Fransa’nın kuzeydoğusunda bulunan Alsace bölgesinin başkentidir Colmar. Aynı zamanda Avrupa’nın en romantik yerlerinden biridir.
Baktığınız kartpostalların hayat bulmuş hali ya da masalın içinde dolaşır gibi hissettiren muazzam bir kasaba. Sadece Fransa’nın değil; konumu ve geçmişinden dolayı Almanya ve İsviçre’nin etkisini de üstünde taşıyor. İşin aslını söylemek gerekirse, bu sentez ile birlikte Colmar daha da çekici oluyor.
Son zamanlarda popülaritesi yükselen Colmar, Alsace Bölgesi şaraplarının elde edildiği bağların büyük kısmına ev sahipliği yapıyor.
Bu güzel bağların yanı sıra; mimari dokusu, Arnavut kaldırımlı nostaljik sokakları, sevimli dükkanları ve enfes tatlılarıyla ziyaretçilerine başka dünyada gibi hissettiren bir şehir.
Benzersiz masal diyarı Colmar’da nereler gezilmeli, nasıl gezilmeli, neler yapılmalı? Her bir sorunun yanıtını sizler için derledik, toparladık.
Şehrin kendisi başlı başına mimari bir şaheser. Her binasının kendine has dokusu var. Bu anlamda ruhunuzu ve gözünüzü doyurmak isterseniz, önce kasabanın sokaklarında keşfe çıkın.
Sonrasında mutlaka spesifik olan bölgeleri ziyaret edin. Zaten küçük bir şehir olduğu için geziniz de rahat olacak. Ayrıca, keyifli bir yer oluşundan dolayı zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız.
New York Liberty Adası’nda bulunan meşhur Özgürlük Anıtı’nın bir kopyası, Bartholdi Müzesi girişinde misafirleri karşılıyor.
Çünkü Özgürlük Anıtı’nı tasarlayan heykeltıraş Frederic Auguste Bartholdi’nin doğum yeri burası. Ona olan saygıdan ötürü, eserin bir kopyası kasabaya yerleştirilmiş.
Adından anlaşıldığı üzere; üstünde bulunan kafa figürleri sebebiyle oldukça ilgi çeken ahşap bir binadır.
1600’lü yıllardan kalma bu yapı, aynı zamanda Colmar’ın en popüler otel ve restoranlarından biridir.
Pfister Evi, 16. yüzyıldan kalma bir binadır ve duvar resimleriyle ünlenmiştir.
Kasabada en çok fotoğrafı çekilen yapılardan biri olduğu söylenebilir. Sokaklarda gezerken direkt fark edebileceğiniz çekiciliktedir.
Şehrin en dikkat çekici eserlerinden biridir.
General Lazara Schwendi’nin bronz heykelinin önünde bulunan çeşme, II. Dünya Savaşı’ndan sonra yenilenmiş ve günümüzdeki halini kazanmıştır.
St. Martin’s Katedrali, Roma Katolik kilisesidir.
Gotik mimarinin en başarılı örneklerinden biri olarak, Colmar’ın görülmesi gereken yapıları arasında yer alıyor.
Ünlü heykeltıraş Bartholdi, Colmar için çok önemli bir sanatçı. Özgürlük Heykeli’nin kopyası ile merhaba diyen müzesinin içinde en özel eserleri sergileniyor.
Küçük fakat etki yaratan bir müze olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca, ziyaretçi sayısı da oldukça fazla. Colmar’a gelip, buranın en kıymetli sanatçısının müzesini görmeden dönmek olmaz.
Kasabanın merkezinde bulunan müzeye yürüyerek varabilirsiniz. Müze, pazartesi günleri hariç her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Giriş ücreti 6 € değerindedir.
13. yüzyılda Dominik kız kardeşler manastırı olarak hizmet veren bina, daha sonra güzel sanatlar müzesine dönüştürülmüş.
İçerisinde Picasso ve Renoir gibi sanatçıların tabloları başta olmak üzere; Orta Çağ’dan kalma zırhlar, antika mobilyalar ve sanat eseri niteliğindeki eşyalar sergilenmektedir. Güzel sanat tutkunlarını mutlu edecek bir müzedir.
Bu müzede en çok ilgi çeken ve mutlaka görülmesi gereken eserlerin başında Isenheim Sunağı gelir. Alman heykeltıraş Matthias Grünewald’a ait olan resim, iki sabit ve dört adet dönen kanat üzerine yapılmıştır. Hem sanatçının hem de panel ressamlığının en önemli eserlerinden biridir.
