Her mevsimin ayrı bir güzelliği var; herhalde bu konuda kimse farklı düşünmez. Aralık ayı ile birlikte dünyanın kuzeyine yüzünü gösteren kış mevsimi de karlarla kaplanan dağ zirveleri, tıka basa dolan kayak merkezleri, romantik aşıkların şömine önündeki sohbetleri ve battaniye altında izlenen romantik filmler gibi birbirinden keyifli ayrıntılarla birlikte geliyor.
Kış mevsiminde tatil yapmanın keyfi bir başka ve kış mevsiminde mutlaka görülmesi gereken yerler var. Yazımızda kışın bile yaz tatili yapılabilecek sıcak ülkeleri listeledik.
Yine de bazı ruhlar için, soğuğa dayanmak zor; mümkünse dört mevsimin her biri yaz olmalı!
Kışın üç ay soğuk havada yaşamaya bile dayanamayan, dört duvar arasına kapanmaktan hoşlanmayan ve kendini hep sahillerde ya da denizin tuzlu sularında hayal edenlerden biri de sizseniz, doğru başlıktasınız demektir.
Kış mevsiminde bile yaz tatili yapmanın yolu, ekvator çizgisine olabildiğince yaklaşmaktan ya da bulunduğunuz yarı küreyi değiştirmekten geçiyor.
Kışın yaz tatili yapma tutkusunu taşıyanlar arasında, sayıca en çok kış ayları için balayı rotaları düşünen balayı çiftleri göze çarpıyor.
Gerçekten de düğünün ya da nikahın mevsimi ne olursa olsun, balayı ile yapılan final her zaman kızgın kumlarda ve serin sularda bitmeli.
Gelin adaylarının hayalleri arasında kimi zaman kumsalda gelinlikle dolaşmak ya da kumların üzerine isim yazarak fotoğraf çekimi yapmak gibi sahneler de olabiliyor.
Aynı şekilde, doğum günü gibi özel bir günün şerefine de kış ortasında yazı yaşamak ve böylece sevdiğiniz insanı mutlu etmek isteyebilirsiniz. Ülkede mevsim ne olursa olsun, sizin niyetiniz deniz, kum ve güneşten oluşan keyifli bir yaz tatili yapmaksa, kışın yaz tatili yapılabilecek tüm ülkeleri ve ayrıntılarını sizin için bir araya getirdik.
İçindekiler
Aralık ile başlayıp Şubat sonunda biten kış döngüsü, elbette yalnızca ekvatorun kuzeyi için geçerli. Aynı tarihlerde güney yarım kürede yaz mevsimi yaşanıyor.
Ekvator çizgisinin kuzeyinde kalmasına rağmen, Şubat ortasında bile yazı yaşayan ülkeler yok mu peki? Elbette var. Daha çok tropik ada ülkelerinden oluşan bu ülkeler listesini “dört mevsim boyunca yaz tatili yapabileceğiniz yerler” gibi de değerlendirmeniz hata olmaz.
Çoğu vize gerektirmeyen bu ülkeler, yol boyu harcamanız gereken miller nedeniyle de güney yarım küreye göre daha avantajlı olacaktır.
Kimi yazlık destinasyonlar 24 saate yakın uçak yolculukları ve aktarmalar gerektirirken, kuzey yarım kürede saatler içinde ulaşabileceğiniz yakın sayılabilecek adresler de var.
Kış ortasında yaz tatili yapmak tüm dünyada lüks sayıldığından, fiyatlar da çoğunlukla üst segmente göre. Erken rezervasyon ise hem ulaşım hem de konaklamada tasarruf için yegane doğru hamle olabilir.
Türkiye’de özellikle Survivor yarışmaları ile adını duyuran Dominik Cumhuriyeti, Karayipler’de yer alan bir ülke. Dominik birçok bakımdan “tropik” kelimesinin de sözlükteki karşılığı gibi.
Avrupalı, Amerikalı ya da Asyalı fark etmeksizin tüm dünyadan turistlerin adeta akın ettiği ülkede yok yok. Lüks otellerde konaklamak, masmavi sulara dalış yapmak ve tropik ada hayatının tadını çıkarmak yılın her döneminde mümkün.
