Kategoriler AvrupaYurt Dışı

Viyana Yolculuğu İçin Bilmeniz Gerekenler

Viyana’da Gezilecek Yerler hakkındaki yazımda size görmeniz gereken en önemli noktalardan ve mutlaka uğramanız gereken meşhur kafelerden bahsetmiştim. Her şehir için yaptığım gibi, Viyana için de bir vize ve ulaşım rehberi hazırladım, buyrunuz.

Avusturya Vizesi

Schengen Vizesi kapsamında yer alan Avusturya’ya gitmek için turist vizesi almanız gerekiyor, tabii yeşil veya gri pasaportunuz yoksa. Son dönemde adet olduğu üzere başvurular doğrudan konsolosluğa yapılmıyor, onun yerine konsolosluk ile anlaşması bulunan bir acente üzerinden gerçekleştiriliyor. Daha sonra parmak izinizi almak için sizi konsolosluğa çağırıyorlar. Ayrıca, nadiren de olsa, mülakat yapmak isteyebilirler. Seyahatinizden bir ay önce başvurmanız öneriliyor, daha geç kalırsanız yetişme sıkıntısı olabileceği söyleniyor ama genelde vize başvurunuzdan yaklaşık on gün sonra sonuç belli oluyor.

Başvuru formunu doldurduktan sonra şu belgelerle birlikte teslim ediyorsunuz:

– Pasaportunuz (en az 6 ay daha geçerli olmalı)

– 2 adet biometrik fotoğraf

– Nüfus cüzdanı fotokopisi

– Tam vukuatlı nüfus kaydı (e-devletten alabilirsiniz)

– Eğer Avusturya’daki bir tanıdığınızın yanında konaklayacaksanız onun yazacağı bir davet mektubu

– Almanca veya İngilizce olarak yazılmış, konsolosluğa hitaben, vize talep ettiğinizi ve seyahat gerekçenizi açıklayan bir dilekçe

– Çalışıyorsanız, yetkili kişi tarafından imzalanmış izin mektubu, çalıştığınız işin bilgileri, maaş bilgileriniz, seyahatinizin masraflarını şirket karşılıyorsa bunu taahhüt eden belge ve seyahatinizden sonra işe devam edeceğinize dair taahhüt istiyorlar. Yetkili kişinin şirketteki pozisyonu ve ne zaman işe başladığı da belirtilmeli. Maaş bordronuz da bulunmalı.

– Kendi şirketiniz varsa, şirketteki konumunuzu ve seyahat amacınızı anlatan bir belge, şirketin ticaret odası kaydı, vergi levhası, imza sirküleri ve ticaret sicil gazetesi fotokopisi

– Öğrenciyseniz öğrenci belgesi

– Emekliyseniz emeklilik cüzdanı ve maaşınızın banka dökümü

– Bankadan başvurunuzdan en geç 1 hafta önce alınmış olacak şekilde, üç aylık hesap dökümünüz

– Ayrıca eğer varsa, tapu ve araç ruhsatı gibi ek mali belgeler

– Uçak ve otel rezervasyonunu gösteren belgeler

– Seyahat sağlık sigortası

Belgelerin hem orijinali hem de fotokopisi isteniyor. En kötü durum ise hepsinin İngilizce ya da Almanca istenmesi. O yüzden kolay gelsin. Vize ücreti 60 Euro, ayrıca acentede işlem bedeli de 20 Euro. İşlemler için: http://vfsglobal.com/austria/turkey/

Viyana’ya Nasıl Gidilir? Viyana Şehir İçi Ulaşımı Nasıldır?

Vize sıkıntısını atlattıktan sonra sıra geldi uçmaya! obilet.com’dan alacağınız uçak biletinizle Viyana’nın tek havalimanı olan Schwechat Havalimanı’na kolayca ulaşabilirsiniz. Avusturya bize yakın olduğundan İstanbul’dan uçuş iki saatten biraz fazla sürüyor. Havaalanından tren aracılığıyla kent merkezine varıyorsunuz, hem de tren bileti diğer Avrupa başkentlerine kıyasla nispeten ucuz diyebileceğim biçimde sadece 4 Euro. Eğer S-Bahn’a binerseniz Wien-Mitte İstasyonundan, Railjet (IC diye de geçiyor) Hauptbahnhof yani ana istasyondan U-Bahn isimli Viyana metrosuna geçebiliyorsunuz. Otelinize hangisi yakın olacaksa onu tercih edebilirsiniz veya en erken kalkacak trene binebilirsiniz çünkü yarım saatte bir kalkıyorlar. Yolculuk da yaklaşık olarak 25 dakika sürüyor. Yalnız trenler gece 00.00 ile 05.00 arası çalışmıyor, o zaman VAL 2 kodlu otobüse binerek yine metro istasyonuna ulaşabilirsiniz.

