Mevsim ne olursa olsun yaşadığınız yere yakın konumlarda ufak geziler yapmak, keşfedilmeyi bekleyen yerleri keşfetmek oldukça keyifli. Özellikle İstanbul’da yaşayanlar genelde daha sakin yerlere ufak kaçamaklar yapmayı tercih ediyorlar.
Böyle ufak kaçamakların ve güzel keşiflerin ise en güzel yanı çok fazla zamana ihtiyacınızın olmaması. Bir tatil gününüzde evinizden çıkıp günübirlik keyifli bir gezi yapıp sonra tekrar evinize dönebilirsiniz. İstanbul’a yakın günübirlik gezilecek pek çok güzel rota da bulunuyor.
Eğer siz de İstanbul’da yaşıyor ve günübirlik geziler yapmak istiyorsanız bu yazıdan faydalanabilirsiniz.
İşte İstanbul’a yakın günübirlik gezilecek yerler listesi:
İçindekiler
İstanbul’a en yakın konumlardan bir tanesi Düzce. İstanbul’dan çıkarak Düzce rotası üzerinde güzel bir günübirlik gezi yapabilirsiniz. Bu rota üzerinde gidebileceğiniz pek çok yer var. Fakat en güzelleri kesinlikle doğanın içinde olan mekanlar. Düzce rotasında ilerlerken kesinlikle gitmeniz gereken şelaleler ile Düzce gezi rotamıza başlayalım.
Öncelikle Düzce rotasında günübirlik yapılacak bir seyahat için erkenden kalkmak gerekiyor. Saat 07.00 sularında yola çıkmak, keyifli bir gezi için yeterli olacaktır.
Düzce’de ilk gideceğiniz yer olarak Aydınpınar Şelalesi’ni tercih edebilirsiniz. Doğanın içinde olmak ve keyifli bir gezi için harika bir konum.
Aydınpınar Şelalesi’nin giriş ücreti tek kişi için 35 TL olarak belirlenmiş. Şelalenin etkileyici görüntüsünün yanı sıra doğanın içinde hissedeceğiniz bu güzel yerde keyifli vakit geçirmek için gerekli olan her şey bulunuyor. Aydınpınar Şelalesi’nin olduğu yerde yemek için küçük bir tesis ve özel araç ile gelenler için otopark bulunuyor. Araba ile girişlerde kişiler farklı ücrete tabii tutuluyorlar.
Aydınpınar Şelalesi araba giriş ücretleri;
Aydınpınar Şelalesi’nde kamp alanı da bulunuyor. Bu kamp alanını kullanmak için de ekstra ücret ödemeniz gerekiyor. Aydınpınar Şelalesi’nde bulunan tesiste yemek yiyebilmenizin yanında yanınızda gerekli eşyalarınız varsa burada piknik de yapabilirsiniz. Muhteşem doğa manzarası ve kullanışlı alanları ile Aydınpınar Şelalesi, İstanbul’dan yapacağınız günübirlik Düzce gezinizde kesinlikle gitmeniz gereken bir yer.
Aydınpınar Şelalesi’nde güzelce gezdikten sonra şimdiki rota, Efteni Gölü. Efteni Gölü, ilçe merkezine yaklaşık olarak 5 km uzaklıkta. Bu şelalenin en bilinen özelliği ise neredeyse 150 farklı türden kuşa ev sahipliği yapması. Ev sahipliği yaptığı tek şey tabi ki kuşlar değil. Çok çeşitli bir bitki örtüsüne de sahip olan Efteni Gölü çevresi gezilmesi ve görülmesi gereken yerlerden. Kuşların rahat bir şekilde seyredilebilmesi için seyir terası da olan bu güzel alanda vakit geçirmekten çok keyif alacaksınız. Giriş ücreti bulunmayan Efteni Gölü’nü gezerken yanınıza termosta çay veya kahve almanızı tavsiye ediyoruz.
Efteni Gölü’nden ayrılıyoruz ve Güzeldere Şelalesi’ne doğru yola çıkıyoruz. Güzeldere Şelalesi 135 metre yükseklikten akıyor. Tam bir görsel şölen yaşatan Güzeldere Şelalesi, oldukça geniş bir alana yayılmış. Bu büyük alanın içinde çok büyük bir de tesis var. Her mevsimde harika bir manzaraya ev sahipliği yapan Güzeldere Şelalesi’ne arabayla giriş ücreti 12 TL olarak belirlenmiş.
