Kategoriler Listeler

Dünyanın En Güzel 23 Plajı

Tüm yıl boyunca çalışıp hayatın bütün keyfini ve güzelliğini ancak kısa bir tatile sığdırmaya çalışan çoğunluk için vakit gerçekten dar. Bir yandan doya doya gezmek bir yandan da bütçesini korumak isteyenlerin hayat kurtaran son hamlesi ise; gitmek istedikleri yere olabildiğince erken rezervasyon yaptırmak. Hal böyle olunca; özellikle bahar ayları takvimde göründüğünde artık daha fazla oyalanmadan yaz tatiline karar vermek gerekiyor.

Hayaller herkes için az çok aynı doğrultuda; kızgın kumlara, serin sulara, tatlı esintilere, şemsiye gölgesinde okunan kitaplara ve bölünmeden rahatça içilen sıcak kahvelere kimse hayır diyemez. Tabii akşamları da şöyle tadında bir eğlenceye katılmak isabetli olur.

Peki ama siz söyleyin, her yıl aynı günlerde aynı tatil beldesinin yolunu tutmanın heyecanı tam olarak nerede? Bütçesi sınırlı faniler olarak; yılda en fazla birkaç kez sahip olduğumuz deniz tatili şansını sizce de daha iyi değerlendirmemiz gerekmiyor mu?

Hem bu sene yaz tatili tercihinde değişiklik yapmak isteyenler hem de önümüzdeki senelerde ufkunu genişletmeyi hayal edenler olabilir.

Tüm dünya ülkelerinden, her yaştan ve her kesimden turistler; belli başlı plajları rezervasyon sitelerinde belirli sahilleri giderek daha da popüler bir hale getiriyorlarsa elbette ki bir bildikleri olmalı.

Dünyanın her yerinden en güzel plajlar; birbirinden farklı coğrafyaları ve doğal güzellikleri ile her daim ziyarete hazır. Üstelik liste boyunca; Aralık ile Mart arasındaki soğuk günleri ısıtabileceğiniz şahane lokasyonlar da var.

Ekvator’un güneyinde geceyi gündüze çeviren destinasyonlardan hemen yanı başımızda olduğu halde kıymetini bilmediğimiz yüzde yüz yerli keşiflere kadar tüm nokta atışları sizin için tek tek sıraladık.

Şimdi yanınıza havalı bir meyve kokteyli alıp ferah yaz esintisini odanızda hissetmeye başladıysanız; artık hep beraber dünyanın en güzel plajlarını inceleyebiliriz.

1) Grace Bay, Turks ve Caicos Adaları, Karayipler

İsmiyle Türklere selam gönderen adalar topluluğu, aslında sınırlarında yetişen bir kaktüs çeşidinden dolayı bu isimle anılıyor. Kaktüsün şeklinin eskiden giyilen feslere benzemesi dışında burası ne yazık ki Türkiye ile bir bağlantıya sahip olmadığı gibi ülkemizden de oldukça uzakta.

Esasen Britanya Denizaşırı Toprakları’na dahil olan takımada grubunun, Kuzey Atlas Okyanusu ile birleştiği yerde dünyanın en güzel plajlarından biri var. Grace Bay için tüm listenin yıldızı desek yalan olmaz. Grace Bay’i görenler burayı “dünyanın en güzel yeri” ilan etmekten asla geri kalmıyorlar.

Karayipler’deki eşsiz konumuyla Grace Bay; Provo Adası’nın denizle en güzel ve en nadide buluşma noktası.

Turkuaz suların tüm berraklığıyla bembeyaz kumlar üzerine yayıldığını bir an için gözünüzde canlandırabilirsiniz. Cam gibi deniz temizliği ve korunaklı hali sayesinde, sizde bir yüzme havuzu hissi de uyandırabilir.

Yılın her döneminde ziyaret edebileceğiniz ince kumdan plaj; lüks evleri, pahalı otelleri, yeme içme mekanlarını ve barları yakın çevresinde bulunduruyor.

Bölgede çalışanlar da, yerli halk da gayet nazik ve yardımsever.

Eylül ve Ekim aylarının ne yazık ki fırtınalar yönünden riskli olduğunu belirtmekte fayda var. Bu dönemde ada halkından bile, bölgeyi terk edenler oluyor. Yılın diğer dönemleri ise her açıdan ziyarete uygun.

Adada konuşulan dil İngilizce, bu nedenle İngilizce biliyorsanız iletişim yönünden fazla zorluk çekme durumunuz yok.

Para birimi olarak da Amerikan doları geçerli.

Casinolar, gece eğlencelerinde önemli yere sahip.

Ada hayatının pahalı olduğunu ise en baştan kesin olarak belirtebiliriz. Burada toplu taşıma, ucuz hostel gibi kolaya kaçabileceğiniz pek fazla seçenek yok. Ada halkının seçimlerine ve fiyatlandırmasına tabii olmak durumundasınız.

