Kategoriler AvrupaYurt Dışı

Liverpool Gezi Rehberi

İngiltere’nin kültürel başkenti olmak için Londra ile yarışan, aynı zamanda hareketli bir liman kenti olan Liverpool; her yıl ülkemizin nüfusu kadar turisti ağırlıyor.

Bu kervana katılmak isteyen seyyahlar için daha önce Liverpool’da Görmeniz Gereken 20 Yer adlı yazımda mutlaka uğranması gereken noktaları detaylı biçimde anlatmıştım. Bu yazımda ise Liverpool gezinizden önce bilmeniz gereken ayrıntılara değineceğim.

Mersey nehri’nin doğu yakasında yer alan Liverpool, 1207 yılında resmi olarak kent yani İngilizcede “borough” statüsü kazanmış. 2007 yılında şehrin 800. yaşı epey görkemli biçimde kutlandı. Aslında kentin isminin resmi belgelerde daha önceki tarihlerde de geçtiği bulunmuş ama o zaman ufak bir yerleşim halindeymiş sadece, kent büyüklüğünde değilmiş.

İsmi ise zaman zaman sosyal medyada insanların sandığının aksine “karaciğer havuzu” anlamına gelmiyor elbette. Eski adı olan Liferpol (veya Liuerpul) “çamurlu su” anlamına geliyor ve o zamanlar burada yer alan bir çaydan kaynaklanıyor.

Liverpool halkı ise İngiltere genelinde Scouser lakabıyla biliniyor. Bunun kökeni ise Scouse denilen ve denizciler arasında bir hayli popüler olan bir yahni türüne dayanıyor.

Özellikle 19. asırda çok hareketli bir liman olan Liverpool’un büyüklüğü bu dönemde Londra’yı bile geçmiş. Örneğin İngiltere’de şehirler arası ilk tren hattı bir liman olan Liverpool ile İngiltere sanayisinin beşiği olan, bizim daha çok futbol takımları sayesinde tanıdığımız Manchester arasında kurulmuş. O sıralar Liverpool o kadar mühim bir kentmiş ki İngilterede’ki ilk Amerikan konsolosluğu Londra’da değil bu kentte açılmış hatta, çünkü ABD ile İngiltere arasında işleyen Titanik gibi gemiler hep Liverpool limanını kullanıyormuş.

Yaklaşık 490,000 nüfusa sahip olan Liverpool ayrıca coğrafik olarak geniş bir alana yayılıp Liverpool Metopoliten bölgesini oluşturmaktadır. Bu bölge yaklaşık 1.400.000 nüfusa sahiptir.

Liverpool tarihsel olarak “Lancashire” Kontluğu içindeydi. Liverpool limanının çabucak gelişimiyle; ticari gelişim getirdiği büyük şehir olma yönü, artan göçlerle gelişen kültür sentezleri ile halk kendine özgü bir yapı alıp şehir de geleneksel yapısından arınmıştır.

Şehir, ticari açıdan belirli dönemlerde dünya üzerinde önemli bir nokta olmuştur. Özellikle köle ticaretinin yaygın olduğu dönemlerde köle ticaretinde büyük rol oynamıştır.

19. yüzyıl başlarında köle ticaretine karşı olan gelişmeler Liverpool limanının diğeri ticari ilişkilerinin gelişmesine vesile olmuştu ve o yıllarda dünya ticaretinin %40’ı Liverpool dokları ve limanında geçmekteydi.

Liman, aynı yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında Avrupa’dan Amerika’ya gidecek olan göçmenlerin yolculuğa başladığı yer olmuştur.

Liverpool 2007 yılında 800. yaş gününü kutlarken 2008 yılında ise Avrupa kültür başkenti olmaya layık görülmüştür. Şehirde bulunan kimi yerler 2004 senesinde UNESCO Dünya Mirasları listesine adını yazdırmıştır. Bu yerler arasında Albert Limanı, Pier Head ile beraber William Brown Sokağı yer almaktadır.

