Çar Büyük Petro (1672-1725) tarafından “Rusya’nın Avrupa’ya açılan penceresi” olarak kurulan St. Petersburg, zarafetiyle Avrupa’nın en çekici başkentlerini andıran planlı bir şehir.
Bugün moda fotoğrafçılarının ve turistlerin sevgilisi olması şaşırtıcı değil: Neva Deltası’nda kanallar ve kemerli köprülerle birbirine bağlanmış yüzden fazla adaya inşa edilmiş olan şehir, Goethe tarafından “Kuzey’in Venedik’i” olarak anılır.
Altın kuleler ve yaldızlı kubbelerden, pastel rengi saraylardan ve katedrallerden oluşan ve vizyoner bir imparator tarafından tasarlanan bu şehir, hazinelerle dolu.
İçindekiler
Rusya sert kışları ile ünlü ve St. Petersburg bu konuda bir istisna değil.
St.Petersburg’a Şubat ayında gitmekten kaçının çünkü yılın en soğuk ayı.
Petersburg yazları güneşli ve keyifli. Mariinsky Tiyatrosu’nun seçkin opera ve bale gösterilerinin yapıldığı uluslararası sanat festivali ve Beyaz Geceler nedeniyle, Haziran ayı sonu ve Temmuz ayı başları St. Petersburg seyahati için en iyi aylar.
Rusya Umuma Mahsus Pasaport sahibi Türk vatandaşlarına vize uygulamakta.
Rusya Federasyonu’na seyahat edecek hususî ve hizmet pasaportu sahibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları her 180 günde 90 günü aşmamak şartıyla 30 günlük süreyle vizeden muaf biçimde Rusya’ya seyahat edebilirler.
Rusya vizesi almak için iki başvuru yöntemi bulunmakta. İlk olarak, Rusya Konsolosluğunun temsilcisi olan vize merkezine bizzat kişinin kendisinin başvuruda bulunması, ikincisi ise bir vize danışman kurum aracılığıyla başvurunun gerçekleştirilmesi.
St.Petersburg’a direkt ve aktarmalı uçuşlarla İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi büyük şehirlerden uygun fiyata uçak biletleri bulmanız mümkün.
Rusya’ya uçak biletleri için tıklayınız.
St. Petersburg’da dolaşmanın en iyi yolu toplu taşıma araçları olan metro, otobüs, troleybüs ve bazı bölgelerde tramvay. Ayrıca, Marşrutka adı verilen dolmuşlar da mevcut.
Şehirde dolaşmanın en iyi yolu, en hızlı ulaşım yöntemi olduğu için metro. Petersburg metrosu, Moskova metrosu kadar muhteşem olmasa da bazı istasyonları oldukça modern ve görülmeye değer.
Petersburg Metrosu, dünyanın en derin olan metrosu ve Moskova metrosundan sonra Rusya’nın en uzunu. Bilet ücreti 45 ruble (0,7 Dolar). St. Petersburg metrosu hala her bir istasyonun yeraltı bilet gişelerinden satın alınabilen jeton sistemini kullanıyor.
Petersburg Metrosu ile her yere ulaşma imkânı olmadığından otobüs, tramvay ve troleybüsleri kullanmak zorunda kalabilirsiniz. Otobüs biletinin ücreti 40 ruble (0,6 Dolar) ve otobüsü içinde ödeme yapabiliyorsunuz. Peterhof Bahçeleri veya Katarina Sarayı gibi kentin bazı yerlerine otobüs hatları mevcut.
Şehirdeki toplu taşıma araçlarını kullanmak için farklı türlerde biletler ve seyahat biletleri var, ancak St.Petersburg’ta birkaç gün geçirecek bir turist için aşağıdaki üç seçenekten birini seçmek en iyisi:
Seçenek 1: Tek bilet almak. Petersburg’da 1-2 gün ve şehir merkezinde kalacaksınız (başlıca turistik merkezlere yakın) ve toplu taşıma araçlarına çok da ihtiyacınız olmayacaksa, muhtemelen en iyi seçenek biletinizi her bir kullanımda almak. Zira, hem Metro jetonu (45 ruble) hem de otobüs bileti (40 ruble) çok ekonomik.
Seçenek 2: Çok amaçlı birleşik bilet satın almak. İkinci seçenek 1, 2, 3, 4.5, 6 veya 7 gün boyunca her türlü taşıma türünde (metro, otobüs, troleybüs veya tramvay) sınırsız seyahat için geçerli çok amaçlı bilet almak. 1 günlüğü 180 ruble (2,75 Dolar) olan bu biletlerin 7 günlüğü 680 ruble (10 Dolar).
