Türkiye’de, sonbahar denilince akla gelen o güzel renkleri görebileceğiniz pek çok yer var. Muhteşem manzarası ve renkleri ile gittiğiniz anda sizi etkileyecek bu harika yerlerden bazılarını sizin için derledik.
İşte harika manzaraları ile size unutulmaz anlar yaşatacak yerler:
İçindekiler
Sonbahar denilince akla ilk gelen yer tabii ki Abant. Muhteşem manzarası ile her mevsim ayrı güzel olan Abant, özellikle sonbaharda büyüleyici oluyor. Sonbaharda Abant Gölü’ne gidebilir ve burada harika vakit geçirebilirsiniz. İstanbul gibi yakın yerlerden günübirlik de gelinebilen Abant, günübirlik tatil dışında uzun tatil için de oldukça uygun. Çok güzel otel seçenekleri olan Abant birkaç günlük tatil için oldukça keyifli bir seçenek.
Abant gölünün yakınında yürüyüş yapabilir, piknik yapabilir ve güzel fotoğraflar çekerek keyifli vakit geçirebilirsiniz. Doğaya ve bitkilere meraklı olan kişiler Abant Tabiat Parkı’nda farklı çeşitlerde bitkilerde bulabilirler.
Sapanca özellikle sonbaharda popülerleşen bir bölge. Özellikel Ormanya gibi doğanın tam içinde olan yerler, burayı ziyarete gelen kişiler tarafından çok seviliyor. Sonbaharın en güzel renklerini görebildiğiniz Sapanca’da gezebileceğiniz de pek çok yer bulunuyor. Ormanya’nın yanı sıra Sakarya İl Orman Tabiat Parkı, Maşukiye ve Kırkpınar gibi doğanın içinde olabileceğiniz harika yerler de mevcut. Hem günübirlik geziler hem de tatil için oldukça uygun olan Sapanca, çeşitli ve konforlu otelleri ile de ziyaretçilerini etkiliyor. Sapanca’da bulunan kaplıcalarda keyifli vakit geçirebilir tam olarak dinlendiğinizi hissedebilirsiniz.
Sapanca’da keyifli bir otelde kalarak sonbaharın tadını çıkarabileceğiniz gibi aynı zamanda tarihi bir gezi de yapabilirsiniz. Rahime Sultan Camii ve Hasan Fehmi Paşa Camii eski yapıları da ziyaret edebilirsiniz. Özellikle de İstanbul’da ulaşımı çok pratik olan Sapanca’ya kiralık araba ya da kendi aracınız ile gelebilirsiniz. Sonbaharda büyüleyici bir yerde olmak ve dökülen yaprakları izlemek isterseniz Sapanca’ya gitmenizi öneririz.
Gevaş Van’da bulunan harika bir bölge. Burası tarihi ve hikayeleri ile oldukça merak uyandırıcı ve dikkat çekici bir yer. Van gölü canavarı gibi efsanevi hikayelere ev sahipliği yapan Gevaş’ı keşfetmek için beklediğiniz zaman sonbahar olabilir. Sonbaharda bir başka güzel olan Gevaş, buraya gelen herkesi kendine adeta hayran bırakıyor.
Gevaş’ta pek çok tarihi yapı bulunuyor. İzzettin Şir Camiisi ve Külliyesi, Halime Hatun Kümbeti ve Selçuklu Mezarlığı gibi yapıları kesinlikle ziyaret etmenizi öneriyoruz. Tarih olarak çok eskiye dayanan bu yapılardan İzzettin Şir Camiisi ve Selçuklu mezarlığı Selçuklu döneminde kalmış. Günümüze kadar oldukça sağlam bir şekilde gelen yapılar gerçekten de sizi alıp tarihin çok öncelerine götürücek. Halime Hatun Kümbeti ise Selçuklu Mezarlığı’na çok yakın bir konumda bulunuyor. Halime Hatun Kümbeti ise üzerinde bulunan kitabede yazdığına göre Melik İzzeddin tarafından kızı Halime Hatun için yaptırılmış. Oldukça detaylı bir mimariye sahip kümbet çok değerli ve kesinlikle görülmesi gereken bir yapı.