Viyana’da şehir içi ulaşım ise oldukça kolay. Metronun yanında tramvay ve otobüs hatları da var. Yalnız 2.40 Euro olan bilet epey pahalı. Sık sık toplu taşıma kullanmayı planlıyorsanız günlük, iki günlük, üç günlük, haftalık sınırsız biniş gibi seçeneklere göz atın. Viyana sokakları oldukça şık olduğundan yürümek de her zaman için keyifli bir seçenek. Özellikle Ringstrasse boyunca ve iç şehirde yürümek Viyana’nın tadını çıkarmanın en güzel yolu.

Viyana’ya Ne Zaman Gitmeli?

Hem ülkemizden biraz daha kuzeyde bulunması hem de karasal iklimden dolayı Viyana bizim alıştığımız havalara göre biraz daha soğuk. Özellikle kışlar sert geçtiğinden bu dönemde gitmenizi kesinlikle tavsiye etmiyorum. Puslu hava ve yoğun yağış altında gezmenin tadı yok. Yaz ayları ideal, Nisan’dan Ekim’e kadar geniş bir aralıkta istediğiniz zaman gidebilirsiniz. Temmuz ve Ağustos aylarında karasal iklime uygun biçimde sıcaklık epey yükselebiliyor o yüzden Haziran en uygun ay diye düşünüyorum.

Viyana’da Yeme İçme

Önceki yazımda size Viyana’nın en iyi üç kafesinden ve bir de şnitzel restoranından bahsetmiştim. Kendimi tekrarlamamak için bu yazımda farklı önerilerde bulunacağım ama hatırlatmak için kısa bir not düşeyim: Cafe Mozart’ta Apfel Strudel, Hotel Sacher’in kafesinde Sachertorte ve 1786’dan beri hizmet veren Demel’de kek yemeden Viyana’dan dönmeyin. Şnitzel’in en ünlü adresi ise Stephansdom’un yakınlarındaki Figlmüller. Bunların hepsi Innere Stadt yani turistik çoğu yerin bulunduğu iç şehirde, o yüzden geziniz sırasında mutlaka rastlayacağınız mekanlar. Önerebileceğim birkaç farklı yer ise şöyle:

Hawelka (Ankara’daki değil)

Melange kahvesi ile meşhur. Cappuccino’nun biraz daha aromatik haline benzettim. 1939 yılında açılmış. Kentin tarihi merkezinde, Stephansdom civarında bulunuyor. Melange’ın yanında marmelatlı bir hamur işi olan Buchtel’i öneririm

Cafe Central

Tarihi merkezde, Hofburg Sarayı’nın yakınlarında yer alan bu kafe 1876 yılından beri hizmet veriyor. Özellikle geçmişi çok etkileyici. Önceki yazımda bahsettiğim üzere 1913 yılında Viyana, 20. Yüzyılda dünya siyasetini şekillendiren insanların tesadüfen bir arada bulunduğu ilginç bir kavşak olmuş. İşte o yıl bu kafenin masaları Adolf Hitler, Josef Stalin, Lev Troçki ve ileride Yugoslavya başkanı olan Tito gibi isimleri ağırlamış.

Related Post

Cafe Sperl

Bir adet de merkezin dışında yer alan kafe önermek istedim. Gerçi bu da o kadar uzak değil, Ringstrasse’nin hemen diğer tarafında yer alıyor. Museumsquartier olarak adlandırılan bu bölgedeki müzeleri gezdikten sonra dinlenmek için şık bir seçim. 1880’den beri hizmet veren kafe, 1998’de Yılın Kafesi ödülü almış.

