Japonya hangi aylarda gezilir?
Japonya; ilkbaharda (Mart-Mayıs) sakura çiçekleri için ve sonbaharda (Eylül-Kasım) yaprak dökümü manzaraları için en güzel zamanlarken, kayak ve kış sporları için ise Hokkaido gibi bölgeler Aralık-Şubat döneminde tercih edilebilir.
Japonya kaç gün gezilir?
Japonya’yı keşfetmek için 7-10 gün ideal bir süre olsa da, büyük şehirler ve çevresindeki önemli noktaları daha detaylı gezmek için 2-3 haftalık bir plan yapmanız gerekebilir.
Japonya’nın ünlü yerleri nelerdir?
Japonya’nın ünlü yerleri arasında Tokyo’nun Sensoji Tapınağı, Kyoto’daki Fushimi İnari Tapınağı, Fuji Dağı, Osaka Kalesi, Hiroshima Barış Anıtı, ve Hokkaido’nun lavanta tarlaları öne çıkar.
Doğunun büyüleyici ülkesi Japonya, gelenek ve modernliğin kusursuz bir uyum içinde buluştuğu bir cennet. Kiraz çiçeklerinin zarif dansından, neon ışıklarla parlayan devasa metropollere; binlerce yıllık tapınaklardan Fuji Dağı’nın ihtişamına kadar, Japonya sizlere adım adım keşfedilecek benzersiz bir dünya sunuyor.
Peki, Japonya’yı unutulmaz bir deneyim haline getiren o ünlü yerler nereler? Bu yazıda, seyahatiniz boyunca mutlaka görmeniz gereken tarihi, kültürel ve doğal güzellikleri birlikte keşfedeceğiz. Hazırsanız, Japonya’nın eşsiz dünyasına doğru bir yolculuğa çıkalım!
Japonya’nın başkenti olan Tokyo, modern ve geleneksel yapıları aynı anda bünyesinde bulunduruyor. Çok kalabalık olması ile meşhur olan Tokyo’da herkes kendine uygun bir köşe bulabilir. Hem romantik hem de eğlenceli olan bu şehir ziyaretçilerine pek çok gezilecek yer seçeneği sunuyor.
Doğanın içinde olmaktan keyif alanlardan macera arayanlara, mimari yapıları incelemeyi sevenlerden tarihte bir yolculuk yapmak isteyenlere kadar herkese hitap edecek bu şehirde sizin için seçtiğimiz 23 durağı gelin birlikte inceleyelim.
Dehan’ın Notu: Japonya’nın en çok kullanılan toplu taşıma araçları içinde trenler bulunuyor. Tokyo ve diğer pek çok şehirde gitmek istediğiniz çoğu yere trenler ile ulaşabilirsiniz. Tren ile yapacağınız seyahatlerinizde ise JR Pass (Japan Rail Pass) kullanmanız gerekiyor. Japonya’ya gitmeden önce satın alınması gereken JR Pass sadece turistik kullanıma uygun bir biletleme sistemi olarak karşımıza çıkıyor.
Sensoji Tapınağı’nın bulunduğu bölge olarak bilinen Asakusa, Tokyo’nın hareketli ve kalabalık noktaları arasında bulunuyor. Geleneksel Japon mimarisinin öne çıktığı bu Asakusa, kültürel açıdan en zengin bölgeler arasında bulunuyor. Tokyo’da gezerken modern Japonya kültürünün yanında eski Japon kültürüne tanıklık etmek için rotanızı buraya doğru çevirebilirsiniz.
Asakusa’da gezerken etkileyici fotoğraflar çekebileceğiniz Sumida Nehri kenarında keyifli bir yürüyüş yapabilir ve atmosferin tadını çıkarabilirsiniz. Ek olarak Asakusa’da geleneksel Japon misafirhanesi olarak bilinen ryokan gibi mekan örnekleri ve çeşitli çay evleri bulabilirsiniz.
Dehan’ın notu: Asakusa’ya gittiğinizde Nakamise Caddesi’nden geleneksel Japon tatlısı ningyo-yaki (şekilli kekler) almayı ve Senso – ji Tapınağı’nın ana giriş kapısı Kaminarimon’un önünde bir fotoğraf çektirmeyi unutmayın!
Asakusa’yı gezdikten sonra Senso – ji Tapınağı’na doğru ilerleyebilirsiniz. Asakusa’da bulunan ve bölgenin meşhur olmasında büyük rol oynayan Senso – ji Tapınağı 628 yılında inşa edilmiş. Tanrıça Kannon’a adanmış tapınağın en meşhur yeri ise Senso-ji’nin ana giriş kapısı olan Kaminarimon yani Fırtına Kapısı. Bu kapının yanı sıra Senso – ji Tapınağı; koruyucu tanrı heykelleri, devasa kırmızı feneri ve Hozomon Kapısı ile ünlü.
Senso – ji Tapınağı bölgenin bir başka meşhur noktası olan Nakamise Caddesi’ne de oldukça yakın konumda bulunuyor. Tapınağın Kaminarimon kapısından geçerek bu caddeye çıkabiliyorsunuz. Nakamise Caddesi, geleneksel sokak yemekleri ve hediyelik eşya alabileceğiniz bir cadde. Buradan sevdiklerinize hediye alabilir ve Japonya’nın sokak lezzetlerini deneyebilirsiniz.
Dehan’ın notu: 06.0-20.00 saatleri arasında açık olan Senso – ji Tapınağı’na girerken ayakkabınızı çıkarmanız gerekiyor.
Anime ve mangaları ile meşhur olan Akihabara, figür, oyun ve elektronik alışverişi yapmak, isteyenler için harika bir nokta. Japon pop kültürüne ilgi duyanları çok memnun edecek olan Akihabara’da maid kafesi ve cosplay mağazası da bulabilirsiniz. Eğlenceli bir alışveriş deneyimi için rotalarınız arasına burayı da ekleyebilirsiniz.
Dehan’ın notu: Akihabara’da eşsiz bir deneyim yaşamak için ziyaret edebileceğiniz en popüler mağazalardan biri Super Potato adlı retro video oyunları mağazası.
Tokyo’nun en çok bilinen doğal güzelliklerinden bir tanesi olan Ueno Park aynı zamanda şehrin en büyük ve en popüler parkı olma özelliğini de taşıyor. 1873 yılında halka açılan bu park özellikle sakura sezonunda binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Yaklaşık 1,000 sakura ağacının yaşadığı Ueno Park; göleti, açık hava konser alanları ve tapınaklarıyla hem kültürel hem de doğal güzellikleri bir araya getiriyor.
