Akşamüzeri kızıla çalan güneş ışıkları kanalın sularına aksediyor ve şehre daha sakin, daha duru bir hava katıyor. Günün tatlı yorgunluğu, hem sizin hem de yüzlerce yıl görüp geçirmiş katedralin üzerine çöktü bile. Kolay değil, avuç içi kadar da olsa bir şehri boydan boya gezdiniz. Gerçi öyle lezzetli çikolatalar, waffle’lar yediniz ki bir bu kadar daha yürüseniz de tamamını eritemezdiniz.
İçindekiler
Saati Orta Çağ’da durdurmuş, kartpostal kadar güzel bir şehir Brugge. Batı Flandre kıyılarının kendine özgü mutfağı ve eşsiz manzaraları bu şehri gelip görmek için yeterli sebepler ama buz gibi bir Belçika birası içip hayata huzur dolu bir mola vermek paha biçilemez…
Brugge’de ilk gezilecek yer şehrin birbirinden güzel manzaralara gebe sokakları ve Grote Markt elbette. Gotik ve otantik birçok binanın önünden geçerken sayısız dantel ve çikolata dükkanı size nerede olduğunuzu bir an olsun unutturmayacak. Şehri dolaşmaya daha az vakit ayırıp, müzeleri ve tarihi yerleri görmek için fayton turları size vakit kazandırabilir.
Elbette her turistik turun, bir maliyeti bir bedeli var. Fayton turlarından daha ekonomik bir seçenek ise kanalda yapacağınız Brugge kanal turları. Sakin sularda yol alırken şehre ismini veren sayısız köprüyü, nergislerle bezenmiş bahçeleri ve şehrin genelini kısa zamanda dolaşma şansını yakalayabilirsiniz.
Brugge’e aşina olduktan sonra ilk uğramanız gereken yer Groeningemuseum. Flaman sanatının öncüleri Van Eyck ve Gerard David eserlerini görebileceğiniz müze, şehrin tarihi dönemde sanata büyük yatırım yapabilecek kadar zengin olduğunun en büyük kanıtı.
Groeningemuseum sonrası bana göre şehirdeki en eğlenceli yeri olan Historium Müzesi’nin kapısını aşındırmanın vakti geldi. Burası tamamen interaktif bir müze, şehrin kuruluşunu izlerken bir anda başınızdan aşağı samanların dökülmesi gibi birçok sürprizle sizi şaşırtıyor. Şehrin en kalabalık olduğu hafta sonlarında ya da yılbaşı zamanı bu müzeye bilet bulmak güçleşiyor, o yüzden şehre gelmeden online olarak bilet almakta yarar var.
Brugge’un en eski ibadethanesi Orta Çağ’dan kalma anıt mezarlara ve Flandre sanatının en güzel örneklerine ev sahipliği yapıyor.
Brüj’da (In Bruges) filmini izlediyseniz bu çan kulesini hatırlayacaksınızdır.
Şehrin simgesi haline gelmiş çan kulesi 1248 yılında inşa edilmiş ve Belçika’nın ilk kulelerinden biri. Eğer dilerseniz, kuleye tırmanarak Brugge’a yukarıdan bakabilirsiniz.
800 yıllık hastane hacılara, yolculara, hasta ve fakirlere ev olmuş. Rahibe ve rahiplerin hastalarla ilgilendiği hastanede bir şapel ve sanat galerisi de var.
Pazartesi kapalı olan müzeyi haftanın geri kalan günlerinde 9.30-17 saatleri arasında ziyarete açık. Giriş ücreti ise 12 Euro.
Hastanenin yatakhanesi ve eczanesi Orta Çağ’da hastanele koşullarına tanık olmanızı sağlayacaktır.
Amsterdam’daki kardeşinin aksine bu manastırda hala rahibeler yaşıyor ve çalışıyor.
Manastırın en güzel özelliği ise küçük bir köprüyle ana karadan ayrılıyor olması. Rahatlıkla bahçesinde dolaşıp doğanın güzelliğinin keyfini çıkarabileceğiniz manastırın bahçesinde ise her daim sessiz olmanız gerekiyor.
1245’te kurulan manastır Orta Çağ’da günlük hayatın işleyişi ile ilgili bilgi verebilir.
Bruges dünyanın en romantik şehirlerinden biri ve birçok çift 14 Şubat‘ı kutlamak veya balayılarını geçirmek için bu şehri tercih ediyor.
Böylesine etkileyici bir şehrin en romantik kısmı da “Aşk Gölü.” Buraya her sene milyonlarca turist akın ediyor ve “Aşıklar Köprüsü” üzerinde fotoğraf çekiliyor.
Muhteşem manzarası, şehrin yerlisi olan kuğuların güzelliği ve huzur dolu doğasıyla Brugge gezinizin bu son noktasında güneşin batışını izlemek isteyebilirsiniz.
Önceki yüzyıllarda liman kenti olarak geçimini sağlayan Brugge’de deniz mahsullerinin her türünü, özellikle midyeleri denemelisiniz. Bu bölgenin en meşhur içeceği ise bira. Civarda 300’den fazla yerel bira üreticisi var. Bira patates ikilisi Avrupa’nın her oldukça fazla tüketiliyor ama Brugge’de patates kızartması siparişini verecekseniz, “Belgian fries” demeniz gerekiyor.
Tatlı düşkünlerinin rüyalarına girecek lezzette waffle’a da midenizde yer bırakın. Kokusuyla başınızı döndüren Belçika çikolatasından yaptıkları waffle tek kelimeyle efsane.
Bu kadar övmüşken ve tadı damağınızda kalmışken elbette bolca çikolata alın. Bazı butik çikolatacılar, bu eşsiz lezzete yemeye kıyamayacağınız sanat eseri sayılabilecek şekiller veriyorlar. Tabii bunları yolculuk sırasında muhafaza etmek çok kolay olmayabilir. Hediye için yolda kırılmayacak paket çikolatalara yönelebilirsiniz.
Şehrin bir diğer meşhur ürünü ise dantelleri. Özellikle anneleri çok memnun edecek, örnekler çıkarılabilecek danteller de Brugge’den alınacak güzel hediyeler.
Oldukça küçük ve turistik bir şehir olan Brugge’e direkt uçak seferi bulunmuyor. Belçika uçak bileti satın alırken Brugge’e en yakın şehir olan Brüksel’e uçabilir, buradan trenle yaklaşık 1 saatlik bir yolculukla Brugge’e ulaşabilirsiniz. Brüksel’den gün içinde yarım saatte bir Brugge trenleri kalkıyor.