Dünya üzerinde medeniyetten uzak yaşayan ve kendi içinde çok farklı gelenekler barındıran kabileler her daim günümüz insanının dikkatini çekmeye devam ediyor. Özellikle Afrika kıtasında ve Pasifik Okyanusu’nun gözlerden uzak adalarında yoğunlaşan kabileler ilginç adetleri ile merak uyandırıyor.
Dış dünyadan uzakta yaşamlarını sürdürmeye devam eden bu kabileler; giyim tarzları, kadim ritüelleri ve vücutlarını süslemek için kullandıkları devasa aksesuarları ile ilgi topluyor. Her birinin kendine özgü özellikleri ve yaşam tarzları bulunan bu kabileler zaman zaman kendilerini tanımak isteyen insanlara gösterdikleri saldırgan davranışlarla da haber konusu oluyor.
Bu yazımızda modern medeniyetlere aldırmadan sahip oldukları ritüelleri koruyan dünyadaki en ilginç kabileleri sizler için bir araya getirdik.
İçindekiler
Pasifik Okyanusu ülkeleri arasında yer alan Batı Papua, pek çok kabileye ev sahipliği yapıyor. Bu toplulukların en ilginçlerinden birisi ise Dani Kabilesi.
Geniş bir topluluk olan Dani Kabilesi, değişik gelenekleri ile dikkat çekiyor. 1938 yılında varlıkları ortaya çıkan topluluğun yaşadığı alana kara yolu ile ulaşmak mümkün değil.
Dani Kabilesi üyelerinin yaşamları hakkında daha fazla bilgi edinmek için yalnızca uçak veya helikopterle Wamen bölgesine varılıyor. Yamyam bir kabile olduğu bilinen Daniler’in en çarpıcı özelliği ise sevdiği yakınları ölen kişilerin parmaklarının yas amacıyla kesilmesidir. Ölüm sonrası tutulan yas anlamına gelen ve acı çekmeyi sembolize ettiğini düşünülen bu işlem sadece kadınlara uygulanıyor.
Ayrıca kabile için domuz oldukça önemli bir hayvan niteliğini taşıyor. Sahip olduğun domuz sayısı zenginliğin nişanesi olarak kabul ediliyor.
Son yamyam kabile olarak bilinen Korowai halkı, ilkel yaşam tarzları ile her daim dış dünyanın dikkatini çekmeyi başarıyor. İlk kez 1970’li yıllarda iletişime geçilen kabile üyelerinin sayısının 3 bine yakın olduğu biliniyor.
Doğa olaylarından ve vahşi hayvanlardan korunmak amacıyla ağaçların tepelerinde yaptıkları özel evlerde yaşayan Korowai Kabilesi, kıyafet giymeyi de reddediyor.
Avcılık yaparak karınlarını doyuran halk, hastalıkları büyücülükle ve şifalı bitkiler yardımıyla önlemeye çalışıyor. Kısa bir süre öncesine kadar dünyada kendilerinden başka yaşamlar olduğunu dahi bilmeyen topluluk, oldukça detaylı tasarlanan ağaç evleri ile de öne çıkıyor.
Yağmur ormanlarının içerisinde yaşayan kabile üyeleri, ağaçların üzerindeki evlerinden çıkmayarak düşmanlarından, vahşi hayvanlardan ve tüm zararlı etkilerden korunduğunu düşünüyor.
Afrika’nın Etiyopya bölgesinde yaşayan Surma kabilesi, dünyanın en ilginç kabileleri arasında öne çıkıyor. Özellikle ilginç takıları ile dikkat çeken kabile üyesi kadınlar, alt dudaklarına taktıkları tabak şeklindeki takıları ile ilgi odağı haline geliyor.
Omo Vadisi etrafında ilkel bir yaşam süren halkın kadınları, kulaklarına ve dudaklarına devasa büyüklükte aksesuarlar takıyor. Genç yaşta alt dudaklarına yemek tabakları yerleştirilen Surma kabilesi kadınları bütün yaşamlarını bu aksesuarlarla geçiriyor. Aynı zamanda takılan tabağın büyüklüğü bir statü göstergesi de sayılıyor.
Suriler olarak da bilinen kabile üyeleri, modern yaşamdan ve diğer halklarla bağlantı kurmaktan kaçınıyor. Renkli boyaları, dövmeleri ve farklı takıları ile Surma Kabilesi, gösterişe önem veren ilkel topluluklardan biri olarak öne çıkıyor.
Kadınların bütün işleri yapıp erkeklerin çalışmadığı bir yaşam tarzını benimseyen halk, hayvancılıkla yaşamlarını idame ettiriyor.
