Zaman dilimlerine ilişkin ülkeden ülkeye değişen uygulamalar; özellikle sık sık yurt dışına seyahat eden gezginler, tur rehberleri ve iş adamları tarafından her zaman yakından takip ediliyor.
Alınan mesafenin niteliğine göre, insanın gecesiyle gündüzünün tamamen birbirine karışması mümkün. “Jet lag” adı verilen bedensel ritim bozukluğu; bir Amerika tatilinin en az 2 gününe mal olabilir.
Zaman dilimlerini ilginç kılan ise sadece bu da değil. Aynı ülke içinde bile kimi zaman farklı zaman dilimleri uygulanabiliyor. Üstelik bahsedilen yer minicik bir ada ülkesi olsa bile!
Çin gibi devasa topraklara yayılan kalabalık nüfuslu ülkeler tek tip saat uygulamasını tercih edebilirken; Fransa’ya bağlı saat dilimlerinin sayısı görenleri şaşırtmaya yetiyor.
Zaman dilimi uygulaması; kimi zaman bir diktatörlüğün ya da başkaldırının bile sembolü olabilir. Ne de olsa; tüm dünya ile ortak yürütülmesi gereken bu uygulamaya, bütün ülkeler aynı oranda paralellik göstermiyor.
Zaman dilimleri belirlenirken esas alınan sıfır noktasını bile emperyalizm ve kapitalizm gibi kavramlarla açıklayan teorisyenler var.
Konuyla ilgili en çok kafaları karıştıran detaylardan bir diğeri ise; yaz saati uygulaması! Türkiye’de son yıllarda “yaz saati” olarak bilinen ileri saat uygulamasının kalıcı olmasına karar verilse de; dünyanın geri kalanı hala mevsimlere göre saatle oynamaya devam ediyor.
Ne olursa olsun; özellikle birden fazla merkezden yönetilen çok uluslu şirketlerde ve denizaşırı ülkelere yayılan geniş ailelerde zaman konusunu bir şekilde çözmek şart! Toplantıları, konferansları, online görüşmeleri ve hatta raporların son tarihini belirlemek bile; ancak zaman konusunda uzlaşmakla mümkün.
Siz de zaman dilimlerinin tarihte nasıl ortaya çıktığını, ülkelere göre nasıl değişiklik gösterdiğini ve farklı zaman dilimlerinin günümüzde ne gibi problemlere yol açtığını merak ediyorsanız doğru yerdesiniz.
Zaman dilimleri hakkında en ilginç bilgiler için sizi yazının devamına bekliyoruz.
Zaman dilimleriyle ilgili tüm dünyada kabul gören kesin bir uygulamaya geçilmeden önce; her bölgenin, hatta her şehrin bir yerel saati olduğundan söz ediliyor.
Güneş ışınlarının dik açıyla dünyaya geldiği öğle saati her yerde saat 12.00 olarak kabul edilmek üzere, 24 saatin ilerleyişi neredeyse her bir şehirde farklılık gösteriyordu.
Çiftçilere göre her sabah güneşin doğuşu yeni bir günün başlangıcını temsil ederken; Müslümanlar için bu simge gün batımıydı.
Bu farkı günümüzde Cuma gecesi olarak kutsal kabul edilen gecenin; takvim üzerinde Perşembe gecesine denk gelmesiyle açıklamak mümkün.
İngiltere ile İrlanda arasında 25 dakikalık zaman farkı vardı ve bu durum İrlandalıların her yere geç kaldığı esprisinin de kaynağını oluşturdu.
Saat ve gün kavramlarındaki bu değişken algının yarattığı en belirgin karışıklık ise; Amerika Birleşik Devletleri’nin doğu ve batı kıyılarını birleştirmek için inşa edilen meşhur Transcontinential Railroad ya da Türkçe adıyla Kıtalar Arası Demiryolu’nun tamamlanmasından sonra ortaya çıktı.
