Kategoriler AkdenizYurt İçi

Sagalassos Antik Kenti

Sagalassos; Burdur’a konumlanan, Toros Dağları’nın güneye bakan Ağlasun ilçesinin vadisi yamaçlarında denizden 1450-1630 metre yükseklikte kurulu, ülkemizde saklı kalmış büyüleyici görüntüler sunan bir antik kenttir. Görsel etkileyiciliğinin yanında bıraktığı izlerle tarihimizi tanımada katkısı büyük…

Ülkemiz antik yerleşim açısından asırlar boyunca kullanılmış olup bizlere de keşfedilecek anlamlar ve görsel şölenler bırakmıştır. Özellikle Akdeniz bölgesi keşfetmesi en yoğun bölgelerden… Anadolu ve Akdeniz’in ortasında bulunan, çeşitli yerden ulaşımı sağlanan Sagalassos Antik Kenti’ni de ziyaretçisiz bırakmamak gerek. 

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne 2009 yılında giren Sagalassos Antik Kenti mutlaka görülüp hayrete dalınmalı.

Sagalassos Antik Kenti

Sagalassos’a Nasıl Gidilir? Sagalassos Antik Kenti Nerede?

Burdur’un Ağlasun ilçesi sınırlarında yer alan antik kent; Ağlasun’a 8 km, Burdur merkeze 42 km, Isparta’ya 47 km, Antalya’ya 109 km uzaklıktadır. 

Burdur’dan 45 dakika sürmektedir.  D650 karayolu üzerinde ve Antalya yönünde devam edin. İnsuyu Mağarasını geçtikten sonra gelinen işaretli sapaktan sola, Ağlasun yoluna dönünce varabilirsiniz.

Isparta’dan da 45 dakika süren yol için; D685 karayolu üzerinde Antalya yönünde devam edin, işaretli sapaktan sağa Ağlasun yoluna dönmeniz gerek.

Antalya merkezden 1 saat 15 dakikada varılabiliyor. D650 karayolu üzerinde, 83 km boyunca Burdur yönünde devam edin, işaretli sapaktan sağa ayrılan Ağlasun yoluna döndükten sonra tabelaları takip ederek Sagalassos’a ulaşabilirsiniz. 

Sagalassos Antik Kenti Ziyaret Bilgileri

Sagalassos, haftanın her günü ziyarete açıktır. Yaz döneminde 08:00 – 20:00, kış döneminde 08:30 – 17:30 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.

2022 yılı Sagalassos Antik Kenti giriş ücreti 25 TL. Ayrıca Müze Kart geçerli.

Sagalassos Antik Kenti Tarihi

İmparatorların gözde şehri olan Sagalassos’un ilkel yerleşimi M.Ö. 10.000 yıllarına kadar dayanır. Arkeolojik buluntulara göre yerleşik düzenin M.Ö. 8000 yılları civarında başladığı biliniyor. 

İlk olarak Anadolu’ya gelen topluluklardan Luviler bölgeye yerleşmiş. Hatta Sagalassos ismi Luvi kökenlidir. Hitit metinlerine bakıldığında karşımıza çıkan “Salavassa”nın anlamı; yüksek kayalıktaki kaledir. Güvenli bir yerde olması ve sahip olduğu aşkın su kaynaklarıyla ünlenen Sagalassos, isminin hakkını veriyor. 

Daha sonra Frig ve Lidya uygarlıkları ile birlikte kent halini alan Sagalassos, antik dönemde Anadolu’da yaşamış olan Psidyalılar’ı ele geçiren Pers egemenliğini, Büyük İskender M.Ö. 333’de fethederek antik kenti topraklarına katmıştır. Böylece kentte ve Pisidia bölgesinde Helenistik dönem başlar.

M.Ö. 25 yılında Sagalassos artık Roma İmparatorluğu ile anılacaktır. Roma İmparatorluk dönemi ile Sagalassos güç kazanıyor.

İmparator Hadrian, Sagalassos’u resmi din merkezi ilan ederek, Pisidya’daki Roma, imparatorluk kültürünün merkezi oluyor. Böylece altın çağ başlıyor.

M.S. 1. yüzyılda kent planı yeniden ele alınarak, mimari eserler günümüze kadar korunmuş bir şekilde gelmeyi başarıyor. Hızla gelişen Sagalassos Yunan kültürünü de koruyarak ilerlemiştir. Bundan dolayı yazıtlarda Grekçe görülür.

