Aksaray İç Anadolu Bölgesi’nin ortasında yer alan şehirlerimiz arasındadır. 4,589 kilometre kare alanda 980 metre rakıma sahip olan şehrin güncel nüfusu 380 bin civarındadır.
Aksaray bölgesi, yüzyıllarca Anadolu’nun içinden geçen İpek Yolu üzerinde önemli bir geçiş noktası olmuştur.
Garsaura Kasabası, son Kapadokya kralı Kapadokya Archelaus tarafından Archelais olarak adlandırılmıştır. Roma döneminde şehir Colonia olarak biliniyordu ve önemli bir askeri merkez konumundaydı.
Aksaray, Anadolu için en önemli tuz kaynağı olan Tuz Gölü’ne yakın olmasından dolayı Osmanlı döneminde de zengindi.
Bölge, 1071’de Malazgirt Savaşı’ndan sonra Selçuklu Türklerinin kontrolü altına girmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti Aksaray ve çevresinde önemli simge yapılar bırakmıştır.
14. yüzyılda bölgede bulunan Faslı gezgin İbn Battuta, Aksaray’ı su yolları ve bahçelerle çevrili güzel bir şehir olduğunu belirterek övmüştür.
Aksaray, Karamanlılarla uzun süren bir mücadelenin ardından 1470 yılında İshak Paşa tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na dahil edildi. Kentten birçok aile fethedilen İstanbul’a taşındı. İstanbul’daki Aksaray semtinin tarihi de bu şekilde başlamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümdarlığına kadarki dönemde Aksaray Karaman’a bağlı bir kaza olarak idare olunmuş, bu dönemden sonra ise Karaman sancağına bağlı olan bir sancak haline getirilmiştir. Aksaray’ın sancak statüsü Cumhuriyetin kurulmasına kadar sürmüştür.
1920 senesinde il haline getirilen Aksaray 1933’e kadar bu statüsünü korumuştur. 1933 senesinde Aksaray yeniden ilçe statüsüne düşürülerek Niğde vilayetine bağlanmıştır. Bu durum 1989’a kadar sürmüştür. Bu dönemde Aksaray’ın hem nüfus hem de ekonomik yönden gelişimi ile 1989’da il statüsü yeniden getirilmiştir.
Aksaray, 1140’lı yıllardan bu yana Türk egemenliğinde kalmış bir şehirdir. Özellikle Anadolu Selçuklu döneminde şehre medrese, saray, tekke ve zaviye gibi çok sayıda eser kazandırılmıştır. Şehrin İpek Yolu ticaret rotası üzerinde yer alması sebebiyle Anadolu Selçuklu yönetimi bölgeye kervansaraylar yaparak tüccarların güvenliği ve rahatını sağlamak istemiştir. Gelişen ticaretle birlikte şehre farklı bölgelerden çok sayıda tüccar ve alim akın etmiştir.
Aksaray şehri Anadolu Selçukluları döneminde askeri açıdan da bir önemli bir garnizon olarak kullanılmıştır. Bu sebeple şehre birçok askeri bina yapılmıştır. Antik Arkhelais adının bugünkü Aksaray şekline gelmesi de bu döneme tekabül etmektedir. Sultan 2. Kılıçarslan bölgeye bir garnizon kurmuş ve adını bu şekilde koymuştur. Garnizonun adı daha sonra şehrin adının da Türkçeleşerek Aksaray’a çevrilmesinde etkili olmuştur.
Söz konusu dönemde askeri açıdan Aksaray’ın önem kazanması, onun bir anlamda “ikinci başkent” haline gelmesini de sağlamıştır. Selçuklular Aksaray’ı çeşitli seferlerde üs olarak kullanmış, buraya askeri yığınaklar yapmıştır. Aksaray’a Selçuklu hanedanının verdiği önemi gösteren bir başka olay da Sultan 2. Kılıçarslan’ın buraya defnedilmesidir. 2. Kılıçarslan’ın türbesi Aksaray’da bulunmaktadır.
