Aurora ya da daha çok bilinen adıyla kutup ışıkları, tüm dünyada insanları en çok etkisi altında bırakan doğa olaylarından biri.
Güneşe ve dünyaya ait manyetik alanların kesişmesi, kutup bölgelerinde renkli ışımalara ve dolayısıyla da görsel bir şölene sebep oluyor.
Aurora isminin antik Yunan’daki Şafak Tanrısı’ndan esinlenmesi de bir tesadüf değil elbette. Kuzey kutbunda görülen ışık ve renk oyunları Aurora Borealis olarak anılırken; güney kutbundaki ışıklar Aurora Australis adını alıyor.
Özellikle de kuzey ışıkları, bugün yaygın olarak kış turizmine konu olan ve kolaylıkla ulaşılabilen birer doğa mucizesi. Yeşil, mor, kırmızı, sarı ve tonlarının gökyüzünde yaratacağı muazzam etkiyi hayal etmek ya da bu anın fotoğraflarına bakmak bile potansiyel turistler için yeterince heyecan verici.
Ne zaman ortaya çıkacağı ve ne zaman kaybolacağı halk tarafından kestirilemeyen bu ışık patlamaları, yüzyıllar boyunca mistik işaretler olarak yorumlanmalarıyla da dikkate değer.
Kutup ışıkları ile her an karşılaşabilen şanslı ülkelerden Grönland ve Norveç’in eski inanışlarına göre kutup ışıkları, kaybettiğimiz ruhların gökyüzündeki varlıklarına ait.
Avustralya yerlilerine göre ise tanrıların gökteki dansını izlemek için auroranın ortaya çıkmasını beklemelisiniz. Siz de her neye inanırsanız inanın ama hayatınızda bir kez olsun auroraya tanıklık edin.
Tabii bu romantik dakikaları paylaşmak isteyeceğiniz özel birini de yanınıza almayı ihmal etmeyin!
Aurora izlenebilecek en güzel yerleri, tüm detaylarıyla birlikte bu başlık altında bulabilirsiniz.
Söz konusu kuzey ışıkları ise, her koşulda üşüyeceksiniz; öncelikle buna hazır olmalısınız. Kuzey ışıklarını görebileceğinizden yüzde yüz emin olmak istiyorsanız, Amerika Birleşik Devletleri’ne yapacağınız Alaska ziyaretinizi kış dönemine denk getirerek uzun kış gecelerinden faydalanabilirsiniz.
Tabii tüm yıl boyunca da burada aurora mucizesine tanık olma şansınız hiç de az değil. Temiz hava, berrak bir gökyüzü ve şehir ışıklarından uzakta konumlanmak; aurora görmek için aramanız gereken temel kriterleri oluşturuyor. Bu kriterlerin her biri, Alaska’daki Fairbanks bölgesinde ve Denali Milli Parkı’nda fazlasıyla mevcut.
Bu eyalette zorlu doğa şartlarına rağmen; kayak sporlarının ve ormanla kaplı doğal güzelliklerin getirdiği turizm potansiyeli kış aylarında tam anlamıyla tavan yapıyor.
Türkiye’den Alaska’ya gitmek için en az 3 aktarmalı bir uçuş yapmayı ve 18 saati havada geçirmeyi göze almalısınız.
Başka bir seçenek olarak Kuzey Amerika’ya ulaştıktan sonra cruise gemilerinden de faydalanabilirsiniz.
Kuzey ışıkları için en ideal nokta olan Fairbanks; hem uçakla hem de gemiyle direkt ulaşılabilir bir yerleşim olmasıyla da ön plana çıkıyor. Bu yolculuk için biletleri aylar öncesinden satın alırsanız, biraz da olsa tasarruf etmenizin ancak mümkün olabileceğini de hatırlatalım.
Kanada’nın kuzeyi, hem sahip olduğu yaban hayatı hem de ışıklara yaptığı ev sahipliği nedeniyle; ziyaret edebileceğiniz en ideal adreslerden biri.
