Moskova’nın şehir merkezinde Kızıl Meydan’da yer alan Moskova Kremlin Sarayı, 14. yüzyılda Rus çarlarının Moskova’da kaldıkları yer olarak tasarlanan bir saray. Sovyetler Birliği döneminde Yüksek Sovyet konferans ve toplantılarının yapıldığı yer olarak da kullanılan Kremlin Sarayı, 1990 yılından beri Kızıl Meydan ile birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor.
“Kremlin” Eski Rusça’da surlarla çevrili küçük şehirler veya şehir içinde bir kale anlamına geliyor ve Rusya genelinde 20’den fazla Kremlin bulunuyor. Bunların en tanınmış olanı ise Moskova ve Rusya’nın simgesi olan Moskova Kremlin Sarayı.
Bu yazımızda Moskova Kremlin Sarayı’na nasıl gidilir ve bu büyük kompleksi ziyaret ettiğinizde sizleri neler bekliyor bunlardan bahsettik.
İçindekiler
Moskova’da metro ağı oldukça gelişmiş bir durumda; şehrin bir noktasından bir başka noktasına metro ile kolaylıkla ulaşım sağlamanız mümkün. Moskova’nın merkezinde Kızıl Meydan’da yer alan Moskova Kremlin Sarayı’na oldukça yakın yürüyüş mesafesinde olan metro durakları:
Moskova Kremlin Sarayı için iki farklı çeşit bilet alternatifi bulunuyor. Bir tip bilette komplekste yer alan yapıları dışarıdan görebilir ve katedralleri ziyaret edebilirsiniz. Diğerinde ise Cephane Müzesi, Moskova Kremlin Devlet Tarih ve Kültür Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.
Meydanın ilk yapısı olarak Kızıl Meydan’da yaklaşık 25 bin metrekarelik bir alana yayılan Kremlin Sarayı’nın, 1147 tarihinde şehrin inşası ile birlikte temelleri atılmaya başlıyor, 14. yüzyıldan beri gelişerek, 15. ve 16. yüzyılda eklenen kuleler ile birlikte günümüzdeki haline ulaşıyor.
Konstantin Thon ve Nikolay Ivanovitsj Tsjitsjagov isimli iki mimar tarafından tasarlanan kompleks, dünyanın en büyük mimari ve kentsel topluluklarından biri olarak içinde geniş meydanlar, bahçeler, görkemli saraylar ve birçok kilise bulunduruyor.
700’den fazla odası ile 14. yüzyıldan itibaren Rus çarlarının konutu ve devlet yönetim merkezi olan Kremlin Sarayı, Çar Petro döneminde başkent Moskova’dan St. Petersburg’a taşınınca önemini yitiriyor; fakat 1917 Devrimi ile başkentin tekrar Moskova olması ile Kremlin işlevini geri kazanıyor.
Moskova’nın en önemli turistik simgelerinden olan Kremlin Sarayı, günümüzde ziyarete açık saraylar ve müzeler ile birlikte Rus hükümeti tarafından kullanılmaya devam ediliyor ve Vladimir Putin’in yaşadığı Büyük Saray’ı (ziyarete kapalı) da içinde barındırıyor.
Moskova Kremlin Sarayı dendiğinde ilk gözümüzde canlanan yapı, pasta kremasına benzeyen rengarenk kubbeleri ile Aziz Basil Katedrali. Bu katedral, Rusların Muhteşem Ivan olarak adlandırdıkları, bizim tarihimizde “Korkunç Ivan” olarak geçen çarın 16. yüzyılda Kazan’ı fethetmesinin ardından zafer göstergesi olarak yaptırılıyor.
Rusya’nın en orijinal mimari yapılarından olan Aziz Basil Katedrali, mimar Barma tarafından tasarlanıyor ve katedralin 8 kubbesi, 8 ayrı zaferi temsil ediyor; kubbeler her ne kadar pasta kremasını andırsa da “gökyüzüne yükselen ateşi” simgeliyor.