Güzeldere Şelalesi hem fotoğrafçılıkla hem de kampçılıkla ilgilenen kişilere fazlasıyla hitap eden bir bölge. Günübirlik gezilerinizin yanı sıra eğer kamp yapmak ve güzel doğa fotoğrafları çekmekle de ilgileniyorsanız İstanbul’a oldukça yakın konumu ile kesinlikle Güzeldere Şelalesi’ni seçebilirsiniz.
Şelale ve göl gibi harika doğal güzellikleri gördükten sonraki rotamız Pürenli Yaylası. Pürenli Yaylası’nın yaklaşık rakımı 1400 metre. Düzce Gölyaka’dan 24 km uzaklıkta bulunuyor. Hem Efteni Gölü’ne hem de Güzeldere Şelalesi’ne yakın olan yayla tamamen doğanın içinde ve oldukça sakin bir yer. Yaylada çok az yerleşimin olmasından kaynaklı olarak bölgede herhangi bir tesis bulunmuyor. Etkileyici doğasını ve Pürenli Yaylası sınırları arasında bulunan küçük bir gölet de bulunuyor.
Aynı Güzeldere Şelalesi’nde olduğu gibi burada da muhteşem bir doğa var ve doğa fotoğrafı meraklıları için oldukça güzel bir destinasyon. Fotoğraf çekimi yapabilmenizin yanı sıra yaylada kamp da yapabiliyorsunuz. Doğanın içinde dinlenilen, huzurlu bir gün için harika bir alan olan Pürenli Yaylası’na giderken yanınıza yiyecek atıştırmalıklar ve çay, kahve gibi atıştırmalıklar da almanızda fayda var.
Ek olarak her ne kadar bugünün son rotası Pürenli Yaylası olsa da buradan yürüyerek gidebileceğiniz bir destinasyon daha bulunuyor. Eğer hala vaktiniz varsa Pürenli Yaylası’na 2 km uzaklıkta bulunan Balıklı Yaylası’na gitmenizi de kesinlikle tavsiye ediyoruz. Balıklı Yaylası’nda Pürenli Yaylası’na kıyasla çok daha fazla yerleşim yeri bulunuyor. Ayrıca Düzce’nin diğer şelale ve yaylalarında olduğu gibi burada da harika bir doğa sizi bekliyor olacak. Günü bitirmeden önce keyifli bir yürüyüş yapmak isterseniz Balıklı Yaylası’na kesinlikle uğrayın.
Düzce rotasını bitirirken iki ufak uyarı yapmakta fayda var. Bu rota üzerinde ilerlerken Güzeldere Şelalesi’nde itibaren çoğunlukla telefon çekmiyor. Düzce rotasında ilerlerken bunu göz önünde bulundurmanız daha rahat bir yolculuk geçirmeniz için önemli. Diğer ve son uyarımız ise, Düzce rotasındaki her yer tamamen doğanın içinde bulunuyor ve pek çok canlıya ev sahipliği yapıyor. Buralarda gezerken etrafa zarar vermediğinizden ve çevreyi kirletmediğinizden emin olun.
İstanbul’a oldukça yakın konumlardan bir tanesi de İzmit. İstanbul’da oturuyor ve günübirlik İstanbul dışında ufak geziler yapmak istiyorsanız kesinlikle gitmeniz gereken bir rota. Şehrin yoruculuğundan ve trafiğinden uzaklaşmak ve doğanın içinde dinleneceğiniz bir yere gitmek istiyorsanız İzmit’te gidebileceğiniz harika bir yer bulunuyor.
Ormanya Doğal Yaşam Parkı, oldukça büyük bir doğal yaşam parkı. İzmit’in Kartepe ilçesinde bulunuyor ve dünyanın üçüncü,i Avrupa’nın ise en büyük doğal yaşam alanı olma özelliğini gösteriyor. Bu yüzden İstanbul’da yaşayan ve günübirlik kaçamaklar yapmayı seven kişilerin gitmesi gereken bir yer.