Biraz da ana öğünden bahsedeyim. Elbette Viyana deyince akla ilk gelen yemek şnitzel. Yalnız Viyanalılar şnitzel olsun, sosis olsun, diğer et yemekleri olsun hepsini domuz etinden tercih ediyorlar ve özellikle aksi yönde belirtmezseniz siparişiniz büyük ihtimalle domuz eti gelecektir, o yüzden dikkat edin. Birkaç uygun seçenek şöyle:

Reinthaler’s Beis

İsmi oldukça zor olan bu restoranın konumu mükemmel, Stephansdom’un çaprazında, metro durağı ile Cafe Hawelka arasında. Avusturya mutfağından yemekler servis ediliyor, o yüzden tekrar uyarayım, domuz istemediğinizi özellikle belirtin. Tavuk şnitzel veya dana gulaş uygun tercihler.

Plachutta

Schönbrunn Sarayı’na çok yakın olan bu restoranı da sarayı gezerken acıkanlara tavsiye edebilirim. Dana etinden yaptıkları Tafelspitz yahnisi ağızda dağılıyor. Kırk yıldır ayakta kalmaları ve birçok şube açmaları tesadüf değil sonuçta. Turist kalabalığına hazır olun.

Schnitzelwirt

Otuz beş yıllık tarihi olan bu restoran, adından da anlayabileceğiniz gibi şnitzel üzerine odaklanmış durumda. Tercihinize göre yanında patates kızartması veya patates salatası ile servis ediliyor. Bir aile işletmesi olan restoran Museumsquartier’in biraz batısında yer alıyor, her zaman Hofburg Sarayı ile Stephansdom arasındaki merkezde takılmaktan sıkılanlara biraz yürümek iyi gelecektir.

Alışveriş

Buzdolabı magneti gibi ufak tefek hediyelik eşya arayanlar için en iyi adres hemen Cafe Central’in yanında yer alan The Vienna Store. Adını hak eden bu dükkandaki irili ufaklı bibloların, çeşit çeşit magnetlerin, posta kartlarının sayısını sanırım oradaki çalışanlar bile bilmiyordur!

Harcayacak bolca parası olanlar ise Museumsquartier’den batıya ilerleyip (belki yolda Scnitzelwirt’te bir yemek yiyip) Mariahilfer Strasse’deki çok sayıda mağazaya göz gezdirebilir. Daha merkezi konumda alışveriş yapmak isteyenler ise Stephansdom’a oldukça yakın olan Goldenes Quartier’e yönelebilir ama adından da anlaşılabileceği gibi her şey altın değerinde!

Karnster Strasse ise yine şehrin merkezinde yer alıyor, Hofburg Sarayı’ndan Stephansdom’a doğru yürürken denk gelmeniz muhtemel. Araç trafiğine kapalı ama turist trafiği çok! Avusturya kökenli ünlü pırlantacı Swarovski’nin esas mağazası burada yer alıyor. Parlak taşlara meraklıysanız, hemen Goldenes Quartier’in yanında yer alan Kohlmarkt’ta da çok sayıda mücevher mağazası bulunuyor.

Gece Hayatı

Buraya kadar okuyup da “Gün boyu saraylarda, kafelerde, müzelerde gezdik; peki geceleyin ne yapacağız?” diye düşünenler olabilir. Benim tercihim otele dönüp iyi bir uyku çekmekten yana olsa da seyahatinin her saatini dolu dolu geçirmek isteyenler için birkaç seçenek araştırdım:

Jazzland

Adı yeterince açıklayıcı sanırım. Otuz yıllık tarihi olan bu caz kulübü için Avusturya’ya cazı sevdiren mekan deniyor. Avusturyalı her caz müzisyeninin burada bir anısı olduğu gibi Amerikalı müzisyenleri de sık sık ağırlıyor. Yemek servisi de var. Merkezi konumu da avantaj, Schwedenplatz metro durağının hemen karşısında yer alıyor.

Palm House

Çok sayıda cam yerleştirilmiş çelik konstruksiyondan oluşan bu bina dışarıdan çok güzel görünüyor. Eskiden imparator tarafından kış bahçesi olarak kullanılıyormuş, dolayısıyla saraya yakın. Şimdi ise gündüz kafe, akşam restoran, gece ise bar-disko olarak hizmet veriyor.

