Diyarbakır en çok neyi meşhur?
Diyarbakır en çok ciğer kebabı gibi lezzetli yemekleri, Dicle Nehri ve Malabadi Köprüsü gibi tarihi ve doğal güzellikleri ile meşhur.
Diyarbakır bir günde gezilir mi?
Diyarbakır’da gezilecek noktaların bir kısmı şehir merkezine yakın olsa da bir kısmı merkez dışında kaldığı için şehri 1 günde gezmek mümkün değil.
Diyarbakır’da ne yenir?
Diyarbakır’da yiyebileceğiniz lezzetler arasında; mumbar dolması, patlıcan dizme, duvaklı pilav ve burma kadayıf bulunuyor.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin yüzölçümü bakımından Şanlıurfa’dan sonraki ikinci büyük şehri olan Diyarbakır, yaklaşık 9 bin yıllık bir tarihe sahip. Mezopotamya ile Anadolu medeniyetlerinin geçiş bölgesindeki kent, yıllar içerisinde çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış.
Kara yolu ve hava yolu araçlarını kullanarak ulaşabileceğiniz Diyarbakır’da hava alanı şehir merkezine 10 kilometre uzaklıkta yer alıyor (https://blog.obilet.com/diyarbakir-havalimani-ulasim-rehberi/). Diyarbakır’da şehir içi ulaşım ise belediye otobüsü ve minibüsler aracılığı ile sağlanıyor.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tam ortasında konumlanan Diyarbakır, tarihi ve doğal güzellikleri ile ziyaretçilerini bekliyor. Gelin bizler de bu yazımızda Diyarbakır’daki görülmesi gereken yerleri daha yakından inceleyelim.
İçindekiler
Diyarbakır’ın merkez ilçelerinden olan Sur’da yer alan Sülüklü Han, ismini avludaki kuyunun içinden tedavi amaçlı çıkarılan sülüklerden alıyor. 1683 yılına Hanilioğlu Mahmut Çelebi ve onun kız kardeşi Atike Hatun tarafından inşa edilen Sülüklü Han, Kazancılar Hanı olarak da biliniyor.
Yöreye özel siyah bazalt taşın kullanılarak yapıldığı Sülüklü Han, günümüzde kafeterya olarak hizmet veriyor. Diyarbakır’da mutlaka görmeniz gereken Sülüklü Han’da, tarihi bir doku eşliğinde yemek yiyebilirsiniz.
Tuğba’nın notu: Sülüklü Han’da bulunan rampalar ve tuvaletler engelli ziyaretçiler için zorluk yaratabilir.
Diyarbakır merkezde gezilecek yerler arasında başta gelen Ulu Cami, MS 639 yılında Diyarbakır’a egemen olan Müslüman Arapların şehir merkezindeki en büyük mabedi (Martoma Kilisesi) camiye çevrilmesiyle meydana gelmiş. Diyarbakır’ın simgelerinden bir tanesi olan Ulu Cami, 1091 yılında Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah’ın buyruğu ile büyük bir onarım görmüş.
Erken İslam döneminin ünlü Şam Emeviye Cami’ye benzetilen Diyarbakır Ulu Cami, İslam âleminin 5. Harem-i Şerifi olarak kabul ediliyor. Ulu Cami’de sibernetiğin babası olarak kabul edilen ünlü bilgin El Cezeri’nin yaptığı güneş saati de bulunuyor.
Ulu Cami’nin doğu girişinin karşısındaki Hasan Paşa Hanı, Gazi Caddesi’nin üzerinde yer alıyor. Hasan Paşa Hanı, Osmanlı Dönemi valilerinden Sokollu Mehmet Paşa’nın oğlu Hasan Paşa tarafından 1572 – 1575 yılları arasında yaptırılmış.
Diyarbakır merkez gezilecek yerler arasındaki Hasan Paşa Hanı’nda günümüzde telkâri işi süslemelerden antikaya kadar çeşitli eşya satan dükkânlar, lokanta, kafeler ve bir kitabevi bulunuyor. Diyarbakır’ın tarihi ve turistik yapıları arasındaki Hasan Paşa Hanı’nın avlusunun ortasında, sütunlu ve üstü kubbeli bir şadırvan yer alıyor.
2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenen Diyarbakır Kalesi veya Diyarbakır surları, iç kale ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Yaklaşık dokuz bin yıllık olan Diyarbakır surları, Çin Seddi’nden sonra dünyadaki en uzun ve geniş savunma duvarı olarak karşımıza çıkıyor.
Sur İlçesi’ndeki Diyarbakır Kalesi’nin ana girişleri; Dağ Kapı (Harput Kapısı), Urfa Kapı (Rum Kapısı), Mardin Kapı (Tel Kapı) ve Yeni Kapı (Dicle-Irmak-Şat Kapı) olarak adlandırılıyor. Toplamda 82 burcu olan Diyarbakır surlarındaki Harput Kapı Burcu (Dağ Kapı), Turizm Bakanlığı’na bağlı Turizm Bürosu ve Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılıyor.
Diyarbakır surlarındaki Keçi Burcu, surlar üzerindeki en büyük ve en eski burç olarak bizleri selamlıyor. Mardin Kapı’nın doğusunda yontulmuş olan kaya kitlesinin üstüne inşa edilen Keçi Burcu’nun yapım tarihi tam olarak bilinmiyor.
Eskiden mabet olduğu düşünülen Keçi Burcu’nda 11 kemer bulunuyor. 1223 yılında Mervaniler tarafından onarılan Keçi Burcu, Bizanslılar Döneminde Şemsi Tapınağı olarak kullanılmış.