İçindekiler
Karasal iklim özelliklerine sahip olan Aksaray’da yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve sert geçer. Şehirde sıcaklık ortalaması kış aylarında 2, yaz aylarında 21 C civarında seyretmektedir. Şehre yılda ortalama düşen yağış miktarı 340 mm civarındadır. Özellikle yaz mevsiminde nem oranında ciddi düşüş gözlenmektedir.
Aksaray’a yılın her döneminde gitmeniz mümkündür. Ne yaz ne de kış mevsim özellikleri, gezinizi engelleyebilecek boyutlara ulaşmayacaktır. Ancak yağışlar için önceden önlem almanız faydalı olacaktır.
İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan Aksaray’a Türkiye’nin farklı şehirlerinden çeşitli ulaşım imkanları bulunur. Hemen hemen tüm büyükşehirlerden Aksaray’a şehirlerarası otobüs firmaları ile ulaşım sağlanabilir.
Aksaray’da havalimanı bulunmamaktadır. Hava yolu ile Aksaray’a gelmek istiyorsanız Bulunduğunuz şehirden Kayseri’ye ya da Nevşehir Kapadokya Havalimanı‘na uçakla gelerek buradan Aksaray’a geçebilirsiniz. İki havalimanından da Aksaray’a giden servisler bulunmaktadır.
Aksaray İstanbul’a 690 km (7,5 saat), Ankara’ya 242 km (3 saat), İzmir’e 686 km, Antalya’ya 458 km (5 saat), Kayseri’ye 158 km (2 saat) uzaklıktadır. Aksaray’a kendi aracınızla gelmeyi tercih ediyorsanız kilometre hesabını yaparak hazırlıklarınızı tamamlamalısınız.
Aksaray deyince elbette ilk akla gelen yerlerden biri Melendiz Irmağı boyunca uzanan Ihlara Vadisi’dir. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada haklı bir şöhrete sahip olan bu eşsiz benzersiz doğa harikası birçok açıdan sıra dışı özelliklere sahiptir.
Antik tarihsel metinlerde Peristremma adıyla bilinen Vadi yüzlerce yıllık tarihi ile dikkat çekmektedir.
Aksaray’a bağlı Güzelyurt’ta yer alan Vadi, dünyanın en ünlü kanyonlarından biridir. 18 kilometreyi aşmakla birlikte 200 metre genişlik ve 150 metre derinliğe sahiptir.
Görkemli yapısıyla Ihlara Vadisi tarihte çok sayıda insan yerleşimine de ev sahipliği yapmıştır.
Tarihin farklı dönemlerinde insanlar vadi boyunca yerleşim birimleri kurmuş, buraya konutların yanı sıra ticari mekanlar ve ibadethaneler inşa etmiştir. Bu özelliğe sahip vadiler arasında Ihlara Vadisi büyüklük anlamında dünyada liderdir. Tüm bu özellikleri ile bölge sadece bir doğa harikası değil aynı zamanda insanlık tarihi açısından önemli bir kültür merkezidir.
Melendiz Irmağı çevresindeki vadide yer alan kayaçlar, suyun da etkisiyle, kolay şekillendirilebilir bir yumuşaklığa sahip olmuştur. Bu sebeple yörede yaşayan insanlar kayaçları yontarak farklı yapıları görece kolay bir şekilde inşa edebilmiştir. Başka bir deyişle vadinin yapısı, insan yerleşimleri için zemin hazırlamıştır.
Melendiz Irmağı’nın binlerce yılda yaptığı doğal etki de bölgedeki doğal yapıların oluşumuna katkı sağlamıştır.
Melendiz’in vadi içinde mendereslerle birlikte 20 kilometreye yaklaşan akışı, oldukça etkileyici bir görünüm vermektedir.
Vadi boyunca akan su otuz civarında menderese sahiptir. Bu menderesler vadide yer alan kayaçları aşındırmakta ve yumuşatarak onları yapılaşmaya uygun bir hale getirmektedir.
Vadi’nin kendine has coğrafi koşullara sahip olması iklimini de doğrudan etkilemiştir. Aksaray şehri de vadinin bağlı olduğu Güzelyurt ilçesi de genellikle karasal iklim özellikleri sergilerken bu, Ihlara Vadisi’nde birden değişir.