Seçenek 3: Podorozhnik kartı satın almak. Tıpkı Moskova’daki Troika kartı gibi, St.Petersburg’da da Podorozhnik adında benzer bir kart var. Tüm toplu taşıma sistemlerinde çalışan, taşınabilir bir ulaşım kartı. Metro istasyonlarının bilet gişelerinden satın alabilir (ve şarj edebilirsiniz). Kartı satın almak için 60 ruble (1 Dolar) depozito ödemelisiniz (satın alma tarihinden itibaren 45 gün içinde iade ederseniz bu ücreti geri alabilirsiniz).
Rusya’nın bu güzel şehrini ziyaret edecekler için kişi başına günlük ortalama harcama 90 Dolar.
St.Petersburg’ta bir gün içinde üç öğün yemek ve su fiyatı 20 Dolar.
Ulaşım için 5 Dolar ve eğlence için 25 Dolar.
St.Petersburg’ta ortalama bir otelde bir çift için kişi başı ortalama kalış masrafı ise 40 Dolar.
Rusya’nın en büyük ikinci şehri olan Saint Petersburg kuşkusuz ülkenin Moskova’yla birlikte kültürel başkenti.
300 yaşında, hala Avrupa standartlarına göre genç bir şehir olmasına rağmen birçok önemli tarihi olaya şahit olmuş bir şehir.
20. yüzyılın başlarında Komünist Devrimi sırasında şehir çok önemli bir rol oynamıştır.
“Sovyet”, az sayıda insanın şehri tanımlamak için kullanmaya cüret edeceği bir kelimedir.
200 yıl boyunca Rusya İmparatorluğu’nun başkenti olduğundan, şehir büyük binalar ve saraylarla en görkemli Avrupa şehirlerinden biri haline gelmiştir.
“Rus Versayı” olarak da adlandırılan Peterhof Sarayı, St Petersburg dışında inşa edilen ilk imparatorluk sarayıydı.
Saray kompleksi, Finlandiya Körfezi’ne bakmaktadır ve muazzam Alexandra Parkı da dahil olmak üzere çeşitli bölümlere sahiptir.
Büyük Saray, Rus Çarlarının ana yazlık sarayıydı. İç dizaynı, adından da anlaşılacağı gibi, klasik mimaride ve zengin bir şekilde dekore edilmiş.
Ancak asıl konu sarayın dış cephesi, birçok yaldızlı kubbesi ve düzinelerce çeşmesi var ve bu da Peterhof’u Saint Petersburg’daki en fotojenik yerlerden biri yapmakta.
Yaz boyunca büyük kalabalıklar ve uzun sıralar oluşur. İsterseniz burada sıra beklememek için gideceğiniz otelde bir tur rezervasyonu yaptırabilirsiniz.
Hiç şüphe yok ki bu, Saint Petersburg’un tamamındaki en “Rus” kilisedir. Bize Moskova’daki ünlü Saint Basil Katedrali’ni hatırlatıyor.
Çok sayıda kubbe – bazıları yaldızlı, bazıları renkli ve bazıları spiral.
Kanlı Kilise, kentin en eşsiz ibadet yeri.
Griboyedov Kanalı sayesinde bulabileceğiniz kilise, aynı zamanda Kıyamet Kilisesi olarak da bilinir.
Tam olarak Çar II. Aleksandır’ın bir saldırı sonucu öldürüldüğü yere inşa edilmiş.
Kilise, dünyanın en büyük mozaik koleksiyonlarından birine sahip ve kentin en sevilen cazibe merkezlerinden biri.
Petro ve Paul Hisarı, Büyük Petro’nun şehrin temelini attığı 1703 yılında inşa edilmiş.
Hisar, “Rusya’nın Batı’ya açılan penceresini” İsveçli istilacılardan korumak için yapılmış.
O zaman, orijinal yapı sadece tahtadan yapılmış, ancak daha sonra sağlam bir tuğla ve taş ile hisar kentin en ikonik yapılarından biri olarak yeniden inşa edilmiş.
Kaleyi ziyaret etmek sadece birkaç saat ya da tam bir gün sürebilir. Bunun nedeni, birkaç küçük müzeye, galeriye, ayrıca Petro ve Paul’ün Katedrali’ne ev sahipliği yapmasıdır.
Kilisenin altın külahı kilometrelerce uzakta görülebilir ve kulenin üst kısmını ziyaret etmek de mümkün.
Saint Petersburg’daki hemen hemen her bina gibi, Kazan Katedrali de muhteşem.