Dominik için belki de en güzel haber ise Türk vatandaşları için vize gerektirmeyen ülkelerden biri olması! Ülkenin başkenti Santo Domingo’ya ulaşmak için aktarmalı bir uçuşu ve 5 bin lira seviyesinin altına düşmeyen ulaşım masraflarını dikkate almalısınız. Havalimanı şehre 30 dakika kadar bir mesafede yer alıyor.
Başkent aynı zamanda bir UNESCO Dünya Mirası şehri.
Gece hayatı, alışveriş seçenekleri ve kumsallar oldukça renkli.
Sheraton ve Intercontinental gibi otel zincirlerinin burada şubeleri var.
Mutlaka görmeniz gereken güzellikler ise: Santa Maria Le Menor Katedrali, Ulusal Kütüphane Binası ve Kraliyet Evleri Müzesi olarak sayılabilir. Şehirde otobüs tipi toplu taşıma kullanmak pek mümkün değil ancak turist sayısı çok olunca taksi dolmuşlar belli başlı yerlere ulaşımda kolaylık sağlıyor.
Dominik Cumhuriyeti’ne kadar geldiğinizde, yeşil muzlarla ve avokadoyla yapılan mangu, Hindistan cevizi ile hayata geçirilen tarifleri ve sancocho adı verilen yöresel baharatlı yemeği mutlaka deneyimlemelisiniz.
Hem tatil hem de kültür turu yapmak isteyenlerin adresi, orijinalliğini tamamen koruyan Küba sokaklarından başkası değil elbette. Dominik Cumhuriyeti’nin okyanus komşusu Küba’yı daha uygun fiyatlarla tatil yapmak için de özellikle tercih edebilirsiniz. UNESCO’ya göre tüm dünyadan insanların hayatları boyunca en çok görmek istedikleri ülke burası.
Özellikle Havana şehrinde renk renk evler, canlı müzik grupları ve eski tip Amerikan arabaları sizi bekler. Küba koşullarına uyum sağlamak için ise, bankaların olmadığı, kredi kartların kullanım dışı olduğu bir dünyaya kendinizi hazırlamalısınız.
Gece hayatı denildiğinde festival ve etkinliklerle dolu ışıltılı Küba mekanları akla geliyor.
Yerliler son derece renkli, fiyatlar Ocak ve Mayıs ayları arasında kesinlikle yaza göre daha uygun.
Küba’dan satın alabilecekleriniz arasında puro, rom ve kahve gibi seçenekler var.
Yeme içme mekanlarında ise, tercihinizi özellikle ızgara et, avokado, kızarmış muz ya da fasulyeli pilav gibi lezzetlerden yana kullanmalısınız.
Yaz tatilinde denizden yana beklentisi yüksek olanlar sahilde su sporları ile ilgilenebilirler. Sörf, jet ski ya da dalış gibi seçeneklerin her biri Küba sınırları dahilinde oldukça popüler.
Resmi adı Tayland Krallığı olan ülke, Güneydoğu Asya’da sömürgeleşmeyen tek ülke olarak da asaletini koruyor.
Muson yağmurlarının ülkeye uğramadığı aylar Kasım’da başlıyor ve Şubat’la sona eriyor. Bu da demek oluyor ki, kış mevsiminde yolunuzu gönül rahatlığıyla Tayland‘a düşürebilirsiniz.
Konaklama imkanlarının son derece gelişmiş olduğu bu ülke, bölgesinin en çok turist çeken ülkesi. Dolayısıyla da mekanlarda iletişim problemi yaşamanız pek mümkün değil.
İstanbul ile Bangkok arasında direkt uçuşlar var. Uçuşlar 9 saat sürüyor. Fiyatlarda ancak erken rezervasyon ile avantaj sağlamak mümkün olabilir. Aksi halde ücretler bütçeyi zorluyor.
Acı, tatlı, ekşi ve tuzlu lezzetlerin her birini aynı tabakta tadabileceğiniz Tayland mutfağı, ilk anda midenizi rahatsız edebilir. Yine de hem lüks restoranlara hem de sokak yemeklerine şans vermeyi ihmal etmeyin. Erişteler, körili tavuklar ve acı ekşi çorbalar Tayland sakinleri için baş tacı niteliğine sahip.
