Yalnızca Avrupa’da değil tüm dünya genelinde her yıl binlerce festival düzenleniyor. Farklı sürelerde ve farklı konseptlerde olan bu festivallerin bazılarına katılım ücretsizken, bazıları ise adeta cep yakıyor.
Dünyanın en iyi sanatçılarını dinleme ve izleme fırsatına eriştiğimiz festivaller, kimi zamansa bir geleneğe bağlı olarak organize ediliyor. Nedeni her ne olursa olun bir yerde festival düzenleniyorsa, orada eğlence vardır, müzik vardır, dans vardır.
Ülke ekonomisine de büyük katkı sağlayan bu festivallerin en az birini ya da birkaç tanesini ölmeden önce mutlaka görmeniz gerekiyor.
İşte karşınızda dünyanın dört bir yanında düzenlenen en popüler 25 festival:
İçindekiler
Bahar Festivali olarak da adlandırılan Çin Yeni Yıl Kutlamaları geleneği 4 bin yıl öncesine dayanıyor.
Ocak ayında başlayan ve iki hafta boyunca devam eden kutlamalar kapsamında iş yerleri ve okullar birkaç günlüğüne tatil ediliyor. Ailesiyle vakit geçiren insanlar, şans getirdiğine inanılan noodle çorbası gibi geleneksel yemekler hazırlıyorlar.
Geleneksel kıyafetler eşliğinde sokağa dökülen halk, havai fişek gösterilerini izliyor.
Çeşitli aktivite ve şovların iki hafta boyunca sürdüğü Çin Yeni Yıl Kutlamaları, yalnızca Çin’de değil, Güney Kore, Laos, Endonezya, Singapur, Vietnam, Malezya, Tayvan, Hong Kong, Filipinler, Macau, Brunei ve Japonya’da da kutlanıyor.
Kutlamalara ve etkinliklerin çoğuna katılım ücretsiz olsa da bazı aktiviteler için belirli bir ücret ödemeniz gerekebiliyor.
Çin’in en soğuk eyaletlerinden bir tanesi olan Heilongjang’ın başkenti Harbin’de gerçekleştirilen festival kapsamında şehir, buzdan yapılmış devasa heykellerle süsleniyor.
İlk olarak 1963 senesinde düzenlenen Harbin Buz ve Kar Heykel Festivali 50 gün sürüyor ve dünyanın en büyük kış festivalleri arasında kabul ediliyor.
Buzdan yapılma heykellerin yanı sıra kayak, yüzme, buzdan heykel yapımı gibi aktiviteler organize ediliyor.
Harbin’de bulunan 4 farklı tema parkında düzenlenen festivale katılım ücretsizken, etkinlik ve sergi alanlarına belirli bir giriş ücreti ödemeniz gerekebiliyor.
Her yıl 1 milyondan fazla insanın katılım sağladığı festival kapsamında, 2007 senesinde 40 farklı ülkeden 600 heykeltıraşın bir araya gelerek oluşturduğu 35 metre yüksekliğinde ve 200 metre genişliğindeki ‘Romantic Feelings’ adlı heykel, ‘Dünyanın En Büyük Kar Heykeli’ unvanıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi başarmış.
İtalya’nın Venedik şehrinde düzenlenen ve 40 gün 40 gece, insanların gösterişli kostümler giyerek kutladığı Venedik Karnavalı, 1268 senesinden beri kutlanıyor.
Pagan kültüründe baharı karşılamak için düzenlenen organizasyon yasaklansa da 1979 senesinde yeniden kutlanmaya başlamış ve o tarihten itibaren her sene düzenlenmiş.
İlk yıllarda sosyal sınıf ayrımına karış bir duruş niteliği taşıyan maskeler, zamanla Venedik Karnavalı’nın vazgeçilmez materyali haline gelmiş.
