Türkiye’nin yalnızca bir adım ötesinde, Karadeniz kıyılarına komşu, renkli ve eğlenceli bir dünya…
Gürcistan’ın üçüncü büyük kenti Batum, Türkiye’den gelenler için Sarp Sınır Kapısı’ndan sonraki ilk durak olma özelliğine sahip. Doğu Karadeniz Bölgesi ile çok benzer coğrafi özellikleri bulunan bu şehirde, Türkiye’den farklı bir ülkeye geçtiğinizi anlamanız ise uzun sürmüyor.
Her şeyden önce, kumarhane tanıtımları ile süslü reklam panoları yerli ve yabancı turistleri karşılıyor. Batum’da deniz turizmi de, Türk kıyılarına göre çok daha gelişmiş durumda. Küçük sayılabilecek oteller ve plajlar, neredeyse tüm sahil yolu boyunca art arda sıralanıyor. Batum’a son zamanlarda yatırım yapan uluslararası otel zincirleri de var.
Şehrin ılıman iklimini ve yaz boyu içinde mayo ile dolaşan yerli halkını da göz önüne alınca burayı bir Akdeniz şehrine bile benzetebilirsiniz.
Aynı zamanda bir liman kenti olan Batum, Gürcistan ekonomisinin temel taşlarından da birini oluşturuyor.
Batum’da gezilip görülebilecek tarihi ve doğal güzelliklerin sayısı hiç de az değil. Restorasyon ile ayakta duran tarihi yapılar, şehrin değişen silüetine eşlik eden dev parklar ve bulvarlar, kiliseler, kuleler ve meydanlar mutlaka görülmeye değer.
Herhangi bir yurtdışı tatiline göre çok makul sayılabilecek fiyatlara ziyaretinizi rahatça tamamlayabilirsiniz. Siz de eğer isterseniz Batum’a özel bir gezi düzenleyebilir; isterseniz de kapsamlı bir Karadeniz gezisinin sonuna Batum’u da eklemeyi deneyebilirsiniz.
Şehri tam anlamıyla kavrayabilmek ve tüm turist noktalarını yerinde görmek için, Batum’a en az 2 günlük süre ayırmayı unutmayın.
Adını İtalyanca “meydan” anlamına gelen Piazza kelimesinden alan bu yer, listenin tartışmasız ilk sırası.
Özel günlerde halkın konser ve performans sanatları izlemek için bir araya geldiği bu meydan, aynı zamanda günlük rutinin de önemli bir bölümünü oluşturuyor.
Piazza’daki onlarca restoran ve kafeden birinde oturup gelen geçeni izleyerek oldukça uzun zaman geçirebilirsiniz. Böylece hem Batum’un hem de Gürcistan’ın yaşayış biçimini görmek ve yerel tatlarını denemek için kendinize son derece sakin bir zaman yaratmış olursunuz.
6 bin metrekareyi kaplayan ve Avrupa şehirlerinden ilham alan bu meydanda hiç değilse bir kahve içmeden Batum’dan dönmeyin.
Batum’a vardığınızda eski ile yeninin muhteşem birlikteliğine de tanık olacaksınız.
1952 yılında inşası tamamlanan Batum Tiyatro Binası da, eski Batum mimarisine çok güzel bir örnek oluşturuyor.
Ilia Chavchavadze Devlet Tiyatrosu’na ev sahipliği yapan bina, adını edebiyat ve siyaset alanlarında öncü bir isimden alıyor.
Batum Tiyatrosu aynı zamanda Gürcü edebiyatı için de büyük öneme sahip. Tiyatronun duvarları tamamen edebiyatın önemli eserleri ile donatılmış durumda.
Hemen yanında bulunan Batum Tiyatrosu nedeniyle Tiyatro Meydanı olarak adlandırılan bu açık alana Neptün ya da Poseidon Meydanı denildiğini de duyabilirsiniz.
Çünkü alanın tam ortasında altın kaplama ile yapılan bir heykeli ve çeşme var. Deniz tanrısını konu alan heykel, geçimini yüzyıllar boyunca denizden ve limandan sağlayan Batum için oldukça önemli.