Tatilinize deniz, güneş ve plaj dışında katabilecekleriniz gece hayatı ve masaj olarak belirtilebilir. Kendinizi bunların hiçbirinden mahrum etmeyin. Yağmur ormanlarında doğa gezileri, çeşit çeşit orkideler ve berrak deniz dinlendirici bir tatil adına tüm beklentilerinizi karşılayacaktır.
Başkent Bangkok’a kadar gelmişken Budizm hakkında da daha detaylı bilgi almak isteyebilir ve turistik durumdaki tapınakları ziyaret edebilirsiniz.
Turkuaz suları, beyaz renkli kumları, bungalov evleri ve Türk vatandaşlarından vize istememesi ile gönüllere taht kuran bir balayı cenneti var sırada.
Burası için kış dönemi kesinlikle bildiğimiz kışlardan çok farklı. Maldivler seyahatiniz boyunca doğanın hiç bilmediğiniz yönlerini ve cömertliklerini keşfedebilirsiniz. Üstelik gece boyu kumsalda yakılan ateşin karşısında dinlenebileceğiniz, gündüz ise bol bol güneşlenebileceğiniz, yormayan bir tatil olur bu. İnsan yaz tatilinden daha ne ister ki?
Maldivler’de isteseniz de yoğun bir gece hayatına rastlamanız söz konusu değil. Bunun yerine, yerel halkın yaşadığı adalara yolunuzu düşürebilirsiniz.
Burada gün içinde renkli sarayları ve farklı mimarideki camileri ziyaret etmeniz mümkün.
Yerel adalarda, resort otellerde karşılaşacağınız hayal ülkenin aksine son derece gerçekçi sahneler hakim.
Beyaz kumdan oluşan Maldiv adaları ise atoll olarak adlandırılıyor ve mutlaka bir ziyareti hak ediyor.
Nihayet yakın sayılabilecek bir lokasyon ile karşınızdayız. Yumuşak iklimi ile Dubai, balayı tatilcilerinin de favorileri arasında.
Lüksün ve şatafatın her köşe başında karşınıza çıkacağı bu Arap ülkesinde, oteller 3 yıldızdan başlıyor ve 7 yıldıza kadar yükseliyor.
Tatilciler deniz ve kumsalın tadını çıkarmanın yanında, jeep safari gibi çöl etkinliklerinden büyük keyif alıyor.
Dünyanın en yüksek binalarından biri olan Burj Khalifa ya da Türkçe adıyla Burç Halife’yi görmeden de Dubai’den dönmek olmaz. Buradaki şehir manzarası, herhalde dünyada görebileceğiniz sayılı güzelliklerden de biri.
Palmiye Adaları, Dubai Müzesi ve Cumeyra şehri de yine ziyaretinizi bekleyen yerler arasında diyebiliriz.
Dubai için ne yazık ki Türk vatandaşlarından vize talep ediliyor.
Bu haber can sıkıcı olmakla birlikte, güzel olan bir şey varsa o da seferlerin sıklığı. İstanbul’dan haftanın her günü Dubai’ye doğru uçuşa geçebilirsiniz. Üstelik yalnızca 4 saat 30 dakika havada kalarak kış ortasında mevsim değiştirmeniz mümkün.
Bu da demek oluyor ki, Dubai için yapacağınız tüm harcamalara ve vize evrak koşuşturmasına değer.
Ülkenin resmi dili Arapça olsa da dört bir yanda İngilizce konuşuluyor.
Yılın belirli dönemlerinde yerlilerden çok turistlerle karşılaşmak da imkan dahilinde. Caz festivalleri, sanat galerileri ve kültür etkinlikleri de sizi şaşırtmasın. Herhangi bir günde Dubai sokaklarında yürürken ses, ışık ve su gösterilerine doyacağınıza da emin olabilirsiniz.
Dubai ziyaretlerinin olmazsa olmazlarından biri de Ferrari World’u ziyaret etmek. Buranın araba tutkusunun doruk noktası olduğunu belirtmek hata olmaz.