Tuğba’nın notu: Keçi Burcu, şehirde düzenlenen çeşitli kültürel etkinliklere ve konserlere ev sahipliği de yapıyor.
Dört Ayaklı Minare ile ünlü olan Şeyh Muhattar Cami, Kasım Bey Cami ve Kasım Padişah Cami olarak da isimlendiriliyor. 1500 yılında Akkoyunlu Beylerinden Kasım Bey tarafından inşa ettirilen Kasım Bey Cami, Akkoyunlular Döneminin en önemli anıtsal eserlerinden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Hasan Paşa Hanı’nın yanındaki dar bir sokak içerisindeki Şeyh Mutahhar Cami, kare planlı ve tek kubbeli bir yapıya sahip.
Anadolu’nun tek dört ayaklı minare örneği olan caminin minaresindeki dört ayak, dört İslam mezhebini simgeliyor. Camiye sonradan eklendiği düşünülen minarenin üzerinde bir balkon ve petek bulunuyor. Diyarbakır’da merkezde gezilecek yerler arasındaki Şeyh Mutahhar Cami, Şeyh Mutahhar’ın kabrinin bulunduğu arsa üzerine inşa edilmiş.
Dört Ayaklı Minare ve Şeyh Mutahhar Cami konumu
Tuğba’nın notu: Dört bacaklı minarenin altından yedi kere geçmenin şans getireceğine inanılıyor.Siz de bu ayakların altından geçerek dilek dileyebilirsiniz.
Diyarbakır’ın ilk yerleşim yeri olarak kabul edilen İç Kale, şehrin kuzeydoğusunda konumlanıyor. Dicle Nehri’nin 100 metre kadar yükseğindeki İç Kale, Hurriler zamanında kurulmuş. 349 yılında Roma imparatoru II. Constantius döneminde ise onarılan İç Kale’de Küpeli Kapı, Artuklu Kapı, Fetih Kapı ve Aslanlı Kapı isminde dört kapı bulunuyor. İç Kale’nin kuzeybatısındaki Viran Tepe Höyüğü, kentin çekirdek kuruluş noktası olarak gösteriliyor.
İç Kale surlarına bitişik olan Hazreti Süleyman Cami; Kale Cami, Nasiriyye Cami, Meşhed Cami ve Murtaza Paşa Cami isimleriyle de biliniyor. İnaloğulları Beyliği tarafından inşa edilen Hazreti Süleyman Cami, içerdiği türbe mezarlardan dolayı 27 Sahabe Türbesi olarak da adlandırılıyor. Günümüzde İnaloğulları ve Osmanlı Dönemlerinden izler taşıyan Hazreti Süleyman Cami, Diyarbakır’ın mutlaka gezilmesi gereken yerleri arasında bulunuyor.
Diyarbakır’ın ilk müzesi olan Arkeoloji Müzesi, 1934 yılında hizmete açılmış. Diyarbakır Arkeoloji Müzesi, İç Kale’de yer alan müze kompleksindeki 19. yüzyılda inşa edilmiş iki binada yer alıyor. Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde Prehistorik Çağdan itibaren Eski Tunç, Urartu, Asur, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı devirlerine ait eserler ve Amida baskılı Artuklu Dönemi sikkeleri sergileniyor.
Arkeolojik eserlerin yanı sıra yöresel etnografik eserlerin de sergilendiği Diyarbakır Arkeoloji Müzesi, pazartesi günü dışında her gün 08:30 – 17:30 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.
Diyarbakır Arkeoloji Müzesi konumu
Tuğba’nın notu: Diyarbakır Arkeoloji Müzesi, çocuklar için özel etkinlikler ve eğitim programları düzenliyor. Küçük ziyaretçilerin tarihle eğlenceli bir şekilde tanışabilmelerini sağlayan bu etkinliklere bütün çocuklar katılabiliyor .
Diyarbakır surlarının dört kapısından birisi olan Dağ Kapı, Harput Kapı adıyla da biliniyor. Kentin kuzeyindeki Dağ Kapı, iki silindirik burç arasında konumlanıyor. Bu iki burcun üzerindeki kitabelerden, kapının Roma İmparatoru II. Constantinus tarafından yapıldığı ve değişik dönemlerde onarıldığı anlaşılıyor.
Dağ Kapı’nın üzerinde Roma ve Bizans İmparatorluklarına ait Latince ve Grekçe kitabelerin yanı sıra Abbasi ve Mervani dönemlerine ait kitabeler de yer alıyor. İki katlı Dağ Kapı Burcu’nun ikinci katında Mervaniler döneminden kalma bir mescit bulunuyor. Dağ Kapı Burcu günümüzde Devlet Sanat Galerisi olarak kullanılıyor.
Tuğba’nın notu: Dağ Kapı çevresinde sevdiklerinize hediyelik eşyalar alabileceğiniz yerler bulabilirsiniz.
Tel Kapı olarak da isimlendirilen Mardin Kapı, Diyarbakır surlarının dört kapısından biri olarak bizleri selamlıyor. Kentin güneyindeki kapı, Mardin yolu tarafında yer aldığı için bu ismi almış.
Kapı üzerindeki kitabeye göre Mardin Kapı, 909 – 910 yıllarında Halife Muktedir Billah ve veziri Ali bin Muhameddin yardımıyla Amidli mühendis Ahmed’in marifetiyle onarılmış. “Mardin Kapı Şen Olur” türküsüne ilham veren Mardin Kapısı, Diyarbakır’da gezilecek tarihi yerler arasında bulunuyor.
Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi, Cumhuriyetin 50. yılında 29 Ekim 1973 tarihinde açılmış. Ünlü şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı’nın doğup büyüdüğü evde açılan müze, Diyarbakır Evleri’nin en güzel örneklerden birisi olarak gösteriliyor. 2 Ekim 1910 tarihinde bu evde dünyaya gelen Cahit Sıtkı Tarancı, çocukluk ve gençlik yıllarının bir kısmını burada geçirmiş.
Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi, pazartesi hariç haftanın altı günü 08:30 – 17:30 saatleri arasında ziyarete açık.
Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi konumu
Diyarbakır doğumlu şair Ahmed Arif’e ithaf edilen Ahmed Arif Edebiyat Müzesi, 2011 yılında açılmış. 120 yıllık bir konakta hizmet veren Ahmed Arif Edebiyat Müzesi’nde şairin kişisel eşyası, el yazısıyla yazdığı şiirleri ve Güneydoğu’da yetişen şairlerin fotoğrafları sergileniyor.
Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi’nin hemen yanındaki Ahmed Arif Edebiyat Müzesi’nde yaklaşık 2 bin 500 kitaplık bir kütüphane bulunuyor. Ahmed Arif Edebiyat Müzesi, pazar günleri dışında ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor.
Ahmed Arif Edebiyat Müzesi konumu
Yazar Ziya Gökalp’ın 1876 yılında doğduğu evde açılan Ziya Gökalp Müzesi, Diyarbakır’ın tipik sivil mimarlık örneklerinden birisi olarak kabul ediliyor. 19. yüzyılın başında siyah bazalt taşı kullanılarak inşa edilen iki katlı ev, iç avlunun etrafında birleşen harem ve selamlık dairelerinden oluşuyor. Ziya Gökalp Müzesi’nde yazarın kişisel eşyası ve belgelerinden oluşan koleksiyonlar ile yörenin etnografik eserleri sergileniyor.
Ziya Gökalp Müzesi, pazartesi günü dışında haftanın altı günü 08:00 – 17:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.
Mor Yakup Kilisesi olarak da isimlendirilen Meryem Ana Kilisesi, Sur İlçesi’nde konumlanıyor. Ortodoks Süryanilere ait olan Meryem Ana Kilisesi’nin 3. yüzyılda yapıldığına inanılıyor. Kilisede geç Roma dönemine tarihlenen bir kapı ve Bizans Döneminden kalan mihrabın üzerinde süslemeler bulunuyor. İki avludan oluşan Meryem Ana Kilisesi’nde bazı azizlerin türbesi yer alıyor.
İç Kale’nin Dicle’ye bakan yüksek kayalıkları üzerindeki Saint George Kilisesi, Kara Papaz Kilisesi olarak da isimlendiriliyor. Sur içinde yer almayan tek kilise özelliğini taşıyan Saint George Kilisesi’nin yapım tarihi kesin olarak bilinmese de 3. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Artuklular Döneminde sarayın hamamı olarak kullanılan Saint George Kilisesi, günümüzde sanat galerisi olarak hizmet veriyor.
Dicle Nehri üzerindeki On Gözlü Köprü, on adet açıklığa sahip olduğu için yerel halk tarafından bu şekilde isimlendirilmiş. Silvan yolu üzerinde olduğu için Silvan Köprüsü olarak da bilinen köprü, il merkezine 3 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Mervaniler Döneminde 1065 yılında yaptırılan Dicle Köprüsü, Diyarbakır’da gezilmesi gereken tarihi yerler arasında bulunuyor.
On Gözlü Köprü (Dicle Köprüsü)
Tuğba’nın notu: Dicle Nehri’nin üzerinde bulunan bu güzel köprü üzerinde harika manzara fotoğrafları da çekebilirsiniz.
Aziz Kyriakos Kilisesi olarak da adlandırılan Surp Giragos Kilisesi, Sur İlçesi’nde konumlanıyor. Tarihi bir Ermeni Apostolik Kilisesi olan dini yapı, Ermeni cemaatinin Ortadoğu’daki en büyük kilisesi olarak kabul ediliyor. 16. yüzyılda inşa edilen Surp Giragos Kilisesi, 1880 yılında yandıktan sonra aynı yerde 1883 yılında yeniden inşa edilmiş.
Diyarbakır valiliği yapan Behram Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Behram Paşa Cami, şehrin yerel mimarisini yansıtıyor. 1564 – 1572 yılları arasında inşa edilen Behram Paşa Cami, iç ve dış süslemeleriyle Diyarbakır’ın taş işçiliği yönünden zengin yapıları arasında gösteriliyor. Bazalt taşları kullanılarak yapılan caminin içi, 16. yüzyılda yapılan İznik çinileri ile süslü bir biçimde ziyaretçilerini karşılıyor.
Diyarbakır’ın Sur İlçesi’ndeki Diyarbakır Dengbej Evi, 2007 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete açılmış. Dengbej kelimesi kürtçe deng (ses) ve bej (-söylem) kelimelerinin birleşmesi ile oluşturulmuş. Tarihi Behrampaşa Cami’nin hemen yanındaki Diyarbakır Dengbej Evi, pazartesi hariç haftanın altı günü 10:00 – 16:00 saatleri arasında ziyaretçilerini ağırlıyor.
