Bilgili, Kızıl ve Tombul.
İlginç bir şekilde bu 3 lakap da İtalya’nın kuzey şehirlerinden biri olan Bologna şehrine ait.
Avrupa’nın ilk üniversitesi olarak bilinen Bologna Üniversitesi’ne ev sahipliği yapmasından dolayı Bilgili olarak adlandırılmış.
Kızıl olmasının ise bilinen iki sebebi var. En görünür sebebi şehrin tüm mimarisinde kızıl rengin hakim olması. Diğer bir inanışa göre de, şehre kızıl denmesi şehri 1990’lara kadar sol partilerin yönetmesi ve halen şehirde çoğunluk olarak sol görüşten insanların yaşamasından kaynaklanıyor. Ayrıca şehir halkı hem Fransız işgali hem de Nazi işgali sırasında düşmana şiddetle karşı koymalarıyla efsaneleşmiş.
Tombul Bologna; çünkü şehir İtalyan gastronomik zenginliğinin önemli bir kısmını oluşturan yemeklerin ana vatanı. Bolonez kelimesinin geldiği, Bologna usulü müthiş lezzette lazanyaların yapıldığı ilk şehir burası.
Küçük bir şehir olmasına rağmen sürprizlerle dolu olan Bologna, İtalya’nın turist akınına uğrayan diğer büyük şehirlerinden biraz uzaklaşarak huzurla bir Orta Çağ kentinde dolaşmak isteyenler için etkileyici bir alternatif.
Ocak 2019’da günübirlik olacak şekilde bulunduğum Bologna ile ilgili deneyimlerimi paylaştığım yazının sizin için yararlı olmasını diliyorum. Keyifli okumalar!
İçindekiler
Orta Çağ’ın izlerini taşıyan Bologna, Kuzey İtalya’nın eyaletlerinden biri olan Emilia-Romagna eyaletinin başkenti ve en büyük şehridir. İtalya’nın en çok nüfusa sahip olan 7. şehri ve şehirde yaklaşık 1 milyon insan yaşamaktadır.
Bologna, önemli bir tarım, endüstri, finans ve transit geçiş alanıdır. İtalya’ya gidebilmek için geçerli bir Schengen vizesine sahip olmak zorunludur. Türkiye’de İtalya vize hizmetlerinden resmi olarak İdata sorumlu.
Türkiye’den Bologna’ya direkt uçuşlar gerçekleşmektedir fakat dilerseniz İtalya’nın diğer şehirlerinden de Bologna’ya ulaşım sağlayabilirsiniz.
İtalya’nın en çok ziyaret edilen şehirlerinden olan Venedik ve Floransa şehirleri arasındaki bölgede kalan şehir, her ikisine de yaklaşık 1 saat uzaklıktadır. Her iki şehre de trenle ulaşım sağlayabilirsiniz. Tren biletlerini tren istasyonlarındaki bilet makinelerinden veya gişelerden satın alabilirsiniz.
Bologna şehri içerisinde ulaşımı sağlamanın en kolay ve en zevkli yolu ise şehri yürüyerek gezmek. 45 kilometreyi bulan üstü kapalı “portico” adı verilen geniş kaldırımlarının çatı ve kemer süslemeleriyle bu şehirde yürürken bir an bile yorulmayacaksınız.
Bu şehirde gezmek, adeta bir Orta Çağ şehrinde yaşıyormuşsunuz hissi yaşamanıza sebep olacaktır.
Şehir merkezinin geniş kaldırımları ve otantik sokakları arasında gezerken şehrin ünlü kulelerini birçok noktadan görebileceksiniz.
Kuleleri, kiliseleri ve geniş kaldırımlarıyla ünlenmiş Bologna’nın şehir merkezi özenle korunmuş tarihi ve kültürel bir merkezdir.
Tren istasyonundan Bologna şehir merkezine ulaşım yürüyerek yaklaşık 20 dakika sürmektedir. Bu küçük şehirde toplu taşıma kullanmaya yönelmek yerine şehrin geniş kaldırımlarında yürümeyi tercih edebilirsiniz.
