Duvarlar, en eski zamanlardan beri insanlar için hem güvenliğin hem de sınırların belirleyicisi olmuş.
Günümüzün gelişen teknolojileri, eski zamanların güvenlik önlemlerini geçersiz kıldı. Artık işlevi kalmayan bu duvarlar, şimdilerde sadece gezginlerin keşif rotalarını renklendiren tarihi eserler konumunda.
Yıllar boyunca binlerce insanın emeği sonucunda ortaya çıkan bu duvarlar, birçok efsaneye konu olmalarının yanı sıra kendi mitlerini oluşturup birçok sanat eserine de ilham oldular.
Yurt dışı uçuşları ile keşfedebileceğiniz dünyanın en büyük duvarlarını sanal bir tura çıkıyoruz. Bu turda, Çin’den İngiltere’ye, Almanya’dan Zimbabve’ye kadar uzanan bir geziye çıkacağız.
Kahvenizi koyun, koltuğunuzu geriye doğru yaslayın ve dünyanın en ünlü duvarlarının hikayelerini dinlemeye hazırlanın. Kimisi çok acıklı, kimisi çok şaşaalı!
İçindekiler
İmparator Çin Şi Huang adına milattan önce 221 yılında yapımına başlanan ve inşası 2000 yıl boyunca devam eden Çin Seddi, Dünyanın 7 Harikası listesindeki eserlerden biri olarak her yıl milyonlarca turisti kendine çekiyor.
Son yıllarda yapılan arkeolojik çalışmaların ışığında, uzunluğunun 22 kilometreye kadar devam ettiği keşfedilen Çin Seddi, toplamda 3 milyon insanın yapımında görev aldığı devasa bir sur.
Toplamda 15 Çin eyaletini koruma amacı ile inşa edilen bu duvar, insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük yapısı konumunda.
Mançu ve Moğol akınlarına karşı koruma amacı ile inşa edilmiş bu duvarlar, aynı zamanda Çin halkının sınırların dışına çıkmamasını sağlarmış. Yerleşik bir hayat düzeni güden Çin Hanedanlığı, halkı belirli sınırlar içinde tutarak üretimi maksimize edermiş.
Po Hay Körfezi’nden başlayarak Gansu Jiayu Geçidi’ne kadar uzanan geniş bir coğrafya boyunca ziyaret edilebilen Çin Seddi için en pratik yöntem, Beijing’e gittikten sonra yerel turlara katılmak.
Çin Seddi gezisi ile Dünyanın 7 Harikası’ndan birini keşfetmeye hazırlanın. Üstelik, Çin’de görülecek daha birçok çok şey var.
Dünyanın en ünlü duvarlardan bir diğeri, hiç şüphesiz Berlin Duvarı.
1961 yılında, Doğu Berlin’e kadar uzanan Sovyetler Birliği ile Batı Almanya arasında kurulan bu duvar, 1989 yılında iki bölgenin arasındaki geçiş yasağının kalkması sonucunda yıkıldı.
Bazı bölümleri koruma altına alınan Berlin Duvarı, günümüzde Berlin’in en önemli turistik noktalarından biri konumunda.
Sovyetler Birliği’nin çöküşünü ifade eden duvarın yıkımı ile beraber, Almanya yeni bir döneme adım attı ve Doğu ile Batı Berlin, tekrar birleşmiş oldu.
Birçok görüşe göre bir utanç duvarı olarak tanımlanan bu yapının bazı bölümleri, günümüzde bir açık hava sergisi olarak hizmet veriyor.
Dünyanın popüler duvar sanatçıları tarafından boyanan Berlin Duvarı, her gün binlerce gezgini kendine çağırıyor. Birbirinden renkli ve yaratıcı duvar resimlerini görebileceğiniz Berlin Duvarı çevresinde, ayrıca diğer ünlü Berlin’in görülecek yerlerini keşfedebilirsiniz.
