Louvre Müzesi, dünyanın en büyük sanat müzesidir. Fransa’nın etkileyici başkenti Paris’te bulunan Louvre Sarayı’na kurulmuştur. Avlusunda bulunan cam piramit, en ilgi çekici mimari özelliklerinden biri ve müzenin ana girişidir.
Louvre Müzesi, Paris’te gezilecek yerlerin başında geliyor.
Louvre, 72 bin metrekare büyüklüğündeki sergi alanında, 380.000’den fazla sanat eserine ev sahipliği yapmaktadır. Fakat bunların sadece 35.000’i teşhire sunulmuştur ve toplamda 8 bölümden oluşmaktadır. Müzenin tamamını gezmek için neredeyse iki tam güne ihtiyacınız olacaktır.
Müzenin ev sahipliği yaptığı eserlerin her biri ayrı değerde olsa da aralarından bazıları, oraya gitme sebebinizin ta kendisi olacak kadar kıymetli. Dilerseniz, biraz o eserlerden bahsedip, size Louvre ilhamı verelim!
Tüm bu kıymetli ve özel eserler ile daha fazlası Louvre’da sergilenmektedir. Müzenin sanat ve tarih aşıkları tarafından mutlaka ziyaret edilmesi gerektiğini, bu 20 özel eserle bile anlayabilirsiniz.
Louvre Müzesi’ni online gezmek için tıklayın.
Leonardo da Vinci’nin dünya üzerindeki en önemli eserlerinden biri, Louvre Müzesi’nin gözdesi.
Öyle ki, 1911 yılında müzeden çalındığında boş kalan duvarı bile yoğun ziyaretçi ilgisine maruz kalmış. Hatta meşhur olma hikayesini de bu olaya borçlu olduğu söylenir.
Tablo o günden bu yana, 3 katlı camın arkasında ve deforme olmaması için 20 derece sıcaklıkta korunarak sergileniyor.
2. yüzyıl dönemindeki Marcellus Tiyatrosu heykellerinden biri olan Hermes’in sandaletini bağlama anını aktaran heykel.
Orijinali Antik Yunan dönemine ait olan eserin, Antik Roma döneminde yapılmış olan kopyası müzede sergilenmektedir.
Tanrıların en yücesi, göklerin ve Olympos’un tanrısı Zeus’un heykeli Louvre’da sergileniyor.
Orijinali, heykeltraş Myron’a ait olan eserin M.S II. yüzyılda yapılan kopyası müzede bulunmaktadır.
M.S 211-217 yıllarına ait olan eser, dönemin Roma imparatoru Caracalla’ya ait detaylı bir büsttür.
Yüz ifadesindeki detayların, imparatorun psikolojisi ile siyasetini sembolize ettiği söylenir.
Yapıldığı dönem için de günümüz için de inanılmaz ileri görüşlü bir şaheser olan Tiber Nehri heykeli; Tiber’in insan vücuduna dönmüş halini temsil etmektedir.
Eser; nehrin Roma mitolojisi ile olan ilişkisini, doğurganlığı ve kendine has doğal döngüsünü anlatıyor.
Bu heykel yapıldığı dönemde, Isis ve Serapis’e ithaf edilen bir tapınağı süslemiştir.
Orta Krallığın geç döneminde, Mısır’da yapıldığı tahmin edilen bu heykelin hakkında kesin ve detaylı bilgi bulunmamaktadır.
Kime ait olduğu, neyi temsil ettiği, adının ne olduğu bilinmemekle birlikte en çok ilgi gören eserlerden biri olduğunu da belirtmek gerek.
Koruyucu tanrılar Shedu ve Iamassu’yu temsil eden insan başlı boğalar, sarayların kapılarına özellikle yerleştiriliyordu. Çünkü onların varlığının, sarayı koruyacağına inanılıyordu.
M.Ö. 720-725 yıllarına ait olduğu düşünülen bu heykeller de müzenin ilgi çeken eserlerinden.
1620 yılında Gian Lorenzo Bernini tarafından heykelin yattığı yatağın şekillendirilmesiyle elde edilmiş gerçek boyutlu bir heykeldir.