Gevaş’ta kesinlikle gezmeniz gereken bir diğer yer ise Akdamar Adası, Van’ın ikinci en büyük adası olarak biliniyor. Sahip olduğu badem ağaçları ile doğasıyla her mevsimde başka bir güzelliğe bürünen ada sizi hem tarihi açıdan hem de doğal güzellikleri oldukça etkileyecek. Doğal güzelliklerinin yanında adada bulunan Akdamar Kilisesi’ne de mutlaka uğrayın. Adada gezdikten sonra yemek yiyebileceğiniz ve güzel bir kahve içebileceğiniz kafe ve restoranlar bulunuyor. Burada çok keyifli bir sonbahar günü geçirebilirsiniz. Buraya gelmek içinse iskeleden kalkan feribotları kullanabilirsiniz. Kış ve yaz sezonunda farklı saatlerde çalışan feribotun saatlerini önceden öğrenmenizde fayda var.
Son olarak Gevaş’ta bulunan Van Gölü Canavarı’nın heykelini görmeden dönmeyin.
Bolu’nun bir başka etkileyici yeri olan Yedigöller, özellikle de kamp yapmayı seven kişilerin sonbaharda gitmeyi en çok tercih ettiği yerler arasında. Yedi tane gölün konumlandığı bu yerde Bizans döneminden kalma eski kalıntılardan yola çıkarak eski dönemlerde buranın bir yerleşim yeri olduğu da söylenebilir. Tarihi öneminin yanında oldukça etkileyici bir doğası olan Yedigöller’de bulunan bitki örtüsü oldukça geniş ve çeşitli.
Yedigöller’e düzenli olarak sefer düzenleyen bir toplu taşıma aracı yok. Yazın turlarla varılabilen Yedigöller’e gitmek için araç kullanmak çok daha kolay olacaktır. Ek olarak burada kamp yapabilir ve doğanın içinde dinlendirici birkaç gün geçirebilirsiniz. İstanbul ve çevresinde oturuyorsanız günübirlik gezi için de Yedigöller’i tercih edebilir ve burada çeşitli aktiviteler yaparak eğlenebilirsiniz.
Bitlis, Van’a oldukça yakın bir konumda yer alıyor. Bu yakınlık ise Bitlis’in hem doğal hem de tarihi güzelliklerini oldukça etkiliyor. Doğanın içinde olmak isteyenler ya da yeni tarihi yerler görmek isteyenler için oldukça uygun bir yer olan Bitlis’in Tatvan ilçesini sonbaharda keşfedilecek yerler arasında ekleyebilirsiniz.
Sonbaharda harika doğa ve doğanın değişen muhteşem renkleri ile bambaşka bir ruha bürünmüş tarihi güzellikler görmek istiyorsanız rotanız Bitlis’in Tatvan ilçesi olabilir. Tatvan Van Gölü’nün kıyısında konumlanmış ve pek çok doğal güzelliğe ev sahipliği yapan bir ilçe. Tatvan denildiği anda akla gelen tabii ki de Nemrut Dağı. Tatvan merkezden yola çıkıldığında yaklaşık 1 saatte ulaşabileceğiniz Nemrut Dağı 1440 yılına kadar aktif bir yanardağmış. 1440 yılına kadar olan patlamalar sırasında ise etrafında krater gölleri oluşmuş. Şu anda Nemrut Dağı’nın çevresinde 5 adet krater gölü bulunuyor. Nemrut Dağı’nın yanı sıra kesinlikle görmeniz gereken diğer bir doğal güzellik ise bu göllerden en büyüğü olan Nemrut Krater Gölü. Yaklaşık 10 kilometrik genişliği ile bölgenin de ikinci en büyük gölüdür. Suyu soğuk ve tatlı olduğu için sazan balığı popülasyonu oldukça fazladır. Suyun yılın büyük bir bölümünde soğuk olmasına rağmen yaz aylarında göl sıcaklığı 70 derecelere kadar çıkıyor. Aynı zamanda bu suyun şifalı olduğu da söyleniyor. Nemrut Dağı’nın giriş ücreti, taşıma ücreti ile 25 TL. Fakat Müzekart sahipleri bölgeyi ücretsiz bir şekilde gezebiliyorlar.