Ueno Park alanı içerisinde Tokyo Ulusal Müzesi, Ulusal Doğa ve Bilim Müzesi ve Ueno Hayvanat Bahçesi gibi önemli ve popüler noktalarını bulunduruyor. Bu yüzden buraya geldiğinizde aynı anda Tokyo’nun birden fazla gezilecek yerlerini görebilirsiniz.
Dehan’ın notu: Ueno Park’ta bulunan Shinobazu Göleti’nde bir sandal kiralayarak manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.
Ueno Park içinde yer alan Tokyo Ulusal Müzesi, Japonya’nın en büyük ve en kapsamlı müzeleri arasında bulunuyor. Aynı zamanda Japonya’nın en eski müzesi olma özelliği de taşıyan müze 1872 yılında kurulmuş. 110.000’den fazla eserin yer aldığı Tokyo Ulusal Müzesi’nde Japonya’ya özgü antik heykeller, kaligrafi örnekleri, seramikler, tekstil ürünleri ve çeşitli kılıç gibi tarihi ve sanatsal objeleri görebilirsiniz.
Beş ana binadan oluşan Tokyo Ulusal Müzesi, Ana Bina olan ve Honkan olarak adlandırılan bölüm Japon sanatının tarihini kronolojik bir sırayla sergiliyor ve bu binada Japonya’nın zengin kültürel geçmişini tanıtılıyor. Müzenin Toyakan bölümünde ise Asya’nın diğer bölgelerinden gelen sanat eserleri sergileniyor. Heiseikan bölümünde ise genelde geçici sergilerin yanı sıra Japon arkeolojik buluntuları da ziyaretçiler ile buluşuyor. Müze’de Nara’daki Horyuji Tapınağı’ndan getirilen kutsal hazineleri görebileceğiniz Horyuji Hazinesi Binası’nı ziyaret etmeyi de unutmayın.
2013 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil olmuş olan Fuji Dağı, Japonya’nın en yüksek ve en bilinen dağı. Tırmanışçıların gözdesi olan Fuji Dağı, zirveye çıkanlara harika bir manzaraya şahitlik etme fırsatı sunuyor. Japonya’da Goraiko olarak adlandırılan gün doğumunu bu zirvede izlemek ise Japonya’da yapabileceğiniz en keyifli aktiviteler arasında olabilir. Eğer Japonya’ya yapacağınız seyahatte Fuji Dağı’na tırmanmayı planlıyorsanız seyahat tarihlerinizi tırmanış için en uygun aylar olan temmuz ve ağustos aylarına denk getirebilirsiniz.
Ayrıca Fuji Dağı’nın eteklerinde 5 tane dağ gölü de bulunuyor. Kawaguchi, Yamanaka, Sai, Shoji ve Motosu adını taşıyan göller kamp, yürüyüş, balıkçılık ve su sporları için kullanılıyor. Turistlerin de sık sık uğradıkları bu alandaki Kawaguchi Gölü’nde Fuji Dağı’nın yansımasını görebilir ve kaliteli fotoğraflar çekebilirsiniz. Bunun yanı sıra dağın hemen eteklerinde Fuji-Q Highland adında bir eğlence parkı bulunuyor. 7’den yetmişe herkesin eğlenebileceği bu parkı da rotalarınız arasına ekleyebilirsiniz.
Tokyo’nun en bilinen alışveriş noktaları arasında bulunan Ginza, Tokyo’ya giden herkesin kesinlikle görmesi gereken bir yer. En prestijli alışveriş ve eğlence mekanlarının bulunduğu Ginza, oldukça kalabalık. Japon tasarımcılarının şık butiklerinden alışveriş merkezlerine kadar pek çok seçeneğin bulunduğu bu bölgenin ana caddesi olan Chuo-dori , hafta sonları ve tatillerde yayalara açılıyor. Oldukça kalabalık olabilen Chuo-dori eğlenceli gösteriler ve sokak sanatçıları ile adeta bir festival alanına dönüyor.
Tokyo’da kültürel etkinliklere katılmak gibi bir planınız varsa Ginza’da tiyatro ve çeşitli performansları izleyebileceğiniz merkezler de bulunuyor. Ayrıca Ginza’da modern sanat galeri de rahatlıkla bulabilirsiniz. Örneğin geleneksel Japon tiyatrosunun örneklerine şahitlik edebileceğiniz Kabuki-za Tiyatrosu, Japon kabuki performanslarını izlemek için oldukça uygun bir yer.
Ginza’da alışveriş yapıp doyasıya eğlendikten sonra geleneksel Japon lezzetlerini denemek için yine bölgede bulunan restoran seçenekleri değerlendirebilirsiniz.
1983 yılında açılan Asya’nın ilk Disneyland parkı olma özelliği taşıyor. Adventureland, Tomorrowland, Fantasyland ve Frontierland gibi bölgelerden oluşan Tokyo Disneyland, bu bölgelerin her biri için temalar belirlemiş.
Adventureland’da tropikal bir orman içinde maceraya doyabilir, Tomorrowland içinde ise gelecekte olabilecek ilginç olayların bir parçası olabilirsiniz. Bunların yanı sıra Fantasyland bölümünde masal kahramanlarının yaşadığı renkli dünyaya misafir olurken Batılı kovboy kültürünün bir parçası olabileceğiniz Frontierland’da doyasıya eğlenebilirsiniz.
Tokyo Disneyland’da bu bölümlerin yanı sıra çeşitli etkinlikler de düzenleniyor. Hediyelik eşya alışverişi yapabileceğiniz dükkanların yanı sıra burada yemek yiyebileceğiniz mekanlar da mevcut.
Başkentin simgelerinden biri olan Tokyo Kulesi, Eyfel Kulesi’nden esinlenerek inşa edildiğini anlamak çok da zor değil. Çünkü bu kule Eyfel Kulesi’nin neredeyse aynısı. Japonya’nın hızlı modernleşmesinin bir sembolü olarak kabul edilen Tokyo Kulesi, 333 metre yüksekliği, Ana Gözlem Katı ve Özel Gözlem Katı ile hem gündüz hem de gece büyüleyici manzaralar sunuyor.
Bunlara ek olarak Tokyo Kulesi’nin Foot Town adlı bir kata sahip. Bu katta müzeler, hediyelik eşya dükkanları ve restoranlar bulunuyor. Hem kuleyi ziyaret edebilir hem de bu dükkanları gezebilirsiniz.
