İsmi yıllar boyu bambaşka şekillerde anılmış bir şehir Lviv. Lwów, Lemberg, Leopolis… Çünkü çağlar boyu farklı medeniyetlerin güdümü altına girmiş.
Günümüzde ise alternatif, egzotik fakat yakın rotalar arayan Avrupalılar, ucuza bol bol eğlenmek için fırsat kollayan Türklerin uğrak noktası.
Ukrayna’nın diğer şehirlerine hiç benzemeyen Lviv, gizemli ve tarihi dokusuyla UNESCO mirası bir şehir. Sovyet mimarisinden uzak bir görünümü var. Bu yönüyle Prag ya da Krakow gibi bir Orta Avrupa kenti edasına sahip.
Tarihi sokakların çoğunu oluşturan Arnavut kaldırımlar, kapılarının ardından enfes kahve kokuları yayılan samimi atmosfere sahip kahve dükkanları ve eski model tramvaylar sizi bir zaman makinası gibi geçmişe götürüyor.
Birçok yabancı blog Lviv’i samimi kahve dükkanları ve büyüleyici kiliseler diyarı olarak adlandırıyor. Şehrin ismi aslandan geldiği için de adım başı aslan heykel ve figürleri ile karşılaşıyorsunuz.
Tarihi dokusunu kaybetmemesinin yanı sıra birçok şeyin de oldukça eski usul gerçekleştiği Lviv’de biletinizi bir demir çubuk yardımıyla geçerli kılıyor ve kimi zaman kabloları düşen tramvayların kablolarının uzun çubuklarla takıldığına şahit oluyorsunuz. Fakat gökdelenler, betonlar arasında yeşile hasret yaşayanlar için bu ilkelliğin ne kadar büyüleyici olduğunu göreceksiniz.
Türkiye vatandaşları için vize muafiyeti bulunan bu şehre bir ziyaret aklınızı çeldiyse gelin sizin için hazırladığım seyahat rehberine bir bakalım. Bu yazıdan sonra uçak biletlerinizi almak için hazırlanın!
İçindekiler
Türkiye ve Ukrayna arasında yapılan pasaportsuz seyahat anlaşması kapsamında, Türkiye vatandaşları Ukrayna’ya; Ukrayna vatandaşları da Türkiye’ye pasaportsuz ve vizesiz giriş hakkında sahipler.
Anlaşma kapsamında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Ukrayna’ya vizesiz giriş yapmak için sahip olmaları gereken belgeler şunlar:
Ukrayna-Türkiye arasındaki ilişkileri geliştirmeyi amaçlayan anlaşmaya göre, Türk ve Ukrayna vatandaşları seyahatlerinde 180 gün içinde toplamda 90 günü aşmamak kaydıyla taraf ülkeye girip çıkabiliyor ve başka ülkelere bu ülkeden transit geçebiliyor.
Son yıllarda Doğu Avrupa’nın en çok turist alan şehirlerinden biri olma yolunda hızla ilerlese de Lviv hâlâ oldukça ucuz bir şehir.
Pasaport ve vize ücreti ödemeden Ukrayna’ya gitmek de oldukça ekonomik.
Ayrıca Lviv’de konaklamak için dilerseniz ucuz otelleri ve hostelleri tercih edebilir, dilerseniz diğer Avrupa şehirlerine kıyasla çok daha uygun fiyatlarla 5 yıldızlı otellerde kalabilirsiniz.
Lviv’de yeme-içme, ulaşım ve konaklama ücretlerini İstanbul ile karşılaştırıldığında Lviv’in %40 oranında daha ucuz olduğunu görmek mümkün.
Lviv, Avrupa’nın sabaha kadar dans eden şehirlerinden biri denebilir.
Ukraynalıların dost canlısı ve eğlenceden anlayan insanlar olduğunu söylemek mümkün.
Bunların dışında Lviv’de alkol fiyatları ve yeme içme maliyetlerinin düşük olması da eğlencenin dozunu artıran unsurlar.
Arkeologlara göre 5. yüzyıldan beri yerleşim halinde bulunulan bu şehir 1200’lü yıllarda Kral Galiçyalı Daniel tarafından kuruluyor.
1260’larda Tatarlar tarafından işgal ediliyor.
13. yüzyılda Poltva Nehri kıyısında kurulan Lviv, Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hürrem Sultan’ın Roxselena ismiyle doğduğu yer olarak bizim tarihimizde de önemli bir yere sahip.
1300’lerde Ermenilerin yoğun bir şekilde yaşadığı Lviv 14. yüzyılda ise Polonya Krallığı’nın bir parçası. Bu dönemde şehirde Almanlar, Polonyalılar ve Çekler yaşamakta.
17. yüzyılda tamamen Polonya-Litvanya Milletler Topluluğuna ait oluyor.
1930’lu yıllarda bir yandan Alman işgali ve Yahudi soykırımı bir yandan Sovyet işgali derken ancak 1991 yılında tamamen bağımsızlığını kazanıyor ve günümüzdeki halini alıyor.
Lviv, Ukrayna’nın en tarihi ve kültürel kenti. Kimilerine göre başkent Kiev’in bile sahip olamadığı bir atmosferi var. Bu yönüyle bir Avrupa kentine benziyor.