Liverpool sporla, özellikle de futbolla dünyaya nam salmış bir şehir niteliğini de üzerinde barındırmaktadır. Şehrin takımlarından ikisi “Liverpool FC” ve “Everton FC” İngiltere futbolunun en üst kademe ligi olan ve aynı zamanda dünya üzerinde en çok izleyicisi olan liglerinden biri olan İngiltere Premier Ligi’nde mücadele etmektedir.

Şehrin kuzey varoşlarından Aintree’de bulunan Aintree Hipodromu, her yıl ilkbaharda “Grand National” adlı, İngiltere’de büyük ilgi toplayan bir at yarışına ev sahipliği yapmaktadır.

Liverpool meşhur “Beatles” grubunun kurulduğu ve ilk sahne aldığı şehirdir. Beatles solisti John Lennon’un adı anılan ve güney tarafta kalan hava limanına, Birleşik Krallık’tan ve Avrupa’daki çeşitli şehirlerden direkt uçuşlar yapılmaktadır. John Lennon Havaalanı, başkent Londra’ya tren vasıtasıyla 2 saatlik bir mesafededir. Liverpool’da herkesin ilgisini çekebilecek çeşitli ilgi alanlarına hitap eden mekanlar mevcuttur.

Şehir halkının İngilizler arasında diğerlerine nazaran daha samimi ve sıcak olduğunu söyleyebiliriz.

Şehirde bulunan üç üniversitenin yanı sıra Liverpool Sanat Enstitüsü her yıl binlerce öğrenciye alarak eğitim vermektedir. Ayrıca her Ağustos’ta Matthew Street Festivali, şehirde düzenlenen ilgi çekici aktivitelerden biridir.

Vize

Liverpool’a gitmek için Birleşik Krallık Turist Vizesi almanız gerekiyor. Bunun için gerekenleri daha önce Londra Gezi Rehberi adlı yazımda uzun uzadıya anlatmıştım. Oradan bakabilirsiniz. Liverpool’da kullanılan para birimi de İngiliz Sterlini (Pound). Ülkemizdeki döviz büroları ve bankalarda bulunabiliyor.

İklim

Daha önce hem Londra, hem İskoçya yazılarında bahsetmiştim, Britanya oldukça soğuk bir ada. Üstelik Liverpool, Londra’ya kıyasla bir hayli kuzeyde kalıyor ve adanın batı yakasında deniz kenarında bulunuyor. Dolayısıyla denizden gelen bir esinti de mevcut. Eh Britanya’da yağmur olmayan bir gün zaten nadide bir mücevher kadar değerli!

Ben Liverpool’u yaz ortasında üzerimde üç kat kıyafet ile gezdim. Ayaklarımda da yağmur geçirmeyen sağlam ayakkabılar vardı hep. Ağustos ayında bile gitseniz öyle askılı tişört ve sandalet ile gitmeye yeltenmeyin bence, tabii soğuğa alışkın ve kolay kolay üşümeyen bir bünyeniz varsa bilemem.

Benim önerim yaz aylarında gitmeniz ve ülkemizde Mart ya da Ekim ayında ne giyiyorsanız onları götürmeniz şeklinde. Yağmurluk ve şemsiye yanınızdan eksik olmasın. Kışın gitmenin ise pek tadı olmayacaktır, fırtına altında gezmenin pek keyfi yok. Ne yazık ki Britanya’da herhangi bir yere yaz ortasında gittiğinizde bile puslu hava ve insanın içine işleyen buz gibi sağanak sokaklarda ve parklarda keyifli yürüyüşler yapmanızı imkansız hale getiriyor. Neyse ki böyle bir havada sığınmak için çok sayıda ilginç müze mevcut!

Elektrik Sistemi

İngiltere’de G tipi prizler kullanılıyor. Üç girişi olan bu prizde deliklerin şekli yuvarlak değil de dikdörtgen şeklinde ve biri yukarıda ikisi aşağıda olmak üzere üçgen biçiminde dizilmişler. Dolayısıyla Liverpool’a giderken yanınızda priz adaptörü götürmeyi unutmayın.

