Sinemaya yakından veya uzaktan ilgi duymayan var mı aramızda? Evrensel olarak düşünürsek, sinema için en çok ilgi gören ve sevilen sanat dallarından biri diyebiliriz.
Günümüzde sinema sektörü denildiğinde blockbuster sebebiyle her ne kadar pek çoğumuzun aklına ilk olarak Hollywood sineması geliyor olsa da, her toplumun kendi kültürleri ve sanat prensipleri doğrultusunda sinema tarihine birtakım katkıda bulundukları bir gerçek.
Sinema sanatının ülkelerin kültürlerinin ve tarihlerinin bir parçası olduğunu söyleyebildiğimiz gibi, sinemanın gezegeni onlarca yıldır şekillendirmeye devam ettiğini de söyleyebiliriz.
Yıllar yılı oluşan bu uçsuz bucaksız kültürü ve sinema arşivlerini saklamanın, onları gelecek nesillere aktarmanın en etkili yolu ise tartışmasız müzeler. İtalya’nın Torino şehrindeki Ulusal Sinema Müzesi’nden tutun, New York’un Hareketli Görüntüler Müzesine, Pekin’deki Çin Ulusal Sanat Müzesine kadar dünyanın birçok yerinde sinema sanatına adanan müzeler görmek mümkün.
Dünyadaki büyük sinema müzelerine artık Türkiye’den de bir müzenin eklendiğini duymuş muydunuz? Hatırlarsınız ki, Türker İnanoğlu’nun Türk sinema tarihi ve televizyonculuğunun geçmişine ait bilgileri arşivlemek ve onları geleceğe taşımak amacıyla kurmuş olduğu TÜRVAK dışında Türk sinemasına ait bir bellek yoktu 2021 yılı öncesine kadar.
Yaklaşık iki yıl süren restorasyon çalışmalarının sonucunda, nihayet 2021 yılının Şubat ayında Türkiyeli sinemaseverler de Türkiye’nin en geniş kapsamlı ilk sinema müzesi olan İstanbul Sinema Müzesi’ne kavuştu!
İstanbul’un en eski ve en büyük sinema salonu Atlas Sineması’nın yer aldığı Atlas Pasajı’nda kapılarını açan İstanbul Sinema Müzesi’ne detaylı bir şekilde bakmadan önce, yapının tarihinden bahsetmek gerek. Bina, Sultan Abdülaziz döneminde, Sultan’ın arkadaşı ve sarayın sarrafı Ermeni iş insanı Agop Köçeyan tarafından 1870 yılında inşa edilmiş.
Neoklasik üsluba sahip bu bina, eşsiz tavan freskleri (Minik bir not: En göz alıcı olan, Büyük Salon’un tavanında yer alan, 1870’de İstanbul’a gelen Fransız ressam Berteaux’un “Su, Hava, Toprak ve Ateş” isimli eseri. Göz atmayı unutmayın!), marküteri parkeleri, rölyefleri ve mermer şömineleri ile adeta başlı başına bir sanat eseri.
Yapının ilk zamanlardaki kullanım amacı ise, bir kültür sanat merkezi olmak değil, kışlık saray yani yalnızca bir konut olarak kullanılmak.
Döneminde Köçeyan Konağı olarak bilinen bu yapı, bir zaman sonra Köçeyan ailesi tarafından Vosgeperan Ermeni Kilisesi’ne hediye edilmiş. 1910’ların başında at cambazhanesi olarak kullanılmış, 1918-1922’de İngilizler tarafından mahkemeye dönüştürülmüş derken bir dönem PTT Genel Müdürlüğü dahi olmuş bu bina.
Peki ya bu Neoklasik yapı ne zaman eğlence ve kültür sanat merkezine dönüşmeye başlıyor dersiniz? Vakti zamanında Köçeyanlar’ın at ahırı olarak kullandığı bölümde, Fransa’nın popüler kabare mekanı Moulin Rouge’dan esinlenerek 1930’larda Mulen Ruj isimli bi gazino açılmış. Mulen Ruj’da ilk kez Türkçe tangolar seslenmiş; sonradan tanınırlıkları artacak Safiye Ayla ve Deniz Kızı Eftelya gibi isimler sahne almış burada.
Atlas Sineması, 1948’de inşa edilerek 1860 kişilik kapasitesiyle Beyoğlu’nun en büyük sinema salonu olmuş. Sinemanın ardından Küçük Sahne tiyatro salonu ve Kulis Bar da kendini burada göstermeye başlamış.