Az bilinen yerleri ilk keşfeden olmaktan hoşlanıyorsanız, yapabileceğiniz güzel bir tercih de Barbados. Bu ülkeye arkadaş grubunuzdan birilerinin daha önce gitmediğine rahatlıkla emin olabilirsiniz.
Tropikal iklime sahip rüya ülke Karayipler’de yer alıyor. Uzun beyaz kumsallarda ılık rüzgarlar eserken, Aralık ve Mayıs arasında yağmur yağmaması da büyük bir avantaj.
Şeker kamışı çiftlikleri, otlu ve baharatlı yemekler, kızartılmış balıklar ve her çeşit taze deniz ürünü bir anda etrafınızı saracak.
Ülkede aynı zamanda Crop Over adında festival düzenleniyor. En turistik etkinliğin bu olduğunu söylemek hata olmaz.
Konaklama, gece eğlencesi ve yeme içme mekanları yönünden aradığınızı büyük ihtimalle Barbados’ta bulacaksınız.
Halkın yaşam standardı yüksek, etnik detaylar göze çarpıyor. Ülkede hem İspanyol hem de İngiliz geçmişinden izler var.
Sadece bembeyaz sahillerde dinlenmekle kalmayıp kendinizi biraz da Barbados sokaklarına atmayı isteyebilirsiniz.
Türkiye’den Barbados’a direkt uçuş yapma şansınız yok ancak tek bir aktarma ile başkente ulaşmanız mümkün. Barbados yazısını güzel bir haberle bitirmek gerekirse, bu cennet ülke için Türk vatandaşlarının vizeden muaf olduklarını müjdeleyebiliriz.
Tayland ve Vietnam ile komşu bir ülke olan Kamboçya, özellikle Koh Rong Adası ile kış mevsiminde yaz tatili fırsatı sunuyor.
Beyaz kumlardan oluşan pürüzsüz plajların toplam uzunluğu 50 kilometreyi zorluyor. Gün batımı sırasında buradaki plaj partilerinde bulunmak ise kesinlikle paha biçilemez bir deneyim. Kamboçya’da farklı kültürlere, farklı bir mutfağa ve farklı koşulların eşsiz bir mozaiğine şahit olacaksınız. Burada turistik tesisler de var; fakirlikle boğuşmakta olan halk da.
Ulaşım maliyeti hatırı sayılır bir seviyede olsa da; Kamboçya içinde yapacağınız harcamalar Türk Lirası’na döndüğünüzde içinizi acıtmayacaktır. 12. yüzyılın başlarında inşa edilen Angkor Wat Tapınağı’nı da Kamboçya ziyaretiniz boyunca mutlaka görmelisiniz.
Gezi tutkunlarına Kasım ve Şubat ayları aralığında önerilen en güzel destinasyonlardan biri de Hindistan. Burada sıcaklar kış boyu ideal seviyelerde oluyor; aksi halde gerçek yaz mevsimini yaşamak istemezsiniz! Nüfusuyla ve yüzölçümüyle Hindistan yaz aylarında dev bir hamama dönüşüyor diyebiliriz.
Hindistan’da tercih edebileceğiniz tatil destinasyonu ise Goa. Burası elde kitapla şezlonga uzanıp sahil keyfi için ideal.
Kalabalığın içine dalmak isteyenler ise soluğu Delhi’de almalı. Ülkenin başkenti Yeni Delhi‘de yapabileceğiniz birçok şey var. Öncelikle Hint mutfağının bol acılı ve baharatlı yiyecekleri karşısında temkinli olmaya çalışın.
Zincir otellerden rezervasyon yaptıracak olursanız menü sıkıntısı da çekmezsiniz.
Kızıl Kale, Lotus Tapınağı, Hint Kapısı ve Hümayun Türbesi gezi listenizdeki yerlerini mutlaka almalı.
Hindistan’a kadar gelmişken aynı zamanda maneviyata da zaman ayırmak isteyebilirsiniz. Burada camiler de var, Buda rahipleri de. Çılgın Hindistan kalabalığında ve trafiğinde her tür insan görmek mümkün. Yaz tatilinden beklentiniz sadece deniz ve güneş değilse, rotayı Delhi’ye çevirmekten çekinmeyin.