Vadi boyunca karasal değil Akdeniz iklimi görülmektedir. Özellikle vadi tabanı mikro klima bir alan olarak gösterilmektedir. İklimdeki bu özgün nitelik sayesinde vadi boyunca Akdeniz iklimine has ürünler de yetiştirilebilmektedir. Aksaray’daki Ihlara Vadisi’ne gelip burada antep fıstığı yetiştirildiğini görürseniz şaşırmamalısınız! Çünkü Ihlara’da şartlar çok farklı.
Doğal güzellikleri ile benzersiz özellikler taşıyan Ihlara Vadisi taşıdığı tarihi miras ile de dikkat çekmektedir. Hristiyanlığın erken dönemine ait yüzlerce eser bölgede yer aldığından dünyanın farklı ülkelerinden çok sayıda ziyaretçi her yıl Ihlara Vadisi’ne gelmektedir.
Genellikle Kapadokya tarzında mimari özelliklere sahip Hristiyan yapılarının 14’ü günümüzde ayaktadır ve ziyaretçilere açıktır. Vadide toplam 104 ibadethanenin yer aldığı bilinmektedir. Ancak bunların çoğu farklı sebeplerle hasar görmüş ya da ortadan kalkmış durumdadır.
Milattan sonra 3. ve 4. Yüzyıllarda yoğunlaşan yapılaşmalar Vadi’nin bir kültür ve medeniyet merkezi haline gelmesini sağlamıştır.
Ihlara Vadisi’nde kayaçların yeniden şekillendirilmesiyle yapılan fresk yapıdaki kiliselerden bazıları şunlardır: Kokar, Pürenli Seki, Yılanlı ve Ağaçaltı. Vadi’de yer alan bu kiliseler Kapadokya’dakilere benzer şekilde dizayn edilmiştir. Bu benzerlik hem inşa döneminin Kapadokya’dakilerle yakın olması hem de doğal şartların benzerliğinden kaynaklanmaktadır. İki bölgede de doğal kuvvetlerin etkisiyle şekillenmeler söz konusudur.
Bununla birlikte, Ihlara Vadisi’nin Belisırma tarafında farklı üsluba sahip Hristiyan yapıları da bulunmaktadır. Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) döneminde inşa edilen bu yapılar, Vadi tabanındakinden farklı olarak Bizans mimari üslubuna yakındır.
Ihlara Vadisi civarında ilk Hristiyanlara ait dini yapıların yanı sıra çok sayıda doğal güzellik de yer alıyor. Su sıcaklığının 50 C’ye yaklaştığı Ziga Kaplıcaları da onlardan biri.
İmar izninin bulunmadığı, koruma altına bir bölgede yer alan Ziga Kaplıcaları suyunun bir çok rahatsızlığa iyi geldiği söyleniyor. Koruma altına alındığından kaplıca çevresinde konaklama ya da başka ihtiyaçları karşılamak üzere herhangi bir tesis bulunmuyor. Bu sebeple, eğer gelmeyi düşünürseniz günü birlik olacak şekilde, yalnızca görmek için gelmelisiniz.
Ihlara Vadisi’nde bulunan Ağaç Altı kilisesi toprak altında inşa edilen orijinal mimari üsluba sahip dini yapılardan sadece birisidir.
Serbest haç planına göre inşa edilen yapıda yer alan freskler ve diğer süslemelerin tamamına yakını günümüzde yok olmak üzeredir. Ancak yine de bunların var olduğuna dair izlere rastlayabilirsiniz.
İsminden de anlaşılabileceği üzere toprak altından giriş sağlanan kilise, hem doğal şartlar hem de insan etkisiyle bugüne kadar oldukça çok hasar alarak ulaşmıştır.
Kilisede erken dönem Hristiyanlık mimarisine damgasını vuran tasvirler ise hala görülebilmektedir.
Ihlara Vadisi’nde yer alan Kara Gedik Kilisesi (diğer adıyla Aziz Ermolaos Kilisesi) Ihlara Vadisi’nde kayaçların oyulması suretiyle inşa edilen dini yapılardan biridir.
Vadi’nin Belisırma tarafındaki Doğu Roma eserleri arasında yer alan yapıda Bizans mimari üslubu göze çarpmaktadır.