İmparator Meiji ile İmparatoriçe Shoken’in anısına 1920 yılında inşa edilen Meiji Tapınağı, Tokyo’nun Shibuya semtinde yer alıyor. Tokyo’da geleneksel Japon kültürünün yansımalarını görmek istiyorsanız uğrayabileceğiniz Meiji Tapınağı, yaklaşık 170 dönümlük geniş bir orman alanı içinde yer alıyor. Geniş bir ormanlık alana sahip olan Meiji Tapınağı’nın bahçesinde 120.000’den fazla ağaç bulunuyor. Bu ağaçların özelliği ise dünyanın farklı yerlerinden gelmeleri ve tapınağın yapımı esnasında dikilmeleri.
Meiji Tapınağı, turistik bir yer olmasının yanında yerel halkın da önem verdiği bir yer. Burada genelde düğünler yapılıyor. Bu yüzden Meiji Tapınağı ziyaretiniz sırasında burada geleneksel Japon kıyafetleri giymiş çiftleri görebilirsiniz. Ayrıca Meiji Tapınağı’nda; Meiji Jingu Hazinesi Müzesi, İmparator Meiji ve İmparatoriçe Shoken’e ait kişisel eşyalar, mektuplar ve sanat eserlerinin sergilendiği koleksiyonları da bulunuyor.
Dehan’ın notu: Tapınağı gezerken Ema tahtalarına dileklerinizi yazabilir ve girişteki kutsal su havuzunda ellerinizi yıkayarak geleneksel bir Şinto ritüeline katılabilirsiniz.
Gençlik modası ve sokak kültürü denilince akla ilk gelen yerler arasında bulunan Harajuku, Shibuya semtinde bulunuyor. Harajuku’nun en popüler noktalarından olan Takeshita Caddesi ve Omotesando Bulvarı, hem yerli halk hem de turistler tarafından sıklıkla ziyaret ediliyor. En popüler caddelerden olan Takeshita Caddesi, gençler arasında sevilen sıradışı moda akımları, renkli aksesuarlar ve benzersiz kıyafetler sunan mağazalar bulunuyor.
Geleneksel kültürün yanında Japonya’nın modern kültürünü ve güncel modasını gözlemleyebilmek için harika bir alan yaratan Harajuku, aynı zamanda çok estetik fotoğraf çekebileceğiniz bir yer. Bütün bunlara ek olarak Harajuku’da, Japonya’da Kawai kültürü olarak bilinen bir akımın parçası olan devasa dondurmalar, dekoratif krepler ve pamuk şekerler gibi tatlı seçeneklerini de bulabilirsiniz.
Japonya İmparatoru’nun resmi ikametgahı olan ve şehrin bilinen tarihi yerleri arasında bulunan Tokyo İmparatorluk Sarayı, Chiyoda semtinde yer alıyor. Sarayın etrafında halka açık bir yürüyüş yolu bulunuyor. Oldukça geniş bir bahçeye sahip olan bu sarayın yürüyüş yolunda yürüyebilir ve keyifli vakit geçirebilirsiniz.
Fakat sarayın içine her zaman giriş yapılamıyor. Sarayın iç bölümleri ni ziyaret etmek isterseniz İmparatoru’un doğum günü olan 23 Aralık’ta veya yeni yıl kutlamaları sırasında buraya gelmeniz gerekiyor. Onun dışında kalenin iç kısımları tamamen kapalı.
Dehan’ın notu: Sarayın ikonik Nijubashi Köprüsü önünde fotoğraf çekilmeyi unutmayın!
Ameyoko Alışveriş Bölgesi, Ueno semtinde yer alıyor. Uygun fiyatlı alışveriş için tercih edilen Ameyoko Alışveriş Bölgesi, canlı ve tarihi bir çarşı olduğu için Japonya Gezilecek yerler listenize ekleyebilirsiniz. II. Dünya Savaşı sonrasından itibaren Amerikan ürünlerinin satıldığı bir pazar olarak faaliyet gösteren bu bölgede taze balık, meyve, baharat, giyim ve kozmetik ürünlerin yanı sıra sokak lezzetlerini bulmanız da mümkün.
Ameyoko Alışveriş Bölgesi konumu
Dehan’ın notu: Ameyoko’da bulunan sokak tezgahlarından yerel bir tat olan takoyaki (ahtapot topları) tadabilirsiniz.
Tam olarak Tokyo’da bulunmasa da, 100 km uzaklıkta bulunan Hakone de oldukça popüler bir durak. Kaplıcaları (onsen), doğal güzellikleri ve Fuji Dağı’nın etkileyici manzarası ile meşhur olan bu bölge Ashi Gölü’nde yapılan tekne turları ile de biliniyor. Ashi Gölü’nde keyifli bir tekne turuna katılabilir aynı zamanda burada harika fotoğraflar da çekebilirsiniz.
Hakone’de, Hakone Açık Hava Müzesi’ni ziyaret edebilir ve Hakone Ropeway adlı teleferiğe binebilirsiniz. Ayrıca bölgede bulunan Owakudani Vadisi’de gezebileceğiniz yerler arasında bulunuyor. Aktif bir volkanik ve kükürt kaynağı olduğu için sağlık için de sıklıkla ziyaret edilen Owakudani Vadisi; yendiğinde insan ömrünü 7 yıl uzattığına inanılan ve kuro-tamago olarak bilinen siyah yumurtaları ile de ünlü. Buraya gitmişken bu yumurtalardan yemek isteyebilirsiniz.
Shibuya semtinde yer alan Yoyogi Parkı, 1967 yılında halka açıldı. Park, 1964 Tokyo Olimpiyatları’na ev sahipliği yapan eski atletizm köyü alanında kurulmuş. Bu yüzden sadece doğal alan olarak değil tarihsel bir önem de taşıyor. Geniş çimenlik alanları, göletleri ve bisiklet yolları ile doğayla iç içe bir ortam sunan Yoyogi Parkı, bütün gün şehri gezdikten sonra dinlenmek için güzel bir alan olabilir.
Her mevsim harika bir manzara sunan park özellikle ilkbaharda sakura çiçekleri ve sonbaharda ise yaprak dökümüyle büyüleyici bir manzara sunuyor. İsterseniz bir gününüzü buraya ayırarak muazzam bir doğanın içinde piknik yapabilir isterseniz de burayı keyifli bir yürüyüş için tercih edebilirsiniz.
Meiji döneminde kraliyet bahçesi olarak kurulan ve Tokyo’nun merkezinde bulunan ama gürültüden uzak bir yer olan Shinjuku Gyoen Ulusal Bahçesi, şehrin en geniş bahçesi. 144 dönümlük alana yayılan Shinjuku Gyoen Japon, İngiliz ve Fransız bahçesi stillerini bir araya getiriyor. 1949 yılında halka açılan bu yeşil alanda 1,000’den fazla kiraz ağacı bulunuyor. Bu yüzden özellikle bahar aylarında Shinjuku Gyoen Ulusal Bahçesi’ne adeta bir ziyaretçi akını oluyor. Bu ziyaretçiler burada “hanami” adı verilen geleneksel kiraz çiçeği izleme etkinliklerine de katılıyor.
