Eğer gündeminizde bir yurt dışı tatili varsa, zihninizin her an sorularla dolu olacağını en baştan söyleyebiliriz. Kur etkisi, bütçe planlaması, otel rezervasyonu ve uçak bileti derken organizasyonların sonu bir türlü gelmiyor.
Hangi uçakla alana inecek, oradan otelinize nasıl transfer olacaksınız? Şehir içindeki ulaşımınızı sağlamanın en pratik yolu hangisi? Yakın çevrede gezilecek yerler nerede? En güzel tatil fotoğrafları için hangi manzaralar sizi bekler? Diğer yandan tatilde ne giyeceğinizi, ne yiyip ne içeceğinizi, hangi hediyelik eşyaları alıp kaç valizle oradan ayrılacağınızı da düşünmek zorundasınız.
İşte tüm bu faaliyetler arasında pek de akla gelmeyen, çoğunlukla atlanan önemli bir detay var. Evet; ülkeden ülkeye, hatta kimi zaman da şehre göre değişen turistik yasaklardan söz ediyoruz.
Turist kelimesi birçok dünya kenti tarafından ülkeye döviz getirdiği için pozitif algılanıyor. Ancak kimi zaman aşırı kalabalık, kimi zaman çevre kirliliği, kimi zaman da kültürel hassasiyetler nedeniyle yerli halkın turistlerden pek de hoşlanmadığı oluyor!
Bir şehrin dokusunu koruyabilmek ve halkını memnun edebilmek adına uygulanan devlet politikalarının sayısı hiç de az değil. Siz de sırt çantanızı kapıp yollara düşmeden önce turist yasaklarına bir göz atmak isteyebilirsiniz.
Tanımadığınız bir ülkede yetkililerle karşı karşıya gelmemeniz ve tatil bütçenizi para cezasına ayırmamanız için; tüm dünyadan en ilginç turistik yasakları sizin için bulmaya çalıştık. Keyifli okumalar…
Boracay Adası; Filipinler’in “parti adası” olarak nam salmış olsa da; artık 2018 yılında Filipin Hükümeti’nin aldığı radikal kararlarla adından söz ettiriyor.
Ülkenin en turistik noktalarından biri olan ada, kaybedilecek gelir de göz önüne alınarak 2018 Nisan tarihinde turizme geçici olarak kapandı. Yılda iki milyondan fazla turist çeken adadaki otel ve benzeri tesislerin sayısı 700’ü bulurken; tüm bu mekanların kirinin denize akması tam bir çevre problemiydi.
Adanın kapalı tutulduğu süreçte tertemiz hale gelen plajlara ve denize aynı yılın ekim ayından bu yana erişim sağlanabiliyor; ancak artık birçok yasak gündemde. Örneğin adadaki kumarhaneler kesin olarak kapatıldı. Plajlarda parti yapmak ve plaj alanlarını kirletmek de yasak.
Gündüz saatlerinde seyyar satıcılar ya da masözler artık ellerini kollarını sallayarak burada gezemiyor. Plajda kumdan kale yapmaya kalksanız bile uyarı ya da ceza alabilirsiniz. Demedi demeyin!
Türkiye’de yaşayanlar olarak plastik poşet kullanımını azaltmaya yeni yeni alışırken; Kenya’da tam anlamıyla duvara toslamak mümkün.
2017 yılının Ağustos ayından bu yana yürürlükte olan ağır yasalar, plastik poşet kullanımına karşı tüm dünyadaki en şiddetli tepki olarak yorumlanıyor.
Kenya’da bu cezalar gündeme gelmeden önce aylık poşet kullanımı ne yazık ki dudak uçuklatan bir seviyedeydi. Ülkede her ay yaklaşık 24 milyon plastik poşet kullanımından söz ediliyordu. Dolayısıyla yasaların da ağır olmasına şaşırmamak gerek.