Tabii burada, tıpkı Piazza Meydanı’nda olduğu gibi bir İtalyan esintisi olduğundan da söz etmek gerekir. Ne de olsa Neptün Heykeli’nin orijinali İtalya’nın Bologna şehrinde, Nettuno Meydanı’nda yer alıyor.
Batum’a gittiğinizde mutlaka fotoğraflamak isteyeceğiniz turist noktalarından biri bu olabilir.
Eski Ulusal Batum Bankası’nın tepesinde yer alan Astronomik Saat yerli ve yabancı turistler için hayranlık uyandırıcı nitelikte.
Eğer daha önce Prag ya da Venedik’te bulunduysanız bu saatin bir benzerini görmüş olabilirsiniz.
Astronomik Saat’i görebilmek için, Memed Abashidzade Bulvarı üzerine çıkmalısınız. Bulvarda aynı zamanda şehrin ünlü Medea Heykeli’ni de görebilirsiniz.
2 bin yıllık alfabesi ile Gürcüce, dünyanın en eski alfabelerinden birine sahip. Dünyadaki 12 alfabe arasında gösteriliyor.
Bu köklü alfabeye ithaf edilen ve üzerinde alfabeden harfler taşıyan kule ise 2012 yılında inşa edilmiş. 130 metre uzunluğundaki kule bir DNA sarmalını andırıyor.
Alfabe Kulesi, Batum’un turistik değerini artırmak için şehre yapılan en önemli yatırımlardan biri.
Kısa zamanda Batum’un simgelerinden biri haline gelen bu fantastik kulenin en üst katı 360 derece dönebilme kapasitesine sahip. Kulenin üst katı için restoran ve casino gibi projeler de var.
Batum heykel denince akla gelen şehirlerden biri. Ali ve Nino Heykeli de mutlaka görülmeye değer yapılardan biri. Bu heykel, Aşk Heykeli olarak da adlandırılıyor.
Kavuşamayan iki genci anlatan heykel hareketli olması ile ilgi çekici. 7 metre uzunluğundaki dev figürlerin tasarımı ise Tamar Kvesitadzade’ye ait.
Müslüman bir Azeri genci olan Ali ile Hristiyan bir Gürcü kızı olan Nino’nun hikayesi’ni daha önce duymuş da olabilirsiniz.
Heykele ilham olan hikaye 1937’de yayınlanan bir romanda yer alıyor ve bir halk efsanesi olarak da biliniyor.
Özellikle akşam saatlerinde kırmızı ve mavi ışıklarla süslenen heykelin güzelliği iki kat artıyor.
Batum Limanı’nın hem Gürcistan hem de Batum şehri için büyük öneme sahip olduğundan söz etmiştik.
Şehir için hem önemli bir gelir kaynağı hem de vazgeçilmez bir turist çekim noktası olan limanı görmeden Batum’dan dönmek de elbette söz konusu olamaz.
Limanda aynı zamanda 1882 yılında Fransız mühendisler tarafından inşa edilen, ilgi çekici bir deniz feneri de var.
Hotel Kempinski yönüne hareket ettiğinizde Batum Fener Kulesi’ni görebilirsiniz.
Eğer limanı gezerken bir turist kafilesine denk gelirseniz, 1800’lü yıllardan bu yana transit geçişlere ev sahipliği yapan ve zamanla ücretli hale gelen limanın köklü tarihine kulak kabartmayı da ihmal etmeyin.
Dans eden suları ile renkli çeşmeler, heykeller, park alanları, yürüyüş yolları…
Batum’un en hareketli ve en hayat dolu yüzünü 7 kilometre uzunluğundaki bu bulvarda görebilmeniz mümkün.
Bulvar boyunca sıralanan park alanlarının yapım tarihi 1800’lü yıllara kadar uzanıyor.
Parkların içinde yapay göller ve hayvanat bahçeleri bile var. Bulvar’ın yenilenen yapıları ise Yeni Bulvar olarak adlandırılıyor ve kuzeyde yer alıyor.