Ağaç Altı Kilisesi’ne kıyasla daha çok hasar görmüştür ve süslemelerin çoğu günümüze ulaşamamıştır. Kilisenin, sahip olduğu kapalı haç mimarisi sebebiyle 11. Yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir.
Ihlara Vadisi’nin sonunda, Belisırma köyü sınırla içinde yer alan Kırkdamaltı Kilisesi, diğer dini yapılardan farklı olarak Gürcü tarihinde meşhur bir figür olan Prenses Tamara tarafından inşa ettirilmiştir.
13. yüzyıl sonlarında yapıldığı düşünülen kilisenin duvarlarında Hristiyanlık tarihine dair çok sayıda sahne etkileyici bir biçimde resmedilmiştir.
Ihlara Vadisi’nde bulunan Sümbüllü Kilise, bölgede bulunan dini yapılar içinde en çok ilgi gören ve en güzel mimari özellikleri taşıyan kilisedir. Mimari yapısı sebebiyle, manastır gibi daha büyük ölçekli bir kompleksin bir parçası olarak tasarlandığı tahmin edilmektedir.
Dikdörtgen yapıdaki iki parçalı kilisede Hristiyanlık tarihine ve İncil’e atıflar yapan birçok süsleme yer almaktadır.
Sümbüllü Kilise, vadi tabanında kayaçların oyulmasıyla elde edilen mimari harikalardan yalnızca biridir. Özellikle melek ve Meryem Ana tasvirleriyle büyüleyici bir güzelliği ziyaretçilerine sunmaktadır.
11 ila 12. Yüzyıl arasında yapıldığı tahmin edilen Pürenli Seki kilisesinde Hristiyanlık tarihini anlatan çok sayıda etkileyici fresk bulunmaktadır.
Bugüne kadar bir kısmı oluşan freskleri Ihlara Vadisi’nde geldiğinizde mutlaka görmelisiniz.
Hristiyanlığın Roma İmparatorluğu döneminde yaygınlık kazanmaya başladığı ilk dönemde yapılan, Hristiyanlığın ilk kiliselerinden bir olarak gösterilen Ala Kilise, Ihlara Vadisi’nde görmeniz gereken dini yapıların başında yer almaktadır.
İsa’nın Doğumu ve Akşam Yemeği’ni konu alan etkileyici freskleri ile yerli ve yabancı çok sayıda turistin ilgisini çekmektedir.
Ihlara Vadisi’nin sonunda, Belisırma bölgesinde yer alan dini yapı, maalesef bir dönem samanlık olarak kullanılmış, bu sebeple Bahattin Samanlığı Kilisesi adını almıştır.
10 ila 11. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmekle birlikte inşa tarihine ilişkin herhangi bir kayda rastlanmamıştır.
Vadideki birçok kiliseden farklı olarak içinde yer alan dini tasvirlerin tamamına yakını iyi durumdadır. Özellikle peygamber ve havarilerine dair çeşitli sahneleri gösteren freskleri ilgi çekicidir.
Ihlara Vadisi turunuzun son ayağında Bahattin Samanlığı Kilisesi’ne mutlaka uğramalı ve sahip olduğu etkileyici atmosfere tanıklık etmelisiniz.
Ihlara Vadisi’nde bulunan dini yapılardan en ilginç hikayeye sahip olanı kuşkusuz Yılanlı Kilise’dir.
Kilise adını duvarlarındaki freskten almaktadır. Bu freskte bir kadın dört oğlunu temsil eden dört yılan tarafından ısırılmaktadır. Bu evlatlar annelerine itaatsizlik eden ve ona zararı dokunan kişilerdir.
Bunun dışında kilise, genel olarak iyi durumdadır ve turistlerin ziyaretine açıktır.
Adından da anlaşılacağı üzere, antik dönemde ışıklandırma için kullanılan bir madde olan bezirin yapıldığı yer olan bezirhane, Ihlara Vadisi’nin sonundaki Belisırma Köyü sınırları içinde yer alıyor.
