Kahvenin tarihi ta 8. yüzyıla kadar uzanıyor. Habeşistan’ın Kaffa bölgesinde yaşayan Khaldi adında bir çoban, hayvanlarının kırmızı meyveleri olan bir çalıdan yemeleriyle daha hareketli olduklarını görmüş ve bu kırmızı meyveyi kendisi de denemiş. Meyvenin üzerinde bıraktığı etkiyi seven Khaldi, arkadaşlarına da bu meyveyi tavsiye etmiş ve kahve günümüze kadar ulaşmış.
Diğer bir rivayete göreyse kahveyi ilk bulan kişi Hz. Süleyman. Yolculuğu sırasında uğradığı bir şehirde insanların sebebi bilinmeyen bir hastalığa yakalandığını görür ve Cebrail’in de buyruğuyla Yemen’den getirdiği kahve çekirdeklerini kavurarak hazırladığı içeceği hastalara içirir ve hastalara iyileşir.
Ticaret aracılığıyla Etiyopya’dan Yemen’e, oradan Osmanlı’ya ve tüm dünyaya yayılan kahve kültürüne gelin birlikte göz atalım.
Kahveleriyle Ünlü Ülkeler:
İçindekiler
İsveç, Macaristan ve Norveç gibi ülkelerde de tüketilse de en çok Vietnam’da yaygın olan Ca Phe Trung, diğer adıyla yumurtalı kahve, tahmin edilenden çok daha farklı bir lezzete sahip.
En iyisini Vietnam topraklarında tadabileceğiniz bu kahve çeşidi, kahveyi hazırlayan kişinin ustalığına ve koyduğu malzemelere göre değişse de üç aşağı beş yukarı şu tarif ile hazırlanıyor:
Bu kahveyi tüketenler tadının jelibon kıvamındaki tiramisuya benzediğini söylüyor. Ayrıca tam bir protein deposu…
Bizim Türk kahvemiz gibi Meksikalıların da kendilerine özgü, geleneksel kahvesi bulunuyor.
Çömlek kahvesi olarak da bilinen Café de Olla kahve çeşidi, yerli zanaatkarların ellerinde üretilen kil kaplarda hazırlanarak servis ediliyor.
Aromasını tarçından ve piloncillo adlı Meksika’ya özgü şekerden alıyor.
Diğer adı ise panela olan bu şeker Meksika’ya özgü olsa da diğer Güney Amerika ülkelerinde de kullanılıyor.
Piloncillo, saf ve rafine edilmemiş, koni biçiminde preslenen esmer şekere deniliyor.
Café de Olla genellikle soğuk iklimli bölgelerde ve kırsal alanlarda tüketiliyor.
Bir kahve, bir ülkeyle ne kadar özdeşleşebilirse, Pharisaer, Almanya ile öyle özdeşleşmiş durumda.
Kahve çeşitleri arasında efsaneler arasında adından sıkça söz ettiren, tadı damaklarda kalan Pharisaer, kahve ile alkolün benzersiz uyumuyla elde ediliyor.
Almanya’nın bohem sokaklarında rom, filtre kahve ve çırpılmış kremanın eşsiz uyumunu deneyebilirsiniz.
Almanların vazgeçemediği diğer bir kahve çeşidi ise eiskaffee. Almanca seviyesi ona kadar saymaktan ibaret olan bizler için oldukça kolay sipariş edilebilecek olan eiskaffee, buzlu kahve olarak servis ediliyor. Dilerseniz üzerine krema da sıktırabilirsiniz.
Etiyopya için kahvenin önemini anlamak için bu sektörde çalışan insan sayısına bakmak yeterli. 15 milyonu aşkın insan, kahve üretiminde istihdam ediliyor.
100 yılı aşkın süredir bu işle uğraşılan Etiyopya’da kahveye gösterilen ilgi ve değer, dünyanın en lezzetli kahvelerinin bu topraklardan çıkmasını sağlıyor.