Batum Bulvarı aynı zamanda, özellikle yaz aylarında oldukça hareketli olan Batum Sahili’ne uzanan yol üzerinde yer alıyor. Özellikle yürüyüş yapmaktan hoşlanıyorsanız, bulvar üzerinde yürümekten büyük keyif alacağınıza hiç şüphe yok.
Yol üzerinde Pisa Kulesi’ne benzer bir yapı gördüğünüzde de şaşırmamalısınız. Ne de olsa, Batum’daki İtalyan esintilerinin sayısı hiç de az değil!
Batum sahil şeridi çoğunlukla taşlık bir zemine sahip. Üstelik bölgede elbette Karadeniz iklimi hakim.
Nem seviyesi yüksek ve yılın büyük bölümü yağışlı günler hüküm sürüyor. Tüm bunlara rağmen, özellikle temmuz ve ağustos aylarında Batum’a geçtiğinizde son derece kalabalık plajlarla ve tamamen kapasitesini dolduran otellerle karşılaşabilirsiniz.
Sahil şeridinde özellikle araçla ilerliyorsanız, kıyıdaki her bir girintinin küçük de olsa şezlonglarla dolduğuna şahit olmanız kaçınılmaz.
Batum, Gürcistan için kesinlikle uygun bütçeli bir tatil merkezi. Türkiye sınırında Karadeniz sahili yolla bölünürken, Batum’da bu ayrım yok. Deniz ve plajlar halka yalnızca bir adım mesafede. Üstelik dilerseniz, son derece lüks otel zincirlerinin Batum’daki yatırımlarında da konaklayabilirsiniz.
Bahçe demenin çok büyük haksızlık olduğu bir yerde şimdi sıra… Batum Botanik Bahçesi, dünyadaki en büyük botanik bahçelerinden biri. Buraya orman ya da koru demek gerçekten de hata olmazdı.
Sınırları içerisinde 6 binden fazla bitki ve 2 binden fazla ağaç bulunan bahçe güzelliğiyle adeta büyülüyor.
Her gün sabah 08.00 ile akşam 21.00 saatleri arasında ziyaret edebileceğiniz botanik bahçesinde; sadece Gürcistan’a özgü bitki türlerini değil, dünyanın her yerinden getirilen birbirinden özel ağaç ve çiçekleri de bulabilirsiniz.
Himalayalar’dan Yeni Zelanda’ya, Avusturalya’dan Amerika’ya kadar dünyanın farklı topraklarından bitkiler bu bahçeye renk katıyor.
Hem alan bu kadar geniş, hem de bitki örtüsü bu kadar sık olunca kaybolmamaya dikkat etmenizde fayda var!
Botanik Bahçesi’ne giden yol üzerinde sizi bekleyen önemli bir çekim noktası daha var. Argo Eğlence Merkezi, hem keyifli vakit geçirmek hem de şehri kuş bakışı izlemek isteyenler için ideal.
Deniz seviyesinden 250 metre kadar yüksekte bulunan merkez, Anuria Dağı’nda konumlanıyor. Eğlence merkezinde vakit geçirmeseniz bile, buraya giden yoldaki teleferik deneyimini mutlaka yaşayın!
Gündüz saat 11.00’den gece saat 00.30’e kadar günün istediğiniz her saatinde Batum’un bu özel manzarasına tanık olabilirsiniz.
Özellikle gece dışarı çıkmak istediğinizde, şehrin ışıklarıyla süslenen bu görsel şölenden mahrum kalmayın.
İçerisinde çok fazla görülecek şey olmasa da, Batum’la anılan en keyifli mimari yapılardan biri kesinlikle “Ters Ev”.
Bu evin bir Laz tarafından bulunduğu yere kondurulmuş olması, özellikle de Türkiye’den gelen turistlerin ilgisini çekiyor. Gözlerinize inanamayacaksınız ama, bu bina resmen ters duracak şekilde inşa edilmiş!