Mardin Kapısı yakınlarındaki Deliller Hanı, şehrin ikinci valisi Divane Hüsrev Paşa tarafından yapıldığı için Hüsrev Paşa Hanı olarak da biliniyor. Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Deliller Hanı, 1603 tarihli bir vakfiyede Mardin Kapusu Menzil Hanı şeklinde isimlendirilmiş.
Günümüzde otel olarak işletilen tarihi han, Büyük Kervansaray Otel olarak adlandırılıyor. Sizler de Diyarbakır’da tarihi bir yapının içerisinde konaklamak isterseniz, obilet.com internet sitesinden veya Obilet mobil uygulaması üzerinden otel rezervasyonunuzu yaptırabilirsiniz.
15. yüzyıldan kalan köşk, eskiden Semanoğlu Köşkü olarak biliniyor. Akkoyunlu eseri olan tarihi yapı, 1. Dünya Savaşı sırasında 16. Kolordu Komutanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından karargâh olarak kullanılmış. 14 Mart 1916’da Diyarbakır’a gelen Atatürk, 27 Mart 1917’ye kadar bu köşkte kalmış.
1937 yılında Diyarbakır Belediyesi tarafından satın alınarak Atatürk’e hediye edilen köşkte Atatürk’e ait eşya sergileniyor. Gazi Köşkü günümüzde bir gezi, dinlenme, piknik alanı olarak hizmet veriyor.
Diyarbakır Kent Müzesi, sivil mimarinin en güzel örneklerinden birisi olan Cemil Paşa Konağı’nda hizmet veriyor. Diyarbakır’ın çok kültürlülüğüne tanıklık eden 1500’e yakın eserin sergilendiği Diyarbakır Kent Müzesi, merkez Sur İlçesi’nde yer alıyor. Ücretsiz olarak gezilebilen Diyarbakır Kent Müzesi’nde bir kütüphane, müze mağazası, kafe, sinema salonu, çocuk atölyesi ve konservasyon atölyeleri yer alıyor
Tuğba’nın notu: Müzede zaman zaman çeşitli etkinler de düzenleniyor. Bu etkinlikler hhakında bilgi almka için müzenin İnstagram sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Ergani İlçesi’nin 7 kilometre güneybatısındaki Çayönü Ören Yeri, Çayönü Höyüğü ve Çayönü Tepesi olarak da isimlendiriliyor. 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Çayönü Höyüğü, Diyarbakır’da ziyaret edilmesi gereken tarihi yerler arasında bulunuyor.
Sesverpınar Köyü’nde yer alan Çayönü Tepesi’nde Neolitik Çağ’dan Ortaçağ’a kadar kesintisiz bir şekilde yerleşme olduğu kabul ediliyor. 9 bin yıldır varlığını sürdüren Çayönü Höyüğü’nün tarım ve hayvancılığın ilk kez yapıldığı yerlerden birisi olduğu düşünülüyor.
Parlı Cami, Şeyh Safâ, İpariye, İparla, Palo isimleri ile de bilinen Safa Cami, Diyarbakır’ın Sur İlçesi’nde yer alıyor. İnşa tarihi ve kim tarafından yaptırıldığı tam olarak bilinmeyen Parlı Cami’nin Şah İsmail’in dedesi, Şeyh İbrahim Safi’nin oğlu Cüneyd-i Safevi’nin isteğiyle Uzun Hasan tarafından yaptırıldığı kabul ediliyor.
Akkoyunlu Döneminde yapıldığı tahmin edilen cami Osmanlı Döneminde onarıldığı için, dini yapı iki dönemin de mimari özelliklerini taşıyor. Safa Cami’nin minaresi taş işçiliği ile iç kısmı ise çinileri ile dikkat çekiyor.
Sincariye Medresesi ismiyle de bilinen Zinciriye Medresesi, Diyarbakır’ın Sur İlçesi’nde konumlanıyor. Medresenin yapım yılı kesin olarak bilinmese de 1236 yılında Eyyubi hükümdarı Melik Salih Necmeddin döneminde yapıldığı düşünülüyor. Kimi kaynaklarda ise 1198 yılında Artuklular Döneminde Kutbuddin Muzaffer II. Sökmen tarafından yaptırıldığı söylenen Zinciriye Medresesi, Diyarbakır Ulu Cami’nin batısında yer alıyor.
1. Dünya Savaşı’na kadar medrese olarak kullanılan tarihi yapı daha sonra müzeye çevrilmiş. Günümüzde “Kur’an Araştırmaları Merkezi” olarak kullanılan Zinciriye Medresesi, kesme bazalt taştan tek katlı olarak inşa edilmiş.
Diyarbakır’ın Sur İlçesi’ndeki Mesudiye Medresesi, Artuklu Beyliği tarafından 1198 – 1223 yılları arasında yaptırılmış. İki girişi olan medresenin girişlerinden biri Ulu Cami’ye açılıyor. Fıkıh, tıp, fizik, matematik, biyoloji, kimya, edebiyat ve felsefe gibi dersler okutulan Mesudiye Medresesi, içinde öğrenim yapılan Anadolu’daki ilk üniversite olma özelliğini taşıyor. Zengin taş işçiliği ile dikkat çeken Mesudiye Medresesi, kesme taştan iki katlı olarak yapılmış.
