Çanakkale pek çok dalış yerini bünyesinde barındırıyor. Hem tarihi yapısı hem de su altı güzellikleriyle pek çok dalgıç için vazgeçilmez bir yere sahip.
Çanakkale Boğazı çevresindeki Suvla Koyu, Seddülbahir Koyu ve Anzak Koyu’nda Çanakkale Savaşı’na ait sayısız su altı objesine tanık olabilirsiniz. Bilindiği kadarıyla bu bölgede toplamda 33 adet savaş döneminden kalma batık mevcut.
Batıkların etrafında ayrıca savaşta kullanılmamış çeşitli mühimmata da rastlamak mümkün. Batan savaş gemisi, deniz gereçleri Çanakkale suları altında su altı fotoğrafçılığına meraklı olan dalgıçları bekliyor.
Su altı eserlerinin yanı sıra Bozcaada ve Assos’ta su altı görüş mesafesi oldukça uzun olduğu için de oldukça popüler. Bölgenin karakteristik özelliklerinden olan şiddetli akıntıya ve zorlu çevresel etmenlere rağmen kendisini büyük ölçüde muhafaza eden batıklar dalış severlerin ilgisini bekliyor.
Ülkemizin güney sahillerinin aksine Çanakkale’de su sıcaklığı özellikle kış aylarında oldukça düşük. Bu yüzden bu bölgede yılın 12 ayı boyunca dalış yapabilmekten söz etmek pek mümkün değil. Kış mevsiminde deniz suyu sıcaklığının 9-10 derece seviyesinde olduğu biliniyor. Çanakkale’deki birbirinden eşsiz dalış noktasına göz atabilirsiniz:
Bu gemi Osmanlı Devleti’nin müdahil olduğu 1. Dünya Savaşı döneminde Çanakkale’de batmış.
1. Dünya Savaşı’nda Çanakkale’deki Alman komuta merkezi Çimenlik’teydi. Burayı Inflexible ve Irresistible adlı iki adet İngiliz savaş gemisi bombalamakla görevliydi.
İngiliz savaş gemilerinden atılan bombalar yüzünden Çimenlik’te konuşlanan Alman askerler barakalar tahliye edilerek kıyıdaki demirlemiş olan torpido gemisine transfer edilmiş.
Bu suretle Almanların karşı kıyıya geçişi hedeflenmiş. 1915 tarihinde ise İngiliz Irresistible tarafından açılan ateş sonucunda içerisinde 1315 adet mürettebatın bulunduğu Alman gemisi battı. Bu batık 16 metre derinlikte yer alıyor.
Çanakkale Boğazı’nda inanılmaz yoğun bir gemi trafiği var ve bu batık da söz konusu trafiğin aktığı konumun tam da ortasında bulunuyor.
16 metre derindeki batığın olduğu konumda deniz görüş mesafesi kısmen daha düşük. Bu nedenle su altı fotoğrafçılığı yapanların makro görüntüler almaya yoğunlaşmasını öneririz. Bu kesimdeki fotoğrafların geniş açıya uygun olmadığı biliniyor.
Bu batık Suvla Koyu içerisinde yer alıyor. Oldukça iyi korunmuş ve eşsiz su altı güzelliklerini barındıran bir dalış konumu olarak göze çarpıyor. Bu batıkta askerlerin içme suyu ihtiyacını karşılayan kazanları görebilirsiniz.
Batıklar 14 metrelik derinlikte yer alıyor. Bu yüzden 1. seviyelik bir düzeye sahip olan dalgıçlara elverişli bir dalış parkuru olarak nitelendirilebilir.
Çanakkale Savaşı boyunca çok sayıda filika ile bot kullanıldı. Anzak ve İngiliz askerlerinin çıkarma yaptığı Arıburnu ve Suvla Körfezi arasındaki konumda pek çok batık filika ile bota rastlayabilirsiniz.
Söz konusu batıklar su altının 5 metre aşağısında görülmeye başlıyor. Bu yüzden bu batıkları görmek her seviyeden dalış yapan kişiler için uygundur diyebiliriz. Bazı batık filikalar da daha derinlerde konumlanmış durumda.
Esasen diğer filikalara kıyasla daha büyük boyutta olanları günümüzde Çanakkale’nin önemli dalış noktaları olarak görülüyor. Bu konumlara pek çok dalışseverin rağbet ettiği biliniyor. Özellikle Kabatepe Limanı‘na yakın bir noktada bulunan ile Arıburnu açıklarında yaklaşık 42 metre derinlikte yer alan batık filikalar oldukça dikkat çekici.
Bu batıkları görmek üzere dalış yaptığınızda dalışın başlarında söz konusu batıklara ait karaltı göze çarpar. Kumların üzerinde boylu boyunca yatan büyük çıkarma filikaları su altı fotoğrafçılığına ilgisi olan dalgıçların favori konumlarından.