Üzerindeki Lazca yazılardan da anlaşılabileceği gibi, şu anda restoran olarak hizmet veren bu yapıda keyifli bir yemek yiyebilir ve Laz mutfağının tadına bakabilirsiniz. Burayı daha çok öğle yemeği için tercih etmeniz uygun olur.
Tıpkı Ali ve Nino Heykeli ve Alfabe Kulesi gibi; Chacha Kulesi de Batum’un yeni dönemde değişen yüzünü vurgulayan yapılardan biri.
Miracle Park ya da Türkçe çevirisi ile Mucize Parkı olarak adlandırılan alan içerisinde yer alıyor. Bu alanda Empire State, Pisa Kulesi ya da London Eye gibi dünyaca ünlü birçok eser kopyalanmış.
Chacha Kulesi ise, tanıdık bir mimari eserin birebir aynısı! Evet, Chacha olarak adlandırılan kule İzmir Konak Meydanı’nda yer alan Saat Kulesi’nin bir benzeri olarak tasarlanmış durumda. Türkler için Batum’un iki kat çekici bir turizm merkezi olduğundan daha önce söz etmiştik!
Chacha Kulesi’ni özgün kılan ise, buranın aynı zamanda bir içki çeşmesi olması. Her akşam saat 19.00’da Gürcülerin yerel içeceği olan Chacha 10 dakikalığına kulenin çeşmelerinden dökülüyor. Gürcülerin Batum’a ciddi bir turizm yatırımı yaptıklarını da bu vesileyle tekrar görmüş olacaksınız.
Mucize Parkı içerisinde yer alan London Eye kopyasından bahsetmişken, bu eğlenceli gezi noktasına bir başlık açmamak da olmazdı.
Orijinal adı Ferris Wheels olan dönme dolap, şehri yukarıdan görmek isteyenleri bekliyor. 55 metre yüksekliğindeki dönme dolapta yapacağınız 10 dakikalık seyir turu, hayat boyu unutmayacağınız bir deneyim olabilir.
Dönme dolap tam 250 kişilik ziyaretçi kapasitesine sahip.
Eski Batum olarak adlandırılan bölgelerde insanın içini acıtan bir fakirlik ve sefalet ile karşılaşabilirsiniz. Ancak hem şehrin sonradan inşa edilen binaları hem de meydanları her zaman tertemiz ve düzenli. Bu bakımdan şehrin kafa karıştıracak şekilde değişen iki yüzünün olduğunu belirtmek mümkün.
Avrupa Meydanı da şanslı kesime dahil olan ve size kendinizi iyi hissettirecek olan yerlerden sadece biri. Bu şehir Avrupa’ya ve Avrupa mimarisine o kadar özenmiş ki, Medea Heykeli ile süslü bu meydana da Avrupa adı verilmiş.
Batum geziniz sırasında Avrupa Meydanı’nda kahve kokulu bir mola vermeyi ihmal etmeyin.
Gelelim bir gezinin olmazsa olmazları arasında yer alan kilise ziyaretlerine… Hem toplumdaki yeri çok önemli olduğu için hem de şehrin tüm mimari birikimi bu yapılara yansıtıldığı için kiliseler son derece ilgi çekici.
Bunlardan ilki olan Virgin Mary Kilisesi, 19. yüzyıla ait üç kubbeli dev bir yapı.
Kilise şehir merkezine yalnızca yürüme mesafesinde, dolayısıyla bu Neogotik tarzdaki bu binaya gezinizde mutlaka yer verin.
Özellikle akşam saatlerinde kilise duvarlarına yansıtılan ışık oyunlarını da izlemek isteyebilirsiniz. Zaten oldukça ihtişamlı bir bina olan Virgin Mary Kilisesi, aydınlatmanın da etkisiyle giderek devleşiyor.
Özellikle maneviyata önem veriyorsanız, Karadeniz’in öte yakasında ziyaret edebileceğiniz yegane cami ile karşı karşıyasınız.
Orta Cami, 19. yüzyılda iki cami arasında inşa edilmesiyle bugünkü adını almış ancak şu anda Batum’daki tek cami olarak kalmış durumda.