Karnaval boyunca özellikle Son Marco Meydanı’nda çeşitli etkinlikler, gösteriler ve yarışmalar düzenleniyor. Karnavalın en dikkat çeken etkinliği ise Meleğin Uçuşu, Kartalın Uçuşu ve Aslanın Uçuşu adını verdikleri üç uçuş etkinliğinden oluşuyor. Dünyanın dört bir yanından katılımcıların akın ettiği festivale katılım ise ücretsiz.
Güney Amerika’nın, hatta dünyanın en büyük ve en ünlü festivali olarak kabul edilen Rio Karnavalı, Brezilya’da bulunan samba okullarının gerçekleştirdikleri gösteri ile başlıyor.
Dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanın katıldığı festival, Hristiyanlık inancındaki Büyük Perhiz’den önce düzenleniyor.
Rengarenk kostümler, müzikler ve eğlencelerle her insanın hayatında bir defa mutlaka katılması gereken festivalin giriş ücretleri ise 100 dolardan başlıyor, 2000 dolara kadar çıkabiliyor.
Festivalin şubat ayında gerçekleşmesine aldanmayın. Brezilya, Güney Yarım Küre’de bulunduğu için şubat ve mart aylarında sıcaklık ortalama 30 santigrat derece civarında oluyor.
Renklerin festivali olarak da adlandırılan Holi Fest, Hindistan’ın çeşitli bölgelerinde büyük bir coşkuyla kutlanıyor.
İyiliğin kötülüğe karşı zaferini simgeleyen Holika’dan esinlenerek Holi adını alan festivalin tarihçesi mitolojiye ve efsanelere dayanıyor.
Festival başlamadan önce katılımcılar topladıkları tahta ve odun parçalarından bir kukla yapar ve ardından ateşe verirler. Şeytana küfürler eşliğinde “Holi-hai!” diye bağıran halk, festival bitiminde ateşin külünden bir tutam alır ve kötülükleri uzak tutmak için evlerine götürür.
Festivalin ikinci gününde ise şarkılar söylenir danslar edilir. Tüm sokaklar rengarenk olur.
Festivalde kullanılan renkler ise duyguları temsil eder; kırmızı masumiyeti, yeşil canlılık ve enerjiyi, mavi sakinlik ve ağırbaşlılığı, sarı ise dindarlığı.
Festivale katılım ise ücretsiz.
Aslında Latin Amerika ülkelerinin çoğunda kutlansa da en renklisi Meksika’da gerçekleşiyor.
Tarihinin 14. yüzyıllara, Azteklere dayandığı inanılan festivalin amacı ise ölüleri anmak.
Başlangıçta festival olarak düşünülmeyen organizasyon zamanla şenliklerin yapıldığı bir ortama dönüşmüş. 19. yüzyılın sonların Meksikalı sanatçı José Guadalupe Posada’nın resmettiği Calavera de la Catrina, zaman içerisinde Meksika halkının hayali bir karakteri olmuş ve Ölüler Günü Festivali ile özdeşleşmiş.
Festivalin son günün sevdikleri, hayatlarını kaybeden yakınlarının mezarlarına giderek Flor de Muerto (ölülerin çiçeği) bırakır.
Cadılar Bayramı’nın aksine festivalin amacı insanları korkutmak değil, ölülere anmaktır ve festival günü resmi tatil kabul edilir.
Goldenvoice tarafından düzenlenen Coachella Festivali ilk olarak 1999 senesinde Paul Tollett ve Rick Van Sante tarafından organize edildi.
Hip-Hop, Indie, EDM, Rock gibi müzik türlerini icra eden dünyaca ünlü sanatçıların katıldığı festivale dünyanın dört bir yanından insan katılıyor.
Coachella Vadisi’nde düzenlenen Coachella Festivali, Amerika Birleşik Devletleri’nin hatta dünyanın en büyük açık hava festivalleri arasında yer alıyor.
İki hafta boyunca konserlerin verildiği festival alanında çeşitli workshoplar ve etkinliklere katılmak da mümkün.