Günümüzde tüm kubbeler farklı desen ve renklerde olsa da, katedralin kubbeleri ilk olarak som altından yapılıyor, 1670’de rengarenk boyanıyor ve 1860 yılında daha da renklenerek günümüzdeki halini alıyor.
Aziz Basil Katedrali ile ilgili bazı söylentiler:
Kremlin Saray kompleksi içinde yer alan en görkemli yapı, 24 bin metrekarelik Büyük Saray. 48 metre yüksekliğindeki saray, Rus Çarları’nın gizli odalarına ev sahipliği yaptığı gibi günümüzde Vladimir Putin’i ağırlıyor.
Kraliçe Elizabeth’in ziyaret gerçekleştirdiği Büyük Saray, halk tarafından ziyarete kapalı; fakat dışarıdan sarayı görebilmek mümkün.
Büyük Saray veya Büyük Kremlin olarak geçen sarayın bir parçası olan Cephane Odası, 1851 tarihinde mimar Konstantin Thon tarafından tasarlanıyor.
Kremlin’in en eski hazineleri ve Çar hazinesinde yer alan pek çok şey burada sergileniyor. Resmi törenlerde ve taç giyme törenlerinde giyilen kıyafetler, Rus Ortodoks Kilisesi’ne ait dini kostümler, ünlü Rus zanaatkarların elinden çıkma altın ve gümüş eşyalar Cephane Odası’nda görebileceklerinizden.
Moskova Kremlin Sarayı kompleksinin görülmesi gereken parçalarında Çatlak Çan veya Çar Çanı olarak anılan 6 metrelik 216 ton ağırlığındaki dünyanın en büyük çanı da yer alıyor.
1733-1735 tarihlerinde İmparatoriçe Anna Ioannovna emri ile döktürülen bu çan, defalarca denemeler yapılarak hazırlanıyor ve döküm sanatının en büyük örneklerinden biri sayılıyor. Aziz ve melek tasvirleri, barok üslupta çiçek süslemeleri ve İmparatoriçe Anna Ioannovna’nın portresi bulunan Çar Çanı, gerçekleşen bir yangında düşüp kırılmış ve şu anda kırık parçası ile birlikte sergileniyor.
Kremlin Müzeleri’nin 800 parçadan oluşan büyük bir top koleksiyonu da bulunuyor. 16. yüzyıl ve 19. yüzyıl tarihleri arasındaki toplardan oluşan koleksiyonun en önemli parçası, 40 ton ağırlığındaki dünyanın en büyük topu olarak anılan Çar Topu.
İlk olarak Kızıl Meydan’da konulan bu top, sonradan Kremlin kompleksine taşınıyor.
Yazılar, bitkiler ve figürler ile süslü Çar Topu, hiçbir zaman ateş etmemiş ve hiçbir savaşta kullanılmamış olsa da dünyanın en büyük topu olarak ilgi çekmeye devam ediyor.
17. yüzyıl en iyi Moskova sivil mimari örneklerinden biri olan Patrik Nikon emri ile 1653-1655 tarihlerinde inşa ettirilmiş 12 Havariler Kilisesi, komplekste ziyaret etmeniz gereken dini noktalardan.
12 Havariler Kilisesi’nde değerli ev eşyaları, mücevherler, av malzemeleri, eski mobilyaların bulunduğu bir sergi alanı var 17. yüzyıl Rus kültürünü yakından tanıyabileceğiniz.
Kilisenin en önemli parçası ise, en başarılı oyma örneklerden sayılan 17. yüzyıldan kalma ahşap yaldızlı bir ikona.
Moskova Kremlin Sarayı kompleksinde yer alan Trinity Kulesi, Müjde Katedrali’nde yer alan gümüş ve altın külçeler, madeni paralar, mücevherler gibi 12. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar uzanan 1500’den fazla parçanın bulunduğu sergi alanı gözünüzden kaçmamalı.
Moskova Kremlin Devlet Kremlin Sarayı’nda bulunan Kremlin Bale Tiyatrosu’nda sahnelenen çeşitli performanslardan birine katılmayı da unutmayın!