Tren seferlerini uygulamakta zorlanan demiryolu işletmecilerinin hükümete yaptığı baskı; Amerika Birleşik Devletleri’nin dört ana zaman dilimine ayrılmasını da beraberinde getirdi.
1869 yılında Kıtalar Arası Demiryolu ile başlayan küreselleşmenin kalıcı sonuçlarını bugün hep birlikte yaşıyoruz.
Daha kolay ulaşım ve daha çok iletişim, devasa mavi gezegenimizin de birdenbire küçülmesi anlamına geldi.
Dünyanın dört bir yanından liderlerin toplanıp ortak bir zaman dilimi hakkında konuşması ise 1884 yılına rastlıyor.
İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Greenwich; Washington’da bir araya gelen 25 ülkeden 22’sinin oylarını alarak tüm dünya için zamanın merkezi olarak kabul edilmiş durumda.
Yapılan seçimde coğrafi nedenlerden çok ekonomik nedenlerin göz önüne alındığını ve Londra’nın en büyük rakibinin Paris olduğunu da belirtmiş olalım.
Özellikle deniz ticareti ile ilgilenen tüccarların hali hazırda Greenwich’teki zaman dilimini esas alıyor olması; İngiltere’nin seçimde galip gelmesinin de yolunu açtı.
Bugün resmen başlangıç meridyenine ev sahipliği yapan Greenwich; her yıl dünyanın sıfır noktasını görmek isteyen turistlerle dolup taşıyor.
Emperyalizm karşıtları ise zaman zaman Greenwich önünde yaptıkları eylemlerle isimlerini duyuruyor.
Ülkelerin zaman dilimini kontrol ederken karşımıza sık sık çıkan GMT kısaltmasının açılımı da; Greenwich Mean Time şeklinde.
Dünyanın kendi etrafında bir turu tamamlama süresi; zaman dilimlerinin de sayısını belirliyor.
Tüm dünyada şu anda 24 ana saat dilimi mevcut. Orijinali küre olan dünyayı yatay bir düzlemde düşünüp; Greenwich sıfır noktası kabul edilmek üzere iki yana doğru on ikişer parçaya bölündüğünü hayal edebilirsiniz.
Bu sayede GMT+5 ya da GMT-9 denildiği anda; herkes aynı saat aralığına vakıf olabiliyor.
Daha entegre bir dünya düzeni için 24 saat dilimini fazla bulanların sayısı da az değil. Ünlü ekonomistlere göre dünya 10 ya da 12 saat diliminde uzlaşsa fena olmaz.
Ancak ülkelerin mevcut saat düzenini değiştirmesi de; öyle kolay olmuyor.
Zaman dilimleriyle ilgili olarak; GMT dışında karşılaşabileceğiniz, aynı anlama gelen bir diğer kısaltma da UTC.
Uzun adı Coordinated Universal Time olan UTC, daha çok havacılıkta kullanılıyor ve
Düzenlenmiş Uluslararası Zaman ya da Eşgüdümlü Evrensel Zaman olarak Türkçe’ye çevriliyor.
Zaman dilimleri konusunda yaşanabilecek potansiyel kaosun; Greenwich Mean Time ile birlikte sonsuza kadar çözümlendiğini düşünebilirsiniz. Tabii bize kalırsa bu konuda fazla aceleci olmayın!
Ne de olsa, saatler konusunda nasıl bir yol izleneceğine sadece kağıt üzerine çizilen meridyenler değil; devlet başkanları da karar veriyor.
Bir ülkenin hangi saat diliminde kalacağına, ülke içinde farklı zaman dilimleri uygulanıp uygulanmayacağına ya da yaz saati uygulamasının geçerli olup olmadığına kimsenin karışma hakkı yok.
Kimi durumlarda; eyaletlere göre bile saatleri ileri ya da geri alma kararı değişebiliyor. Bu durumda ülkenin içinde halihazırda 3 farklı saat uygulaması varsa; mevsimin değişmesiyle birlikte bu sayı bir anda 5’e yükseliyor.
