Dublin, İrlanda’nın doğu kıyısında, Liffey Nehri‘nin ağzında yer almaktadır.
Tarihi binaları arasında 13. yüzyıldan kalma Dublin Kalesi ve 1191’de kurulan görkemli Aziz Patrick Katedrali bulunuyor.
Şehirde çok sayıda park var.
Ayrıca İrlanda Ulusal Müzesi, İrlanda mirası ve kültürünü tanımanız için önemli yerlerden biri.
Dublin’e seyahat hakkında bilinmesi gereken tüm önemli noktalar için Dublin Seyahat Rehberi yazımıza göz atabilirsiniz.
[awesome-weather location=”Dublin” size=”tall” units=”C”]
Trinity Koleji, muhtemelen Dublin turunuzu başlatmak için en iyi yer.
İnanılmaz bir tarihe sahip okul, başkentin merkezinde bulunuyor ve 1592’de Kraliçe Elizabeth tarafından kurulan İrlanda’daki en eski üniversite.
40 dönümlük arazide yer alan Trinity, Arnavut kaldırımlı meydanları, bahçeleri ve parkları ile hatıralarını koruyor ve dünya çapında büyük hazine koleksiyonu ile ünlü. Bunlar arasında, 9. yüzyıl el yazması, Kelts Kitabı, Durrow ve Armagh Kitapları ve eski bir İrlanda arpı sayılabilir.
Paha biçilemez eserler, 200.000’den fazla eski kitaba ev sahipliği yapan ve düzenli olarak sergilere ev sahipliği yapan 18. yüzyıldan kalma Long Room‘da sergileniyor.
19. yüzyılda restore edilen ve çevredeki bölgeye hakim olan Mesih Kilisesi Katedrali, Dublin’in 1028’de kurulan ve ahşaptan yapılan ilk kilisesinin bulunduğu alanda inşa edilmiş.
Kilisenin uzun orta kısmı (nef) görkemli erken gotik kemerlere sahip ve burada katedralin bilinmeyen bir yerinde gömülü olan efsanevi Norman fatih Strongbow’un mezarının bir 14. yüzyıl kopyasını görebilirsiniz. Yan yana kalan parçanın orijinal mezarın bir parçası olduğu söylenir.
Mesih Kilisesi Katedrali’ne 7 dakikalık yürüme mesafesinde yer alan Aziz Patrick Katedrali, İrlanda Kilisesi’nin milli katedralidir.
Geleneğe göre, burada, Aziz Patrick MS 450’de vaftiz edilerek Hıristiyan olmuştur.
Mesih Kilisesi gibi, orijinal yapı ahşaptı. 1192’de başka bir kilise kuruldu ve taştan inşa edildi. Bir asırdan kısa bir süre sonra, başka bir restorasyon gerçekleşti ve statüsü katedrale yükseltildi.
Yüzyıllar boyunca, özellikle çan kulesinin yapıldığı 1700’lerin ortalarında ve 1800’lerin sonlarında önemli tadilatların yapıldığı zamanlarda birçok süsleme eklenmiştir.
35 yıl süreyle Aziz Patrick’in başrahibi olan Gulliver’in Gezileri’nin yazarı Jonathan Swift (1667-1745) girişin sağındaki bir mezarda sevgilisi Stella’nın (Hester Johnson 1681-1728) yanında yatıyor.
Dublin Kalesi, 1922’ye kadar 700 yıl boyunca İngiliz egemenliği boyunca merkezi yönetim bölgesiydi.
Kale birçok işlev gördü: orta çağ kalesi, vali mahkemesi ve hükümet işleri.
1534’te İrlandalı isyancı Silken Thomas bir saldırı başlattı ve kaleyi kuşattı.
Şu anda, kale çoğunlukla tören etkinlikleri, sergiler ve hatta konserler için kullanılıyor.