Özellikle Kanada’nın bölgelerinden olan Northwest Territories ya da Türkçe adıyla Kuzeybatı Toprakları, aurora ile aydınlandığında mutlaka görülmeye değer bir hal alıyor.
Kuzeybatı Toprakları’nın en büyük şehri Yellowknife, sınırları içerisinde pek çok göl barındırıyor. Long Lake, Prosperous, Great Slave Lake gibi adları olan bu göllerin her biri, üzerlerindeki ışık yansımaları ile sosyal medyada paylaşım rekorları kırıyor.
İstanbul’dan Kanada’nın başkenti Toronto’ya direkt uçuşlar ile ulaştıktan sonra Yellowknife için ülke içinde aktarma yapmanız gerekiyor.
Amerika ya da Kanada yönüne planladığınız başka bir seyahat varsa da; bu ülkelere yaptığınız ziyarete Northern Lights Tour ya da Türkçe adıyla Kuzey Işıkları Turu’nu da ekleyebilirsiniz.
Turlar farklı şehirlerden yapılan çıkışları birleştirerek ilerliyor ve yaklaşık 4 gün sürüyor.
Baştan uyaralım; doğanın içinde çadırda konaklayarak aurora izleme deneyiminden aldığınız tadı, bir daha hiçbir tatilinizde ya da gezinizde bulamayabilirsiniz.
Yukon, Newfoundland, Nova Scotia ve British Columbia adlı diğer bölgeler de Kuzey Işıkları Turu’na rahatlıkla eklenen yakın mesafedeki diğer Kanada bölgelerini oluşturuyor.
Finlandiya’ya yapacağınız kuzey ışıkları gezisi; balayı, evlilik yıldönümü ya da evlilik teklifi gibi romantik bir kutlama için de biçilmiş kaftan.
İglo adlı Eskimo evlerine benzetilen cam tavanlı odalarda konaklamak, eylül ayından mart ayına kadar neredeyse her gece ansızın ortaya çıkan kuzey ışıklarıyla aydınlanmak, sabah olduğunda ise eğitimli köpeklerin rehberliğinde düzenlenen safari turlarına katılmak kesinlikle unutulmaz bir deneyim.
Burası aynı zamanda Ren geyiklerinin de favori adreslerinden biri. Yılbaşı döneminde Noel ruhunu Finlandiya’da yaşamayı düşünebilirsiniz.
Cam iglonuzun dışında içlikler, termal giysiler, hava geçirmez montlar ve türlü teçhizat ile ancak ayakta durabilirken; odanıza girdiğinizde sıcacık yatağınızdan auroraları fotoğraflayabileceksiniz. Bir de tabii, şöminedeki odun ateşinden ve odanın içinde yer alan mini saunadan bahsetmiş miydik?
Finlandiya aynı zamanda dünyanın en güvenilir ve en yaşanılası ülkelerinden biri olduğu için, bu ülkede turist olmanın tadını çıkarmanız başka bir ülkeye göre çok daha kolay.
Tamamen kuzey ışıkları turizmine adanmış tesislerde görevliler, birden fazla dil seçeneği ile konuklara seve seve yardımcı oluyorlar.
Kakslauttanen’e Helsinki üzerinden aktarma ile ulaşabilirsiniz.
Kuzey Kutbu’nun 74. ve 81. paralelleri arasında yer alan Svalbard, Norveç’e bağlı bir adalar topluluğu.
Norveç ana karasına 900 km mesafede yer alan bu yer, dünyanın en kuzeyindeki noktalardan biri olarak kabul ediliyor. Hal böyle olunca da, tabiat ananın sunduğu ücretsiz ışık gösterilerinin tüm yıl boyunca ardı arkası kesilmiyor elbette.
Kuzey ışıklarını kampla, karavanla, Norveç sınırlarında düzenlenen 7 günlük turların bir parçası olarak; kısaca nasıl isterseniz öyle ziyaret edebilirsiniz.