Biletler ilk hafta ve ikinci hafta olarak iki kategoriye ayrılıyor. 400 dolardan başlayan bilet fiyatlarına, konaklama, otopark ve shuttle hizmetleri dahil değil. Kamp ücreti 125 dolar, otopark ücreti 150 dolar, shuttle ücreti ise 75 dolardan başlıyor. Eldorado Gölü’nün kenarında çadır kiralamak isterseniz de en az 2.500 doları gözden çıkarmanız gerekiyor.
Dilerseniz 15 dolar ödeyerek Coachella Festivali posteri satın alabiliyorsunuz.
Tay Yeni Yılı Songkran dolayısıyla üç gün boyunca kutlanan festivalde yerel halk ile turistler ellerine geçirdikleri su tabancaları, su dolu balonlar ve kovalarla birbirlerini ıslatıyor.
Tayland‘ın neredeyse her bölgesinde düzenlenen festivalin en keyifli geçtiği yerler ise Khao San Road & Chiang Mai, Phuket ve Pattaya.
Songkran Festivali’nin geçmişi, Buda heykellerinin yıkanmasına dayanıyor. Kutsal bir seremoni eşliğinde yıkanan heykellerin yanı sıra aile büyüklerinin ellerine de iyi şans getirmesi için su sıçratılıyor. Geçmişte Tayland’ın geleneği olan bu aktivite zaman içerisinde festivale dönüşmüş.
Her yıl binlerce kişinin katıldığı organizasyona katılmak ücretsiz.
Bay to Breakers, Mayıs ayının üçüncü Pazar günü San Francisco, Kaliforniya’da düzenlenen bir koşu yarışı festivali.
1912 yılından bu yana düzenlenen bu festival, San Francisco’nun sembollerinden biri haline gelmiş.
Koşu yarışının başlangıç ve bitiş noktasın arasındaki mesafe 7.46 mil.
Bay to Breakers Festivali’nde koşu yarışı aslında insanların birbirinden garip kostümler giymesi için bir bahane oluyor. Her yıl binlerce kişinin katıldığı bu festival koşu yarışından ziyade büyük bir partiyi andırıyor. Ayrıca çıplak koşan pek çok insan görmek de mümkün.
Festivale katılım için fiyatlar 69 dolardan başlıyor fakat çoğu insan yarışın düzenlendiği alanın çevresindeki partilere katılmayı ve koşan insanları izlemeyi tercih ediyor.
İlk olarak 1939 yılında düzenlenmesi planlanan festival, İkinci Dünya Savaşı sebebiyle 1946 senesinde gerçekleştirilebiliyor.
Cannes Film Festivali, Philippe Erlanger’in, dönemin Fransa Eğitim ve Güzel Sanatlar Bakanı Jean Zay’den Venedik Film Festival’ine rakip olabilecek uluslararası bir organizasyon düzenlemesini talep etmesiyle hayata geçiyor.
Dünyanın en iyi film festivali olarak kabul edilen Cannes Film Festivali Fransa’nın Cannes şehrinde gerçekleştiriliyor. Her yıl ortalama 20 filmin yarıştığı festivalin büyük ödülü ise Altın Palmiye.
Milyonlarca insanın merakla takip ettiği Cannes Film Festivali, hem Avrupa Sineması’nın gelişmesi hem de sinemacıların kendilerini göstermeleri açısından büyük önem arz ediyor. Ortalama 12 gün süren festivale girişler davetiye ile yapılıyor.
Festival süresince birbirinden ünlü isimleri kırmızı halıda şık kıyafetleriyle görmek bir yana, izleyiciler, dönemin en iyi filmlerini canlı izleme fırsatı yakalıyor.
İlk olarak 1998 yılında Tivoli’de bulunan Mantra adlı bir gece kulübende ‘tek gecelik parti’ olarak düzenlenen festival, 2000 yılında 5 günlük bir mobil festival halini aldı.
