Kimi bir sanatsal aktivitede, kimi keyifli bir restoranda yediği güzel bir yemekte bulur aradığı romantizmi. Kimileri için Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürümek; romantizm kimileri içinse odasının manzaraya açılan penceresinde saklıdır. Ama bence herkesin hem fikir olduğu ortak bir nokta vardır ki o da seyahatte romantizmin bir başka olduğu.
Sevgililer Günü’nde ya da yılın dilediğiniz herhangi bir zamanında romantik bir kaçamak yapmak isterseniz pek çoğu Avrupa’da olmak üzere gidebileceğiniz birçok şehir var.
Gelin bu yazıda romantikliği pek çok kez tescillenmiş dünyanın en romantik şehirlerinden bazılarını keşfe çıkalım.
İçindekiler
Filmlerin en romantik sahnelerine ev sahipliği yapmış, en tutkulu aşk romanlarına konu olmuş bir şehirde sevgilinizle romantik bir tatil geçirmek istiyorsanız istikametiniz Paris olsun derim.
Işıl ışıl parlayan caddelerde yürümenin, köprülerin ortasında durup şehre bir de uzaktan bakmanın keyfi bambaşka.
Her anı romantizm ve aşk dolu bir tatil için Paris tüm iştihamı ile sizi bekliyor. Paris’e giderseniz Eyfel Kulesi’ne çıkıp şehri bir de tepeden izlemeden, Montmartre’ın sanatla dolup taşan sokaklarında yürümeden, Saint Germain’de bir kafede oturup keyif yapmadan da dönmeyin derim.
Sonuçta ne derler bilirsiniz ‘Paris’te aşk başkadır.’
Tarihte, aşıkların koruyucusu olarak bilinen Aziz Valentine’in yaşadığı şehir olan Roma için hem dünyanın en romantik şehirlerinden biri hem de aşkın merkezi diyebilirim.
Zaten şehrin adını tersinden okuduğunuzda da farkedeceksiniz nasıl güzel bir aşk şehri olduğunu. (‘Amor’ İtalyanca’da aşk demek)
İtalyan mutfağının karşı konulmaz lezzetleri, İtalyanların samimiyeti ve neşesi ile renklenen romantik bir destinasyon arıyorsanız rotanızı Roma’ya çevirin, asla pişman olmazsınız.
Roma’ya giderseniz son derece turistik bir aktivite olsa da bizim “Aşk Çeşmesi”;İtalyanların ise “Fontana di Trevi” dediği çeşmeye gidip dilek dilemeyi ve aşkınızı tazelemeyi ihmal etmeyin derim.
Hem bir köşeye oturup uzun uzun seyredebileceğiniz hem de kendinizi hızla akıp giden hayatın ritmine bırakıp doya doya eğlenebileceğiniz bir şehir Londra.
Dünyanın en büyük metropollerinden biri olan Londra’nın gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel.
Hayatın bir an bile durmadığı ihtişamlı Londra romantik bir kaçamakların da en keyifli adreslerinden biri.
Sanatın her dalının en güzelini bulabileceğiniz Londra’ya giderseniz en havalısından bir müzikal izlemeden de dönmeyin derim.
Dantel gibi işlenmiş rengarenk evleri, buram buram çikolata ve waffle kokan Arnavut kaldırımlı sokakları, dinginlik veren kanalları ile insanı kendine çekiyor Brugge.
Siz de sakinlik ve huzurun başrollerde olduğu romantik bir tatil planlıyorsanız Brugge’e mutlaka bir şans verin derim.
Belki çok klişe olacak ama inanın Brugge sokaklarında dolaşırken kendinizi gerçekten bir masalın baş kahramanları gibi hissedeceksiniz.
Köprüleri, heykelleri, binaları kısacası mimarisi ile insana unutamayacağı bir görsel şölen yaşatıyor Kafka’nın şehri Prag.
Siz de nehir kenarında yürümek, köprülerdeki sanatçıları izlemek, keyfili kafe ve barlarda gönlünüzce eğlenmek istiyorsanız romantizmin başkentlerinden biri olan Prag en güzel alternatiflerden biri olacaktır.