Fırat Nehri ile birlikte Mezopotamya’yı oluşturan iki büyük nehirden birisi olan Dicle, Diyarbakır’ın doğal güzellikleri arasında yer alıyor. Toplanda 1900 kilometre uzunluğundaki Dicle Nehri, ülkemizin en önemli akarsularından birisi olarak karşımıza çıkıyor. 523 kilometresi Türkiye sınırları içerisindeki Dicle Nehri’nin kenarında eskiden kurulmuş olan Amed (Diyarbakır), Hasankeyf, Ninova, Nemrut ve Asur şehirlerinin kalıntıları bulunuyor.
2015 yılında UNESCO Dünya Mirası ilan edilen Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri kıyısında konumlanıyor. 8000 yıllık bir geçmişe sahip olan Hevsel Bahçeleri’nde aralıksız bir biçimde tarım yapılıyor. Diyarbakır Kalesi ile nehir vadisi arasında yer alan yaklaşık yedi yüz hektarlık verimli araziyi kapsayan Hevsel Bahçeleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük kuş cenneti olma özelliğini taşıyor. Diyarbakır’ın doğal güzellikleri arasında başta gelen Hevsel Bahçeleri, ülkemizde nadir bulunan yaz atmacalarına ev sahipliği yapıyor.
Diyarbakır ile Mardin arasındaki Zerzevan Kalesi, Çınar İlçesi’ne bağlı Demirölçek Mahallesi sınırları içinde konumlanıyor. Diyarbakır’daki en önemli Doğu Roma eserlerinden kabul edilen Zerzevan Kalesi, 2020 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmiş. Roma İmparatorluğu Döneminde sınır garnizonu olarak kullanılan Zerzevan Kalesi’nde; gözetleme ve savunma kulesi, kilise, yönetim binası, cephanelik ve kaya sunağı kalıntıları yer alıyor.
Tuğba’nın notu: Kaleye dik bir yamaçtan çıkıldığı için buraya gideceğiniz zaman rahat ayakkabılar giymenizi öneriyoruz.
Zerzevan Kalesi içindeki Mithras Tapınağı, sığınağın hemen kuzeyinde yeraltına ana kayanın oyulmasıyla inşa edilmiş. 1800 yıllık olduğu düşünülen tapınak, MS 2. ve 3. yüzyılda Roma İmparatorluğunda, özellikle askerler arasında, oldukça yaygınlaşan Mithras dinine ait bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. 2017 yılında tesadüfen keşfedilen Mithras Tapınağı’nın giriş kapısında, yazıt ve semboller açık bir şekilde görülüyor.
Kurşun kaplı kubbelerinden ötürü halk arasında Kurşunlu Cami olarak bilinen Fatih Paşa Cami, şehrin ilk Osmanlı Valisi Bıyıklı Mehmed Paşa tarafından 1516 – 1520 yılları arasında inşa ettirilmiş. Bu sebeple Bıyıklı Mehmet Paşa Cami olarak da adlandırılan dini yapı, şehrin ilk Osmanlı Camisi olarak bizleri selamlıyor. Diyarbakır’daki yapıların en boyutlu ve özenlisi olduğu kabul edilen Fatih Paşa Cami’nin kuzeybatısında camiye bitişik bir türbe yer alıyor.
Fatih Paşa Cami (Kurşunlu Cami) konumu
Diyarbakır’ın Sur İlçesi’ndeki Nebi Cami’nin 15. yüzyılda Akkoyunlular Döneminde yaptırılmış olduğu düşünülüyor. Peygamber Cami olarak da bilinen dini yapı, Diyarbakır’ın özelliği olan siyah bazalt taşı kullanılarak inşa edilmiş. Minaresinin üzerindeki kitabeden Diyarbakırlı Kasap Hacı Hüseyin adlı bir kişinin bu kısmı yaptırdığı anlaşılsa da ana binanın kimin tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmiyor.
Diyarbakır’ın Eğil İlçesi’ndeki Peygamber Kabirleri, ülkemizde tek olma özelliğini taşıyor. Ziyaret Tepe adı verilen yerde; Nebi Harun-i Asefi, Nebi Hallak, Nebi Harut, Nebi Zünnun, Nebi Hürmüz, Nebi Ömer ve Danyal ile Kur’an-ı Kerim’de isimleri geçen Zülkifl ve Elyesa peygamberlerin kabirleri bulunuyor. İnanç turizmi açısından büyük öneme sahip olan Peygamber Kabirleri, Diyarbakır’daki gezilecek yerler arasında gösteriliyor.
Diyarbakır’ın Eğil İlçesi’ndeki Asur Kalesi’nin Asurlular tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Eğil Kalesi’nin ön kısmında, uzun çivi yazısı ile birlikte bir Asur Kralı’nın figürü bulunuyor. UNESCO tarafından tescil edilmesi için başvuru yapılan Asur Kalesi’nin üç tarafı derin vadilerle çevrili. Yekpare bir kaya üzerine oturtulmuş olan Asur Kalesi’nin iç kısmının eskiden sığınak ve depo olarak kullanıldığı biliniyor.
Dicle Barajı’nın kıyısındaki Asur Kral Mezarları, kayalara oyularak Mısır Ehramları şeklinde inşa edilmiş. Eğil Kalesi çevresindeki Kral Mezarları, tarihi bir anıt mezar kompleksi olarak önem taşıyor. Asur Kral Kaya Mezarlarının doğu tabanında bir tünel yer alıyor. Kısmen dolduğu için kapalı olan tünelin, sığınak veya yer altı barınma yerlerine gittiği düşünülüyor.
Eğil Barajı ve Kral Mezarları konumu
Tuğba’nın notu: Eğil Barajı ve Kral Mezarlıklarını ziyaret etmek için merkezden kalkan minibüslere binebilirsiniz.
Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’ndeki Malabadi Köprüsü, ilçe merkezine 23 kilometre il merkezine ise 99 kilometre mesafede konumlanıyor. Ülkemizin kemeri en geniş olan köprüsü Malabadi, Artuklu Beyliği döneminde, Timurtaş Bin-i İlgazi tarafından 1147 yılında yaptırılmış.
Köprünün ismini Mervaniler’in kurucusu olan Bad’dan almış olabileceği düşünülüyor. Malabadi Kürtçe’de “Bad’ın evi, mülkü” anlamına geliyor. Malabadi Köprüsü isimli türkü ile de akıllarımızda yer eden köprü, Diyarbakır’ın gezilecek tarihi yerleri arasında bulunuyor.
Diyarbakır’ın 20 kilometre kuzeyindeki Devegeçidi Köprüsü, Dicle Nehri’nin kollarından biri olan Devegeçidi Suyu’nun üzerinde yer alıyor. Köprünün tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmese de köprü bazı kaynaklarda IV. Murad Köprüsü olarak isimlendirilmiş. Bu sebeple Bağdat seferi zamanında yapıldığı düşünülen köprü yöre halkı tarafından Cümek Köyü Köprüsü olarak biliniyor. Siyah renkte muntazam işlenmiş bir taş kaplamaya sahip olan Devegeçidi Köprüsü, eski haritalarda Karaköprü olarak da adlandırılmış.
Diyarbakır havzası ile Şanlıurfa Platosunu kuzey-güney yönünde ayıran Karacadağ, sönmüş bir yanardağ olarak karşımıza çıkıyor. Bazaltik lavlardan oluşan Karacadağ; Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin illerinin topraklarına yayılıyor. En yüksek noktası 1952 metre olan Karacadağ, Diyarbakır’ın doğal güzellikleri arasında bulunuyor.
Güneydoğu’nun tek kayak merkezi olan Karacadağ, Şanlıurfa’nın Siverek İlçesi’nde konumlansa da Diyarbakır’a yalnızca bir saatlik mesafede yer alıyor. Karacadağ Kayak Merkezi, Diyarbakır ile Siverek’in ortasındaki Karacadağ’ın zirvesinde 1919 rakımlı bölgede bulunuyor. Güneydoğu’nun Uludağ’ı olarak nitelendirilen Karacadağ Kayak Merkezi, 300 metre uzunluğundaki kayak pisti ile öne çıkıyor.
Karacadağ Kayak Merkezi konumu
Tuğba’nın notu: Karacadağ Kayak Merkezi’ne, Diyarbakır merkezden kalkan minibüsler ile yaklaşık 1 saatte gidebilirsiniz.
Diyarbakır’ın Çermik İlçesi’nin batısındaki Haburman Köprüsü, Sinek Çayı üzerine kurulmuş. Çermik Köprüsü olarak da adlandırılan köprü, 1179 yılında Artuklular Döneminde, Necmeddin Alpi ibn Timurtaş’ın kızı Zübeyde Hatun tarafından yaptırılmış.
Üç gözlü bir köprü olan Haburman Köprüsü, kalker taşı kullanılarak inşa edilmiş. İl merkezine 90 kilometre uzaklıktaki Çermik Köprüsü, Diyarbakır’ın gezilecek tarihi yerleri arasında bulunuyor.
Ergani İlçesi’ndeki Makam Dağı, Hz. Zülküf’ün makam yeri olduğu için bu şekilde isimlendiriliyor. İlçe merkezine sadece 5 kilometre uzaklıktaki Makam Dağı, 515 metre yükseklikte bulunuyor. İçinde Hz. Zülküf’ün makamı bulunan ve türbe olarak adlandırılan bu yapıda, küçük bir mescit yer alıyor.
Makam Dağı (Zülküf Dağı) konumu
Diyarbakır’ın Ergani İlçesi’nde yer alan Hilar Mağaraları, Sesverenpınar Köyü sınırları içerisinde konumlanıyor. Birinci derece arkeolojik ve doğal sit alanı olan Hilar Mağaraları’nın neredeyse 10 bin yıllık bir geçmişi bulunuyor. Çöyönü Ören Yeri’ne 500 metre mesafedeki Hilar Mağaraları, dünya uygarlık tarihine ışık tutuyor. Ücretsiz bir şekilde gezilebilen Hilar Mağaraları, göçebelikten yerleşik köy yaşantısına geçilen tarihsel döneme şahitlik ediyor.
Lice İlçesi’nin Örtülü Köyü’ndeki Birkleyn Mağaraları, İskender-i Birklin adıyla da anılıyor. Birkleyn kelimesi “yükselme, kabarma” anlamına geliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından arkeolojik sit alanı olarak tescillenen Birkleyn Mağaraları, karstik bir yapıya sahip. Dicle Nehri’nin kollarından birisi olan Birkleyn suyunun bir kısım kolları da bu mağaralardan geçiyor. Mağarada yapılan kazılarda, Assur Dönemi rölyef ve yazıtlarına rastlanmış.
Evli Beden Burcu olarak da isimlendirilen Ulu Beden Burcu, Diyarbakır surlarının güneybatısında bulunuyor. Baba – oğul tarafından yapıldığı için “Ben-u Sen” denilen burçların önündeki vadi de “Ben ve Sen Vadisi” olarak adlandırılıyor. Artuklu hükümdarı Melik Salih adına yapılan burç, 1208 yılında Bercis oğlu İbrahim Bey tarafından son haline getirilmiş. Ulu Beden Burcu üzerinde, çift başlı kartal ve kanatlı aslan kabartmaları yer alıyor.
