Ad Deir (Manastır)
Petranın içine giriliyor mu?
Evet, Petra antik kenti ziyaretçilere açık ve kentin dar geçitleri ile oyulmuş yapıları keşfedilebilir.
Petra antik kenti neden önemli?
Petra antik kenti, Nabataean medeniyetinin eşsiz mimarisi, gelişmiş mühendislik harikaları ve stratejik ticaret yollarının kesişim noktasında yer almasıyla antik dünyanın kültürel ve ekonomik merkezi olarak büyük öneme sahiptir.
Petra kaç saatte gezilir?
Petra Antik Kenti’ni gezmek, ziyaret edilecek bölümlere bağlı olarak en az 4 ila 6 saat arasında tamamlanabilir.
Ürdün’ün kalbinde, kayalara oyulmuş antik bir medeniyetin izlerini taşıyan Petra, tarih ve modernliğin kesişim noktasında benzersiz bir deneyim sunuyor. Nabataeanların ustalıkla inşa ettiği bu büyüleyici kent, dar geçitlerden süzülen ışık oyunları, etkileyici yapılar ve her adımda fısıldayan eski efsaneleriyle ziyaretçilerini zamanda unutulmaz bir yolculuğa davet ediyor.
Şimdi, Petra’nın kapılarını aralamaya ve bu mistik antik kentin sırlarını keşfetmeye ne dersiniz? Gelin, Petra’nın tarihsel öneminden gezilecek en göz alıcı noktalarına, ipuçlarından pratik önerilere kadar her detayı birlikte keşfedelim.
İçindekiler
Petra Antik Kenti, Ürdün’ün başkenti olan Amman şehrinden yaklaşık 240 km uzaklıkta konumlanıyor. Lut Gölü ve Akabe Körfezi arasında, Wadi Musa olarak adlandırılan bölgede yer alan Petra Antik Kenti’ne şehir merkezinden araç ile yapılan 3 saatlik bir yolculuk ile ulaşılabiliyor.
Nabataean medeniyetinin izlerini günümüze taşıyan eşsiz bir tarihi miras olan Petra Antik Kenti, yaklaşık M.Ö. 312 yılında kurulmuş. Bu antik kent, eski dönemlerde stratejik bir ticaret yolu üzerinde yer alması sayesinde, Doğu ile Batı arasında kültürel ve ekonomik etkileşimin önemli merkezlerinden biri haline gelmiş. Nabataeanların ustalıkla oyduğu kayalardan oluşan yapılar ve mühendislik harikaları, Petra’nın sadece mimari bir şaheser olmasını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda antik dünya doğru bir kapı da aralıyor.
Yüzyıllar boyunca ticaret ve kültür alışverişinin kalbi olan Petra, Roma döneminde de önemini korumuş. Ancak ticaret yollarının değişimiyle birlikte zamanla gizemli bir hazineye dönüşmüş. Bugün UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu tarihi kent, bugün ziyaretçilerine antik medeniyetlerin izlerini sürme ve geçmişin büyülü atmosferini yaşama fırsatı sunuyor.
Petra Antik Kenti, Ürdün’ün güneyinde, Wadi Musa kasabasına yakın bir konumda yer alıyor. Ürdün’ün başkenti Amman’dan kentin bulunduğu bölgeye özel araçla ya da otobüsle ulaşım sağlamak en çok tercih edilen yöntem. Şehir merkezine yaklaşık 240 kilometrelik mesafe bulunan bu antik şehre araba ile ortalama 3 saatlik bir yolculuk sonunda varabiliyorsunuz. Eğer araç kiralamak ya da düzenli otobüs seferlerini tercih ederseniz, yolculuğunuz boyunca Ürdün’ün eşsiz çöl manzaralarını seyretme fırsatı yakalayabilirsiniz.
Diğer bir seçenek ise, düzenlenmiş turlara katılarak Petra’ya ulaşmak. Bu turlar, ulaşımın yanı sıra, antik kentin tarihi ve kültürel zenginlikleri hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlayarak rehberli gezilere katılma fırsatı sunuyor. Wadi Musa kasabası, Petra’ya en yakın yerleşim yeri olduğundan, konaklama ve yerel ulaşım konusunda da burayı tercih edebilirsiniz.
