Korku filmleri, her dönem için oldukça popüler bir yerde dururlar. İzleyemeyeni, korkanı oldukça fazla olmasına rağmen izlemeyi çok seveni de bir o kadar çoktur. Özellikle bazı korku filmleri vardır ki herkes tarafından bilinir ve resmen bir klasiktir. Bu filmleri izlemek için en güzel dönem ise tabi ki Cadılar Bayramı dönemi. Havaların soğuduğu ve daha erken karardığı bu mevsimin en eğlenceli ama bir o kadar da ürkütücü kutlamasında izlediğiniz bu filmlerde var olan ve tüylerinizi ürperten yerlerin pek çoğunun gerçekten ziyaret edebileceğinizi biliyor muydunuz?
Cadılar Bayramı’nın korkutucu, heyecan verici ve merak uyandırıcı kapısını birlikte aralayalım ve kültleşmiş korku filmlerinde geçen ürkütücü mekanlara doğru bir yolculuk yapalım.
İşte korku filmlerinin çekildiği 13 ürkütücü mekan:
İçindekiler
Korku filmlerinin ve cadılar bayramının en klasik karakterlerinden biri olan Dracula ile başlıyoruz yazımıza. 1897 yılında yazılan Dracula, hem kitabı ile hem de filmleri ile yıllarca her kuşağı korkuttu. Vampir kavramanın atası olan Dracula’nın her dönemde çekilmiş pek çok filmi bulunuyor. Hepsi ayrı ayrı izlenebilir ve sevenin keyif alacağı filmler olsa da biz 1979’da çekilen versiyonunda kullanılan ve en az Dracula kadar ürpertici olan bir mekana gidiyoruz. St. Michael’s Dağı’na.
St. Michael’s Dağı Cornwall’da bulunuyor. Harika konumu ile Dracula’ya o kadar güzel bir uyum sağlamış ki Dracula’nın gerçek olduğunu ve evinin de bu dağda bulunan şato olduğunu düşünebilirsiniz.St. Michael’s Dağı’na ulaşmak ise oldukça zor. Çünkü anakaradan buraya ulaşmak için suların çekilmesini beklemeniz gerekiyor. Sular çekildikten sonra ortaya çıkan geçit buraya ulaşmanın tek yolu. Dracula’ya oldukça uygun bir yuva değil mi? St. Michael Dağı’nı en çok Dracula’nın 1979 yılında da görsek, burası aslında pek çok uzun metrajlı film için kullanılmış. Bunun yanı sıra ise bu dağ ile ilgili bölgede anlatılan pek çok korkutucu mit ve hikaye varmış. Eğer bir gün yolunuz buraya düşerse bu hikayeleri kesinlikle dinleyin ve Dracula’nın şatosunun fotoğrafını çekin.
Bir başka korku filmi klasiği ise orijinal adı Psycho olan Sapık filmi. İzleyen herkesi ürperten gerçek bir korku filmi kültü. Patronundan para çalan bir kadının şiddetli yağmur yüzünden biri motele sığınmasını konu alan filmde özellikle psikolojik gerilim ön plana çıkıyor. Siyah-beyaz çekilen film o kadar etkili ki renkli bir film olsaydı aynı etkiyi yaratır mıydı diye düşünüyor insan.
1960 yapımı bu tüyler ürpertici filmin pek çok dış mekan sahnesi ise Phoenix Arizona’da çekilmiş. Filmi izleyenlere aşina gelecek Fresno ve Gormon arasında kalan 99 otoyolu ve Crane karakterinin araba takası yapmak için gittiği Bakersfield de bu bölgede bulunuyor. Filmin diğer sahneleri için ise bir stüdyo oluşturulmuş ve çekimler burada tamamlanmış. Ünlü Bates Motel ise bu stüdyonun içinde bulunuyor. Filmin en meşhur sahnelerinden biri olan çığlık sahnesi de Bates Motel’in bulunduğu stüdyodaki evde çekilmiş. Filmin hayranları ise şu an bu stüdyoyu ve ünlü Bates Motel’i gezebiliyorlar. Universal Studios Hollywood Tema Parkı’nda bulunan bu set, tema parkı gezilerine katılan kişilerin gezi planında bulunuyor. Eğer bir gün yolunuz düşerse kesinlikle bu korkunç mekanı ziyaret edin.