Ulaşım da daha çok Amerika Birleşik Devletleri ya da Kanada üzerinden uçakla sağlanıyor. Miami ile adalar arasındaki uçuş mesafesi yaklaşık 1 saat 30 dakika. Dolayısıyla yabancı hava yolu şirketlerini de bilet aşamasında mutlaka değerlendirmeniz gerekecek.

Bütçe ve zaman ayırabilenler için; Grace Bay kesinlikle hayata değer katan bir deneyim.

2) Flamenco Plajı, Culebra, Porto Riko

Porto Riko’nun doğusunda yer alan Culebra Adası’nda bir başka efsanevi ada plajı var. Burası aynı zamanda, adadaki ulusal parkın hemen yanında konumlanıyor.

Orijinal adıyla Flamenco Beach olarak anılan plaj; deniz suyunun temizliği ve berraklığı sayesinde ziyaretçileri kendisine hayran bırakıyor. Özellikle tüplü dalış sporunun tutkunları; cam gibi suları ve deniz altındaki canlılardan oluşan nüfusu yakından izlemenin keyfini mutlaka yaşamalı.

Plajdaki kum örtüsü yine Karayipler’deki Grace Bay’de olduğu gibi bembeyaz bir renge sahip.

Bölgedekiler için hafta sonu kaçamağının da adresi olan adaya makul bir feribot yolculuğu ile ulaşılabiliyor. Palmiyelerle çevrili evler kesinlikle görülmeye ve hatta yaşanmaya değer.

Adada ayrıca kamp yapma şansınız da var. Doğayla iç içe olmaktan hoşlanıyorsanız; yağmur ormanlarıyla ünlü Porto Riko’nun en önemli turistik değerlerinden olan Flamenco Plajı’na mutlaka göz atın.

Ülkeye giriş için Amerikan vizesine sahip olmak gerekiyor. Ülkeye Türkiye üzerinden direkt uçmak mümkün olmadığı için; uçuşlar da ancak Amerika Birleşik Devletleri aktarması ile mümkün.

Son olarak; yolunuz Culebra’ya düşmeden önce satın almanız gereken döviz çeşidi de Amerikan doları olmalı.

3) Nacpan Plajı, El Nido, Filipinler

Filipinler’e bağlı Palawan Adası’nın en güzel kasabası olan El Nido; “dünya üzerinde cennet” tanımlamasını en çok hak eden yerlerden biri.

Adanın kuzeyinde yer alan kasaba cennet olmanın hakkını başka bir yönden de veriyor: Buraya ulaşmak; ne maddi ne de manevi yönden hiç de kolay değil!

Harcamanız gereken yüksek uçuş ücretlerinin yanı sıra; Filipinler’in merkezinden El Nido’ya aktarma yapmak için de ya pır pır uçaklardan kullanmalı ya da önce uçak sonra minivanla yolunuza devam etmelisiniz. Nacpan Plajı; işte bu meşakkatli yolların sonucunda tam karşınızda beliriyor.

Adanın bu bölümünde trafik de gürültü de yok. Canınızı sıkabilecek tüm fani şeyler artık çok uzakta.

Ekim, Kasım aylarında yağışlara denk gelebileceğiniz konusunda şimdiden uyaralım. Filipinler için en kuru sezon Şubat ile Nisan ayları arasında yaşanıyor. Aralık ve Ocak ayları da yine seyahat için iklim yönünden güvenli sayılabilir. Risk almak istemiyorsanız; burada mutlaka hava durumuna göre hareket etmelisiniz.

Plaj çevresindeki yemyeşil ormanlık alanlar ayrı, denizin üzerinde beliren mavinin farklı tonları ayrı güzel. Anlatılmaz yaşanır dedikleri bu olsa gerek. Burada izleyeceğiniz gün batımı da en güzel gezi tecrübeleriniz arasında yerini rahatlıkla alabilir.

Yerli halkın ilginç yaşam tarzına da mutlaka gözlerinizi ve kulaklarınızı açın. Özellikle fotoğraf sanatı ile ilgileniyorsanız; Nacpan ve çevresi size hem müthiş portreler hem de birbirinden güzel doğa manzaraları sunacak.

4) Whitehaven Plajı, Whitsunday Adası, Avustralya

Sadece Avustralya kıtası için değil, tüm dünya için de parmakla gösterilen bir doğa mirası var sırada.

7 kilometre uzunluğundaki plaj, farklı dergi ve sosyal mecraların listelerinde defalarca kez “dünyanın en iyi plajı” ünvanına layık görülmüş durumda.

Cruise gemilerinden inip adanın yumuşacık kumlarına ayak basmak, tüm turistler için unutulmaz nitelikte bir deneyim. Adaya ulaşım için transit gemi turlarının yanı sıra günlük turlar da düzenleniyor.