Şehvetli çizgilere sahip olan bu eserin hayran kitlesi de oldukça geniştir.
Orijinali M.Ö. II. yüzyılda yapılmış olan heykel grubunun, M.S. II. yüzyılda yapılan kopyası Louvre’da sergilenmektedir.
1.19 metre boyundaki üçlü heykel; birbirlerinin omuzlarına elini koymuş olan üç kadının tasviridir.
10. yüzyılda Veletri’de bulunan Athena heykeli, Baia’da bulunan ve kayıp olan bronz heykelin bir kopyasıdır.
Kaybolan orijinal heykelin Girit heykeltraş Cresilas’a ait olduğu düşünülüyor.
Müzenin en ilgi çekici ve en romantik olarak nitelendirilen eseridir. Latince adı olan Cupid olan aşk meleği Eros, Psyche ile aşk yaşar ve bu da Psyche’nin Tanrılar katına kabul edilmesini sağlar. Heykel de bu büyük aşkın bir tasviridir.
Rönesans’ın en önemli sanatçılarından olan Michelangelo’nun eserlerinden biri.
İlk olarak Ölmekte Olan Köle heykelini yapan sanatçı; 1513-1515 yılları arasında ise, İsyancı Köle heykelini Papa II. Julius’un anıt mezarı için yapmıştır.
Jean Auguste Dominique Ingres, kişisel hayatının sonlarında, en erotik eseri olan bu tabloyu yaptı.
Harem’den esinlenerek yapılan bu tablonun asıl ilham kaynağının, 18. yüzyıl başlarında İstanbul’u ziyaret eden Lady Montague’nin mektupları olduğu söylenir.
Jean Auguste Domique Ingres’in 1808 yılında Roma’daki Fransız Akademisi’nde çalışırken yaptığı ve Paris’e gönderdiği bilinen bir eser.
Hamile bir kadının tasvirinin olduğu tablo, uyumlu çizgileri ve ışık tekniğiyle önemli başyapıtlardan biri olarak kabul edilir.
Yunan mitolojisinin zafer tanrıçası Nike’in kanatlı heykel tasviri, M.Ö. 3. yüzyıldan kalma bir eserdir.
1863 yılında bulunan parçaları birleştirilmiştir fakat kol ve baş kısmı bulunamamıştır.
1884 yılından bu yana da Louvre’da sergilenmektedir ve Helen döneminin en özel eserlerinden biridir.
Diana, Yunan Tanrıçası Artemis’in Latince adıdır. Heykelde ise; Diana, bir geyikle birlikte tasvir edilmiştir.
Aslı kayıp olan heykelin, M.S. I ya da II. yüzyılda yapılmış olan bronz kopyasıdır.
Müzenin en önemli eserlerinden biri olan ve Hammurabi Kanunları’nın yazılı olduğu stel, M.Ö. 1760 yılında ortaya çıkmıştır.
Günümüze kadar en iyi korunan ve en eski yazılı kanunlardan biri olarak bilinir.
Yaklaşık 2 metre boyunda ve silindir şeklinde olan bu eserin üzerindeki 33 madde okunmayacak durumdadır.
Mısır tarihinin en önemli ve en gösterişli yaratığı olan Sfenks, aslan gövdesi ve kral başıyla Louvre’da etkileyiciliğini sergiliyor.
Üstünde firavun II. Ammenemes, Nerphentah ve I.Shoshenq adları yazılmıştı.
Antik Yunan döneminin en önemli heykellerinden biri olan bu eser, 1820 yılında Yunanistan’ın Milo Adası’nda bulunmuştur ve XVIII. Louis tarafından Fransa’ya getirilmiştir.
2 metre boyundaki heykel, geç Helen döneminin yenilikçi eserlerinden biri olarak görülür. Hala Afrodit mi yoksa Amfitrit tasviri mi olduğu konuşulmaktadır.
Kucağında geyikler tarafından emzirilen oğlu Telephus’u taşıyan Herackles’in tasviridir.
2.62 metre boyunda olan mermer heykel, M.Ö. 4. yüzyılda yapılmış olan orijinalinin kopyasıdır ve Lysippe tarafından yapılmıştır.