Yıllar boyu farklı farklı isimlerle çağrılmış büyüleyici bir yer. İkinci Dünya Savaşı’nda binalarının %80’inin yıkıldığı söyleniyor. Tıpkı Varvoşa gibi küllerinden doğmuş.
Gdańsk’ın oldukça önemli olan tarihine birazdan değineceğim. Fakat öncelikle genel hatlarıyla birkaç şey söylemek istiyorum.
İçindekiler
Gdańsk, Sopot ve Gdynia birbirine neredeyse yarım saat mesafede bulunan üç ayrı şehir. Bu üç şehrin birlikte anıldığı ismi ise Trójmiasto yani Tricity. Bu üç şehir birbirine bir banliyö treni ile bağlanıyor. Toplam nüfusu 1 milyon.
Bölgenin en büyük ve gelişmiş şehri Gdańsk. En tarihi yapılar ve görülmesi gereken bölgeler burada yer alıyor. Bu nedenle yazı boyunca Gdańsk odağında gezineceğim.
Size Gdańsk seyahatinizi planlarken başka hiçbir kaynağa ihtiyaç duymayacağınız kadar kapsamlı bir rehber hazırlamaya gayret ettim. Aradığınız tüm bilgileri -seyahat ipuçları ve sadece lokallerden öğrenebileceğiniz ilginç bilgiler dahil- burada bulabilirsiniz. Gdansk’ta görülmesi gereken tarihi yapılar ve doğal güzellikler ile ilgili ayrıntılı bilgi için, Gdansk’ta Gezilecek Yerler yazımıza göz atabilirsiniz.
Hazırsanız Kuzey Arupa’nın (bence) en muhteşem kentinde yolculuğumuza başlayabiliriz.
Hepsi Polonya’nın belki de en şahsına münhasır şehirlerinden biri olan Gdańsk’ın isimleri. Bu şehrin bu kadar farklı isimlerle çağrılmasının sebebi ne peki? Elbette oldukça çalkantılı tarihi.
Gdańsk hem İkinci Dünya Savaşı’nın patlak verdiği hem de Polonya’dan doğarak Avrupa’ya yayılacak olan ve komünizmin sonunu getiren “Solidarity” hareketinin başladığı şehir.
Avrupa’nın mimarisini, kültürünü ve günümüzdeki halini şekillendiren bu en önemli iki olayın merkezi olması Gdańsk’ı sadece Polonya için değil tüm dünya için önemli bir yer haline getiriyor.
Baltık Denizi’nin kıyısında bir liman kenti olması Gdańsk’ı ticaret merkezi haline getirmiş. Gdańsk, Birinci Dünya Savaşı’nda alacakları mağlubiyete kadar Alman İmparatorluğu’na ait bir şehirdi. Bu nedenle hala Almanca’da, eski belge ve haritalarda ismi Danzig olarak görülür.
Ardından 28 Haziran 1919 yılında imzalanan Versay Antlaşması ile “Free City of Danzig” ünvanını kazandı. Yani kendi başına bir ülke oldu diyebiliriz.
Kendisine ait bir yasası, marşı, parlamento ve senatosu olan bu özgür şehir 1930’larda Nazi Partisi’nin yükselmesi ile birlikte gelecekteki en kanlı senaryoların ateşlendiği bir alan haline gelmiş. Almanların yanı sıra nüfusu Lehler ve Yahudilerden oluşan Gdańsk’ta yapılan bir seçim sonucu ilk defa faşist Nazi hükumeti çoğunluğu sağlayarak seçimi kazanmış. Böylece Avrupa’nın en kanlı hikayesi 1 Eylül’de bombalanan Westerplatte ile başlamış olmuş. Bu bölge günümüzde Gdańsk’ın en turistik noktalarından biri. İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı nokta olarak kabul ediliyor.