Tatvan’da gezilecek doğal güzelliklerin yanı sıra tarihi açıdan önemli olan pek tarihi eser ve mekan bulunuyor. Bunların başında Urartu Kaya Mezarlıkları geliyor. Tarihin oldukça eski bir kısmına ait olan bu mezarlıkları görmek için en uygun zamanlardan biri sonbahar olabilir. Çünkü yakıcı sıcağın ya da dondurucu soğun olmadığı zamanlar açık alanda bulunan bu mezarlıkları incelemek çok daha keyifli olacaktır. Bölgede gezilebilecek diğer tarihi yerlerin arasında ise Tuğ Kilisesi,St. George Manastırı, El – Aman Kervansarayı ve Kalekıran Kalesi gibi oldukça iyi korunmuş yerler de bulunuyor.
Karabük’te bulunan Yenice Ormanları, sonbaharın en güzel rotaları arasında bulunuyor. Özellikle kamp yapmayı sevenler ve doğanın içinde olmaktan hoşlananlara hitap eden Yenice Ormanları’nda doğa yürüyüş yapabilir, bisiklet sürebilir, kuşları gözlemleyebilir ve kaya tırmanışı gibi çeşitli aktiviteler yapabilirsiniz. Yenice Ormanları’na Karadeniz İklimi hakim olduğu için buraya gelmenin en güzel zamanı ilkbahar ve sonbahar dönemleri. Ama tabi bu dönemlerde beklenmedik yağışlar ve rüzgarlarla karşılaşabilirsiniz. O yüzden buraya gelirken yanınıza mevsime uygun kıyafetler almayı ihmal etmeyin. İstanbul’dan kendi arabanız ile yola çıkacaksanız yaklaşık 417 km yol gitmeniz gerekiyor. Bu yol da yaklaşık 5,5 saat sürüyor. Ankara’dan yola çıkacak kişiler ise yaklaşık 3 saatte kendi araçları ile Yenice Ormanları’na ulaşım sağlayabilirler. Ek olarak otobüsle Yenice Ormanları’na varmak istiyorsanız öncelikle Karabük’e giden otobüslere binmelli ve sonrasında Karabük’te Yenice Ormanların’a giden toplu taşıma araçlarını kullanmalısınız
2009 yılında yapılan çalışamlardan sonra oldukça verimli hale getirilen Yenice Ormanları’nda 21 farklı rotadan oluşan 396 km’lik yürüyüş parkuru ve 292 km’lik bisiklet parkuru bulunuyor. Aynı zamanda çeşitli bitkilere ev sahipliği de yapan orman harika manzaralar izlemek ve muhteşem fotoğraflar çekmek için harika bir yer. Yenice Ormanları bünyesinde kamp yapmak isteyen kişiler için kamp alanları da bulunuyor. Fakat eğer kamp yapmak size göre bir seçenek değilse ama yine de doğanın içinde birkaç gün geçirmek istiyorsanız etrafta bulunan köylerdeki pansiyon, otel ve ahşap konaklama evlerinde kalabilirsiniz.
Oksijeni bol, manzarası güzel bir yere gitmek istiyorsanız sonbaharda kesinlikle gitmenizi önerdiğimiz yer Kazdağları. Türkiye’nin ciğerleri olarak da bilinen Kazdağları, yemyeşil doğası ve etrafındaki diğer güzellikleri ile her göreni büyülüyor. Her mevsim başka güzel olan Kazdağları, sonbaharda da bir başka güzel. Yeşille bütünleşebileceğiniz Kazdağları, Çanakkale’ye 123 km, Balıkesir’e ise 92 km uzaklıkta bulunuyor. İster özel araç, ister uçak gibi diğer taşıma araçları ile buraya varabilir ve farklı konaklama tercihlerini değerlendirebilirsiniz. Ufak bir sonbahar tatili için ideal bir yer olan Kaz Dağları’nın hikayesi, doğası ve gezilecek yerleri sizi ayrı ayrı etkileyecek.
