Denizli denildiğinde ilk alan gelen yerlerden biri olan Pamukkale, yurt dışında yaşayan yabancıların Türkiye’deki yerler hakkında konuşurken de mutlaka bahsettikleri noktalardan biri.
Türkiye’nin pek çok tanıtım filminde kendisini gösteren bembeyaz doğal travertenlerden, 2.000 yıl öncelere kadar dayanan Hierapolis Antik Kenti ziyaretine, şifalı su ve çamurlarıyla Karahayıt Kaplıcaları’ndan çeşitli sportif aktivitelere kadar Pamukkale’de yapılacak pek çok şey var!
Denizli’de yerli yabancı turistlerin en çok ilgisini çeken yer tartışmasız Pamukkale Travertenleri.
UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan bu bembeyaz doğal güzellik, 14.000 yıllık bir tarihe sahip. Tektonik bir fay aracılığıyla plato üzerine fışkıran kalsiyum yönünden zengin sıcak sular, yavaş yavaş süzülerek sertleşiyor ve beyaz kireç taşı katmanını oluşturuyor.
320 metre uzunluğundaki bu kaynaktan çıkan suların şifalı olduğuna inanılıyor.
Ayakkabı ile girişin yasak olduğu travertenlere çıplak ayaklara giriliyor. 50 metrelik sarkıt şelaleler ve geniş düzlüklere sahip alanda dilerseniz taç yaprağı şeklindeki havuzlara da girebilirsiniz. Travertenlerin tepesine çıktığınızda ise müthiş bir manzara sizleri bekliyor!
Denizli otogarından veya merkezdeki duraklardan yarım saatte bir kalkan dolmuşlar ile 15 dakikada Pamukkale’ye varabilirsiniz.
Ziyaret saatleri ve ücretleri:
Su ve inancın kenti olarak bilinen Hierapolis Antik Kenti, Pamukkale Travertenleri’nin yukarısında yer alan, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bir antik kent.
Kuruluşu 2.000 yıl önce Bergama Krallığı’na dayanan şehir, Bergama Kralı II. Euemenes tarafından kuruluyor ve adını kurucusunun eşi Hiera’dan alarak “Hierapolis” olarak anılmaya başlıyor.
İçinde Roma Dönemi’nden Bizans’a kadar uzanan pek çok yapı bulunduran antik kentte, kamu binaları, dükkanlar, atölyeler ve su kanallarını görebilirsiniz.
Gözünüzden kaçmaması gerekenler ise Antik Tiyatro, Agora, Frontinus Caddesi, Kuzey Bizans Kapısı, Güney Bizans Kapısı, Tritonlu Çeşme Binası, Gymnasium ve Apollon Kutsal Alanı.
Son kazılarda ortaya çıkan Plutonium yani Cehennem Kapısı ise, turistlerin son zamanlarda dikkatini çekenlerden. Bu kapı antik kaynaklarda geçen mağaranın giriş kapısı olarak kabul ediliyor ve burada Plouton ve Persephone’ye adanan bir tapınak bulunuyor.
Ziyaret saatleri ve ücretleri:
1984 yılında yapılan restorasyon sonucunda Hierapolis Antik Kenti’nin en büyük yapısı olan Roma Hamamı, Hierapolis Arkeoloji Müzesi’ne dönüşüyor.
Üç kapalı salon ve Gymnasium alanından oluşan müzede Hierapolis kazılarında çıkan eserlerin yanı sıra, Laodikya, Tripolis, Attuda Antik Kentleri’nden buluntular da sergileniyor.
Müzede pek çok heykel, lahit ve yazıt yer alıyor. Müzenin en önemli eserleri ise Beycesultan Höyüğü’nde bulunan Tunç Çağı örnekleri, Apollon ve Artemis kabartmaları, Roma İmparatoru Septimus Severus’un taç giyme törenini tasvir eden rölyef, Maximillian lahdi, Apuleius’a ait olduğu düşünülen bir yazıt ve Pan, Dionysos, İsis Rahibesi ve Demeter heykelleri.