Kimileri onu Prag’a benzetse de Lviv hem yıllar boyu Leh kültürüyle iç içe bulunmaktan hem de mesafesel yakınlıklardan dolayı bir Polonya kenti havası da taşıyor.
Fakat Lviv aslında çağlar boyu farklı medeniyet ve kültürlerin, farklı politika ve ideolojilerin etkilerinin bir sonucu olarak oldukça sentez bir şehir. Ve kesinlikle bir ziyareti hak ediyor.
Lviv Ukrayna’nın en büyük 6. kenti ve Oblast’ının başkentidir. 720,000 civarında bir nüfusa sahiptir. Bu nüfusun neredeyse %90’lık bir kısmını Ukraynalılar oluştururken geri kalan kısım Rus ve Polonyalılar oluşturur.
Adı Ukraynaca “aslan” kelimesinden gelen şehrin, tarihi surlarla çevrili “Old Town” kısmı, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. 2006 yılında 750. kuruluş yıldönümünü kutlayan Lviv, mavi zemin üzerinde bir aslanın yer aldığı özel bir bayrağa sahip.
Zaman konumu açısından Türkiye ile arasında saat farkı yoktur. Lviv’de konuşulan dil Ukraynacadır. Bu dil fonetik açıdan Rusça’ya benzese de aslında bir Slav dili olduğu için komşu ülke dilleriyle benzer özellikler taşır.
Para birimleri Grivna’dır. Uluslararası alanda Grivna’nın kodu UAH olarak belirtilir. Ukrayna, para birimi açısından Türk Lirasının daha değerli olduğu bir coğrafyadır. 2015 yılında 1 TL’nin 12 UAH’a çıktığı da olmuştur. Nitekim günümüzde 1 TL 4,64 UAH eder. (16.04.2019)
Türk lirasının bölgedeki değerli konumunun yanı sıra Türkiye vatandaşlarının vize ihtiyacı olmadan ülkeye girebilmesi bölgeyi oldukça cazip bir konuma sokar.
Umuma mahsus pasaporta sahip vatandaşlar ülkeye 60 gün süreyle vizeden muaf şekilde girerken bu sayı diplomatik, hususi ve hizmet pasaportuna sahip vatandaşlar için 90 güne çıkmaktadır.
Lviv’de hakim olan iklim türü nemli karasal iklimdir. Bu da kışların oldukça sert yazların da oldukça sıcak geçtiği bir iklim türünü yansıtır. Kış aylarının ortalama sıcaklığı -4 civarındadır. Kimi geceler -15’leri bulduğunu söylemekte fayda var. Yaz aylarında ise ortalama sıcaklıklar 25 dereceyi bulur. Mart ayı ortalama sıcaklığı 2 dereceyle oldukça serindir. Fakat nisan ve mayıs 10’larda seyreder. Eylül ve ekim ortalamaları da 10 derece civarındadır.
Eğer Lviv’i havanın güzel olduğu mevsimlerde görmek ve kuzeyin soğuğuyla hiç muhatap olmak istemezseniz mayıs ve eylül ayları arası sizin için ideal bir dönem. Ortalama sıcaklığın 15-20 derece olduğu bu dönemde şehri karış karış gezebilirsiniz. Şehir ayrıca, Ortodoks Paskalya döneminde de yüksek miktarda turist almaktadır.
Fakat karlarla kaplı bir Kuzeydoğu Avrupa kenti eminim birçok kimseye çekici gelecektir. Özellikle aralık ve ocak aylarında kurulan yılbaşı süsleri ve fuarlarda Türkiye’de görmediğimiz türde bir kış masalını Lviv’de yaşayabilirsiniz. Eğer Noel ruhunu yaşamak ve kurulan Christmas Marketlerini ziyaret etmek isterseniz tatilinizi, kasım ayından aralık ayının sonuna kadar devam eden bu özel döneme denk getirebilirsiniz.
Diğer bir yandan ocak ve şubat ayleri şehrin en soğuk ayları olduğu için dış mekanda yapacağınız aktivitelerin de kısıtlanacağını bilmelisiniz.
Ama Lviv’de insanlarla tanışmak ve şehrin yerlileriyle kaynaşmak isteyenler için en uygun zaman ise haziran ayı. Lviv festivallerinin en yoğun olduğu zaman dilimi olan haziran ayında Lviv sokakları, dünyanın dört bir yanından gelen konuklarla ve şehrin yerlileriyle dolup taşıyor.
En ucuz Lviv uçak biletini bulabileceğiniz ay ise ekim.
Bir Ukrayna şehri olan Lviv’de anadil olarak Doğu Slav dillerinden Ukraynaca konuşuluyor.
Uzun yıllar Sovyetler Birliği yönetiminde kalan Ukrayna’da hala halkın büyük çoğunluğu Rusça biliyor, ancak son yıllarda yaşanan Ukrayna-Rusya geriliminden dolayı Rusça pek tercih edilmiyor.
Lviv, Polonya sınırına çok yakın bir şehir olduğundan ve şehirde çok sayıda Polonyalı da bulunduğundan Lehçe konuşanların sayısı da azımsanmayacak ölçüde.