Eski devlet daireleri ziyarete açık ve Chester Beatty Kütüphanesi ve Galerisi dahil olmak üzere keşfedilecek çok sayıda müzeye ev sahipliği yapıyor.
1953 yılında Dublin’de yaşayan bir Amerikalı olan Chester Beatty tarafından kurulan müzede, oryantal sanat eserlerinden oluşan bir koleksiyon ve çeşitli el yazmaları, kitaplar ve eski metin koleksiyonları yer alıyor.
Hazineler arasında 14. ve 15. yüzyıla ait Fransız Saat Kitapları ve İspanya Kralı 2. Philip’e ait olan bir dua kitabı, Uzak Doğu sanatının eserleri, İslami baskılar, Sanskritçe el yazmaları (12. ve 13. yüzyıllar), Hint minyatürleri, Babil kil tabletleri (M.Ö 2.500-2.300), Avrupa ortaçağ ve rönesans el yazmaları, Mısır papirüs metinleri, Kuran ve İncil kopyaları; Budist resimleri ve Türk ve Farsça minyatürler yer almaktadır.
Pazartesi günleri kapalı olan müze geri kalan günlerde saat 9.45-17.30 arasında ziyaretçi kabul ediyor. Üstelik müzeye giriş ücretsiz!
Görülmesi gereken yerlerden biri de şehir merkezinden DART (Dublin’in hafif raylı ağı) ile yalnızca 25 dakikalık yolculuk ile ulaşılabilen Dalkey ve Killiney’dir.
Dalkey Kalesi, tarihi ve kültürel sergiler ve hepsinden önemlisi eğlenceli bir rehberli turun bir parçası olarak canlı tiyatro gösterileri içeren mükemmel bir ziyaretçi merkezi.
Dalkey, bir zamanlar Dublin’in doğu sahilinde yer alan ana ticaret merkeziydi ve Coliemore Yolu’ndaki liman, orta çağ kargo gemilerinin mallarını boşaltabilecekleri bir yerdi.
Limanın karşısında nefes kesici Dalkey Adası var ve yaklaşık 15 dakikalık bir yokuş yukarı yürüyüş sizi Killiney Körfezi’nin muhteşem manzarasına sahip Vico Yolu‘na getirmektedir.
Daha panoramik manzaralar için, birçok yaban hayatı ve kuş türüne ev sahipliği yapan Killiney Tepesi’ne kadar devam edin.
Aziz Stephen Parkı’nın girişinden birkaç dakika yürüyüş mesafesinde, Dawson Caddesi’nin tepesinde yer alan Dublin’in Küçük Müzesi, Dublin halkının yaşamı ve geçen yüzyılda nasıl bir gelişim izlediğiyle ilgilenenler için mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Anı ve eserler için yapılan çağrının ardından 2011‘de açılan müze günden güne genişledi ve kalıcı sergilerin yanı sıra bir dizi geçici sergi ve etkinliğe de ev sahipliği yapmakta.
Müzeye rehberli turlar 8 euro giriş ücreti talep ediyor; her tur 40 dakika sürüyor. Tura katılmadan önce rezervasyon yaptırmak gerekli. Eğer rehberli turlara katılmak istemez ve müzeyi kendi temponuzda keşfetmek isterseniz tüm gün geçerli biletler için 15 euro ücret ödemeniz gerekiyor.
Dublin Küçük Müzesi’nden, efsanevi Shelbourne Hotel‘e doğru kısa bir yürüyüş sizi, İrlanda Parlamentosu’na (Dáil Éireann) ev sahipliği yapan Kildare Caddesi’nin tepesine götürecektir.
Parlamento binası, Kildare Evi olarak da bilinmekte.
Mansiyonu yaptıran James Fitzgerald 1766’da Leinster Dükü olduğunda, evin ismi Leinster Evi olarak değiştirilmiş.
Parlamento binasının hemen karşısında Tarih Öncesi İrlanda, Viking Koleksiyonu ve muhteşem Ardagh Kadehi de dahil olmak üzere olağanüstü sergilere sahip İrlanda Ulusal Arkeoloji Müzesi bulunur.