İstanbul’dan oldukça kısa sürede buraya varılabiliyor. Fakat İstanbul’un trafiği ve İstanbul’da nerede oturduğunuza göre buraya gidiş süreniz değişecektir. Anadolu Yakası’nda oturanlar için trafiksiz bir günde Ormanya Yaşam Parkı’na yaklaşık 1 saatte ulaşım sağlanabilir. Özellikle hafta sonları oldukça kalabalık olan Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nda keyifli ve rahat vakit geçirmek istiyorsanız erken saatlerde yola çıkmanızı öneriyoruz. Aksi takdirde Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nda yapabileceğiniz pek çok keyifli etkinliği yapamayabilirsiniz ya da çok zorlanarak yapabilirsiniz.
Ormanya Doğal Yaşam Parkı’na girmek ücretsiz. Fakat ilerleyen tarihlerde girişin ücretlendirilmesi söz konusu olabilir. Ormanya Doğal Yaşam Parkı’na geldikten sonra ise oldukça keyifli vakit geçirmeniz mümkün. İçeride yapabileceğiniz etkinliklerin yanı sıra keyiflice oturup dinlenebileceğiniz ya da çok güzel fotoğraflar çekebileceğiniz alanlar da bolca var.
Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nda hayvanat bahçesi, göl ve Hobbit evleri var. Özellikle çocuklu ailelerin çok keyif alarak vakit geçirebileceği bu alanlar o kadar güzel ki yetişkinler de en az çocuklar kadar eğlenecektir. Buraya gelirken bisikletlerinizi getirebilirsiniz. Çünkü Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nın içinde bisiklet parkuru da bulunuyor. Yürüyüş alanları da olan doğal yaşam parkında kamp yapmak için alanlar da kampseverleri bekliyor. Piknik de yapılabilen alan, karavanla gelen kişiler için de uygun. Ormanya Doğal Yaşam Kampı’nın özellikle de çocuklar için çok harika bir yer olduğunu söylemiştik. Burada çocuklar için oyun parkı ve çocuklara özel ücretsiz ata binme eğitimleri de veriliyor.
Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nın içerisinde piknik yapmak için ayrılan alan oldukça geniş. O yüzden buraya gelirken piknik malzemeleri getirerek piknik de yapabilirsiniz. Fakat doğal yaşam parkının içerisinde mangal yapmak ve ateş yakmak yasak. Piknik yaparken ve piknik için malzeme getirirken bu unsurlara dikkat etmenizde büyük fayda var.
Dolu dolu bir gün geçirmek için herkese ve her yaşa hitap eden Ormanya Doğal Yaşam Parkı’nı tercih edebilirsiniz.
İstanbul’a çok yakın bir başka rota tabi ki Kırklareli. Gidişi oldukça kolay olan Kırklareli’nde gezilecek çok güzel yerler bulabilirsiniz. Sizin için bir keşif haline dönebilecek Kırklareli gezisi günübirlik kaçamaklarınız için oldukça uygun bir rota.
Keyifli bir gezi günü için İstanbul’dan erken saatlerde çıkış yapmanız en iyisi olacaktır. Günübirlik gezilerde en önemli olan gezilecek yerlere yeterince vakit kalması ve keyifli bir şekilde vakit geçirebilmektir. Kırklareli rotasında ilk gideceğiniz durak Kızılağaç Köyü. Vize’de bulunan Kızılağaç Köyü, Kırklareli’nde bulunan ufak bir köy olmasının yanında güzel bir kahvaltı için de çok güzel bir rota. Hem doğanın içinde hem de lezzetli bir kahvaltı için burada seçebileceğiniz birkaç farklı seçenek bulunuyor. Fakat en çok tercih edileni Köyevi adında bir mekân. Burada çok güzel bir köy kahvaltısı yapabilir ve gezinize harika lezzetlerle başlayabilirsiniz. Köyevi’nde aynı zamanda konaklama da yapılabiliyor. Kahvaltıdan sonra köyün sokaklarında dolaşabilir ve çevreyi keşfedebilirsiniz.
Kırklareli’nin Demirköyü ilçesinde bulunan Dupnisa Mağarası, Trakya’nın ilk ve tek mağarası. Bu yüzden oldukça özel bir yer ve kesinlikle görülmesi gerekiyor. 3 farklı girişe sahip olan mağara 3000 metre uzunluğunda. İlk 1000 metresi su ile dolu olan mağara, oldukça popüler. 3 farklı girişi olduğu için mağarayı üçe ayrılmış şekilde düşünebiliriz. Zaten mağaranın bu üç bölümüne de farklı isimler verilmiş.