Öğrenci şehri olmasından dolayı, Bologna’da bisiklet kullanımı da oldukça yaygın. Haliyle, eğer dilerseniz bisiklet kiralayarak da Bologna’da ulaşım sağlayabilirsiniz.
Bologna özellikle bahar ve yaz aylarında diğer aylara oranla daha fazla ziyaret ediliyor. Bu sebeple bu tarihlerde bir seyahat planlıyorsanız uygun fiyatlardan yararlanabilmek için erken rezervasyon yapmanızı tavsiye ederim.
Bologna şehrini temel hatlarıyla ve rahatça keşfetmeniz için 2 gün yeterli olacaktır. Fakat eğer yeterli zamanınız yoksa, biraz daha sıkışık bir programla günübirlik bir gezi planı bu şehrin tadını çıkarmanız için yeterli olacaktır.
Şehir sıcak havalarda daha sık ziyaret edilse de kış aylarında da güvenle ve hiç rahatsızlık duymadan bu şehirde gezebilirsiniz. Yağışlı bir iklime sahip olmasına rağmen Bologna’nın kemerlerle üstü kapatılmış kaldırımlarında yürürken yağmur sizi hiç rahatsız etmeyecektir.
Zengin İtalyan mutfağının en önemli yemekleri ilk defa bu şehirde yapılmış. Tagliatelle al ragu, tortellini makarnaları, mortadella salamı ve lasagne alla bolognese olarak bilinen bolonez soslu lazanya bu ünlü yemeklerin arasında sayılabilir. Üstelik, ülkenin daha turistik şehirlerine kıyasla Bologna’da fiyatlar çok daha uygun.
Bologna’nın ünlü yemek marketleri de İtalya’nın en iyileri arasında sayılmaktadır. Bütçe dostu bir seyahat için bu marketleri tercih edebilirsiniz.
Şehrin güneyinde kalan Quadrilatero bölgesinde bulunan yemek stantları, İtalya’nın en iyi yemeklerini, peynirlerini, Toskana bölgesine özgü şaraplarını ve pastane ürünlerini denemek için ideal bir merkez. Marketteki yemeklerin fiyatları Bologna’daki birçok restorana göre nispeten daha uygun.
Mercato delle Erbe, Mercato Ritrovato, Mercato del Novale, Mercato Albani yemek marketleri de daha yerel lezzetleri tadabilmeniz için ideal seçenekler.
Bologna’da öğrenci olmak inanılmaz bir deneyim olmalı. Bologna Üniversitesi 1088 yılında kurulmuş olup, dünyanın en eski üniversitesi olarak kabul edilmektedir ve dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasında 108. sıradadır.
Orta Çağ boyunca Avrupa’nın en önemli entelektüel merkezlerinden biri olarak görülen üniversite, Dante, Erasmus, Copernicus ve Petrarch gibi Rönesans şairlerinin, yazarlarının ve filozoflarının da eğitim gördüğü kurumdur. Umberto Eco da ölümüne kadar üniversitede profesörlük yapmış isimlerden biridir.
Şehri keşfetmeye başladıkça Bologna’daki birçok mimari yapının benzer renklere sahip olarak adeta birbirlerini tamamladıklarını fark edeceksiniz. Kahverengiye ve turuncuya çalan kızıl renkler şehrin tamamına hakim olmuş durumda.
Bu rengin sembolik bir anlamı olup olmadığı veya planlı bir şekilde düzenlenip düzenlenmediği bugüne kadar hala tartışılan bir konu fakat henüz kimse kesin bir cevabını bulamamış. Sebebi her ne olursa olsun, şehrin mimari renginin şehre belli bir samimiyet ve sıcaklık kattığı tartışılmaz.
Bologna’nın en ünlü simgeleri, şehir merkezinde bulunan Garisenda ve Asinelli Kuleleri. Taş kuleler Orta Çağ döneminde şehrin korunması ve yangınları gözlemlemek amacıyla kullanılmış. Yerel halk tarafından “İki Kule” olarak bilinen kuleler, yüzyıllar boyunca depremler, işgaller ve yangınlara karşı koyarak bugüne kadar ulaşmış.