Saat karmaşası konusunda her yıl sadece havacılık endüstrisinde yaşanan zararın bile milyonlarca dolar seviyesini bulduğu tahmin ediliyor.
Zaman dilimlerine dair en ilginç bilgilerden biri kesinlikle bu. Fransa; asla dünyanın en geniş yüz ölçümüne sahip ülkesi değil; ancak en fazla sayıda zaman dilimi de bu modern Avrupa ülkesinde.
Fransa’ya bağlı tam 12 farklı zaman dilimi var. Fransa’yı zaman dilimi yarışında 11 farklı zaman dilimiyle Amerika Birleşik Devletleri ve 9 farklı zaman dilimiyle Rusya takip ediyor.
Peki nasıl oluyor da Fransa; ABD ve Rusya gibi dev toprakları geride bırakıyor diye düşünürseniz; cevap Fransa Denizaşırı Bölgeler Topluluğu.
Çoğunlukla Fransa’nın eski sömürgelerinden oluşan bu topraklar; resmen dünyanın her yerine yayılmış durumdalar. Fransa’nın Büyük Okyanus’ta bulunan toprakları olan Fransız Polinezyası; zaman dilimi olarak UTC-10 şeklinde ifade edilebilir.
Pasifik Okyanusu’nda, Fiji Adaları’nın kuzeyinde yer alan Wallis ve Futuna Adaları ise yine Fransa’ya ait ve bu kez zaman dilimleri bambaşka.
Sınırlarında yaşayanların Fransız vatandaşı olarak kabul edildiği, resmi dil olarak Fransızca’nın konuşulduğu bu adaların zaman dilimi UTC+12 olarak ifade ediliyor.
Çin’in Afganistan’a ve Pakistan’a kadar varan batı sınırı ile, doğudaki sınırı olan Doğu Çin Denizi arasında 4800 kilometreyi aşan bir mesafe var.
Orijinal zaman dilimi yasasına göre; Asya Kıtası’nın hatırı sayılır bir bölümünü kaplayan Çin Halk Cumhuriyeti’nin dev topraklarında 5 ayrı zaman dilimi olması gerekirdi.
Hatta 1949 yılında yaşanan iç savaştan ve bunun üzerine Mao Zedong yönetimindeki Çin hükümeti karar değiştirmesinden önce zaten öyleydi.
Ancak tabiri caizse, Çin sınırları içinde milli birlik ve bütünlüğü hedefleyen bu radikal hamle ile; günümüzde Çin Halk Cumhuriyeti’nde tek bir zaman dilimi uygulanıyor.
Pekin Standart Saat Dilimi (UTC+8) uygulaması teoride güzel; ancak pratikte ufak tefek pürüzler var: Bu uygulama nedeniyle yılın bazı dönemlerinde ülkenin batısında saat 10.00’a kadar güneş doğmak bilmiyor.
En batı uçlardan birinde konumlanan, daha çok Uygur Türkleri’nin yaşadığı Kaşgar’da kış mevsimi boyunca herkes işe zifiri karanlıkta gitmek zorunda. Güneş nihayet dik açıyla öğle vaktini müjdelediğinde ise resmi saat 15.10’u gösterebiliyor.
Uygurların tüm bu nedenlerle resmi olmayan ve Çin’i 2 saat geriden izleyen bir saati de takip ettiklerini belirtelim. Resmi olmayan diyoruz; çünkü Çin Hükümeti Pekin dışındaki saat uygulamalarını tanımıyor.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin; Greenwich’te karara bağlanan “her on beş derecede bir saat farkı” ideasını fazlasıyla altüst ettiği aşikar.
Hong Kong ve Makao gibi özel yönetim bölgeleri de saat konusunda Çin’e ayak uydurmuş durumda.
Yine ticari ilişkilerin yoğun olduğu Singapur ve Malezya da; mecburen Çin saatini kullanıyor. Ancak bütün dünyanın Çin’e ayak uydurması elbette mümkün değil.