Kenya’da yasaların yürürlüğe girdiği tarihten bu yana 500’den fazla kişi hakkında yasal işlem yapıldığı biliniyor. Poşet üretenler de, satanlar da, kullananlar da ceza alabilir.
İlginç yasaklar ülkesi olarak da anılan Singapur, Türkiye’de hafife alınan hatalara çok ciddi karşılıklar verebiliyor.
Toplu taşımada yiyip içmek ya da yaya olarak kırmızı ışıkta geçmek buna güzel örnekler olarak gösterilebilir.
Yasaklardan en ilginci ise herhalde sakız konusunda yaşanıyor. Şaka değil, 1992 yılından bu yana sakız ithal etmeyen bir ülkeden söz ediyoruz. Söylenene göre bu yasağın ortaya çıkış amacı; yere atılan sakızların başta toplu taşıma olmak üzere araçlara zarar vermesi. Ülke sıcak olunca sakızın yarattığı tahribat da artıyor.
Ne olursa olsun, Singapur tatiline giderken çantasındaki sakızı çöpe atmak bir turistin kolay kolay aklına gelmeyecektir. Dolayısıyla bu bilgiyi aklınızın bir köşesinde tutmanız sizi dolar cinsinden yüklü cezalar ödemekten kurtarabilir.
Başlığın biraz iddialı olduğunu en baştan kabul edelim! Elbette bu yasak tüm Yunanistan’da geçerli değil; sadece arkeolojik alanlar için böyle bir durum var.
Antik Yunanistan’a gösterilen turist ilgisi düşünüldüğünde bu karar çok da mantıklı olarak algılanıyor. Arkeolojik alanlar yalnızca Yunanistan’ın değil dünyanın da mirasının bir parçası gibi düşünülmeli. Topuklu ayakkabılarla arkeolojik zeminlere zarar vermeye gerçekten de hakkımız olmayabilir.
Siz de eğer bakımlı bir turist olarak Yunanistan’da bulunuyorsanız; bu durumda çantanıza bir spor ayakkabı ya da hiç değilse parmak arası terlik atmış olmanız şart. Aksi durumda, 2009 yılından bu yana antik kalıntılar arasında öyle salına salına gezmenize yetkililer tarafından izin verilmiyor.
Esasında Kuzey Kore’de turistlere ve vatandaşlara nelerin serbest olduğunu yazmak daha nokta atışı bir hareket olabilir.
Burada yerli halk için de belirli kamu görevleri dışında internet erişimi yasak. Nedeni sorulduğunda ülkede her şeyin fazlasıyla yolunda olduğu ve dış dünyadan haber almaya ihtiyaç olmadığı yönünde ilginç cevaplar alanlar var.
Aynı gerekçeyle ülkedeki insanlar pek de yurt dışına seyahat edemiyor. Yetkililer “yasak” kelimesini fazla kullanmasalar da, hiçbir şeye de “izin” vermiyorlar diyebiliriz!
Siz de Kuzey Kore yoluna düşmek isterseniz vize ve özel izinler için gerçekten çabalamalısınız.
Dünyanın en kapalı ülkesi ya da başka bir deyişle “Saklı Krallık” olarak bilinen ülkede liderlerin heykellerini parmakla işaret etmek ya da resimlerinin bulunduğu gazeteleri katlamak gibi tuhaf yasaklar var. Bu nedenle gün olur da yolunuz Kuzey Kore’ye düşerse hareketleriniz üzerinde en az iki kere düşünmeyi deneyin.
İtalya’nın en güzel şehirlerinden olan Floransa’nın yerli halkı, birçok turistik şehrin yerlileri ile aynı kaderi paylaşıyor. Burası da eğitimsiz ve kalabalık turist gruplarından yaka silkmiş durumda.
İşte bu nedenle, kilise merdivenlerine oturup yemek yiyen ve çöplerini de yerlere döken turistlere karşı caydırıcı olması adına 2018 Eylül ayında bir karar alındı. Buna göre Floransa sokaklarında durarak ya da oturarak yemek yemek yasak.