Çocuklarınızla birlikte eğlenebileceğiniz Medland Lunapark, Diyarbakır’ın Kayabaşı İlçesi’nde konumlanıyor. Gondol, dönme dolap ve kamikaze gibi eğlence araçlarının yer aldığı Medland Lunapark, haftanın her günü 15:00 – 24:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. İl merkezine 6 kilometre uzaklıktaki Medland Lunapark, Fırat Bulvarı ile Mahada Bulvarı’nın kesişme noktasında yer alıyor.
16. yüzyılda Melek Ahmed Paşa tarafından yaptırılan Melek Ahmed Paşa Cami, Diyarbakır’ın Sur İlçesi’nde bulunuyor. Mimarisinde Mimar Sinan’ın etkisi görülen tarihi yapı, Diyarbakır’da görülmesi gereken yerler arasında gösteriliyor. Melek Ahmed Paşa Cami’nin tamamı çiniden yapılan mihrabı dikkat çekiyor.
Diyarbakır’ın dört merkez ilçesinden birisi olan Sur, ismini Diyarbakır surlarından alıyor. Şehrin en eski yerleşim merkezinde kurulan Sur İlçesi’nin tarihi, MÖ 7500 yıllarına kadar uzanıyor. Otuza yakın uygarlığın hüküm sürdüğü Sur’da, bu medeniyetlerden kalan çok sayıda tarihi eser bulunuyor. Bir “Açık Hava Yazıtlar Müzesi” konumundaki Sur İlçesi’nde sizlere yazı boyunca aktardığımız çok sayıda eser yer alıyor.
Sur İlçesi’ndeki Hüsrev Paşa Cami, Divane Hüsrev Paşa tarafından 1521 – 1528 yılları arasında yaptırılmış. Başlangıçta Hüsreviye Medresesi olarak inşa edilen yapı, mescit bölümünün halk tarafından sürekli kullanılmaya başlamasıyla 1728 yılında minare eklenerek camiye çevrilmiş. Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden izler taşıyan Hüsrev Paşa Cami, Diyarbakır’ın gezilecek yerleri arasında bulunuyor.
Diyarbakır Valisi Hadım Ali Paşa tarafından 1534 – 1537 yılları arasında yaptırılan Hadım Ali Paşa Cami, Sur İlçesi’nde yer alıyor. Mimar Sinan’ın etkileri görülen Hadım Ali Paşa Cami, kesme taştan ve tek kubbeli olarak inşa edilmiş. Bir yapı topluluğunun içindeki Hadım Ali Paşa Cami, şehirde gezilecek tarihi yerler arasında gösteriliyor.
Mardin Kapı yakınlarında Muallâk Sokak’taki Ermeni Protestan Kilisesi, diğer Diyarbakır kiliselerine benzemeyen yapısı ile karşımıza çıkıyor. Tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmeyen Ermeni Protestan Kilisesi, kapalı Yunan haçı şemasında. 2008 yılında Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından onarılan Ermeni Protestan Kilisesi, günümüzde eğitim merkezi olarak kullanılıyor.
Ermeni Protestan Kilisesi konumu
Diyarbakır’ın en çok nüfus barındıran ilçelerinden birisi olan Silvan, il merkezine 80 kilometre mesafede yer alıyor. Silvan’da gezilecek yerler arasında Silvan Kalesi, Malabadi Köprüsü, Hasuni Mağara Şehri, Selahaddin-i Eyyubi Cami, Zembilfroş Burcu, Eyyubi Kot Minare, Behlül Bey Cami, eski Keldani Kilisesi (Belediye Cami) ve tarihi Boşat Kalesi bulunuyor.
Silvan Ulu Cami, Artuklu Emiri Necmeddin Alpı b. Timurtaş tarafından 1152 – 1157 yılları arasında inşa ettirilmiş. 1227 yılında Eyyubi Döneminde onarılan Selahaddin Eyyubi Cami’ye bu onarım sırasında bir mihrap eklenmiş. Silvan Ulu Cami’nin doğudaki kapısı oldukça süslü bir yapıdayken batıdaki kapısı sadeliğiyle dikkat çekiyor.
Ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmeyen Silvan Kalesi’nin Roma – Bizans Dönemine ait olduğu düşünülüyor. Yaklaşık 2200 metre uzunluğundaki olan Silvan Kalesi’nin surlarında 50 adet burç ve kule yer alıyor.
Kalenin dördü güney, ikisi kuzey, ikisi batı, biri de doğu yönünde olan dokuz kapısı bulunuyor. Kapıların bugün ismi bilinenleri; Meyhane Kapısı, Boşat Kapısı, Kulfa Kapısı, Aşağı Mahalle Kapısı, Burcu Şah Kapısı ve Diyarbakır Kapısı olarak sıralanıyor.
Silvan İlçesi’nin Bahçe Köyü’ndeki Hasuni Mağaraları, Güneydoğu Torosların güney kanadında konumlanıyor. Silvan ilçe merkezinin 5 kilometre kuzeydoğusundaki Hasuni Mağaraları, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından arkeolojik sit alanı olarak tescil edilmiş. İşlenmeye elverişli kalker kayaçlardan oyulmuş birbirlerine koridorlarla bağlı yaklaşık 300 mağarayı bünyesinde barındıran Hasuni Vadisi, ilginç görünümü ile ziyaretçileri etkiliyor.