Şimdiki filmimiz ise The Shining yani Cinnet. Cinnet, atmosferi ile hikayesi ile hem merak uyandıran hem geren hem de her geçen dakika insanı daha da dehşete düşüren bir film. Filmin çoğu tek bir mekanda geçiyor. İlk başta çok sakin başlayan film özellikle kış manzaralarını seven kişiler için oldukça güzel ve merak uyandırıcı sahnelerle ilerliyor. Karlı dağların içinden geçen yollar ve bu dağların arasına konumlanmış büyük bir otel. Her şey bir ailenin bu otele kışın kimse yokken otele sahip çıkmak için gelmesi ile başlıyor. Ailenin babası gittikçe değişir ve korkunç bir insana dönüşürken ailenin küçük çocuğu ise etrafta bir takım şeyler görmeye başlıyor. Bu korkunç hikaye her geçen saniye gerilimi arttırıyor ve seyircileri soluksuz bırakıyor.
İşte bu soluksuz izlenen filmin çekiminde kullanılan otel gerçekten de var ve hizmet veriyor. Kuzey Oregon, Mount Hood’da bulunan otel Stephen King’in aynı isimli eserinden uyarlanarak çekilmiş The Shining filmi için yapılmış gibi. Otelin dış çekimlerinin tamamı bu otelin olduğu yerde çekilmiş. İç çekimleri ise İngiltere’deki EMI Stüdyoları’nda ve Kaliforniya’daki Majestic Yosemite Otel’de çekilmiş. Fakat tabi ki bu filmle ilgili akıllarda asıl kalan otel Timberline Oteli oldu. Filmin bu kadar etkili olacağını öngören yetkililer ise oldukça popüler bir kayak oteli olan Timberland Oteli’nin filmden sonra kötü etkilenmemesi için ufak bir önlem de almış. Filmde adı geçen 237 numaralı oda aslında otelde bulunmuyor. Otelin bu numaraya sahip bir odası yok fakat kitapta geçen oda numarası olan 217 numaralı bir odaları bulunuyor. Kitaptaki 217 numarası 237 olarak değiştirilerek otelin kötü etkilenmesinin önüne geçilmiş.Fakat bu oda numarası kullanılsaydı filmin ve kitabın bazı hayranları sadece bu odada kalmak için bile Timberland Otelin’e gelebilirlerdi diye düşünüyorum.
Korku Seansı ya da orijinal adı ile The Conjuring, Cadılar Bayramı için oldukça uygun olan film seçeneklerinden bir tanesi. Paranormal bir hikaye anlatan Korku Seansı, izlerken sizi gerçekten korkutacak ve gerecek. Çünkü her bir detayı oldukça iyi düşünülmüş bu filmde her detay ürkütücü. Currie’de bulunan terk edilmiş bir çiftlik evinde çekilen bu filmin mekanı oldukça iyi seçilmiş.
Korku Seansı’nın pek çok sahnesinin çekildiği bu evin fotoğrafını görmeniz bile ürpermeniz için yeterli. Paranormal olayları araştırmak için buraya gelen iki araştırmacının hikayesinin anlatıldığı bu evde çekim sırasında da pek çok tuhaf olay olmuş. Nasıl çıktığı bilinmeyen bir yangın çıkmış, sette bulunan köpeklerden biri, olmayan bir şeylere hırlamaya ve havlamaya başlamış bu iki olayın yanında evin sahibi olan Perron ailesi sete geldiklerinde tuhaf bir rüzgar esmeye başlamış fakat hiçbir ağaç bu rüzgardan etkilenmemiş. Bu olaylar setle ilgili anlatılan tuhaf hikayelerden birkaçı fakat eminim filmin sevenlerinin merakını daha da uyandırıyordur. Yine de ben olsam bu evi ziyaret etmeden önce bir kere daha düşünürdüm.
Hocus Pocus, tam bir cadılar bayramı klasiği. 1993’de çekilen Hocus Pocus, Max Dennison’nın Cadılar Bayramı’nda, Salem’de 1692 yılında öldürülen 3 cadı kız kardeşi diriltmeye çalışmasını ve bundan sonra gerçekleşen olayları konu alıyor. Diğer korku filmlerine göre daha az gerici ve korkutucu bir film olmasına rağmen yer yer Hocus Pocus da sizi gerecek ve korkutacak.
Filmin çekildiği yeri görmek istiyorsanız da tek yapmanız gereken Salem’e gitmek. Filmin neredeyse bütün sahneleri senaryoya uygun olarak Salem’de çekilmiş. Filmdeki önemli lokasyonlar olan Belediye Binası, okul ve Allison’ın evi gibi önemli mekanların hepsi burada bulunuyor. Filmin açılış sahnesinde gösterilen eski dönem Salem ise Pioneer Village’da çekilmiş. Her bir sahnesine özenilmiş olan bu filmi izlemek kadar çekildiği yerleri de gezmek oldukça keyif verici bir deneyim olabilir. Eğer bir gün yolunuz Massachusetts, Salem’e düşerse Hocus Pocus’da önemli yeri olan bu mekanları görmeden dönmeyin.