Günümüzde Batum’daki müftülük hizmetleri bu binadan yürütülüyor.
Caminin Sovyet döneminde kapatıldığı ve 90’lı yıllarda yenilendiği biliniyor.
Ermeni Apostolik Kilisesi olarak da bilinen yapı, yine Batum’da görülmeye değen yerler arasında ilk sıralarda.
Orijinalinin ahşap olması dikkat çekiciyken elbette şu anda mimaride restorasyon uygulanmış durumda.
Kilisenin tarihi 1873 yılına kadar dayanıyor. Hem 19. yüzyıl mimarisine hem de etnik grupların Sovyet rüzgarındaki geçmişine ilgi duyuyorsanız bu adresi mutlaka fotoğraf makinenizle birlikte ziyaret etmelisiniz.
Kiliselerde son durak, aşina bir isme sahip. Piazza Meydanı’nı ziyaret ettiğinizde meydana çok yakın konumlanan bu güzel binayı da mutlaka görmelisiniz.
Kilise tarihinin Osmanlı İmparatorluğu dönemine uzanması ilgi çekici. 1865 yılında tamamlanan yapıya, çan kullanılmaması şartıyla izin verildiği söyleniyor.
2012 yılındaki değişim ve yenileme çalışmaları ile kilise artık eski halinden de güzel.
Ziyaretiniz Pazar gününe denk gelirse, aktif bir şekilde ibadete açık olan kilisedeki Pazar ayinini de görebilirsiniz.
Batum için görülmesi gereken yerlerin büyük çoğunluğu şehir merkezinde yoğunlaşıyor. Bu da dünyanın her yerinden, farklı ulaşım araçlarıyla şehre gelen gezginler için büyük bir avantaj.
Ancak eğer Batum’da özel araca sahipseniz ya da araç kiralama şansınız varsa, bu kez şehrin dışına da açılabilirsiniz demektir.
Batum’a 25 kilometre mesafede yer alan Mtrala Ulusal Parkı, Batum’un akciğerlerini oluşturuyor. Burayı İstanbul’daki Belgrad Ormanı’na benzetebilirsiniz.
Tarih, kültür ve sanat ile dolu dolu bir Batum gezisinin ardından doğa ile kucaklaşmak hem size, hem de Batum gezisinde size eşlik eden sevdiklerinize de çok iyi gelecektir.
Yurt dışı tatillerinin tümünde ilk akla gelen hava yolu ulaşımı oluyor ancak sınır komşumuz olan Batum’a Sarp Sınır Kapısı aracılığıyla kara yolu kullanarak da geçebilirsiniz. Bunun için Doğu Karadeniz sahil şeridini tamamlamanız ve Trabzon, Rize ve Artvin şehirlerini geride bırakmanız gerekecek.
Yine tüm bu illerden Batum’a düzenlenen otobüs ve dolmuş seferleri de mevcut. Batum otobüs bileti için linki kontrol edebilirsiniz. Yerli halkın büyük çoğunluğu da, günübirlik de olsa bu ulaşım fırsatını kullanarak, alışveriş ya da gezi gibi nedenlerle yılda birkaç kere Batum’a giriş çıkış yapıyor.
Artvin merkez ile Batum arasında 75 kilometre mesafe mevcut. Gürcistan sınırını geçtikten sonra dolmuş kullanarak merkeze kadar gidebilirsiniz. Merkez ile sınır kapısı arasında 15 kilometre mesafe var.
Ayrıca sınırdan hemen geçişte onlarca taksi de sizi bekliyor olacak ancak fiyat konusunda anlaşmaya varmadan taksi kullanmayın. Dolmuş ile taksi arasında ciddi anlamda fiyat farkı bulunuyor.
Otostop tecrübeniz varsa, sınırı geçen birçok insan gibi siz de yoldan geçen arabalardan birine ricada bulunabilirsiniz. Türk plakalı araçlara çok sık rastlayacağınız için kendinizi rahat hissedebilirsiniz.