Nörrebro semtinde başlayan sokak partileriyle start verilen festivale dünyanın dört bir yanından katılımcılar geliyor ve alanında en iyi müzisyenler performanslarını sergiliyor.
Sokak partileri ile başlayan festival, gece kulüplerine taşınıyor.
Kopenhag Limanı’na kurulan labirent biçimindeki dans pistlerinde insanlar doyasıya eğleniyor.
Her yıl 200 bin kişinin katıldığı festival Danimarka’nın en önemli festivali olarak kabul ediliyor.
Festivalin resmi internet sitesinden satılan biletlerin fiyatları, gün ve etkinlik sayısına göre değişkenlik gösteriyor.
Distortion Festivali için satışa çıkan biletlerin en ucuzu 130 avro iken en pahalısı ise 550 avro. Ayrıca organizasyonun sağladığı kamp alanından yararlanmak istiyorsanız 250 avro daha ödemeniz gerekiyor.
1914 ile 1925 yılları arasında düzenlenen festivalin devamı niteliğinde olan Glastonbury Festivali, yeşil alanda müzik ve canlı performansların sergilendiği en büyük açık hava festivali olarak kabul ediliyor.
1970 yılı ve sonrasında hippi akımları ve özgürlük hareketi etkisiyle düzenlenen festival, günümüzde de haziran ayında, İngiltere’nin Glastonbury şehrinde gerçekleştiriliyor.
Tam adı Glastonbury Çağdaş Performans Sanatları Festivali olan organizasyonda rock, elektronik, reggae, halk müziği, hiphop müzik tarzlarının yanı sıra belirli kültürlere ait geleneksel müzikler de icra ediliyor.
3.6 kilometre karelik alan içerisinde gerçekleştirilen festival kapsamında yalnızca konserler değil, canlı sanat performansları da izleyiciyle buluşuyor.
Bundan 10 yıl önce 700’den fazla etkinliğin düzenlendiği organizasyona 200 bine akın insan katılmış.
400 avro civarında olan bilen fiyatına kamp alanı, aktiviteler ve diğer ufak materyal ve faaliyetler de dahil.
Dünyanın en büyük rock, metal ve heavy metal festivallerinden bir tanesi olan Sonisphere Festivali, yalnızca belirli bir ülkede düzenlenmiyor. Yaz boyunca çeşitli ülkelerde, dünyanın en iyi müzisyenleri konserler veriyor.
Hollanda, İspanya, Finlandiya, İsveç gibi ülkelerin yanı sıra 2010 yılında İstanbul’da da düzenlenen festivale her yıl yüz binlerce kişi katılım sağlıyor.
Festival genellikle bir gün sürse de, istisnai durumlarda iki güne de çıkartılabiliyor.
Bilet fiyatları sahne alacak gruplara ve festivalin düzenlendiği ülkeye göre değişse de fiyatlar ortalama 300 avro civarında seyrediyor.
75 dönümlük arazi içerisinde düzenlenen Summerfest, ilk olarak 1968 yılında gerçekleştirilmiş.
ABD’nin Ulusal Bağımsızlık Günü 4 Temmuz’u da içerisinde barındıran festival, 1999 yılında ‘Dünyanın En Büyük Müzik Festivali’ unvanıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi başarmış.
Elektronikten Hip-Hop’a, Reggea’den Country’e, Pop’dan Jazz’a 20’den fazla müzik türünün icra edildiği organizasyon, her yıl ortalama bir milyon kişiyi ağırlıyor.
800’den fazla sanatçının sahne aldığı Summerfest’te bilet fiyatları ise festivale giriş yapacağınız gün sayısına göre değişkenlik gösteriyor. Tek gün için bilet fiyatı 21 dolar, üç gün için 51 dolar, 5 gün içinse 70 dolar. Festivalden hemen önce bilet almaya kalkarsanız eğer üç günlük bilet fiyatı 63 dolara, 5 günlük bilet fiyatı ise 105 dolara yükseliyor.