İlk mağara girişinin adı Dupnisa Dolin, ikinci girişin adı Kuru Mağara ve üçüncü girişin adı Kız Mağarası. İlk giriş kapısı olan Dupnisa Dolin 400 metrenin üstündeki derinliği ile en derin giriş.
Oldukça etkileyici bir mağara olan Dupnisa hem tarihi hem derinlik hem de estetik açıdan her göreni büyülüyor. Kesinlikle herkesin görmesi gereken bu mağara çevre halkı için de oldukça değerli ve önemli. Eskiden bu mağarayı sadece profesyonel tırmanışçılar gezebiliyorken, son yıllarda yapılan çalışmalar sayesinde halk da rahatlıkla gezebiliyor. Mağaraya sadece belirli tarihler arasında açık. Bu yüzden buraya yapacağınız gezilerde tarihe dikkat etmeniz gerekiyor. 15 Mayıs-15 Mart tarihleri arasında gidecek kişiler mağarayı rahatlıkla ziyaret edebilirler. Bu tarihler dışında mağara maalesef açık değil.
Mağaranın ziyaret saatleri sabah 8’den akşam 5’e kadar. Bu saatler dışında mağarayı gezmenizi tavsiye etmiyoruz çünkü mağaradaki yarasa popülasyonu akşamları ortaya daha çok çıkıyor. Aynı zamanda mağaraya giriş için belirli bir giriş ücretinin ödenmesi gerekiyor.
Dupnisa Mağarası Giriş Ücreti
Öğrenci ve Gazi Giriş Ücreti: 20 TL
Normal Giriş Ücreti: 30 TL
Dupnisa Mağarası’na girerken dikkat etmeniz gereken bir başka nokta ise mağaranın sıcaklık derecesi. Mağaranın içerisinde sıcaklık düşük olduğu için sıcak havalarda dahi içeri girerken üstünüze ekstra bir kat giysi giymenizde fayda var.
Dupnisa Mağarası’ndan sonraki rotamız İğneada. Zaten İğneada yolu üzerinde bulunan mağarayı gezdikten sonra İğneada’ya geçmek için çok fazla yol gitmenize gerek kalmıyor. Hızlı bir şekilde varabileceğiniz İğneada’da yapabileceğiniz güzel etkinlikler mevcut.
İlk etkinlik, Langoz Ormanları’nda yürüyüş yapmak. Langoz Ormanları, oldukça geniş bir alana yayılmış tamamen doğanın içinde sakin bir alan. Burada çok keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Çok geniş bir bitki örtüsüne sahip olan ormanda farklı ve çok güzel bitkilerle karışılabilirsiniz. Hem tam bir görsel şölen olan hem de tam bir keşif deneyimi yaşatacak olan bu doğa yürüyüşü, İstanbul’un gürültüsünün ve kabalığının yorgunluğuna çok iyi gelecek.
İkinci etkinlik ise kano. İğneada’da bulunan Mert Gölü’nde kano etkinliklerine katılabilirsiniz. Farklı bir deneyim yaşamak istiyorsanız ve günübirlik gezilerinizin unutulmaz olmasını istiyorsanız kano harika bir tercih olabilir.
İğneada’da yapılabilecek üçüncü etkinlik Limanköy’deki Fransız Feneri’ni görmeye gitmek. Fransız Feneri İğneada’ya yaklaşık 4 km uzaklıkta bulunuyor. Tarihi olarak önemli olan fener denize 50-60 metre uzaklıkta bulunuyor ve çok güzel bir manzaraya sahip. Buraya gelmek de geziniz için keyifli bir tercih olabilir. Buraya kadar gelmişken de Fransız Feneri’ne çok yakın olan ve Bulgaristan sınırında bulunan Beğendik Köyü’ne de gidebilirsiniz. Çok küçük bir köy olan Beğendik, çok tatlı manzaralara da ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda kendi plajı olan Beğendik’de isterseniz yaz aylarında denize girebileceğiniz bir plaj da bulunuyor.