Defalarca kez el değiştiren ve çeşitli amaçlarla kullanılan bu yapı 1992’den sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanmış; fakat Atlas Sineması Türker İnanoğlu ve İrfan Atasoy tarafından işletilmeye devam etmiş.
Gel gelelim iki enstitü ve üç koleksiyoner ile birlikte şekillenen, günümüz İstanbul Sinema Müzesi’ne. Vakti zamanında Küçük Sahne ve Kulis Bar’ın yer aldığı bölüm, restorasyon sonucu günümüzde İstanbul Sinema Müzesi olarak hizmet veriyor.
Üç kata yayılan müze, barındırdığı 130 parçalık koleksiyon ile çeşitli bölümlerden oluşuyor. Yeşilçam filmlerinden kostümler ve ünlü yönetmenlerin şahsi eşyaları mı dersiniz, Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nu okurken çekildiği kamera mı… Her bölüm sizi bir şekilde içine almayı başarıyor.
Müzeye girdiğinizde sizleri Adile Naşit, Kemal Sunal ve Gülyabani’nin balmumu heykelleri selamlıyor.
İstanbul Sinema Müzesi’nin ilk bölümü, sinema tarihine adanmış. Bu bölümde Türk sinemasında önemli yer edinmiş Atıf Yılmaz gibi isimlerin el yazması senaryolarını görebilir, Yeşilçam Sineması’ndan kostümler, posterler ve çeşitli objelere göz atabilir, “Ödül Köşesi”nde yirminin üzerinde Türk yönetmenin uluslararası yarışmalarda kazanmış oldukları film ödüllerini inceleyebilirsiniz. Müzenin, sinema tarihine adanmış bu bölümündeki en önemli parça ise 1933’te Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara Hipodromu’nda okuduğu 10. Yıl Nutku’nu çeken kamera.
İnteraktif Dijital Müze bölümü, İstanbul Sinema Müzesi’nin en eğlenceli ve tartışmasız ziyaretçiyi en çok içine çeken bölümü. Bu bölümde yer alan “Hafıza Havuzu” isimli dijital arşiv bünyesinde 8 binden fazla film, 31 binden fazla oyuncu, yönetmen, senarist ve yapımcı barındırıyor. Kullanılan dokunmatik/etkileşimli dijital masa uygulaması ise dünyada ilk kez bir sinema müzesinde kullanılıyor. Sizce de oldukça etkileyici değil mi?
Müzenin İnteraktif Dijital Müze bölümünde Artırılmış Gerçeklik Odası da yer alıyor. Bu bölümde Türk sinemasından hafızalara kazınan sahneler AR teknolojisi sayesinde ziyaretçiyi gerçek anlamda içine alıyor desek yeri! Sizin yapmanız gereken tek şey, gözlüklerinizi takarak tabletler yardımıyla sahneleri yaşamak ve müzede eğlenceli anların tadını çıkarmak!
İstanbul Sinema Müzesi’nin aynı bölümünde yer alan Yeşil Perde alanı, müzenin dikkat çeken bir başka bölümü. Yeşil Perde sayesinde unutulmaz Yeşilçam filmlerine konuk olmanız oldukça kolay. Ayrıca, müzenin bu katında bulunan puflara yayılıp Yeşilçam filmlerinden istediğini izlemekte de özgürsünüz!
İstanbul Sinema Müzesi bünyesinde yer alan son bölüm ise bir sanat galerisi. Bu sanat galerisinin belirli aralıklarla konseptli çeşitli sergilere ev sahipliği yapması amaçlanıyor. Organize edilen sergileri ziyaret etmek isterseniz İstanbul Sinema Müzesi’nin web sitesinde yer alan “Etkinlik Takvimi” bölümünü takip edebilirsiniz.
Geçmişten günümüze Türk Sineması ve Yeşilçam’a ışık tutan İstanbul Sinema Müzesi’ni tarihi Atlas Pasajı’da pazartesi günleri hariç haftanın her günü 11.00-19.00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz.
Eğer siz de, İstanbul Sinema Müzesi’nde eğlenerek sinema tarihinde bir yolculuğa çıkmayı arzuluyorsanız, buraya kadar gelmişken 1948 yılından beri Türkiyeli sinemaseverlere, keyifli bir sinema deneyimi yaşatan tarihi Atlas Sineması filmlerine göz atmayı unutmayın!