Bu durum en çok; Afganistan ile Çin arasındaki 76 kilometrelik sınır sayesinde görünür hale geliyor. Bu sınırı geçerek hayatınıza 3,5 saat ekleyebilir ya da tam tersi 3,5 saat kaybedebilirsiniz.
İki ülke arasındaki saat farkı; yerkürede tek bir adımla alabileceğiniz en hızlı yol anlamına da geliyor.
Tabii Afganistan sınırının; tarihin büyük bölümü boyunca Çin tarafından güvenlik endişesiyle kapalı tutulduğunu da buraya not düşelim.
Tüm dünya yuvarlak bir hesapla ortak noktada buluşmaya çalışırken; Nepal örneği insanı hayrete düşürecek cinsten.
Resmi adıyla Nepal Federal Demokratik Cumhuriyeti; Güney Asya’da Hindistan’a komşu olarak konumlanıyor. Bu bağımsız ülkenin resmi saat dilimi ise GMT+5:45. Evet, yanlış okumadınız. Nepal halkına göre hayatta her bir çeyrek saatin büyük önemi olmalı!
GMT+5:30 olmak üzere buçuklu bir saat dilimi kullanan Hindistan ile Nepal yan yana geldiğinde bu örnek daha da mizahi bir hal alıyor.
Hindistan’dan Nepal’e geçiş yaptığınızda saatlerinizde 15 dakikalık bir değişiklik yapmanız gerekecek! Bu kadarcık fark için yelkovanınızla oynamaya üşenmeyin; bu tembellik size bir uçak biletine mal olabilir.
Başkenti Katmandu olan ve Everest zirvesine ev sahipliği yapan Nepal’in saat tutkusu konusunda tek bir benzeri var. O da Yeni Zelanda’da bulunan Chatham Adaları. Şaşırtıcı olsa da, adalarda da saat GMT+13:45 olarak çeyrek cinsinden ifade ediliyor.
Son olarak Hindistan dışında saatlerini buçuklu olarak ayarlayan ülkelere de örnek verelim: Venezuela, İran, Afganistan, Sri Lanka ve Burma’da da saatler ayarlanırken 30 dakikaya bu kadar önem verildiğine şaşırıp kalabilirsiniz.
Baltık Denizi’ndeki bu minik adada iki farklı yerel saat uygulaması var; çünkü ada toprakları hem İsveç’e hem de Finlandiya’ya ait.
Adanın İsveç’e ait olan yarısında İsveç saati (GMT+1) ve Finlandiya’ya ait olan topraklarında Finlandiya saati (GMT+2) geçerli.
Adada halihazırda devam eden sivil bir yeleşim bulunmadığı ve ada topraklarında yalnızca deniz feneri gibi yapılar yer aldığı için, bu fark şimdilik büyük sorunlara yol açmıyor.
Yine de saat farkına ev sahipliği yapan en küçük metrekare olması, Märket adasına turistik bir değer katmış durumda.
Evrensel zaman uygulamasının temellerinden söz ederken; tüm dünyanın yatay bir düzlemde hayal edildiğinden söz etmiştik. Ancak elbette dünyanın gerçek bir şekli var!
Dünyanın küre şeklindeki orijinal şekli de saatlerin uygulanmasında belirleyici.
Meridyen adı verilen her bir dikey çizgi belirli bir saate eşitlenebilir; ancak meridyenlerin birleştiği noktalara ne olacak? Evet, hem Güney Kutbu hem de Kuzey Kutbu için bu durum geçerli.
Kutupların resmi birer saati yok. Kutuplarda bulunan araştırmacılar ya kendi ülkelerinin saatini ya da çevredeki en yakın şehir merkezinin saatini geçerli kabul ederek saat konusunun üstesinden gelmeye çalışıyorlar.
İtiraf edin, okuldaki coğrafya dersinde meridyenlerden bahsederken bu durum hiç de aklınıza gelmemişti.
