1988 yılında UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Miras Listesi’ne girmeyi başarabilen Pamukkale, bembeyaz bir cennet.
Pek çok doğal güzelliği bir arada sunabilen Türkiye’de, gezilebilecek yerlerin en üst sırasında yer alan bu nadide güzelliği hala görmediyseniz hemen hazırlanın şahane bir Pamukkale turuna götürüyoruz sizleri.
Türkiye, elinizi nereye atsanız farklı bir tarih, farklı bir doğal güzellik ile karşınıza çıkan şahane bir ülke. Bu güzelliklerden biri olan Pamukkale seyahatiniz boyunca mutlaka görülmeli denilen yerleri sizler için derledik:
İçindekiler
Pamukkale der demez ilk akıllara gelen bu bembeyaz doğal güzellik, listenizin ilk sırasında olmalı.
Yılın her dönemi turist ağırlayan yerde, şifalı sularda hem çıplak ayakla yürüyüp hem de manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Denizli’ye geldiğinizde rotanızın ilk sırasına Pamukkale Travertenleri’ni ekleyebilirsiniz. Kimyasal reaksiyon sonucunda çökelme ile meydana gelen bu oluşumları ilk gördüğünüzde kendinizi karların ortasında kalmış gibi hissedebilirsiniz.
Yumuşak görünümlü sert kayalara ilk adım attığınızda şaşırabilir, bu kayaların nasıl bu kadar sert olduğunu düşünebilirsiniz.
Uyarmak isteriz ki, içeriye ayakkabı ile girmek yasak. Bu nedenle girişte ayakkabılarınızı çıkarıp elinize almanız gerekiyor.
Travertenlerin oluşturduğu bu küçük havuzlara girmek isterseniz yanınıza yedek kıyafet almanız gerek.
Biraz zorlanabileceğiniz yürüyüş sonrasında tepeye çıkarak manzaranın tadına varabilirsiniz.
Travertenlerin bittiği yerde dinlenebileceğiniz bir kafe de mevcut. Burada manzaraya karşı çayınızı yudumlayabilirsiniz.
Türkiye’nin en ünlü oluşumları arasında yer alan travertenlere ulaşmak oldukça kolay. Şehir merkezine yakın bir konumda bulunan Pamukkale Travertenleri’ne yarım saatte bir hareket eden dolmuşlar mevcut. Denizli otogardan ya da merkezde bulunan duraklardan bu dolmuşlara binebilirsiniz.
Eğer kendi aracınız ile şehir dışından geliyorsanız Denizli’ye giriş yaptıktan sonra şehir merkezine ulaşıp buradan Ankara bulvarına çıkmanız gerek.
Ankara Bulvarı’na çıktıktan sonra Develi güzergahınızı izleyerek yola devam edebilirsiniz. 20 kilometrelik bir yolculuk sonucunda Pamukkale Travertenleri’ne ulaşabilirsiniz.
UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan Pamukkale Travertenleri’ne Müzekart ile giriş yapabilirsiniz. Eğer Müzekartınız yoksa 700 TL karşılığında travertenlere giriş yapmanız mümkün. Müze kartı çıkarmak isterseniz gişelerden çok kısa bir süre içerisinde bu kartı temin edebilirsiniz.
‘’Kutsal Kent’’ olarak anılan ören yeri, fazlası ile dini mabet bulunduruyor.
Milattan önce 2. yüzyılda Bergama Kralı 2. Eumenes tarafından yaptırıldığı bilenen bu antik kent, şahane fotoğraflara imza atabileceğiniz ve saatlerce gezebileceğiniz yerlerden.
UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yerini alan diğer isimlerden olan Hierapolis Antik Kenti mistik bir havaya sahip.
Buraya geldiğinizde mutlaka görmeniz gereken yapılar ise şunlar: Frontinus Caddesi, Kuzey Bizans Kapısı, Tritonlu Çeşme Binası, Agora, Güney Bizans Kapısı, Gymnasium, Apollon Kutsal Alanı ve su kanalları.
Son kazılarda bulunan Cehennem Kapısı burada en çok merak edilen yapılar arasında bulunuyor. Bu keşif ölüler ülkesinin girişini de beraberinde getirmiş, efsanelere konu olan Kutsal Kenti’n gizemini aydınlatmaya yardımcı olmuştur.