Dönüş yoluna geçerken hala uğramanız gereken birkaç yer var. Kıyıköy’de Aya Nikola Manastırı’na uğrayabilirsiniz. Burayı gezdikten sonra ise Pabuçdere kıyısındaki restoran ya da kafelerde günün yorgunluğunu atamak için mola verebilir ve yemek yiyebilirsiniz. Gün batarken harika bir manzara görmek için ise Aşıklar Tepesi’ne çıkabilir ve muhteşem bir gün batımı izleyerek geziyi burada sonlandırabilirsiniz.
Bolu yine İstanbul’a çok yakın ama doğasıyla hem çok dinlendirici hem de gezmesi çok keyifli bir yer. Özellikle gölleri ile oldukça meşhur olan Bolu, hem çok keyifli ve tam doğanın içinde hem de gerçekten tam bir günübirlik gezi yeri. Çünkü özellikle göllerinin çevreleri oldukça sakin olduğu için uzun süreli kalışlarda canınız sıkılabilir. Ama günübirlik, keyifli bir doğa gezisi için Bolu rotası harika bir rota.
Günübirlik gezi için Bolu’da gidebileceğiniz pek çok yer var. Bu yerlerin pek çoğunu bir gün içinde gezmek mümkün. Fakat bunun için erkenden uyanıp yola çıkmanız gerekiyor. Aksi takdirde bütün destinasyonlar için yeterli vaktiniz olmayabilir.
Gideceğiniz bütün destinasyonlara Taraklı üzerinden gitmeniz oldukça kolay. Bu yüzden İstanbul’dan çıktıktan sonra ilk varacağınız rota Taraklı. Eğer yeterince erken gidebilirseniz burada gezmek için de vaktiniz olabilir.
Taraklı’da keyifli ve ufak bir gezi yapabileceğiniz yerler mevcut. Özellikle buraya gelenlerin en beğendiği yapılar eski ve restore edilmiş ev ve konaklar. Ufak bir yürüyüşten sonra rotamıza devam edebiliriz.
Taraklı’dan sonra Göynük’e gidiyoruz. Göynük, gölleri ile çok meşhur. İstanbul’a yakın ve görülmesi gereken göllerden bir kısmı burada bulunuyor. O yüzden burası önemli bir rota. Buraya geldiğinizden ilk başta isterseniz Göynük sokaklarını gezebilir ve yürüyüş yapabilirsiniz. Tercihe göre dinlenebileceğiniz ve araba yolculuğuna ufak bir mola verebileceğiniz yerler de bulabilirsiniz.
Göynük’te bulunan Çubuklu Gölü, masalsı bir çevreye sahip. Gölün etrafında bulunan yel değirmenleri ve yemyeşil çevresi ile İstanbul’dan tamamen uzaklaşmış hissedeceksiniz. Çubuk Gölü o kadar meşhur ve popüler ki dönem dönem burada dizi ve film çekimleri oluyor. Hatta buranın doğal güzelliğine estetik bir dokunuş gibi duran yel değirmenleri de bir dizi çekimi sırasında yapılmış.
Çubuklu Gölü’ne girerken herhangi bir ücret ödenmiyor. Gölün etrafından herhangi bir tesis ya da konaklama alanı bulunmuyor. Ama dağlarla çevrili olan gölün etrafında kamp yapılabilecek alanlar mevcut. Günübirlik gezi dışında da buraya gelmeyi düşünüyorsanız gölün etrafında bulunan kamp alanlarını değerlendirebilirsiniz.
Diğer bir destinasyonumuz olan Sünnet Gölü, etrafında bulunan orman ve temiz su kaynakları ile oldukça geniş bir alana yayılmış bir tabiat parkı. Sünnet Gölü, aynı zamanda çok çeşitli bir bitki örtüsüne sahip. Gölün güzelliğinin yanına çeşitli bitki popülasyonunu da ekleyince burada geçirdiğiniz vakit boyunca tam bir görsel şölen yaşamamanız imkânsız. Sünnet Gölü bitki popülasyonunun yanı sıra hayvan popülasyonu olarak da çeşitlilik gösteriyor. Özellikle kurbağa gibi semender türleri gölün çevresinde sıklıkla bulunuyor.
Sünnet Gölü’nde balık tutabilir, bisiklet sürebilir ve keyifli yürüyüşlere çıkabilirsiniz. Gölün etrafında bulunan alanlarda doğaya karşı keyifli bir piknik de yapabilirsiniz. Sünnet Gölü’ne giriş için herhangi bir ücret ödemenize gerek yok. Ücretsiz olarak ziyaret edebileceğiniz Sünnet Gölü size tam bir görsel şölen yaşatacak.