Ulaşım

Liverpool’a John Lennon Havalimanı üzerinden ulaşabilirsiniz. Uçak bileti için obilet.com’u ziyaret edebilirsiniz. Gördüğünüz üzere nasıl ki Salzburg Mozart’ın şehri ise burası da The Beatles’a adanmış bir kent denebilir.

Tabii maceraperestler gemi ile gelmeyi de deneyebilir, ne de olsa burası çok aktif bir liman kenti. Tabii yolun günler süreceğini ve uçaktan daha pahalıya geleceğini unutmayın.

Havaalanına indikten sonra şehir merkezine ulaşmak için en hızlı yol Airlink 500 adlı otobüsü kullanmak. 4 Sterlin karşılığında otobüsün içinden biletinizi alıp yarım saatte şehir merkezine ulaşabiliyorsunuz. Yalnız akşam yediden sonra çalışmıyor. Bu durumda 80A ve 86A nolu otobüslere binebilirsiniz. Buradaki A harfi havalimanı yani Airport’u simgeliyor. Dönüş için de onları kullanabilirsiniz. Eğer A harfi yoksa aynı numaralı otobüsler havalimanına kadar gitmeyip Liverpool içinde bir yerde son durak yapacaktır. Halk otobüsü olduklarından şehir merkezine ulaşmaları bir saati buluyor ne yazık ki. Zaten normal şartlarda şehre akşam yediden sonra varmazsınız diye düşünüyorum, bence sabah erkenden gelip o günü de gezmek için kullanmak daha iyi oluyor.

Şehir merkezinde ulaşım ise genelde otobüsler ile sağlanıyor ama inanılmaz pahalı. Tek bir yolculuk 3 Sterlin tutuyor. Bileti otobüsün içinde şoförden alıyorsunuz. Benim size tavsiyem mümkün olduğunca yürümeniz. Tabii Liverpool küçük bir şehir olmadığından bazı yerlere otobüsle gitmeniz gerekecek ama en azından gezeceğiniz yerleri önceden gruplayıp bir otobüs yolculuğunda çok sayıda yer görerek bilet alma sayınızı minimumda tutabilirsiniz. Zaten ben de Liverpool’da Görmeniz Gereken 20 Yer yazımda listeyi bu şekilde sıralamıştım. Oradan yardım alabilirsiniz. Tabii Liverpool’da meşhur çift katlı, kırmızı renkli İngiliz otobüslerinden yapılmış Hop on – Hop off sisteminde turist otobüsleri de var ama pahalı olduklarından tavsiye etmiyorum.

Liverpool’un ana tren istasyonu da oldukça tarihi ve güzel bir yer. İçinde yolcu heykelleri de bulunuyor. İngiltere içinde tren ile gezeceklerin yolu zaten düşecektir. Ayrıca Liverpool’u banliyöleri ile bağlayan bir metro hattı da var ama oteliniz çok uzak değilse kullanmazsınız muhtemelen.

Yeme – İçme

İngilizler aslında kahvaltı yapmayı seven bir millettir ama ne yazık ki damak tatları bizden biraz farklı. Bize kahvaltıda tatlı fasulye, sütlü yumurta, sebze pane tarzı şeyler verdiler mesela. Yine de doyurucu oluyor.

Otelinizde kahvaltı yoksa gidebileceğiniz en doyurucu adres Moose Coffee. Burası İngiltere’den çok Amerikan tarzı bir restoran ama benim gibi pancake sevenlerdenseniz 5 Sterlin civarında bir masrafla sizi akşama dek tok tutacak sağlam bir kahvaltı edebiliyorsunuz. Ayrıca yemek de yenebilecek bir yer. Water Street üzerinde, Western Approaches Müzesi ile The Cavern Club arasında kalıyor, epey merkezi. Görülecek çok şey olan Albert Limanı’nı gezmeye başlamadan önce enerji depolamak için iyi bir tercih.

Hem kahvaltı edebileceğiniz hem de yazının başında belirttiğim ünlü Liverpool yahnisi Scouse’dan tadabileceğiniz adres ise Baltic Fleet. Albert Limanı’nda, Freijwheel’in hizasında bulunuyor. Eskiden liman boyu sıralanan çok sayıda denizci barından biri. Dolayısıyla otantik bir havası var. Doyurucu İngiliz kahvaltısı 5.95 Sterlin, Scouse ise 3.95 Sterlin.