Shinjuku Gyoen Ulusal Bahçesi konumu
Japonya’nın yerel halkının da çok sevdiği bir yer olan Tokyo Kubbe Şehri, şehirde eğlence ve alışverişi bir araya getiriyor. Her yaştan ziyaretçinin doyasıya eğlenebileceği Tokyo Kubbe Şehri, Thunder Dolphin adlı hız treni ve su kaydırakları gibi eğlence parkı gibi alanları ile meşhur. İsmini aldığı Tokyo Dome adlı beyzbol sahasının çevresinde inşa edilen bu alışveriş ve eğlence parkı Tokyo’nun büyüleyici panoramik manzarasını görebileceğiniz dünyanın ilk merkez deliği olan dönme dolabı Big-O’ya da ev sahipliği yapıyor. Hem büyüklere hem de küçüklere eğlenceli birkaç saat geçirme fırsatı sunarak Tokyo seyahatini unutulmaz bir hale getiriyor.
Ueno Park içinde bulunan ve 1871 yılında kurulan müze, hem Japonya’nın hem de dünyanın doğal tarihine ve bilimsel gelişimine ışık tutan zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Hayvan fosilleri, dinozor iskeletleri, insan evrimine dair sergiler ve Japonya’nın endemik türleri gibi dikkat çekici sergilere ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, teknoloji ve bilim tarihi üzerine interaktif sergilerle her yaştan ziyaretçiye hitap ediyor.
Müzede çocuklar için düzenlenmiş özel alanlar bulunuyor. Bu alanlarda çocuklar hem öğreniyor hem de eğleniyor. Her yaştan ziyaretçinin ilgisini çekecek olan Tokyo Ulusal Doğa ve Bilim Müzesi’ni listenize ekleyebilirsiniz.
Tokyo Ulusal Doğa ve Bilim Müzesi konumu
Tokyo Sumida’da bulunan Edo – Tokyo Müzesi, Japonya’nın tarihini ve kültürel dönüşümünü sergileyen bir müze olarak 1993 yılından beri hizmet veriyor. Müzenin içinde, Edo Dönemi’ni yansıtan Nihonbashi Köprüsü’nün bir replikası, dönemin evleri ve mağazalarının minyatür modelleri, tarihi belgeler ve interaktif sergiler bulunuyor.
Dehan’ın notu: Müze Nisan 2022’den itibaren yenileme çalışmaları nedeniyle kapalıdır ve 2025 yılına kadar ziyarete açık olmayacak.
Tokyo’nun Roppongi Hills bölgesinde, 53. katta yer alan Mori Sanat Müzesi, 2003 yılından beri hizmet veriyor. Sürekli sergiler yerine, tematik ve geçici sergiler düzenleyen Mori Sanat Müzesi, modern sanat ve kültürel deneyimlerle ilgilenen ziyaretçiler için ideal bir lokasyon seçeneği oluşturuyor.
Mori Sanat Müzesi, aynı zamanda şehrin manzarasını izlemek için de güzel bir nokta. Müze ile aynı binada bulunan Tokyo City View, ziyaretçilere hem şehrin manzarasını hem de Fuji Dağı’nın etkileyici görüntüsünü görme şansı veriyor.
Tokyo Tama’da bulunan Sanrio Puroland, Hello Kitty, My Melody, Cinnamoroll gibi popüler Sanrio karakterlerine adanmış kapalı bir tema parkı. 1990 yılında açılan park, ziyaretçilere karakterlerle tanışma, temalı gösteriler izleme ve çeşitli atraksiyonları deneyimleme fırsatı sunuyor. Özellikle çocuklar için çok cezbedici olan bu parkın içinde karakter temalı restoranlar ve hediyelik eşya mağazaları da bulunuyor.
Yomiuriland, Tokyo’nun Inagi şehrinde yer alan ve 1964 yılında açılmış olan büyük bir eğlence parkı. Yomiuri Land, hem çocuklar hem de yetişkinler için çeşitli eğlence olanakları sunuyor. 43 farklı atraksiyonuyla hizmet veren park yüksek hızlı “Bandit” roller coaster’ı ve aile dostu “Wan Wan Coaster Wandit” gibi eğlenceli seçenekleri macera yaşamak isteyen herkese hitap ediyor.
Ek olarak Yomiuri Land Lunapark, mevsimsel etkinlikleri ile de dikkat çekiyor. Özellikle ilkbaharda yaklaşık 1.000 kiraz ağacının çiçek açmasıyla ziyaretçilere görsel bir şölen sunuyor. Yaz aylarında “Pool WAI” adlı su parkı, beş havuz ve üç su kaydırağıyla ziyaretçilere serinleme imkânı sağlıyor. Kış mevsiminde ise “Jewellumination” adı verilen ışık festivali ve parkı mücevher renklerinde ışıklarla süsleyerek büyüleyici bir atmosfer yaratıyor.
Dehan’ın notu: Yomiuri Land’da kış aylarında düzenlenen “Jewellumination” ışık festivali de kaçırmamanız gereken etkinlikler arasında bulunuyor.
teamLab Planets TOKYO, Tokyo’nun Toyosu bölgesinde yer alıyor. Tokyo Planet, dijital sanat kolektifi teamLab tarafından oluşturulmuş, ziyaretçilerin sanatın içinde yürüyerek ve suyla etkileşime girerek deneyim yaşadığı benzersiz bir müze. Müze, dört büyük ölçekli sanat alanı ve iki bahçeden oluşuyor. Burada ziyaretçiler, su üzerinde yürüyebiliyor ve çiçeklerle dolu bir bahçede dolaşabiliyorlar.
Dehan’ın notu: Müzeyi ziyaret ederken, suyla etkileşimli alanlar nedeniyle şort veya diz üstü pantolon giyebilirsiniz.
Tokyo’nun Sumida semtinde bulunan Tokyo Skytree 634 metre yüksekliğiyle dünyanın en yüksek kulesi unvanına sahip. Tokyo’nun en sembolik mimari yapılarından biri olan Tokyo Skytree 2012 yılında açıldı. Kule, dijital yayıncılık için bir televizyon ve radyo kulesi olarak inşa edilmiş olsa da turistlerin ilgisini çekmesi ile tam bir cazibe merkezi haline gelmiş.