Eğlenceli ve ürkütücü bir başka film. Ghostbusters diğer adıyla Hayalet Avcıları, diğer filmler kadar korkutucu olmasa da kesinlikle bir klasik. Eğer Cadılar Bayramı dönemi için daha komik daha eğlenceli ama döneme uyacak bir klasik film arayışı içindeyseniz Hayalet Avcıları tam size göre. Her bir dakikası çok keyifli olan film sizi bol bol güldürürken ara sıra geriyor. Filmde görülen mekanlar ise en az filmin konusu kadar dikkat çekici.
Filmde en çok görülen yerlerden biri itfaiye istasyonu. Tribeca, New York’da bulunan “Hook and Ladder 8” adlı itfaiye istasyonu binası ziyaretçilere açık. Varrick Caddesi ile kesiştiği 14 North Moore Caddesi’nde bulunan itfaiye istasyonu dış görünüşü ise tam bir New York yapısı olduğu her halinden belli. Renkleri ve yapısı ile filme de muhteşem bir uyum sağlayan itfaiyenin yanı sıra filmde bulunan otelde New York’da bulunuyor. Eğer sıkı bir Ghostbusters hayranı iseniz ve yolunuz New York’a düşerse bu binaları ziyaret ederek kendinizi bir hayalet avcısı gibi hissedebilirsiniz.
Meşhur Cadılar Bayramı filmlerinden biri de Blair Witch Project yani Blair Cadısı filmi. Filmde bir eylate parkına belgesel çekmek için giden üniversite öğrencilerinin başına gelen gizemli olaylar anlatılıyor. Oldukça gerici bir film olan Blair Cadısı, filmin dışında bir yerin daha popüler olmasını sağladı Bu yer tabii ki de Seneca Creek Eyalet Parkı.
Maryland’da bulunan Seneca Creek Eyalet Parkı, filmin çekilmesi için mükemmel bir bölgeydi. 6,300 hektarlık ormanı, yürüyüş parkurları ve gölüyle bu gizemli filme ev sahipliği yaptı. Her ne kadar Seneca Creek Eyalet Parkı ilk gördüğünüzde tüyler ürpertici bir his vermese de filmin hayranları tarafından oldukça ilgi görüyor. Hatta film yayınlandıktan sonra buraya aynı filmdeki gibi belgesel çekmek isteyen pek çok kişi geldi. Eğer sizde kendi belgeseliniz çekmek istiyorsanız artık nereye gidebileceğinizi biliyorsunuz. Yine de bu parkta dikkatli davranmanızda fayda var. Çünkü başınıza ne geleceğini bilemezsiniz.
Diğer filmlerden oldukça farklı bir hissiyata sahip bir film olan Twilight Saga’nın yani Alakaranlık Serisi’nin seveni de sevmeyeni de var. Vampir olgusuna çok farklı bir yerden yaklaşan ve ürpertici olmasının yanı sıra romantik ve dramatik bir film serisi olan Alacakaranlık çok güzel manzaralara da ev sahipliği yapıyor.
Film pek çok farklı yerde çekilse de hikayenin çekildiği Forks’da da önemli sahneler çekilmiş. İlk filmlerinde pek çok kez görülen lise ve plaj Washington, Forks’da bulunuyor. Aynı zamanda filmde gördüğümüz büyük ağaçlık alanlar da Forks’da karşılaşabileceğiniz Alacakaranlık mekanlarından. Eğer gizemli küçük kasabaları ve parıldayan vampirleri seviyorsanız Forks’a gitmenizi ve buraları gezmenizi öneriyoruz.
Elm Sokağında Kabus, 1984 yapımı bir korku filmi. Oldukça korkunç ve gerilimi bol bir kült korku filmi olan A Nightmare On Elm Street yani Elm Sokağında Kabus filminde insanların kabuslarında saldıraya uğramalarını konu alıyor. Karakterler tek tek saldıraya uğrarken aynı zamanda bunun nasıl mümkün olabileceğini de araştırmaya ve ona saldıran şeyle yüzleşmeye çalışıyorlar.
Bu filmin en meşhur sahneleri ise filmin önemli karakterlerinden birinin evinde yani Nancy’nin evine geçiyor. Nancy’nin evi ise Illinios, Haddonfield’de bulunuyor. Hala neredeyse filmdeki hali ile aynı olan bu evi görmek isteyebilirsiniz fakat bu evi görmek için yürürken bile gerilebilirsiniz. Çünkü filmde gördüğümüz sokaklar bile neredeyse aynı. Nancy’nin evinin yanı sıra filmde Johnny Depp tarafından canlandırılan Glen Lantz karakterinin evini görmek de mümkün. Bunun için yapmanız gereken tek şey Nancy’nin evinden iki ev aşağı doğru yürümek.