Kazdağları’nda gezmenizi önerdiğimiz ilk yer Sarıkız Türbesi. Kazdağları denince akla ilk gelen hikaye Sarıkız hikayesi. Oldukça hüzünlü bir hikayesi olan Sarıkız’ın hikayesi buraya adını vermiş ve çok eski zamanlardan günümüze kadar gelmiş. Bu türbede, 700 yıldan daha uzun bir geçmişe sahip Sarıkız Türbesi Festivali de yapılıyor. Bugün Türkmenler tarafından devam ettirilen bu geleneğin hala sürdürülmesi ise çok hoş.
Kazdağları’nda gezebileceğiniz bir diğer yer ise bir köy. Dağların eteklerinde kurulmuş Adatepe Köyü, hem çok güzel hem de samimi bir köy. 1980’li yıllarda neredeyse tamamen terk edilmiş bir köy olmak üzereyken burayı gönüllülerin alması sonucunda harika bir yer olmuş. Kazdağları’na gelmişken kesinlikle buraya da uğramızı tavsiye ediyoruz. Köylerden bahsetmişken ise Yeşilyurt köyünden bahsetmeden geçmek olmaz Oldukça estetik bir köy olan Yeşilyurt Köyü, arnavut kaldırımları ve harika evleri ile çok keyifli bir yer. Köylerden sonraki önerimiz ise Zeus Altarı. Buranın manzarası o kadar güzel ki buradan ayrılmak istemeyebilirsiniz. Mitolojik açıdan büyük öneme sahip olan bu yerde Troya Antik Kenti’nde çalışmalar yapan Schielmann’na göre Zeus, Truva Savaşı’nı buradan izlemiş. Oldukça geniş ve harika bir manzaraya sahiplik yapan bu yeri de görmeden dönmeyin.
Kazdağları’nda konaklamak için isterseniz kamp alanlarında kamp yapabilir isterseniz de yakınlarda bulabileceğiniz pansiyon, otel ya da geleneksel köy evlerini tercih edebilirsiniz.
Sonbahar için harika olan bir başka rota ise tabii ki de İğneada. Trakya’nın sunduğu muhteşem güzelliklerden biri olan İğneada, Kırklareli’nde bulunuyor. Özellikle çevre illerden gitmesi oldukça kolay olan İğneada, sonbahar dönemlerinde muhteşem manzaralara ev sahipliği yapsa dahi Sapanca ve Abant kadar popüler bir destinasyon değil. Bu yüzden daha sakin yerlere ufak kaçamaklar yapmak isteyenlerin aradığı lokasyon burası olabilir. Eğer İstanbul’da yaşıyorsanız ve şehirden çok da uzaklaşmadan sonbaharın tadını çıkaracağım bir yere ihtiyacım var diyorsanız aradığını yer tam olarak İğneada olabilir.
Çok güzel konaklama seçenekleri olan İğneada’da istersiniz deniz kenarında isterseniz doğanın içinde olabileceğiniz seçenekleri değerlendirebilirsiniz. Eğer sonbaharın tadını tam olarak çıkarayım derseniz bizim tavsiyemiz doğanın içinde kamp yapmanız ya da güzel bir butik otel veya bungalovda konaklamanız. Nerede konaklarsanız konaklayın, İğneada’da çok keyifli vakit geçireceğiniz kesin. Özellikle de sonbaharda geldiğinizde karşılaşacağınız muhteşem renklere bürünmüş Longoz Ormanı sizi büyüleyecek. Avrupa’nın en büyük Longoz Ormanı olan İğneada Longoz Ormanı Milli Parkı’nda tatlı ve tuzlu suyun birleşiyor ve melez bir su ortaya çıkıyor. Bundan dolayı da bu ormanın yapısı sıradan bir ormandan çok farklı. İğneada Longoz Ormanı Milli Parkı, bataklıklar, subasar orman, tuzlu ve tatlı su gölleri ve kıyı kumullarından oluşan bir ekosisteme sahip. Hem çok salaş hem de çok estetik bir yer olan bu ormanda pek çok güzel fotoğraf çekebilir, doğa yürüyüşlerine çıkabilir ve muhteşem doğayı izleyebilirsiniz. Bunlara ek olarak İğneada Longoz Milli Parkı’nda kano ile ya da ATV ile gezintiye çıkabilirsiniz.