Nevsky Prospekt’te bulunan Vatikan’ın Aziz Peter Bazilikası’ndan esinlenilen bir tasarım olan 96 kilisesiyle bir hilal şeklindeki bu kiliseyi kaçırmamalısınız.
Şehrin ana kiliselerinden biri, tamamen ibadete açık birkaç kiliseden biri. İç mekânı ziyaret ederken, sunağa doğru giden uzun kuyruklara şahit olacaksınız.
Hermitage Müzesi, Saint Petersburg’daki en büyük cazibe merkezi.
Müze dünyadaki en büyük resim koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor, bu yüzden bir günde bunun bile yarısını görmek imkansız.
Hermitage altı binadan oluşuyor ve Kış Sarayı bunların en ünlüsü.
Girişte en çok ilginizi çekeni seçip, ücretsiz verilen haritadan güzergahınızı belirlemek en iyisi.
Müze, kentin en fotojenik bölgelerinden birinde, Neva nehri kıyısında ve Admiralty binasının yakınında, St Isaac Katedrali’ne birkaç dakikalık yürüme mesafesinde.
Bilet satış noktalarından ve müzedeki makinelerden bilet satın alabilirsiniz. Mayıs ve Eylül ayları arasında uzun sıralar oluyor. Hızlı giriş turları için önceden rezervasyon yaptırabilirsiniz.
Saint Isaac Katedrali, kentin en ikonik binalarından biri. Dev yaldızlı kubbe, St Petersburg’un merkezindeki birçok yerden görülebilir.
Bugün ibadet için kullanılmıyor, bu yüzden aslında bir müze.
St Isaac katedralinin iç kısmı dış mekân kadar büyük ve farklı mermer türleri, lapis lazuli ve diğer nadir taşlarla dekore edilmiş.
Katedrali ziyaret ettiğinizde ya iç mekanları görebilir ya da 262 basamaklı merdivenleri tırmanarak kemeraltına çıkabilirsiniz.
Saint Petersburg’un en muhteşem panoramik manzarasının tadını burada çıkarabilirsiniz.
Saint Petersburg’a geldiyseniz de Mariinsky Tiyatrosu’nda bir bale gösterisi izlemelisiniz.
Şehir birçok yetenekli bale şirketine ev sahipliği yapıyor, ancak hiçbiri Mariinsky kadar prestijli değil. St Petersburg’u, Bolşoy’un Moskova’yı temsil ettiği gibi temsil ediyor.
18. yüzyılda kurulan Mariinsky’ye, eskiden Rus İmparatorluk Balesi deniyordu.
Şehrin içinden geçen çok sayıdaki nehir ve kanal Saint Petersburg’a “Kuzeyin Venedik’i” unvanını vermiştir. Dolayısıyla, gerçek Venedik gibi, bir tekne turu kentin muhteşem mimarisini görmenin en iyi yollarından biri.
Pek çok şirket bu hizmeti veriyor ve kesinlikle ana caddelerde tekne gezileri satan birine rastlayacaksınız.
Şehirde çeşitli manzaralar ve deneyimler sunan farklı tekne turları var.
Saint Petersburg’daki en anıtsal açık alanlardan biri olan Saray Meydanı, Hermitage’a ev sahipliği yapan Kış Sarayı’nın tam önünde bulunur.
Şehrin ana meydanı olarak kabul edilir ve kalabalığı izlemek ve şaşırtıcı derecede görkemli neo-klasik binaları fotoğraflamak için mükemmel bir alan.
Yaz aylarında, meydanda, binlerce Peterburglu ve turisti çeken çeşitli konserler ve kültürel etkinlikler düzenlenmekte.
Meydanın merkezinde, Rusya’nın Napolyon askerlerine karşı zaferini kutlamak için inşa edilmiş Alexander Sütunu’nu görebilirsiniz.
Nevsky Prospekt – veya Nevsky Bulvarı – Saint Peterburg’un büyük yürüyüş yoludur.
Şehir merkezini doğudan batıya keser ve ziyaretçiler ve bölge halkı için bir referans noktasıdır.
Şehrin en ikonik binalarının çoğu ya burada ya da sadece birkaç metre uzaklıkta yer alır.
Tarihi ve kültürel öneminin yanı sıra, St. Petersburg enfes mutfağı ile de ünlü.
St. Petersburg’un yemek kültürü, kentin tarihi geçmişi olan klasik yemekleri daha modern yorumlarla harmanlıyor.
Aşağıda sizin için Saint Petersburg’taki en iyi restoran ve kafelerin bazılarını sıraladık.
Petersburg’daki Rus mutfağının ilk restoranı, Palkin’in şu anda bulunduğu Nevsky Prospect’teki binada bulunuyordu.