Nazi işgalinin ardından bu kez de Sovyet işgali başlamış, gelen gideni aratmamış. 1940’lardan sonra Doğu Blok’unun bir parçası olan Polonya’nın adı bu kez de Polonya Halkının Cumhuriyeti “Polish People’s Republic”e dönüşmüştür. Sıkı bir komünist rejimin uygulandığı bu dönemde 22 bin kişi hayatını kaybetmiştir.
Şehrin 95%’inin harap olduğunun söylendiği İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Varşova’da da olduğu gibi küllerinden doğma dönemi başlamıştır.
Gdańsk’ta günümüzde gördüğümüz ‘Old Town’ yani tarihi şehir merkezi aslında 1950-60’larda inşa edilmiş. “Barbar Prusya” mimarisinden uzaklaşmak isteyen Polonya halkı Flemenk, İtalyan ve Fransız mimarisine dayanarak binalarını yeniden inşa etmiştir. Fakat elbette Stalinist mimari örneği olan bloklar da bu dönemle birlikte inşa edilmiştir.
1980’lerin başında Gdańsk’ta başlayıp Polonya’nın her yanına dağılan özgürlükçü Solidarity hareketi (Solidarności) 1089 yılında komünist parti rejiminin yıkılması ile sonuçlanmış ve Sovyet blogunun devrilmesine giden hareketi başlatmıştır. 1990 yılında Polonya tarihi için önemli bir figür olan Lech Wałęsa başkan olmuş ve Polonya için tarihte yepyeni bir sayfa açılmıştır.
Gdansk şehrinde kullanılan dil Lehçe. Fakat kuzey-orta Polonya’daki tarihi Pomerenia bölgesine özgü bir etnik grup olan Kashubian’lar da burada yaşar ve kendilerine özgü bir dilleri vardır.
Lehçe’nin oldukça zor bir dil olduğunu söylemeliyim. Fakat günlük hayatta işinizi kolaylaştıracak, Lehlerin yüzünde bir gülümsemeye vesile olacak birkaç kalıp cümlenin zararı olmaz.
Cześć (Çeşç) – Selam
Dzień Dobry! (Cin dobre) – İyi günler / Günaydın
Dziękuję (Cinkuye) – Teşekkürler
Do widzenia! (Do vidzenya) – Hoşça kal
Jak się macie? (Yak şe maçe?) – Nasılsınız?
Baltık Denizi kıyısında olmasından dolayı Gdańsk’ta kışların ve hatta baharların buz gibi olduğunu söylemek lazım. Burada insanların dediğine göre dört mevsim yok. İki mevsim var: yaz ve kış. Haziran, Temmuz ve Ağustos yaz ayları olsa da diğer aylarda hava aniden soğuduğu için bir geçiş mevsiminden söz etmek imkansız. Yaz aylarında sıcaklık ortalaması maalesef ki son yıllarda mevsim normallerinin üzerine çıkıyor ve 30 dereceyi buluyor. Beş, on yıl önce böyle bir sıcaklıktan bahsedemeyeceğimiz Gdańsk’ta küresel kriz etkileri bu şekilde.
Eylülde serinleyen hava Ekim’de neredeyse geceleri 5, gündüzleri 10 dereceye kadar iniyor. Kasım’da kar yağışının bile gerçekleştiği görülmüş. Aralık ve Ocak aylarının sıcaklık ortalaması ise -2, 2 arası seyrediyor.
Elbette her yazımda söylediğim gibi bir şehri ziyaret etmenin en güzel vakitlerinden biri de o bölgeye özgü her yıl düzenlenen festivallerdir. Gelin hep birlikte Tricity’nin festival takvimine bir bakalım.
Gdańsk’a gelmek için en uygun mevsim yaz elbette. Fakat size daha uygun bir dönem söyleyeyim. St. Dominik Festivali. Bu festival Polonya’nın en önemli festivali olma özelliği taşıyor. Çünkü dünya üzerindeki en eski festivallerden biri.