Her yıl 19 ile 25 Haziran arasında Cuma’ya denk gelen gün düzenlenen Sweedish Midsummer, yaz ayının gelişi kutlanıyor.
İnsanlar güne çiçek toplayarak ve topladıkları çiçekleri halka yaparak bayramda süslenen direğe asarlar. Yerel halk, doğaya çıkarak bol bol bira içer, balık tutar ve direğin etrafında dans ederek yılın en uzun gününü kutlarlar. Eğlence güneş batana yani gece yarısına kadar devam eder.
İlk olarak 1952 yılında İsveç Parlamentosu, yaz dönemine geçişin kutlanmasına karar vermiş ve ertesi sene de bu karar yürürlüğe girmiş.
Festival günü kent merkezlerinde açık dükkan bulunsa da kırsal alanlarda herkes dükkanını kapatarak eğlenceye katılır.
1993 yılından beri düzenlenen Beyaz Gecelerin Yıldızları Festivali adını, haziran ayının ortasından temmuzun ortalarına kadar günlerin giderek uzamaya başlaması ve karanlıkta kalınan birkaç saatin ardından güneşin gece 2’de yeniden doğmasından alıyor.
Opera, bale, klasik müzik konserleri ve orkestra performanslarının sahnelendiği festival boyunca konserler, dünyanın en iyi ses sistemine sahip mekanlarından bir tanesi olan Mariinsky Tiyatrosu ve Mariinsky Konser Salonu’nda gerçekleştiriliyor.
Festivalin nefes kesici diğer bir etkinliği olan Alye Parusa’da, okulların kapanışı, sonu olmayan havai fişek gösterileriyle kutlanıyor.
Bunlara ek olarak festival süresi boyunca çeşitli karnavallar düzenleniyor.
Beyaz Gecelerin Yıldızları Festivali’ne katılmak için herhangi bir ücret ödemeniz gerekmese de etkinliklerden yararlanmak ve sahne performanslarını izleyebilmek için belirli bir ücret ödemeniz gerekiyor.
İlk olarak 1997 yılında Fuji Dağı’nın eteklerinde kutlanmaya başlayan Fuji Rock Festivali, 1999 senesinde Naeba Ski Resort’ta düzenlenmeye başlamış.
Festivalin düzenlendiği ilk yıl Red Hot Chili Peppers’ın solisti Anthony Kiedis’in kolu kırıldı fakat sahneden inmeyerek performansını sergilemeye devam etti.
Üç gün süren festival boyunca 200’ü aşkın, yerli ve yabancı olmak üzere en iyi rock ve elektronik müzik sanatçıları konserler veriyor.
Festivalin başlangıcı, bir gece önce ateşlenen havai fişeklerle ilan ediliyor.
7 farklı bölüme ayrılan konser alanlarını 200 binden fazla kişi dolduruyor.
Festivalin en büyük konser alanı olan Yeşil Bölge’nin kapasitesi ise 50 bin kişi. Bilet almak isteyenler, her gün için ayrı ayrı bilet alabiliyor. 1 günlük bilet fiyatı 155 avro, 2 günlük bilet fiyatı 280 avro, 3 günlük bilet fiyatı ise 350 avro.
Otopark ve konaklama masrafları ise bilete dahil değil. Otopark ve kamp alanı kiralamanın bedeli 25 avro, karavan kiralamanın bedeli ise 90 avro civarında.
Boryeong Çamur Festivali’nin düzenlenmeye başlanmasının sebebi, aslında Boryeong Kasabası’ndan elde edilen çamurun insan derisine iyi gelmesi.
Bilim adamları tarafından kanıtlanmış, hatta ISO-9002 belgesine sahip olan çamur, 1996 senesinden beri kozmetik ürünlerinde kullanılıyor.
İlk olarak 1998 yılında düzenlenmeye başlayan festivali globalleştirmek adına son yıllarda büyük tanıtım çalışmaları yapılıyor.