Hindistan yolculuğu da, artan seferler sayesinde eskiye göre çok daha kolay. İstanbul’dan Delhi’ye neredeyse haftanın her günü direkt uçuş mevcut.
Biri Afrika ateşi mi dedi? Kış döneminde tam da ihtiyacımız olan şey bu değil mi? Gambiya dediğimizde gerçek anlamda egzotik bir kaçış noktası anlıyoruz. Batı Afrika’da yer alan ülkeye Türk turistler biraz yabancı kalabilir; ancak dünyanın geri kalanı burayı keşfetmeye çoktan başlamış bile.
Atlas Okyanusu’na kıyısı bulunan ülke, ekvator çizgisine de çok yakın. Hal böyle olunca, erişilebilir bir cennet karşımıza çıkıyor.
Gambiya için ne yazık ki vize gerekli.
Ülkedeki otellerin konforu ve evrenselliği ise tartışmasız bir düzeyde. Ülkede en çok tüketilen lezzetler okyanustan elde edilen tazecik deniz ürünleri olarak sıralanabilir. Avrupa sömürgeliğinden kalan yılların etkisiyle ülke aynı zamanda dünya mutfağına da açılıyor.
Gambiya’nın başkenti Banjul ziyaretiniz için iyi bir başlangıç noktası olabilir. Altın kumlu plajlarda, size palmiye ağaçları gölgeleriyle eşlik edecek.
Hemen elinize bir dünya haritası almış olabilirsiniz; zira burası dünyanın az bilinen bir noktası. Yeşil Burun Adaları olarak da bilinen ülke, Senegal açıklarında bir Afrika ülkesi.
Yazı boyunca çok fazla Afrika ülkesiyle karşılaşmanız ise asla şaşılacak bir şey değil. Gizli hazinelerle dolu bir cennet olan Afrika’da birçok bilinmeyen kumsal var.
Dört mevsim güneş arayanlar için, Cape Verde’nin dünyanın yeni Karayipler’i ilan edildiğini de hemen belirtelim. Burası aynı zamanda nesli tükenme tehlikesinde olan Caretta Caretta türü deniz kaplumbağaları için güvenli bir yuva.
Yolunuz Yeşil Burun Adaları’na düşerse, seyahat etmeniz gereken noktalar Praya, San Filipe, Tarrafal, Porto Novo, Mindelo ve Maio olarak sıralanabilir. Adalara daha çok cruise tipi turlar düzenleniyor.
Resmi dilin Portekizce olduğu adada eskudo isimli para birimi kullanılıyor. Özellikle Mindelo’da tüm nüfusun yüzde 90’ından fazlası yaşıyor. Bu da demek oluyor ki burada eğlence ve karnavallara doyabilirsiniz.
Porto Novo ise başka bir Afrika ülkesi olan Benin’in başkenti olmakla birlikte, gemi turlarının rotasında kendine yer buluyor. Bu turlar daha çok Kasım ve Aralık aylarında kuzeydeki ziyaretçileri cezbederek ülke ekonomilerine de katkı sağlıyor.
Güneşi özleyenlerin tercihi, aynı zamanda bozulmamış bir doğa harikası da olan Seyşeller olabilir. Burada palmiye ağaçlarının eşsiz gölgesinde okyanus iklimine ve mercan kayalıkların parıltısına doyabilirsiniz.
Madagaskar’ın kuzeyinde yer alan ülke, Hint Okyanusu’nda bulunuyor. Seyşeller sınırları dahilinde tam 115 ada var.
Ünlü tur şirketleri, kış boyunca buraya neredeyse her hafta turlar düzenliyor. Euro cinsinden ücretlendirilen turlar 6 ya da 8 günlük olarak organize ediliyor. Turkuaz sularda, inci gibi adalarda konaklamak elbette insanın kendisini biraz şımartması demek. O nedenle maddi konularda da olabildiğince cömert olmalısınız.
Praslin Milli Parkı, Seyşeller’de görmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Ayrıca burası tüm dünyadan dalış tutkunlarının da ilk tercihi.
Seyşeller’de yapabileceğiniz adrenalin dolu yazlık aktivitelerin başında köpek balıkları eşliğinde dalmak var. Elbette güvenli koşullar sağlandıktan sonra!