Colmar küçük bir yer olduğu için her yere yürüyerek varabilirsiniz; Unterliden Müzesi de buna dahil.
Giriş ücreti 13 € olan müzenin ziyaret saatleri ise; Çarşamba-Pazartesi arası 09.00-18.00 arasıdır. Salı günleri müze kapalıdır. Her ayın ilk perşembesi de 20.00’e kadar ziyarete açıktır.
Küçük fakat mimari açıdan etkileyici bir kilisedir.
Özellikle Schonguar Tablosu başta olmak üzere, içerisinde sergilenen sanat eserleriyle bir müze değeri de taşıdığı söylenebilir. Ve en çok da bu sebepten dolayı ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Çocukların ve çocuk ruhluların kalbini çalacak mükemmel bir müze.
Colmar’ın tam kalbinde bulunan ve leylek yuvası olarak adlandırılan bu rengarenk binada; çizgi romanlar, posterler ve suluboya eserler sergileniyor.
Dükkan kısmında ise; lezzet dolu ürünlerin yanı sıra, figürler ve hediyelik eşyalar da satılıyor.
Haftanın her günü 10.00-18.30 saatleri arası ziyarete açıktır; sadece 12.30-13.30 saatlerinde öğle tatiline girmektedir.
Müze girişleri; 5 yaş altı çocuklar için ücretsiz, 5-13 yaş arası çocuklar için 3 €, 13 yaş üstü ziyaretçiler için 5 € değerindedir.
Fransızca ismi Musee du Jouet olan müze, 1800’lü yıllardan günümüze kadar uzanan bir zaman diliminin oyuncaklarını sergiliyor.
Kulağa çocuklu aileler için ideal bir yer gibi gelse de içindeki çocuğu özleyen tüm yetişkinlerin de görmesi gereken keyifli bir müzedir.
Üstelik pek çok kişinin anılarını canlandıracak oyuncaklar görmesi söz konusu.
Küçük bir müze olduğu için kısa sürede tamamını gezebilirsiniz.
Colmar’ın şehir merkezinde konumlanmış olan müzeye yürüyerek gidebilirsiniz.
Müze giriş ücretleri yetişkinler için 5,90 €; öğrenciler için 4,50 € değerindedir. 8 yaş altı çocuklar için giriş ücretsizdir.
Müze; temmuz, ağustos ve aralık aylarında 10.00-18.00 saatleri arası her gün ziyarete açıktır. Diğer aylarda ise; salı günleri hariç her gün 10.00-17.00 arası ziyaret edilebilir.
Colmar’ın en turistik bölgesi olan Küçük Venedik; ortasından geçen ve Ren Nehri’nin uzantısı olan Launch Nehri‘nin etrafına dizilmiş muhteşem Orta Çağ evleriyle insanı büyülüyor.
Kanalda gondol turu yapabilir, Arnavut kaldırımlı sokaklarında doyasıya gezebilir, köprülerinden yürüyerek geçebilir ve bol bol fotoğraf çekebilirsiniz.
Petite Venice içinde kurulan Marche Covert yani, semt pazarını da mutlaka ziyaret etmelisiniz. Her yer gibi, bu bölgeye yürüyerek gelmek mümkün.
Şehrin en popüler caddelerinden biridir. Colmar’ın masalsı mimarisinin en güzel örneklerini burada görebilirsiniz.
Türkçe anlamı, Fırıncılar Sokağı olan Rue des Boulanders’te kendinizi, binalara bakmak için kafanız havada geziyor şekilde yakalayabilirsiniz.
Şehrin küçük olmasından dolayı, buraya da yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz.
Paris’te bulunan Champ de Mars parkının, Colmar’a uyarlanmış küçük bir halidir.
Kendine has huzurlu bir atmosfere sahip olan parka gidip, oturmanın ve orada yapılan lezzetli yiyeceklerin keyfini sürün. Hatta Noel döneminde giderseniz, Noel pazarına da denk gelebilirsiniz.
Eski şehir merkezinin biraz dışında bulunan Champ de Mars parkına yürüyerek ulaşabilirsiniz.
Meşhur Prifer Evi’nin de bulunduğu sokak olan Rue des Marchands, Colmar’ın ruhunu en iyi hissettiren yerlerden biri.
Aynı zamanda şehrin merkezi olduğu için tüm yollar sizi buraya çıkaracaktır.
Gezerken her detayının tadını çıkarmaya bakın; zamanda yolculuk yapıyor hissi yaşayacaksınız.