Turistik değeri günden güne artan Lviv’de İngilizce konuşan pek çok kişi bulunduğu için iletişim konusunda sorun yaşanmıyor.
Ayrıca son zamanlarda Türk turistlerin çokça ziyaret ettiği şehirde, yardım alabileceğiniz Türk işletmecilerin yanı sıra sokaklarda yürürken Türkçe konuşan pek çok kişiye denk gelebilirsiniz.
Lviv’de Ukrayna’nın tüm şehirlerinde olduğu gibi UAH Grivna kullanılıyor.
Havalimanından çıkmadan burada bulunan döviz bürosundan biraz grivna almakta yarar var. Bunun dışında şehrin genelinde döviz bürosu bulmakta zorluk çekmiyorsunuz.
Dilerseniz şehirdeki tüm ATM’lerden Türkiye’de kullandığınız hesap ve kredi kartlarıyla da nakit grivna çekebilirsiniz.
Ukrayna’nın batı ucunda, Polonya’ya kuş uçumu mesafedeki Lviv’de yalnızca Lviv Danylo Halytskyi Uluslararası Havalimanı bulunuyor. İstanbul’dan hem Sabiha Gökçen hem de Yeni Havalimanı’ndan Lviv’e 2 saatlik bir uçuşla gidiliyor.
Lviv’de şehir içi ulaşım ise inanılmaz ucuz. Birçok toplu taşıma seçeneği var. Tramvay, trolleybüs, otobüs, ekspres otobüsler bunlardan birkaçı. Ücretler 3 UAH. Bu da 0,65 TL yapıyor. Öğrenciler içinse ücret 1,5 UAH.
Şehrin silüetini oluşturan tramvay ve trolleybüsler şehir boyunca döşenen raylı hattın üzerinden giden ve kablolarla ilerleyen araçlar. Bunlar için özel tramvay yolları yok. Kimi zaman aracın kablolarının çıktığına ve sürücünün de araçtan inerek elindeki uzun çubukla çıkan kabloları yeniden yerine taktığına şahit olabilirsiniz.
Lviv’de mutlaka bilet almalı ve aldığınız biletleri valide etmelisiniz. Yani araç içerisindeki cihazın içerisine biletinizi koyup manuel olarak kolu çekerek biletinizi onaylatmalısınız. Bu, ilk gördüğünüz zaman demode bir sistem gibi dursa da Lviv’de birçok şeyin ne kadar eski usul ve tarihi ilerlediğini görünce anlaşılır olacaktır.
Biletinizi büfelerden ve sürücüden alabilirsiniz. Ama benim tavsiyem kesinlikle büfe ya da otomatik makinalardan almanız çünkü sürücü İngilizce bilmiyor olabilir.
Lviv hava limanından şehir merkezine ulaşmak için otobüsleri kullanabilirsiniz. Her 12 dakikada bir kalkan 9 numara sizi şehir merkezine götürecektir. Bunun için üniversite durağında inebilirsiniz. Yolculuk havalimanından merkeze yaklaşık 50 dakika sürmektedir.
Şehre eğer trenle geldiyseniz merkeze çok daha yakın olan ana tren garında inebilirsiniz. Bu noktadan da yürüyerek veya taksiyle şehir merkezine ulaşabilirsiniz.
Lviv Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşmak içinse taksi ile yaklaşık 10 dakika sürecek bir yolculuk için pazarlıkla ortalama 100 grivna ederinde bir ücret gözden çıkarmanız gerekiyor.
Son olarak şehirde Uber kullanımı da özellikle turistler tarafında oldukça yaygın. Bölge halkına fiyatlar pahalı gelse de diğer ülkelerle kıyaslandığı vakit oldukça ucuz bir ulaşım sağlayan Uber şehrin lokal taksicileriyle iletişim kopukluğu ya da finansal anlaşmazlık yaşamak istemeyen ziyaretçiler için imdada yetişiyor.
Lviv Türkiye’den direkt uçuşların bulunduğu bir destinasyon. Öyle ki Polonya ya da civar ülkelere ulaşmak adına da en ucuz aktarma duraklarından biri. Birçok farklı hava yolu şirketinde erken alındığı takdirde gidiş dönüş 400 TL’ye bilet bulabilmeniz mümkün. Önceden alınmadığı takdirde de fiyatlar genelde 700 TL civarı seyrediyor. Uçuş süresi yaklaşık olarak 2 saat.
Bütçenize uygun bilet fiyatlarını inceleyebilirsiniz.
Lviv’de konaklama seçenekleri oteller, cep dostu pansiyon ve hosteller, evlerde konaklama imkanı sunan Airbnb gibi birçok opsiyonu barındırıyor. Özel odalarda konaklamalı otellerin gecelik ücretleri 70 TL’den başlıyor. Yalnız bir gezginseniz ve tercihinizi hostellerden yana kullanacaksanız da 30 TL’ye kadar uygun fiyatlarda konaklama bulabilmeniz mümkün.