Bütçenize, zamanınıza ve ulaşım tercihinize göre seçebileceğiniz birçok farklı yolunuz var.
Özellikle çadırda konaklama deneyiminiz varsa ya da bu konaklama biçiminden huzursuz olmuyorsanız; kamp yapma fikrini mutlaka değerlendirin.
Tarih aralığınızı ekim ile mart arasında tutmaya gayret edin. Kasım ile şubat arasındaki döneme kuzey ışıkları yönünden daha da kesin gözüyle bakılıyor.
Yaklaşık 2500 kişinin yaşadığı Svalbard’da kutup ayılarının sayısının insanlardan fazla olduğunu belirtmekte fayda var. Şansınız varsa katıldığınız turlardan birinde, sevimli olduğu kadar tehlikeli de olan bu hayvanları uzaktan görebilirsiniz.
Adaya ulaşım Oslo ya da Tromso üzerinden makul sayılabilecek bir uçuş süresiyle sağlanabiliyor.
Çoğunlukla yeşil renkle aydınlanan Rusya’da, kuzey ışıklarının yatay uzunluğu kilometreleri bulabiliyor.
Elbette şehir ışıklarından olabildiğince uzakta, doğanın el değmemiş kesimlerinde olma kuralı Rusya’nın Murmansk Bölgesi için de geçerli.
Kola Körfezi’nin doğu yakasında yer alan bölge, Barents Denizi’ne yalnızca 12 kilometre mesafede yer alıyor. Buraya Rusya’nın St. Petersburg şehri üzerinden aktarmalı olarak ulaşabilirsiniz.
Seyahatinizi organize etmeden önce auroraları ne zaman, nerede en iyi şekilde görüntüleyebileceğinizi tahminleyen “Aurora Forecast” gibi online uygulamalardan da haberdar etmiş olalım.
Eh, böyle bir görsel şölene doğru yola çıkarken kameranızı yanınıza almayı da unutacak değilsinizdir artık! Mutlaka profesyonel bir fotoğraf makinesi kullanın; sizde yoksa tripod gibi gerekli teçhizatı ile birlikte ödünç almaktan ya da kiralamaktan çekinmeyin. Aksi halde, hayatınız boyunca tek bir kez yaşayabileceğiniz bu deneyimi ölümsüzleştirmediğiniz için çok üzülebilirsiniz.
Hazırsanız hem kuzey ışıklarından hem de Game Of Thrones dizisinin meşhur sahnelerine hayat veren yerlerden oluşan bir tur için İzlanda’yı ziyaret edebiliriz.
Karla kaplı tepeleri, donmuş ağaçları ve göz alabildiğine beyaz atmosferi ile burası, Game of Thrones dizisindeki en ilgi çekici kahramanlardan olan Jon Snow’un favori mekanı.
Gerçekten de kuzeyin soğuk ama büyüleyici manzaralarını en iyi sahiplenen ülke İzlanda sayılabilir. İzlanda’nın Reykjavik şehrinde bulunan ve doğal bir kaplıca havuzu olan Mavi Lagün; meşhur ışıklar ile bir araya gelince kesinlikle zihninizde unutulmaz bir iz bırakacaktır.
Türkiye ile İzlanda arasında direkt uçuş imkanı şu an için yok ancak sadece Mavi Lagün’ün kıyılarında bir gece geçirmek için bile aktarmalı olarak İzlanda’ya doğru yola çıkabilirsiniz.
Oslo ve Kopenhag, İzlanda aktarması için en çok tercih edilen lokasyonları oluşturuyor.
Üstelik İzlanda için bilet fiyatları, aktarmalarına rağmen, Amerika ya da Kanada’ya göre karşılaştırılamayacak kadar daha uygun.
Buraya bir tur kapsamında gelirseniz, şehir merkezine yalnızca 1 saat sürüş mesafesinde yer alan onlarca farklı yerin, birbirinden farklı manzaralarla sizi beklediğini deneyimleyebilirsiniz.