Okyanus üzerindeki keyifli yolculuk boyunca size eşlik edebilecek deniz canlıları arasında ise balinalar bile var! Bu nedenle Whitehaven yollarında gözünüzü dört açmanız tavsiye edilir.

Plajda sıcaklardan korunmak için turistlere minik çadırlar sunuluyor.

Eğer balayı gibi ilişkiniz için özel bir dönemde Whitsunday Adası’nda bulunuyorsanız; burada sevdiğinizle bir plaj pikniği organize etmek sizce de güzel fikir değil mi?

Özellikle Aralık ile Mart ayları arasında Türkiye’nin her bir köşesinde kara kış şartları yaşanırken rotayı yaz mevsiminin yaşandığı bu beyaz cennete çevirmek kesinlikle yerinde bir karar.

5) One Foot Adası, Cook Adaları, Avustralya

Dünyanın bir ucundaki Avustralya kıtasına kadar gitmişken bir dünya harikası daha görme şansınız var. One Foot Adası, Avustralya’nın Cook Adaları’na bağlı bir deniz tatili destinasyonu. Adada yer alan Aitutaki Lagünü özellikle dikkate değer bir doğa harikası.

Burası, plaj avcısı sayılan balayı çiftleri tarafından da çoktan keşfedilmiş durumda. Adada bungalovlarda konaklamak ve her sabah nefes kesici bir güzelliğe uyanmak hayal değil.

Plajlarda, bir plajdan ne arıyorsanız o var. Huzur, deniz, güneş, dalga sesleri, kuş sesleri mesela… Halkın büyük çoğunluğunun cep telefonu bile kullanmadığı bu adalarda kendinizi dış dünyadan soyutlamaya da hazırlıklı olmalısınız.

Yolculuğunuz dünyanın en uzak köşelerinden birine olduğu için; yaklaşık 25 saat sürüyor ve 2 aktarma gerektiriyor.

Fiyatlarda erken alımla bir nebze avantaj yakalamak mümkün olsa da; buraya yapılacak bir deniz tatilinin değeri yine de küçük bir servet tutarında. Günün sonunda ise, verdiğiniz paranın hakkını kış ortasında bronzlaşmış olarak alabilirsiniz.

6) Lanikai Plajı, Hawaii, Amerika Birleşik Devletleri

Dünyadaki farklı okyanuslar sıcacık kum tabakaları ile birleşerek en güzel plajları oluşturuyor diyebiliriz. Bunun bir örneği de, ismiyle deniz tatilinde bir marka haline gelen Hawaii’den.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yer alan Lanikai Plajı; mercan kayalıklarla korunan bir alana sahip.

18 adacıktan meydana gelen Hawaii eyaletinin tüm popülaritesine rağmen, buradaki plaj “el değmemiş” sayılabilecek bir doğa parçası.

Pasifik Okyanusu’nun ortasındaki bu yer özellikle de romantik bir tatil için tercih edilebilir. Lanikai, tabii ki balayı çiftlerinin de güneşlenmekten en çok hoşlandıkları lokasyonlar arasında yer alıyor.

İlginç bir bilgi olarak; helal tatil arayışındaki çiftlere özel konaklama seçeneklerinin de Hawaii çevresinde yer aldığını buraya not düşelim.

Özellikle tercihiniz sadece doğa değil; biraz da yeme içme ve alışveriş deneyiminden yanaysa başarılı bir egzotik tercih yaptığınızı kolaylıkla söyleyebiliriz.

7) Anse Lazio, Praslin Adası, Seyşeller

Listenin ilk sıralarından da rahatça anlaşıldığı gibi; ada plajları kesinlikle dünyanın en güzelleri. Herhalde adada olmanın verdiği rahatlamanın bu algıda bir parça etkisi var!

Ada hayatında zaman bile farklı akıyor, saniyeler ve dakikalar olduğundan daha yavaş bir tempoda ilerliyor. Örneğin Seyşel Adaları’nda bir yandan şehir hayatının kaosundan, trafiğinden ve keşmekeşinden kurtulmanın keyfini çıkarabilir; bir yandan da kadehinizi Anse Lazio’nun serin kumları şerefine kaldırabilirsiniz.

Toplam 115 Seyşel adası arasında bu plaj, parmakla gösterilen bir adres. Beyaz kumlar, palmiyeler ve berrak deniz yine iş başında.

Adada yaşayabileceğiniz en farklı deneyimlerden biri ise; hiç şüphesiz kum üzerine atılan masalarda romantik bir yemek yemek. Mekanların sayısı çok değil ancak yeterli.

Söz konusu okyanus kıyısında bir ada olunca, köpekbalığı gibi istenmeyen misafirlerin de kapıyı çalabildiğini hatırlatalım. Ancak plaj bugünkü turizm potansiyelinin de etkisiyle, olabildiğince güvenli bir hale getirilmiş durumda.

