin yanında da Sırp Parlamento Binası konumlanıyor. Kilisenin Sırp ve Bizans mimarisinden esinlenerek inşa edildiği görülüyor.
St. Mark Kilisesi’nin içerisine girdiğinizde çok sayıda 18. ve 19. yüzyıldan kalma ikonaları görebilirsiniz. Ayrıca burada Sırp İmpratoru Dusan’a ait kemiklerin saklandığı da edinilen duyumlar arasında bulunuyor.
St. Mark Kilisesi (Crkva Svetog Marka) konumu
Belgrad gezilecek yerlerin en bilinenlerinden olan Knez Mihailova Caddesi, Belgrad’ın ve Sırbistan’ın en eski yerleşim yerlerinin başında geliyor. Bu cadde üzerinde çok sayıda tarihi bina sıralanıyor. Belgrad’ın en canlı noktalarından biri olan Knez Mihailova Caddesi’nde şehrin en ünlü kafeleri, restoranları ve mağazalarını görebilirsiniz.
1867 yılındaki şehir planlaması sayesinde caddenin bugünkü düzenli görünümüne kavuştuğu biliniyor. Caddede hala Osmanlı ve Roma döneminin izlerine rastlayabilirsiniz. Prens Mihailo Heykeli, Ulusal Müze, Ulusal Tiyatro Binası ise bu cadde üzerinde konumlanan en önemli tarihi binalar arasında bulunuyor.
Günümüzde Belgrad’ın kent merkezi olarak kabul edilen Cumhuriyet Meydanı halkın adeta buluşma noktası. Posta Merkezi, Sırbistan Ulusal Parlamentosu gibi çok sayıda önemli bina bu meydanda bulunuyor
Meydanda Prens Mihailo Obrenovic’in tasvir edildiği bir adet de heykel yer alıyor. Cumhuriyet Meydanı günümüzdeki haline 18. yüzyıldan itibaren bu çevrede inşa edilen yapılar sayesinde almış.
Ezgi’nin notu: 2. Dünya Savaşı döneminde tramvay istasyonunun bulunduğu bu meydan savaşın ardından Kızıl Ordu askerlerinin anılması için toplanma alanı olarak da kullanılıyordu.
Zemun Bölgesi Belgrad’a ruhunu veren en önemli tarihi binalara ve kiliselere ev sahipliği yapıyor. Sava Nehri’nin kıyısına konumlanan Zemun Bölgesi’nde Belgrad’ın eşsiz manzarasına şahitlik edebilirsiniz. Buraya ruhunu veren Gardos Mahallesi, Tuna Nehri boyunca uzanıyor.
Mahallenin sokakları tarihi kiliselere çıkıyor. Özellikle buradaki Milenyum Kulesi ise turistlerin ilgi odağı. Gardos Mahallesi’nin haricinde bölge sınırları içerisinde yer alan Lyceum Binası, Zemun Parkı ile ünlü yazar Alphonse de Lamartine’e ait olan anıt da görülmeye değen yerler arasında sayılıyor. Ünlü Fransız yazar Belgrad’ın bu bölgesinde uzun yıllar boyunca yaşadığı için Zemun’da anıtıyla yad ediliyor.
Sırbistan Ulusal Müzesi olarak da bilinen müze, Belgrad’taki müzeler arasındaki en eski müze olma özelliğini elinde bulunduruyor. Belgrad’ın en önemli müzesi olan Ulusal Müze’nin 1844 yılında kurulduğu biliniyor. 40 bin adet civarında eserin sergilendiği bu zengin müzede 34 farklı koleksiyon ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.
Ulusal Müze’de sergilenen eserler tarihe, sosyolojiye ve sanat tarihine ışık tutuyor. Burada heykeller, demir sikkeler, İtalya, Fransa, Japonya ve Hollanda menşeili dünyaca ünlü sanat eserlerini görebilirsiniz. Monet, Caravaggio, Rembrant, Kunisada Titian ve Van Gogh, Ulusal Müze’deki eser sahibi sanatçıların yalnızca birkaçı.