Kulenin 350 metre uzunluğunda Tembo Deck ve 450 metre uzunluğunda Tembo Galleria adlı 2 adet gözlem kulesi bulunuyor. Bu iki gözlem kulesi ziyaretçilere Fuji Dağı’ndan Tokyo Körfezi’ne kadar geniş bir panoramik manzara sunuyor. Kulenin alt kısmındaki Tokyo Solamachi alışveriş ve eğlence kompleksi ise mağazaları, restoranları ve akvaryumu ile dikkat çekiyor.
Tokyo’ya kıyasla çok daha geleneksel bir şehir olan Kyoto, Japonya’nın en çok bilinen ve en çok ziyaret edilen yerleri arasında bulunuyor. Japonya’nın eski kültürünü ve mimarisine şahitlik edebileceğiniz Kyoto özellikle mimariye ilgi duyan herkesin hayatında en az bir kere ziyaret etmesini mutlaka önerdiğimiz bir lokasyon.
Bunun yanında Kyoto’da geleneksel Japon lezzetlerini tadabileceğiniz pek çok kaliteli kafe ve restoran da bulunuyor. Tarihi ve kültürel bir seyahat için Kyoto’da gezilecek yerler listenize ekleyebileceğiniz yerleri sizler için seçtik.
Kamogawa Nehri’nin batı kıyısında yer alan Pontocho, adını bulunduğu bölge olan Pontocho bölgesinden alıyor. Küçük ama estetik bir park olan Pontocho Park, çevresindeki dar sokaklar ve geleneksel ahşap binalarla ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Doğa ve Japon kültürünün birleştiği bu parkta basit oyun alanı ekipmanları, kaydıraklar, salıncaklar ve tahterevalli gibi çocuklar için eğlenceli alanlar da bulunuyor.
Keyifli bir yürüyüş için ya da çocukları temiz hava eğlendirirken manzaranın tadını çıkarmak için gidebileceğiniz Pontocho Park’ın etrafında Japonya’nın matcha çayını içebileceğiniz pek çok çay evi ve restoran da bulunuyor.
Pontocho Parkı ile aralarında sadece 10 dakikalık bir mesafenin bulunduğu bu tapınak, 7. yüzyılda inşa edilmiş olan ünlü bir Şinto tapınağı. Her yıl temmuz ayında düzenlenen Gion Matsuri Festivali’ne ev sahipliği yapan Yasaka Tapınağı, aynı zamanda geleneksel görünümü ile de dikkat çekiyor. Kırmızı renkli ana kapısıyla zarif bir Japon mimarisi örneği olan tapınakta dileklerin yazıldığı ema tahtaları, kutsal su pınarları ve fenerlerle aydınlatılan huzurlu bir bahçe bulunuyor.
Bu tapınak bölgenin diğer meşhur tapınaklarının ilki olarak görebiliriz. Bölgenin diğer meşhur tapınakları ise bir çizgi şeklinde Yasaka Shrine ( Tapınağı )’nın arkasında sıralanıyor. Tapınaktan ilerleyerek yokuş şeklinde uzanan ve geleneksel Arnavut kaldırımlı yoldan devam ederseniz sırasıyla Hokanji, Ninenzaka ve Kiyomizu-dera adlı tapınaklara kolayca ulaşabilirsiniz.
Antik Japonya kalıntıları arasında bulunan ve daha çok Yasaka-no-to Pagodası olarak biliniyor. 6. yüzyılda inşa edilmiş beş katlı bu pagoda zamanla Kyoto’nun önemli simgelerinden biri haline gelmiş. Tapınak, çevresindeki geleneksel Japon sokaklarıyla birlikte eşsiz bir manzara sunarak ziyaretçilerine huzurlu ve nostaljik bir atmosfer sağlıyor. Burada özellikle gün batımı sırasında, pagodanın etkileyici aydınlatmasıyla fotoğraf çekinmenizi öneriyoruz.
Dehan’ın notu: Hokanji Tapınağı’na gittiğinizde, pagoda çevresindeki dar sokaklarda kimono kiralayarak yürüyüş yapabilir ve burada geleneksel kıyafetler ile hatıra fotoğrafları çekilebilirsiniz.
Teknik olarak bir tapınak olmayan Ninenzaka, bölgenin dar ve taş döşeli sokaklarından bir tanesinde konumlanıyor. Diğer tapınaklar ile arka arkaya bulunan Ninenzaka, Kiyomizu-dera gibi tapınaklara giden yolda bulunan turistik bir alan ve alışveriş bölgesi olarak karşımıza çıkıyor.
Ninenzaka, Japonya’nın Edo dönemine ait atmosferini koruyan dükkanlar, çay evleri ve hediyelik eşya mağazalarıyla ziyaretçilere nostaljik bir deneyim sunmasıyla da dikkat çekiyor. Ayrıca, buradaki binaların UNESCO Dünya Mirası statüsünde olduğunu da belirtelim. Bu yüzden burada kesinlikle fotoğraf çekmenizi öneriyoruz.
Dehan’ın notu: Ninenzaka’da yürürken geleneksel bir Japon tatlısı olan yatsuhashi deneyebilirsiniz.
UNESCO Dünya Mirası Listesi bulunan ve Kyoto’nun en önemli yapılarından olan Kiyomizu-dera, Japonya’nın en ünlü Budist tapınaklarından biridir. 8. yüzyılda inşa edilen bu tapınak, ahşap direkler üzerine inşa edilmiş büyük balkonu ile dikkat çekiyor. Buradan Kyoto’nun panoramik manzarasını izleyebilirsiniz.
Tapınağın adı, “temiz su tapınağı” anlamına geliyor. Bu yüzden de Otowa Şelalesi’nden akan kutsal su, ziyaretçiler tarafından sağlık, başarı ve uzun yaşam dileğiyle içiliyor. Tapınağın içinde bulunan ve en çok ziyaret edilen kısmı ise ana salon. Devasa ahşap teraslar ile meşhur olan bu salon 1633 yılında Tokugawa Iemitsu döneminde yeniden tasarlanmış. Bu yeni tasarımda ise ana salon tamamen çivi kullanılarak ahşap sütunlar üzerine inşa edilmiş.
Hem halkın hem de tursitlerin çok severek ziyaret ettikleri Arashiyama Bambu Ormanı, devasa boydaki bambuları ve etkileyici atmosferi ile gören herkesi büyülüyor. Arashiyama Bambu Ormanı’nın girişinde daha ince ve nispeten daha kısa bambular bulunsa da ormanın içinde ilerledikçe bambu kalınlıklarının arttığını ve boyların uzadığını görebilirsiniz.
Ek olarak Arashiyama Bambu Ormanı’nda rüzgar estikçe bambulardan çıkan ses o kadar büyüleyici ki çıkan bu sesler UNESCO tarafından Japonya’nın korunması gereken 100 Ses Manzarası’ndan biri olarak tanımlanmış. Her duyunuza hitap eden bu doğa harikası yeri mutlaka ziyaret etmenizi öneriyoruz.