Buradan minik botlarla çevre adalara da günübirlik seyahatler yapabiliyorsunuz. Deniz seyahatleri sırasında yine de temkinli olmakta ve bölgenin bilinen acenteleriyle hareket etmekte fayda var.

8) Mercan Plajı, Bora Bora, Fransız Polinezyası

Fransa’nın denizaşırı topraklarından olan Bora Bora Adası; halihazırda dillere destan durumdaki bir doğal güzellik.

Orijinal adı Matira Beach olarak da bilinen Mercan Plajı ise, adanın en güzel noktası olarak sayılabilir. Güney Pasifik’te bulunan tatil destinasyonu, her yaştan ziyaretçiyi cezbetmeyi başarıyor.

James Cook tarafından keşfedilme hikayesi 1700’lü yıllara dayanan mavi cenneti, mutlaka “ölmeden önce yapılacaklar” listenize yerleştirmelisiniz. Burası farklı platformlarda “Pasifik’in incisi” olarak da anılabiliyor.

Kasım ile Mart ayları arasında yağışlı bir iklim görülebildiği konusunda uyaralım. Yine de Bora Bora Adası fırtınalar, muson yağmurları ya da hortumlar yönünden ise diğer okyanus yerleşimlerine göre daha güvenli bir bölge.

Bora Bora, Fransız toprağı olduğu için vize uygulamasında da bu ülkenin koşulları geçerli. Adaya en yakın havalimanı, komşu ada Tahiti’nin başkenti Papeete’de. Buradan sonra hız motoru, tekne ya da deniz uçağı kullanabilirsiniz.

Mavi sularda kulaç atmanın ve kumlar üzerinde boylu boyunca serilmenin yanı sıra kendinizi okyanus ortasında konumlanan bir Fransa’da bulmak bile, başlı başına ilginç bir deneyim olabilir.

9) Mar del Plata Plajları, Buenos Aires, Arjantin

Biraz Arjantin ateşine kim hayır diyebilir ki? Atlantik Okyanusu kıyılarında yer alan Mar del Plata, tangosuyla ünlü ülkenin en dikkat çekici plajlarına sahip. Grande, Varese ve Iglesia olarak anılan plajların her biri birbirinden güzel.

Aralık’tan başlayıp Mart ayına kadar hız kesmeden süren yaz döneminde bu plajda hatırı sayılır kalabalıklarla karşılaşma riskiniz var tabii. Yine de Türkiye’de kış mevsiminin yaşandığı bu ayları bir kenara not alın.

Arjantin gezilerinde 90 güne kadar vize şartı aranmadığı için, seyahat planlaması konusunda daha esnek de olabilir ve son dakika fırsatları için şansınıza güvenebilirsiniz.

Mar del Plata’daki plajlarda günlük olarak şemsiye ya da şezlong kiralayabiliyorsunuz.

Aynı yerleşimdeki Mogotes ve Serana adlı plajları da bu bakımdan daha az kalabalığa sahip alternatifler olarak listeye ekleyelim.

Ülkenin güneydoğusunda yer alan Mar del Plata yerleşiminde, aynı zamanda gezilip görülecek yerlerin sayısı da bir hayli fazla. Şehir hayatından kopmadan bir yandan kültür ve sanat turları atarken bir yandan da doyasıya güneşlenmek istiyorsanız bu sahil size göre.

Mar del Plata’ya kadar gelmişken 1978 yılındaki efsanevi Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan stadyumu görmek de özellikle futbol aşıklarının dikkatini çekebilecek hoş bir detay olarak bir kenara not düşülebilir.

10) Kakao Adası, Maafushi, Maldivler

Söz konusu deniz tatili olunca dünyanın en iyilerinden birinin Maldivler olduğunu artık küçük yaştaki çocuklar bile biliyor. Ne diyelim, fotoğraf paylaşmaktan asla bıkıp usanmayan balayı çiftleri sağolsun!

Peki ama Maldivler’in denize girmek için en iyi yeri neresi? Bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişebilir; ancak Cocoa Island ya da Türkçe adıyla Kakao Adası’nın durumu bir başka.

Maldivler’in başkentinde yer alan Male Uluslararası Havalimanı’ndan sonra sürat teknesiyle yalnızca 40 dakikalık mesafede olan ada dünyanın en özel resortlarından birine de ev sahipliği yapıyor. Burada sizi tedavi programları, yoga dersleri ya da kütüphane ortamı gibi seçenekleri değerlendirebileceğiniz bir şifa kaynağı bekliyor. Düşünsenize, sürekli club müziklerinin kulaklarda çınladığı alelade plajlardan sonra ne kadar farklı bir tatil seçeneği.

Bunun yanı sıra güneşi dünyanın en güzel plajlarından birinde karşılayabilir ya da uğurlayabilirsiniz. Meditatif çalışmalar yapan biri burada doğanın güzelliği ve sadeliği karşısında aklını yitirebilir.