Şu anda ise, 498 basamağı tırmanmayı göze alırsanız, Asinelli Kulesi’ne çıkarak Bologna şehrini tepeden izleyebilirsiniz. Çıkış her ne kadar zorlu olsa da, Bologna’nın kızıl çatılarını izlemek uğruna değer.
Kule’ye çıkabilmek için Maggiore Meydanı’nda bulunan turist ofisinden bilet satın almanız ve belirli bir saatte kulenin önünde bulunmanız yeterli. Bilet fiyatı 2019 itibarıyla 5 Euro.
Bir İtalya seyahatı sırasında öğreneceğiniz ilk kelimelerden biri: Piazza! Bu kelime, bir İtalyan şehrinin olmazsa olmazı anlamına geliyor,meydan. Küçük büyük her türlü İtalyan şehrinde epey fazla sayıda meydana rastlamanız olası. Bologna da bu genellemeyi bozmuyor ve birbirinden güzel meydanlarıyla göz dolduruyor.
Şehrin en büyük meydanı ise şehir merkezinde bulunan Piazza Maggiore. Bologna gezinize ise şehrin bu meydanından başlamanız en uygun seçenek olabilir çünkü meydanda aynı zamanda şehir hakkında bilgi alabileceğiniz turist ofisi ve ücretsiz Wi-Fi seçeneği sunan modern halk kütüphanesi de bulunuyor.
Meydanda birçok önemli tarihi eser de bulunuyor. San Petronio Bazilikası, Notai Sarayı, Accursio Sarayı, Podesta Sarayı ve Bianchi Sarayı bunlardan birkaçı.
Maggiore Meydanı’nın hemen girişinde ziyaretçileri karşılayan Neptün Çeşmesi 1567 yılında yapılmış.
Neptün Çeşmesi’nden itibaren meydana bisiklet haricinde başka bir aracın girmesi yasak.
Piazza Maggiore meydanına hakim bir konumda bulunan bazilika şehrin koruyucu azizi Petronius’a adanmış. 1390 yılında inşasına başlanan bazilikanın ana yüzü bugüne kadar hala bitirilememiş.
Saray denince akla hemen kraliyet sarayları gelse de Bologna’da göreceğimiz saraylar aslında hükümet binaları. Orta Çağ yönetiminin temsil edildiği bu binaların bazılarına ücretsiz giriş yapabilir ya da gezi rotanızı bu binaları da görecek şekilde düzenleyebilirsiniz. İşte bu saraylardan birkaçı:
Palazza D’Accursio O Comunale, ana belediye binası olarak kullanılan bir bina. Maggiore Meydanı’nda bulunan yapı ücretsiz ziyaret edilebilir. Eğer bina içerisindeki belediye sanat koleksiyonunu da görmek isterseniz giriş ücreti 5 Euro olarak belirlenmiş.
Aynı meydana bakan belediye saraylarının diğerleri ise Palazzo Re Enzo, Palazzo del Podestà, Palazzo dei Banchi ve noterlere ayrılmış olan Palazzo Dei Notai. Ana belediye binasının aksine, bu saydığımız saraylara, özel etkinlikler veya sergiler haricinde giriş yapmak mümkün değil.
Bologna Üniversitesi’na bağlı kütüphane ve amfilerin bulunduğu bu bina, San Petronio Bazilikası’nın hemen arkasında bulunuyor.
1803 yılına kadar üniversitenin ana kampüsü olarak kullanılan binaya 1838 yılında da belediye kütüphanesi eklenmiş.
Sınıfları turist olarak ziyaret etmek her ne kadar mümkün olmasa da Orta Çağ’da kadavraların incelenmesi için kullanılan anatomi sınıflarını ziyaret etmek mümkün. Sadece 3 Euro’ya bilet satın alabilirsiniz.
Kemer süslemeleriyle dolu olan binanın duvarlarında ise üniversiteye ve şehre katkısı bulunmuş çeşitli üniversite mezunlarının, papaların ve birçok azizin küçük büst heykellerini görmek mümkün.