Ziyaret saatleri ve ücretleri:
Travertenlerin bitişiğinde, Hierapolis Antik Kenti içerisinde yer alan UNESCO koruması altındaki antik havuz, M.S. 692’de meydana gelen deprem sonrasında çukura dolan sulardan oluşuyor.
Kalp ve damar hastalıkları, romatizma, deri hastalıklarına iyi geldiğine inanılan şifalı sular yaz kış 36 derece sabit bir sıcaklığa sahip.
Dilerseniz antik kalıntılar ve tarihi sütunlar arasında yüzme deneyimi yaşayabilirsiniz. Unutmayın, Kleopatra’nın dahi bu havuzda yüzmek için bölgeye geldiği söyleniyor.
St. Philippe Martyrion Kilisesi, Hierapolis’e yakın bir konumda yer alıyor.
Pamukkale bölgesinin en eski kalıntıları arasında yer alan kilisenin, İsa’nın 12 Havarisinden biri olan ve Hıristiyanlığı yaymak için bölgede dolaşan St. Philippe’in vefat etmesinin ardından kurulduğu biliniyor.
Rengi ile dikkat çeken şifalı sulara sahip Karahayıt Kaplıcaları “Kızıl Su” olarak da anılıyor.
Şifalı sularının yanı sıra şelale gibi akan bir çamur havuzu ile de ziyaretçileri şaşırtan Karahayıt Kaplıcaları kalsiyum ve sülfat mineralleri açısından oldukça zengin. Bu sebeple mide ve sindirim sorunlarına, cilt rahatsızlıklarına, karaciğer hastalıklarına iyi geldiği düşünülüyor.
Bölgeden çıkarılan su ve çamurlardan sabun, şampuan, maske ve kolonya gibi doğal ürünler yapılıyor.
Bu şifalı suyun içme suyu olarak kullanılabildiğini de söylemeden geçmeyelim.
Her mevsim açık olan Karahayıt Kaplıcaları’na Pamukkale ilçe merkezinden kalkan otobüs ve minibüsler ile 20 dakikada ulaşabilirsiniz.
Pamukkale’ye 21 km mesafede yer alan Çökelek Dağı’nda hem amatörler hem de profesyonelleri için uygun olan yamaç paraşütü deneyimine katılabilirsiniz.
Burada yamaç paraşütünün yanı sıra kanat paraşütleri de dikkat çekiyor.
Pamukkale civarında dağ yürüyüşü yapabileceğiniz pek çok parkur bulunuyor. Dağcılık gruplarına katılarak bölgede dağ yürüyüşü yapabilir, doğanın tadını çıkarabilirsiniz.
Dilerseniz Karcı Dağı Babadağ Yaylaları’ndaki güzergahlarda treakking gruplarına katılabilirsiniz.
Türkiye’nin sayılı jeep safari parkurlarından olan 250 km’lik farklı zorluklardaki parkular Karahayıt’ta başlayarak Çal ilçesine bağlı mahallelere kadar gidiyor.
Katıldığınız jeep safaride 2 bin yıllık kaya mezarlarının yer aldığı Eymir Mahallesi’ni, aromatik bitkileriyle ünlü Gözler Mahallesi’ni görebilir, Apollon Lermenos Tapınağı’nı ve Haytabey Şelalesi’ni ziyaret edebilirsiniz.
Bu bölgede yapılan arkeolojik çalışmalarda Roma Dönemi’nden şarap küpleri ve mahzenler bulunmuş.
Yüzyıllardır şarap üretimi yapılan bu bölgeye kadar gelmişken asıl üretim yeri Denizli’nin Güney ilçesi olan Pamukkale Şarapları’nın leziz lezzetlerini deneyimleyebilirsiniz.