Arashiyama Bambu Ormanı konumu
Dehan’ın notu: Arashiyama Bambu Ormanı yakınında bulunan tarihi Tenryu-ji Tapınağı ve Togetsukyo Köprüsü’nü de gezilecek yerler listenize ekleyebilirsiniz.
Altın Köşk Tapınağı olarak da bilinen Kinkakuji Tapınağı 14. yüzyılda Ashikaga şogunlarından biri için inşa edilmiş. Ülkenin en ünlü Zen Budist tapınağı olan Kinkakuji Tapınağı, üç katlı yapının dış cephesi tamamen altın yapraklarla kaplı bir tasarıma sahip. Bir de bu etkileyici yapı önündeki Ayna Göleti olarak da bilinen gölete yansıyan görüntüsüyle ziyaretçilere büyüleyici bir manzara sunuyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu tapınak, Sarı Çam Ağacı Bahçesi (Rokuon-ji) olarak da bilinen geniş ve güzel bahçeler içinde yer alıyor ve yılın her mevsiminde farklı bir güzelliğe bürünüyor. Etkileyici güzellikteki Kinkakuji Tapınağı gezisinin ardından bahçelerde yürüyüş yapmanın yanında tapınağın çevresindeki çay evlerinin birinde geleneksel Japon çayını deneyimleyebilir ve hediyelik eşya dükkanlarını gezebilirsiniz.
Binlerce parlak kırmızı torii kapısı ile ünlü olan Fushimi İnari, Japonya’nın en önemli ve ünlü Şinto tapınaklarından biri. Bereket, pirinç, tarım ve iş dünyası tanrısı İnari’ye adanmış olan Fushimi İnari 8. yüzyılda inşa edilmiş. Bu meşhur Torii kapıları ise bağış yapan kişiler veya işletmeler tarafından inşa edilmiş. Bu kapılar Inari Dağı’na giden yol boyunca sıralanmış. Siz de Fushimi İnari’nin içinde gezdikten sonra 4 km boyunca uzanan bu yoldan ilerleyerek dağın seyir alanına gidebilirsiniz.
Tokugawa Şogunluğu tarafından 1603 yılında inşa edilen Nijo Kalesi, Japon feodal döneminin görkemini yansıtan bir yapı örneği olarak karşımıza çıkıyor. Surlar, geniş bahçeler ve birkaç önemli yapıdan oluşan Nijo Kalesi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Kale, içerisindeki Ninomaru Sarayı’nda yer alan döşemelerin adım atıldığında kuş sesi çıkarması ve bundan dolayı “bülbül zeminler” olarak adlandırılması ile de ünlüdür.
Honmaru Sarayı ise Kalede bulunan ve bahçesindeki çeşit çeşit ağaçlar ile dikkat çekiyor. Ayrıca kalnein genelinde dönemin Japon sanatını sergileyen zarif ahşap oymalar ve altın yapraklı ekranlar da bulunuyor.
Kyoto mimari yapıları ve doğal alanlarının yanı sıra lezzetleri ile de oldukça meşhur bir yer. Öyle ki Kyoto Nishiki Pazarı Kyoto mutfağı olarak biliniyor. Tarihi bir pazar olan Kyoto Nishiki Pazarı, hem Japon malzemelerini yakından görmek hem de kültürü daha yakından anlamka için en idal yerlerden biri. Yaklaşık 400 yıldır hizmet veren bu ünlü pazar, taze deniz ürünleri, yerel sebzeler, geleneksel Japon tatlıları ve Kyoto’ya özgü ürünleri kolayca bulabileceğiniz bir yer.
Dar bir sokakta sıralanan yaklaşık 130 dükkan ve tezgah, hem alışveriş hem de lezzet keşfi yapmak için ideal bir seçenek. Bu pazarda geleneksel yemek malzemelerini inceleyebilir ve de taze hazırlanmış takoyaki, mochi ve tofu gibi geleneksel lezzetlerin tadına bakabilirsiniz.
Dehan’ın notu: Pazarın sunduğu yerel bir spesiyal olan yatsuhashi (tarçınlı tatlı) denemenizi ve hediyelik olarak el yapımı Japon bıçaklarından birini almanızı kesinlikle öneriyoruz!
Japonya’nın belki de en çok kullanılan toplu taşıma araçlarından biri trenler. Bu yüzden de ülkede demiryolunun önemi yadsınamaz. Kyoto’da bulunan bu demiryolu müzesi de şehrin en çok ziyaret edilen noktalarından bir tanesi. 2016 yılında açılan müze, 19. yüzyıldan günümüze kadar kullanılan trenlerin sergilendiği geniş bir koleksiyona sahip.
Müzede; buharlı lokomotiflerden modern Shinkansen hızlı trenlerine kadarpek çok araç sergileniyor. Ayrıca, ziyaretçiler gerçek bir buharlı trenle kısa bir yolculuk yapabiliyor. İsteyen ziyaretçiler ise simülatörlerde tren kullanma deneyimi yaşayabiliyorlar. Üstelik müzede çocuklar ve yetişkinler için interaktif sergiler ve eğitim alanları da bulunuyor.
1897 yılında kurulan Kyoto Ulusal Müzesi,Japonya’nın en önemli sanat ve tarih müzelerinden biri olarak adeta bir kültürel hazinedir. Müzede, özellikle Heian, Kamakura ve Edo dönemlerinden kalma eserler sergileniyor. Kaligrafi, seramik, resim ve tekstil gibi Japon sanatının çeşitli dallarını merak edenler için çok güzel bir durak olan Kyoto Ulusal Müzesi, aynı zamanda tarihi belgelere ve arkeolojik buluntulara da ev sahipliği yapıyor.
Kalıcı koleksiyonun yanı sıra yıl boyunca çeşitli özel sergilerin de düzenlendiği Kyoto Ulusal Müzesi’nin binası da modern ve geleneksel mimarinin harmanını yansıtırken ahçesi de dinlenmek için güzel bir alan yaratıyor.
2006 yılında Kyoto Şehri ve Kyoto Seika Üniversitesi’nin ortak projesi olarak kurulan Kyoto Uluslararası Manga Müzesi, mangaseverler için ideal bir gezi noktası. Manga sanatına adanmış eşsiz bir koleksiyona sahip olan Kyoto Uluslararası Manga Müzesi, yaklaşık 300.000 manga eseriyle dünyanın en büyük manga koleksiyonlarından birine sahip.