İspanya, meridyen hesabına göre esasında İngiltere ile aynı saat dilimine dahil olmalı; yani farklı bir ifadeyle İspanya saatinin GMT’den bir farkı olmamalı. Ancak ülkede mevcut durumda, Almanya’nın saat dilimi olan GMT+1 geçerli.
Hatta bu saat farkı yüzünden İspanya ile kapı komşusu Portekiz ile arasında da 1 saatlik zaman farkı var.
Ülkenin zaman diliminde uygulanan bu kaymanın hikayesini de oldukça ilginç bulabilirsiniz. Hitler döneminde İspanya’da bulunan General Franco, Nazi Almanyası’yla dayanışmak için saatleri Almanya ile aynı hale getiriyor. İspanya saatlerinde hala; onlarca yıl öncesine ait bu talihsiz ittifakın lekesi var.
Ülkedeki gerçek güneş saati ile resmi zaman arasındaki farkın verimsizliğe neden olduğu da geçerli kabul edilen teorilerden sadece biri.
İspanyolların mesaiye başlaması saat 10.00’u bulurken; aynı meridyendeki diğer ülkelerin öğle yemeği molası verdiği 13.00 sularında İspanya’da 14.00 siestası başlamış oluyor.
İspanya’nın iflasın eşiğinden dönen bir ülke olması, bu nedenlerle tesadüf değil.
Zaman dilimi kavramına en ilginç yaklaşan ülkelerden biri de Kuzey Kore. Kuzey Kore’nin tuhaf uygulamalarıyla her zaman dikkat çeken devlet başkanı Kim Jong Un; Ağustos 2015’te yine şaşırtıcı bir adım atarak Japon emperyalizmine tepkisini saatleri değiştirerek verdi.
İkinci Dünya Savaşı’ndaki Japon işgalinden kurtulmalarının 70. yıl dönümünde ülkenin saat dilimi Güney Kore’ye göre yarım saat geri alınmış oldu.
Elbette bu durum iki ülke arasında ortak yönetilen fabrika türü işletmelerde aksaklıklara sebep olacağı endişesiyle karşılandı.
Neyse ki; Mayıs 2018’de iki Kore arasında bir ittifak sağlandı ve Kuzey Kore eski resmi saatine döndü.
Tüm dünyaya mesaj vermek isteyen bir ülke liderinin; saatlerle oynaması gerçekten de yerinde bir hamle olarak nitelendirilebilir.
Bir ülkenin dahil olduğu saat dilimi; onun hangi ülkelerle yakın ilişkide bulunabileceğini, hangi ülkelerle daha rahat ticaret yapabileceğini ve aynı dili konuşabileceğini de gösteriyor.
Yakın iş birliği içindeki ülkelerden biri güne yeni başlarken biri çoktan günü yarıladıysa büyük sorun.
Tayland da tüm bu nedenlerle 2001 yılında Greenwich düzenine isyan eden ülkelerden. Önce Londra yerine komşularına göre saatlerini ayarlamak istediğini belirten Tayland Başbakanı; 2008 yılında da South East Asian Standart Time (Güney Doğu Asya Standart Zamanı) önerisiyle gündeme geldi.
Her iki girişim de başarılı olmasa da; Tayland’ın zaman dilimleriyle problemi olduğunu artık tüm dünya biliyor.
İçinde “zaman” geçen bir konu başlığında; Einstein’in ünlü izafiyet teorisinden bahsetmemek olur mu hiç?
Özellikle Interstellar filmini izlediyseniz; bu konuya aşinalığınız vardır. Einstein’ın teorisine göre zaman dediğimiz son derece göreceli bir kavram. Bulunduğumuz yere, hangi hızla ve nasıl hareket ettiğimize göre zamanın geçiş hızı da değişiyor.
Kabaca belirtmek gerekirse; yer çekiminden uzaklaştıkça yaşlanma hızı artarken; uzayda hareket etme hızının artması yaşlanmayı yavaşlatıyor.