Kayaçların şekillendirilmesiyle oluşturulan yapı Ala Kilise’nin yakınında bulunuyor. 12 ila 13. Yüzyıllar arasında inşa edildiği tahmin ediliyor.
Aksaray’da günümüze kadar ulaşan tarihi Türk yapılarının tamamına yakını Selçuklu mimarisini taşımaktadır.
15. yüzyılda Karamanoğlu idaresindeki Aksaray’da inşa edilen Zinciriye günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Müzede, Aksaray’da antik çağlardan bu yana bulunan hemen hemen tüm kültür ve medeniyet birikimine ait eserler bulunmaktadır.
Tarihe meraklı ziyaretçiler için mükemmel bir mekan olan Aksaray Müzesi’ni (Zinciriye Medresesi) şehre geldiğinizde mutlaka görmelisiniz.
Müzenin yakınında ayrıca Osmanlı’nın son döneminde Hacı Ali Paşa adlı bir serasker tarafından inşa ettirilen Paşa Hamamı’na da uğrayabilirsiniz. Altı kubbeli yapı günümüzde de hamam olarak erkek ve kadınlar için ayrı bölümler halinde kullanılmaktadır.
Aksaray’da, Konya yolu üzerinde yer alan tarihi yapı, diğer yapılar gibi Anadolu Selçuklular dönemine ait izler taşımaktadır.
13. Yüzyılın ilk yarısında dönemin sultanı Alaattin Keykubad’ın emriyle inşa edilen han bölgedeki ticareti kolaylaştırmayı hedeflemiştir.
İpek Yolu üzerinde konumlanan Aksaray, Selçuklular döneminde tüccar gruplarının uğrak yeri haline gelen bir şehir olmuştur. Sultan Hanı da dönemin Aksarayının üstlendiği rolü göstermesi açısından önemlidir.
Yapının, dünden bugüne Anadolu’da inşa edinmiş en geniş kervansaray olduğu bilinmektedir. Şehrin sembolleri arasında gösterilen Sultan Hanı’na mutlaka uğramalısınız.
İtalya’da Pisa ne ise Türkiye’de Eğri Minare odur!
Yörede Kızıl Minare ismiyle bilinen Eğri Minare, adından da anlaşılacağı üzere, İtalya’daki meşhur kule gibi eğri bir şekilde durmaktadır.
13. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen yapı, Anadolu Selçuklularının Aksaray’da yaptığı en önemli eserlerden biridir.
Şehir merkezinde gezerken kolayca fark edebileceğiniz Eğri Minare önünde fotoğraf çektirmeden Aksaray’dan ayrılmamalısınız.
Aksaray deyince akla elbette ilkin Ihlara Vadisi geliyor. Vadiye geldiğinizde burada yüzlerce çeşit hediyelik eşya seçeneği ile karşılaşacaksınız. Ihlara Vadisi’ni hatırlatacak biblolar, heykelcikler, magnetler, baskılar ve elbiseler alabilirsiniz.
Aksaray’ın meşhur olduğu alanlar Ihlara Vadisi ile sınırlı değil elbette. Bunun dışında, Aksaray’ın dokumacılığıyla ünlü olduğunu da unutmamalısınız. Sadece ülkemizde değil dünyada da haklı bir üne sahip olan Aksaray Taşpınar el dokuması halılar bölgenin zengin kültür ve medeniyet birikimini dokuma tezgahına taşıyor.
Hititlerden başlayarak Roma, Selçuklu ve Osmanlı hakimiyeti gören, onlarca farklı medeniyete ev sahipliği yapan Aksaray’da dokunan bu geleneksel halılar, bu tarihi mirasa ait desenleri bugüne getiriyor. Karaman koyunundan elde edilen bir yün çeşidi ile özel olarak dokunan halılar evleri süslüyor. Halının dışında çeşitli dokuma ve örme ürünlerini de bulabilirsiniz.
Aksaray mutfağının temelini, diğer birçok Anadolu şehrinde olduğu gibi buğday ve buğday mamülleri oluşturur. Yufka, çörek, kuskustan yapılan pilav, soğanlama, çiğleme ve benzer geleneksel yemeklerin yanı sıra Aksaray dolma mantısını da mutlaka denemelisiniz.