Batı Duvarı olarak da bilinen Ağlama Duvarı, Yahudilerin en kutsal saydığı yerlerden biri olarak her yıl yüzbinlerce dindar insanı kendine çekiyor.
Mescid-i Aksa’nın arka kısmında bulunan duvar, İslam alemi tarafından Burak Duvarı olarak da biliniyor.
Bir bölümü Romalılar, bir bölümü Emeviler döneminde, bir bölümü de Osmanlılar tarafından inşa edilmiş Ağlama Duvarı ya da Burak Duvarı, uzun yıllar boyunca dini tartışmalara neden olmuş.
Günümüzde duvarın mülkiyet hakkı İslam alemine verilmiş, Yahudiler ise burada herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan dini ibadetlerini yerine getirebiliyor.
Ağlama Duvarı ziyareti yapmak istiyorsanız Filistin ya da İsrail varışlı uçuş seferleri Kudüs’e ulaşabilirsiniz.
Roma İmparatorluğu’nun Britanya eyaletinin kuzey sınırlarını korumak amacı ile inşa ettiği Hadrian Duvarı, İngiltere’de görebileceğiniz en gösterişli ve tarihi duvarlardan biri.
İmparator Hadrianus adına milattan sonra 122 yılında yapımına başlanmış bu duvar, İngiltere’den İskoçya’ya kadar uzanıyor.
Barbar kavimler ile Britanya eyaleti arasındaki sınırları belirleyen bu duvar, iki bölge arasındaki ticaretin sağlayan kapılar ile geliştirilmiş.
Pikt Duvarı olarak da isimlenen Hadrian Duvarı, İngiltere doğasında tarihi bir maceraya atılmak isteyenlerin düşünebileceği alternatif rotalardan biri.
Doğu ucu Newcastle’a yakın olan duvar, toplamda 118 kilometre uzunluğa erişiyor. Britanya’nın bir yapı için zorlu gelen iklim şartlarına ve kuzeyli kabilelerce birkaç kez tahrip edilmiş olmasına rağmen, duvarın büyük bölümü hala ayakta duruyor.
Romalıların İngiltere ve İskoçya’da inşa ettiği üç duvarın ikincisi konumundaki bu duvar, bazı noktalarda 3 metreye kadar yükseliyor.
Sahra Çölü’nün en büyük yapılarından biri olma unvanına sahip Zimbabve Duvarları, Geç Demir Çağı’nda güçlü bir topluluk olan Zimbabve Krallığı’nın başkentini koruma amacı ile inşa edilmiş.
UNESCO Mirası Sit Alanı olarak korunan Zimbabve Duvarları, Zimbabve’nin güneydoğusunda bulunan Mutirikwe Gölü’nün yakınlarında bulunuyor.
Zimbabve üzerinden kültür turları düzenlenen bu duvarlar, Shona kültürünün görkemli tarihine bir bakış atmak için uygun bir rota sunuyor.
11. yüzyıl ile 15. yüzyıl arasında uzun ve azimli bir çalışma ile yapımı tamamlanan Zimbabve Duvarları, beş metre yüksekliğe ulaşıyor ve henüz duvarcılık teknolojilerinin çok gelişmediği bir çağda yapılmış.
Uzun yıllar boyunca Zimbabve Krallığı’na korunaklı bir yuva sağlayan bu duvarlar, daha sonrasında terk edilmiş. Günümüzde ise burası ülkeyi ziyaret eden maceraperest gezginlerin uğrak noktası konumunda.
Geçmişin en görkemli metropollerinden Babil, tabii ki dönemin en güçlü duvarları ile korunuyor olmalıydı.
Günümüzde sadece kalıntıları bulunan Babil Duvarları, zamanında o kadar ihtişamlı görünürmüş ki ünlü coğrafyacı Strabon, burayı Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olarak tanımlamış.