Maldivlerde vize olmaması büyük bir avantaj; ancak özellikle Kakao Adası’nda fiyatlardan yana başka bir avantaj beklemeyin. Buraya yüklü ödemeler yapmanın en büyük faydası ise, şehirlerdeki çılgın kalabalıktan uzaklaşmakla alınıyor. Herkesin kolay kolay gücünün yetmediği bu tatil; size iç huzuru ve sükunet olarak geri dönebilir.

11) İztuzu Plajı, Dalyan, Muğla

Related Post

Listenin tam ortasında yüzde yüz yerli bir doğa mirası çok güzel durmaz mı? Muğla iline bağlı Dalyan ilçesinde konumlanan İztuzu Plajı; aynı zamanda nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan Caretta Caretta cinsi kaplumbağaların da biricik evi. Bu plaj hem Türkiye’den hem de dünyadan çok sayıda doğa tutkununu ağırlamaya her yıl devam ediyor.

Kumlarındaki kadife yumuşaklığının ve denizindeki berraklığın yanı sıra; İztuzu’nun göz alabildiğine uzanan geniş yüz ölçümü de oldukça dikkat çekici.

Plaj çevresinde doğa örtüsü nedeniyle koruma bulunduğu için burada çok fazla tesis yok. Kaplumbağalara ait özel dönemlerde plaj ziyaretinin kısıtlanması da söz konusu.

Çevredeki birçok otelin plaja servis hizmeti sağladığını ise belirtebiliriz.

Dalyan’a uçakla ulaşmak için; en yakın seçenek olarak Dalaman’daki havalimanını tercih edebilirsiniz. Özellikle yaz döneminde buraya hem Türk Hava Yolları hem de özel firmalar tarafından düzenlenen seferlerde ciddi bir artış görülüyor.

12) Kaputaş Plajı, Kaş, Antalya

Türkiye’de doğa sevgisi taşıyan tüm kalplerin mutlaka uğraması gereken bir güzellik de, Antalya’nın Kaş ilçesinde yer alan Kaputaş Plajı.

Buranın kuş bakışı görüntüsü, aslında her şeyi anlatıp kelimelere ihtiyaç dahi bırakmıyor. Virajlı yolların ve girintili çıkıntılı koyların sonunda ulaşabildiğiniz bu plaj için araç kiralama yoluna gidebilirsiniz. Özellikle ailece seyahat edenlerin tercih edebilecekleri en rahat seçenek bu.

Neredeyse 200 basamaklı bir merdivenle ise; Kaputaş’ın serin sularına ancak inilebiliyor. Antalya’nın herkes tarafından bilinen nemli yaz sıcakları nedeniyle; eylül ayında burayı ziyaret etmek temmuz ya da ağustosa göre kesinlikle daha güzel olur.

Kanyonun altından, kumların arasından geçen Kaputaş suları aynı zamanda farklı bir coğrafi oluşumla da dikkatinizi çekebilir.

Kaputaş ile Kaş arasında 20 kilometre, Kalkan arasında ise 7 kilometre mesafe var.

Kaputaş Plajı’na en az yerli turistler kadar başta Rus turistler olmak üzere yabancılar da büyük ilgi gösteriyor.

13) Ölüdeniz, Fethiye, Muğla

Türkiye’den listeye dahil olan noktalardan biri de Dalyan’la Antalya’nın orta noktasında yer alan Fethiye.

Başta İngilizler olmak üzere yabancı turistlerin Türkiye’de yerleşik yaşama geçerken en çok ilgi gösterdikleri nokta da kesinlikle burası. Ölüdeniz’de her yanda yabancı dilde tabelalar dikkat çekiyor. Yaz kış demeden buradaki konutlarında yabancılar ikamet ediyor.

Fethiye’nin güzel parçası Ölüdeniz; özellikle yamaç paraşütü gibi adrenalin sporlarına ilgi gösterenleri de ayrıca cezbediyor.

Dağların arasındaki konumuyla burası korunaklı sayılabilir ancak kesinlikle sıcak bir suya sahip. Yaz boyunca Ölüdeniz’de yüksek sezon devam ediyor. Özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında burada yere iğne atma deneyi yapabilirsiniz!

Dalaman Havalimanı, artan uçuş seferleri ile tıpkı Dalyan’da olduğu gibi en mantıklı tercihiniz.

Tabii dilerseniz, gezinizi aynı sahiller boyunca uzanan Antalya ile birleştirebilirsiniz. Bu sayede Akdeniz koyları arasında Patara gibi sürpriz keşifler de sizi bekler.

14) Akvaryum Koyu, Bozcaada, Çanakkale

Türkiye’nin cennet köşelerine asla haksızlık etmek istemesek de bu kez kuzeyden bir doğa harikası ile yerli adreslerin sonuna gelelim: Bozcaada.