Ormanın yanı sıra burada bulunan Fransız Feneri de görülmeye değer güzellikte. Fransız Feneri’ne ek olarak İğneada’nın sahilinde keyifli bir yürüyüşe çıkabilir ve etraftaki güzel restoranlarda keyifli yemekler yiyebilirsiniz. İğneada’nın yakınında bulunan ünlü Dupnisa Mağarası nispeten uzak olsa da görülmeye değer bir güzellik.
Doğasıyla sizi etkileyecek bir başka rota ise Eğirdir. Isparta’da bulunan Eğirdir’de o kadar çok doğal güzellik var ki adeta başka bir dünyaya geçmiş gibi oluyorsunuz. Sonbaharın o güzel renkleri ile birleşince bu doğal güzellikler tam bir görsel şölen tadı veriyor. Doğal güzelliklerinin yanında tarihi güzellikleri ile de oldukça etkileyici bir bölge olan Eğirdir, keyifli bir sonbahar rotası için güzel bir seçenek oluşturuyor.
Eğirdir’de kesinlikle gitmeniz gereken ilk yer Eğirdir Gölü. Harika manzarası ile insanı adeta büyüleyen bu bölge manzaraseverlerin kalbine taht kurabilir. Hem keyifli vakit geçirmek hem de çok güzel fotoğraflar çekmek için buraya gidebilirsiniz. Oldukça berrak bir suya sahip olan Eğirdir Gölü, Can Ada ve Yeşil Ada’yı da görüyor. Hatta buraya kadar gelmişken bizim tavsiyemiz bu adaları da gezmeden dönmemeniz. Doğanın içinde olmayı sevenlerin bayılacağı bir başka rota ise Eğirdir Kovada Milli Parkı. Kamp yapmayı seven kişilerin uğrak yeri olan bu alanda pek çok farklı bitki türü ile de karşılaşmanız mümkün. Yaprakların sarıya döndüğü sonbahar mevsiminde ise Eğirdir Kovada Milli Parkı adeta bir tabloya dönüşüyor. Eğirdir Kovada Milli Parkı’nda aynı zamanda bisiklet sürebilir, balıkçılık yapabilir, kuşları gözlemleyebilir ve doğa fotoğrafları çekebilirsiniz.
Eğirdir’de gezilebilecek pek çok tarihi yer de bulunuyor. Türkiye’nin en sakin şehri ünvanını da taşıyan Eğirdir’de bulunan Eğirdir Kalesi’nin yaklaşık olarak M.Ö. 4.yüzyılda inşa edildiği düşünülüyor. Bu kadar eski olmasına rağmen oldukça güzel korunmuş bu kale kesinlikle görülmeye değer. Eğirdir Kalesi’nden sonra Ayastefanos Kilisesi ve Dündar Bey Medresesi gezmeniz gereken tarihi mekanların başında geliyor.
Sinop’ta bulunan Erfelek, doğal güzellikleri ve gezilecek diğer yerleri ile oldukça meşhur. Özellikle doğası çok etkileyici olan Erfelek’de görülmeye değer pek çok alan bulunuyor. Bu alanların başında tabii ki de Erfelek Şelaleleri geliyor. Bunun yanında Sinop Tarihi Cezaevi ve Hamsilos-İnceburun Feneri de Erfelek’de gezilecek yerler arasında.