Seyşeller’de yaşayan tüm bitki ve hayvan türlerinin UNESCO tarafından koruma altında bulunduğunu da belirtmeden geçmeyelim.
Hem doğa hem de güneş tatili isteyenler için Seyşeller’deki birbirinden güzel adalar kesinlikle doğru seçim. Ananas, mango, ekmek ağacı meyvesi, körili tavuk ve Hindistan cevizli köriyi mutlaka deneyeceğiniz tatlar listesine dahil etmelisiniz.
Atlas Okyanusu kıyılarında bir Güney Amerika ülkesi olan Brezilya’nın toprakları esasında ekvatorun her iki yanına da yayılıyor. Bu nedenle tropik ülkeyi tek bir sınıfa dahil etmek de mümkün değil.
Kış döneminde ziyaret etmek için ise, Salvador ve Rio De Janeiro gibi güney şehirlerini gönül rahatlığı ile tavsiye edebiliriz. Bildiğiniz gibi Şubat ayında kuzey yarım kürede en hararetli kış koşulları yaşanırken, Rio’da Brezilya Karnaval’ı düzenleniyor! Niyetiniz kış mevsiminde bir Rio gezisi yapmaksa bunu mutlaka Şubat’taki festival dönemine denk getirin.
Bikiniler içinde samba gösterisi yapan yerli halk sizin de içinizi ısıtacaktır. Tabii pullardan, payetlerden ve her tür ışıltıdan ilham alan muhteşem kostümlerden bahsetmiyoruz bile. Havainas adı verilen yöresel parmak arası terliklerin ve Brezilya usulü kahvelerin tadını hem Brezilya tatiliniz boyunca çıkarabilir hem de hediyelik olarak yanınızda taşıyabilirsiniz.
Üstelik Brezilya için vize uygulamasının olmaması da yabana atılmayacak güzellikte bir haber.
Brezilya mutfağında bol zeytinyağlı, sarımsaklı ve taze deniz mahsüllü lezzetler ön plana çıkıyor. Pirinç, fasulye ve kurutulmuş et de yine Brezilyalıların uzun dönem favorileri arasında. Kumsallarda ve sokaklarda seyyar tezgahlar bulunuyor ve sokak yemekleri de sıkça tercih ediliyor.
Festival dönemine denk gelirseniz, iki üç kat artan fiyatlara da hazırlıklı olun. Yine de kendinizi biraz daha şımartarak, bir samba okuluna kayıt yaptırmayı ve festivalde sahne almayı bile düşünebilirsiniz! Brezilya, sahip olduğu iklim ve kültür çeşitliliği sayesinde, hayal gücünüze sınır koyacağınız son yer olabilir.
Sadece bir ülkeyle değil, dev bir kıtayla da karşı karşıyasınız.
Hayatınızda yaptığınız en uzun yolculuk bu seyahat olabilir. Çok iyi bir planlamaya, mümkünse bir tur şirketine, değilse de erken rezervasyona kesinlikle ihtiyacınız var.
Baştan uyarmak gereken konu, tüm kıtayı aynı anda gezmenin asla mümkün olmadığı. Tabii Avustralya için tüm kış mevsimini programlayabiliyorsanız o başka!
Mümkünse Sydney’e seyahat edin ve buranın Kasım’dan başlayıp Mart’a kadar süren son derece ılıman ikliminin tadını doya doya çıkarın. Örneğin aynı dönemde daha kuzeyde mercan kayalıkları ziyaret etmek isterseniz, karşınıza kesintisiz yağmurlar çıkabiliyor, aman dikkat.
Kamp hayatı, kangurular, doğal yaşam ve bol oksijen Avustralya için anahtar sözcükler olarak sayılabilir. Yapmadan dönmeyeceğiniz şeylerin bir listesini yapın ne de olsa bir daha bu kadar uzun bir yola çıkmanız mümkün olmayabilir.
Telafisi olmayan bir Avustralya yolculuğu için, sabah saatlerine kadar Melbourne’de müzikle iç içe olmak da kulağa hoş geliyor.