Her köşesi bir kartpostal karesini andıran Prag’a giderseniz her an fotoğraf çekmekten kendinizi alamayabilirsiniz, benden söylemesi.
Denize açılan caddelerine, kumsalına, ara sokaklardaki tapas barlarına, müzelerine kısacası her haline hayran kalacağınız bir şehir bence Barcelona.
Canlılığı, dinamizmi, sıcaklığı ve samimiyeti ile insanı bir anda etkisi alan Barcelona neredeyse yirmi dört saat yaşayan bir şehir.
Sanatın her türlüsüne tanıklık edebileceğiniz Barcelona için Gaudi’nin ya da Picasso’nun bir eseri gibi desem yeridir. Siz de sanat ve romantizm dolu bir tatil planlıyorsanız istikametiniz neden Barcelona olmasın?
Bir de küçük tavsiye verecek olursam Barcelona’ya giderseniz şehir merkezindeki Çikolata Müzesi’ne gidip paket paket çikolata almayı da ihmal etmeyin.
Gündüz şehrin tarihini keşfedelim, müzelerini, kiliselerini gezelim akşam da şöyle mum ışığında romantik bir yemek yiyelim sonrasında ise sokaklarda çılgınca eğlenelim derseniz Budapeşte en güzel alternatiflerden biri olacaktır.
Gündüz sakin ve huzurlu bir şehir tadında olan Budapeşte geceleri eğlencenin başkenti havasına bürünüyor.
Siz de çılgın eğlencenizden ödün vermeden romantizminizi yaşamak istiyorsanız rotanızı Tuna Nehri’nin Buda ve Peşte diye ikiye ayırdığı Budapeşte’ye çevirin derim.
Varoluşundan romantizm akan bir destinasyon arıyorsanız hiç düşünmeden Bled’in yolunu tutun derim.
Kendinizle ve doğayla baş başa kalabileceğiniz Slovenya’nın bu huzurlu şehri Bled’e giderseniz göl kenarında romantik yürüyüşler yapabilir, kartpostalların aranan karesi olan Bled Adası’nın fotoğraflarını çekebilirsiniz.
Bled’e giderseniz benim önerim daha romantik bir seyahat olması adına göl kenarındaki otellerden birinde konaklamanızdan yana olacak.
Dingin bir göl manzarasına ve yemyeşil bir ormana açılan bir pencereden daha romantik ve daha huzur ne olabilir ki?
Kendinizi beyazın büyüsüne ve sükunetine bırakacağınız romantik bir kaçamaktan yana tercih kullanmak isterseniz rotanızı İzlanda’nın Reykjavik şehrine çevirin derim.
Eğer uygun zamanına denk gelirseniz belki Kuzey Işıkları‘nı bile görebilirsiniz.
Reykjavik’de uçsuz bucaksız beyazlığın ve kuzey ışıklarının haricinde pek çok güzellik de sizi bekliyor. ,
Reykjavik’e giderseniz yıl boyunca sıcaklığını koruyan Mavi Lagün’de yüzebilir ya da Game of Thrones’a ev sahipliği yapmış yerleri görebilirsiniz.
Dünyanın en romantik şehirlerini yazıp da uğruna şiirler şarkılar yazılmış canım İstanbul’u yazmamak olmazdı sanırım.
Şehrin tüm yıpranmışlığına rağmen bütün ihtişamı ile yükselen tarihi yapıları, iki kıtayı birbirine bağlayan büyüleyici Boğaz’ı, ışıl ışıl yanan köprüleri, denizin ortasından insana göz kırpan ‘Kız Kulesi’, çapraşık binalar arasından yükselen ‘Galata Kulesi,’ Boğazı kucaklayan hisarları ve daha niceleri…
Gecesi ayrı günüzü ayrı güzel İstanbul’un. Romantizmi yaşamak için başka bir şehre ya da ülkeye gitmeye gerek yok, yanı başımızdaki güzellikleri keşfedelim yeter derseniz kendinizi İstanbul sokaklarına bırakın derim.