Gündüzleri çamur savaşı ve ardından yaptırılan çamur masajıyla birlikte, çamur kayağı, çamur güreşi ve çamur kralı yarışması gibi etkinlikler düzenleniyor.
Geceleri ise festivalin organize edildiği Dacheon plajında havai fişek gösterileri, konserler, dans gösterimleri ve çeşitli aktiviteler düzenleniyor.
Her yaştan katılımcıya ev sahipliği yapan festivale giriş ücreti yetişkinler için 8 avro, küçükler için 6.5 avro, üç yaşından küçükler ve 65 yaşının üstündekiler içinse ücretsiz.
İspanya’da geleneksel bir kutlama olan San Fermin Festivali’nde en önemli aktivite encierro yani boğaların koşması olarak görülse de organizasyon kapsamında pek çok geleneksel etkinlik düzenleniyor.
Pamplona ve Navarre’nin koruyucu meleği olarak kabul edilen San Fermin onuruna düzenlenen bu etkinlik, İspanya’nın en ünlü festivallerinden bir tanesi.
6 – 14 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen organizasyonda boğaların koşması sırasında ciddi kazalar ve yaralanmalar meydana gelebiliyor. Bu nedenle festivale katılanların özellikle İspanya dışından gelen katılımcıların dikkatli olması öneriliyor.
Festivale katılım ücretsiz olsa da belirli etkinliklere para ödemek durumunda kalabiliyorsunuz.
Konaklama içinse Pamplona şehrindeki otel, hostel ya da pansiyonları tercih edebilirsiniz.
San Fermin Festivali aynı zamanda Amerikalı yazar Ernest Hemingway’in Güneş de Doğar adlı kitabının merkezinde yer alıyor.
Balkanlar’ın en büyük festivali olan EXIT Festivali, ilk olarak 2000 senesinde Sırbistan Öğrenci Birliği tarafından, gençleri oy vermeye teşvik etmek ve geleceklerine yön vermek adına düzenlenen 100 günlük bir kampanyanın son ayağı olarak düzenlenmeye başlamış.
Petrovaradin Kalesi’nde düzenlenen organizasyona 4 gün boyunca çeşitli müzik tarzlarından sanatçılar katılıyor.
Her yıl ortalama 400 bin kişi festivale akın ediyor. Yalnızca müzik ve ışık şovları değil, denizin, kumun ve güneşin tadını çıkartmak isteyenler de EXIT Festivali’ni tercih ediyor.
Bilet fiyatları, gün sayısı ve konaklama tercihinize göre değişkenlik gösteriyor. Kamp alanında kalmak isteyenler için fiyatlar ortalama 400 avro iken, bilet fiyatına ek 3 yıldızlı otelde konaklamanın bedeli ise 500 avro civarında.
İlk olarak Polonya’nın başkenti Varşova‘da, 2002 yılında düzenlenen festival, 4 gün sürüyor.
Avrupa’nın en iyi müzik festivalleri arasında gösterilen Open’er Festivali’nde her yıl, birbirinden başarılı müzisyenler performanslarını sergiliyor.
Müzik türünün her çeşidine rastlayabileceğiniz organizasyon kapsamında yalnızca konserler değil, tiyatro ve film gösterimleri, görsel sanatlar ve moda yürüyüşleri de gerçekleştiriliyor.
Open’er Festivali, 2009 ve 2010 yıllarında Avrupa Festival Ödülleri’nde ‘En Büyük Festival’ ödülünü kazanmayı başarmış.
Bilet fiyatları ise festivale katılınacak gün sayısı ve diğer faaliyetlere göre değişkenlik gösterebiliyor. Bir günlük biletin fiyatı 30 avro iken, festivale tamamen katılmak isteyenler 165 avro ödüyor. Yan aktiviteler ve konaklama gibi masrafların da işin içine dahil olmasıyla fiyat 250 avroya kadar çıkabiliyor.