Albert Limanı gezinizde uğrayabileceğiniz bir diğer adres ise Tate Sanat Galerisinin içinde yer alan Tate Cafe. 10 Sterlin’den ucuza İngiliz mutfağından sağlam bir yemek yiyebiliyorsunuz. Galeriyi gezerken kafenin menüsüne de en azından bir göz atın derim.

Bunun dışında Dünya mutfağından yemekler için ise birçok alternatif var:

Maharaja: Liverpool’da Görmeniz Gereken 20 Yer yazımda bahsettiğim Empire Theatre, World Museum ve Walker Art Gallery ile aynı bölgede bulunuyor. Öğlen yemeğine özel menüleri oldukça hesaplı: 6.95 Sterlin karşılığında köri, pilav ve tatlı dahil tam bir Hint yemeği yiyorsunuz. Tabii Hint mutfağı ile aranız iyi değilse hoşunuza gitmeyecektir.

Tokyou Noodle Bar: Tam olarak Bombed Out Church yani St. Luke Kilisesi’nin yanında bulunuyor. Orayı gezmeye gittiğinizde bu ufak dükkandan alacağınız yemekle karnınızı doyurmak hesaplı ve lezzetli bir seçenek olacaktır. 5 Sterlin civarında bir masrafla Uzak Doğu mutfağından hangi lezzeti tercih ederseniz yiyebiliyorsunuz. Örneğin etli erişte (beef noodle) baya doyurucu.

Bakchich: Tam olarak Liverpool Central Station ile Tokyou Noodle Bar’ın arasında kalan bu restoran ise Doğu Akdeniz mutfağından, özellikle de Lübnan’dan lezzetler servis ediyor. Dolayısıyla kofta, hummus gibi çoğu yiyecek tanıdık gelecek. Yine 5 Sterlin civarında bir masrafla doyabileceğiniz bir yer.

The Quarter: Liverpool Katedrali’nin iki arka sokağında yer alan The Quarter bir İtalyan restoranı. Burada makarna ve pizza yiyebilirsiniz. Pizzalarının taş fırında pişmesi otantik bir lezzet katıyor. Fiyatlar da 5 Sterlin ile 8 Sterlin arasında değişiyor.

Free State Kitchen: Liverpool ile ABD arasındaki sıkı bağdan bahsetmiştim. Bu elbette restoranlara da yansımış. Metropolitan Katedrali’nin altında kalan Maryland Street boyunca yürüyerek bu Amerikan tarzı burgerciye ulaşabilirsiniz. Buradan Bombed Out Church’e de yürümek mümkün. İkisini bir günde gezip arada burada mola vermek iyi bir fikir. Gerçekten kaliteli hamburgerler sunuyor. Üstelik 10 Sterlin’in altındaki fiyatlar da Liverpool için makul bir rakam.

Related Post

Maray: Yine Bombed Out Church civarında bir restoran, tam karşısındaki Bold Street’te yer alıyor ve oldukça yakın. Doğu Akdeniz ile Hint mutfağını birleştiren bir menüleri var. Falafel yemek için gidilebilir. Öğle vakti üç porsiyon yemek 12 Sterlin oluyor ve epey doyuruyor.

Bunlar dışında susadığınızda iyi bir tercih aşağıda alışveriş kısmında bahsettiğim Liverpool ONE içinde yer alan Mooboo. Burada bazı yabancı dizilerden tanıdık gelebilecek ama henüz benim Türkiye’de bulamadığım “bubble tea” satılıyor. Türkçede inci çayı diye adlandırılıyor, içinde çayın yanı sıra süt, şeker ve çok sayıda kuru meyve ya da jelibon bulunuyor. Okuduğunuzda çok garip gelebilir ama en azından bir kez denemenizi öneririm. Ayrıca şehrin içinde dondurma satan renkli, küçük karavanlar vardı, baya nostaljik bir havaları var. Hava pek de sıcak olmuyor ama yine de insanın dondurma yiyesi geliyor!