Ayrıca batıkların etrafını sarılı halde bulunan şakayıklar ile mor renkteki süngerler dalgıçlara görsel bir şölen vaat ediyor. Dileyen dalgıçlar batık filikaların da içine girebilir. Burada kollu ıstakozlarla ve mığrı adı verilen deniz canlıları ile karşılaşılabilir.
Franco, Yunan bandıralı bir yük gemisi. Geminin sancak tarafından Romen bir yük gemisinin çarpması sonucunda gemi batıyor. Gemiye ait batıkları yaklaşık olarak 40 metrelik bir derinlikte bulabilirsiniz.
Geminin batığı iskele tarafına yatık bir şekilde duruyor. Batık geminin direkleri, pervanesi ve dümeni ile asıl haliyle bozulmadan dipte duruyor. Su altı canlılarına meraklıysanız batığın kuytularında renkli mercanları görebilirsiniz.
Bazı günler bu batığın bulunduğu konumda şiddetli dip akıntıları görülebilir. Bu şekilde akıntının olduğu zamanlarda daha tecrübeli olan dalgıçların dalış yapmasını öneriyoruz. Kaptan Franco Batığı oldukça uzun. Bu yüzden de akıntılardan daha olumsuz etkileniyor ve batığı gezmek neredeyse imkânsız hale gelebiliyor.
Batık sancak kısmı yukarıda kalacak bir şekilde dibe battığı için akıntı halinde dalgıç geminin diğer tarafına sürüklenebilir. Bu gibi zorlayıcı koşullar da advanced brövesine sahip olan tecrübeli dalgıçlığı gerektiriyor.
Franco Batığı genel olarak 26. metreden başlayıp 43 metrelik bir derinliğe kadar gidiyor. Dalışseverlerin kesinlikle tecrübe etmesi gereken eşsiz bir görsel zenginlik vadediyor.
Majestik 1895 yılında yapılmış olan bir İngiliz gemisidir. Döneminde İngilizlerin en yaşlı gemisi olmakla ünlüydü. Çanakkale Savaşı sırasında Churchill bu geminin yaşlı olması nedeniyle yararlı olmayacağını öne sürmüş ancak bu diğer yöneticiler tarafından reddedilmiş.
Karşıt görüşte olanlar tarafından geminin heybetli oluşu ve kolayca Çanakkale’yi geçerek İstanbul’u bile ele geçirebileceği öne sürülmüş. Bu fikir telakkilerinin sonucunda da Majestik’in İngiliz savaş filosuna dâhil edilmesine karar verilmiş.
Çanakkale Savaşı’ndan karelerin yansıtıldığı müzede bu gemiye ait fotoğrafları da görmek mümkün.
Majestik gemisinin batığı Morto Koyu’nda yer alıyor. Morto Koyu konum olarak Seddülbahir yakınlarında ve Çanakkale Boğazı’nın tam da ortasında.
Geminin U-21 Alman denizaltısı tarafından batırıldığı biliniyor. Majestik 15.000 ton ağırlığa ve 119 metrelik de bir uzunluğa sahip. Gemi batarken içerisinde ayrıca 750 kişilik bir mürettebatın da olduğu biliniyor.
Dalışa başlanmasından itibaren 15. metrede batığı görmek muhtemel. Gemideki patlamamış bombalar, topun döner zemini, gözetleme kulesi ve bacalar su altı fotoğrafçılığına meraklı olan dalgıçlar için asla unutulmayacak kareler sunuyor.
Batığın bulunduğu konumda güçlü akıntılar bulunuyor. Bu da dalışı zorlayıcı bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Güçlü akıntıya kapılarak iniş ipini kaybedebilirsiniz. Bu da sizin tekrar yüzeye çıkmanızı engelleyecektir. O yüzden size tavsiyemiz, dalışı dekosuz olacak şekilde ayarlamanız. Aksi halde akıntı yüzünden kendinizi batıktan birkaç mil ötede bulabilirsiniz.
Bu batık 1908 yapımı ve 188 ton ağırlığındaki bir gemiye ait. Suvla Körfezi’nde yer alıyor. Suvla Körfezi Büyük Kemikli Burnu ile Küçük Kemikli Burnu arasında yer alıyor.
Çanakkale Savaşı’nda İngiliz Bakanlar Kurulu kararına göre geri çekilirken savaş donanmasının geride bırakılması uygun görülmüş.
İngilizler tarafından Arıburnu ve Suvla Körfezi tamamen boşaltıldı. Söz konusu bölgede İngilizler tarafından toplam 5 adet büyük gemi ve 60 adet de nakliye kayığı batırılarak terk edilmiş. Lundy de bu batırılıp gidilen gemilerden biri ve günümüzde de Çanakkale’de en çok rağbet gören dalış noktalarından birisi.
Lundy 84 yıldır Türk sularında batık vaziyette. Dalışın 13. metresinden itibaren batığı görebilirsiniz. 18.metrede ise gemi güvertesinde ve kaptan köşkünde gezinebilirsiniz. Bu görsel şölen pek çok dalgıç için oldukça cazip bir dalış serüveni. Lundy’nin tabanı 28 ve 30. metrede zemine oturuyor.
