Akdeniz’in en büyük adası, İtalya’nın beş özerk bölgesinden biridir Sicilya. Yani, İtalya’ya bağlıdır fakat özerk bir yönetime sahiptir.
Bir başkaldırı sonu ortaya çıkan o meşhur mafyası ile hafızalarımıza kazınan, Cannoli gibi muhteşem bir tatlıyı gastronomi dünyasına kazandıran, Akdeniz’in en güzel sularına sahip olan ve mimarisiyle herkesi kendine hayran bırakan özel bir yer.
İtalya’nın vahşi güzeli Sicilya, karış karış gezilmesi gereken bir ada şehri. Tarihi ve kültürel açıdan inanılmaz bir zenginliğe sahiptir. Gastronomi açısından da büyüleyici olması şaşırtmayan bir özelliğidir.
Büyük bir yüzölçümüne sahip olduğundan her bölgesini ayrı ayrı ele almak gerekiyor. Bu yüzden sizlere Sicilya’yı keşfetmenizi kolaylaştıracak bir rehber hazırladık!
Sicilya’nın Katanya şehrine İstanbul’dan direkt uçuşlar düzenlenmektedir. Ayrıca, Roma üzerinden de gidilebilir.
Sicilya içinde seyahat etmek için de şehirler arası tren, otobüs, uçak ya da kiralık araç alternatiflerini değerlendirebilirsiniz. Her şehrin kendi içerisindeki ulaşımı ise; toplu taşıma araçları, taksi ve yürüyüşlerle gerçekleştirilmektedir.
Sicilya’nın başkenti ve en büyük şehri olan Palermo, 2700 yıllık geçmişi olan büyüleyici bir şehir.
Barok mimari tarzının hakim olduğu, kendine has ambiyansıyla ilgi çeken bir yer. Meşhur Sicilya mafyasının da doğduğu bölge.
Şehrin en canlı ve merkezi noktası olan Politeama Meydanı’ndan gezinize başlayabilirsiniz.
Meydanda bulunan Politeama Garibaldi Tiyatrosu, gösterişli mimarisiyle hemen ilgi odağı olmayı başarıyor. Bilet bulabilirseniz, burada bir senfoni orkestrası konserine gitmenizi de tavsiye ederiz.
Politeama Meydanı’nda birbirinden estetik heykeller, kafeler, restoranlar da bulunuyor. Ayrıca, şehrin alışveriş üzerine en önemli ve popüler caddesi olan Via Oreto’ya da buradan gidebilirsiniz.
Montreal Katedrali, Palermo’nun tarihi gücünü yansıtan önemli bir yapıdır. 1174 yılında yapılmaya başlanan ve 1182 yılında ziyaret açılan bu kudretli katedral; dünyada hala varlığını sürdürmeyi başaran en önemli Norman mimarisi örneğidir.
İçerisindeki 6.500 metrekarelik alan kaplayan cam mozaikler, yapının en gösterişli yanıdır. Hatta bu katedralin içerisinin, dışından çok daha gösterişli olduğunu söyleyebiliriz.
Sicilya’nın, ünü dünyaya taşmış olan yapılarından biri olan Capuccini Yer Altı Mezarlığı İskelet Müzesi’dir. Ölüler Evi olarak da anılıyor.
Dünyanın en korkunç müzelerinden biri; içerisinde 1599 yılında Sicilyalılara özgü şekilde mumyalanan 2000 ceset sergileniyor. Bu tarz yerler, sizlere ürkütücü gelmiyorsa mutlaka ziyaret etmelisiniz. Çok ilginç bir deneyim yaşayacağınıza emin olabilirsiniz.
Müzeye 10 yaş altı çocuklar kabul edilmemektedir. 13.00 ve 15.00 saatleri dışında ziyarete açıktır ve giriş ücreti yetişkinler için 8, öğrenciler için ise 5 €’dur.
Sicilya’nın Norman egemenliği altında olduğu dönemlerde Sicilya Kralı’nın sarayı olan Norman Sarayı, günümüzde de parlamento binası olarak kullanılıyor.
Mimarisiyle ilgi çeken saray, Avrupa’nın en eski yapılarından biridir. Palermo Eski Şehir merkezinin tepesinde bulunmaktadır.
Bunların yanı sıra Palermo’da; Godfather serisinin 3. Filminin final sahnesinin çekildiği Tiyatro Massimo, Via Vittorio Emanuele Katedrali ve caddesi, beyaz kumlu plajları da mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır. Listenize eklemeyi unutmayın!
Katanya, Sicilya’nın en büyük ikinci şehridir. Etna Yanardağı ile İyon Denizi’ne komşu olan Katanya, yanardağı patlaması ve depremlerle büyük kayıplar yaşamış bir şehir.