Turist gruplarının sadece kilise ya da kamu binalarında değil; evlerin girişlerinin önünde kümelenip bir şeyler yiyip içmeleri de Floransa’da can sıkıyor. Belirli saatleri ve belirli dönemleri kapsayan bu uygulama için yola çıkmadan önce detaylı bilgi alabilirsiniz. Yürüyerek bir şeyler atıştırmanın ceza kapsamına girmediği de özellikle belirtilmiş durumda.
Avrupa’da terör nedeniyle artan güvenlik endişeleri, yüzün görünmesini engelleyen aksesuarlara da yasak getiriyor. Tabii bu aksesuarlar dini gerekçelerle kullanıldığı için açmaz daha da büyüyor diyebiliriz.
Avusturya’da 2017 yılından bu yana burka, nikab ya da peçe gibi yüzü örten her şey yasak. Mahkeme ya da okul gibi kamusal binalarda ise bunlar dışındaki dini semboller de kullanılamıyor.
Sadece Avusturya’da değil Fransa, Belçika, Hollanda ve Almanya gibi ülkelerin tümünün gündeminde de benzer uygulamalar var. Bu durum özellikle Arap ülkelerinden gelip Avrupa’yı gezmek isteyen tesettürlü turistler için sorun yaratabilecek nitelikte.
8 bin 848 metre yüksekliği ile dünyanın en iddialı zirvelerinden biri olan Everest; 1920 yılından bu yana 200’den fazla kişi için ne yazık ki acı bir sona neden oldu. Burası asla kolay ve turistik bir yer sayılmaz. Hal böyle olunca; yasaklar da beraberinde geliyor. Everest elbette her dağcının ve adrenalin severin gündeminde var ancak kurallara uymak koşuluyla.
Dağa tek başına tırmanmanın yasak olması dışında; görme engellilerin ve iki uzvu eksik olanların tırmanması da Nepal yönetimi tarafından yasaklanmış durumda. Bu konu bazı çevrelerin eleştirisine de neden oluyor tabii ki.
Yeni kuralların arkasında yatan sebeplerden biri de Şerpa kılavuzlarının istihdamını artırmak olarak belirtiliyor. Nepal’in dağlık bölgelerinde yaşayan bu etnik grup, aynı zamanda dağcılara kılavuzluk ederek dünyanın en riskli işlerinden birini yapıyor.
Daha önce başta Amsterdam olmak üzere Hollanda şehirlerinde bulunma fırsatınız olduysa; bisiklet kullanımının ne kadar yaygın olduğuna da epey şaşırmışsınızdır. Bisiklet trafiğinin geldiği nokta ve yaşanan kazalardaki acı deneyimler, Hollandalı yetkilileri de alarma geçirmiş durumda.
2019 yazında yeni yasalaşması beklenen bisikletle cep telefonu kullanma yasağın para cezası olarak hem turistlere hem de yerlilere dönmesi mümkün olacak. Araç kullanırken telefonla konuşmak nasıl kabul edilemezse aynı şeyin bisiklet için de geçerli olması hiç de sürpriz değil. Yasak yürürlüğe girmese bile, bisikletle herhangi bir kazaya karışmamak için; telefonla görüşmeyi yolculuk bitene kadar bir miktar ertelemek gerekiyor.
Romalılar şehir merkezinde dev tur otobüsleri görmek istemiyor; otobüs firmaları ve şoförler ise işgal eylemleriyle bu yasağa tepki gösteriyor.
İşte tur otobüsleri ile ilgili kararınn 2019 başında yasalaşması gündeme gelince İtalya’nın başkenti Roma’da bu tür hadiseler yaşandı.
İşsizlik tehlikesi ile karşı karşıya kalan tarafı haksız ilan etmek zor; ancak gerçekten de hem trafik hem de görsellik dikkate alındığında bu isabetli bir karar diyebiliriz.