Eski müşteriler arasında Dostoyevski, Leskov, Saltykov-Shchedrin, Çehov, Mendeleev, Çaykovski ve diğer ünlü Ruslar bulunuyordu.
Modern Palkin ise saray tarzı iç kısmı, ahşap zeminleri, pervazları, parlayan avizeleri ve duvar freskleri ile hala lüks.
Palkin’in mutfağı, yemeğe kattığı yenilikçi yorumu ile dünyaca ünlü.
Restorana yapılacak bir ziyaret, aristokrat Rus mutfağının tarihi ile bir toplantıya eşdeğer olacaktır.
Abajour Kafe, kolayca ikinci eviniz olabilecek bir mekân.
Size en sıcak ve en unutulmaz deneyimi sunmak için rahat bir ortam, şık bir iç mekân, göze çarpmayan bir müzik ve özenli personele sahip.
Abajour Kafe farklı mutfakları uyumlu bir şekilde bir araya getiriyor.
Ana spesiyal etin çok lezzetli kalması için özel bir tarifle hazırlanan alışılmadık derecede sulu bir biftek.
Hafif yemekler sevenler, Abajour’un eşsiz lezzet kombinasyonlarına sahip taze salata ve meze çeşitlerinden memnun kalacaklar.
Çehov Restoranı, 19. yüzyılın sonlarında Rusya’nın pastoral bir kırsal kaçamağını temsil etmekte.
Müşteriler klasik Rus yemeklerinin tadını çıkarabilirler: elma ve kızılcık lahanası, , mantarlı kızarmış patates, ince mersin balığı ve kırmızı turta.
Art Café Kommunalka, St. Petersburg’un rahat ruhuyla dolu büyüleyici bir mekân.
Menü, bazıları popüler Sovyet film başlıklarına adanmış benzersiz isimlerle çağdaş Rus mutfağının yemeklerini sunuyor.
Kommunalka genellikle Öğrenci Günü’ndeki kostüm partisi veya Nisan ayının ilk kutlaması gibi temalı etkinlikler ve festivaller düzenler.
Art Café Kommunalka kültürel eğitimi teşvik eder ve genellikle saksafon veya piyano performansları gibi canlı müzik performansları sunar.
Philibert, misafirperver bir kafe olma ününü, sadece güler yüzlü hizmeti nedeniyle değil aynı zamanda iç mekânı nedeniyle de kazanmış: panoramik pencereler, hafif ahşaptan yapılmış mobilyalar, ferforje çerçeveli aynalar, beyaz raflar ve avizeler, klasik Fransız iç mekanlarına atıfta bulunmakta.
Menü, restoranın Provençal ruh halini yansıtıyor.
Narenciye sosunda haşlanmış beş tür kiş, soğan çorbası, salata Nicoise ve kurbağa bacağı sunulan yemekler arasında yer alıyor.
Petersburg’da tamamen vegan ve çiğ diyetlere adanmış ilk restoran olan Ukrop, lezzetli yemekler sunan bir yer.
Burada, minimal malzemelerden elde edilen ve sadece doğal ürünlerden üretilen vegan yemeklerin tadını çıkarabilirsiniz.
Ukrop, menülerinden iç kısmına kadar her şeyde görülebilen bir minimalizm yaklaşımı geliştirmiş: beyaz duvarlar, bol miktarda bitki ve yazı tahtaları mekanın ana tasarım öğeleri.
Gloss Kafe, St. Petersburg’un kalbinde, Nevsky Prospekt’te arkadaşlarınızla ya da önemli birisiyle kaliteli zaman geçirebileceğiniz modaya uygun bir mekân.
Gloss Kafe’nin spesiyalleri pan-asya mutfağındandır.
Tüm yemekler en taze malzemeler kullanılarak hazırlanır ve sizi kusursuz kalite ve mükemmel tat ile memnun eder.
Akşamları, özel kokteylleri ve DJ’lerin popüler uluslararası şarkılar çaldığı yetenekli barmenlerle, mekan popüler bir yere dönüştürülür.
L’Europe Restaurant, kentteki en iyi klasik gurme deneyimlerinden birini sunan, St. Petersburg’daki en eski restoran.
Restoran, mimar Karl Makkenezen tarafından tasarlanmış ve 1905 yılında inşa edilmiş bir Art Nouveau iç mekanına sahip.
Burada görkemli akşam yemekleri yiyen ünlü insanlar arasında şu isimler yer almakta: 2’nci Elizabeth, Çaykovski, eski ABD başkanı Bill Clinton, Michael Douglas ve Elton John.