Tam 1260 yılında Papa IV. Alexander tarafından başlatılmış ve 700’ü aşkın yıldır düzenleniyor.
Şehirlerinin yerle bir olduğunu düşünürsek Polonyalıların ellerinde kalan en eski ve geleneksel motife niçin bu kadar tutkuyla bağlandığını anlayabiliriz.
Tarihi şehir meydanının rengarenk bezendiği bu festivalde her sokak bir fuar alanı. Hem lezzetli yemek standlarının hem de ülkenin hatta dünyanın dört bir yanından el işlerinin sergilendiği tezgahlar turistlerin ve yerlilerin oldukça ilgisini çekiyor.
El yapımı oyuncaklardan mücevherata, lokal Polonya mutfağından baklavaya kadar her türlü içerik mevcut.
St. Dominik Festivali her sene Temmuz ya da Ağustos aylarında düzenleniyor.
Her sene Temmuz aylarında Gdynia’da düzenlenen müzik festivali Open’er her yıl yüz binlerce müzik severi bir araya getiriyor.
Gdynia sahilinde askeri bir havasahasında gerçekleşen festival bölgenin en önemli müzik etkinliklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Gdańsk Shakespeare Festivali, Shakespeare Tiyatrosu ve Gedanense Vakfı sayesinde her yıl dünyanın her yerinden en iyi Shakespeare prodüksiyonlarına ve en ünlü tiyatro sanatçılarına ev sahipliği yapan büyük uluslararası etkinliklerden biridir.
Eğer tiyatro sever biriyseniz ve Polonya’nın bu sanat dolu şehrinde düzenlenen performanslara, konser ve seminerlere katılmak isterseni Gdańsk ziyaretinizi Temmuz sonu Ağustos başı olarak ayarlayabilirsiniz.
Her sene Solidarnosc hareketinin yıl dönümünü kutlamak adına Ağustos ayında Gdynia’da düzenlenen Solidarity Maratonu da şehrin önemli festivallerinden birini oluşturuyor.
Gdańsk’a İstanbul veya Ankara üzerinden direkt uçuş imkanı bulunmamakta. Fakat Türk Hava Yolları Polonya’nın kendi hava yolu firması LOT ile anlaşmalı. Bu sayede Varşova’dan Gdańsk’a aktarmalı uçabiliyorsunuz.
Tricity’nin en büyük şehri olan Gdańsk havalimanına sahip olan şehir. Havalimanından şehir merkezine gitmek için 122 numaralı otobüsü ya da bölgesel tren hattı PKP’yi kullanabilirsiniz.
Tren ve otobüs için bilet almak isterseniz hemen hemen her istasyonda bilet makinaları mevcut. “Jak do jade” isimli telefon uygulaması ile dijital olarak bilet satın alabilmeniz de mümkün. Makinalardan alacağınız tek yönlük bir bilet 3.80 PLN. Uygulamada ise bu fiyat 3 PLN. Kağıt bilet alırsanız vending makinalarından biletinizi onaylatmayı unutmayın.
Havalimanından şehir merkezine gitmenin taksi ile maliyeti 30-40 PLN civarında. 20 dakikada tarihi meydana ulaşabilişiniz.
Gdańsk ve Tricity’de taksi kullanmak istiyorsanız Uber ve Bolt isimli taksi çağırma uygulamalarını kullanmanızı tavsiye ederim. Bolt uygulaması ilk yolculuklarınıza özel %50 indirim kodu veriyor.
Gelelim şehir içinde ulaşım konusuna. Gdańsk’in her bir yanına giden bir tramvay hattı var. Hızlı ulaşım konusunda çok başarılı olmasa da şehrin hemen hemen her yerine ulaşabilen tramvay güzergahları işinizi görecektir.