Bölgesinin en güzel koylarından biri kesinlikle Akvaryum Plajı. Plaj daha çok karavan ya da çadırla kamp yapmayı sevenler tarafından tercih ediliyor. Burada çok fazla tesis olmadığından yeme içme alternatifleri de kampçıların yanında depolanmalı. Tabii ardından çevreyi kirletmemek koşuluyla.

Denizle aranıza başka işletmelerin girmemesi, yüksek bir müzik sesiyle rahatsız olmadan sakince güneşlenip denize girebilmeniz kesinlikle değer sayılması gereken nimetler. Yapılaşma burada yok denilecek kadar az. Bölgenin bakir kalmasının en güzel yanı ise, dalış yapmak için muhteşem bir ambiyans sağlaması. Denizin dibi tüm derinliğe rağmen en güzel şekliyle berrak sulardan seçilebiliyor.

Plajın girişi ise, hem çocuklar hem de yüzme bilmeyenler için uygun bir sığlıkta. Tuz Burnu ve Mermer Burnu arasında kalan koy, bu burunlardan en güzel şekilde fotoğraflanabilir.

15) Navagio Koyu, Zakintos, Yunanistan

Komşu ile devam etmeye hazır mıyız? Zakintos ya da Zante olarak anılan Yunan adasındaki Navagai Koyu; yine Türkiye’den fazla uzaklaşmadan erişebileceğiniz cennet köşelerden biri olarak sayılabilir. Avustralya kadar uzaklara açıldıktan sonra Yunanistan pek de zor bir hedef değil.

Burası sarp kayalıktan oluşan yamaçların altında son derece korunaklı bir yüzme deneyimi sunuyor. Çevrede tekne gezisi eşliğinde keşfedebileceğiniz çok sayıda mavi mağara var. Panayiotis adındaki batık tekne de, dalış yapmaktan hoşlanan turistler tarafından büyük ilgi görüyor.

Beyaz kumlardan ve ayna berraklığında sulardan ise artık bahsetme gereği bile duymuyoruz. Bu iki özellik neredeyse tüm efsane plajların ortak olma özelliğini sürdürüyor.

Adaya Atina’dan kalkan uçaklarla direkt ulaşım sağlayabiliyorsunuz.

Bir diğer seçenek ise Zakintos turlarını takip etmek. Burası çevredeki diğer Yunan adalarıyla ortak bir programa dahil edilebilir.

Şehir merkezinde uygun fiyatlı konaklama alternatifleri var.

Adada tüketilmesi gereken yiyeceklerin başında ise elbette taptaze deniz ürünleri geliyor.

16) Balos Plajı, Gramvousa, Yunanistan

Akdeniz’den şaşmayanlara bu kez, yine Yunanistan’a bağlı Gramvousa Adası’nda yer alan Balos Plajı’nı tavsiye edebiliriz. Orijinal adı Balos Lagoon olarak da bilinen bu doğa harikasına günlük turlar düzenleniyor.

Son derece sığ ve kapalı olan plaja kadar ise ancak küçük teknelerle ulaşım sağlanıyor. Söz konusu Gramvousa adasında yerleşik bir düzen ve yapılaşma yok.

Türkiye’de Salda Gölü yarattığı Maldivler efekti ile nasıl ilgi görüyorsa; burayı da Yunanistan’ın Maldivler’i olarak işaret edebiliriz.

Balos Lagünü için yollara düşmek özellikle sosyal medya fotoğraflarınızı bolca renklendirecektir. Tabii fotoğrafların her zaman bir miktar filtre içerdiğini unutmayın ki buradaki mavi tonları karşısında hayal kırıklığına da uğramayın!

Adanın tertemiz sularının son derece sığ olması, hem çocuklar hem de iyi yüzme bilmeyenler için de avantaj niteliğinde.

Mayıs ile ekim ayları arasındaki sürecin tamamında yolunuz Balos’a düşebilir. Temmuz ve ağustos ayları, sıcaklıklar yönünden risk almamak adına başarılı olabilir.

Tabii sizin gibi adaya günübirlik gelen turist gruplarının yoğunluğu karşısında da şaşırmamalısınız.

17) Pantai Pasir Hitam, Langkawi, Malezya

Pantai Pasir Hitam’ı İngilizce’ye Black Sand Beach ve Türkçe’ye de Siyah Kum Plajı olarak tercüme edebiliriz. Malezya’ya bağlı Langkawi Adası’nda yer alan bu plaj; kumlarının rengiyle adının hakkını veriyor.

Buradaki coğrafi oluşumun farklılığı çok sayıda mit ve efsane için de zemin hazırlamış. Yerli halkla vakit geçirirseniz; yakışıklı prens ile güzel deniz kızı arasındaki hikayeyi dinleyebiliyorsunuz.

Langkawi gerçekten de masallara konu olabilecek güzellikte bir yerleşim. Buranın Malezya dilindeki karşılığı da “arzulanan ülke” anlamına geliyor.