Roma’daki yasak vesilesiyle bir şehrin dokusunu daha iyi anlamanın yolunun toplu taşımadan geçtiğini de hatırlatalım. Roma’yı yakından tanımak isteyenler turla hareket etmektense mutlaka sokaklarda yürümeli ya da metroya binmeli.
Barselona’nın kararını duyunca, Roma Belediyesi’ne rahmet okuyabilirsiniz! Bu şehir turistlere karşı o kadar mesafeli ki; 2017 yılından bu yana şehir merkezine yeni bir otel inşa etmek yasak!
Barselona halkı İspanyol olarak algılanmaktan hoşlanmıyor ve kendilerini Katalan olarak ifade ediyor. Klasik bir İspanya turu sayesinde Barselona’ya da uğramak ve şehirde İspanyolca konuşmak isterseniz pek hoş karşılanmayabilirsiniz.
Diğer yandan; şehir uzunca bir dönem turist karşıtı eylemlerle gündeme de geldi. Özellikle göçmen akınının yaşandığı dönemde duvarlara “Turistleri istemiyoruz, mültecilere kapımız açık” türünden söylemler yazıldığı görüldü. Bugün Barselona plajlarında da ummadığınız konularda uyarı alabilmeniz mümkün.
Başta ünlü mimar Gaudi’nin eserleri olmak üzere Barselona’daki her bir tarihi ve turistik mekanın turistlerden talep ettiği giriş ücretleri dikkate alındığında bu kararlara biraz şaşırmadık desek yalan olur. Turist sezonunda kafe ve restoranlarda da kârlı kalabalıklar yaşanıyor. Hem Barselona hükümeti hem de yerel halk için esasında turizm çok önemli bir geçim kaynağı.
Mayıs 2019 ile birlikte geçerliliği konuşulan Venedik giriş ücretleri, daha önce haberleri takip ederken sizin de radarınıza takılmış olabilir.
Bu karar için halk arasında uzun tartışma süreçleri yapıldı, tüm ülkelerden de çeşitli yorumlar geldi. Venedik halkı, turist popülasyonundan en fazla rahatsızlık duyanlar listesinde başı çekebilir.
Özellikle de turist sayısının tavan yaptığı yaz aylarında ve festival döneminde; şehir neredeyse gondollardan ve insanlardan görünmez hale gelebiliyor. Bu durumun Venedik dokusunu tamamen bozması yönünde endişeler var.
Giriş ücreti meselesi ise; otelde konaklayacak olan Venedik gezgini turistler için geçerli değil.
Venedik’te yeni yeni devreye giren uygulama ile günübirlik olarak gondol turuna gelen turistlere karşı ayakbastı parası almak hedefleniyor.
Ücretler yılın yoğunluk dönemlerine göre değişiklik gösterebilir. Yeni düzenlemeye göre şehirdeki turist nüfusu ne kadar artarsa; keyfi olarak Venedik’e girmenin de o kadar masraflı hale geleceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Airbnb gibi yeni nesil ev kiralama hizmetlerine günümüzde artan ilgiden hepimiz haberdarız. Tatil köyü, otel, hostel derken; gerçek kişilerden ev kiralayabilmekle birlikte tatil yeri ve konaklama konusunda esneklik de iyice artıyor. Bu sayede doluluk da otel masrafları da giderek küçülen problemler.
Ancak İspanya’ya bağlı Majorca Adası bu uygulamalara yasak getiren ilk Avrupa kenti olarak 2018 yılına adını yazdırdı. Karara gerekçe olarak kısa süreli kiralamaların ve turizmin şehirdeki fiyatları yükseltmesi gösterildi.