Liverpool’da yemek için kararsız kalmanız işten bile değil. Tercih edebileceğiniz o kadar çok seçenek var ki bu durum sizi arafta bırakacaktır.

Birçok farklı ülkenin yerel lokantalarından şirin barlar ve kafelere kadar kafanızı kurcalayacak bu seçeneklerin neredeyse hepsi sizi mutlu edecektir.

Fish & chips, et yemekleri ve patates İngilizlerin favori yemeklerindendir. Bu yemekler İngiltere’de pub kültürü oldukça yaygın olduğu için bu yerlerin olmazsa olmazları arasındadır. İngilizlerin mutfağı pek çok geleneksel tada ve içkiye sahiptir. Muhtemelen İngiltere’de yemek yaygınlığı konusunda açık ara lider fish & chips yemeğidir. Kızartılmış patates ile balığın sunulduğu fish & chips menüleri ülke halkının favori yemeğidir dersek yanılmış olmayız. Bu yemeğin yanında kızartılmış patatesin yanı sıra bezelye de menüde kendisine yer bulabiliyor.

İngiliz mutfağında patatesin ayrı bir yeri olup fırında patatesten, kızartılmış patatese, püreden Jacket Potatoes’e envai çeşit patates yemeği ön çıkıyor. Et yemeklerine de genelde patates ete eşlik etmektedir.

Sık sık lük otellerde denk gelinen Sunday Roast büfeleri adlı bu yemek konsepti yine İngiliz kültüründen diğer ülkelere aktarılmıştır.

İngilizler Pazar günlerinde bir araya gelip bu kültürlerini lokanta ve publarda devam ettirmektedir. Bunu bir nebze Pazar günü brunchlarına benzetebiliriz. Ancak burada kahvaltı yerine çeşitli et yemekleri olur. Fırında pişirilmiş ve özellikle dana tavuk domuz gibi sık tükettikleri etler ince dilimlerle tabaklarda yerini alır. Bunların yanında soslanmış fasülyeler, kızarmış ya da haşlanmış patates, çeşitli sebzeler ile servis edilir.

Yöresel Yemekleri

Gammon Steak: Domuz etinin but kısmından hazırlanan bir biftek çeşididir. Gammon Steak sahanda yumurta ve pişmiş ananas dilimleri ile servis edilir.

Tavuklu Dumpling çorbası: Tavuk suyu ile hazırlanan çorba içinde ufak hamurlarla pişirilir. İçinde ayriyeten soya sosu da bulunur.

Kidney of Lamb: Adından anlaşılacağı gibi bir sakatat yemeğidir. İngiliz mutfağına has bir sosla hazırlanıp ızgara edilerek yapılır.

Blu Fish: Sazan veya nehir alabalığından yapılır. Sazan balığının sirkeli suda kaynatılarak bir süre kaynatılması gibi bir işlemden geçirilerek yapılması ile diğer balık yemeklerinden ayrılır. Pişirme safhasında su mavi renge bürünmesi sebebiyle yemeğe İngilizler Blu Fish adını vermiştir.

Steak Pie: Adından da anlaşılacağı üzere biftekli tart anlamına gelen bir yemektir. Soslu kuşbaşı şeklinde dana etinin tart hamurunun içinde fırında bir süre pişirilmesiyle hazırlanılır. Yanında dilediğiniz patates türü ve bezelyeyi sizlere sunarak servis ediyorlar.

Boilet Potatoes: Patatesin haşlanıp dağıtılarak parçalanmasıyla tereyağında pişirilerek yapılan basit bir çeşit yemektir. Kültürümüzde de benzer şekilde yer edinen bu yemek patatesin yaygın olduğu bu yörelerde sık tüketilen bir başka patates yemeğidir. Liverpool’da türlü türlü patates yemeklerini neredeyse her yerde kolaylıkla bulabilirsiniz.

Sticky Toffee Pudding: Şüphesiz İngiliz tatlıları arasında en ünlü olanıdır Sticky Toffee Pudding. Çikolatalı ıslak keke benzeyen bu İngiliz tatlısı bol tereyağı ile hazırlanılır. Karamel sos ile nefis bir tada kavuşan kek vanilyalı dondurma ile sunulur.