Batığı incelerken pervanenin hala geminin üzerinde olduğunu da görebilirsiniz. Lundy’nin sacı çeşitli mor renkli yumuşakçalarla kaplı. İşte bu noktada pek çok dalgıç renklerin büyüsüne kapılıyor, dalış oldukça keyifli bir hale bürünüyor.
Geminin zemininde pek çok ıstakoz da görebilirsiniz. Geminin çevresinde kumlar üzerine yığılı halde çeşitli cephanelikler de hemen göze çapıyor. Siz gemiyi incelerken birden etrafınızı akyalar da sarabilir. Bu denizaltı serüvenini kaçırmamanızı öneriyoruz.
Bebek Kayalıklarına ulaşmak için Kabatepe iskelesinden 9 millik bir hızla hareket ediliyor. Mitolojiye göre Bebek Kayalıkları olarak bilinen bölgede Agospatani adında bir antik şehir bulunuyormuş. Altın post anlamını taşıyan bu antik şehir mitolojide değişik bir yere sahip.
Şehre adını veren altın postun kişiye ölümsüzlük verdiğine inanılıyormuş. Bu ölümsüz post uğruna da şehir sürekli olarak korsan istilası altında kalıyormuş. Korsan baskınlarından korkup kaçan yerliler de zarar görmemesi için bebeklerini kayalıklara bırakırmış.
İşte bu mitolojik hikâyeye sahip olan Bebek Kayalıkları günümüzde dalışseverlerin favori yerlerinden biri. Kıyıdan 150 metre açığa çıkılarak ilerleniyor. Dalış süresince duvar boyunca ilerlerken özellikle duvarın deniz yönüne bakan kısmında muazzam su altı canlılarına tanık olabilirsiniz.
Dalışın ilk 20 metrelik kısmında sarı yumuşak mercanları görebilirsiniz. Mercanlara ek olarak kırmızı ile sarı renkteki karabaş balıklarını ve çeşitli uzun antenli böceklere rastlayabilirsiniz.
Burası Çanakkale Boğazı’nın çıkışına yakın bir konumda bulunuyor. Tam olarak Seddülbahir Feneri’nin altında yer alıyor ve Majestik batığına da oldukça yakın bir konumda. Bu yüzden Majestik batığını gören her dalışçı mutlaka Küçük Kemik Burnu’na da uğrayarak dalışını tamamlamalı.
Küçük Kemik Burnu’nda yan yana iki adet çıkarma botu batık halde bulunuyor. Söz konusu iki batık Çanakkale savaşı sırasında hem mayın taramak hem de karadan saldırı yapmak amacıyla kullanılmış. Söz konusu batıklara yaklaşık 30 metrelik bir derinlikte rastlayabilirsiniz.
Dalış boyunca karagöz sürülerine ve akyalara da rastlayabilirsiniz. Batıkların etrafında vatoz, fener balığı ve camgöz de görülmesi muhtemel olan diğer deniz canlılarından.
Bu dalış noktası özellikle İstanbul’dan gelen dalgıçların favori konumlarından sayılıyor. Bunun önemli bir nedeni de arabayla kıyıya gelebilme imkânının bulunması. Arabayla dalış noktasına ulaşabilmenin verdiği kolaylık burayı hem İstanbullular hem de yöre halkı için popüler bir yer haline getirmiş.
Öyle ki kıyı boyunca araç için park yeri bulmak zaman zaman zorlaşabiliyor. Büyük Kemik Burnu kıyı dalışına elverişli bir konuma sahip. Dik kayalardan yapılan dalış boyunca dülger balığı, lipsöz, orfoz, eşkina, sünger ve çok sayıda mercan türüne rastlayabilirsiniz.
Ayrıca şakayıklar ve anemonlar da burada karşınıza çıkabilir. Bazı rivayetlere göre köpek balığı ve yunusların da Büyük Kemikli Burun’da olduğu söyleniyor.
Tüm bu su altı güzelliklerine ek olarak yaklaşık olarak, 18 metrelik bir dalışın ardından dipte ters dönmüş vaziyette eski çıkarma botuna rastlanır. Bu bota ulaşabilmek için fenerin olduğu burundan kuzey yönünde dalış yapılmasını tavsiye ediyoruz. Söz konusu savaş batığı eğer ilk dalışınız değilse içine girip dolaşabileceğiniz genişlikte bir akana sahip.
Batığın kıç kısmındaki yarıktan içeriye doğru süzülebilirsiniz. Batığın burun kısmında ise gövdedeki yarılmış sacların arasından giren gün ışığını izleyebilirsiniz. Bu görsel şöleni su altı kareleriyle taçlandırmadan da olmaz tabii…
Büyük Kemikli Burun’da dalış yaparken dikkat etmeniz gereken bir husus ise akıntının şiddeti. Akıntıyı göz önünde bulundurarak kendinizi sağlama almanızda fayda var. Aksi halde kendinizi miller uzakta yüzeye çıkmış bir vaziyette bulabilirsiniz.