Türkiye’nin ve hatta dünyanın en güzel ve özel camilerinden olan Sultanahmet Camii, hem yerli hem de yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği tarihi yapılardan biri.
Sultan I. Ahmet’in emriyle İstanbul’un pek çok noktasından görülebilecek bir heybette yapılan camii, İstanbul’un bir semtine adını da veriyor.
Osmanlı’nın ilk ve tek 6 mimareli camisi olma özelliğini de taşıyan bu ibadethane, sahip olduğu 20.000’i aşkın işlemeli çinileri ve özenli oymacılık detaylarıyla bir ibadetane olmanın çok daha ötesinde.
İçindeki renkli çinileri sebebiyle Batı’da Blue Mosque/Mavi Camii olarak bilinen yapı, 1985 tarihinden bu yana UNESC Dünya Mirası Listesi’nde.
İçindekiler
Tarihi Yarımadanın Fatih semtinde yer alan Sultanahmet Camii, “At Meydanı/Hipodrom” olarak bilinen bölgede, Ayasofya’nın tam karşısında konumlanıyor.
Bölge araç trafiğine kapalı. Bu sebeple Sultanahmet Camii’ne kendi aracınızla gitmeyi planlıyorsanız bölgeye yakın bir otoparka aracınızı bırakmanız gerekiyor.
Sultanahmet Camii’ne olan tek toplu taşıma ise tramvay. Kabataş-Bağcılar tramvay hattını kullanarak “Sultanahmet Durağı”nda inmeniz gerekiyor.
Anadolu Yakası’dan gelecek olan ziyaretçiler Kadıköy veya Üsküdar’dan kalkan vapurlar ile Eminönü iskelesine gelerek, Eminönü’nden tramvay veya 10-15 dakikalık yürüyüş ile Sultanahmet Camii’ne ulaşabilirler.
Marmaray ise bir diğer alternatif ulaşım yöntemi. Marmaray kullanacak olanlar Sirkeci durağında inerek tramvay aktarması yapabilir veya Gülhane istikametine yürüyerek Sultanahmet Camii’ne çıkabilirler.
365 gün boyunca ibadete ve ziyarete açık olan Sultanahmet Camii, İstanbul’da ücretsiz olarak ziyaret edebileceğiniz nadir önemli tarihi yapıdan biri.
Camide ibadet sabah namazı ile başlayarak yatsı ile kapanıyor. Sultanahmet Camii’nin ziyaret saatleri yaz aylarında 08.30-18.30, kış aylarında ise 08.30-17.00 saatleri arasında.
Cuma günleri caminin ibadet bölümü ziyarete kapalı. Camiyi ibadete hazırlamak için sabah saatlerinde temizlik yapılıyor ve bu sebeple caminin ziyarete açık bölümlerine ziyaretçi alımları 14.30’da başlıyor.
14 yaşında tahta çıkan Sultan I. Ahmet, 19 yaşına geldiğinde İstanbul’un her noktasından görülebilecek kendi adına bir camii yapılmasını istiyor.
Bunun için Mimar Sinan’ın gözde öğrencilerinden mimar ve sedef ustası Mimar Sedefkar Mehmet Ağa ile çalışmaya başlıyorlar.
1609 yılında yapımına başlanan cami 1616 yılında başarılı bir şekilde tamamlanıyor.
Sultan I. Ahmet’in caminin temel atma töreninde kullandığı kazma günümüzde Topkapı Sarayı’nda muhafaza ediliyor.
Caminin yapıldığı dönemde birden çok sorun yaşanıyor halkla. Caminin yapımında yalnızca savaş ganimetleri değil, devlet hazinesindeki para da kullanılıyor. Halkın ilk büyük tepkisi bundan dolayı geliyor.
Caminin Osmanlı’da hiçbir örneği olmayacak şekilde 6 minareli olmasını isteyen Sultan I. Ahmet, istediği 6 minareden dolayı halktan tekrar büyük tepki topluyor. O dönemde Kabe’deki cami 6 minareye sahip ve İstanbul’a yeni yapılan bu caminin de 6 minareye sahip olacak olması bir saygısızlık olarak görülüyor. I. Ahmet, akıllıca davranarak Kabe’de yer alan camiye yedinci bir minare daha ekleterek bu tartışmalara bir son veriyor.