Gürültü ve kötü davranışlar ise özellikle kiralanan eve yakın durumdaki komşuları rahatsız ediyor. Majorca’nın bir akım başlatması ile birlikte devamında farklı Avrupa ülkelerinde ve kentlerinde de aynı uygulama yürürlüğe girebilir. Açıkçası günlük ev kiralamak güvenlik açısından da risk yaratabiliyor.
Şehirdeki yetkililer; yasak sayesinde halk ile turistler arasında bir denge kurmayı hedefliyor. Topluluktan uzak müstakil evlerde bu duruma dair istisnalar olabilir.
Yunanistan’a bağlı Santorini Adası’nda turistlere yönelik düzenlenen aktivitelerden biri; eşek sırtında adayı dolaşmaya çıkmak.
Ancak 2018 yılının Ekim ayında bu turlar, ilginç bir habere ve turistik bir yasağa da sahne olmuş oldu. 100 kilonun üzerindeki turistlerin eşeğe binerek tur kapsamında gezmesi; bölgedeki Kırsal Kalkınma ve Gıda Bakanlığı’nın teklifi ile artık yasak. Bu durum aşırı yükten dolayı sırtlarında açık yaralar oluşan zavallı eşekleri bir nebze olsun korumayı amaçlıyor.
Uzun sahil şeridi boyunca güneş altında çalışan hayvanların aynı zamanda bir nevi kamu hizmeti yaptığı ve çöp toplama işinde de kullanıldığı biliniyor. Santorini sıcakları hesaba katıldığında bu gerçekten de; hayvan hakları yönünden kabul edilebilir bir uygulama değil. Belki de Santorini’nin eşeklerin kullanımı konusunda daha fazla iyileştirici yasaya ihtiyacı olduğunu söylemek daha doğru olur.
Eğer daha önce Malezya’da bulunduysanız bu belki de size bile yeni gelecek bir bilgi; çünkü sigara yasası ancak 2019 yılı başından bu yana yürürlükte.
Türkiye’de olduğu gibi artık Malezya’da da ne turistler ne de vatandaşlar restoran ve kafelerde sigara içemiyor. Yasağı delmenin sonuçları sadece para cezası ile sınırlı değil ve hapse kadar da gidebilir.
Türkiye’de yaşayanlar olarak temiz hava sahasına alıştıktan sonra; eskiden kapalı alanlarda sigara içilebildiğine şaşırıyoruz. Bu durum Malezya halkı için de muhtemelen aynı şekilde seyredecektir. Bazı restoranlarda sigara içilmesine ayrılan özel bölümler olsa da, yeni yasa ile bu bölümlerin de kapatıldığını hatırlatabiliriz.
Tayland turizminin en parlak noktalarından biri olmasına rağmen ani bir kararla kapatılan Maya Koyu’ndan söz edeceğiz şimdi de.
Leonardo Di Caprio’nun başrolünde oynadığı The Beach (Kumsal) filmi ile hemen hemen herkes tarafından hatırlanan Maya Koyu; gerçekten de dünya üzerinde cennete en çok benzetilen yerlerden olabilir. Ancak burası, turizmin en büyük olumsuz etkisi olan çevre kirliliğinden nasibini alınca süresiz olarak turizme kapatıldı.
Tayland Hükümeti’nin doğayı korumak için böyle bir gelir kapısını düşünmeden kapatması takdire şayan. Ne de olsa turizm sezonu henüz devam ederken adayı günde beş bin kişinin ziyaret ettiğinden söz ediliyordu.
Son gelişmelere göre buradaki dokunun eskiye dönmesi için 2021 yılının ortalarına kadar uzun bir süre geçmesi gerekebilir. Son bir not olarak; buradan gelir elde eden çeşitli kesimlerin karara tepki gösterdiğini de not düşmeden geçmeyelim.
Yeşil vadilerin ülkesi İskoçya ile ilgili hayalleriniz daha çok doğadaki aktiviteler üzerine kuruluysa işte size önemli bir bilgi.