Burada görülmesi gereken çok keyifli ve özel yerler var.
Şehrin merkezi konumundaki meydanıdır. 18. yüzyıl Barok mimarisi esintilerini görebileceğiniz Duomo Meydanı’nda keyifli vakit geçirebileceğiniz mekanlar ve sizi etkileyecek yapılar bulunuyor.
Catania Katedrali, Palazzo del Municipo ve Etna Caddesi’ni mutlaka gezmelisiniz.
Şehrin sembolü haline gelen ve 1736 yılında yapılmış olan Fontana dell Elefante isimli dev fil heykelini de unutmamak gerek.
1239 yılında II. Frederick tarafından, savunma için lav taşlarından yaptırılmış bir kaledir.
Mimari açıdan oldukça basit bir görünüme sahip olsa da şehre ayrı bir hava kattığı kesin.
Roma Tiyatrosu, eski akropolün güneyinde bulunan ve 2. yüzyılda inşa edilmiş olan antik tiyatro, dokusu ve ambiyansıyla görülmesi gereken yapılardan biri.
Orkestra alanı ile oturma alanları mermer, basamakları lavdan yapılmış olan başka bir antik tiyatro daha göremeyeceğinize emin olabilirsiniz.
Görkemli mimarisiyle insanı büyüleyen Sant’ Agata Katedrali, Katanya’nın en önemli yapılarından biri.
Normanların Katanya’yı fethinden sonra inşa edilmiştir.
Katanya’ya oldukça yakın olan meşhur Etna Yanardağı’nı gezmek için özel turlara katılmanızı tavsiye ederiz.
Şehir merkezinde bu turları düzenleyen pek çok acente var ve fiyatları içeriğine göre, 50-100 € arasında değişiyor. Etna’ya Taormina üzerinden de geçmek mümkün.
1800 metre yüksekliğe kadar otobüsle çıkılan yanardağın, 2500 metre yüksekliğine teleferikle çıkılıyor. Bundan sonrasında da yürüyüş parkurları karşınıza çıkıyor. Nefes problemi olanlar için uygun bir yükseklik olmadığını da belirtmek gerek.
Etna Yanardağı gezisi sırasında; Alcantara Gölü ve Vadisi içerisindeki Milli Parkı, Zafferana Etnea Kasabası ve Silvestri Krateri’ni görebilirsiniz.
Hayatınızda edineceğiniz en özel deneyimlerden birinin, bu gezi olacağına emin olabilirsiniz.
Şüphesiz, Sicilya’nın en turistik bölgesidir Taormina. Tauro Dağı’nın eteğinde bulunan şehrin öyle güzel bir dokusu var ki, kartpostalın içinde gibi hissettiriyor. Birbirinden güzel plajları ve hareketli eğlence hayatı da cabası!
Renkli sokaklarıyla ilgi çekici olmasının dışında, Güney İtalya’nın da en lüks yerlerinden biri.
Spesifik gezilecek noktaları ile değil, bir bütün olarak şehir çok etkileyici. Bu yüzden olabildiğince sokaklarında dolaşın, gezin, kaybolun. Mutlaka plajlarına gidin; deniz ve güneşin tadını çıkarın.
Isola Bella, Lido Playa Sole Luna, Lido La Dolce Vita ve Mazzaro gidebileceğiniz en iyi plajlarıdır.
Taormina Antik Tiyatrosu için şehrin en göz alıcı tarihi yapısı denebilir. Orijinal yapısını korumayı başarmış olan tiyatronun manzarası da nefes kesici.
Müzeye girmeden önce 18 yaş üstü ziyaretçiler için 18.15 € giriş ücreti istendiğini de belirtelim. 17 yaş altı ziyaretçiler için ise giriş ücretsiz.
Şehrin en eski dini yapısı olan Duomo Taormina, 1400 yılında inşa edilmiş.
Şehrin dokusuyla inanılmaz uyum içinde olan bu tarihi ve mimari güzelliği mutlaka görmelisiniz.
San Guiseppe Meydanı için şehrin kalbi denilebilir.
Uçsuz bucaksız bir deniz manzarası ve tarihi dokularla çevrelenmiş büyüleyici bir yer.
Meydanda bulunan kilise de mutlaka ziyaret edilmeli.
Günün herhangi bir saatinde bu meydanda oturup, keyif yapmayı da ihmal etmeyin.
Adanın yukarı kesiminde konumlanan bu şehrin, en üst noktasındaki Taormina Kalesi, uzun bir yürüyüş sonunda varabileceğiniz yapıdır.
Şehre tepeden bakmayı sevenlerdenseniz, yokuş tırmanmayı göze alabilirsiniz.
Taormina’nın lüks yüzünü görmek ve alışveriş yapmak için kesinlikle bu caddeye gitmelisiniz.