En popüler göllerden biri olan Abant Gölü’ne ulaşmak için yola çıkıyoruz. İlk başta Mudurnu ilçesine varmak gerekiyor. İsterseniz burada dolaşabilirsiniz. Etrafı gezdikten sonra ise Abant Gölü’ne doğru yola çıkabilirsiniz.
Çok geniş bir alana yayılmış olan Abant Gölü etrafındaki geniş bitki örtüsü ile tabiat parkı olarak koruma altına alınmıştır. Her mevsim çok etkileyici manzaralara ev sahipliği yapan göl, her göreni kendine hayran bırakıyor. Günübirlik gezilerde sıklıkla tercih edilen Abant Gölü, konaklama için de tercih ediliyor. Birçok bitkiye ev sahipliği yapan gölün etrafında dolaşırken değişik bitkilerle karşılaşabilirsiniz. Bu bitkilerin yanı sıra nilüfer gibi su bitkilerine de rastlamanız mümkün.
Abant Gölü’ne girerken herhangi bir ücret ödenmiyor. Abant Gölü’ne giriş hem ücretsiz olduğu için hem de alanda yapılacak çeşitli etkinler olduğu için özellikle hafta sonları kalabalık olabiliyor. Abant Gölü’ne geldiğinizde, burada bisiklet sürebilir, doğa yürüyüşü yapabilir, balık tutabilirsiniz. Bu etkinliklerin yanı sıra Abant Gölü’nde bulunan doğa müzesini gezebilirsiniz. Abant Gölü’ne çok yakın olan Çepni Yaylası’nda ise yamaç paraşütü yapabilirsiniz.
Abant Gölü’nün olduğu alanda yöresel ürünlerin satıldığı satış reyonları bulunuyor. İsterseniz buralarda alışveriş yapabilirsiniz. Aynı zamanda Abant yolu üzerinde çeşitli restoranlar bulunuyor. Bu restoranlarda da yemek yiyebilirsiniz.
İstanbul’a yakın günübirlik gezi için bir diğer seçenek ise Trakya Bağ Rotası. Oldukça keyifli olabilecek bu 1 günlük etkinlikte dolu dolu ve çok keyifli bir gün geçirebilirsiniz. Etkinlikleri düzenleyen yerler bulunuyor. Etkinlik öncesinde bu yerlerle iletişime geçmenizi tavsiye ediyoruz. Fakat genel olarak belirli bir program üzerinden ilerleniyor ve etkinliğin genel hatları çok değişmiyor. Bu bir günlük etkinlikler neler yapılıyor bakalım.
İlk olarak 8.00’de etkinlik alanı için yola çıkılması gerekiyor. Yaklaşık bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra bağa varabilirsiniz. Varıştan sonra kısa bir dinlenme molası veriliyor. Molanın ardından da işletmenin sahibi ya da yetkilisi süreçlerle ilgili bilgilendirme yapıyor, sorularınızı cevaplıyor ve ikramlara başlanıyor. İkramlar yapılırken ise bağlarda yürüyüş yapılırken aynı zamanda da etrafı daha iyi tanıyorsunuz. Bağlarda dolaşırken, bağlar ve üretimle ilgili bilgiler yetkililer tarafından anlatılıyor. Gezi yapılırken aynı zamanda yöresel tatların tadımı da yapılıyor.
Tadım ve bağlarda gezilerden sonra Tekirdağ’ın merkez ilçesine gidiliyor. Gezilerde talep üzerine Namık Kemal Evi, Barbare Bağ evi, Arkeoloji ve Etnografya Müzesi gibi yerler de geziye eklenebiliyor. Öğle yemeği için Tekirdağ’ın geleneksel lezzetleri tadılıyor. Sonrasında ise başka bir bağ evi ile geziye devam ediliyor. Muhteşem manzaralar eşliğinde bağlarla ilgili bilgiler verilmeye ve tadımlar yapılmaya devam ediliyor.
Saat 18.00 sularında etkinlik sona eriyor ve artık İstanbul’a geri dönüş yolu başlıyor. Eğer farklı ve planlı bir günübirlik gezi yapmak istiyorsanız Trakya Bağ Rotası’nı deneyimleyebilirsiniz.