Eski diktatörlerden Saddam Hüseyin’in kalıntıları üzerinde sarayını inşa ettiği bu duvarlar, artık pek görülmeye değer olmasa da dünyanın çeşitli müzelerine parçaları ile ilham veriyor.
Örneğin Babil surlarının bir kısmı ve bu surların olağanüstü parçası İştar Kapısı, Berlin’deki Bergama Müzesi’nde birebir boyutlarıyla gözlemlenebiliyor.
Mavi, sarı ve kırmızı tuğlalarla inşa edilen Babil surları, zamanında üzerindeki aslan figürleri ile çok korkutucu görünüyor olmalıydı; şimdilerde ise Bağdat’a 85 kilometre uzaklıktaki bir alanda küçük bir parça kalıntı halinde.
Babil Surları’nı artık sadece tarih kitaplarından ve müzelerdeki restore edilmiş parçalarından biliyoruz.
Rakiplerine göre 5 kilometrelik uzunluğu ile oldukça küçük olsa da Ston Duvarı, Hırvatistan’ın en ünlü tarihi surları listesinde ilk sırada.
Dubrovnik ile Korcula şehirleri arasında tarihi bir şehir olan Ston’u koruyan bu duvarlar üzerinde 3 adet kaleyi barındırıyor: Veliki Kastio, Koruna ve Podzvizd.
Dünyaca ünlü dizi Game of Thrones’ta, King’s Landings’in güneyindeki kale duvarı rolüne layık görülerek global bir anlamda popülarite kazanan Ston Duvarı, özellikle tarihi atmosferlerde fotoğraf çektirmek isteyenleri kendine çekiyor.
Peru’nun en eski şehirlerinden Cusco yakınlarında, İnka zamanlarından kalma harabeler yükseliyor: Sacsayhuamán.
Hayret uyandırıcı mimarileri ile maceraperestleri kendine çeken bu duvarlar, şehre 3 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
Sacsayhuamán’ın ilginç mimarisi, insana onun savunmadan çok ibadet etme amacı ile inşa edildiğini düşündürtüyor ki birçok tarihçi de teorilerini bu doğrultuda geliştirmiş.
İstila ve depremler sonucunda yıpranan Sacsayhuamán’ın yapı bütünlüğünden günümüze sadece üçte biri ulaşabilmiş.
Yolunuz gelecekte bir gün Peru’ya düşer ise, İnkalardan kalmış bu sıra dışı yapıyı mutlaka ziyaret etmenizi öneriyoruz.
Duvar denilince insanın aklına birçok yapı geliyor: Oda duvarları, kale duvarları, ibadet duvarları ve belki de anıt duvarları.
Amerika Birleşik Devletleri’nin en ünlü duvarlarından biri olan Vietnam Şehitleri Anıtı, tam olarak son kategoriye giren bir yapı.
Vietnam şehitleri anısına tasarlanan bu duvar, Vietnam Savaşı’nda hayatını kaybeden askerlerin isimleri ile kaplı.
Vietnam Şehirleri Anıtı, Washington’a yolu düşen herkesin birkaç dakikasını hak ediyor. Anıtın tasarımı sade olabilir ama ifade ettiği şeyler Amerikan haklı için çok önemli.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Seattle eyaletinde dünyanın en garip duvarlarından biri yükseliyor: Sakız Duvarı.
Adından da belli olduğu gibi çiğnenmiş sakızlar ile kaplı bu duvarın hikayesi ise oldukça ilgi çekici. 1990 yıllarda eyaletin en popüler tiyatro salonu Post Alley, kapısının önündeki uzun insan kuyrukları ile bilinirmiş. İçeri sakız ile girmenin yasak olmasından dolayı, kuyruktaki insanlar çiğnedikleri sakızları bekledikleri alanın yanındaki duvarlara yapıştırırmış.
Temizlik işçileri duvarları düzenli olarak temizlerken zaman içerisinde bu duvar turistik önem kazanınca duvar kendi haline bırakılmış.