İngiliz Keki: Fıstık, incir, badem ve kayısı gibi çeşitli kuruyemişlerle hazırlanan bir kektir.
Bira: Pub kültürünün oldukça yaygın olduğu İngiltere’de bu kültürün zirvesi olarak sayabileceğimiz Liverpool’da alkol tüketen biriyseniz bira içmemek çok büyük bir eksiklik olur. Şehrin publarında dünyaca ünlü markaların biralarının yanı sıra kendi yapımları olan biraları da tadabilirsiniz. Şehirde publar genel olarak uygun fiyatlı olup turistlerin ilgisini oldukça çekmeyi başarıyor.

Konaklama

Benim kaldığım Jury’s Inn Albert Limanı’nda, Freijwheel’in gölgesinde kalan bir oteldi. Gecesi 45 Sterlin olduğundan pek hesaplı sayılmaz ama konumu muhteşem. Yürüyerek çoğu önemli yeri gezebiliyorsunuz, zaten burası Liverpool kentinin kalbi. Ayrıca temiz bir oteldi ve odanın rahatlığı, internet bağlantısı falan iyiydi. Sizlere de rahatlıkla önerebilirim.

Tabii gideceğiniz tarihte yer durumu ve fiyat açısından başka bir otel de tercih edebilirsiniz ama ben Liverpool’da gezmeyi planladığınız yerleri önceden belirleyip en azından bir kısmına yürüyerek ulaşabileceğiniz bir bölgeden otel seçmenizi kesinlikle öneririm. Yukarıda da belirttiğim üzere bir otobüs bileti 3 Sterlin, sadece sabah otelden çıkıp akşam dönmeniz bile 6 Sterlin olacak yani. O yüzden size gezinizin büyük kısmını yürüyerek yapma ve otobüslere gerek duymama imkanı verecek bir otel seçmek kesinlikle faydalı olacaktır. Bunun için de en iyi adres Albert Limanı. Airbnb ve couch surfing yapacaklar için de aynı tavsiye geçerli. Gitmeden önce haritadan konaklayacağınız yere bakıp gitmeyi özellikle istediğiniz yerlere nasıl ulaşacağınızı hesaba katın.

Paraya kıyabilirseniz Renshaw Street üzerinde yer alan Grand Central, Liverpool’un tarihi otellerinden biri ve sadece önünden geçmiş olsam da epey lüks göründüğünü söyleyebilirim. Albert Limanı’na uzak ama şehrin iç kısımlarındaki diğer görülecek yerlere yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Gerçi buranın gecelik fiyatını gözden çıkardıysanız muhtemelen taksiyle gezersiniz!

Eğlence – Gece Hayatı

Temmuz ayında Sefton Parkı’nda düzenlenen Liverpool Uluslararası Müzik Festivali, eğer tatilinizi denk getirebilirsiniz çok iyi bir tercih olacaktır. Tabii turist yoğunluğu arttığından oteller pahalı oluyor ve hatta yer bulunamayabiliyor.

Liverpool’a gelen birçok kişi hali hazırda The Beatles hayranı oluyor. Siz de onlardan biriyseniz illa ki Cavern Club’a gideceksiniz. Değilseniz de bir şans verin derim, Liverpool müzik camiası için çok önemli bir yer. Adında club sözcüğünün geçmesine aldanmayın, burası DJlerin techno müzik çaldığı bir disko değil. Hala The Beatles çizgisinde canlı müzik yapmaya devam ediyorlar. Çok sayıda tribute ve cover band var, onun dışında da yerel Liverpool grupları hafif rock türünde kendi müziklerini yapıyorlar. Zaten Liverpool’da Görmeniz Gereken 20 Yer listesinde de buradan bahsetmiştim. Albert Limanı’ndan yürünebilecek mesafede, Mathew Street üzerinde yer alıyor. Önünde bir John Lennon Heykeli de var. Tek kötü yanı Perşembe ile Pazar günleri arasında akşamları girişin ücretli olması. Pazartesi ile Çarşamba arasındaki günlerde ise ücretsiz olarak girebiliyorsunuz ama gece yarısı kapanıyor. Sadece Liverpool’a kadar gelmişken burayı da görmek isteyenlerdenseniz bu üç günü tercih edin. Tam bir gece eğlencesi isteyenler ise paraya kıyıp Cuma veya Cumartesi akşamı çıkan usta müzisyenleri dinlemeli. Bu gecelerde saat ikiye dek açık kalıyor.