İsveç’in en kuzey noktasında yer alan şehirlerden biri olan Kiruna, 18 bin nüfuslu minik bir şehir.
Buraya Stockholm üzerinden, 2 saati bulmayan bir uçak yolculuğu ile ulaşılabiliyor. Diğer seçenek olan trenle yolculuk süresi ise 16 saati bulabiliyor.
Şehirdeki Camp Ribon ve Abisko Natural Park gibi alanlar tamamen kutup ışıklarına ayrılmış desek yanlış olmaz. Bu bölgeler, gökyüzündeki renk cümbüşünü izlemek için can atan hevesli turistlerle dolup taşıyor.
Kiruna’ya kadar gelmişken hayatını geyik yetiştiriciliğinden kazanan ve İsveç’in en eskilerinden olan Sami topluluğunu da aynı adlı köyde ziyaret etme fırsatı bulabilirsiniz.
Gitmeden önce, birbirinden ilginç geleneksel kökenlere ve inanışlara sahip bu topluluk hakkında minik bir araştırma yapmayı ihmal etmeyin.
Ice Hotel ya da Türkçe adıyla Buz Otel adı verilen uygulama, İsveç’te ve özellikle de Kiruna’da birkaç farklı yerde karşınıza çıkacak.
Konaklamanız sırasında geyik derisine sarılıp uyuyarak böyle ilginç bir deneyim yaşamak isteyebileceğiniz gibi; buranın halka açık bölümlerini gün içinde müze gibi de ziyaret edebilirsiniz.
Özellikle Ege ya da Akdeniz gibi sıcak bölgelerden İsveç’e seyahat ediyorsanız; siz yine de Buz Otel’i sabah saatlerinde ziyaret etmeyi tercih edin!
İskandinav ülkelerinde kuzey ışıkları ile karşılaşmak sürpriz değil. Ancak itiraf edin; gölleri, şatoları ve hatta erkeklerin etek giydiği törenleri ile zihninize kazınan İskoçya’yı bu listede görmeyi pek beklemiyordunuz.
Avrupa’da kuzey ışıklarına ev sahipliği yapan en sıcak yerin burası olduğunu söylemek hata olmaz.
İskoçya’nın kuzeyinde, sahil kesiminde yer alan Caithness bölgesi; yaylaları, milli parkları ve göl kenarlarına ek olarak kuzey ışıklarını ağırladığı geceler ile de bambaşka bir deneyime ev sahipliği yapıyor.
Denizin ılımanlaştırdığı iklim sayesinde, gün boyunca da yürüyüşler, doğa gezileri ve minik safariler yapabilirsiniz.
Mevsim tercihiniz sonbahar ya da kış olursa, kuzey ışıkları yönünden hayal kırıklığına uğramamış olursunuz.
Türkiye’den Edinburgh’a neredeyse haftanın her günü direkt uçabilir ve Caithness’a Edinburgh üzerinden aktarma yapabilirsiniz.
Yalnızca Kopenhag ya da Ryekjavik şehirlerinden aktarma yaparak ulaşabileceğiniz Grönland; zahmetli sayılabilecek bir yolculuktan sonra keyifli manzaralara kendinizi teslim edebileceğiniz özel bir yer.
Türkiye ile Kopenhag arası 3.5 saat sürerken, Kopenhag ile Grönland arasındaki uçuşun süresi 10 saati buluyor.
Grönland’ın başkenti Nuuk’ta ise ışıkların gökyüzündeki dansını izleyebileceğiniz birçok yer var. Burayı ağustos ayının ortasından nisan ayının sonuna kadar istediğiniz bir tarihte ziyaret edebilirsiniz.
Yılın hangi döneminde bulunduğunuza göre, burada gündüzler yalnızca birkaç saat sürebiliyor. Hatta tamamı gece olarak yaşanan dönemler bile var. Bu nedenle benzersiz bir deneyime hazır olun.