Edebiyatla ilgileniyorsanız, yakındaki W.B. Yeats sergisine sahip Ulusal Kütüphane‘yi de ziyaret etmelisiniz.
Dublin’in ana caddesi olan O’Connell Caddesi, 1814’te inşa edilen ikonik Merkez Postanesi’ne ev sahipliği yapıyor.
Başarısız olan 1916 Ayaklanması burada başlamış ve kurşun deliklerini görmek hala mümkün.
İçinde yer alan An Posta Müzesi, 1916 Ayaklanması sergisi ve Bağımsızlık Bildirgesi’nin bir kopyasını içeren Mektuplar, Yaşamlar ve Özgürlük sergisine ev sahipliği yapıyor.
Merkez Postanesi’ne yaklaşık sekiz dakikalık yürüme mesafesinde, güzel bir Kral George dönemi mimarisinde yapılmış evinde İrlandalı Senatör, bir kerelik Cumhurbaşkanı Adayı ve ünlü Joyce araştırmacısı David Norris tarafından kurulan James Joyce Merkezibulunmakta.
Müze, Joyce’a ithaf edilmiş. Yazar, burada hiç yaşamamış olmasına rağmen, Ulysses’te gerçek bir karakter olan ve burada bir dans akademisi yöneten Prof. Denis J. Maginni ile bağlantı kurulmuş.
Pazartesi günleri kapalı olan müze, salı-cumartesi günlerinde saat 10.00-17.00; pazar günleri ise saat 12.00-17.00 arasında ziyaret edilebilir. Giriş ücreti olarak yetişkinlerden 5 euro, öğrencilerden 4 euro ücret alınıyor.
Aslen bir ordu kışlası olan “İrlanda Ulusal Müzesi – Dekoratif Sanatlar ve Tarih” 1997 yılında açılmış.
Modernist tasarımcı Eileen Gray’in retrospektifi, 17 – 20. yüzyıl arası İrlanda Gümüşü, Asya Sanatı, İrlanda Halk Mobilyası ve tarihi askeri eserler ve üniformaların sergilendiği birçok daimi sergiye ev sahipliği yapıyor.
Salı ve cumartesi günleri arasında saat 10.00-17.00 arasında ziyaretçi kabul eden müze, pazar ve pazartesi günleri ise saat 13.00-15.00 arasında açık.
Müzeye giriş ise tamamen ücretsiz!
1789‘dan kalma hapishane İrlanda milliyetçiliği tarihinde kötü ünüyle bilinen bir yer.
1916 isyancılarının liderleri ilk olarak burada hapis yatmış ve daha sonra ihanet suçlamasıyla idam edilmişler.
Modern bir salonda yer alan sergi, hapishane koşullarının nasıl olduğu ile ilgili bir fikir veriyor ve İrlanda’nın bağımsızlık mücadelesini özetliyor.
Hapishanenin geri kalanında 1796-1924 yılları arasında İrlanda tarihini kapsayan mükemmel rehberli turlar düzenlenmekte.
Ayaklanmanın liderlerinin ürkütücü kaderleriyle buluştuğu nokta olan Stonebreaker’s Yard tüylerinizi ürpertecek.
Trinity Kolej’den kısa bir yürüyüş mesafesinde, Dublin’in önde gelen alışveriş bölgesi olan Grafton Caddesi bulunmakta.
Sokağın dibinde bir Molly Malone heykeli var.
Bu hareketli cadde, sabah, öğlen ve gece hep kalabalık ve klasik dörtlülerden geleneksel kemancılara ve şarkıcı-söz yazarlarına kadar müzisyene ev sahipliği yapan bir cazibe merkezi.
U2’nun Bono’su dahil birçok ünlü grup ve müzisyen burada doğaçlama performanslar sergilemiş.
Caddede çok çeşitli butikler, kuyumcular ve mağazalar bulmak mümkün.