Petra Antik Kenti’nin eşsiz atmosferini keşfetmek isteyen ziyaretçiler için giriş ücretleri, ziyaret süresine ve kategoriye göre değişkenlik gösteriyor. 2025 yılı itibarıyla, yabancı turistler için tek günlük ziyaret biletinin fiyatı yaklaşık 50 Ürdün Dinarı (JOD). Öğrenciler, yaşlılar ve diğer indirimli gruplar için özel tarifeler uygulanıyor. Fiyatlar, ekonomik koşullar ve turizm politikalarındaki değişikliklere bağlı olarak zaman zaman güncellenebileceği için, seyahatiniz öncesinde doğrulama yaparak Petra Antik Kenti için doğru bir bütçe ayırabilirsiniz.
Dehan’ın notu: Petra Antik Kenti’ni daha avantajlı bir şekilde gezmek hem de Ürdün’deki diğer gezilecek yerleri de doyasıya keşfetmek isterseniz Jordan Pass alabilirsiniz. Turistik noktalara girişte ek indirimler sağlayan ve sıra beklemeden müze ya da ören yerlerine girebilmenizi sağlayan Jordan Pass, aynı zamanda ülkeye girişte gerekli vize ücretini karşılıyor.
Petra’yı keşfetmeye hazırlanmadan önce, bilmenizde fayda olan birkça şey bulunuyor. Bunlardan ilki antik kentin geniş alanlarını gezmenin yoğun bir yürüyüş deneyimi gerektireceği. Antik kent oldukça geniş bir alana yayılmış bu yüzden neredeyse bütün gün yürümeniz gerekiyor. Rahat yürüyüş ayakkabıları, bol miktarda su, güneş kremi ve şapka gibi temel ihtiyaçlarınızı yanınıza almayı unutmazsanız oldukça keyifli bir gezi yapabilirsiniz. Gezinizi planlarken unutmamanız gereken bir başka nokta ise çöl iklimi. Çöl ikliminin getirdiği sıcaklık dalgalanmalarına karşı hazırlıklı olmanız gerekiyor. Özellikle sabah erken saatlerde başlayan geziler, hem serin hava avantajı hem de kalabalıktan kaçınma açısından oldukça faydalı olabilse de saatlerce burada gezeceğinizi düşünerek katmanlı giyinmeniz oldukça mantıklı olacaktır.
Ayrıca, ziyaret öncesinde güncel giriş ücretleri, çalışma saatleri ve olası indirim fırsatlarını kontrol edebilirsiniz. Eğer antik kentin tarihi ve kültürel dokusunu daha derinlemesine anlamak isterseniz, yerel rehberlerle yapacağınız turlar, deneyiminizi zenginleştirecek ipuçları ve detaylı bilgiler almanızı sağlayabilir. Ayrıca antik kenti ayrıntılı bir şekilde gezmek isterseniz 1 gün yeterli olmayabilir. Bu yüzden bilet alırken 2 veya daha fazla günlük biletleri alarak buraya daha uzun bir süre ayırabilirsiniz.
Petra’yı en verimli şekilde keşfetmek için planlı bir rota izleyebilirsiniz. Gezintinize, antik kentin ünlü “Siq” adlı dar geçidinden başlayabilir; sabah erken saatlerde, kalabalıktan uzak ve serin bir ortamda bu doğal geçidin keyfini çıkararak ilerleyebilirsiniz. Siq’in sonunda, Petra’nın en ikonik yapısı El-Khazneh (Hazine)’ e ulaşabilir; buradan itibaren kentin derinliklerine doğru ilerleyerek kayalara oyulmuş diğer tarihi yapıları da keşfedebilirsiniz.