Uzun yıllar boyunca biriken sakızlarla inanılmaz bir görünüme sahip olan Sakız Duvarı, günümüzde hijyenik bulunmadığı için tekrar temizlenmeye başlanmış.
Burayı ziyaret eden gezginler, duvara sakız yapıştırmaya devam ediyor ve Sakız Duvarı, Seattle’ın en çok ziyaret edilen noktalarından biri konumunda.
Sarayburnu’nda küçük bir yerleşim yeri olan Ligos adlı köyü koruma amacı ile inşa ettirilen İstanbul Surları, zaman içerisinde geliştirilerek bütün bir şehri korur hale gelmiş.
Roma mimarisi ve askeri savunma dehasının birleşimi ile meydana gelmiş bu muhteşem surlar, Haliç bölgesini kapsayan toplamda 22 kilometrelik bir alana yayılmış.
Bu görkemli duvarın birçok parçası İstanbul şehrinde gezilebiliyor.
Dünya tarihinin en büyük suru Çin Seddi olabilir ama en eskilerinden biri İran’da bulunan Gorgan Seddi.
Milattan önce 247 yılında inşası başlanan Gorgon Seddi, tam tamına 3 yılda tamamlanmış.
Hadrian Duvarı ile Antonine Duvarı’nın birleşiminden bile daha uzun olduğu düşünülen Gorgan Seddi, inşasında kullanılan kırmızı tuğlalar sayesinde “Kırmızı Yılan” unvanı ile ünlenmiş.
Arkeoloji çevresi tarafından hala araştırılmaya devam eden Gorgan Seddi, birçok tarihi bilgiyi değiştirecek gibi.
Duvar kalıntılarını merak edenler, İran üzerinden tarihi keşiflerine başlayabilir.
Tıpkı İstanbul’da olduğu gibi Atina’nın da görkemli tarihinden kalma izler şehrin dört köşesine yayılmış.
Milattan önceki zamanlarda Atina’yı koruyan Uzun Duvarlar, günümüzde şehrin belli bölgelerinde parça parça olarak keşfedilebilir.
Şehrin yönetim merkezi Akropolis’i koruyan iç duvarlar ise dış surlara oranla çok daha iyi durumda.
Farklı dönemlere kategorilenmiş 50’den farklı katmanı ile Troya, ülkemizin en turistik noktalarından biri olarak her yıl yüz binlerce tarih meraklısının ilgisini çekiyor.
Truva Atı ile dünyaca ünlenmiş hikayesi, Troya Antik Şehri’nin en bilinen noktası olabilir ama bu şehrin tarihe geçmiş noktası, duvarları olarak bilinir.
Troya Duvarları ya da bir diğer bilinen ismi ile Truva Surları, zamanında o kadar güçlü bir koruma sağlarmış ki Troya’nın feth edilmesi imkansıza yakın olarak görülmüş. Tabii Truva atı surların içine girene kadar.
İtalya içerisindeki kaleler ve surlar oldukça ünlü ama muhtemelen en güzel görünenlerinden biri Monteriggioni Surları.
Siena şehrinin Orta Çağ dokusu korunmuş en ünlü şehirlerinden Monteriggioni, insana adeta zamanda yolculuk yaptırıyor.
Neredeyse mükemmel bir şekilde korunmuş bu surlar, eskiden şehri yabancılardan korumuş olabilir ve şimdilerde ise kente yabancıları tıpkı bir mıknatıs gibi çekiyor.
Siena Cumhuriyeti tarafından 13. yüzyılın başlarında inşa edilen bu surlar, bölgenin önemli ticaret yolu Cassia’ya hakim bir noktada olacak şekilde planlamış.
Monteriggioni şehrine zenginliği getiren bu surlar üzerinde eski adetler devam ettiriliyor. Buradaki Orta Çağ festivallerine ve kutlamalarına denk gelirseniz, kendinizi bir zaman makinesinden geçmiş gibi hissedebilirsiniz. Şövalyelere dikkat edin!