Peki Lviv’in hangi bölgesinde kalmalıyız? Öncelikle her turist gibi şehrin eski meydanı dediğimiz Old Town Square listenin ilk sırasında. Rynok olarak da adlandırılan bu bölge Lviv’de görmeniz gereken hemen hemen her tarihi, kültürel spotun yer aldığı oldukça pratik bir nokta. Bütün bütçelere uygun hostel, otel ve apartların yanı sıra oldukça geniş bir skalada kafe, restoran ve gece kulüplerinin de yer aldığı bir alan.
İkinci olarak şehrin en işlek ve ana sokağı olan Prospekt Svobody üzerinde yer alan hostel ve otellerde kalabilirsiniz. Bu sayede görmemiz gereken her müze, tarihi bina ve çarşı yürüme mesafesi dahilinde olacak.
Ivan Franko Parkı ve etrafındaki bölge de özellikle uygun fiyatlı ve mimari açıdan tarihi özellikler taşıyan otel ve hosteller için tercih edilebilir.
Türkçe’de Pazar Meydanı olarak adlandırılan bu alan Lviv şehrinin kalbi.
Her Avrupa kenti gibi bu neredeyse Avrupalı gibi görünen kentte de şehrin tarihi meydanı görmeniz gereken en önemli yapıtlarla çevreleniyor. Ratusha olarak da adlandırılan Belediye Binası bunlardan biri.
Bu alanda ziyaret edebileceğiniz noktaların arasında isli görünümü ile bir mimari harikası olan Boim Ailesi Şapeli ve 14. yüzyıldan kalma ikonik yapı Latin Katedrali bulunuyor.
Bunun yanı sıra size mutlaka fotoğraflamanız gereken iki ilginç spot da söyleyelim. Birincisi bisikletli adam heykeli Shveykovi Na Velosypedi.
İkincisi de oldukça tuhaf ve eşsiz bir eser olan Bira Göbeği isimli Beer Belly of Ukraine.
Yahudilerin Lviv’de yaşadığı dönemlerden kalma olan fakat savaş esnasında oldukça zarar gören Golden Rose Sinagogu da günümüzde bir anıt olarak görülmesi gereken noktalardan biri.
Rengarenk ve tarihi binalarla, güzel kafe ve sıcak atmosfere sahip dükkanlarla çevrelenen Rynok Meydanı’nı ziyaret etmeden Lviv’i görmüş sayılmazsınız.
Deniz seviyesinden 413 metre olan yüksekliğiyle High Castle ya da Vysokyi Zamok, Lviv’in en yüksek tepesidir.
Rynok Meydanı’ndan 2 kilometrelik bir uzaklıkta yer alır.
Günümüzde bu alanda bir kale yer almamakla birlikte 1200’lerin sonlarında inşa edilen bir kale tepeye adını vermektedir.
Kale inşa edildikten sonra sırasıyla Tatarlar, Polonyalılar, Litvanyalılar, İsveçliler ve Avusturyalılar tarafından harap edilir.
19. yüzyılda sadece kalıntıları hayatta kalabilmiş olan bu tepeye ağaçlandırma çalışmaları yapılır ve etrafına bir park inşa edilir.
1957 yılında ise 141 metrelik bir televizyon kulesi bölgenin modern simgesi olur.
Castle Hill günümüzde birçok turistin ne yazık ki görmeyi ıskaladığı bir noktadır.
Ben de şehrin silüetini 360 dereceden görebileceğiniz bu eşsiz noktayı bir Lvivli sayesinde keşfettim.
Lviv’in en meşhur noktalarının başında Neo Rönesans tarzda inşa edilmiş Opera Binası gelir.
Dillere destan bu tarihi binanın hem geçmişte hem de günümüzde sanata olan katkısı bir hayli büyüktür.
Mimar Zygmunt Gorgolewski tarafından tasarlanan bina kapılarını 1900 yılında ziyarete açmıştır ve o günden bugüne birçok gösteri ve konsere ev sahipliği yapmaktadır.
1000 kişilik salon kapasitesiyle Avrupa’daki opera salonlarını aratmayan bu harika yapıya mutlaka uğramalı hatta bir bale, opera ya da müzikale katılmalısınız.
Şehrin merkezinden 7 dakikalık bir tramvay yolculuğuyla ulaşabileceğiniz bu mezarlık yemyeşil bitkileri ve gotik atmosferi ile sizi bambaşka bir dünyaya çekiyor.
Ukrayna tarihinin en önemli ve zengin figürlerinin mezarlarını burada görebilirsiniz.
Bu ünlü kişilerin içerisinde şehir merkezinde bulunan Ivan Franko Parkı’na adını veren ulusalcı şair Ivan Franko da yer alıyor.
Pekarska bölgesinde yer alan 42 hektarlık bu park öğrenciler için 15, yetişkinler içinse 25 UAH karşılığında ziyaret edilebilir.
Bir açık hava müzesi olan Museum of Folk Architecture and Life, Chernecha Hora’da yer alıyor.
Burası Lychakivsky Mezarlığı’na oldukça yakın mesafede olduğundan gezinizi bu iki spotu birleştirerek kurgulayabilirsiniz.
Şehrin doğusunda yer alan bu açık hava müzesi yel değirmenleri, kiliseleri, okulları ve çiftlik evleriyle tarihten bir esinti olarak el değmemiş bir güzelliği bize sunuyor.