El-Khazneh’den sonra, kraliyet mezarları, tiyatro ve diğer oyulmuş yapıları ziyaret edebilirsiniz. Geziniz sırasında molalar vererek dinlenmeyi unutmayın. Özellikle Ad Deir (Manastır) gibi zirve noktalara çıkarken, ekstra zaman ayırmanız, hem yolculuğunuzun keyfini artıracak hem de her bir köşede saklı kalan tarihi detayları gözlemleme imkânı bulmanızı sağlayacaktır.
Dehan’ın notu: Ayrıca geziniz sırasında Petra Antik Kenti’nin bir haritasını alabilir, harita üstündeki noktaları takip ederek doğru rotada olduğunuzdan emin olabilrisiniz.
Petra, keşfedilmeyi bekleyen pek çok tarihi ve doğal güzelliği barındırıyor. İşte antik kentin en dikkat çeken noktaları;
Siq, Petra Antik Kenti’ne adım attığınız andan itibaren karşılaşacağınız, kentin mistik atmosferini yansıtan en etkileyici doğal geçitlerden biri. Yaklaşık 1,2 kilometre uzunluğundaki bu dar vadi, yüzyıllar boyunca rüzgar, yağmur ve zamanın etkisiyle şekillenmiş; kayaların benzersiz oyukları, keskin kıvrımları ve doğal ışık-gölge oyunlarıyla adeta bir doğa harikası sunuyor.
Gezinin en unutulmaz anlarından biri olan Siq, sabahın erken saatlerinde veya gün batımında ziyaret edildiğinde, hem serin havanın hem de değişen ışık koşullarının sunduğu eşsiz manzaralarla büyüleyici bir deneyim yaşayabilirsiniz. Geçitin sonunda ise sizi El-Khazneh bekliyor olacak.
El-Khazneh, Petra Antik Kenti’nin en ikonik ve büyüleyici yapılarından. Siq olarak bilinen dar geçidin sonunda kendini gösteren bu yapı, Nabataean ustalığının en çarpıcı örneklerinden sayılır. Adı “hazine” anlamına gelse de, yapının gerçek işlevi hâlâ tam olarak bilinmiyor. Bazı efsaneler, buranın bir mezar veya kutsal bir tapınak olduğunu öne sürerken, modern arkeologlar pek çok farklı görüşe sahip.
Petra Antik Kenti’nin eski dönemlerdeki günlük yaşamına şahitlik etmek ister misiniz? Antik kentin kalbinde yer alan Street of Facades, antik şehrin günlük yaşamının ve sosyal dokusunun izlerini görebileceğiniz bir nokta olarak karşımıza çıkıyor. Bu cadde, kayalara oyulmuş zarif cephelerle dolu olup, Nabataean mimarisinin ustalıkla işlenmiş detaylarını gözler önüne seriyor. Cepheler Sokağı boyunca ilerlerken, eski dönemin ticari, kültürel ve sosyal yaşamının izlerini taşıyan yapılarla karşılaşmak, antik kentin ruhunu daha yakından hissetmenize olanak tanıyor.
Bu yol, yalnızca görsel bir şölen sunmakla kalmıyor; aynı zamanda geçmişe dair merak uyandıran hikayeleri ve ritüellere doğru bir yolculuk yapabilmenizi sağlıyor. Rehberli turlarla veya kendi keşiflerinizle bu sokakta dolaşırken, Nabataeanların günlük yaşamlarını nasıl şekillendirdiklerine dair ipuçları bulabilir, antik dünyanın zengin kültürel mirasını adım adım deneyimleyebilirsiniz.
Petra Antik Kenti’nin en etkileyici noktalarından biri olan Kraliyet Mezarlıkları, Nabataean medeniyetinin özenle oyduğu anıtsal yapılarıyla dikkat çekiyor. Bu mezarlıklar, genellikle “Urn Tomb”, “Silk Tomb” ve “Corinthian Tomb” gibi farklı isimlerle anılan yapı gruplarından oluşuyor. Antik dönemde kraliyet ailesine veya önemli soylulara ait olduğuna inanılan bu mezarların her biri, devasa boyutları, detaylı oymaları ve zengin süslemeleriyle, Nabataean sanat ve mimarisinin ustalığının kanıtları arasında bulunuyor.