Eğer yakın zamanda Malezya planınız varsa, Langkawi’ye gezi rotanızda mutlaka ağırlık verin.

Pantai Pasir Hitam dışında çevrede keşfedebileceğiniz çok sayıda farklı halk plajı var. Fiyatlar da dünyanın diğer yerlerindeki efsane plajlara göre gayet uygun sayılabilir.

18) Cala San Vicente Plajı, İbiza, İspanya

İspanya’nın sahilleri ve gece hayatıyla ünlü adası İbiza’nın tamamen kendisine has bir hayran kitlesi var. Burası her sene gitseniz de sizi sıkmayacak olan nadir yerlerden biri, çünkü genç nüfus her yıl yenilenerek yoluna devam ediyor.

San Juan ve San Carlos gibi sahil kasabalarından sonra sadece 10-15 dakikalık bir sürüş mesafesi ile ulaşılabilen Cala San Vicente Plajı’nı adanın en güzel plajı olarak gösterebiliriz.

Cala San Vicente, 380 metrelik genişliğine yaz sezonu boyunca binlerce kişi sığdırıyor. Plajın arka tarafında konaklayabileceğiniz çok sayıda otel var. Bu kez altın rengi kumlarla ve yine masmavi kumlarla karşı karşıyasınız, yani dünyada cenneti yaşamamanız için tek bir neden yok.

İbiza’da yaşayabileceğiniz yegane sorun yüksek sezonda hem otellerde hem de plajda yer bulmakta yaşayacağınız zorluk olabilir.

19) Maya Koyu, Phi Phi Adası, Tayland

Sırada tüm liste boyunca sizi en çok şaşırtacak plajın olduğunu büyük bir iddiayla söyleyebiliriz. Tayland’a bağlı popüler bir balayı destinasyonu olan Phi Phi Adası, 2018’de son derece ilginç bir kararla gündeme geldi. Burada yer alan Maya Koyu; çok fazla turist çektiği için turizme kapatılan tek plaj olabillir!

Özellikle Leonardo Di Caprio’lu “The Beach” adlı Hollywood filmiyle tüm dünyanın ilgisine mazhar olan koy, sahip olduğu ünvana korunmuş ve el değmemiş güzelliği sayesinde kavuşmuş bulunuyor.

Bu koruma kalkanından vazgeçmek istemeyen yetkililer de yüksek sezonda koya girişleri tamamen yasaklayarak ilginç bir kararın uygulayıcıları oldu. Günlük ziyaretçi sayısı 200 tekneyi ve 4 binden fazla turisti bulabilen plaj artık Haziran’dan itibaren 4 ay boyunca dünyanın en sakin yeri.

Tabii siz yine de vazgeçmeyin ve diğer aylarda yolunuz Tayland’a düşerse Maya Koyu için şansınızı mutlaka deneyin.

20) Colombier Plajı, St Barts, Fransız Polinezyası

Fransa’nın deniz aşırı topraklarından daha önce Bora Bora Adası ile söz etmiştik. Şimdiki durağımız ise, Avrupa jet sosyetesinin ve Hollywood ünlüleri başta olmak üzere Amerikalıların yeni gözdesi haline gelen St. Barts Adası.

Burada son derece bakir koylar, artık “beach” adıyla işletiliyor, birbirinden ünlü ve lüks tesisler yine bu adada konumlanıyor.

Colombier Plajı da 13 kilometre uzunluğundaki kara parçasının denizle buluştuğu birbirinden güzel noktalardan yalnızca biri. Adanın tüm ününe rağmen denizin berraklığı hala dalış sevenlerin gözünde bir numara.

Adada aynı zamanda çocuklara hitap eden tropikal oyun bahçeleri mevcut.

Colombier Plajı dışında St. Barts Adası boyunca değerlendirebileceğiniz 20 kadar plaj alternatifi bulunduğunu da bu vesileyle hatırlatmış olalım.

Yolunuzu jet sosyete ile kesiştirmek istediğinizde, Karayipler’deki bu eşsiz coğrafyanın bir parçası olmayı seçebilirsiniz.

21) Nantucket Adası Plajları, Massachussetts, Amerika Birleşik Devletleri

Cisco, Surfside ve Children’s adındaki üç ünlü plaj; Amerika Birleşik Devletleri’nin Masssachussetts eyaletinden listeye dahil oluyor. Bu plajlar yaklaşık 24 kilometre uzunluğundaki Nantucket Adası’nın nadide birer parçası.

Sert dalgalar sörf gibi sporlarla ilgilenenlere özellikle hitap edebilir. Daha önce deneyiminiz yoksa da buradaki sörf okullarından ders almayı düşünmebilirsiniz.

Nantucket adası kıyıları boyunca ise her yanda insanlar bisiklet ile hareket ediyor.