Ziyaretçiler, “Manga Duvarı” olarak adlandırılan ve 50.000’den fazla manga kitabının sergilendiği alanda diledikleri eserleri okuyabiliyorlar. Bunun yanı sıra tarihi bir binaya sahip olan müze ziyaretçilerine nostaljik anlarda yaşatıyor. Buna ek olarak da müzede düzenli olarak geçici sergiler, atölye çalışmaları ve etkinlikler düzenleyerek manga sanatının farklı yönleri de ziyaretçilere tanıtılıyor.
Kyoto Uluslararası Manga Müzesi konumu
Japonya’nın ikinci büyük metropolü olan Osaka, hem modern durakları hem de kültürel alanları ile dikkat çekiyor. Kültürel açıdan oldukça zengin olan olan Osaka, enerjik yapısı ile de ziyaretçilerini memnun ediyor. Japonya’nın hareketli gece hayatına şahitlik etmek bunun yanında bir de Japonya’nın lezzetlerini denemek için de Osaka doğru yer diyebiliriz.
Hayalinizdeki seyahat nasıl olursa olsun Osaka’da mutlaka gezmeniz gereken yerler listesi ise şu şekilde;
Glico Man reklam panosu ile meşhur olan Dotobori, Osaka’nın canlı gece hayatını ve alışveriş olanaklarını bir arada bulabileceğiniz harika bir yer. Namba bölgesinde yer alan Dotonbori, bunların yanı sıra japonyanın sokak lezzetşerini de en iyi şekilde deneyimlemenize olanak sağlıyor.
Sokak yemeklerinin cenneti olarak bilinen Dotonbori’de gezerken takoyaki (ahtapot topları) ve okonomiyaki (Japon krep) gibi yemekleri yiyebilirsiniz. Ayrıca, Dotonbori Kanalı boyunca yapılan tekne gezilerine katılarak hem eğlenebilir hem de bölgeyi yakından gözlemleyebilirsiniz.
Osaka’nın Chuo semtinde yer alan ve 190 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan Kuromon Ichiba Pazarı, “Osaka’nın mutfağı” olarak anılan bu pazar, taze deniz ürünleri, meyveler, sebzeler, et ve Osaka’ya özgü sokak lezzetleriyle ünlü. Burada tezgahlarda satılan ızgara deniz ürünlerinden taze sashimiye kadar çeşitli yiyecekleri deneyimleyebilirsiniz.
Dehan’ın notu: Kuromon Ichiba’da taze ıstakoz veya yengeç yemenizi öneriyoruz.
Osaka’nın Shinsekai bölgesinde yer alan ve 1912 yılında inşa edilen Tsütenkaku, şehrin simgelerinden biri. “Cennete ulaşan kule” anlamına gelen Tsutenkaku, 103 metre yüksekliğiyle hem Shinsekai’nin hem de Osaka’nın eşsiz manzaralarını gözler önüne seriyor.
Kulenin gözlem katı, gece ışıklandırmaları ve Billiken adlı şans tanrısının heykeliyle oldukça meşhur. Kule çevresinde geleneksel Japon yemekleri sunan restoran ve sokak pazarları da bulunuyor.
Dehan’ın notu: Tsutenkaku’ya gittiğinizde Osaka’nın ünlü kushikatsu (şiş kızartması) lezzetini denemeyi unutmayın!
Osaka Kalesi, 1583 yılında Toyotomi Hideyoshi tarafından inşa edilmiş. Japonya’nın en önemli tarihî yapılarından biri olan bir kalede, Edo döneminden kalma eserlerin sergilendiği bir müze bulunuyor. 8. kattaki gözlem katı ise Osaka’nın panoramik manzarası ile ziyaretçileri buluşturuyor.
Çevresindeki Osaka Kalesi Parkı, özellikle sakura sezonunda çiçek açan kiraz ağaçlarıyla oldukça popüler. Tarihi ve doğal güzellikleri bir arada sunan kale, ziyaretçiler için hem kültürel hem de görsel bir şölene tanıklık etme fırsatı sunuyor.
Dünyanın en büyük akvaryumlarından biri olarak kabul edilen bir tesis olan Osaka Akvaryumu Kaiyukan, Osaka Körfezi’ndeki Tempozan Liman Köyü’nde bulunuyor. Pasifik Okyanusu’nun “Ateş Çemberi” ve “Yaşam Çemberi” temalarıyla tasarlanmış olan akvaryum, 15 farklı tankta 620’den fazla türden yaklaşık 30.000 deniz canlısını barındırıyor.
Osaka Kaiyukan Akvaryumu’nun en büyük tankı olan “Pasifik Okyanusu” tankı, 5.400 ton su kapasitesiyle devasa bir alan sunuyor. Üstelik bu tankta dünyanın en büyük balığı olan balina köpekbalıklarıı görebilirsiniz. Akvaryumu gezerken spiral bir yol boyunca ilerleyerek farklı derinliklerdeki deniz yaşamını da gözlemleme şansı yakalayabilirsiniz. Ayrıca, dokunma havuzları gibi interaktif alanlar sayesinde deniz yıldızları ve köpekbalıklarıyla etkileşim kurarak unutulmaz anılar biriktirebilirsiniz.
Osaka Kaiyukan Akvaryumu konumu
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan büyük Buda heykeli ile meşhur olan Nara, Japonya’nın tarihi zenginlikleri ile meşhur bir şehri. Gezebileceğiniz pek çok durağın olduğu Nara’da mutlaka uğramanı önerdiğimiz durakları aşağıda görebilirsiniz.
Horyu-ji Tapınağı Japonya’nın Nara bölgesinde yer alıyor. Dünyanın en eski ahşap yapılarından biri olarak bilinen Horyu-ji Tapınağı bir Budist tapınağıdır. 7. yüzyılda Prens Shotoku tarafından inşa edilen tapınak, Japonya’nın Budizm tarihindeki önemli yerler arasında bulunuyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil olan tapınakta, beş katlı pagoda ve altın salon gibi eşsiz yapılar dikkat çekiyor.
Todai-ji Tapınağı, Nara’da bulunan ve 8. yüzyılda inşa edilen, Japonya’nın en büyük ve en önemli Budist tapınaklarının başında geliyor. Tapınak, dünyanın en büyük ahşap yapılarından biri olan Daibutsuden (Büyük Buda Salonu) ve içinde yer alan 15 metre yüksekliğindeki bronz Büyük Buda Heykeli (Daibutsu) ile ünlü.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu tapınak, aynı zamanda Japon Budizmi’nin Kegon mezhebinin de merkezi. Çevresindeki geniş park alanı ve serbestçe dolaşan dost canlısı geyikler de sizlere eşsiz bir deneyim sunacak.