Kraliyet Mezarlıkları, antik inanç sistemleri, ölüm ritüelleri ve sosyal yapılar hakkında da ipuçları veriyor. Kraliyet Mezarlıkları’nı gezerken, geçmişin derinliklerine doğru unutulmaz bir yolculuğa çıkabilir, Nabataeanların yaşam tarzına ve ölüme verdikleri önemi daha yakından hissedebilirsiniz.
Petra Tiyatrosu, antik kentin kalbinde yer alan ve kayalara oyulmuş etkileyici bir yapı olarak ziyaretçileri büyülüyor. Bu tiyatro, antik dönemde sosyal ve kültürel etkinliklerin merkezi olarak kullanılmış; aynı zamanda mükemmel akustiği sayesinde konserler ve performanslar için ideal bir mekan olmuş. Doğal bir amfitiyatro şeklinde inşa edilmiş olan bu yapı, hem mimarisiyle hem de tarihsel önemiyle antik Petra’nın zengin kültürel mirasını gözler önüne seriyor.
Genellikle “Manastır” olarak da anılan Ad Deir, kentin en yüksek noktalarından birinde yer alır ve ziyaretçilere hem tarih hem de muhteşem manzaralar sunar. Nabataean medeniyetinin ustalıkla kayalara oyduğu Ad Deir, antik dönemlerde dini törenler ve ritüellerin merkezi olarak kullanıldığı düşünülürken, günümüzde antik kentin en gözde ziyaret noktalarından biri haline gelmiş.
Ad Deir’e, Petra’nın ana rotası üzerinde bulunan zorlu fakat keyifli bir yürüyüş ile gidilebiliyor. Zirveye ulaştığınızda, sadece Ad Deir’in görkemli mimarisini değil, çevredeki geniş vadilerin ve kalıntıların sunduğu panoramik manzarayı da seyredebilirsiniz.
Colonnaded Street ya da Sütunlu Cadde, Petra Antik Kenti’nin kalbinde yer alan ve antik şehrin sosyal, kültürel ve ticari yaşamının izlerini taşıyan en önemli arterlerinden. Bu cadde, adını yan yana dizilmiş sütunlardan alıyor. Antik dönemlerden günümüze kadar gelmiş olan bu sütunlar, o zamanlarda kentin caddelerinin başlıca süs ögelerini oluşturmuş.
Geçmişte ticaretin ve sosyal etkileşimin merkezi olan Colonnaded Street, ziyaretçilere antik Petra’nın günlük yaşamına dair fikirler edinebileceğiniz bir nokta. Bu yol üzerinde yürürken, eski dönemlerde gerçekleştirilen pazarlar, törensel etkinlikler ve sosyal buluşmaların kalıntılarına tanıklık edebilirsiniz. Aynı zamanda, sütunların oluşturduğu etkileyici görsel doku sayesinde modern antik mimarinin zarafetini ve detaycılığını hissedebilirsiniz.
Qasr al-Bint, Petra’nın en dikkat çekici ve en iyi korunmuş yapılarından biri olarak öne çıkar. Diğer pek çok yapının kayalara oyulmuş olmasıyla dikkat çekerken, Qasr al-Bint özgür duran, bağımsız bir yapı olarak inşa edilmiş. Genellikle Nabataean dönemine ait bir tapınak olarak kabul edilen bu anıtsal yapı, döneminin dini inançlarını ve sanat anlayışını yansıtan sütunlar, nişler ve özenle işlenmiş detaylarla süslenmiş.
Yapının adı Arapça’da “kızın sarayı” anlamına geliyor. Bu mistik çağrışım antik efsanelerle birleşerek ziyaretçilere büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Qasr al-Bint, yalnızca görsel açıdan etkileyici olmakla kalmıyor aynı zamanda Nabataean medeniyetinin izlerini taşıyan, kültürel ve tarihi derinliği olan bir nokta.