O zamanki adı Yeni Camii olan Sultanahmet Camii’nin minareleri inşa edilirken, I. Ahmet’in minarelerin “altından” yapılmasını istediğini fakat Mehmet Ağa’nın bütçeyi zorlamak istemeyerek “altın” kelimesini “altı” olarak anlamış gibi yaparak 6 minareli bir cami inşa ettiği de söylentiler arasında dolaşıyor.
1917 yılında 27 yaşındayken hayatını kaybeden Sultan I. Ahmet’in türbesi, kendi emirleriyle tamamlanan Sultanahmet Camii’ne yapılıyor. Şu anda caminin türbe bölümünde Sultan I. Ahmet’in yanı sıra, eşi Kösem Sultan, oğulları Genç Osman, IV. Murat ve onun çocuklarının mezarları da yer alıyor.
İlk yapıldığında Yeni Camii olarak isimlendirilen cami, Eminönü’ne Yeni Camii’nin yapılmasından sonra Sultanahmet Camii ismini alıyor.
Mavi rengin yoğun olduğu İznik çinilerinden dolayı yurt dışında Blue Mosque / Mavi Camii olarak da bilinen bu heybetli yapı, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmeye hak kazanıyor.
İbadethanenin yanı sıra, darüşşifa (hastane), hamam, medrese, sibyan mektebi, arasta, Hünkar Kasrı (günümüzde Vakıflar Halı Müzesi), konuk evi ve türbelerden oluşan bu kompleks, Türkiye’nin en büyük kompleks yapılarından biri.
Sekiz kapılı duvarlar ile çevrili camide geniş avlular yer alıyor ve caminin her iki tarafında da abdesthaneler bulunuyor.
Avlu neredeyse Sultanahmet Camii’nin kendisi kadar geniş bir alanı kapsıyor. Caminin batı cephesindeki avlu girişinde demir bir zincir bulunuyor. Bilinene göre, bu sarkan demirin sebebi vakti zamanında atı ile cami avlusuna giren Sultanların, buraya bir saygı göstergesi olarak başını eğerek girmek zorunda kalması ile ilgili.
Caminin içine açılan üç kapı bulunuyor fakat ana giriş kapısı Hipodrom girişinden. Bu kapıdan girildiğinde karşımıza ilk çıkanlar Mehmet Ağa tarafından ince bir işçilikle yontulmuş mermer mihrap ve mihrabın sağında yer alan zengin dekoratif unsurlara sahip minber.
Mavi, yeşil, firuze ve kırmızı renklerinden üretilen 20.000’i aşkın İznik çinisi, dönemin ünlü çini ustaları Kasap Hacı ve Kapadokyalı Barış Efendi tarafından üretilmiş.
50 farklı lale deseninde oluşan çinilerin yanı sıra, süslemeler arasında bitki ve meyve motifleri de yer alıyor.
Caminin arka balkon duvarları 1574 yangınında zarar gördüğü için bu kısım, Topkapı Sarayı’nın Harem bölümünden geri dönüştürülen çinilerle tekrardan düzenlenmiş.
Geniş pencereler ile aydınlatılan bu ferah caminin renkli camları Venedik’ten Sultan’a gelen hediyelerden.
Zemin kat, “opus sectile” adı verilen bir teknikle dekore edilmiş açılabilir pencerelere sahip.
Sultanahmet Camii’nin içindeki aydınlatmalar bir zamanlar altın ve değerli taşlarla kaplı özel cam kaselerden oluşuyormuş fakat yağmalandığı için değiştirmek zorunda kalmış.
Bu kadar büyük ve yüksek kubbeli bir caminin örümcek ve böcek gibi sorunları olmuyor mu diye düşünüyorsanız, çözüm avizelere yerleştirilen deve kuşu yumurtaları.
Zümrüt, gül ve yaldızlar ile süslü Hünkar Mahfili ise dinlenme odası ve sundurmadan oluşuyor. Bu bölüm yeniçeri ayaklaması sırasında Veziriazamın yönetim merkezi olarak da kullanmış ve o dönem burada gece gündüz toplantılar yapılmış.
Gel gelelim bahsetmiş olduğumuz gibi birtakım sorunları aşarak inşa edilen minarelere. Toplamda 6 minareli Sultanahmet Camii, döneminde 6 minareye sahip olan tek cami. Bu minarelerin dört tanesi, caminin köşelerinde yer alıyor ve bunların her biri üç şerefeye sahip. Diğer iki minare ise ön avluda ve ikişer şerefeli.