Mevo isimli bisiklet kiralama sistemi de Tricity’nin vazgeçilmezi. Aylık sadece 10 PLN karşılığında günde 1, 30 saat bisiklet kullanabiliyorsunuz. Mevo’nun 2 veya 5 günlük turist paketleri de mevcut. Turist paketlerinin fiyatları 20-50 arası değişiyor. Fakat belirtmek isterim ki işe gidiş ve işten çıkış saatlerinde Mevo bulabilmeniz pek mümkün değil.
Eğer 2-3 günlük bir Gdańsk ziyareti düşünüyorsanız Old Town’da kalmanızı tavsiye ederim. Görmeniz gereken önemli noktaların büyük bir kısmı Old Town’a yürüme mesafesinde olacak bu sayede ulaşım parası vermek zorunda kalmayacaksınız.
Şehrin tarihi dokusunun içerisinde, kanalları, meşhur sokak Długi Targ’i seyrederek geçireceğiniz 3 gece eminim ki Gdańsk’in büyülü havasını almanız için yeterli olacaktır.
Old Town’da çok sayıda otel seçeneği var. Özellikle kanal etrafında dünyaca bilnen lüks ve zincir markaların otelleri bulunuyor. Bu otellerde iki kişi için, geceliği 100 euro’dan başlayan fiyatlarda kalmak mümkün.
Daha orta bütçeli oteller ise kahvaltı dahil 40 euroya bulunabiliyor.
Eğer tek başına bir gezginseniz ve oldukça kısıtlı bir bütçeyle seyahat ediyorsanız 5-10 euro karşılığında, hostellerde konaklayabilirsiniz. Old Town’a 5 dakika yürüme mesafesindeki Hostel Slowgate, kapsül oda benzeri konaklama tipi, kahvaltı dahil seçeneği ve yardımsever ekibiyle tavsiye edebileceğim bir opsiyon.
Daha eski zamanlarda kendi başına bir şehir olan yemyeşil Oliwa ilginç bir şekilde hem iş merkezlerinin hem de geniş ormanların uzandığı bir bölge. Sahip olduğu bir sürü park, trekking alanı ve sahilleri ile oldukça huzur verici bir bölge.
Eğer Gdańsk ziyaretiniz 4 günden daha uzunsa Old Town’da işinizi bitirip kuzeye doğru çıkmanızı ve Oliwa’da konaklamanızı önerebilirim.
Oliwa’da konaklama seçeneklerinin arasına bu kez 3-5 kişi kapasiteli apart daireler, kimi zaman müstakil evler de giriyor. Fiyatlar ise Old Town’a nazaran daha uygun. İki kişilik oteller 30, hosteller ise 8 eurodan başlıyor. Daha kalabalık konaklama opsiyonları içinse 50 eurodan başlayan bir skala mevcut.
Üç şehrin sayfiye yeri dersem belki Sopot’u biraz tanımlayabilmiş olurum. Kışın kimseciklerin kalmadığı fakat yazın herkesin plajlarına, gece kulüplerine akın ettiği bu semt bölgenin en tatil yeri işlevini üstlenen kısmı.
Gece hayatıyla da bir hayli ünlü olan Sopot’ta konaklamak isterseniz de fiyatlar genelde 40-80 euro arasında seyrediyor. Bölgede hostel bulmanız biraz zor.
Gdynia konaklama maliyetinin en uygun olduğu bölge. Bunun nedeni aslında pek de turistik bir yönünün olmaması çünkü Gdynia’da bir Old Town bulunmuyor.
Üç kişilik bir apart daireyi geceliği 20 euroya kiralayabilirsiniz. Fakat Gdynia’da konaklayacaksanız PKP bölgesel trenini kullanmanız gerektiğini hatırlatalım.
Gelelim Gdańsk mutfağına. İlginç bir şekilde Türk mutfağıyla benzerlik gösteren birçok yemeğe sahiptir Polonya mutfağı.
Genel özelliklerinden bahsetmekte fayda var. Öncelikle patates ve lahana ülkenin en sık kullanılan besinleri. Hemen hemen yer yemeğin içinde bulunuyorlar.