Silvan’ın en çok bilinen burcu olan Zembilfroş, bölgede bilinen bir aşk hikâyesine konu olmuş. Kendisine âşık olan zengin bir kadını, evli olduğu için reddeden Zembilfroş’un kendini bu burçtan attığı söyleniyor. Silvan Kalesi’nin kuzeydoğusundaki Zembilfroş Burcu, Diyarbakır’da gezilecek tarihi yerler arasında gösteriliyor.
Silvan’ın güneydoğusundaki Eyyubiler Cami minaresi, halk arasında kırık minare olarak biliniyor. Eyyubi Kot Minare, cami ile beraber 1199 – 1244 yılları arasında Eyyubiler Döneminde inşa edilmiş. Camisi yıkılan minare günümüze ulaşmış ve Silvan’ın tarihi yerleri arasında bulunuyor.
Silvan şehir merkezindeki Karabehlül Bey Cami, aynı adı taşıyan cadde üzerinde konumlanıyor. Mervani Şehir mezarlığına bitişik olan cami, Ulu Cami’nin 500 metre kuzeyinde yer alıyor. Karabehlül Bey Cami, 16. yüzyılda Diyarbakır valisi İskender Paşa mahiyetinde bulunan Silvanlı Şeyh Ahmetzade Elvend Bey’in oğlu Karabehlül Bey tarafından yaptırılmış.
Silvan’a bağlı Boyunlu Köyü’ndeki Boşat Kalesi, üzerinde bulunan I. Ardeşir’e ait kabartma ile dikkat çekiyor. At üzerindeki I. Ardeşir’in arkasında ayakta duran bir insan figürü yer alıyor. MS 226 – 395 tarihlerinde önemli merkezlerden olan ve daha sonra da önemini kaybetmeyen Boşat Kalesi, Roma ve Sasanilerin ortak bir eseri olarak karşımıza çıkıyor.
Diyarbakır’ın Ergani’den sonra ikinci en kalabalık ilçesi olan Bismil, il merkezine 53 kilometre mesafede konumlanıyor. İlçeden geçen Dicle Nehri, Bismil’de tarımın hayat kaynağı olarak görev yapıyor. Çok fazla tarihi yapı bulunmayan Bismil’de gezilecek yerler arasında Körtik Tepe Höyüğü, Üçtepe Höyük, Kabasakal, Sarısakal ve Yedikızlar Türbeleri bulunuyor.
Bismil’in Üçtepe Köyü’ndeki höyük, il merkezine 40 kilometre ilçe merkezine ise 12 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Göksu Çayı’nın batı kıyısında ovaya hâkim durumdaki Üçtepe Höyük, 200 x 180 metre genişlik ve 44 metre yüksekliğe sahip.
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki en büyük çaplı höyüklerden birisi olan Üçtepe’nin eski adının Tuşha veya Tuşhan olduğu düşünülüyor. Üçtepe Höyüğü’nün 200 metre çapındaki konisi tümüyle Yeni Asur yerleşimi görünümünde olduğundan bölgede Asurluların yaşadığını kanıtlar nitelikte.
Diyarbakır’ın kuzeydoğusundaki Lice, il merkezine yaklaşık 90 kilometre mesafede yer alıyor. Sert bir karasal iklimin görüldüğü Lice, Diyarbakır’ın kışları en erken kar yağan ve nisana kadar kar örtüsünün kaldığı bir coğrafyada bulunuyor. Lice İlçesi’ndeki Ashab-ı Kehf Mağarası, son yıllarda turizme kazandırılmaya çalışıyor.
İlçe merkezindeki Hatuniye Medresesi’nin Sancar Şahin’in annesi Zeynep Hanım tarafından 13. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Selçuklu mimari tarzındaki Hatuniye Medresesi, taş işlemeciliği ve hat sanatı ile dikkat çekiyor. Mihrap nişinin üst kısmı zengin bir şekilde bezenen medresenin mihrap nişinin üstünde, çiçekli bir zemin üzerine yazılmış ayetler bulunuyor.
Hani Ulu Cami’nin hangi yılda yapıldığı kesin olarak bilinmese de caminin bir Selçuklu eseri olduğu düşünülüyor. 15. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Hani Ulu Cami, Kızıl Kilise olarak da biliniyor. 1684, 1779, 1780 ve 1870 yıllarında onarımdan geçen Ulu Cami’nin avlusuna kesme taşlardan yapılmış bir şadırvan eklenmiş ve bahçe düzenlemeleri yapılmış.
Ulucami ile Hatuniye Medresesi arasındaki Aynkebir Su Havuzu, il merkezine 64 kilometre uzaklıkta konumlanıyor. Büyük bir havuz olan Aynkebir’in suyu Hani Dağı’nın eteklerinde kaynıyor. 9 kemerli bentlerden çıkarak bir havuz oluşturan sular ile ilçenin tüm arazileri sulanıyor. MÖ 2000 yılında Huriler tarafından Aynkebir Havuzu, Diyarbakır’ın görülmesi gereken yerleri arasında gösteriliyor.
Diyarbakır’a kadar gelmişken yöresel lezzetleri tatmadan dönmek olmaz. Etin ön planda olduğu Diyarbakır muhteşem lezzetlerini şehri gezerken acıktığınızda mutlaka denemenizi öneririz.
Daha fazlası için: Diyarbakır’ın Meşhur Yemekleri
Hepinize güzel bir Diyarbakır gezisi dileriz.