Buzullardan oluşan harika Grönland atmosferinde hem gezi hem de konaklama için dizayn edilmiş özel botlar var. Suların üzerinde, aurora altında içeceğinizi yudumlarken tüm yorgunluğunuzu da unutabilirsiniz.
Yakınında bulunan İzlanda’ya göre turistlerce daha az tercih edilen Grönland; aslında aynı kış aktivitelerini daha makul fiyatlar karşılığında sunuyor.
Özerk bir ülke olarak yönetilen Grönland’ın Ilulissat şehrini de buzullar, kutup ışıkları ve balinalar gibi birçok turistik aktivite için tercih edebilirsiniz.
Hava koşulları izin verirse, vahşi doğa turlarına ve nehir balıkçılığı deneyimine de mutlaka katılmayı deneyin.
Listenin onuncu seçeneği, bir yandan kuzey ışıklarının seyrine doymak isterken bir yandan da yaban hayata dahil olmaktan korkanlar için…
Daha önce Yellowknife şehri ile bahsettiğimiz Kanada’nın içinde çok daha merkezi konumlarda da kuzey ışıklarını görebilirsiniz neyse ki!
Alberta eyaletinde bulunan Calgary şehri de bu eşsiz fırsatlardan birini sunuyor.
Rocky Dağları’nın eteklerinde mükemmel bir konuma sahip olan bu şehir, 1 milyon kişi seviyesinde bir nüfusa sahip; yani yabani hayvanlardan korkmanıza gerek yok.
Medeniyetin beşiğindeki Calgary ile doğanın kucağındaki Yellowknife destinasyonlarının her ikisi de Kanada’da olsa da; bu yerler arasında 2,5 saatlik uçuş mesafesi var.
Calgary’de aurora görmeyi beklerken; zamanlama konusunda yanılmamak için aralık ya da ocak gibi bir tarih seçtiğinizden emin olun ve “Aurora Forecast” uygulamanızı da açık tutun.
Artık doğanın sessizliğinden ve ıssızlığından ürkmeden, çadırlarda elektrik ve su problemi yaşamadan, şehrin göbeğindeki otelinizin balkonundan kuzey ışıklarını izlemeye bizce hazırsınız!
Rusya’da bulunan ve Ural Dağları’ndan başlayarak Büyük Okyanus’a kadar dev bir bölgeyi kapsayan Sibirya; çoğu gezginin kış rotası için olmazsa olmaz sayılan son derece orijinal bir bölge.
Burayı özellikle Sibirya Ekspresi aracılığı ile gezmek, gerçek bir seyahatsever için “ölmeden önce yapılacaklar” listesine adını altın harflerle yazdırıyor.
El değmemiş ormanlar, kışın dünya ile irtibatı kesilen köyler ve turistik sayılamayacak kadar uç lokasyonları ile Sibirya; tam bir cesaret meselesi. Ancak hem bütçenizle hem de cesaretinizle Sibirya seyahatine hazır hale gelebilirseniz; doğanın birçok büyülü özelliği gibi kutup ışıkları da önünüze cömertçe serilecektir.
Bu bölgede kış şartları çok ağır olduğundan eylül ya da ekim ayını geçirmeyecek şekilde Sibirya gezinizi organize etmelisiniz.
Termal içliklerden, gözlük, mont, bere, eldiven ve benzeri koruyucu ekipmanlardan bol bol yararlanmayı ihmal etmeyin.
Adını bölgeden alan Sibirya kurtları dışında kutup ayıları da geziniz boyunca karşınıza her an çıkabiliyor.
Keyifli manzaralar için her an fotoğraf makinenizi hazır bulundurmalısınız.
Burada şehir merkezine inerek buz heykellerden oluşan müzeleri gezebilir ya da şehir dışındaki alanlarda kızaklı aktivitelere de katılabilirsiniz.
Aurora denildiğinde ilk anda herkesin aklına gelen kuzey ışıkları oluyor. Bunun sebebi, kuzey yarımkürede ışıkların seyrine dalabilecek pek çok yer varken, güney yarımküredeki fırsatların çok daha az olması.