Kahve kültürüne biraz meraklı olan herkesin bildiği üzere kahve denilince akla ilk gelen ülkelerden bir tanesi de Etiyopya. Dünyanın en büyük kahve zinciri markalarının kullandığı Etiyopya kahveleri, kendi ülkelerinde insanın ağzını açık bırakacak seviyede tüketiliyor. En basitinden Türkiye’de nasıl çay içiliyorsa Etiyopya’da da o derece kahve içiliyor.
Etiyopya’nın en ünlü kahvesi olan ‘buna’nın hazırlanışı da içimi de farklı bir ritüel. İbikli geniş bir kap içerisinde, kömür ateşinde pişirilerek hazırlanan buna, küçük fincanlara konularak servis ediliyor. Tadanlar ise bir fincanın asla yeterli olmadığını söylüyor.
Finlandiya’nın kahve kültürü sizlere alışılmışın dışında gelebilir. Çünkü kendileri kahvelerine şeker yerine peynir koyuyorlar.
Kaffeost adını verdikleri bu kahve çeşidinin hazırlanışı ise oldukça kolay. Ufak ufak kesilen peynirler fincanın tabanına yerleştiriliyor. Ardından fincan, kahve ile dolduruluyor. Kahvenin tamamını içtikten sonra da kaşıkla altta kalan peynirler yeniyor.
Kuzey ülkeleri arasında kahve kültürüyle bizleri şaşırtan yalnızca Finlandiya değil. Norveç’te de kahvenin içine salam konuluyor. Her ne kadar kulağa biraz garip gelse de denemeden hüküm vermek olmaz elbette.
İtalya, kahve kültürü denilince Etiyopya ile birlikte akla ilk gelen ülkelerden bir diğeri. Örneğin başkent Roma‘ya gittiğinizde asla bir Starbucks bulamazsınız. İtalyanlar kendi kültürlerine değer veriyor ve yozlaşmasına, kapitalist düzende yok olmasına izin vermiyorlar.
Tüm dünyaya yayılan ve tadı hafızalardan silinmeyen kahve çeşitleriyle ünlü ülkede, sıcak yaz aylarında en çok tüketilen kahve ‘affogato’. Aslı kahveli dondurma olan ‘affogato’nun kelime anlamı ise ‘boğulmuş’.
Dondurmayı kahve ile boğmak anlamını taşıyan affogatonun orijinali espresso ve vanilyalı dondurma ile hazırlanarak servis edilir. Ayrıca İtalya’da, Cappuccino ve espressonun arasındaki rekabet asla bitmiyor.
Bir de bizlere göre kahvelerini daha ılık içiyorlar. Bu nedenle sipariş verdiğinizde özel olarak belirtirseniz kahvenizin ılık, hatta soğuk gelmesini engelleyebilirsiniz.
İrlanda’ya özgü bir kahve kokteyli olan Irish Coffee, tüm dünyaya nam salmış bir kahve çeşidi.
İrlanda’nın ikliminden, havasından, suyundan tir titreyen bedenleri ısıtmak için kahvelerini sıcacık içmiyorlarmış gibi içerisine bir de İrlanda viskisi koyuyorlar. Siz de dilerseniz evinizde sıcak kahve, İrlanda viskisi (veya ona benzer başka bir viski), şeker ve krema ile hızlıca hazırlayabilirsiniz.
Irish Coffee’nin üstünde bulunan köpük, kahveye giriştir. Fakat devam ettikçe alt katmana inersiniz ve vücudunuzda o sıcaklığı hissetmeye başlarsınız. İşte o bölümde de viski bulunur.
Baharatın su gibi tüketildiği ülkelerden bir tanesi olan Fas’ın kahvesi ne ile meşhur diye sormayacaksınız herhalde. Fas’a özgü, Fas’ın mutfağını yansıtan tüm dünyaca ünlü kahvesi tabi ki de baharatlı kahve.