Sydney’deki Opera Binası ve Liman Köprüsü ise, fotoğraf çektirmenin her turist için adeta bir zorunluluk olduğu yapılar arasında yer alıyor. Köprünün ve opera binasının haşmetli fotoğraflarına ve yeni yıl dönemindeki ışıltısına alışık olduğumuz için; gerçekte sahip oldukları hacme de şaşırabilirsiniz. Bizden uyarması.
Sydney’de gezilecek tüm yerleri ve diğer detayları Sydney Seyahat Rehberi yazımızdan okuyabilirsiniz.
Tangonun doğum yeri Arjantin, vize istemeyerek gönülleri fetheden bir başka güney ülkesi. Burayı deniz tatilini kültür turuyla birleştirmek için ziyaret etmeniz fazlasıyla mümkün.
İspanyol ve İtalyanların Arjantin topraklarında etnik izleri var. Ülkenin bugünkü hali ise başlı başına bir kültür ve sanat hazinesi. Her daim meraklıların içini kıpır kıpır eden ezgilerden ve Aralık’la birlikte en sıcak günlerini yaşamaya başlayan yaz mevsiminden söz ediyoruz ne de olsa. Buenos Aires şehir anlamında Arjantin’deki ilk tercihiniz olmalı.
Latin mutfağı ise hem gözünüze hem de gönlünüze hitap edecek lezzetler ile dolu. Örnek vermek gerekirse bu mutfağa özgü empanadas adlı börekten başlayabiliriz. Yerba mate ise Arjantin’in milli içeceği olarak mutlaka tadımlarınızda yer almalı.
Kongre Sarayı, Metropolitan Müzesi, Casa Rosada, Pilar Kilisesi ve Obelisk gibi yapılardan hangisiyle gezmeye başlayacağınız tamamen size kalmış.
Hava koşulları son derece uygun olacağından sokaklarda tişörtle dolaşmanız mümkün. Bu durumun bir diğer güzel yanı ise, Arjantin yoluna düşerken son derece hafif bir valizle idare edebilecek olmanız.
Buenos Aires’e Türk Hava Yolları direkt olarak uçuşlar düzenliyor, yani aktarma ile vakit kaybetmeyeceksiniz. Aktarma olmaması, bagaj güvenliği yönünden de bir avantaj.
Pesonun değeri Türk Lirası’nın altında olduğundan; konaklama ve ulaşım boyunca yaptığınız harcamaları Arjantin içinde telafi etme şansınız da var.
Dünyanın dördüncü büyük adasına hoş geldiniz! Burada sizi Kasım ve Nisan ayları arasında sıcak bir iklim bekliyor. Yalnızca yağışlara karşı önleminizi almanızda fayda var.
Farklı etnik kökenlere sahip insanların kendi inanışlarını doğrudan yaşayabildikleri bu ülkede turizm nedeniyle bozulan hiçbir şey görmeyeceksiniz. Aksine, Madagaskar seyahati en çarpıcı deneyimlerinizden biri olabilir.
Madagaskar’ın ne yazık ki vizeye tabi olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Yine ülkeye girişlerle ilgili bir hatırlatma da aşı üzerine. Buraya seyahat etmeden 10 gün kadar önce, mutlaka sarıhumma aşısı yaptırmış olmalısınız. Son dakikada kötü bir sürpriz yaşamamak için, bilet aşamasında acentenizden bu konuda bilgi isteyebilirsiniz.
Mango ağaçları, kakao ve vanilya gibi tropikal iklime dair aklınıza gelen tüm ürünlerle Madagaskar çatısı altında tek seferde karşılaşmanız mümkün. Madagaskar’ın bir başka ilgi çekici özelliği ise buradaki bitki ve hayvan türlerinin çoğunun dünyanın başka bir yerinde bulunmaması. Bu da demek oluyor ki, Madagaskar geziniz boyunca mutlaka doğa yürüyüşlerine çıkmalı ve mümkünse safari yapmalısınız.
Nosy Be adasının ise ülkeye bağlı en turistik ada olduğunu belirtebiliriz. Skatia Plajı, Isalo Ulusal Parkı, Kraliyet Tepesi ve Tamatave gibi lokasyonları ise mutlaka bir kenara not almalı; buralara yolunuzu düşürmelisiniz.