Batum için düzenlenen iki tip hava yolu seferi mevcut. Dış hatlardaki klasik Batum seferinin yanı sıra Türk Hava Yolları’nın Hopa uçuşları da Batum’a iniş yapıyor.
Hopa uçuşlarında maliyet avantajı da olduğu için biletinizi bu şekilde almayı tercih edebilirsiniz ancak bir konuda dikkatli olmalısınız.
Hopa seferi ile Batum’a gelip şehirde kalmanız mümkün değil. Bu yolla gelen tüm yolcular bir servis ile doğrudan Türkiye sınırına geçiriliyor. Dolayısıyla ancak çok makul bir fiyat yakalarsanız bu yolu seçin ve iki ülke arasında gelip gitmeyi göze alın.
Batum uçuşları ancak İstanbul aktarmalı olarak devam ediyor. Uçuş süresi ise 2 saat civarında seyrediyor.
Gürcistan Havayolları ile Türk Hava Yolları’nın uçuşları ortak ancak yine de, uygulanan farklı fiyat politikaları nedeniyle, uçak bileti fiyatlarını Gürcistan Havayolları üzerinden de kontrol edebilirsiniz.
Batum’a giderken izleyebileceğiniz bir diğer yol da, Trabzon’a kadar çok sayıda havayolundan biriyle gelmek ve Trabzon’dan sonra otobüs kullanmak.
Aynı şekilde Trabzon’dan araç kiralamayı da düşünebilirsiniz. Havayolu ile ortalama 1-2 saatte Trabzon’a geldikten sonra karayolu ile aşmanız gereken yaklaşık 3,5 saatlik bir
mesafe mevcut. Aşağıdaki linklerden uçak seferlerini kontrol edebilirsiniz:
Gelelim Batum seyahatinin en güzel yanına… Sarp Sınır Kapısı’ndan Batum’a geçerken herhangi bir pasaport ya da vize gerekliliği yok. Evet, yanlış duymadınız…
Diğer ülkelerin çoğu için toplanması gereken evraklar düşünüldüğünde, bu durum çok büyük bir avantaj niteliğinde. Batum’a yalnızca kimlik belgenizi göstererek gümrük kapısından giriş yapabilirsiniz. Türk vatandaşları için bu hak 10 Aralık 2011 tarihli bir anlaşmaya dayanıyor ve Gürcüler de aynı şekilde Türkiye’ye girişte zorluk yaşamıyor.
Üstelik bu şekilde giriş yaptığınız Batum’da 1 yıla kadar kalabilme hakkınız mevcut. Gürcistan’da 1 yıldan uzun süre kalmak isteyenler ise vizeye başvurmalı. Uzun süreli oturum başvuruları ülkenin Adalet Sarayı’ndan yapılıyor. Ödenmesi gereken ücretler, oturum süresine göre değişiklik gösteriyor.
Araçla Gürcistan’a geçişler de aynı şekilde çok kolay ve pratik. Sürücünün ve yolcuların nüfus cüzdanı, pasaport ya da kimlik belgesi sunmaları yeterli olabilir. Elbette ehliyet ve ruhsat da gerekiyor. Araç sürücünün adına kayıtlı değilse ya da araç sahibi arabada değilse, bu kez İngilizce ya da Gürcüce olarak hazırlanan bir vekaletname bulundurma gerekliliği var. Vekaletname Gürcistan’ın Türkiye temsilciliklerinde yazılı olarak onaylanmış olmalı.
Vize gerekli olmasa da, yurtdışı çıkış harcı ödeme uygulaması Gürcistan’da da devam ediyor. Sınır kapısı geçişlerinde bu nedenle Giriş-Çıkış Formu veriliyor. Seyahatiniz boyunca bu belgeyi kaybetmemek konusunda dikkatli olmalısınız. Batum’a giriş çok fazla evrak yüküne yol açmadığı için, Sarp Sınır Kapısı da her zaman kalabalık. Bu nedenle gezi planlaması yaparken sınırda 1 saati aşkın süre beklemeyi de göze almalısınız.