Sonbaharın keyfini çıkarmak için yaptığınız bir gezi sırasında Erfelek Şelaleleri’ne giderseniz oldukça memnun kalacağınıza eminiz. Çünkü tam olarak doğanın içinde bulunan şelaleler ve yapraklarının rengi değişmeye başlamış bitkiler film sahnesinden hallice bir manzara sunuyor. Çok keyifli bir yer olan Erfelek Şelaleri’ne gitmek için Sinop, Erfelek merkezden 10 km kadar bir yol gitmeniz gerekiyor. Şelaleler 2 km uzunluğundaki bir bölgeye yayılmış şekilde konumlanmış. Bu alanda ise 28 şelale bulunuyor. Muhteşem ağaçlarla ve bitkilerle çevrili olan bu 28 şelalenin keşfedilmesi ise oldukça yeni. 1997 yılına kadar bu şelalelerin varlığından kimsenin haberi yokmuş. Yapılan bir yol çalışmasında tesadüfen keşfedilen bu şelaleler daha sonra ise bölgenin turizmine oldukça büyük bir katkı sağlamış.
Erfelek’de birazda farklı yerler gezeyim diyorsanız Sinop Tarihi Cezaevi’nde gezebilirsiniz. Müzekart sahiplerinin ücretsiz bir şekilde gezebildiği cezaevi oldukça ünlü ve görülmesi gereken yerlerden bir tanesi. Cezaevinden sonra Hamsilos-İnceburun Feneri’ni görmenizi tavsiye ediyoruz. Çok güzel bir manzarası ve mimarisi olan fenerin yakınlarında çay ve kahvenizi manzaraya karşı keyifle yudumlayabilirsiniz.
Erfelek’te kamp seçeneğinden bungalov gibi seçeneklere kadar pek çok farklı konaklama seçeneği var. Size en uygun konaklama tarzını seçerek burada keyifli bir sonbahar tatili yapabilirsiniz.
Kapadokya denilince herkesin aklında bir Kapadokya tasviri canlanır. Muhteşem ve büyülü mimarisi, uçan balonları ile herkesin en az bir kez gidip gezmesi gereken bir yer Kapadokya. İçinde barındırdığı binlerce yıllık tarihi ve gizemli hikayelerinin yanı sıra etkileyici manzaraları ile de herkesi kendine hayran bırakıyor. Kapadokya her mevsim ayrı güzel olsa da sonbahar bambaşka güzel olduğu ise bir gerçek.
Her mevsim başka güzel olan ve farklı aktivitelerin yapıldığı Kapadokya’da, özellikle de etrafı keşfetmek isteyenler için sonbahar oldukça güzel bir mevsim. Kapadokya’da gezilecek pek çok yer var. O yüzden biz sadece başlıca yerleri önereceğiz. İlk önereceğimiz yer ise tabi ki herkesin aklında canlanan o yer, Devrant Vadisi. Hayal Vadisi de denilen Devrant Vadisi peri bacalarının bulunduğu müzeyi andıran o muhteşem yer. Kapadokya’da görmeniz gereken ilk yer tabii ki de burası. Müze demişken kesinlikle gitmeniz gereken bir diğer yer ise Zelve Açık Hava Müzesi. Zelve Açık Hava Müzesi’nde aynı anda yapılmış kilise ve camileri ile iki farklı dine mensup kişilerin birbirlerine karşı duydukları hoşgörüyü ve saygı adeta görebileceksiniz. Sonrasında ise oldukça farklı bir müzeye geçebilirsiniz. Burası Saç Müzesi. Çok garip bir müze oluşuyla ünlü olan bu müzede 16 binin üstünde kadının saçlarından tutamlar bulunuyor. Oldukça romantik bir hikayesi de olan bu müzeyi kesinlikle gezin deriz.
Kapadokya’da gezebileceğiniz diğer yerler ise Rahipler Vadisi, Çavuşin Kilisesi, Aşk Vadisi, Uçhisar Kalesi ve Göreme Açık Hava Müzesi. Bu yerlerin yanında tabi ki Kapadokya’nın her bir yerinde gezilecek pek çok değerli yer bulunuyor. Fakat Kapadokya’ya gitmişken buralardan en azından birkaç tanesini kesinlikle görmenizi öneriyoruz. Konaklama konusunda ise Kapadokya’nın ruhunu yansıtan çok hoş otel seçenekleri bulunuyor.