Kuşkusuz, bu, Rusya’nın kültürel başkentindeki seçkin yaşam merkezlerinden biri.
Restaurant L’Europe, 2008, 2009 ve 2010 yıllarında, dünyadaki en etkileyici şarap listelerinden birine sahip olduğu için yetkili Amerikan yayını olan Wine Spectator’dan The Superiority Awards ödülünü kazandı.
Her sabah restoranda servis edilen muhteşem kahvaltı büfesi, görkemli büyük salon ve sonsuz büfe ayarlarıyla Wow-Travel dergisi tarafından dünyanın en iyilerinden biri olarak kabul edildi.
Restoran Na Zdorovye eski tarifler kullanılarak hazırlanan geleneksel Rus mutfağından lezzetli yemekler sunmakta.
Burada geçmişin atmosferini deneyimleyebilir ve günümüzde nadiren pişirilen lezzetleri deneyebilirsiniz.
Restoran, her biri benzersiz bir tarzda dekore edilmiş ancak klasik Rus tarzının genel özelliklerini takip eden patchwork peçeteler, ahşap masalar, ahşap oymaları ve Gzhel ve Khokhloma ustaları tarafından boyanmış nesneler gibi dekor nesnelerini içeren çeşitli odalara ayrılmıştır.
Restoranın menüsünde leziz sıcak çorbalar, her türlü et ve balık lezzetleri, lahana ve patatesli geleneksel kekler, kholodetler, mantar ve sebze turşusu ve sığır eti, kuzu veya mantar dolgulu el yapımı Sibirya köfte gibi çok sayıda yemek bulunur.
Na Zdorovye’de ayrıca, Rusya’nın her yerindeki köylerden gerçek anlamda hazırlanmış bir votka deneyebilirsiniz.
Frenk üzümü, kızılcık, çilek veya pancardan yapılmış çeşitli baharatlar ve otlar ile yapılır, sadece lezzetli değil aynı zamanda sağlıklı bir içecek.
Zoom Kafe 2004 yılında kapılarını açtı ve günlerinin çoğunu şehir merkezinde geçirenlere konforlu ve ev benzeri bir sığınak sağlamaya odaklandı.
Zoom Kafe hem yerel halk hem de turistler arasında popüler oldu. Zoom’da servis edilen yemekler basit; mekan rahat kanepeler, ahşap masalar ve doldurulmuş hayvanlar içeren üç salona bölünmüş.
Rahatça vakit geçirmeniz ve kendinizi mutlu etmek için Rus ve yabancı dillerdeki dergiler ve kitaplar ile dama, satranç ve tombala gibi oyunlar var.
St. Petersburg alışveriş yapmak için çok uygun bir şehir, zira tarihi merkezde pek çok mağaza bulunuyor ve bu mağazalar gerçekten görülmeye değer.
Geleneksel “yerel” porselen ürünlere odaklanmıştır.
Ana ticaret caddesi, tüketici ürünleri olan ucuz dükkanların pahalı butiklerle kolayca bir arada yaşadığı Nevsky Prospekt.
St Petersburg’daki alışveriş merkezleri batıdakilere çok benzer.
En iyi lüks tasarımcı markalarının yanı sıra Rus dükkanları ile karıştırılmış Avrupa mağazalarını da bulabilirsiniz.
Genellikle kafe ve sinema gibi olanaklara sahipler ve Galeria’da bowling salonu ve çocuklar için devasa bir eğlence alanı var.
Moskova Tren İstasyonu’ndan sadece bir adım ötede, St. Petersburg’un tam merkezinde, en büyük, en ünlü alışveriş merkezi.
Alışveriş merkezinin beş katı, 10’dan fazla sinema salonu, 300’den fazla mağaza, 30 restoran ve kafeye ev sahipliği yapıyor.
Şehrin tarihi merkezinde yer alan bu alışveriş merkezi, Moskova Tren İstasyonu’nun hemen karşısında 2010 yılında açılmış ve hala içte ve dışta yeni ve modern görünüyor.
7 kata yayılmış Nevsky AVM’de, bir yeme içme bölümü ve üç katlı kapalı otopark ile moda ürünleri ve hizmet yelpazesi sunan 100’den fazla perakende mağaza bulunuyor.
Eve döndükten sonra, St Petersburg’a yaptığınız muhteşem geziyi hatırlamak için hatıra eşyaları satın almalısınız.
Rusya’dan alabileceğiniz hediyeliklerin önde gelenleri olan kehribar mücevher, geleneksel el sanatları, Rus bebeği veya bir Faberge yumurtasını St Petersburg’taki hediyelik eşya satan mağazalarda kolayca bulabilirsiniz.