Tarihin en güçlü duvarlarından biri ile tanışmaya hazır olun: Dubrovnik Surları.
1979 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne girmeye hak kazanan bu ünlü surlar, klasik anlayıştan biraz daha vizyoner bir şekilde tasarlanmış.
Karadan gelebilecek tehlikelerin yanı sıra deniz üzerinden saldırabilecek ordulara karşı tasarlanmış bu surlar, Dubrovnik’i tamamen kaplıyor.
Yaklaşık 2 kilometre uzunluğundaki Dubrovnik Surları, 10. yüzyılda yapılmasının ardından 16. yüzyılda hasar görmüş olsa da, başarılı restorasyon çalışmaları sayesinde hala ayakta duruyor.
Eski Şehir bölgesini Yeni Şehir’den ayıran Dubrovnik Surları üzerinden izlenebilen şehir ve deniz manzaraları inanılmaz derecede büyüleyici. Burada gezineceğiniz zaman fotoğraf makinenizin şarjının tam olduğundan emin olmanızı tavsiye ediyoruz.
Sur denilince insanın aklına her zaman Orta Çağ ülkeleri gelmesinden daha normal bir şek yok çünkü surlar bu dönem içerisinde hayatı öneme sahipti. Suru olmayan yerleşim yerleri, işgale ve yağmaya açık konumda kalıyordu.
İspanya’nın batısında, kayalık bir tepeye inşa edilmiş Avila şehri de o zamanların en korunaklı bölgelerinde biri olmalıydı; zira bu şehrin surları günümüze kadar zarar görmeden ulaşabilmiş durumda.
İspanya’da tarihi yerlerde gezinmek isteyenlerin ilk duraklarından biri olan Avila, günümüzde insanlardan çok leyleklere yuva olmuş durumunda. Şehir surlarının arasını süsleyen kapı ve kulelerde, leylek yuvaları görülebiliyor.
11. ve 12. yüzyıl dolaylarında yapıldığı düşünülen Avila Surları, İspanya’da görülebilecek en güzel duvarlardan biri.
6.5 kilometre uzunluğundaki Hacı Abdullah Duvarı, pek görkemli görünmeyebilir ama 1610 yılından beri zamanın etropisine karşı koyuyor.
Hayvanların belirli sınırlar dışına çıkmaması için yapılan bu duvar, belki de imece kültürünün en güzel örneklerinden biri.
O dönem içerisinde bölgenin ünlü isimlerinden Hacı Abdullah Bey adı ile inşa edilen bu duvar, günümüzde Giresun’un en çok ilgi çeken yerlerinden biri.
Ucu bucağı normal insan görüşü ile fark edilemeyen Hacı Abdullah Duvarı, yolu Giresun’a düşenlerin mutlaka görmesi, hatta çevresinde uzun doğa yürüyüşlerine çıkması gereken bir yapı.
Çin’in en eski şehirlerinden biri olan Xi’an’da dünyanın en geniş surlarından biri yükseliyor: Xi’an Surları.
Ünü dünyaya yayılmış Terracotta Ordusu’na ev sahipliği yapan bu şehir, Çin İmparatorluğu’nun görkemli tarihine tanık olmak için ideal bir rota.
Milattan önce 10. yüzyıl dolaylarında inşa edilen Xi’an Surları, 14. yüzyılda restore edilerek yeniden düzenlenmiş.
Eski İspanya İmparatorluğu’nun başkenti Toledo, günümüzün saklı cennet rotalarının başında geliyor.
İspanya gezisi esnasında gezilebilecek yerlerden Toledo, Orta Çağ zamanlarından kalma duvarları ile mükemmel fotoğraf kareleri sunuyor. İspanya gezisini Orta Çağ atmosferi ile renklendirmek isteyenlere duyurulur.