Burayı yakından görmek için 700 TL giriş ücreti ödemeniz gerekiyor.
Hierapolis Antik Kenti’ne eğer yaz mevsiminde giderseniz kapı açılış ve kapanış saati 08.00 – 21.00. Kış aylarında giderseniz bu saatler 08.00 – 17.00 şeklinde değişiyor. Tatil günü olmadığı için antik kenti dilediğiniz günde ziyaret edebilirsiniz.
Hierapolis Antik Kenti’nde bulunan bu havuz kelimenin tam anlamıyla bir şifa deposu.
Yaz ve kış dönemlerinde pek çok kişinin gelip yüzdüğü havuz hakkında sıklıkla anlatılan efsaneye göre o dönemlerde Güzellik Kraliçesi Kleopatra bile bu havuza yüzmeye gelmiş.
Efsanelere konu olan bu havuzun tarihi milattan sonra 7. yüzyıla kadar uzanıyor.
Bu dönemde yaşanan bir deprem sonrasında oluşan çukura suların dolması ile meydana gelen Antik Havuz o günden beri şifa bulmak isteyenlerin uğrak yeri olmuş.
Termal suyun altında kalan ve yüzerken insanı alıp tarih öncesi çağlara götüren kalıntılar bir hayli ilgi çekiyor.
Antik Havuz’a ulaşmak için Hierapolis travertenler ve havuzun birlikte olduğu alana giriş yapmanız yeterli. Buraya giriş yaptıktan sonra Antik Havuzda dilediğiniz gibi yüzebilirsiniz.
Girişte Müzekart kullanabilirsiniz ancak havuza girmek için en nihayetinde 200 TL ödemeniz gerekiyor.
Havuzun açılış saatleri yaz kış aynı. Ancak kapanış saatleri yazın 21.00, kışınsa 17.00.
Denizli şehir merkezine oldukça yakın bir mesafede bulunan Laodikya Antik Kenti, tarihi milattan önce 260’lı yıllara uzanan kalıntılardan oluşuyor.
Anadolu’nun en büyük stadyumu, kiliseleri, tiyatroları, hamamları ve daha pek çok yapısı ile oldukça değerli bu antik kenti de görmeden şehirden ayrılmamalısınız. Çünkü burası sizi alıp geçmişin tozlu sayfalarına götürmeye iddialı.
Kentte bulunan sanat eserlerinin birçoğu kentin kurulduğu dönemlere ait.
Romalılar Laodikya’ya çok büyük bir önem vermiş ve buranın daha güzel olması için ellerinden geleni yapmışlar.
Ancak milattan sonra 60. yılda yaşanan bir deprem sonrasında kentte sayısız hasar meydana gelmiş. Bu deprem sonrasında şimdilerde meşhur olan stadyumu, kiliseleri, tiyatroları, hamamları kalmış.
Burada bulunan Laodikya Kilisesi’nin Hristiyanlık için büyük bir anlamı var. Çünkü bu kilise Hristiyanlık aleminin en eski ve en önemli kutsal yapıları arasında.
Müzekart varsa bu yere ücretsiz bir şekilde giriş yapabilirsiniz. Eğer kartınız yoksa girişte 280 TL ödemelisiniz.
Denizli’nin Çal ilçesi tarihi güzellikleri ile dikkatleri üzerine çekiyor. Burada bulunan Apollon Tapınağı bu güzelliklerden sadece biri.
İlçe halkının kendi içinde Asartepe diye isimlendirdikleri yerde bulunan Apollon Tapınağı bilinen en eski din merkezlerinden.
Efsanelere konu olan yapılar arasında yer alan Apollon Tapınağı’nda Ana Tanrıça Kybele ile Apollon bir gün buluşmuş ve Ana Tanrıça Kybele’nin bu tapınağa indiğinde zehirli gazdan etkilenmemiş.
Bu tapınağın temelleri Geç Helenistik Dönemlerde atılmış.
Mermer giriş basamakları ile ünlü olan Apollon Tapınağı 70 metrelik bir uzunluğa sahip.
Tapınağın çevresinde ise temenos ismi verilen bir duvar var. Temenos ismi verilen bu duvarlar güney, kuzey ve batı kısımda kazılan portiğe yaslanmış vaziyette ayakta duruyor.