Tabana kuvvet arşınlamanız gereken bu alanda her yana serpiştirilmiş bir Lviv tarihi bulacaksınız.
9 ve 6 arası ziyaret edebileceğiniz bu alana giriş ücreti 30 UAH.
20 UAH’a ziyaret edebileceğiniz bu müzede 19 ve 20. yüzyılın Avrupasında kullanılan kimi dekoratif mobilyaları, Mucha ve Lautrec’in Art Nouveau posterlerini ve daha birçok sanat eserini görebilirsiniz.
Müzede aynı zamanda geniş bir koleksiyon dönem saatlerine ayrılmıştır.
Müze Svobody 15 numarada yer alıyor.
Günümüzde bir silah müzesi olarak kullanılan Lviv Cephaneliği yemek bölümünde belirttiğim gibi şehrin en lezzetli et restoranlarından biriyle aynı binayı paylaşıyor.
Aynı zamanda Lviv’deki en büyük ve eski 3 cephanelik binasından biri olma özelliği taşıyor.
Arsenal, kuzey tarafında sekizgen minyatür bir kuleye sahip olan iki katlı dikdörtgen bir yapıdır.
Eski yıllarda işkence odası olarak da kullanılan bu bina 14. yüzyılda inşa edilse de İsveç istilası sırasında oldukça hasar görmüştür.
Svobody Meydanı’nda yer alan Taras Shevchenko heykeli Ukrayna’nın en ünlü ulusalcı yazarlarından birine armağandır. Opera binasının tam karşısında yer alan heykel genelde canlı müzik yapan sokak müzisyenlerinin uğrak mekanı haline gelmiştir.
Lviv daha birçok heykelin, sokak aralarında ve meydanlarda aniden karşınıza çıkabileceği bir şehirdir. Bunların arasında Monument to the Victims of Soviet Crimes yani Sovyet Suçluları Mağdurlar Anıtı bulunur. Bu karanlık heykel bize Lviv halkının Sovyetlerin elinde çektiği ızdırabı simgeler.
Lviv Ghetto Memorial ise Yahudi Soykırımı’nın bir simgesidir ve acılar içerisindeki bir adamın gökyüzüne bakarak yakarmasını bir heykel ile ölümsüzleştirmiştir. Bu anıt Chornovola caddesi üzerinde ziyaret edilebilir.
Ukrayna’nın bira geleneğini bir sergi aracılığıyla ziyaretçilere sunan ve gün sonunda tadımların yapıldığı müze.
Kleparivska 18 üzerinde yer alıyor.
Giriş ücreti 65 UAH, tadımlar ise 35.
Ukrayna’nın çalkantılı tarihine ışık tutan bu ulusal müze tarihi meydanda yer alıyor.
Her bir kat için giriş ücreti 10 UAH.
Bir Meryem Ana ikonasının ve Hz. İsa’nın 3 boyutlu bir temsilinin bulunduğu, rokoko tarzı sarı ön cepheli 18. yüzyıl Yunan Katolik katedrali.
Ploshcha Svyatoho Yura’da yer alıyor.
Şehrin tarihi meydanına 5 dakika yürüme mesafesinde bulunan yeşil alan soluklanmanız için ideal bir adres olacaktır.
Bir şehre ziyaret planlarken dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri de şehirde gerçekleşen festivallerdir. Bu sayede tatilinizi çok daha renkli ve unutulmaz bir hale getirebilir, o kültürü daha yakından tanımış olursunuz.
Lviv’de her yıl gerçekleşen birçok festival var. Örneğin 1930 yılından beri düzenlenen Leopolis Grand Prix araba yarışları. Bu sene 31 Mayıs – 2 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek olan bu yarışa birbirinden renkli klasik otomobiller katılıyor.
Ukrayna Uluslararası Dans ve Kültür Festivali (The International Ukrainian Dance & Culture Festival) de bölge kültürünü görmek adına denk getirilebilecek festivallerden biri. 2019 yılının festival takvimi 9-12 Ağustos tarihleri olarak belirlenmiş.
4 Mayıs’ın Lviv halkı için önemli bir yeri var. Bu tarih bu sene şehrin 763. yıl dönümüne denk geliyor. Her sene çeşitli gösteriler ve geçit alayları ile kutlanan bu tarihte orada olmak isteyebilirsiniz.
Lviv aynı zamanda bir kültür başkenti. UNESCO mirası olan, dünyanın en eski ve önemli opera binalarından biri de bu şehirde bulunuyor. Bu nedenle aslında yılın hangi dönemi giderseniz gidin şehirde mutlaka konserler, müzik festivalleri ve kültür sanat aktiviteleri bulacaksınız. Fakat bu yıl 26-30 Haziran tarihleri arasında Leopolis Jazz Festivali düzenleniyor.
Ukrayna mutfağı, hiç tartışmasız dünyanın en lezzetli ve en zengin mutfaklarından biri. Lviv de bu zengin mutfaktan nasibini fazlasıyla almış.
Şehirdeki kafe ve restoranlar, yerel üreticiler aklınızı başınızdan alacak çeşitleri oldukça ucuza sunuyor. Bu da kısacık zamanda daha ne yiyebilirim, ne içebilirim diye kara kara düşünmenize neden oluyor.