Şehrin önemli meydanlarından biri olan San Francesco Meydanı aynı isme sahip tarihi bir kiliseye de ev sahipliği yapıyor.
Şehrin 1796 yılında Fransız ordusu tarafından işgali sırasında kilise ve içindeki bazı sanat eserleri zarar görmüş.
Yedi kilisenin birleşiminden oluşan bazilikanın ve bazilikanın bulunduğu meydanın inşasının ne zaman başladığı tam olarak bilinmiyor.
Kiliseler arasındaki bahçeler arasında mutlaka dolaşmalısınız.
Bologna’nın önemli bir öğrenci şehri olduğunu söylemiştik. Öğrencilerin yoğun olarak zaman geçirdiği meydanların en önemlisi de Verdi Meydanı.
Bologna Üniversitesi’nin önemli kampüslerinin hemen girişinde bulunan Verdi Meydanı, Maggiore Meydanı’na yürüyerek 15 dakika kadar uzaklıkta bulunuyor.
Hazır bu bölgede bulunuyorken Bologna Üniversitesi’nin çeşitli kampüslerini görerek öğrencilerin yaşamına da tanık olmak isteyebilirsiniz.
İtalyanca’da ilk öğreneceğiniz kelime “piazza” olacaktır demiştik. İkincisi de rahatlıkla dondurma anlamına gelen “gelato” olabilir. İtalyan dondurmalarının en iyilerini başta Roma olmak üzere birçok İtalyan şehrinde tadabilirsiniz.
Bologna ise bu konuda özel bir yerde bulunuyor. Dünyanın en ilginç müzelerinden biri olan dünyadaki tek Dondurma Müzesi bu şehirde bulunuyor.
Dondurma yapımında kullanılan ve yıllar içinde değişen teknolojinin sergilendiği müzede ayrıca dondurma yapımının İtalya’nın kültürel ve sanatsal geçmişine etkileri de inceleniyor.
Müze Pazar ve Pazartesi günleri kapalı. Müzede ayrıca dondurma yapımı atölyelerine katılmak isteyebilirsiniz.
Müze’ye şehir merkezinden otobüsle 40 dakikada ulaşabilirsiniz.
Şehrin kendisi adeta açık hava Orta Çağ müzesi gibi fakat Orta Çağ’a ait sanat eserlerini, el yapımı objeleri, belgeleri ve anıt mezarları da görmek isterseniz Palazzo Ghisilardi-Fava içerisindeki bu müzeye 5 Euro karşılığında girebilirsiniz.
Bologna tepelerinden birinde koşullanmış ibadethaneye 600 kemerli yaklaşık 4 kilometrelik bir yürüme yolu sonrasında ulaşabilirsiniz. Orta Çağ döneminde şehir girişine denk gelen kilise, 1674 yılında inşa edilmiştir.
Ayrıca dilerseniz kilisenin terasına çıkarak şehri panoramik bir şekilde izleyebilirsiniz.
Bologna şehir merkezine toplu taşımayla yaklaşık 1 saat uzaklıkta bulunan bu tepeye San Pietro’nun önünden kalkan otobüslerle ulaşabilirsiniz.
Bologna’ya giden herkesin belki de en çok eğleneceği noktalardan birisini tanıtmak istiyoruz size. Bologna şehrindeki bu güzel sürprize dünyanın başka hiçbir yerinde rastlayamazsınız.
Palazza del Podestà, Maggiore Meydanı’nda bulunan bir kamu binası. İlk katı açık kemeraltı pasajlar şeklinde inşa edilmiş olan Palazza del Podesta’nın bu pasajlarının birinde kablosuz iletişim kurmak mümkün.
Her ne kadar kulağa büyülü de gelse, dörtlü kemerin iki çarpraz kemerinde duvarlar arası söyleyeceğiniz her cümle karşı tarafın büyük bir netlikle duyabileceği şekilde iletilmiş oluyor. Seyahatinizi bu noktada sona erdirmenizi tavsiye ediyorum. Bu şekilde Bologna’nın aklınızda büyülü bir şehir olarak kalmasında bu akustik mimari harikasının büyük bir etkisi olacaktır.