Albert Limanı’nda yer alsa da kapısından girdiğiniz an sizi Karayip Adaları’na götürecek bir adres ise Revolucion de Cuba. İki katlı bu işletmede ne ararsanız var, gündüz vakti Salsa kursu, gece ise disko olarak hizmet veren bir dans salonu, her saat yemek yiyebileceğiniz bir restoran, akşamları canlı müzik ve özellikle Küba kokteyllerinde uzmanlaşmış bir kokteyl bar. Tabii diğer kokteylleri de bulabilirsiniz ama Kübalılar kokteyl konusunda oldukça başarılıdır. Bu konuda daha fazla bilgiyi Küba Gezi Rehberi adlı yazımda da bulabilirsiniz. Geziniz sırasında mutlaka uğrayacağınız bir konumda bulunan Revolucion de Cuba, gece hayatından bekleyebileceğiniz her şeyi tek bir noktada sunmasıyla iyi bir tercih. Her gece saat bire dek açık.

Karayip Adaları yerine çok daha yakın bir ada olan İrlanda kültürünü yeğleyenler ise McCooley’s Irish Pub’a gidebilirler. The Beatles Shop ile birlikte Cavern Club’ın yan sokağında yer alıyor. Hafta içi gece ikiye, hafta sonu ise gece dörde dek açık. Artık ülkemizde de yayılmaya başlayan Irish Pub kültürünün bir temsilcisi olsa da menüyü kokteyller ile çeşitlendirmişler. Ayrıca sabah sekizde açılıyor ve İrlanda usulü kahvaltı sunuyor, bunun için de tercih edebilirsiniz.

Son olarak Liverpool’a gidecek cazseverler için birkaç yer önereceğim, yer ve zamana göre uygun olana gidersiniz:

– Metropolitan Katedrali’nin hemen güneyinde yer alan Everyman Bistro, her ayın ilk ve üçüncü Çarşamba günü Liverpool Caz Kulübü’nün ücretsiz konserlerine ev sahipliği yapıyor. Hem yemek hem de müzik için iyi bir adres.

– Liverpool’un tarihi kısmı olan Georgian Quarter’da, Cavern Club’ın karşısında yer alan The Grapes de hem müzik dinleyebileceğiniz hem de karnınızı doyurup kokteyl içebileceğiniz yerlerden. Pazar akşamı saat dokuzda canlı müzik oluyor.

– Eğer geceyi de Metropolitan Katedrali ve St. Luke Kilisesi’nin civarında geçirecekseniz yukarıda bahsettiğim Free State Kitchen’dan çıkıp köşeyi dönünce, Hope Street üzerinde Frederik’s yer alıyor. Salı akşamı canlı performans oluyor. Pizza atıştırabilir, kokteyl içebilirsiniz. Gece çıktığınızda aç hissederseniz Free State Kitchen’ın olduğu tarafa doğru değil de diğer yönde yürüyün, köşede Türklerin işlettiği bir kebapçı var.

Liverpool Etkinlikleri Ve Festivalleri

Uluslarası Müzik Festivali

Dünyanın farklı yerlerinden gelen şarkıcı ve müzik gruplarının sahne aldığı bir müzik festivalidir. Her yıl haziran ayında gerçekleşmektedir.

Christmas Festivali

Liverpool’da şenlikler kasım ayından itibaren başlayıp ocak ayına kadar sürer.

Tüm dünyada olduğu gibi Liverpool’da da büyük bir coşkuyla kutlanır.

Liverpool Komedi Festivali

Liverpool Komedi Festivali eğlencenin, komedinin doruk noktası olarak sayılır. Bu festival şehirde büyük önem taşır.