Lviv’den bahsederken bir istisna yapıp Lviv’de ne içilir sorusundan başlamak istiyorum.
Dünyanın en lezzetli likörlerinden biri olan Vişne Likörü (Pyana Vishnya), Lviv’in yerli ve milli içkisi sayılabilir.
İçinde çekirdeksiz vişnelerin yüzdüğü bu lezzetli içkiyi yemeklerden önce aperatif olarak alabilir ya da yemeğin üstüne tatlı bir bitiriş olarak deneyebilirsiniz.
Lvivliler dünyanın ilk bira fabrikasını kuracak kadar kendilerine güvenmişler ve bu konuda haksız da sayılmazlar.
Ukrayna biraları, Avrupa’nın önde gelen bira markaları arasında yer almasa da dünya gastronomisinde önemli bir yere sahip.
Bira Müzesi’nde dünyanın her yerinden farklı kupaları ve bira şişelerini görebilir, envai çeşit birayı tadabilirsiniz. Şehirde yılda bir de bira festivali düzenleniyor.
Şehirde bir de Pravda Beer Theatre adında bira tiyatrosu bulunuyor. Bira tiyatrosunda Pravda Orkestrası, pazartesi günleri Metallica’dan Frank Sinatra’ya, Adele’den, Maroon 5’a oldukça geniş bir repertuarla sizi şaşırtıyor, arada bir Ukraynaca bir şeyler de çalıyorlar.
Size Lviv’de mutlaka gitmeniz gereken mekanları önermeden önce bu kültürün mutfağının temelde nelerden beslendiğine bir bakalım. Ukrayna mutfağı ve dolayısıyla Lviv, Slav mutfak kültüründen etkilenmiştir. Bu da yemeklerin et yoğunlukta olduğu ve çoğunlukla bölgede sıkça bulunan patates, lahana ve mantarla zenginleştirildiği anlamına gelir.
Ukrayna, Rus ve Polonya mutfağı birbirine oldukça benzer. İsimlerin ufak farklılıklarla birbirinden ayrıldığı bu mutfak türlerindeki kimi yemekler Osmanlı’da da karşılaşılan yemeklerdir.
En popüler Lviv yemeklerine gelecek olursak listeyi borş çorbası ile açmak lazım. Ukraynalıların “borscht” olarak adlandırdığı bu çorba ülkemizde de oldukça tanınmıştır ve pancardan yapılır.
Polonya mutfağında da baskın bir lezzet olan, Türk mutfağındaki Piruhi’ye denk gelen “varenyky” de meşhur lezzetlerdendir. Bu temelde mantının içi patates, peynir ile doldurulmuş ve daha büyük ölçülerde hazırlanmış olan versiyonudur.
“Deruny” adı verilen ve kızartılmış patates ruloları olan yiyecek genellikle bölgenin vazgeçilmezi ekşi krema ile servis edilir.
“Kotlety” ya da “Kotlet” kızarmış pirzoladır.
“Salo” genellikle domuz etinin çok ince bir kısmı ya da yağının ince dilimlenmiş halidir. -Kulağa tuhaf geldiğini biliyorum.-
Son olarak “Kovbasa” adı verilen füme et de Lviv’de oldukça tercih edilen diğer bir lezzettir.
Lor peyniri, ekşi krema ve mısır unu da yemeklerde çokça kullanılan yardımcı malzemelerden.
Ukrayna mutfağının en bilinen yemeklerinden Kiev tavuğu ise, panelenmiş tavuk göğsünün içine dereotu ve tereyağı konularak hazırlanıyor.
Mekanlara gelecek olursak Lviv’in restoran bakımından oldukça zengin olduğunu ve gurme mekanlara sahip olduğunu söyleyebiliriz. Birçok restoranın müdavimleri bulunur. Farklı şehir ve ülkelerden bölgeye bu leziz duraklara uğramak için sıklıkla gelinir. Bunda ülkenin oldukça ucuz olması da çok büyük etkendir.
Shevska Sokağı üzerinde yer alan Baczewski, botanik bahçesi konseptinde konakvari bir yerleşkede yer alan bir restoran ve gelenleri büyülüyor. Açık büfe kahvaltıdan enfes öğle yemeklerine, lezzetli tatlılardan alkollü şık bir akşam yemeğine kadar oldukça geniş bir yelpazede ziyaretçilere hizmetini sunuyor. Kimi zaman piyano eşliğinde canlı müzik de dinleyebileceğiniz Baczewski’de yer ayırtmayı asla unutmamalısınız. Burası oldukça revaçta bir mekan olduğundan rezervasyonsuz giderseniz kapıdan geri dönmek zorunda kalabilirsiniz. Açık büfe kahvaltı 150 UAH yani 32 TL’ye denk geliyor. Et yemekleri ise 200-350 UAH arasında seyrediyor.
Lviv sahip olduğu kahvecilerle de oldukça ünlenmiş bir destinasyon. Birçok yabancı blog yazarı Lviv’in bu özelliğine vurguda bulunarak çeşitli listeler derliyorlar. Ben de size bu listelerden birkaç mekan tavsiyesinde bulunacağım.