M.S. 6. yüzyılda veba ve sonrasında depremler kentin göç vermesiyle yalnızlaşmasına neden olmuştur.

13. yüzyılda ise bölgeye Türkler yerleşmiş, sonrasında kent tamamen terk edilmiştir.

Sagalassos Antik Kenti’nin Yeniden Keşfedilişi ve Kazı Çalışmaları

Koca bir sessizliğin ardından Sagalassos, 1706 yılında Fransız gezgin Paul Lucas tarafından keşfedilmiştir.

Related Post

Sagalassos’un ilk fotoğraf çekimi 1907’de gezgin ve Orta Doğu aşığı olan arkeolog Gertrude Bell’e ait. 

Yoğun kazı Çalışmalarının başladığı vakit ise 1990 yılında Prof. Dr. Marc Waelkens tarafından. Hayatını adadığı proje çalışmalarını 2013’e kadar sürdürebildi. Birçok yapıtı yeryüzüne çıkarıp, değiştirmeden restore etmeyi başardı.

2013 yılından itibaren, ilk kazılardan beri ekipte olan Prof. Dr Jeroen Poblome çalışmalara devam etmektedir.

Sagalassos’ta Bulunan Yapıtlar

Yoğun su kaynaklarına sahip “su şehri” olarak anılan Sagalassos’un en bilinen göz alıcı yapıtı Antoninler Çeşmesi’dir. Ayrıca Antik kent üç adet çeşme daha barındırır; Severuslar Çeşmesi, Hadrian Çeşmesi ve Helenistik Çeşme.  

Aşağı Agora ve yukarı Agora ayrılan antik kentte sizi bekleyenler; Roma hamamı, Macellum, kaya mezarları, Heroon, Neon kütüphanesi, tiyatro, çömlekçiler mahallesi, anıtsal çeşmeler ve onursal sütunlar… Ayrıca kazıda bulunan birçok heykel ve buluntular… Fakat korunması açısından Burdur Müzesi’nde yer alır.

Sagalassos’un hemen karşısında olan üçgen tepenin adı da İskender Tepesi’dir. 

Antoninler Çeşmesi

M.S. 161 – 180 yılları arasında Roma İmparatoru Marcus Aurelius zamanında yapılmış.

Roma dönemi mimari eserlerin başında gelen çeşme akan antik suyuyla akılda unutulmayacak görseller bıraktırıyor. Dünyadaki bütün antik kentlerde orijinal kaynağından akmaya devam eden çeşme sayısının üç olduğunu belirtmemiz gerek. İkincisi de Helenistik çeşme… 

Yapıda zengin süslemelerle Dionysos izleri görülür. Ayrıca; Nemesis, Apollo, Asklepios ve Koronis heykelleri de kullanılmıştır. Çeşme iyi korunmuş olup asıl heykelleri de müzede barındırıyor. Eser yedi farklı taştan yapılmıştır. 

Heroon

Kahraman anıtı olan Heroon, dans eden kızlarla çevrilidir. Benim en hoşuma giden figür ve yapıtlardan, adeta ruhunuza işliyor.

Kahraman anıtının bu figürle çevrelenmesi pek rastlanabilir bir şey değildir. Bu açıdan da özel bir yer tutmakta.

Dans eden kızlar filizinin devamı da müzede sergilenmektedir. Müzeye gitmeniz gerek yoksa çok eksik kalır Sagalassos keşfiniz…

Marcellum

Gıda pazarı olarak bilinen Marcellum’da; et, balık ürünlerinin yanı sıra takılar, değerli eşyalar, pahalı ithal ürünler de satılmıştır.

Bu pazar, antik kentte zenginliğin ve ticaret boyutunun nerede olduğunu göstermekte…

Sagalassos Tiyatrosu

Antik Roma’nın en yükseğe kurulmuş devasa tiyatrosu. 5000 nüfusa rağmen 9000 kapasiteli tiyatro alanı yapmalarının nedeni; çoğalan nüfusla beraber, kültür ve sanat merkezinin Sagalassos olmasıydı. 

Paylaş
İrem Kulaber

gezmeden, yazmadan, hikaye anlatmadan ve dinlemeden duramaz edebiyat + medya iletişim mezunu içerik üreticisi, şimdilik beyaz yakasını renklere boyamaya çalışıyor