Fas’a dair ne biliyorsanız, içerisinde mutlaka bir tutam baharat olur. Yemeğinden ilacına, boyasından içeceğine kadar her alanda kullanılan baharat, en çok da kahveye yakışıyor. İçerisinde karabiber, susam, zencefil, tarçın, anason ve hindistan cevizi parçacıkları bulunan baharatlı kahve, Fas’ın her noktasında kolaylıkla bulunabiliyor.
Baharatlı kahvenin yapımı kahvecilerde farklılık gösterebiliyor. Ustalar ellerinde bulunan 6, 9 ya da 16 çeşit baharatı, kahve çekirdekleriyle harmanlayarak servis ediyor.
Komşu kıyıda bolca tüketilen bir kahve çeşidi olan Frappé genellikle soğuk tüketiliyor.
Yunanistan’ın geleneksel lezzetlerinden bir tanesi olan Frappé’nin hazırlanışı da oldukça kolay. Bir shaker içerisinde 1.5 su bardağı soğuk süt, 5 parça buz, 2 çay kaşığı Nescafé ve 3 çay kaşığı şeker konuluyor ve iyice çalkalanıyor. Buzluktan yeni çıkmış ince uzun bardaklarda servis ediliyor.
Eğer Yunanistan’a giderseniz, herkesin elinde bu bardaklardan görmeniz mümkün. Ne de olsa sıcak Yunanistan günlerinde içinizi soğutacak buz gibi bir kahvenin tadı tarif edilemez.
Türkiye denilince yabancıların aklına düşen, yurt dışına ihracatını da yaptığımız Türk kahvesi, kokusuyla, tadıyla, köpüğüyle, kokusuyla ve kendine has sunuş şekliyle Türklerin kimliğini ve kültürünü yansıtan en önemli değerlerimizden biri.
Geçmişten günümüze kadar uzanan bir gelenek olan Türk kahvesi, halen kız isteme merasimlerinde kullanılıyor.
Aynı zamanda kahve falı ile gelecek hakkında çıkarımda bulunulan tek kahve çeşidi yine Türk kahvesi.
Türk kahvesi, dünya üzerinde bulunan kahveler arasında en ince öğütüleni.
1555 yılından itibaren tüketilmeye başlanan bu kahve çeşidini ilk defa deneyeceklerin dikkat etmesi gerekiyor. Ne de olsa kahve telvesi, damak tatlarının alışık olduğu bir ürün değil.
Tayland‘ın iklimi kadar egzotik, yemekleri kadar ufuk açıcı kahvesi Thai Iced Coffee’yi mutlaka denemelisiniz.
Sütle kıvam katarak hazırlanan kahve, yöresel yemeklerin üzerine adeta ilaç gibi geliyor. 4 kişilik glütensiz Thai Iced Coffe için gereken malzemeler; yarım çay kaşığı badem özü, 3 yemek kaşığı toz şeker, 4 bardak çift çekirdekli demlenmiş kahve, 2 bardak krema, 3 adet kakule tohumu ve buz.
İçerdiği malzemelerle aslında tam da kahve olarak adlandıramayacağımız galao, Portekiz’in geleneksel kahvesi olarak biliniyor.
1 ölçek hafif kahve ve üç ölçek süt içeren galao, Portekizlilerin cimbalino ile birlikte en çok tükettiği kahve çeşidi.
Cimbalino ise galao’nun aksine çok daha ağır bir kahve. Shot olarak içilen cimbalino, sabahları içildiğinde insanı zımba gibi yapıyor.
Yukarıda da bahsettiğimiz üzere Norveçlilerin kahvelerine salam dahi eklediklerini söylemiştik. Bu sefer ise kahvelerinin içine yenilir yutulur cinsten olmayan bir şey koyuyorlar; bozuk para.