Heijo-Kyo, Japonya’nın ilk daimi başkenti olarak 710 yılında kurulan ve Nara dönemine (710-794) damgasını vuran tarihi bir şehir. Günümüzde Na olarak bildiğimiz bu alanda eski başkentin kalıntılarını görmek mümkün.
Özellikle, Heijo Sarayı ve Suzakumon Kapısı, Heijo-Kyo’nun ihtişamını ve tarihini yansıtan önemli yapılar arasında yerini alıyor. Ayrıca UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde olan Heijo-Kyo açık hava müzesi olarak da hizmet veriyor.
Nara’da bulunan Kofukuji Tapınağı, 710 yılında Fujiwara ailesi tarafından inşa edilmiş. Tarihi bir Budist tapınağı olan Kofukuji Tapınağı, Nara döneminde Japonya’nın siyasi ve dini gücünün simgelerinden biri olmuş.
Özellikle, beş katlı pagodası ile dikkat çeken yapıda bulunan pagoda; Japonya’nın en yüksek ikinci ahşap pagodası olarak biliniyor. Tapınak kompleksinde, Altın Salon (Tokondo) ve önemli Budist heykellerinin sergilendiği Ulusal Hazine Müzesi de bulunuyor.
Nara Budizmi’nin gelişiminde önemli bir rol oynayan ve günümüzde de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiş olan Gangoji Tapınağı, Nara’da bulunan Japonya’nın en eski Budist tapınaklarından biri olarak kabul ediliyor. Aslen Asuka bölgesinde Hokoji adıyla inşa edilen bu yapı daha sonra Nara’ya taşınarak Gangoji adını almış. Tapınakta bulunan Zendo ve Gokurakubo binaları gibi orijinal yapılar, Japonya’nın erken dönem ahşap mimarisinin en güzel örneklerinden diyebiliriz.
6 Ağustos 1945’te atom bombası saldırısına uğrayan Hiroşima, Japonya’nın acı bir tarihe sahip olan şehirlerinin başında geliyor. Japonya’nın batısında bulunan Hiroşima bu trajik olayın ardından dünya barışının sembolü olarak kabul edildi. Bu yüzden şehirde barış temasını pek çok yerde görmek mümkün. Ayrıca şehirde bu olay ile ilgili müze ve anıtlar olduğu için savaş dönemlerini anlamak için de ideal bir şehir. Hiroşima’da gezebileceğiniz yerleri sizler için sıraladık.
Barış Anıtı ve Müzesi, Hiroşima’da yer alan ve 1945 yılında atom bombası saldırısında hayatını kaybedenlerin anısını yaşatan bir mekan. Müze, saldırının yıkıcı etkilerini belgeleyen fotoğraflar, eşyalar ve görsellerle ziyaretçilere barışın önemini vurguluyor. Barış Anıtı Parkı içinde bulunan Atom Bombası Kubbesi (Genbaku Dome), saldırıda sağlam kalan tek yapısı olarak dikkat çekerken ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alıyor. Ayrıca Çocuk Barış Anıtı da burada bulunuyor.
Hiroşima’da yer alan ve 17. Yüzyılda inşa edilmiş olan Shukkeien Bahçesi, Asano ailesi için yaptırılmış. Japonya’nın en güzel peyzaj bahçelerinden biri olan ve “Küçük manzaralar bahçesi” anlamına gelen adıyla dikkat çeken bu bahçe minyatürleştirilmiş doğal manzaraları temsil eden köprüler, göletler ve çay evleriyle ziyaretçilerin keyifli ve huzurlu vakit geçirmesini sağlıyor. Bahçe, mevsimlere göre değişen kiraz çiçekleri, akçaağaç yaprakları ve bambu ormanlarıyla ziyaretçilere büyülü bir ortam sunuyor. Shukkeien Bahçesi ziyaretçilere Hiroşima’nın merkezinde, şehirden uzaklaşmadan doğayla buluşmak için ideal bir alan tanıyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan bu tarihi Itsukushima Adası ya da diğer adıyla Miyajima Adası, Hiroşima Körfezi’nde yer alıyor. Itsukushima aynı zamanda Japonya’nın en ünlü manzaralarından birine de ev sahipliği yapıyor. Ada, denizin üzerinde yüzüyormuş gibi görünen kırmızı “yüzen” torii kapısıyla ünlü.
Itsukushima Tapınağı ile de tanınan bu ada doğal güzellikleriyle de ziyaretçilerini adeta büyülüyor. Ayrıca Momijidani Parkı’ndaki akçaağaç ağaçları, Misen Dağı’ndaki yürüyüş rotaları ve serbest dolaşan dost canlısı geyikleriyle dikkat çekiyor.
Itsukushima (Miyajima Adası) konumu
Dehan’ın notu: Adada gezereken adanın ünlü momiji manju (akçaağaç yaprağı şeklinde tatlı) lezzetini tatmayı unutmayın!
Hayatını kaybeden çocuklar anısına inşa edilmiş olan Hiroshima Çocuk Barış Anıtı, 1945’teki atom Hiroşima Barış Parkı’nda yer alıyor. Anıt, radyasyondan ölen çocuklardan biri olan Sadako Sasaki ve onun barış için katladığı bin turna kuşu hikayesinden esinlenmiş. Anıtın etrafında sergilenen, barış ve umut sembolü olan Turna kuşlarını burada da görebilirsiniz. Ayrıca bir de bu anıtın tepesinde bir kız çocuğu figürü ve elinde tuttuğu turna kuşu bulunuyor.
Hiroshima Çocuk Barış Anıtı konumu
Dehan’ın notu: Hiroshima Çocuk Barış Anıtı’nı gezdikten sonra sizde burada bir Turna kuşu katlayabilir ve diğerlerinin yanına bırakabilirsiniz.
Hiroşima’ya trenle yaklaşık bir saat uzaklıkta olan ve Yamaguchi Eyaleti’nin Iwakuni şehrinde bulunan Iwakuni-Kintai Köprüsü, Hirşima’ya yakın oluşu ile günübirlik geziler için ideal bir nokta. Nishiki Nehri üzerinde yer alan ve Japonya’nın en güzel köprülerinden biri olarak kabul ediliyor.
Geleneksel Japon mühendisliğinin harika bir örneği olan bu beş kemerli ahşap Iwakuni-Kintai Köprüsü 1673 yılında inşa edilmiş. Bahar aylarında kiraz çiçekleriyle çevrili köprü, yaz festivalleri ve sonbahar yapraklarıyla dört mevsim ziyaretçileri büyülüyor. Köprü çevresinde Iwakuni Kalesi ve Kikko Parkı gibi alanlar da buraya gelmişken gezmenizi önerdiğimiz yerler arasında bulunuyor.