Tarihi antik çağlara kadar uzanan Leros Adası, Perslerden Roma İmparatorluğu’na, Bizans İmparatorluğu’ndan Venedikliler’e, ardından da Osmanlı İmparatorluğu’na ev sahipliği yapmış. Adadan geçen her medeniyet adaya pek çok tarihi yapı bırakmış. Leros, tarihi ve kültürel yapılarının yanı sıra doğal güzellikleri ile de ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.
Yunanistan Kapı Vizesi’ne dahil olan Yunan adalarından biri olan Leros’a, Bodrum’dan hareket eden feribotlarla 2 saatte ulaşım sağlayabilirsiniz.
Yunan Adaları’nın en yeşillerinden biri olan Leros’da masmavi deniz uçsuz bucaksız yeşil alanlarla çevrelenmiş diyoruz ve sizi Leros’ta gezilecek yerler ile baş başa bırakıyoruz. Kağıt kalemlerinizi hazırlayın ve Leros tatilinizi planlamaya başlayın.
Leros gezilecek yerler:
İçindekiler
Lakki için Leros’un en İtalyan Bölgesi desek yeridir. Lakki sokaklarında yürürken kendinizi bir anda 1920’lerin İtalya’sına ışınlanmış gibi hissedebilirsiniz. Art Deco tarzının izlerini görebileceğiniz Lakki’nin ana meydanında keyifle gezebileceğiniz bir pazarın yanı sıra tarihi bir saat kulesi yer alıyor.
Adanın merkezi olarak kabul edilen Agia Marina adanın en canlı, en hareketli bölgesi. Onlarca kafenin, pastanenin, fırının yan yana sıralandığı uzun bir sahil şeridi olan Agia Marina, turistler için tam bir cazibe merkezi. Uzun saatler boyunca hiç sıkılmadan Agia Marina’da zaman geçirebilirsiniz.
Agia Marina’nın güneyinde yer alan Panteli küçük bir balıkçı köyü. Siz de sakin ve huzurlu bir koyda kalmak isterseniz Pantelli Leros Adası’ndaki en güzel alternatiflerden biri olacaktır. Panteli Koyu’nda gündüz denizin ve güneşin keyfini çıkarabilir akşam ise sahildeki tavernalardan birine oturup sade ama son derece lezzetli yemeklerle kendinize güzel bir akşam ziyafeti çekebilirsiniz. Pantelli özellikle kendi tekneleri ile seyahat etmeyi tercih edenlerin Leros Adası’ndaki favori destinasyonlarından.
Agia Marina ve Panteli’nin ortasında yer alan Planatos’un denize kıyısı olmadığı için turistler arasında pek popüler değil. Ancak bizce gitmişken adanın en eski yerleşim yeri olan Platanos’u da görmeden dönmemek lazım. Yerel halkın sıkça gittiği Platanos’da Leros’un yerlisi gibi takılabilir, geleneksel hayatı daha iyi gözlemleyebilirsiniz.
Madem tatile geldik yereli, lokali bir kenara bırakalım tam bir turist gibi vakit geçirelim derseniz istikametiniz Alinda olsun deriz. Adanın en turistik yerlerinden biri olan Alinda’da pek çok otel, restoran ve kafe sizi bekliyor.
Platanos’un tepelerinde yer alan Panagia Kalesi’nin 11. yüzyılda inşa edildiği düşünülüyor. Kaleye çıkmak için 500’e yakın merdiven basamağı çıkmak gerekiyor. Yol biraz meşakkatli ancak sizi bekleyen manzara muhteşem. O yüzden bizce denemeye değer. Siz de Leros’un büyüleyici manzarasına bir de tepeden bakmak isterseniz Panagia Kalesi’ne mutlaka çıkın deriz.
İkinci Dünya Savaşı sırasında savaşın en önemli üslerinden biri olan Leros Adası’nda savaşın izleri diyebileceğiniz yapıların bir kısmı günümüzde müzeye dönüştürülmüş. Merikia Savaş Tünelleri de onlardan biri. Bir dönem Naziler’in ele geçirdiği adanın en önemli müzelerinden biri olan Merikia Tünelleri’nde savaş döneminde kullanılan pek çok şeyi görmek mümkün.
*Leros’a giderseniz bizce adanın en lezzetli restoranlarından biri olan Dimitris O Karaflas’ta güzel bir akşam yemeği yemeden, beğendiğiniz her koyda kendinize en güzelinden bir frappe ısmarlamadan, zeytinyağlı doğal kozmetik ürünlerinden almadan dönmeyin deriz.