Dünyanın en büyük elektronik müzik festivali olan Tomorrowland, 2005 yılından beri düzenlenmeye devam ediyor.
Belçika’nın Boom bölgesinde gerçekleştirilen organizasyona dünyanın dört bir yanından katılımcı akın ediyor.
Elektronik müziğin usta isimleri festivalde sahne alıyor. Tomorrowland’in bilet fiyatları, kapsadığı gün ve aktivite sayısına göre değişkenlik gösterse de ortalama 400 avro civarında.
Belçika’nın yanı sıra Brezilya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde de düzenlenen festivale katılmak için 21 yaşınızı doldurmuş olmanız gerekiyor.
Tomorrowland’e katılacak olan kişilerin konaklaması içinse pek çok seçenek bulunuyor.
Festival alanının içerisinde bulunan kamp alanları, bungalovlar veya bölgeye yakın otel ve hosteller konaklama ihtiyacını karşılıyor.
Ayrıca satışa çıkan biletlerin bazıları konaklamayı da kapsıyor.
Her ırktan insanın katılabildiği festivalde geleneksel kıyafetler giyilerek ortaya konan dans kareografileriyle şenlenen festivale düzenlendiği ilk yıllarda 500 kişi katılsa da günümüzde bu sayı 1 milyonu aşmış durumda.
1966 senesinden itibaren Londra’da düzenlenen festival, köleliğin ve köle ticaretinin yasaklanmasını kutlamayı amaç ediniyor.
Birçok müzik grubunun Londra sokaklarını enstrümanlarıyla şenlendirdiği, insanların hiç yorulmadan dans ettiği festival, Avrupa’nın en büyük sokak festivali olarak kabul ediliyor.
Kökeni 19. yüzyılda Karayipler’e dayanan organizasyon, Londra hükümeti tarafından yasaklanmaya çalışılsa da bu girişimler sonuçsuz kalmış.
Festivale katılan siyahi vatandaşlar, yüzlerine un sürerek, beyaz maske takarak, hatta ve hatta köle tacirlerinin kostümlerini giyerek festivale renk katıyor.
İngiltere’nin simgelerinden bir tanesi haline gelen festivali katılım ise ücretsiz.
Her yıl birbirinden değerli sanatçıları ağırlayan Sziget Festivali, dünyanın her kesiminden müziksevere hem görsel hem de işitsel şölen sunuyor.
En sevilen Avrupa festivallerinden olan ve 1993’ten beri gerçekleşen Sziget, Budapeşte’nin Obudai Adası’nda ziyaretçilerini ağırlıyor.
Festival alanında gün boyu çeşitli aktiviteler yapılıyor ve standlarda dünya mutfaklarından farklı yemekleri tatma şansınız oluyor.
Bambaşka ülkelerden insanlarla tanışabileceğiniz bu festivalde çadırlarda konaklama ile oldukça keyifli zamanlar geçirecek, renk partisinde toz boyalarla kaplanacaksınız.
Robin Williams için anma köşesi olarak hazırlanmış “Before I Die” duvarına ölmeden önce yapılması planlanan şeyler ve akla gelen her türlü şey yazılıyor.
15 saniyelik balon partisi ve çamur güreşiyle çocukluğunuza döneceksiniz.
Eğlencenin kapılarını açan 7 günlük festivalin bileti 268 avro, günlük 30 avro cep harçlığı hazırlayabilirsiniz.
İlk olarak 1986 senesinde Bakers Beach’de düzenlenen festival, 1990 senesinde beri Black Rock Çölü’nde kurulan Black Rock City’de organize ediliyor.
Dünyanın en büyük müzik festivallerinden bir tanesi olan Burning Man kapsamında festival alanının farklı noktalarına Art Car adı verilen DJ kabinleri kuruluyor.
Ritüeller eşliğinde devam eden festival son gün, ahşaptan yapılan bir kuklanın yakılmasıyla sona eriyor.