Republika Srbija Caddesi üzerinde konumlanan müzedeki eserlerin geçmişi Orta Çağ’dan günümüze kadar uzanıyor.
Ulusal Müze (Narodni Muzej) konumu
Ezgi’nin notu: Ayrıca burada 12. yüzyıldan kalan Miroslav İncil’ini de görebilirsiniz.
1954 yılından beri halkın ziyaretine açık olan Sırbistan Tarihi Müzesi’nin olduğu bina geçmişte Prens Milos Obrenovic’in yaşadığı yer olarak biliniyor. Pazartesi günleri dışında haftanın 6 günü ziyarete açık olan bu müzede birinci ve ikinci Sırp ayaklanmaları iki ayrı koleksiyon olarak sergileniyor.
İlk Sırp ayaklanmasının 1804-1813 yılları ve ikinci Sırp ayaklanmasının da 1815 yılında gerçekleştiği biliniyor. Sırbistan Tarihi Müzesi Belgrad’ın en önemli müzelerinden biri olarak kabul ediliyor. Ayaklanmalara ek olarak müzede Orta Çağ ve 2.Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemlerde sergiler ile ele alınıyor.
Müzeye giriş saatleri mevsimlere göre değişiklik gösteriyor. Ekim ve nisan arasındaki dönemde saat 11.00 ile 16.00, nisandan yılbaşına kadar olan dönemde ise saat 10.00 ile 17.00 arasında müzeyi ziyaret edebilirsiniz.
Sırbistan Tarihi Müzesi konumu
Dedinje Bölgesi’nde konumlanan Tito Anıtmezarı ile Yugoslavya Tarihi Müzesi günümüzde turistlerin fazlasıyla ilgisini çeken bir yer olarak karşımıza çıkıyor. Tito Anıtmezarı’nın 1996 yılından beri var olduğu biliniyor. Yugoslavya Tarihi Müzesi ise birden çok müzenin bir araya geldiği bir kompleks olarak öne çıkıyor.
Bu kompleks içerisinde Eski Müze, 25 Mayıs Müzesi ile Çiçek Evi yer alıyor. Müzeyi pazartesi günleri dışındaki zamanlarda ziyaret edebilirsiniz. Saat 10.00 ile 16.00 arasında müzeye giriş yapmak mümkün.
Yugoslavya Tarihi Müzesi’nde 200 binden daha fazla sayıda eserin sergilendiği biliniyor. Burada Yugoslav geçmişini keşfedebilir ve ünlü devlet başkanı Tito’nun biyografisinden kesitleri görebilirsiniz.
Tito Anıtmezarı ve Yugoslavya Tarihi Müzesi konumu
Beyaz Saray ile Kraliyet Sarayı bir arada bulunan bir kompleks olarak halkı selamlıyor. Dedimjie bölgesinde konumlanan bu saray kompleksinin Kral 1. Alexander tarafından inşa ettirildiği biliniyor.
Kosutnjak Ormanı ve Avala Dağları’nın arasında bulunan saraylar eşsiz güzellikte bir manzaraya sahip. İlginç mimarisi ve doğal güzelliğiyle dünyanın çeşitli yerlerinden gelen turistlerin akınına uğruyor. Kraliyet Sarayı 1924 ile 1929 yılları arasında yaptırılmış.
İç mimarisi kadar çevresi de süs havuzları, konser alanları, teraslar, kameriyeler ve büyüklü küçüklü köşkler ile donatılmış olduğundan ayrı bir güzelliğe sahip. Buraya geldiğinizde sarayın içini gezdikten sonra yemyeşil bahçesinde huzur bulabilirsiniz.
Beyaz Saray (Beli Dvor) konumu
1884 yılında yaptırıldığı bilinen Eski Saray, Kralja Milana ile Dragoslava Jovanovica Caddeleri’nin buluştuğu yerde konumlanıyor. İnşaatını yaptıran Kral Milan Obrenovic sarayın etrafa korku salacak derecede ihtişamlı olmasını emretmiş.