Takdir edersiniz ki; International Space Station (ISS) sakinleri için de zaman dilimi konusu oldukça kafa karıştırıcı. Türkçe adı Uluslararası Uzay İstasyonu olan ve alçak dünya yörüngesinde bulunan bu yapay uyduda astronotlar GMT saatini esas alıyor.
Ancak burada yeterince uzun bir zaman dilimi geçirebilirlerse; saatler kaçı gösterirse göstersin dünyadaki yaşıtlarına göre daha yavaş yaşlanabilirler.
2011 yılı sonunda sadece saatlerini değil; resmen içinde bulundukları günü değiştirmeyi başaran Samoa Adalar Topluluğu; ülkelerinin ticaretine ve ekonomisine yaptıkları katkı ile zaman dilimi kavramının ne kadar önemli olduğunu da gözler önüne seriyor.
Başlangıç meridyenine 180 derece mesafede yer alan “tarih değiştirme çizgisi” etrafında yön değiştiren Bağımsız Samoa Devleti; bu sayede Avustralya ve Yeni Zelanda gibi iş ortaklarına bir adım daha yaklaşmış oldu.
Tarih değiştirme çizgisi üzerinde yer değiştirmeden önce ülkenin Avustralya ile arasında 21 saat, Yeni Zelanda ile ise 23 saat fark vardı.
2011 yılında 30 Aralık’ı atlayarak doğrudan 31 Aralık tarihine geçen ülke bu sayede söz konusu ülkelerle arasındaki saat farkını sırasıyla 3 saat ve 1 saate düşürdü.
Bu stratejik hamle ile ömürlerinden bir gün feda eden Samoalılar o sene, tarihlerinde ilk ve son kez yeni yılı diğer herkesten önce kutlamış oldu.
Eğer siz de doğum günü, evlilik yıldönümü ya da yılbaşı gibi özel bir günü yılda iki kez kutlamayı düşünürseniz; Pasifik’te bulunan tarih değiştirme çizgisi etrafında birkaç tur atmayı da düşünebilirsiniz.
Yaz saati uygulamasının ilk olarak Amerikalı çiftçiler için ortaya çıktığı rivayet edilse de; en az kırsal alanda yaşayanlar kadar kentlerdeki iş yerlerinin ve alışveriş merkezlerinin de gün ışığına ihtiyacı var.
Hatta açık konuşmak gerekirse, iş adamlarının hükümetler üzerinde baskı oluşturması; çiftçilere göre daha mümkün.
Güneş ışığından daha fazla yararlanmak üzere yaz saati uygulamasına geçilmesi ve kış döneminde saatlerin tekrar eski haline dönmesi ise; tüm ülkelerde hayat bulan bir uygulama değil.
Bildiğiniz gibi Türkiye; Eylül 2016 itibariyle yaz saati uygulamasında kalmaya karar verdi ve saat dilimi bu tarihten sonra değişmedi. Bu karar tamamen ülkenin tasarrufunda bulunsa da; diğer ülkelerle yaşanan saat farkının 1 saatten 2 saate çıkabilmesine neden olduğu için bir tür karışıklığa da zemin hazırlıyor.
Yaz saatinin farklı uygulamalarına diğer örnek ise Amerika’dan. Amerika Birleşik Devletleri’nde bu uygulamaya kısmen yer veriliyor. Hawaii’de ve Arizona’nın büyük bölümünde Daylight Saving Time (DST) uygulanmıyor.
Arizona’nın büyük bölümünde dedik; çünkü eyaletin geri kalanına rağmen Navajo Nation olarak adlandırılan Kızılderili Koruma Bölgesi saatlerle oynamakta kararlı. Hal böyle olunca; yılın yarısında aynı eyalet içinde bile saat farkları yaşanabiliyor.
Türkiye; yaz saati uygulamasına geçtikten sonra zaman dilimini sabitleyen tek ülke değil.
Ağustos 2010’da Greenwich’e ev sahipliği yapan İngiltere bile kalıcı olarak yaz saatinde kalmayı tartıştı. Tartışmanın varmaya çalıştığı nokta; daha fazla enerji tasarrufu ile ülke ekonomisine katkı sağlamaktı.