Çok sayıda ünlü ismin akın ettiği organizasyon kapsamında çadırlarda ve karavanlarda konaklanıyor.
Çöl olduğu için de gündüzleri sıcaklık oldukça yüksekken geceleri bir anda buz kesebiliyor.
Herkesin farklı konseptte kıyafetiyle katıldığı festivalin bilet fiyatları kapsadığı faaliyet ve etkinliklere göre değişiyor. Ortalama bilet fiyatı ise 1500 dolar civarında.
San Fermin Festivali ile birlikte İspanya’nın en önemli iki festivalinden bir tanesi olan Domates Festivali, her yıl ağustos ayının son çarşambası kutlanıyor.
Festival süresi boyunca nüfusu 9 bin olan Bunol şehrine yaklaşık 30 bin kişi akın ediyor.
Ne zaman başladığı ve neden başladığı bilinmese de birkaç rivayet dilden dile dolaşıyor.
Geçit törenleri, dans gösterileri, eğlenceler ve konserle şenlenen festivalden bir gece önce geleneksel paella yeme yarışı düzenleniyor.
Festivale katılım ücretsiz olsa da katılımcıların domates savaşı için gözlük ve eldiven getirmeleri isteniyor. Ayrıca domatesleri sıkmadan birbirine atmak da yasak.
Savaş sonrası kırmızıya dönen sokaklar, belediye araçları tarafından temizlenirken, katılımcılar da Bunol’un yakınlarında bulunan nehre giderek yıkanıyorlar.
Almanya’da düzenlenen en büyük festival olarak kabul edilen Oktoberfest, her yıl eylül ayının sonlarında başlıyor ve ekim ayına kadar devam ediyor.
Ortalama iki hafta süren organizasyon genellikle Theresienwiese adlı bölgede gerçekleştiriliyor.
Her yıl ortalama 6 milyon insanın katıldığı Oktoberfest’in simgesi ise bira. Biranın su gibi akıp gittiği festival, belediye başkanının ahşap bira fıçısına çeşme çakmasıyla başlıyor.
Ardından festival için özel olarak mayalanan Oktoberfest birası, Maß adı verilen bir litrelik bardaklarda sunulur. İlk Maß bardağı da Bavyera Başkanı’na ikram edilir.
Pek çok müzik grubunun sahne aldığı organizasyon boyunca Alman Bando Takımı da kıyafetleriyle ve şarkılarıyla ortama renk katıyor.
Festivali girişler ücretsiz olsa da festival alanında yediğiniz ve içtiğinize para ödemek durumundasınız.
Ekim ayında düzenlenen ve toplamda 9 gün süren Albuquerque Uluslararası Balon Festivali kapsamında ortalama 750 sıcak hava balonu gökyüzünü süslüyor.
Dünyanın en büyük sıcak hava balonu festivali olan Albuquerque Uluslararası Balon Festivali’ne her yıl ortalama 750 bin kişi katılıyor.
Festival ilk olarak 1972 yılında 770 KOB Radio’nun 50. yılı anısına düzenlenmeye başlanmış.
Organizasyon dahilinde Parlayan Balonlar, Özel Şekil Rodeo, Sanatsal Vizyon, Kitlesel Yükselmeler, Şafak Devriyesi isimleriyle anılan etkinlikler düzenleniyor.
Aynı zamanda konserlerin düzenlendiği festival kapsamında bilet fiyatları, katılacağınız gün ve etkinlik sayısına göre değişkenlik gösteriyor.
Festivale katılım günlük 10 dolarla ücretlendiriliyor. Bu fiyata otopark ücreti, yemek veya ulaşım hizmetleri dahil değil.
Türkiye’de de birbirinden güzel festivaller olduğunu unutmayın! Türkiye’deki en popüler festivaller yazımızdan, Türkiye’deki festivaller hakkında da bilgi alabilirsiniz.