Glory Kafe sahip olduğu samimi dekorasyon, sokak kenarında konumlanmış merkezi konumu ve lezzetli kahveleri ile gidilebilecek bir seçenek. Üçüncü dalga kahvecilere bir örnek olan ve sade tasarımıyla da dikkat çeken Svit Kavy de listemizde yer alan duraklardan biri.
Son olarak size Lviv’e gittiğinizde uğrayabileceğiniz oldukça ilginç bir mekandan daha söz etmek istiyorum. Kryivka adı verilen ve eskiden sığınak olarak kullanılan bir restoran oldukça ilginç bir konsepte sahip.
Sığınağa girdiğinizde mekanı hemen bulamayabilirsiniz çünkü kanatlı kapının ardından ilerlemeniz gerekmekte. Mekana girdiğinizde sizi elinde silahla bir çalışan karşılıyor. Bu karşılamaya bir de “Slava Ukraine” “Yaşasın Ukrayna” parolası eşlik ediyor. Sizin de buna “Heroyem Slava” “Kahramanlarımız Yaşasın” olarak karşılık vermeniz lazım. Bu mekanın özelliği ise şu. Ukrayna’ya göre işgalci bir güç olan Rusya’ya öfke ve Ukrayna milliyetçiliği bu kafede hayat buluyor. Silahların etrafta neredeyse bardak gibi sıralandığı alanda kimi Rus figürlerin portrelerine atış yapabilmeniz bile mümkün.
Lviv’de ne yenir sorusuna geleneksel Ukrayna yemekleri sıralanabilir, ancak ben Lviv’deki et ve barbekü kültürüne değinmeden geçemeyeceğim.
Yeme içmenin oldukça ucuz olduğu Lviv’de birçok steak restoranı var. İçerisinde işkence konseptinden tutun ocakbaşına benzer restoranlara kadar birçok farklı alternatif var.
Benim değinmek istediğim nokta ise Lviv’deki en iyi et restoranlarının Ermeni Mahallesi çevresindekiler olduğu.
Şehrin en meşhur et restoranlarından biri, önünde her daim kuyruk olan Ribs Restoran’dır. Bu mekan meşhur Arsenal (Cephanelik) Müzesi’nin alt katında yer alır. Birçok farklı et seçeneğiyle zengin bir menüye sahiptir.
En lezzetli etleri nerede yiyebilirim diyenler içinse birçok seyahat sitesinde de ilk sırada yer alan Mons Pius, The Grill ve Na Mangal Steak House’u önerebilirim.
Bu restoranlarda kırmızı etin her türlüsünü Türkiye’ye oranla çok daha uygun fiyatlarla yiyebiliyorsunuz. Eğer seviyorsanız, tavuk ve dana şaşlık da yapıyorlar.
Oldukça sıcakkanlı olan Ukraynalılar, giyimlerinden ve konuşmalarından anlayacağınız üzere geleneklerine sıkı sıkıya bağlılar. Orta yaş ve üzeri Ukraynalıların pek çoğu İngilizce bilmese de oldukça konuksever olduklarını hal ve tavırlarından görebilirsiniz.
Ancak Lviv nüfusunun %85’inin kadın olduğu yönünde çıkan asılsız söylentiler yüzünden, şehir sakinlerinin tadı biraz kaçırılmış. Bu hayali kadın nüfusu görmek için gelen ve yalnızca erkeklerden oluşan büyük turist kafileleri arasında Türkiye’den gelen gruplar da bulunuyor. Gece dışarı çıkarken, bu grupların uğramadığı gece kulüplerini seçmekte yarar var. Bu nedenle Lviv’de önereceğimiz başlıca barlar ve gece kulüpleri şunlar:
Lviv’de gençler eğlenmeye nereye gidiyor, en popüler gece kulüpleri hangileri diyenler için bu iki alternatif başı çekiyor. Yalnızca Lviv’in değil Doğu Avrupa’nın en büyük gece kulüplerinden olan Malevich Concert Arena & Night Club, aynı zamanda Lviv’in en yeni mekanlarından biri.
Şehrin Old Town kısmında, Opera House’a 5 dakikalık bir yürüme mesafesinde oldukça kolay ulaşılabilen bir konumda yer alan Malevich, 3 ayrı bara, 2 dans pistine ve farklı sahnelere sahip. Burada her müzik türünden konserler ve DJ performansları ile gece boyu eğlence bitmiyor.
Şehrin en nezih ve pahalı barı (bizim ölçülerimize göre bu kadar ünlü bir gece kulübü yine ucuz kalıyor) ise Fashion Club. Rynok Meydanı’nda yer aldığı için Fashion Club’ın önünden gündüz de birkaç kez geçeceğinizi tahmin ediyorum.
Dress code uygulaması bulunan Fashion Club’a girerken kıyafetlerinizin şık olup olmadığına bakılıyor. İçeridekilerin şıklığı zaten dikkatinizi çekecek. Yalnız etrafınıza bakarken usta barmenlerin tezgahın arkasında yaptıkları şovları kaçırmayın derim.
Gidenlerin sıklıkla nezih ve sakin kelimeleriyle tarif ettiği Libraria Speak Easy Bar, başarılı kokteylleriyle ünlü.
