Fas ve Cezayir’le birlikte Kuzey Afrika’da konumlanan Tunus, gerek verimli toprakları gerekse kültürel turizm olanaklarıyla ziyaretçilerin Afrika kıtasında seyahat edebilecekleri başlıca şehirlerden bir tanesi.
Ülkenin güneyinde Büyük Sahra Çölü yer alıyor.
Tunus’a gitmek isteyen Türk vatandaşları için hangi pasaporta sahip olurlarsa olsunlar 90 güne kadar vize muafiyeti uygulanıyor. İstanbul’dan Tunus’a direkt uçuş bulabileceğiniz gibi Türkiye’nin birçok ilinden de aktarmalı seferler düzenleniyor.
Ülkeyle aynı adı taşıyan başkent Tunus, aynı zamanda ülkenin en büyük şehri konumunda. Ticaret ve endüstri açısından oldukça gelişmiş olan şehrin tarihi de oldukça eskilere dayanıyor.
Tunus ziyaretinizde gidilmesi gereken ilk yer Ulusal Bordo Müzesi. 1888’de Osmanlı döneminde kurulan müzenin içerisinde 4 bin 700 metrekare mozaik eser bulunuyor. Osmanlı, Fransız, Kartaca, Roma ve Punik dönemlerine ait izleri mozaikler de görebilirsiniz.
Arapça ‘zeytin’ anlamını taşıyan Al-Zaytuna Camii, şehrin önemli yapılarından bir tanesi. Tunus’un simgelerinden olan cami aynı zamanda ilk İslam üniversitesi olduğu için hem tarihi hem de dini bir değere sahip. 7. yüzyılda inşa edilen cami, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de adını yazdırmış durumda.
1581 yılında yapımına başlanan ve 1660’da tamamlanan Aziz Vincent de Paul Katedrali, farklı mimari tarzıyla görenleri hayrete düşürüyor. Mağribi ve Roma mimarisinin harmanlandığı katedralin tam karşısında ise şehrin simgelerinden olan Saat Kulesi yer alıyor.
Tunus’ta gezebileceğiniz diğer yerler ise şu şekilde; Ichkeul Gölü, Sidi Bou Said, Dar Ben Abdallah Müzesi, Kartaca, Medine Bölgesi ve Ville Nouvelle (Yeni Şehir).
Sahra Çölü’nün başlangıcı olarak kabul edilen Douz, çöl gezileriyle ünlenmiş. Hatta çöl turizmini öyle bir noktaya getirmiş ki, her yıl aralık ayında 4 gün süren Douz Çöl Festivali düzenleniyor. Bu nedenle de Douz’a gelecek olanların yapabilecekleri en büyük gezi ve keşif Sahra Çölü üzerinde gerçekleştiriliyor.
Çölün başlangıcına gelmek için 20 dakika mesafe kat ettikten sonra önünüze uçsuz bucaksız Sahra Çölü seriliyor. Eğer aralık ayında bölgeyi ziyaret ederseniz, yalnızca çöl gezisiyle değil, festival kapsamında gerçekleştirilen çok özel etkinliklere de tanıklık edebilirsiniz.
Şehirde gezebileceğiniz diğer bir nokta ise Douz Meydanı. Genelde restoranların, kafelerin ve hediyelik eşya dükkanlarının yer aldığı meydandan kendinize veya sevdiklerinize bir şeyler alabilirsiniz.
Akdeniz’e kıyısı olan Sousse, Tunus’un en büyük üçüncü şehri konumunda bulunuyor.
9. ve 10. yüzyıllarda önemli bir askeri ve ticari liman kenti olan Sousse’da gezilecek yerlerin başında El Kantoui Limanı geliyor.
Yamaç paraşütü, su kayağı, golf gibi aktivitelerin yapıldığı liman, 1979’da turistik amaçla yapılmış.
Modern ve bembeyaz mimarisiyle insanları büyülüyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Sousse Arkeoloji Müzesi, 1951’de açılmış. Dünyanın en büyük mozaik koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan müzede, milattan önce 2. yüzyıla dayanan antik eserler de sergileniyor.
851 yılında inşa edilen Sousse Büyük Camii ise Sousse gezinizde ziyaret edebileceğiniz diğer bir tarihi yapı. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan caminin geniş bir namaz salonu, orta duvarında mihrabı, Emevi ve Abbasi dönemlerinde az sayıda inşa edilen bir kubbe yer alıyor.
Tunus’un ‘vaha kenti’ olarak bilinen Tuzer, doğanın mucizelerine ev sahipliği yapıyor.
Tıpkı Douz gibi Tuzer de Sahra Çölü yakınlarında olduğu için burada çöl safarisine katılmanız mümkün. Sıra dışı fotoğraflar çekebileceğiniz Sahra Çölü, ömrünüz boyunca unutamayacağınız bir deneyim fırsatı sunuyor.
‘Avuç İçi Ülkesi’ olarak da bilinen Chott El Djerid ise Tunus’un en büyük endorfik tuz gölü olma özelliği taşıyor. Beyaz, mor ve yeşil tonlarına bürünen göl, deniz seviyesinin yaklaşık 20 metre altında bulunuyor.
Tuzer’de gezebileceğiniz diğer bir nokta ise Ouled El Hedef. Eski Şehir adıyla da bilinen Ouled El Hedef’te yerel tuğlaların başarılı örneklerine rastlayabilirsiniz. Dar sokakları, kendine has mimarisiyle oldukça güzel bir manzaraya sahip.