Hasat zamanı “Donga” adı verilen bir savaş ritüeli yapan Surma Kabilesi erkekleri farklı sorunlarını da bu ritüel ile çözme yolunu tercih ediyor. İsmini “Donga” adı verilen sopadan alan bu savaşlar oldukça kanlı çatışmalara sahne olabiliyor.
Güney Amerika’da Brezilya ve Venezuela arasında Amazon ormanlarının derinliklerinde yaşayan Yanomami kabilesi, şiddet dolu ilginç adetleri ile modern dünyanın dikkatini cezbediyor. Yarı göçebe bir topluluk olan ve Güney Amerika Kızılderilileri olarak bilinen Yanomamiler, yaklaşık olarak 35 bin kişilik bir topluluktan oluşuyor.
Vahşi yöntemlerin ve şiddetin serbest olduğu kabilede, öldürülen veya ölen kişinin kemiklerinden ve küllerinden farklı yiyecekler hazırlanıyor. Özellikle ölen yakınlarının küllerinin haşlanmış muzla karıştırılarak tüketilmesi kabilede oldukça yaygın bir gelenek.
Kadınlara yönelik şiddetin de normal sayıldığı toplulukta, bir erkek ne kadar saldırgansa o kadar saygınlık kazanıyor. Bu nedenle Yanomami kabilesinde; kulak memesi kesme, burun ezme, kafatasının taşla kırılması veya baldır kemiğinin görüneceği şekilde bacaktan et parçası koprasılması gibi geleneksel şiddet yöntemleri mevcut.
Bir ailede doğan ilk çocuğun kız olması durumunda bebek öldürülüyor. Yine kabilede genç kızların adet kanı da şeytani ve zehirli bir öğe olarak kabul ediliyor. Bu nedenle adet dönemindeki genç kızlar bir kafese kilitleniyor, adet dönemleri bitene kadar aç bırakılıyor ve konuşmaları yasaklanıyor.
Avcılıkla beslenen kabilenin dikkat çeken bir özelliği de kendi avladıkları hayvanı yememeleridir. Bir avcı, yakaladığı hayvanı diğer kabile üyesine verir ve bütün kabile bu şekilde yardımlaşarak avlanır.
Haklarında pek çok rivayet bulunan ve Papua Yeni Gine’nin en ilginç kabilelerinden biri sayılan Yaifolar, Doğu Sepik Bölgesi’nde hayatlarını sürdürüyor.
Yamyam bir halk olan Yaifo Kabilesi, avcılıkla uğraşan bir topluluk olma özelliğine sahip. Oldukça zor ulaşılan bir bölgede bulunan kabilenin yaşam şekillerine dair çözülemeyen pek çok nokta da bulunuyor. Yağmur ormanları arasında yaşayan halk, dış dünya ile herhangi bir bağlantı kurmayı reddediyor.
Papua Yeni Gine’de bulunan birçok kabile arasında en öne çıkanlardan birisi olan Yaifolar’ın yaşadığı bölgenin altın rezervleri açısından oldukça zengin olduğu biliniyor. Ancak Yaifo Kabilesi düşmanlarının kafataslarını biriktirmesi ile ünlüdür.
Afrika Kıtası’nın ve dünyanın en bilinen kabileleri arasında yer alan Masailer, Tanzanya ve Kenya sınırları içerisinde varlıklarını sürdürmeye devam ediyor. Tek tanrılı bir dini inanca sahip Masai kabilesinin Maa adı verilen kendilerine özgü bir dilleri de bulunuyor. Kabile üyeleri “Shuka” denen özel kıyafetlerle gündelik hayatını geçiriyor.
İlginç adetleri ile dikkat çeken kabilede, özellikle hayvanların avlanma süreci ve sonrasında yaşananlar büyük önem taşıyor. Özellikle aslan ve sığır avcılığı kabilede oldukça yaygın.
Yaklaşık bir milyon üyesi olduğu tahmin edilen Masailer için kadınlar yaşamın her evresinde büyük önem taşıyor. Gündelik işlerin yanı sıra ev inşa etme görevleri de kabile üyesi kadınlara ait.
Halk arasında selamlaşmanın tükürülerek yapıldığı Masailerde turistler kabilenin yaşadığı bölgeyi ziyaret edebiliyor. Hatta Masai Kabilesi üyesi kadınların hazırladığı yöresel takılar turistlere satılıyor. Ancak bu kolyelerin yapımında da belirli renklerin yan yana kullanılması yasak ve her bir renk ayrı bir anlam ifade ediyor.
Ölen yakınlarını belirli bölgelere bırakarak hayvanların yemesine izin veren kabile üyeleri, toprağa gömmenin cesede zarar vereceğine inanıyor.
