Geçmiş asırlardan bu yana farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan İstanbul…. Farklı dinlerin ve kültürlerin kaynaştığı bu şehir, tarihi zenginliğini ortaya koyan yapıları ile dikkat çekiyor.
Farklı medeniyetlerin beşiği İstanbul’da, bu medeniyetlerin dinsel yaşamlarının bir yansıması olan ibadethaneler yer alıyor. Bu kapsamda medeniyetler beşiği İstanbul, tarih içerisinde yolculuğa çıkmanızı sağlayan birçok farklı kiliseye ev sahipliği yapıyor.
Belirli bir inanç doğrultusunda ortak noktada buluşan medeniyetlerin kilisesi olarak kullanılan İstanbul kiliseleri, görkemli yapıları ile görenleri kendisine hayran bırakmayı başarıyor. Ermeni Kilisesi, Rum Kilisesi, Ortodoks Kilisesi gibi farklı isimlerle nitelendirilen bu kiliseler, kültürel zenginliğinizi artırmanızı sağlıyor.
İşte güzîde şehir İstanbul’un bünyesinde barındırdığı, adeta bir tarihi eser niteliğinde olan kiliseler…
İçindekiler
Bizans döneminden bu yana varlığını sürdürmeyi başaran Aya İrini Kilisesi, sahip olduğu birtakım özellikler sayesinde öne çıkmayı başarıyor.
Aya İrini Kilisesi’ni öne çıkaran özelliklerden biri; oldukça az bir değişikliğe uğraması ve tarihi dokusunun korunması oluyor. Aya İrini Kilisesi’nin avlu kısmının herhangi bir tahribata uğramadan günümüze ulaşması da kiliseye özel bir kimlik katıyor.
Topkapı Sarayı’nın bir parçası olan kilise, altın yaldızlı mozaiğin üzerindeki ‘’büyük haç’’ ile oldukça görkemli bir görünüme sahip.
Estetik değeri ve tarihi dokusu ile görenleri kendine hayran bırakan Aya İrini Kilisesi, müze statüsünde yer aldığı için yerli ve yabancı turistler tarafından dâima ilgi görüyor.
Bizans döneminin ilk kilisesi olarak kullanılan Aya İrini Kilisesi, asıl kimliğine birtakım olaylar sonrasında kavuşuyor.
532 yılında yaşanan bir yangın ile tahribata uğrayan kilise, Doğu Roma İmparatoru Justinianus vasıtası ile 548 yılında tekrardan işlevsel hale getiriliyor.
Tarih boyunca müze, silah deposu olarak da kullanılan Aya İrini Kilisesi, saray avlusunda yer alıyor.
Müze statüsünde yer alan ve ziyarete açık olan Aya İrini Kilisesi, İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan ‘’Sultanahmet’’ semtinde yer alıyor.
Sultanahmet Meydanı’nın yakınlarında yer alan Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunda bulunan Aya İrini Kilisesi, kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.
Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunda yer alan Aya İrini Kilisesi’ne farklı ulaşım imkanlarını tercih ederek gidebilirsiniz.
Dilerseniz Bağcılar-Kabataş tramvay hattı vasıtası ile kiliseye ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda Sultanahmet durağına seferleri düzenlenen otobüs ve minibüsler ile de Aya İrini Kilisesi’ne ulaşabilmeniz mümkün.
Şehir hatları vapurları vasıtası ile de Eminönü’nden Aya İrini Kilisesi’ne ulaşabilmeniz mümkün oluyor.
İstanbul’un silüetini süsleyen görkemli kiliselerden bir diğeri de Sveti Stefan Bulgar Kilisesi… Haliç’e kuş bakışı bir konumda yer alan Sveti Stefan Bulgar Kilisesi, dış süslemeleri ile estetik değere sahip olan kiliseler arasında bulunuyor.
Restore sürecinin ardından ibadethane olarak kullanılmaya devam edilen Bulgar Kilisesi, bir ay içerisinde inşaatı tamamlanan prefabrik bir yapı oluşu ile öne çıkıyor.
Sveti Stefan Bulgar Kilisesi, 1898 yılından önce Prens Stefan Bogoridi’ye ait bir ev olarak kullanılıyor.
1898 yılında asıl kimliğine kavuşan Bulgar Kilisesi, 9 Ekim 1849 tarihinde kutsanıyor.
Yangın süreci sonrasında tekrardan demirden inşâ edilen Bulgar Kilisesi, 1898 yılında açılarak İstanbul’a kazandırılıyor.
Bulgar Kilisesi olarak bilinen Sveti Stefan Kilisesi, İstanbul’un Fatih ilçesinin Balat semtinde yer alıyor.
Resmi tatiller haricinde haftanın her günü açık olan Sveti Stefan Bulgar Kilisesi’ni 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilmek mümkün oluyor.
İstanbul’un merkezi konumunda yer alan Sveti Stefan Kilisesi’ne çeşitli ulaşım araçları ile ulaşabilmeniz mümkün.
Avrupa Yakası’na ulaştıktan sonra sırası ile Fatih, Haliç ve Balat semtine gidebilir, ardından kısa bir yürüyüş sonrasında Bulgar Kilisesi’ne ulaşabilirsiniz.