Bu ülkede Pazar günleri balık avlamak hoş karşılanan bir durum değil. Bu yasağı kiliseyle ve Pazar ayinleri ile açıklayanlar var; malumunuz İskoçya gibi ülkeler için Pazar sadece bir tatil günü değil.
Ülkede balıkçılık üzerine organize edilen turlar da bu nedenle Pazar yerine Cumartesi günleri düzenleniyor.
İsviçre’den kadınlar için dev hizmet! Tatil günü de olsa çamaşır yıkayıp asma derdine son! Çünkü her nedense İsviçre’de de tuhaf bir Pazar yasağı hüküm sürüyor. Bu ülkede çamaşır asıp kurutmak için Pazar günleri pek uygun değil. Olur da ev kiralayarak İsviçre’ye giderseniz bu yasak aklınızda bulunsun.
İsviçre aynı zamanda fazla kuralcı bir ülke olmasıyla da dikkat çekiyor. Burada halkın geneli kurallara uyduğu ve bu sayede de kentlerde nezih bir yaşam süregeldiği için taşkınlıklar herhangi bir ülkeye göre beş kat daha fazla dikkat çekebilir. Hafta sonları gürültü yapmak da buna dahil. Değil çivi çakmak, çim biçmek bile sesinden dolayı tavsiye edilmiyor. Bizden söylemesi.
Avustralya vizesi verilirken aranan şartlardan biri; aile içi şiddetten çok çeken ülkemiz için aynı zamanda güzel bir örnek.
Güney Yarımküre’nin en büyük ülkesi, kadınlara ve çocuklara şiddet gösteren birine vize vermeyeceğini 28 Şubat 2019 itibarıyla yürürlüğe giren yasa ile resmen ilan etti. Bundan sonra bu konuda kara listede olanlar, boşu boşuna Avustralya hayali kurmamalı. Aynı suçu ülkede işleyen turistler ise direkt olarak sınır dışı edilecek.
Avustralya’nın bu kararını belki de dünya üzerindeki tüm ülkeler bir an önce uygulamaya almalı. Avustralyalı yetkililere göre kadına ve çocuğa şiddet hoşgörülmesi mümkün olmayan bir suç. Ülke daha önceki yasalarında da özellikle uzun süreli vizeler için karakter testi uygulamaktan geri kalmıyordu.
Turist akını nedeniyle yıpranma tehlikesi yaşayan mekanlardan biri de; tüm dünyada “Aşkın Sembolü” olarak da bilinen Tac Mahal.
Tarihi yapı geçtiğimiz yıl önce Cuma namazlarına sonra da vakit namazlarına kapatılmasıyla gündeme geldi. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu durum Müslüman çevrelerden tepki aldı. Esasında buradaki maneviyatın başka bir lezzette olduğuna şüphe yok ancak ziyaretçi sayısı korkutucu rakamlara ulaşabiliyor.
Şöyle söyleyelim; kısıtlamalarla gelinmeye çalışılan nokta bile günde 40 bin kişi! Özellikle hafta sonları 70-80 bini aşan talepler Tac Mahal için asla sürpriz değil.
Yeni uygulamalarla ayrıca, ziyaretçilerin Tac Mahal içinde geçirdikleri süreyi 3 saat ile kısıtlamak hedefleniyor. Hindistan Hükümeti kısıtlamalar ve yasaklarla işin turistik boyutundan bir miktar vazgeçse de, herhangi bir kazanın ya da izdihamın önüne geçmeye çalışıyor.
Eğer iki kişi seyahat ediyorsanız, yeni dünya düzeni gereği muhtemelen çantanızın bir köşesinde selfie çubuğu bulunuyor. Aksi halde sürekli birilerinden fotoğraf çekmesini istemeniz, hele de yurt dışında, pek mümkün değil. Selfie çubuğu olmadan yapılan çekimlerde ise özellikle makineyi tutan kişi kesinlikle harcanıyor!