2011 yılında ise Rusya, yaz saati uygulamasına geçtikten sonra tam 3 sene boyunca saatleri değiştirmedi.
Arjantin’de de aynı şekilde, yaz saati uygulamasının kalıcı bir uygulaması mevcut.
İsrail ise, yaz saati uygulamasına en ilginç şekilde yaklaşan ülkelerden biri. Ülkedeki yasayla koruma altına alınan kurala göre, yaz mevsimi en az 150 gün sürmeli. İsrail’de geçerli olan saatlerle ancak bu dönem tamamlandıktan sonra oynama yapılabilir.
Uzun uzun yollar aşarak seyahat etmek söz konusu olunca; tecrübeli gezginlerin ilk aklına gelen de saat farkları oluyor. Özellikle havalimanı transferi ve uçak saati gibi kritik konuları kim riske atmak ister ki?
Ancak aynı meridyen grubuna dahil olduğu ya da ülkelerin stratejik kararları nedeniyle tesadüfen aynı saati kullanmakta olan pek çok sürpriz destinasyon var. Örneğin İngiltere’de yaşayan biri dünyanın bir ucuna gidip yine de saatine dokunmayabilir.
GMT 00.00 saat diliminde bulunan başlıca adresler; İzlanda, Grönland (Danmarkshawn), Senegal ve Ghana gibi sıralanabilir.
Türkiye’den seyahat edenler ise Nairobi, Bağdat, Kuveyt, Riyad ve Moskova gibi destinasyonlar için saat ayarlaması yapmak zorunda değil.
Hawaii ve Alaska gibi birbirinden tamamen farklı; biri tamamen yaz mevsimini diğeri ise kış mevsimini çağrıştıran iki destinasyon için de ortak tek bir nokta bulacak olsaydık bu saat olurdu. Bahsi geçen her iki turizm noktası da, GMT-10 saat diliminde yer alıyor.
“Doğunun saati her zaman ileridedir.” Coğrafya dersi ile hayatının bir döneminde karşılaşan herkes bunu bilir.
Hatta bu nedenle; son yapılan araştırmalarda batıdan doğuya seyahat etmenin daha fazla “jet lag” sorununa yol açtığından söz ediliyor. Ne de olsa; yaşamadığınız bir sürenin hayatınızdan uçup gitmesi söz konusu.
Doğudan batıya geçerken ise; kazandığınız bonus zaman sayesinde kendinizi daha iyi hissedebiliyorsunuz.
Ancak sadece bu yazı boyunca bile; tüm dünyanın kabul ettiği kuralların ne kadar çok istisnaya tabi olduğuna birer birer şahit olduk. İşte batıdan doğuya geçme meselesi de tam olarak böyle.
Arjantin’den doğuya yani Paraguay’a doğru ilerlediğinizde normalde 1 saat kaybetmeniz gerekir. Ancak hemen üzülmeyin; çünkü normalde GMT-4 hatta belki GMT-5 olması gereken Arjantin; saatlerini her nedense GMT-3’e göre ayarlamış durumda! Bu durumda şaşırtıcı da olsa, Paraguay’a geçtiğinizde 1 saat kar edeceksiniz.
Bu istisnayı yaşayabileceğiniz bir başka nokta da Kanada sahilleri. Kanada’ya bağlı Newfoundland adası Kuzey Amerika geneline göre yarım saatlik zaman farkı uyguluyor.
Hal böyle olunca da, bu adadan “batı” yönünde Saint Pierre ya da Miquleon gibi bir Fransız adasına seyahat ederseniz; yarım saat kazanmanız gerekirken bu süreye elveda demek zorunda kalıyorsunuz.
Özellikle okyanuslarda seyahat edenler için dünyada saatler bir an olsun sabitlenmiyor.
Sizin de dünyayı gezmek gibi bir iddianız varsa; zaman dilimlerini gösteren dünya haritasını elinizden bir an olsun düşürmemelisiniz.