Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısında yer alan Varna, ülkenin üçüncü en büyük şehri. Balkanların İbiza’sı olarak da bilinen Varna’da görülecek pek çok yer, tadılacak farklı lezzetler ve tahminlerinizin çok çok üzerinde eğlenceli bir hayat var. Türkiye’ye de oldukça yakın olan Varna’ya kısa bir hafta sonu tatili için bile gidebilirsiniz. Uzun yıllar Osmanlı himayesinde olan Varna’da Osmanlı Dönemi’nden kalma pek çok eser de görebilirsiniz diyoruz ve sizi Varna gezi rehberimizle baş başa bırakıyoruz.
Varna’da görülecek yerler:
İçindekiler
Dormition, Varna’nın en büyük, Bulgaristan’ın ise ikinci büyük katedrali. Dormition Katedrali altın sarısı kubbeleri, seramiklerle süslemiş zemini ve freskleri ile Varna’nın en dikkat çekici yapılarından biri. 1886 yılında inşa edilen, 38 metre yüksekliğindeki çan kulesi ile dikkat çeken katedrale ulaşmak biraz meşakkatli. Katedralin güzelliklerini görmek için 133 basamak merdiven çıkmak gerekiyor. Ancak emin olun bu yorgunluğa fazlasıyla değiyor. Katedralin duvarındaki ikonları, oymalı yapıları kesinlikle görmeye değer.
Antik Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma eserlerin sergilendiği Varna Arkeoloji Müzesi tarih meraklılarının asla es geçmemesi gereken yerlerden biri. İkinci katı dini ikonografilere ayrılmış olan Varna Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde caz konserleri düzenlendiği de aklınızda bulunsun. Denk gelirseniz belki gitmek istersiniz.
18. yüzyılın ortalarında inşa edilen saat kulesi uzun yıllar itfaiyeciler tarafından gözetleme kulesi olarak kullanılmış. Şehir parkının içinde yer alan kule oldukça merkezi bir noktada. Saat kulesi özellikle akşam saatlerinde çok güzel ışıklandırılıyor. Parkta oturup bir yandan bir şeyler içip bir yandan da kuleyi izlemek oldukça keyifli. Aklınızda bulunsun derim.
Kızıl bakır tonlarındaki Opera Binası Varna’nın en dikkat çekici yapılarından biri. Yerel halkın en şık kıyafetlerini giyip opera veya bale gösterisi izlemeye gittiği Varna Opera Binası’na sadece dışarıdan bakmayın deriz. Beğendiğiniz bir gösteriye bir bilet alıp izlemek de çok keyifli.
2015 yılında açılan Retro Müze’de ağırlıklı olarak sosyalizim dönemindeki yaşantıyı anlatan eserler sergileniyor. Klasik araçlar, Rus yapımı elektrikli süpürgeler, Doğu Avrupa ülkelerinde üretilen kozmetik ürünleri, filtresiz Bulgar sigaraları o eserlerden sadece birkaçı. 1944-1989 yıllarına yolculuk yapmak istiyorsanız Retro Müze’yi Varna’da görülecek yerler listenize mutlaka ekleyin.
Varna şehir merkezinden 19 km uzaklıktaki Taş Ormanı için çölü andıran bir kaya oluşumu diyebiliriz. Avrupa’da doğal oluşan iki çölden biri olan Taş Ormanı, Varna’nın en görülesi yerlerinden biri. Ziyaret etmeyi düşünenler için minik bir uyarı yapmakta fayda var. Taş Ormanı’nda sık sık kum fırtınaları çıkıyor. Ancak bu sizi korkutmasın, genellikle tehlike arz eden bir durum oluşturmuyor.
Eskiden Varna’nın en çok kullanılan ana yollarından biri olan Preslav Sokağı günümüzde turistlerin en çok vakit geçirdiği noktalardan biri. Varna’nın tam merkezindeki Slaveykov Meydanı’ndan başlayan Preslav Sokağı, Antik Avrupa Dönemi’nden kalma binaları ile turistlerin ilgi odağı.
Şehir merkezinin tam ortasında sayılabilecek bir noktada yer alan Roma Hamamı Varna’nın en önemli tarihi ve kültürel miraslarından biri. M.S. ikinci yüzyılda inşa edildiği düşünülen Roma Hamamı Bulgaristan’ın en iyi korunmuş tarihi eserleri arasında ilk sıralarda yer alıyor.
Altın kumlar, nam-ı diğer Golden Sands incecik kumu masmavi denizi ile bizim Karadeniz kıyılarımızdan oldukça farklı bir sahil şeridi vaat ediyor. Rivayete göre yıllar önce bir korsan gemisi tamamı altından oluşan hazinesini buraya gömmüş. Tanrı da onları cezalandırmak için bütün altınlarını kuma çevirmiş ve Golden Sands böyle oluşmuş. Siz de yaz aylarında Varna’ya giderseniz Altın Kumlar’da deniz güneş keyfi yapmadan dönmeyin derim.
Varna’nın sekiz kilometre dışında yer alan Evksinograd Sarayı şehir merkezinde olmaması sebebiyle genellikle es geçiliyor. Ancak günümüzde kamu binası olarak hizmet veren, deniz kenarındaki Evksinograd Sarayı bizce Varna’ya gidenlerin es geçmemesi gereken yerlerden biri. İçinde tablolardan porselenlere pek çok sanat eserinin sergilendiği Evksinograd Sarayı’nı gezmek isterseniz önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Hatta bize sorarsanız Evksinograd Sarayı’na giderseniz düzenlenen ziyaret turlarına katılarak sarayı rehber eşliğinde daha detaylı gezmelisiniz.
Şehir turunuza kısa bir mola vermek, sessiz ve keyifli bir ortamda soluklanmak ya da kısa bir yürüyüş yapmak isterseniz rotanızı Primorski Park’a çevirebilirsiniz. Yanınızda götüreceğiniz mini atıştırmalıklarla Primorski Parkı’nda mini bir piknik yapmak da güzel bir fikir olabilir. Ne dersiniz?