Aksaray şehir merkezinde ve ilçelerinde gece hayatı oldukça sınırlı düzeydedir. Ancak üniversitenin açılmasından sonra özellikle şehir merkezinde kafe ve benzeri mekanların sayısı artmıştır.
Gündüz saatlerinde şehir merkezinde açık çok sayıda kafe ve restoran bulabilirsiniz.
Akşam saatlerinde açık mekanların sayısı azalsa da merkezde alkollü ve alkolsüz seçeneklerle mekanlar bulabilirsiniz.
Aksaray şehri doğal güzelliklerinin yanında festival, şenlik ve çeşitli aktiviteler açısından özellikle bahar ve yaz aylarında birçok alternatif sunar.
Yılın farklı dönemlerinde ilginizi çekebilecek birçok aktiviteye rastlayabilirsiniz.
Bir dönem çocukların en büyük eğlencelerinden biri olan uçurtma günümüzde giderek unutulan bir gelenek haline geliyor. Bu güzel geleneği canlandırabilmek adına Aksaray’da her 23 Nisan günü uçurtma şenliği düzenlenir.
Çocuklara özel hazırlanan bu etkinliğe farklı şehirlerden pek çok çocuk aileleriyle birlikte katılır. 1 Nisan’dan itibaren başvurunuzu yaparak siz de bu özel şenliğe katılabilirsiniz.
Yazın başlamasıyla birçok şehirde olduğu gibi Aksaray’da birçok şenlik düzenlenir. Bunlardan en geniş kapsamlısı Aksaray Üniversitesi tarafından geleneksel hale getirilen Bilim, Bahar, Sanat ve Kültür Şenliği’dir.
Üniversite Rektörlüğü’nün öncülüğünde düzenlenen bu şenliğe üniversite öğrencilerinin yanı sıra Aksaray ve çevre illerden binlerce kişi katılmaktadır. Konserler, atölyeler, etkinlikler ve kültürel aktivitelerle dolu şenliğe siz de katılabilirsiniz.
Geleneksel şenlik dışında Aksaray Üniversitesi tarafından yılın farklı dönemlerinde çeşitli alanlarda çok sayıda etkinlik de dışarıdan katılıma açık olarak düzenlenmektedir.
Yaklaşan etkinliklerden bazıları şunlardır: Uluslararası Kapadokya Sosyal Bilimler Öğrenci Kongresi, 4. Aksaray Sempozyumu ve 7. Uluslararası KOP Bölgesel Kalkınma Sempozyumu.
Aksaray’ın sembolleri arasında yer alan Ihlara Vadisi, sunduğu eşsiz doğal güzelliğin yanı sıra festivallerle de öne çıkıyor.
Her yıl Eylül ayında düzenlenen geleneksel Ihlara Kültür ve Turizm Festivali Vadi’nin tanıtıma katkı sağlarken çeşitli aktivitelerle katılımcılara eğlenceli vakit geçirme imkanı sunuyor. Aksaray Belediyesi’nin öncülüğünde organize edilen etkinliklere binlerce vatandaş katılıyor.
Festivalin en çok dikkat çeken etkinliği ise hiç kuşkusuz Ihlara Vadisi Yürüyüşü! Ihlara Vadisi’nin girişinden başlayarak Belisırma köyüne kadar süren yaklaşık 3 kilometrelik parkura vali, belediye başkanı, çeşitli kamu kurum görevlileri ve vatandaşlar katılıyor.
Yürüyüş sayesinde Vadi’nin güzelliklerine dikkat çekiliyor. Siz de benzersiz doğa harikası Ihlara Vadisi’ni yürüyerek keşfetmek istiyorsanız bu etkinlik kaçmaz!
Aksaray Belediyesi tarafından her yılın Mayıs ayında şehir merkezinde düzenlenen festival gençlerin büyük ilgisini çekiyor. Ünlü sanatçıların konserleriyle renk kattığı festivale binlerce kişi katılıyor.
Aksaray Belediyesi Gençlik Festivali’nin dışında dini ve milli bayramlarda ve çeşitli özel günlerde şehir merkezinde çok sayıda etkinliğe imza atmaktadır.