Bira çeşitliliği konusunda biraz zayıf kalan barda, envai çeşit kokteyl tadabilir, yepyeni kokteyller deneyebilirsiniz.
Mekanı Avrupa’nın en iyi caz barları arasında önemli bir yere taşıyan canlı müzik performansları, akşam 20.00’de başlıyor. Müzik başlamadan mekanda güzel bir masaya yerleşmekte yarar var.
“Lviv’de ne içilir, Lviv’den hediyelik ne alınır?” sorusuna verilebilecek en güzel cevap vişne likörü. Pyana Vishnya, mutlaka uğramanız gereken bir likör dükkanı. Mekanın içinde ve önünde yer alan masalarda içi vişne taneleriyle dolu likörden içip, müziğin tadını çıkarırken sokağa taşan kalabalığa karışabilirsiniz. Bir bardağı yaklaşık 40 grivna yani 5-6 lira olan bu likörün tadının bu kadar hafif olduğuna aldanmayın, çünkü içindeki alkol oranı epey yüksek. Ayrıca buradan ayrılırken taşıyabileceğiniz kadar likör almayı ihmal etmeyin.
Bu likörün satıldığı bir başka ünlü mekan ise birçok farklı yerdeki şubesiyle Drunken Cherry’dir. Rynok meydanındaki büyük şubesiyle bulunabilir.
Farklı eğlence anlayışlarına ve alternatiflere açık olanlar için bazı mekanların içlerinde ekstra ücret ödeyerek girebildiğiniz striptiz kulüpleri de bulunuyor. Bu kategorinin en bilindik ve iyi örneklerinden biri Rafinad People Club.
Daha önce de bahsettiğim gibi erkek yoğun turist kafilelerinin çokça bulunduğu mekanları es geçmek isteyenler için Metro Club, bu mekanlara verilebilecek en önemli örnek.
Bir zamanlar Lviv’in iyi mekanlarından biri olarak tanınsa da içerideki localarda nargile sunmasıyla popülaritesi düşen mekanlardan biri de Zanzibar.
Lviv’de alışveriş yapabileceğiniz birçok yer var. Bunların başında eski şehir meydanının etrafını çevreleyen dükkanlar geliyor. Bu dükkanlarda özellikle lokal ürünlerin, lezzetlerin ve tasarımların bulunduğunu söyleyebiliriz.
Fakat lokal ürünlerin yanı sıra zincir mağazalardan ucuza ürün satın alabilmek için alışveriş merkezlerine de uğrayabilirsiniz.
Özellikle mücevher ticaretinin bir hayli yaygın olduğunu ve diğer ülkelere nazaran daha ucuz olduğunu söyleyebiliriz. Bunun için şehir merkezinin dışında, şehrin güneyinde yer alan King Cross’u tercih edebilirsiniz.
Peki Lviv’e uğramışken hem kendimize hem de bizi bekleyenlere neler alabiliriz? Yemek kısmında bahsettiğim Svit Kavy’e uğrayıp lezzetli kahvelerinden satın alabilirsiniz.
Lvivska Maisternia Shokoladu’ya uğrayarak kahvenin yanına çok iyi gidecek el yapımı leziz çikolatalar alabilirsiniz.
Muzeina’da yer alan Lviv Candle Manufactory’den birbirinden güzel kokularda ve tasarımlarda mumlar alabilirsiniz.
Özel Ukrayna nakışıyla işlenmiş havlular, kıyafetler ve aksesuarlar da bu bölgeye ait popüler hediye seçeneklerinden biri. Bunun için kesenin ağzını biraz açabilir ve Svobody Caddesi üzerinde yer alan Etno-Halereya’ya uğrayabilirsiniz.
Pysanka adı verilen ve binbir türlü desenle süslenmiş ahşaptan Paskalya yumurtaları ve ahşap oymalı kutular da bölgeye özgüdür.
Normalde gezi rehberlerinin bu kısımları belki de en can sıkıcı noktalardır. Fakat bu durum Lviv için geçerli değil.
Çünkü günümüzde 10 TL’nin yaklaşık 40 grivnaya denk gelmesi ve ülkenin para biriminin pek de değerli olmaması Lviv’i dar bütçeler için dahi eşsiz bir destinasyon haline getiriyor.
Euro’nun 7’ye, doların 6’ya yaklaştığı bu dönemlerde Türk lirasının da değerli olduğu bir ülkeye gitmek herkese eminim iyi gelecektir.
Bu kolaylığın üzerine bir de Ukrayna’ya giderken vize gerekmemesi işleri iyice hoş hale getiriyor. Yeni kimlik kartlarınızla bu ülkeye girebiliyorsunuz.
Lviv şehir merkezi 3 günde dolu dolu gezilebilir. Fakat biz buna 1 gün de kendimizden ekleyelim.
E tabi bu bütçe sizin tatil beklentinize, lüks alışkanlıklarınıza, konfor anlayışınıza göre de oldukça değişebilir. Benim bu yazıdaki amacım Lviv’in oldukça düşük bir bütçeye rağmen ne kadar doyurucu ve ulaşılabilir bir destinasyon olduğunu gözler önüne sermekti. Umarım başarabilmişimdir!