Club Schwarzenberg

Aynı isimli meydanda yer alan bu club da eğlence tercihini çılgınca dans etmekten yana kullananlar için. Merkeze uzak değil, tam karşısında Heumarkt tramvay durağı var. Eski bir sinema salonu içerisine kurulmuş. Avusturya gezisinde R&B ağırlıklı Amerikan elektronik müziği dinlemek isteyenlere…

Babenberger Passage

Bu diskonun eski bir yaya alt geçidine kurulmuş olması gerçekten ilginç. İçerisi fütüristik biçimde dekore edilmiş. Funk ağırlıklı olmak üzere elektronik dans müziği çalınıyor. Hofburg Sarayı ile Museumsquartier arasında, Burgring tramvay durağının hemen altında (evet, altında!) yer alıyor.

Onyx Bar

En iyisini en sona sakladım. Onyx Bar hiç değilse manzarasıyla cezbedici bir mekan. Tam şehrin göbeğinde, Stephansplatz’da yer alıyor. Avusturya’nın ünlü mimarlarından Hans Hollein tarafından tasarlanan binaya dışarıdan bakmak da, binadan dışarıya bakmak da oldukça güzel! Altıncı katta yer alıyor ve ön yüzü camdan oluşuyor, dolayısıyla Stephansdom başta olmak üzere keyifli bir seyir sunuyor. Gündüz kafe, gece ise kokteyl bar olarak hizmet veriyor.

Nerede Kalmalı?

Viyana’nın en güzel yeri elbette ki Ringstrasse’nin içinde kalan Innere Stadt yani İç Şehir. UNESCO koruması altında olan bu bölgede kalacak yer az ve olanlar da pahalı. Tabii bütçeniz çok çok büyükse Hotel Sacher’de kalmak mükemmel bir tercih. Sacher’e göre çok daha uygun fiyatlı olsa da diğer bölgelerdeki otellere kıyasla pahalı kalan Hotel Austria da tercih edilebilir, Schwedenplatz ile Stephansplatz’ın arasında bulunuyor.

Neyse ki Tuna Nehri’ne bağlanan kanalın hemen karşısında yer alan Leopoldstadt’da daha uygun fiyatlı seçenekler var, üstelik otelinizden çıkıp hoş bir köprüyle kanalı aşınca kendinizi Innere Stadt’da buluyorsunuz, hiç de uzak sayılmaz. Özellikle dört yıldızlı Hotel City Central pencerenizden Schwedenplatz’ı görebileceğiniz kadar yakın ve fiyat/performans oranı yüksek, hem kahvaltı da içeriyor. Bütçesi daha sıkışık olanlar ise yine Leopoldstadt’da bulunan ama kanaldan daha uzakta yer alan üç yıldızlı Hotel Kunstof’a göz atabilir.

Son olarak, Ringstrasse’in kuzeyinde yer alan Pension Schottentor da ucuz yer arayanlara yeterli gelebilecek bir seçim. Turistik merkeze yürüyerek ulaşmak mümkün. Elbette Viyana’nın dış mahallelerinde daha da ucuz seçenekler mevcut ama toplu taşımaya her gün para ödeyeceğinizi ve üstüne üstlük de zaman kaybedeceğinizi unutmayın, hesabınızı ona göre yapın.


Böylece Viyana rehberinin de sonuna geldik. Eksik bir şey kalmamıştır diye umuyorum. Şimdiden iyi yolculuklar!

Paylaş
Kerem Alp Usal

Adana’da doğan yazar, Ankara Fen Lisesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü mezunudur. ODTÜ Enformatik Enstitüsü’nde Bilişsel Bilimler Bölümü’nde doktora çalışmalarını sürdürmektedir. Yazın hayatına kaleme aldığı öykülerle başlamış ve öyküleri çeşitli dergilerde yayımlanmıştır. Yazarın yayımlanmış 9 adet kitabı bulunmaktadır. Çok bilmenin tek yolunun hem çok okumak hem de çok gezmek olduğunu düşünüp ikisini de bol bol yaptığından gezdiği yerleri anlatan seyahat yazıları yazmaya başlamıştır.