Karsk adı verilen bu kahve çeşidinde bozuk para, bardağın en altına yerleştiriliyor. Ardından bozuk para gözden kayboluncaya kadar kahve ekliyorlar. Bununla da yetinmeyen Norveç halkı bu sefer de parayı görene kahvesini likörle tatlandırıyor. Norveç’in buz gibi havasında bir bardak Karsk hakikaten de içinizi ısıtıyor, bizden söylemesi…
Brezilya denilince akla ilk olarak Rio Karnavalı, eğlence ve güzel kızlar gelmesi su götürmez bir gerçek. Fakat en az bunlar kadar köklü bir geçmişe sahip bir de kahve kültürleri bulunuyor.
Brezilya, 100 yıla yakın süredir dünyanın dört bir yanına kahve ihraç ediyor. Tabii Brezilya kahvesini bu denli özel yapan şeyse kahve üretim sürecinin diğer ülkelerden biraz daha farklı işliyor olması. Brezilya’da kahve çekirdekleri yıkanmadan önce kurutuluyor.
Aynı zamanda Brezilya’nın ikliminin kahve üretimine oldukça elverişli olması, kahvesini bu kadar güzel yapan diğer bir etken.
Cafezinho adını verdikleri, ufak plastik bardaklarda sunulan ve yerlilerin misafirperverliklerini göstermeleri için ücretsiz olarak sundukları siyah kahve, Brezilya’da en çok tüketilen kahve çeşidi.
Kolombiya, kahve üretim hacmi bakımından rakip ülkelerin gerisinde kalmış olsa da, dünyanın en iyi kahvesinin üretildiği yer olarak ün yapmış bir ülke.
Engebeli arazisi sebebiyle modern yöntemler kullanılamıyor. Bu da üreticileri geleneksel yöntemlere itiyor. Böylece kahvenin verimi düşük olsa da kalitesi her zaman aynı kalıyor.
Çeşit çeşit kahveyi uygun fiyatlara bulabileceğiniz Kolombiya’da en çok tercih edilen kahve ise Juan Velez.
Genellikle içimi kolay ve hafif kahveler Kolombiya’da servis edilir. Fakat menüye baktığınızda sipariş edeceğiniz kahvenin yanında ‘fuerte’ yazıyorsa dikkat edin. ‘Fuerte’ güçlü anlamına gelir ve içimi kolay olsa da dibini gördüğünüzde kalp çarpıntısına neden olabilir.
Kahve kültürü konusunda Avrupa’nın, İtalya ile birlikte öne çıkan ülkelerinden bir diğeri olan Avusturya’da, İtalya’da da olduğu gibi en çok tüketilen kahve çeşitleri cappuccino ve espresso. Fakat Avusturya’yı kahve kültürü konusunda hafife almamak lazım. Ne de olsa başkent Viyana, 2011 senesinde UNESCO’nun soyut miraslar listesine girmeyi başarmış.
Avusturya’nın da kendine özgü kahveleri bulunuyor. Bunlardan ilki Wiener Melange. Tadıyla, kokusuyla ve kıvamıyla biraz cappuccinoyu andırsa da Viyana’nın ünlü kahvecisi Julius Meinl, Wiener Melange’i ”Büyük bir fincan içerisinde süt köpüğüne ilave edilmiş bir shot espresso.” olarak tanımlıyor.
Türkler sayesinde kahveyle tanışan Avusturyalıların diğer bir yöresel kahvesi ise Kaffee brauner. Bir bardak su ile birlikte servis edilen Kaffee brauner’ın içimi kısa sürse de damakta bıraktığı tadın süresi uzun oluyor.
Dünyada kahve denilince akıllara ilk olarak Starbucks geliyor. Dünyanın neredeyse her yerinde bulabileceğiniz Starbucks, Amerika Birleşik Devletleri menşei bir dünya markası.
Kahve kültürünü bambaşka bir noktaya çıkaran ve dünyanın en özel tatlarını bir araya toplayan Starbucks’ın en büyük dükkanı da Seattle’da bulunuyor.
Tabii Amerika Birleşik Devletleri yalnızca Starbucks’tan ibaret değil. Kendilerine özgü americano, dünyada en çok tercih edilen kahveler arasında yer alıyor. Americano, espressonun suyla inceltilmiş hali.