İçerisine girdiğiniz anda büyüsüne kapılacağınız bu yeri görmeden Denizli’den ayrılmayın.
Antik Kent ve havuz maceranızdan sonra oturup dinlenebileceğiniz, bir şeyler yiyip içebileceğiniz Natural Park, şehir halkının özel organizasyonları içinde kullanılan popüler yerlerden biri.
Müze Kart ile ücretsiz giriş yapabileceğiniz bu yerde özel çamur havuzları da mevcut.
Enfes bir manzaraya karşı şifa bulmak isterseniz, Natural Park sizin için ideal bir yer olacak.
Etrafı yeşilliklerle çevrili bu parkı gördüğünüz ilk anda aşık olabilirsiniz.
Düzenlemesi ve hizmeti ile misafirlerinden tam not alan Natural Park ismine yakışır bir performans sergiliyor.
Kaplıcaları ile dünya çapında nam salmış olan Karahayıt, Pamukkale’ye bağlı bir belde.
‘’Kızıl Su’’ diye de anılan, isimden de anlaşıldığı üzere kıpkırmızı kaplıca sularıyla şifa dağıtan Karahayır, tek kelimeyle Pamukkale turunuzun unutulmazlarından olacak.
Hem termal kırmızı suları hem de çamur havuzlarında ziyaretçilerini en iyi şekilde ağırlayan Karahayıt’ın sindirim, mide sorunları, karaciğer ve safra sorunları yaşayan kişiler tarafında düzenli aralıklarla ziyaret edildiğini de belirtmekte fayda var.
Şifa dolu bir kaplıca olan Karahayıt’ın suyu aynı zamanda içme suyu olarak da kullanılabiliyor.
Pamukkale’nin diğer termal sularına benzeyen bu suyun sıcaklığı onlardan biraz daha yüksek sadece. Bir de serbest karbondioksit oranı çok daha az. 3 kaynaktan çıkan ve bölgeye ulaşan Karahayıt kaplıcalarına dökülen her suyun sıcaklık değerleri farklı.
Çal ilçesine bağlı Sakızılar Köyü’nde misafirlerini bekleyen Yeşildere Şelalesi muhteşem bir doğal güzellik.
Bu şelaleyi görüp, akan su sesleri arasında huzur bulmak için Yenicekent Yolu’nu kullanabilirsiniz. Bu yol üzerinde bulunan tabelaları takip edip şelaleye kısa bir süre içerisinde ulaşmanız mümkün.
Birince derecede Sit alanı olan ve görenleri kendine hayran bırakan Yeşildere Şelalesi’nde suyun yosunlar üzerindeki akışını izleyerek keyiflenebilirsiniz.
Mavinin ve yeşilin en güzel tonlarını taşıyan bu yerde yüzyıllık çınar ağaçları dikkatinizi çekebilir.
30 metre yükseklikten dökülen suların çıkardığı sesler duyulmaya değer. Ayrıca şelalenin çevresinde dinlenip yemek yiyebileceğiniz kafe ve restoranlar da var.
Buraya girerken herhangi bir ücret ödemenize gerek yok. Yeşildere Şelalesi’ne girişler ücretsiz.
Denizli’nin Honaz ilçesinde bulunan bu mağara mutlaka görülmesi gereken noktalar arasında başı çekiyor.
Oluşumu ile insanları meraklandıran Kaklık Mağarasında bulunan damlataş, sarkıt ve dikitler çok fazla dikkat çekiyor.
Ayrıca mağaranın içerisine girdiğinizde ayaklarınızda termal suların sıcaklığını hissedebilirsiniz.
Kaklık Mağarası’nın içerisinde bulunan suyun kükürt özelliği taşıması onu şifa bulunan yerler listesine ekliyor. Kükürt bilindiği üzere bazı cilt hastalıklarına iyi geliyor. Bu nedenle şifa bulmak için buraya gelen birçok insan var.
Buranın adını Küçük Pamukkale ve Mağara Pamukkale olarak da duyabilirsiniz.
2002 yılından itibaren kapsamlı bir hizmet ile misafirlerini ağırlayan Kaklık Mağarası’nın çevresinde yüzme havuzu, amfi tiyatro, dinlenme alanları ve kafeteryalar bulunuyor.