Gel gelelim, Disneyland girişinde yapılan aramada eğer çantanızdan selfie çubuğu çıkarsa bu aksesuar içeri kabul edilmiyor.
Disneyland ile Paris’teki oteliniz arasında bir saatlik mesafe olacağından, selfie çubuğunuzu bir koşu odaya bırakmanız da mümkün değil. Bu bilgi bu nedenle aklınızda bulunmalı, hiç yanınıza almayın!
Gerçekten de bir eğlence parkına böyle bir aksesuarla girmek doğru değil. Oyunlar sırasında selfie çekilmek istenirse, özellikle adrenalin dozu yüksek olan atraksiyonlarda yaralanmak muhtemel. Yetkililer de bu nedenle kimseye göz açtırmıyor.
“Bali’de de bikini giymezsek nerede giyeceğiz?” diye sitemle sorduğunuzu duyar gibiyiz. Elbette denizi, güneşi ve sahilleri ile ünlü bu yerde bikini giymek tamamen yasak değil, olamaz da.
Ancak anlaşılan o kş; bikinili turistlerin başta tapınaklar olmak üzere istedikleri her yere bu şekilde girip çıkması da yerli halk ve din adamları arasında gerçek anlamda rahatsızlık yaratıyor. Bu nedenle Bali’de giyim kuşam konusuna kısıtlama getirilmesi son derece anlaşılır.
Endonezya’nın en turistik noktalarından biri olan adada belirli hassasiyetlere uygun bir biçimde yerine göre giyinmek tavsiye ediliyor. Onun dışında denize girerken bikini ya da mayo giymek elbette tamamen kadınların seçimine kalmış durumda.
Tamam kabul, İran’da alkol tüketimi yasak desek pek de ilginç olmayacaktı. Ancak rock müziğin de yasaklılar listesinde yer alması gerçekten ilginç. İran yollarına düşerken telefonunuzdaki playlisti gözden geçirmeyi deneyin! Aynı şekilde bu ülkede sosyal medyanın birçok kanalı da yasak. Kadınların giydiği açık kıyafetlerin ya da sokaklarda flört etmenin hoş karşılanması mümkün değil.
Sözün özü İran’da hassasiyetlerin dozu o kadar yüksek ki, eğer bu ülkeye bir seyahat planlıyorsanız mutlaka alanında deneyimli bir acenteden detaylı rehberlik alın. Çantanıza koyacaklarınızdan giyeceğiniz kıyafetlere ve oradaki davranışlarınıza kadar her şeyin tecrübeli gözler tarafından incelenmesi ve öneride bulunulması yerinde olur.
Eğer drone ile seyahat etmeyi planlıyorsanız, sadece İtalya için değil tüm dünya ülkeleri için bu konudaki yasaları okumalısınız. Yüzde yüz yasak olmasa da, uzaktan yönetilen bu makinelerin kullanımı dünyanın birçok yerinde özel izne tabi olabilir.
İtalya’nın bu konu ile gündeme gelmesi özellikle 2016 yılında, başkent Roma’da Kolezyum üzerinde drone uçuran Fransız bir turistin tutuklanmasına dayanıyor. Tutuklama gerekçesi ise hava sahasını ihlal etmek! Tarihi bir yapı üzerindeki kuş bakışı manzaranın müthiş olduğuna hiç şüphe yok ancak dünya mirası üzerinde havalı bir tur atmanın özel izin gerektireceğini tahmin etmek de zor değil.
Siz siz olun bu konuda işinizi sağlama alın; aksi halde gideceğiniz ülkeye göre boşuna yanınızda ağırlık taşıyabilir ya da çeşitli cezai yaptırımlara denk gelebilirsiniz. Gittiğiniz ülkeye göre kalabalık yerler, ulaşım araçları ve fabrikalar gibi birçok yer muhtemelen drone için yasaklılar listesinde yer alıyor olacaktır.