Et olarak elbette domuz eti en yaygın seçenek. Eğer domuz eti yemiyorsanız sebze yemeklerinin sizi hiç üzmeyeceğini söyleyebilirim.
Gelelim en meşhur lezzetlere. Listenin en başında ‘pierogi’ bulunuyor. Osmanlı mutfağına da iki imparatorluğun etkileşimiyle ‘piruhi’ şeklinde giren hamur kızartmaları bunlar. Bizdeki mantının daha büyük ve doyurucu versiyonu olarak düşünebilirsiniz. Patatesli, soğanlı, peynirli ve etli versiyonları var. Üzerine en sevdikleri sos olan eksi krema koydukları da oluyor.
Eğer kokoreç yiyorsanız bu çorbaya burun kıvırmamalısınız. Flike çorbası dananın bağırsaklarındanyapılıyor. Bizdeki işkembe gibi düşünebiliriz. İçinde yani sıra maydanoz, havuç, tuz, karabiber, tatlı kırmızı biber gibi baharatlar da bulunuyor.
Bigos mutfağın ana ogünü olan lahanadan yapılıyor. Lahana turşusu ve taze lahana ile çeşitli türde incecik doğranmış etlerin oluşturduğu bir yemek.
Żürek Polonya mutfağının en eski yemeklerinden biri. Sıklıkla Paskalya zamanı tüketilen bu yemek temelde mayalı unla yapılan ve içinde çoğunlukla dana eti, mantar, defne, patates ve isteğe bağlı olarak haşlanmış yumurta bulunan bir çorba. Polonya’daysanız içinde haşlanmış yumurta bulunan yemeklere şaşırmamalısınız.
Biraz da mekan tavsiyesi. Old Town’daki Pyra Bar hem merkezi konumu, hem uygun fiyatları hem de lezzetli menüsüyle muhteşem bi seçenek. Mekanın genel konsepti patates kullanılarak yapılan yemekler üzerine. Güveçten keke bir çok patates yemeğini farklı içeriklerle lezzetlendirilmiş olarak deneyebilirsiniz.
Haftasonları kapılarında kuyrukların olduğu bir mekan Manekin. Polonya’nın meşhur bir lezzet adresi. Varşova, Poznan gibi şehirlerde bulunuyor. Gdańsk’taki adresi tarihi merkezde değil. Meşhur Grunwaldzka bulvarı üzerinde Oliwa’ya yakın bir mesafede yer alıyor. Burası da pancake temalı bir mekan. Fakat klasik bir pancake menüsü düşünmeyin. Lazanyadan, meksika yemeğine her türlü lezzet burada kendine has bir yorumla sunuluyor.
Chochla Jana Kilińskiego 9 numara üzerinde yer alan enfes bir çorbacı. Wrzeszcz Tren İstasyonu’na 5 dakika mesafede bulunuyor. Çorbacıların Polonya’da çok yaygın olduğunu söylersek yanılmayız. Burada çorbacılar genç insanların ziyaret ettiği, cool ve hipster mekanlar. Chocla da yeni bir yerleşim merkezinde yer alıyor ve çok hoş bir atmosfere sahip.
Şehir sakinlerinin çıldırdığı bir diğer mekanda sıra. Korece hamur işi anlamına gelen Mandu, binbir çeşit pieroginin servis edildiği bir mekan. Hem Old Town’da hem de Oliwa’da birer şubesi bulunan Mandu’nun kapısında sıra beklemeniz gerekebilir ama buna değeceğinden emin olabilirsiniz.
Bir mekan önerisi de Gdynia’dan. Bir yanı yemyeşil çimler bir yanı Baltık Denizi manzarasıyla çevrelenmiş güzel Gdynia sahilde yemek yemek isterseniz önerim Restauracja Barracuda. Özellikle deniz mahsüllerinin servis edildiği bu restoranda romantik bir akşam yemeği ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.