Buraya girmek için 20 TL değerinde bir ödeme yapmanız yeterli. Belediye yönteminde olduğu için giriş ücretleri oldukça düşük bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Hierapolis’e oldukça yakın olan bu tarihi kilise, milattan sonra 4. veya 5. yüzyıla ait olduğu düşünülen önemli yapılardan bir diğeri.
Burası Pamukkale’nin sahip olduğu en eski kalıntılardan biri olarak kabul ediliyor.
Hıristiyanlığı tüm dünyaya yaymak için yola çıkan St. Philippe görevini yerine getiremeden bu bölgede vefat edince onun anısına inşa edilen bir yapı olma özelliğini taşıyor.
Kilise, ismini İsa’nın 12 havarisinin birinden almış. Dini ve kültürel değeri oldukça yüksek olan bu yer ilk bakışta terk edilmiş bir köyü andırıyor.
St. Philippe görevini yerine getiremeden ölmesi nedeniyle mezarının burada olduğu düşünülüyor ancak bu konuda kesin bir bilgi yok.
Hierapolis Antik Kenti yerleşim bölgesinde en önemli noktalar arasında yer alan bu yer tarihin gizemli sayfalarını aralamada büyük bir paya sahip.
Hem tarihi yapıları hem de doğal güzellikleri ile şahane Pamukkale’ye gelip, ‘’yapmadan dönme’’ listesi hazırlayacaksanız eğer bunları da göz önünde bulundurun:
Pamukkale mutfağı hem isim hem de lezzet olarak çok fazla yöresel yiyecekten oluşuyor.
Başlıca denenmesi gereken lezzetleri sıralamak gerekirse ilk olarak çorbalardan söz edebiliriz. Kedi börülcesi çorbası, ovmaç çorbası ve tarhana çorbası mutlaka denenmesi gereken çorbaların başında geliyor.
Sebze yemeklerine ve sağlıklı atıştırmalıklara oldukça değer verilen Pamukkale’de denenmesi gereken diğer lezzetler, tas kapaması, sirkeli et, kol dolması, ciğer sarma ve saçta işkembe.
Sofralarından salatayı eksik etmeyen Pamukkale halkı filiz salatası, ebe gümeci salatası ve taratorlu börülce salatasını da fazlasıyla tüketiyor.
Yemek kültürlerinde oldukça değişik bir alışkanlık ise uyumadan önce ‘’yat geber ekmeği’’ isimli atıştırmalığa yemek oluyor.
İçecek olarak da 84 yıldır burada üretilen Zafer Gazozu önerilerimiz arasında.
Bunun yanı sıra leziz mi leziz Pamukkale şaraplarının da tadına bakmalı hatta gezinizin sonunda sevdiklerinize hediye olarak da almalısınız.
Pamukkale’ye gitmişken en ünlü yeme içme mekanlarını da keşfetmemek olmaz.
Nefes kesen bir manzaraya karşı şarabınızı yudumlamak ve yörede yetişen Ege otlarıyla hazırlanmış, balık ve et spesiyallerinden tatmak için White House Restoran’a gidebilirsiniz.
Pamukkale’nin bir diğer ünlü yeme içme mekanı olan Lamuko’s Lokanta’da ise dünya mutfaklarından sıra dışı lezzetler tadabilir, özellikle Uzakdoğu lezzetlerini tercih edebilirsiniz.
Özellikle termal otelleri ile ünlü bir ilçe olan Pamukkale’de konaklama açısından çok fazla seçenek var.
Turistlerin ilk tercihi termal oteller olsa da bunun dışında butik ve lüks otel seçenekleri de bulunuyor.
Pamukkale için en çok tercih edilen otellerden bahsetmek gerekirse Venüs Suite, lRichmond Pamukkale Thermal ve Ayapam ilk sıralarda yer alıyor.
Eğer Denizli şehir merkezinde konaklamak isterseniz de karşınıza daha fazla seçenek çıkıyor.
Merkezde en çok tercih oteller de Konakk Residence, North Point Hotel ve Anemon Denizli oluyor.
Envaiçeşit hediyelik eşya bulabileceğiniz Pamukkale’den eliniz kolunuz dolu dönme ihtimaliniz çok yüksek.