Okyanusya’da bulunan Papua Yeni Gine’nin en bilinen kabilelerinden olan Huliler, dış dünya ile iletişimde olmalarına rağmen, geleneksel adetlerini korumaya devam ediyor.
Bölgenin en kalabalık topluluğu olan Huli Kabilesi, ilginç yüz boyama biçimlerinin yanı sıra gösterişli peruk ve şapkaları ile de dikkat çekiyor.
Belirli dönemlerde festivaller düzenleyen kabile, bu gösterileri izlemek isteyen yabancı misafirleri topraklarında ağırlıyor. Kutsal kabul edilen yüz ve vücut boyama işlemlerinde parlak sarı kil ve kırmızı hardalın birleşiminden elde edilen “Ambua” adında bir madde kullanılıyor.
Perukların bir statü sembolü sayıldığı Huli kabilesinde, kişiye özel olarak tasarlanan bir peruğun yapılış süreci bir seneyi aşıyor. Söz konusu perukları hazırlayan kişiler ise “Huli Perukçuları” adı verilen ve kabileden ayrı olarak yaşayan özel bir topluluğa mensup olarak yaşamlarını sürdürüyor.
Papua Yeni Gine’nin Hela Eyalati’nde yüksek dağların ve platoların arasında yaşayan halkın kendi dilleri de bulunuyor.
Çok eşli bir kültüre sahip olan Hile Kabilesi’nde akraba evliliği ise kabul görmüyor. Domuzun kutsal sayıldığı toplulukta, en çok domuza sahip olan kişi en güçlü kabul ediliyor.
Dış dünyaya tamamen kapalı olan ve adayı ziyaret etmek isteyenleri öldüren Sentinel kabilesi, Hint Okyanusu’nun kuzeydoğusunda oldukça büyük bir alanı kaplayan Sentinel Adası’nda yaşamlarını sürdürüyor.
Haklarında pek fazla bilgi bulunmayan ve sayılarının ortalama 300 kadar olduğu varsayılan Sentinelliler, adalarına girmeye çalışanlara gösterdikleri şiddet eylemleri ile biliniyor. Dünya üzerindeki en tehlikeli kabilelerden biri kabul edilen Sentineller’in ok, yay ve mızrak gibi savaş aletlerine sahip oldukları biliniyor.
Özellikle Sentinel Adası’na çıkmak isteyen belgesel ekiplerine oklarla saldıran kabile üyeleri hayvan veya yemek ikramlarını da kabul etmiyor. Uydu görüntüleri ile bölge hakkında fikir sahibi olunan ada, oldukça güzel ve tropikal bir tatil beldesini andırıyor.
Geçmişleri altmış bin yıldan eski olduğu tahmin edilen Sentinel kabilesinin avcılıkla hayatlarını sürdürdüğü tahmin ediliyor.
Afrika kıtasının güneyinde yer alan ülkelerden olan Kuzey Namibya, dünya üzerindeki en ilginç kabilelerden bir tanesi olan Himbalar’a da ev sahipliği yapıyor. Göçebe olan Himba Kabilesi 50 bine yaklaşan nüfusları ile oldukça kalabalık bir topluluk.
Himba Kabilesi, medeniyetten uzak yaşadığı için çok az sayıda olan günlük kıyafetler erkekler tarafından giyiliyor. Bu nedenle topluluk, ‘Çıplak Kadınlar Kabilesi’ olarak da biliniyor.
Vücutlarındaki kızıllıkla dikkat çeken topluluk suya zor ulaştığı için özel bir karışımla hazırladıkları kırmızı bir macun yardımıyla temizleniyor. Kabile üyelerinin ciltleri; kırmızı kaya, tereyağ ve farklı otların birleşiminden elde edilen macun nedeniyle kızıl bir renge bürünüyor.
Öte yandan Himba Kabilesi kadınlarının kendi aralarında yardımlaşma kültürleri oldukça gelişmiştir, çocuklara ortaklaşa bakılır.
Gündelik yaşama ait tüm işlerin de kadınlar tarafından yapıldığı kabilede, ilginç doğum ritüelleri bulunuyor. Hamile kalmak isteyen kabilenin kadınları bölgedeki kutsal ağacın altında şarkı söylüyor. Bu özel şarkı, yeni doğacak bebeğin bütün hayatı boyunca ona ait oluyor ve o bebek büyüdüğü zaman da tüm önemli anlarında hep bu şarkı ile hatırlanıyor. Kutlamalarında, doğum günlerinde hatta cezalandırıldığı anlarda bile kabile üyeleri tarafından o kişiye hep bir ağızdan bu şarkı mırıldanılıyor.
Çok eşli bir kültüre sahip olan Himba Kabilesi’nde erkekler dilediği kadar kadınla evlenebiliyor.