Son olarak eğer Hint mutfağından hoşlanıyorsanız Krynicka üzerinde yer alan Mantra’yı; Türk mutfağına da oldukça yakın olan Tatar mutfağını deneyimlemek isterseniz de Azima Tatarskie Przysmaki Piekarnia’yı ziyaret edebilirsiniz.
Tatlı olarak da elbette Polonyalıların bir numaralı tercihi olan ve her köşe başında bulunan dondurmacılar dışında waffle’ı deneyebilirsiniz. Adeta kocaman bir ekmek kıvamında satılan waffle üzerine istediklerinizi ekleyebilirsınız fakat yedikten sonra 3 kilometre koşmanız gerek.
Gelelim en renkli konulardan biri olan gece hayatına. Gdańsk’ta geç saatlere kadar eğlenmek istiyorsanız gitmeniz gereken ilk adres Stocznia. Burası aslında bir tersane bölgesi fakat sahip olduğu barlar ile özellikle cuma ve cumartesi akşamları müziğin sesinin yükseldiği bir yer.
Elektryków isimli sokak çoğu zaman açık havada bir gece kulübü işlevi görüyor. DJ performansları ve çok sayıda yeme içme opsiyonunun bulunduğu standlar her hafta sonu ziyaretçilere bir festival havası yaşatıyor. Sokak üzerindeki meşhur Klub B90 DJ performansları yerine canlı grup performansları dinlemek için uygun bir seçenek.
Merkezde yer alan Craft Cocktails isimli Kokteyl Bar şehirdeki en iyi kokteylleri yudumlayabileceğiniz yerlerin başında geliyor. Mekanın akşam üstü açıldığını hatırlatalım.
Fakat eğer Tricity’den bahsediyorsak gece hayatı deyince Sopot’a şans vermeliyiz. Yazlık yerlerin sabah sakin akşam çılgın moduna uyan Sopot gece hayatı ile meşhur bir yer. Şehir sakinleri çoğu zaman eğlenmek için Sopot’a gidiyor.
Canlı müzik ya da DJ performansları dinlemek ve bir şeyler içmek için Wtedy’yi tercih edebilirsiniz.
Yine Sopot’ta yer alan Medusa Bar sahip olduğu elegant atmosferi, lezzetli menü seçeneğiyle özel bir gece geçirmek istediğiniz vakit yardımınıza koşacaktır.
Son olarak şehrin daha yeni yapılaşmış modern bölümlerinde yer alan Stary Maneż hemen hemen her gün konserlere ev sahipliği yapıyor. Eğer akşamüstü gelirseniz kompleksin önündeki bir hayli geniş çim alanda içkilerinizi yudumlayıp güzel yaz akşamının tadını çıkarabilir, sonrasında ise konser alanına gidebilirsiniz.
Evet gelelim alışveriş konusuna. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Gdańsk Polonya’nın diğer şehirlerine nazaran daha pahalı fakat bir Avrupa şehri olarak uygun fiyatlı bir yerleşim alanı.
Birçok şehirde olduğu gibi alışveriş yapmak ve bölgeye özgü şeyler satın almak için Old Town en güzel opsiyon. Burada çok sayıda lokal mağaza bulabilirsiniz. Fiyatlar şehrin diğer bölgelerindeki mağazalara göre biraz daha tuzlu olacaktır.
Bahsettiğim Solidarność hareketi bu şehirde başladığı için müzeler başta olmak üzere şehrin her yanında bu tarihi döneme ait hediyelik eşyalar bulabilirsiniz. Bez çantalar, anahtarlıklar, kupalar…
Ve elbette amber, yani kehribar. Baltık Denizi’nden çıkarılan ve 5000 yıllık bir tarihe ışık tutan bu değerli taş kolyeden, küpeye birçok aksesuarda karşınıza çıkacaktır. Gdańsk’tan alınacak hediyelik eşyaların başında gelir.