Dublin’in ünlü kafelerinden Bewley’s Oriental Café de bu caddede bulunuyor.
Bewley’s Oriental Café’de yemeğinizi yedikten sonra, Grafton Caddesi’nin tepesine kolay bir yürüyüşle Aziz Stephen Parkı’nın ana girişine ulaşabilirsiniz.
Parkın etrafını 1830’lu yıllarda, Kral George döneminde yapılmış binalar çevreler.
22 dönümlük park, Dublin’in şehir hayatının koşuşturmacasından uzaklaşarak sakin vakit geçirmek için adeta çölde bir vaha.
Hava müsait olduğunda, yerel halkın yaptığı gibi yapmalı ve biraz dinlenmek ve rahatlamak için çimlere uzanmalı ya da piknik şeklinde bir öğle yemeği yemelisiniz.
Parkın ortasında süslü bir çeşme, bir gölet üzerinde bir köprü ve bir de çocuk oyun alanı bulunuyor.
Kildare Sokağı’nın sonundan sağa döndüğünüzde, sizi Clare Sokağı ve Merrion Meydanı’nın kesiştiği noktadaki İrlanda Ulusal Galerisi’ni göreceksiniz.
İrlanda sanatının en güzel koleksiyonunu, orta çağdan günümüze kadar olağanüstü bir Avrupa sanat koleksiyonuyla birlikte barındıran bu galeri, başkentte mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Galeri 1864’te açıldı ve kanatları 1903, 1968 ve 2002’de eklendi.
Koleksiyonlar arasında Yeats Müzesi, İrlanda sanatına adanmış yedi oda, İtalyan Ressamlar, Shaw Odası ve Barok Oda yer alır.
Dört kata yayılmış olan galeri düzenli olarak geçici sergilere de ev sahipliği yapıyor ve hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler arasında popüler olan mükemmel bir kafesi var.
Ulusal Galeri’nin ana kapısından çıkar çıkmaz kendinizi Merrion Meydanı’nda bulacaksınız.
Görkemli özel evlerden ve ofislerden oluşan, tartışmasız Dublin’in en büyük Kral George döneminde yapılmış meydanı olan Merrion şehrin simgelerinden biri.
Merkezinde, Oscar Wilde’nin bir heykelinin de bulunduğu güzel bir park var.
Meydanın etrafında gezerken birçok binadaki üst pencerelerin alt bölümdekilere göre daha küçük olduğunu fark edebilirsiniz. Bu, optik bir yanılsama yaratmak ve bu sayede evlerin gerçekte olduğundan daha yüksek görünmesini sağlamak için yapılmış.
Hafta sonları, tablolarını parmaklıklar üzerinde sergileyen yerel sanatçıları parkın çevresinde bulmak mümkün.
Collins Kışlası’na 18 dakikalık yürüme mesafesinde Phoenix Parkı’nda yer alan Dublin Hayvanat Bahçesi yer almakta.
Dublin’in nispeten küçük bir başkent olduğu göz önüne alındığında, bu yaklaşık 1.750 dönümlük, Avrupa’nın en büyük kapalı kentsel parkı.
Yüzlerce geyik park alanı boyunca dolaşıyor; İrlanda Cumhurbaşkanı’nın resmi konutu (Áras a Uachtaráin), ABD’nin İrlanda Büyükelçisi’ne ev sahipliği yapan 18. yüzyıldan kalma güzel bir ev olan Deerfield ile birlikte burada.
Park ve çevresi hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için, 17. yüzyıldan kalma bir kule evine ve Ashtown Kalesi‘ne yakın bir Ziyaretçi Merkezi bulunmakta.
Castleknock Kapısı’nın sonunda ve yaklaşık 78 dönümlük bir alanda, 1800’lerden kalma ve İrlanda devleti tarafından 1999’da Guinness ailesinden satın alınan görkemli Farmleigh Evi bulunuyor.