Adanın en ünlü turist etkinliği ise, hiç şüphesiz birbirinden nezih mekanlarda gün batımını izlemek. Bu ada ve plajları dünya çapındaki “en iyiler” listelerinde sık sık karşınıza çıkıyor.

Size de en yakın zamanda bir hayali gerçekleştirmek üzere Amerika Birleşik Devletleri için indirimli uçak bileti dönemlerini takip etmek kalıyor.

22) Varadero Plajı, Matanzas, Küba

Tüm dünyadan turistlerin en çok görmeyi istedikleri ülkelerin başında kesinlikle Küba geliyor. Burası kapalı ekonomisi ve kendine has mimari dokusu ile; sanki hangi çağda olursa olsun dünyanın geri kalanından soyutlanmayı başarabilen bir yer.

Küba’nın yaz tatili amacıyla ziyaret edildiğinde ilk akla gelen adresi ise, 2018 yılında da ödüle layık görülen Varadero Plajı. Plaj kesintisiz olarak tam 20 kilometrelik bir alana sahip. Evet, yanlış okumadınız burası sadece Karayipler’in değil tüm dünyanın da en geniş sayfiye alanları arasında yer alıyor.

Matanzas’a bağlı bu plaja yılın her döneminde gitmek mümkün, her seferinde de sizi farklı doğal güzellikler bekliyor.

Denizin rengi mavi ve turkuaz, kumlar ise bembeyaz ve incecik.

Tarih konusunda mutlaka nokta atış yapmak isteyenler için Şubat ayı yerinde bir tercih olabilir.

Varadero ayrıca Küba genelinden farklı olarak lüks öğeleri de bünyesinde barındırıyor.

Adada İspanyol nüfus ağırlıkta.

Golf tutkunlarının ilgisini cezbedecek sahaların yanı sıra pahalı oteller de Küba boyunca ancak Varadero’da karşınıza çıkabilir. Büyük otellerde konaklıyorsanız şezlong ya da şemsiyeye ayrıca ücret ödemeniz gerekmiyor. Günübirlik gezilerde ise kiralama da yapabiliyorsunuz.

Plajlar dışında mağaralar ve ormanlar da hem yetişkinlerin hem de çocukların tatil anılarını güzelleştirmeye hazır turistik unsurlar olarak sayılabilir.

Bölgede alışveriş yapabileceğiniz çarşı ve mağazalar da Küba geneline göre çok sayıda.

Hem plaj hem de plajın bağlı bulunduğu şehir Küba’nın genel dokusundan oldukça farklı olduğu için sadece Varadero’da konaklayarak, ülkenin geri kalanını keşfetmeden Küba’dan dönme hatasına düşmeyin. Aksine ülkede yeterince kültür turu attıktan sonra bir ya da iki gününüzü bu cennet plaja ayırmanız daha yerinde olacaktır.

23) Baia do Sancho, Fernando de Noronha, Brezilya

Çevrecilerin, dalış, seyahat, yüzme ve sörf tutkunlarının dünya çapındaki favorilerinden birini en sona sakladık. Brezilya’ya bağlı Fernando de Noronha, ana ada ve adacıklardan oluşan bir yerleşim yeri.

Adada ağırlıklı olarak Portekizce konuşuluyor ve para birimi olarak da Brezilya Reali geçerli. Güney Amerika’nın bu adalar topluluğunda yalnızca 3 bin kişi yerleşik olarak yaşıyor.

Turistler ise elbette yaz aylarını giderek daha da kalabalık bir hale getiriyorlar.

Adada bulunan koruma altındaki milli parktan devam ettiğinizde, 2018 yılında da “dünyanın en iyi plajı” olarak lanse edilen Baia do Sancho ile göz göze geliyorsunuz. Bu plajdaki doğal güzellikler tamamen koruma altında bu nedenle karşınıza çok fazla tesis çıkmasını beklemeyin. Aksine buraya merdivenlerden ve tünellerden oluşan zor bir yolla ulaşıyorsunuz. Burada bir parantez açıp, bu destinasyonun çocuklar ve engelliler için pek uygun olmayabileceğini de hatırlatırız.

Sonuç olarak Baia do Sancho Plajı; dünya çapındaki ününü yine de kısmen bu kadar temiz ve el değmemiş olmasına borçlu. Baia do Sancho’yu gördüğünüzde Türkiye’de olsa burayı zincir otellerin saracağını düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.

Bazı yerlerin her yıl aynı istikrarla “en iyi” seçilebilmesi için ise; buraya yapılan yatırımlarda seçici olunması gerekiyor. Burası insanda her ziyaret edildiğinde tam bir serap etkisi yaratmaya devam ediyor.

Paylaş
Ezgi Opan

Blogger, içerik yazarı, editör, besteci, söz yazarı, gitarist, turizmci, seyahat tutkunu, müzik ve kedilere hasta☺️