Polonya’dan bahsedip alkolden dem vurmamak olmaz. Goldwasser… 1598 ve 2009 yılları arasında sadece Gdańsk şehrinde üretilen ve meşhur Neptün Çeşmesi’e atılan altınlardan üretildiği söylenen bu tuhaf içki gerçekten de içinde 23 karatlık altın partiküllerine sahip. Günümüzde Almanya’da üretilse de hala bu şehir için oldukça meşhur. İçerisinde ise kakule, karanfil, tarçın, lavanta, kekik, kişniş ve ardıç gibi baharatlar bulunuyor.
Gdańsk alışveriş merkezi konusunda oldukça bereketli. Şehrin en büyük alışveriş merkezi Old Town’ın hemen girişinde yer alan Forum Gdańsk. Burada bütün zincir mağazaları bulabilirsiniz. İkinci büyük alışveriş merkezi de meşhur Grunwaldzka Bulvarı üzerinde yer alan Galeria Bałtycka.
City Meble isimli alışveriş kompleksi de birçok ev eşyası ve dekorasyon malzemesinin satıldığı bir alan. Buradan da eviniz için şık dokunuşların yanı sıra etnik parçalar satın alabilirsiniz.
Son olarak Polonya’da olduğu gibi Gdańsk’ta da ikinci el kıyafet satışı yapan mağazalar oldukça yaygın. İnanılmaz uygun fiyatlara (3-5 PLN) oldukça kaliteli kabanlar, yün kazaklar alabilmeniz mümkün. Retro giyim burada Türkiye’de olduğu gibi fahiş fiyat skalasına çıkmaktan çok uzak.
Gelin şimdi sizinle anlattığım tüm başlıklar, verdiğim tüm fiyatlar üzerinden bir bütçe çıkaralım.
Gdańsk’ta kullanılan para birimi złoty. Złoty Lehçe’de “altın” anlamına geliyor. Uluslararası kodu PLN. Polonya bir Avrupa Birliği ülkesi olmasına rağmen para birimi olarak Euro kullanılmıyor. Bu nedenle birçok Avrupalının da ucuzluğu nedeniyle tercih ettiği bir destinasyon.
Old Town’da 3 – 4 gecelik bir konaklama için 2 kişilik odanın maliyeti 500 PLN’den başlıyor. Ayırdığınız bütçeye ve beklentilerinize göre fiyat artıp düşebilir. Daha uygun fiyatlı konaklama opsiyonları için Airbnb seçeneğinin de olduğunu unutmayın.
Eğer ulaşım konusunda yürümeyi tercih eder veya 3-4 günlük bahsettiğim bisiklet uygulaması olan Mevo’yu kullanırsanız işin içinden 40 PLN’e çıkabilirsiniz.
Yemek fiyatlarından bahsedecek olursak güzel bir restoranda ortalama bir yemek fiyatı 30-40 PLN arası seyrediyor. Daha bütçe dostu yerlerde 15-20 PLN arası enfes lezzetler de tadımlamak mümkün.
Mekanlarda 50’lik bir bira fiyatı 7 PLN’den başlıyor. Bu fiyat marketlerde ise neredeyse 2 PLN’ye kadar düşüyor.
1,5 litrelik suyun fiyatı 2 PLN.
İki ana öğün arada atıştırmalıklar derseniz Gdańsk’ta yemeğe ayıracağınız bütçe kişi başı, günlük 50 Złoty’i geçmez.
Toparlayacak olursak eğer uçak biletleri hariç 3-4 günlük bir Gdańsk, ya da Tricity ziyareti için 1000 PLN sizi kurtaracaktır. Her yazımın sonunda belirttiğim gibi, bu fiyatı neredeyse yarısına indirmek veya kat kat yukarılara taşımak tamamen sizin inisiyatifinizde.
Umarım aklınızda aniden parlayan bir yolculuk fikrinin ateşleyicisi olabilmişimdir.
İyi yolculuklar!