Özellikle tekstil konusunda fazlasıyla gelişmiş olan Denizli’nin birbirinden güzel ev tekstili ürünlerine ulaşabileceğiniz Pamukkale’de peştamal, havlu, çarşaf, el mendilleri gibi ürünlerin her çeşidini görmeniz mümkün.
Buldan bezinden yapılan ve çok değerli olan bu ürünleri görünce deyim yerindeyse ağzınız açık kalacak.
Bunların dışında tamamen el yapımı olan cam ve toprak süs eşyaları, Denizli’nin simgesi olan horozdan yapılan hediyeliklere de göz gezdirebilirsiniz.
Biraz daha özel bir hediye almak isterseniz de Çalkarası üzümünden yapılan enfes şarapları tercih edebilirsiniz.
Eğer Denizli merkezde alışveriş yapmak isterseniz de ilk ziyaret yeriniz Tarihi Kaleiçi Çarşısı olmalı. Yöresel ürünleri burada bulmak çok kolay. Ayrıca Çamlık bölgesindeki alışveriş mağazalarına da uğrayabilirsiniz.
Eğlence ve gece hayatı bakımından Pamukkale biraz zayıf kaldığı için, bu bölgeyi ziyarete gelen yerli veya yabancı turistler gezi sonrasında Denizli merkeze dönüyor.
Daha fazla imkânı bir arada sunabilen Denizli’de eğlence için tercih edilen bölge ise Çamlık bölgesi çünkü bu alanda istediğiniz restoran, kafe, alışveriş ve eğlence merkezini bir arada bulabiliyorsunuz.
Eğlence için en ideal yer olması nedeni ile sürekli kalabalık olan bu bölgede fazlasıyla müzikli organizasyonlar düzenleyen eğlence merkezleri de var. İster alışveriş yapmak için isterseniz de eğlence için bu bölgeyi ziyaret edebilirsiniz.
Şehirdeki en ünlü eğlence mekanları arasında Jazz Rock Bar, The Smoke Bar, Keyif Bar, Pasha Disco ve Imagine Bar Cafe bulunuyor.
Pamukkale tatilinizi bir festival veya etkinliğe denk getirmek isterseniz, bu tür organizasyonların güncel takvimlerini kontrol etmenizi öneriyoruz.
Pamukkale’de gerçekleşen başlıca festivallerden biri olan Honaz Kiraz Festivali, her yıl mayıs veya haziran ayında düzenleniyor. Civril Kültür ve Elma Festivali ise 17 Eylül tarihinde gerçekleşiyor.
Şüphesiz beldede düzenlenen en ünlü festival ise her yıl eylül ayında gerçekleşen Uluslararası Pamukkale Müzik ve Kültür Festivali.
Buldan hayranıysanız ve hediyelik eşyalara merakınız varsa 2-8 Haziran tarihleri arasında gerçekleşen Buldan Yenicekent Sultaniye Çekirdeksiz Üzüm Festivali’ne gidebilirsiniz.
Pamukkale’ye ulaşım için öncelikle Denizli’ye gitmeniz gerekiyor.
Hava yolu, kara yolu veya tren ile ulaşım sağlanabilen şehre ulaştıktan sonra yapmanız gereken tek şey, Denizli Otogar’dan 20 dakikada seferi bulunan Pamukkale servislerine binmek.
Hem konforlu hem de uygun fiyatlara sağlanan bu ulaşımın sonunda Pamukkale ilçesine ulaşabiliyorsunuz.
Denizli şehir merkezinden 63 km uzaklıkta yer alan Denizli Çardak Havalimanı’na Türk Hava Yolları, AnadoluJet ve Pegasus Havayolları’nın direkt veya aktarmalı uçuşlarıyla varabilirsiniz.
Denizli Çardak Havalimanı’ndan kent merkezine ulaşım BAY-TUR Havalimanı servisleri ile sağlanıyor. Güncel sefer saatlerini ve servis saatlerini BAY-TUR Havalimanı servisleri resmi internet sitesinden linkten kontrol edebilirsiniz.
Karayolunu tercih edeceklerse Denizli’ye sıklıkla sefer düzenleyen Metro, Pamukkale Turizm, Kamil Koç, Ulusoy, Isparta Petrol Turizm, Balıkesir Uludağ, HAS, Ben Turizm, ATS Turizm, SES vb. firmalardan dilediğini seçebilir.