Bir başka kült de Friday the 13th filmi. 13. Cuma sadece bizim ülkemizde değil neredeyse bütün ülkelerde oldukça meşhur. Korku filmi denilince akla ilk gelen filmlerden biri olan 13. Cuma Cadılar Bayramı’nı gerçekten korkutucu bir şekilde geçirmek isteyenlere oldukça uygun bir film. Filmde her şey bir danışman olan Annie Phillips’in Crystal Lake Kampı’na gitmek istemesi ile başlıyor. Crystal Lake Kampı’na giderken uğradığı Crystal Lake Diner’da her ne kadar karakterimiz oraya gitmemesi için uyarılsa da tabi ki de bir korku filmi klasiği olarak uyarıları dinlemeyerek kampa gidiyor ve korkunç olaylar peşi sıra başlıyor.
Siz de aynı bir korku karakteri gibi gitmemeniz gereken kamplara gitmekten keyif alıyorsanız ve bu aralar yolunuz New Jersey’e düşecekse No-Be-Bos-Co Kamp’ına gidebilirsiniz. No-Be-Bos-Co Kampı, 13. Cuma’nın çekildiği yerin ta kendisi ve en az filmdeki kadar gizemli gözüküyor. Özellikle filmden sonra buraya gelerek kamp yapan ve gizemli olaylar yaşamayı bekleyen pek çok kişi olmuş. Fakat bizden tavsiye, böyle yerlerde tedbirli olmakta ve yerli halkın uyarılarını dinlemekte fayda var.
Bir başka çok meşhur film ise House On Haunted Hill yani Lanetli Tepe. Oldukça gerici ve korkunç bir film olan Lanetli Tepe filmi, 1959 yılında çekilmiş. Film, Frederick Loren’in büyük ve oldukça gizemli evine beş yabancıyı davet etmesi ile başlıyor. Gecenin sonuna kadar hayatta kalabilen kişiye ise 10 bin Dolar ödül vereceğini söylüyor. Film adeta yabancıların evine gitmememiz gerektiğinin bir kanıtı olsa oldukça sevilen korku filmlerinden.
Filmde kullanılan ev de en az film kadar popüler. Frank Lloyd Wright tarafından yapılmış olan ev oldukça değişik ve karanlık bir mimariye sahip. Korku ve gerilim filmleri için çok uygun bir mekan olan bu ev sadece Lanetli Tepe filminde de kullanılmamış. Buffy The Vampire Slayer ve Blade Runner gibi önemli yapımlarda da karşımıza çıkıyor.
Ruhlar Oteli, belki de en korkutucu Cadılar Bayramı filmlerinden bir tanesi. Bir otelde geçen paranormal olayları ve bu olayları araştıran kişilerin başına gelenleri anlatan filmde her saniye korktuğunuzu ve gerildiğiniz hissedeceksiniz. Üstelik bu film otelin gerçekten çekildiği yerin korkunç hikayeleri ile daha da korkunç hale geliyor.
Ruhlar Oteli yani The Innkeeprs, Torrington, Connecticut’da bulunan otelde çekiliyor. Filmin çekilmesi ile otel oldukça meşhur olsa da film çekilmeden önce de özellikle bölge halkı tarafından oldukça bilinen bir otel burası. Çünkü otelin hikayesi en az filmin kendisi kadar korkunç. Otelin sahibi olan Alice Conley, bu otelde ölüyor ve ondan sonra bu otelde hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Yani en azından halkın şahit olduğunu iddia ettiği şey bu. Otelde hayaletlerin göründüğü, soğuk hava akımının hissedildiği ve ışıkların titrediğini gördüklerini iddia eden pek çok kişi var. Filmden sonra otel daha da gizemli bir hal almış ve 2007 yılında tadilat gerekçesi ile kapanmış. Fakat birkaç ay sürmesi planlanan tadilat nedense bitememiş ve otel hala kapalı. Yine meraklı ziyaretçiler otelin önünden geçebilir ve uzaktan da olsa oteli görebilirler.
Siyahlı Kadın yani The Women in Black filmi gizemli ve bir kadının hayaleti ile lanetlenmiş bir kasabaya gönderilen bir avukatın başına gelen korkunç olayları konu alıyor. Oldukça ürkütücü bir hikayesi olan filmin pek çok sahnesi ise Layer Marney Kulesi’nde geçiyor.
Layer Marney Kulesi, Essex’de bulunuyor. Oldukça büyük ve ihtişamlı olan bu kule filmi bilmeden bile gizemli duruyor. Filmin hikayesi ve bu kulenin büyüklüğü birleştiğinde ise ortaya oldukça ürkütücü bir sahne çıkıyor. Fakat böyle yerleri gezmeyi seven kişiler ve filmin hayranları buraya gelerek kuleyi gezebiliyorlar.