Yanında istediğiniz her şeyi yiyebilirsiniz çünkü tadı nötrleme özelliğine sahip.
Tabii iyi bir americano içmek için kalkıp da Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmenize gerek yok ama yine de yolunuz düşerse americanoyu yerinde içmeden dönmeyin.
Küba kahvesi, Küba shotı, Küba espressosu, Küba yudumu ve Cafécito olarak da bilinen Café Cubano, Küba’ya ait bir espresso çeşidi olarak biliniyor. Küba’da henüz espresso makinesi bulunmazken yerel halk kahvesini, sıcak ve koyu kahveyi filtreleyip bardağa dolmasını sağlayan pamuklu kumaş tetera aracılığıyla hazırlıyorlarmış. Ardından kahvenin tadını yumuşatmak içinse şeker konuluyormuş.
Sizin de bildiğiniz üzere Küba kahvesinin en önemli özelliği sert olması. Bazı durumlarda Café Cubano, şeker yerine şeker kamışı ile sunuluyor. Böyle durumlarda kahveyi içtikten sonra şeker kamışını emmeniz gerekiyor.
Café Cubano tüketmek, günümüzde Küba ve Amerika Birleşik Devletleri’nde, özellikle Kübalıların yoğun olarak yaşadığı Florida, Miami ve Florida Keys bölgelerinde önemli bir sosyal aktivite olarak kabul ediliyor.
Kenya’da kahve üretimine öyle önem veriliyor ki dış ticaret hacminde en büyük paya sahip olan ürün kahve. Devlet tarafından üretim aşaması dikkatlice takip ediliyor. Üretilen orta kalitede kahveler ihraç edilirken, yüksek kalite kahveler ise yurt içinde kalarak açık arttırma usulüyle satışa çıkarılıyor.
Kenya’nın başkenti Nairobi’ye yalnızca kahve içmek için yılda yüz binlerce insan geliyor. İklimi dolayısıyla kahve içmek zor olsa da tadı bir başka oluyor kuşkusuz. Nairobi’de bulunan pek çok kahve dükkanında birbirinden lezzetli kahveler oldukça uygun fiyatlara satılıyor.
Bir garip kahve kültürüne sahip olan Hollanda, meşhur sütlü kahvesiyle dünyaya nam salmış adeta. Tabii sütlü kahve demek yerine kahveli süt demek daha doğru olur.
Koffie verkeerd adı verilen bu kahvenin Türkçeye çevrilmiş hali de zaten ”yanlış kahve”. Adından da anlaşılacağı üzere bu işte bir terslik var dedirten koffie verkeerd’i eğer Hollanda’ya giderseniz denemeyi unutmayın.
İsveç’in kahve kültürüyle meşhur ülkeler listesinde yer almasının sebebi, büyük bir kahve üreticisi olması ya da dünyaya nam salmış kahve çeşitleriyle ziyaretçileri kendine hayran bırakması değil.
İsveç’te kahvenin hiçbir önemi yok. Önemli olan kahve içerken geçirilen zaman. Nasıl yapıldığının, içerisine ne konulduğunun hiçbir önemi olmayan bir kahve çeşidi olan Fika da oldukça sade bir kahve.
İsveç köftesiyle dünyayı kendine hayran bırakmış ülkenin yine de kahvesine önem vermemesi biraz üzdü denebilir.
Akdeniz iklimi insanı eğlenmeyi sever, keyfine düşkündür. Bunun en büyük kanıtı da kahveleri.
Cafe Carajillo adını verdikleri kahvenin içerisine viski, rom ya da konyak katıyorlar. Sabah saatlerinde içilmesi pek tavsiye edilmeyen Cafe Carajillo’nun keyfini akşam vakti sürebilirsiniz.
İspanyolların diğer bir kahvesi de Cafe Bombon. Kahvenin içerisine yavaş yavaş tatlandırılmış süt ilave ederek iki ayrı katman oluşturuluyor ve bu şekilde servis ediliyor.