Dikkat çekici mîmarisi, bünyesinde barındırdığı bahçesi ile kendine has bir özelliğe sahip olan Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi, Bizans mimarisinin özelliklerini yansıtıyor olması ile de öne çıkıyor.
Zarif kubbesi, neogotik ve neoklasik akımlarının yansıması olan detayları ve büyüleyici manzarası ile mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri oluyor.
Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi, ismini Rum dilinde yer alan ‘’kutsal üçlemeden’’ alıyor.
Bizans mimarisini yansıtan zarif kubbesi ile diğer kiliselerden ayrılan Aya Triada Kilisesi, Potessero tarafından inşâ ediliyor.
14 Eylül 1880 tarihinde ibadete açılan kilisenin inşâsı ise Vassilaki İoannidis tarafından tamamlanıyor.
Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi, Beyoğlu’nun ünlü İstiklal ve Sıraselviler caddelerinin kesiştiği noktada bulunuyor.
Şu anda ziyarete açık olan Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi’ne hafta içi 16.00-17.00 saatleri arasında girebilmek mümkün.
Kiliseye girebilmek için herhangi bir ücret talep edilmiyor.
Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi’ne toplu taşıma araçlarını tercih ederek ulaşabilirsiniz. Dilerseniz metro M2 hattını ya da marmaray hattını tercih edebilirsiniz.
Taksim’e sefer düzenleyen otobüs ve minibüsler ile de Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi’ne ulaşabilmeniz mümkün.
İstanbul’da gezebileceğiniz en güzel kiliselerden biri de Aya Yorgi Kilisesi oluyor. Yerli ve yabancı turistler tarafından sıklıkla ziyaret edilen Aya Yorgi Kilisesi, hayran bırakıcı bir manzaraya ve oldukça köklü bir geçmişe sahip.
Çeşitli efsanelere ev sahipliği yapan Aya Yorgi Kilisesi, hafta içerisinde saat 16.00’a kadar ziyaret edilebiliyor.
Girişinde herhangi bir ücret ödemenize gerek olmaya Aya Yorgi Kilisesi, dilek dilemek isteyen ziyaretçiler tarafından da sıklıkla ziyaret ediliyor.
Bizans döneminden bu yana çeşitli efsanelere ev sahipliği yapan Aya Yorgi Kilisesi’nin inşâ tarihi, 1905 yılına dayanıyor.
1909 yılından bu yana kullanıma açık olan Aya Yorgi Kilisesi, hristiyanlar tarafından ‘’hac noktası’’ olarak kabul ediliyor.
Meryem Ana Evi’nin yanı sıra hac noktası olarak kabul edilen Aya Yorgi Kilisesi, özellikle 23 Nisan ve 24 Eylül günlerinde oldukça yoğun bir ilgi ile karşı karşıya kalıyor.
Aya Yorgi Kilisesi, İstanbul’a bağlı adalardan biri olan Büyükada’da bulunuyor.
Büyükada’ya ulaştıktan sonra belirli bir mesafe katederek Aya Yorgi Kilisesi’ne ulaşabilmeniz mümkün oluyor.
Aya Yorgi Kilisesi’ne gitmek için şehrin belirli noktalarında bulunan iskelelerden motor ya da vapurlara binebilirsiniz. Ardından ada içerisinde elektrikli araçlara binebilir ya da bisiklet seçeneğini tercih edebilirsiniz.
Dilerseniz yaya olarak da Aya Yorgi Kilisesi’ne ulaşabilirsiniz.
İstanbul’un tarihe tanıklık eden semtlerinden biri olan Balat, birbirinden eşsiz yapılara sahip.
Balat’ta gezilecek yerlerden biri de Meryem Ana Kilisesi oluyor.
Hüzünlü bir hikayeye ev sahipliği yapan Meryem Ana Kilisesi, Fatih Sultan Mehmet’in verdiği ferman ile korunuyor olması ile de dikkat çekiyor.
Kanlı Kilise olarak da bilinen Meryem Ana Kilisesi, Bizans döneminden kalan bir kilise oluşu ile öne çıkıyor.
İstanbul’un fethinden sonra şehirde bulunan kubbeli kiliseler, camiye çevriliyor. Fakat Meryem Ana Kilisesi bu durumdan etkilenmiyor. Meryem Ana Kilisesi’nin korunmasında ise Fatih Sultan Mehmet’in verdiği ferman etkili oluyor.
Osmanlı döneminde adını duyurmayı başaran Kanlı Kilise, İstanbul’daki bazı yağmalama olayları sebebi ile ‘’Kanlı’’ olarak nitelendiriliyor.
Kanlı Kilise olarak bilinen Meryem Ana Kilisesi, İstanbul’un Balat semtinde yer alıyor.
Konum itibarıyla oldukça ideal bir noktada yer alan Kanlı Kilise’ye farklı ulaşım araçları ile ulaşabilmek mümkün oluyor.
Osmanlı’dan kalma tarihi olaylar ile akıllarda yer etmeyi başaran Meryem Ana Kilisesi’ne gitmek için İstanbul’un Balat ilçesine ulaşmanız gerekiyor.
Balat ilçesine ulaştıktan sonra kısa bir yürüme mesafesine katederek Meryem Ana Kilisesi’ne ulaşabilirsiniz.