İzole bir ada olmasına rağmen, dünya mutfağına bu kadar açık olması ise Madagaskar hakkında şaşkınlık verici bir bilgi. Balık ve deniz ürünleri dışında pirinç de ağırlıklı olarak Madagaskar mutfağında kendine yer buluyor.
Madagaskar’a direkt uçuş bulamasanız da, Air France gibi firmalar aracılığıyla aktarmalı uçuşları mümkünse erken rezervasyon ile satın alabilirsiniz.
Sınırları neredeyse 270 bin metrekareye varan bir alan ve bol oksijenden oluşan bir ada ülkesi. İşte yeşilin ve mavinin en güzel birleşmelerinden biri olan Yeni Zelanda, aklınıza bu tanımlamalarla kazınabilir.
Başkenti Wellington olan ülke, kuzey yarım kürenin en soğuk günlerinde yazı yaşıyor. Dolayısıyla da Kasım’dan sonra Yeni Zelanda yoluna düşebilen tatilciler çok şanslı. Pasifik Okyanusu’na göre güneybatı yönünde kalan ülkeyi keşfetmek her zaman için bir ayrıcalık.
Bangkok, Seul ya da Hong Kong gibi bir noktadan aktarma yaparak Yeni Zelanda’ya ulaşabilirsiniz. Aktarmalar ve değişen saatlerle birlikte bir günü gidişte ve dönüşte gözden çıkarmanız en iyisi. Ne de olsa, dünyanın öbür ucuna seyahat etmek dedikleri tam da bu!
Yeni Zelanda seyahatinizde ayrıca hediyelik eşyalara da ciddi bir bütçe ayırmanız yerinde olur, çünkü deniz kabuklarından ve camdan yapılan sanat eserleri unutulmaz güzellikte. Evinizin en güzel köşelerinde bu dekoratif unsurlara yer vermek istemeniz son derece normal.
Tatlı patates, kırlangıç balığı, orfoz ya da karavide Yeni Zelanda’ya özgü tatmanız gereken lezzetler denildiğinde ilk akla gelenler olarak sayılabilir. Biftek ya da kuzu etinin de son derece lezzetli marineleri Yeni Zelanda’nın lüks restoranlarında karşınıza çıkacaktır.
Son olarak Yeni Zelanda seyahatiniz için vizeye ihtiyaç duyacağınızı da hatırlatmakta fayda var.
İklim konusunda kafa karıştıran bir ülke var sırada. Tıpkı Brezilya’da olduğu gibi, Peru’da da ekvator çizgisine yakınlık iklim koşullarını ve dünya algısını karmaşık bir hale getiriyor. Şöyle söyleyelim, Peru’da tüm dünya iklimlerinin yüzde 90’ına bir şekilde rastlanıyor. Ülkede 30 farklı iklim mevcut.
Tabii burası yüz ölçümü bakımından komşusu Brezilya ile kıyaslanamaz. Hal böyle olunca ülkeyi keşfetmek de daha kolay. Burada doğal kaynaklar, tarih ve kültür bakımından paha biçilemez bir servet yatıyor. Bu nedenle sadece deniz tatili için Peru’yu ziyaret etmenin büyük haksızlık olacağını söylemek gerek.
Ülkede İspanyol ve Kızılderili kültürleri, Peru mutfağına da yansıyarak varlıklarını devam ettiriyor.
Bol pirinçli, deniz ürünlü ve patatesli yemekler neredeyse tüm tropik seyahatlerde olduğu gibi Peru’da da karşınıza çıkabilir. Burada ek olarak son derece yağlı ve baharatlı lezzetler de var.
Peru’ya aktarmasız bir yolculuk yapmanız mümkün olmadığı gibi, neredeyse tüm bir gün boyu havalimanlarında ve uçakta olmaya da kendinizi hazırlamalısınız.
Şubat ve Mart ayları boyunca burada bir karnaval düzenlendiğini, dolayısıyla da fiyatların yükseldiğini hatırlatmış olalım. Bunun yanında, karnaval döneminde tüm şehirler olduklarından da daha güzel bir hal alıyor ve adeta renk cümbüşü haline geliyor.
Konaklama ve yeme içme mekanlarında doluluğun da tavan yaptığı bu özel dönemde Peru sokaklarında olmayı isteyebilirsiniz.