Saray gerek büyük balkonları, devasa boyutlu heykelleri ve kocaman sütunlarıyla göz kamaştırıyor olsa da şaşırtıcı derece güzel olan salonlara da sahip bir yapı. Kırmızı salon, sarı salon ile tören odası göz kamaştırıcı bir lüks anlayış ile döşenmiş.
Salonlar Dura Jaksic, Sava Sumanovic, Jovan Bijelic gibi ünlü sanatçıların tablolarıyla süslenmiş. Bunlara ek olarak Papa 7. John’un mektubunun da Beyaz Saray’da sergilendiği biliniyor. 19. yüzyılın mimari anlayışını yansıtan Beyaz Saray 2. Dünya Savaşı’nda fazlasıyla zarar gördüğü için savaşın ardından uzun bir restorasyona tabi tutulmuş.
Eski Saray (Stari Dvor) konumu
1921 yılında 10 yıllık bir sürecin sonunda tamamlanan Yeni Saray, Belgrad’ın en güzel yapılarından biri olarak öne çıkıyor. Uzun yıllar boyunca Karageorgevich Hanedanlığı‘nın ikamet ettiği bu sarayda 20. yüzyılın mimari anlayışını görebilirsiniz.
1934 yılından itibaren Prens Paul Müzesi ve bir kısmıyla da Sırbistan Meclisi olarak hizmet veren bu saray oldukça görkemli bir görünüme sahip. Saraya geldiğinizde İngiliz ve Japon tarzında döşenmiş olan salonları, kocaman yatak odalarını ve binlerce kitaplık arşive sahip olan kütüphaneleri gezebilirsiniz.
Avala Dağı Belgrad’ın 16 kilometre kadar güneyinde konumlanıyor. 551 metre yükseklikteki bu dağ doğal dokusu, üzerindeki kule ve anıtlarıyla oldukça ilgi çekici bir yer. Belgrad’ın şehir merkezini keşfettikten sonra doğaya açılmak istiyorsanız gelmeniz gereken ilk duraklardan birisi Avala Dağı olarak öne çıkıyor.
Avala Dağı’nda ilk olarak İsimsiz Kahraman Anıtı dikkat çekiyor. 1. Dünya Savaşı’nda ölen askerlere ait toplu mezarların bulunmasıyla 1922 yılında bu anıt inşa edilmiş. Dağın en tepesine konumlanan bu anıt turistlerin hüzünlenerek keşfettiği yerlerden birisi.
Anıtların ardından 1965 yılında yaptırılan Avala Kulesi geliyor. Balkan toprakları üzerindeki en uzun kuleyi hafta içi ziyaret edebilirsiniz. Hafta içi saat 09.00 ile 20.00 arasında ziyarete açık olan kule eşsiz güzellikte bir manzarayı vadediyor.
Belgrad’ın kent merkezinden sonra doğayla iç içe olmak isterseniz kent merkezinden 50 kilometre ötede yer alan Sopot Bölgesi’ne gitmenizi öneriyoruz. Burada yer alan Kosmaj Dağı, tarihi binalar ve doğal güzellikler sizi bekliyor.
Oldukça geniş bir alana yayılmış olan bölgede piknik alanları bulunuyor. Buraya geldiğinizde piknik yapan kalabalık ailelerle karşılaşabilirsiniz. Ayrıca dünyaca ünlü olan bir film festivali olan Sofest de burada düzenleniyor. Festivale ek olarak Tresije Manastırı’nda düzenlenen Kavalcı Meclisi ve geleneksel folk müzik dinleti festivalleri de burada yapılan farklı etkinlikler arasında yer alıyor.
Ezgi’nin notu: Burada ayrıca Pavlovac Manastırı, Kleopatra Çeşmesi, Kasteljan Manastırı, Mali Pozarevac Kilisesi ve Borikic Su Değirmeni de görmeniz gereken yapılar arasında sayılıyor.