Gülmek, eğlenmek kafanızı boşaltmak istiyorsanız mayıs ayındaki bu festivale katılıp keyfinize keyif katabilirsiniz.

Spor Etkinlikleri

Dünyanın en önde gelen kulüplerinde biri olan Liverpool F.C’nin belki de adını duymayan yoktur. Son derece zevkli ve görsel şölen tadında geçen Liverpool maçlarını izlemek her seyirci için büyük bir tutkudur. Liverpool’un yanı sıra Everton F.C de İngiltere Ligi’nin büyük kulüplerinden biri olup sizlere eğlenceli dakikalar yaşatacak maçlarla gününüze bir farklılık katacaktır.

Daha önce de bahsettiğimiz üzere İngiltere’de at yarışları büyük bir heyecan içinde ilgi ile geçer. Grand National adlı yarışa ev sahipliği yapana Liverpool’da bu büyük müsabakayı izlemek sizler için de güzel bir farklılık olacaktır.

Alışveriş

Albert Limanı’nda bulunan Liverpool ONE, şehrin en büyük alışveriş alanı. Bir tür açık hava alışveriş merkezi de denebilir. Burada yüzden fazla dükkan bulunuyor. Aynı zamanda birçok otobüsün de yanaştığı merkezi bir durak olmasından da şehrin ticari hayatı için önemi anlaşılıyor zaten. Eğer siz de bu civarda konaklarsanız alışveriş için rahatça uğrayabilirsiniz. Tek sorun zaten mağazaların çoğunun zaten ülkemizde de bulunan uluslararası markalara ait olması. Liverpool’a has bir şey bulmak pek kolay değil.

Çok uzaklaşmadan, buradan Cavern Club’a doğru yürürseniz şehrin eskiden beri en önemli alışveriş caddesi olan Lord Street’ten geçeceksiniz. Burada da çok sayıda mağaza bulunuyor, bazıları yerel Liverpool işletmeleri iken diğerleri yine uluslararası markalar. Aynı yoldan ilerlediğinizde, Cavern Club çevresindeki aynı ismi taşıyan Cavern Quarter boyunca çok sayıda özgün butik bulunuyor ama fiyatları biraz yüksek gelebilir.

Uygun fiyata anı olarak saklamalık ufak tefek şeyler almak için en iyi adres, Liverpool Central Station ile Bombed Out Church arasında kalan Bold Street. Burada makul fiyatlı, şehre özgü yerel işletmeler mevcut. Giysiden ikinci el kitaba, el işi biblo veya kitap ayraçlarına dek her şeyi bulabilirsiniz.

Dönüş

Kendimi tekrarlamak gibi olacak ama Britanya hakkındaki her yazımda özellikle belirtiyorum çünkü benim yaşadığım telaşı boş yere sizin de yaşamanızı istemiyorum. Diğer ülkelerin aksine İngiltere ve İskoçya’da ülkeden çıkarken pasaportunuza çıkış damgası vurulmuyor. Sadece girerken pasaport kontrolünden geçiyorsunuz yani. Dönüş yolculuğunuzda check-in yapıp, güvenlikten geçip uçağa bineceksiniz sadece. Şimdiden iyi uçuşlar! Yolu göze alıp Liverpool’a gemiyle gidecek olanlara ise fırtınasız, sakin, keyifli bir deniz yolculuğu dileklerimle…

Paylaş
Kerem Alp Usal

Adana’da doğan yazar, Ankara Fen Lisesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü mezunudur. ODTÜ Enformatik Enstitüsü’nde Bilişsel Bilimler Bölümü’nde doktora çalışmalarını sürdürmektedir. Yazın hayatına kaleme aldığı öykülerle başlamış ve öyküleri çeşitli dergilerde yayımlanmıştır. Yazarın yayımlanmış 9 adet kitabı bulunmaktadır. Çok bilmenin tek yolunun hem çok okumak hem de çok gezmek olduğunu düşünüp ikisini de bol bol yaptığından gezdiği yerleri anlatan seyahat yazıları yazmaya başlamıştır.