Taormina’ya 1 saat uzaklıkta küçük ve etkileyici bir köydür Savoca. Kendi dokusunun etkileyici olmasının yanı sıra, Godfather 2 filminin pek çok sahnesinin burada çekilmiş olması da turistlerin ilgisini çekiyor.
Özellikle köyde bulunan Bar Vitelli, bu açıdan çok popüler bir mekandır. Bara girdiğinizde filmin sahneleri gözünüzde canlanacak!
Taormina gezinize bu köyü de dahil etmelisiniz.
Palermo’nun doğusunda ve Tiran Deniz kıyısında konumlanmış olan Cefalu, Sicilya’nın görülmesi gereken etkileyici yerlerinden biri.
12. yüzyıldan kalma yapılara ev sahipliği yapan ve herkesin hayalini kurduğu küçük bir balıkçı kasabası aslında…
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Cefalı Katedrali, şehir sularının arasında dolanan ve tüm ambiyansı çarpıcı hale getiren Salita Saraceni Merdivenleri, manzarasıyla insanı büyüleyen La Roca Uçurumu ve şehir müzesi olarak tanımlanan Mandralisca Müzesi; burada gezilmesi gereken önemli yerler.
Onun dışında yapmanız gereken ise; buradaki restoranlardan birine gidip, harika bir ambiyansta, tadını asla unutamayacağınız balık ve deniz mahsullerini yemek olmalı.
Sicilya’nın kuzey bölgesinde yer alan ada zinciri Aeolian Adaları, bu gezinin en çarpıcı ve en mavi rotalarından biri.
Volkanik hareketlerle oluşan bu adaların her biri UNESCO koruması altında bulunuyor.
Tiran Denizi üzerindeki bu zincir, 7 adadan oluşuyor: Lipari, Volcano, Stromboli, Filicudi, Salina Alicudi, Basiluzzo ve Panarea. En popüler olanı da Lipari Adası. Tüm bu adalara Palermo üzerinden teknelerle ulaşabilirsiniz.
Sicilya seyahatinin en az turistik değer taşıyan lokasyonu Erice Kasabası olsa gerek. Fakat mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Barışın ve bilimin şehri olarak anılan Erice, UNESCO koruması altındadır.
Sisli havasıyla meşhur, yüksekte yer alan bir şehir olduğu için de harika manzaralara ev sahipliği yapıyor. Sisli havasıyla bile güzel bir ambiyansı var.
Erice’de görülmesi gereken yapıların başında Norman Kalesi ve Ana Kilise geliyor.
Bunun dışında yapılması gereken aktivite, kasaba sokaklarında kaybolmak olmalı. Her sokağında antik çağdan kalma eserler, duvarlar, şehir kapıları ve taş evler sizi karşılayacak.
Tarihi dokusuyla çarpıcı bir etki yaratan Agrigento, M.Ö. 580 yılında ilk halkını ağırlamış bir şehir.
Tarih boyunca Romalılardan, Normanlara, Bizans’a kadar pek çok egemenliğin himayesine girmiş. Bu köklü geçmişi sayesinde, hala gezilebilen harika yapılara ve dokuya sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Şehir, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
M.Ö. 5. yüzyılda yapılmış olan dorik sütunlu 7 adet tapınağın bulunduğu bir alandır. Oldukça iyi korunmuş olmasından dolayı, ziyaretçileri üzerinde inanılmaz bir etki bırakıyor.
13 kilometrelik bir alana yayılmış olan bu antik bölgenin hala kazılmayan bölgeleri bulunuyor. Burayı detaylı şekilde gezmek için uzun bir zaman dilimi ayırmanızı tavsiye ederiz.
Her gün 08.30 – 20.00 saatleri arasında ziyarete açık ve kapanıştan 1 saat önce son girişler alınıyor. İçeride gezmek istediğiniz alana göre bilet fiyatları değişkenlik gösteriyor. Tam biletler 12 ve 17 € arası, indirimli biletler de 7 ve 11 € arasında fiyatlandırılıyor.
11. yüzyılda inşa edilmiş ve 1099 yılında yenilenmiş olan Saint Gerland Katedrali, şehrin tarihi dokusunu en iyi yansıtan eserlerden biri.
Roma Katolik Katedrali olan Saint Gerland, her gün 10.00 – 19.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Giriş ücretsizdir.
Güneşlenmek ve enfes gün batımı manzarasının tadını çıkarmak için Türk Merdivenleri’ne yani, Scala dei Turchi’ye mutlaka gidilmeli.
Adını, çevrede bulunan Türk ve Arap korsanlardan aldığı söyleniyor.
Kalkerlerden oluşan merdivenler, görüntüsüyle Pamukkale Travertenleri‘ni andırıyor.