Ancak “aurora australis” adıyla da bilinen güney ışıkları da; en az kuzeydeki adaşları kadar ilgi çekici ve hatta büyüleyici.
Gökyüzünde daha çok pembe tonlarını izleyebileceğiniz bu doğa olayları karşısında küçük dilinizi yutmanız mümkün.
Yeni Zelanda’da bulunan Stewart Adası, Güney Kutbu’na ait en favori adres olarak karşımıza çıkıyor. Pasifik Okyanusu’nun güneybatısında yer alan adaya ulaşmak için; önce Yeni Zelanda’ya kadar aktarmalı uçuş yapabilir ve sonra ülke içinde feribot yolculuğu kullanabilirsiniz.
Sadece kıtaları değil, bulunduğunuz yarımküreyi bile aştığınız bu yolculukta uzun zaman geçirmeye ve yorgun düşmeye hazır olun. Aurora australisi görme şansı bulan nadir insanlardan olmak bu yorgunluğa değecektir.
Adalılar, aurora australis üzerinden turizm potansiyellerini de artırmaya çalışıyor. Bu nedenle tıpkı kuzeyde olduğu gibi ışıkların ne zaman oluşacağını tahmin eden forecast programları ve buna yönelik turlar düzenleyen seyahat acenteleri var.
Kimi zaman da, uçakla charter uçuşları düzenlenerek yolculara ışıkları gökyüzünde seyretme ve fotoğraflama imkanları veriliyor. Ada ve auroralar hakkında daha fazla bilgi için: https://photographylife.com/photographing-in-stewart-island
Avustralya’nın güneydoğusunda yer alan Tazmanya da, güney ışıklarına ev sahipliği yapan nadir destinasyonlardan biri.
Burası doğal güzellikleri, parkları ve elbette çizgi filmlerden hatırladığımız en sevimli canavar olan Tazmanya canavarı ile ünlü.
Eyaletin Hobart adı verilen bölümü söz konusu güney ışıkları olduğunda ön plana çıkıyor. Işıklar meydana geldiğinde, tıpkı Yeni Zelanda’da olduğu gibi düzenlenen charter uçuşlarına katılmak mümkün hale geliyor.
Ancak baştan uyarmak gerekirse buraya yalnızca güney ışıklarını görebilmek için gitmek riskli; çünkü bu mucizevi olayın yaşanma sıklığı yıl içinde bir elin parmaklarını geçmiyor.
Tazmanya’ya ulaşabilmek için önce Sidney’e 20 saatlik aktarmalı ve zorlu bir uçuş yapmanız ve ardından da ülke içinde yeni bir transfer organize etmeniz gerekecek.
Ancak tek önceliğiniz ışıkların dansını izlemek değilse; dünyaya ve mevsimlere dair tüm algınızı değiştirecek bir güney yarımküre ziyareti için elbette mutlaka harekete geçmelisiniz.
Arjantin’in en güneyine hoşgeldiniz! Bu şehir, sadece Arjantin’de değil tüm dünyada da sivil halkın yaşadığı ve medeni yerleşimin bulunduğu en güney noktayı oluşturuyor.
Güney Kutbu’na ait ışıkları görmek için Arjantin’in en az bir denemeyi hak ettiğini belirtebiliriz. Elbette biraz şansa ve bulutsuz sakin bir gökyüzüne de ihtiyacınız olacak.
Hem kendisine ait bir havalimanına sahip olacak kadar gelişmiş bir şehir olması hem de buna rağmen hava kirliliğinden uzak konumlanması Ushuaia için var olan avantajlar.
Yine de tahminlere göz atmadan aurora australis için Arjantin yoluna düşmekte acele etmeyin.
Nüfusu 100 bini bulmayan bu sakin, mütevazı ama sevimli şehre vardığınızda, efsanevi Glaciar Martial buzulunu ve “Dünyanın Ucundaki Fener” anlamına gelen Faro del Fin del Mundo’yu da görmek isteyebilirsiniz.