Siirt şehri ülkemizin güneydoğusunda yer alan tarihi kentlerden biridir. Nüfusu 130 bin civarında olan şehir zengin tarihi ve kültürel mirası ile dikkat çekmektedir.
Daha önce Saird adıyla bilinen şehir tarihte Doğu Ortodoks Kilisesi’nin piskoposluk merkezlerinden biri olmuştur. İslam öncesi dönemde Siirt’te yaşayan Süryani Hristiyanlar, günümüz Hristiyan kültürünün temellerini oluşturan çeviri faaliyetleri yapmıştır. 1858’den 1915’e kadar Siirt şehri, Keldani Katolik Kilisesi’nin piskoposluk merkezlerinden biri de olmuştur.
Siirt isminin hangi kaynaktan geldiği hususunda farklı söylentiler söz konusudur. Siirt isminin, “Seert” (üç yer) manasını taşıdığı söylenmektedir. Günümüzdeki Siirt şehri, tarihi şehrin üzerinde yer alan sırtlarda inşa edilmiş olduğundan, yukarıda bahsi geçen “Sırt” sözcüğü coğrafi olarak daha yerinde görülmektedir. Siirt isminin Süryanice ve Aramca gibi dillerden Türkçe’ye geçmiş olabileceği düşünülmektedir. Bazı kaynaklarda bu ismin Keert (Kaa’rat) kelimesinden geldiği anlatılır. Siirt sözcüğü tarihi kayıtlarda Esart, Sairt, Siirt, Siird gibi çeşitli şekiller almıştır. Bölgede yaşayan Süryaniler Siirt’e Se’erd demişlerdir. 19. yüzyıla kadar Sert, Seerd, Sört, Sairt gibi kullanımların ardından günümüze kadar şehrin ismi Siirt olarak gelmiştir.
Siirt şehri tarihte hem Mezopotamya hem de Anadolu uygarlıklarının etki sahası içinde yer almıştır. Bu sebeple, şehrin güneyi ve kuzeyinde yer alan uygarlıklar, Siirt’in gelişmesinde doğrudan rol oynamıştır. Öte yandan, bölgenin engebeli bir yapıya sahip olması ve bu sebeple yetersiz ulaşım imkanlarının varlığı, ileri düzeydeki kültürel merkezlerin burada oluşmasını engellemiştir.
Güneydoğu Anadolu tarih öncesi araştırmalar projesi çerçevesinde, Siirt kentinde gerçekleşen arkeolojik araştırmalarda Neolitik ve Kalkolitik devirlerin yanı sıra Helenistik, Roma, Doğu Roma, İslam ve Yakınçağ’ı kapsayan evrelere ait eserler bulunmuştur. Günümüzde yaşayan kültürel ve sosyal yapı ise Osmanlı – Türk – İslam kültürünün etkisiyle şekillenmiştir.
Milattan Önce 3000 ve ve 2000’lerde Güneydoğu Toroslar iki farklı kültür sahasını birbirinden ayıran bir sınır işlevi görmekteydi. Güney kısımda Mezopotamya’da gelişen bir zirai kültür, kuzey kısımda ise Doğu Anadolu’nun yüksek ve geniş yaylalarında ilkel çiftçiliğe ve hayvancılığa dayanan ve daha yavaş gelişim gösteren bir kültür vardı. Bu iki kültürel sahanın kesiştiği noktada bulunan Siirt’e bu sebeple yayla kültürü özellikleri sirayet etmişti.
1071’de gerçekleşen Malazgirt Savaşı Anadolu’nun Türkleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu dönemde Türk boyları bölgeye gelmeye başlamıştır. Bu boylar Büyük Selçuklu Devleti’nin dışında Anadolu pek çok beylik kurmuştur. Siirt bölgesi de o dönemde Artuklu Beyliğinin Hasankeyf kolunun idaresinde idi. Artuklular’a bağlı Türk boyları o bölgeye yerleşmiştir. Bu da bölgedeki Türkleşmenin temelini atan bir olay olmuştur.
Böylesine zengin bir medeniyet ve tarih mirası ile günümüzde Siirt, eşsiz bir kültür merkezi haline gelmiştir. Farklı kültürlerin uyumuyla renklenen benzersiz tarihi eserlerin yanı sıra büyüleyici doğası ile Siirt, ülkemizde mutlaka keşfedilmesi gereken hazinelerin arasında yer alıyor.
İçindekiler
Karasal iklime sahip olan Siirt şehrinde ortalama sıcaklık yazın 3, kışın ise 27 C’dir. Yazları sıcak ve kurak geçerken kışları soğuk ve yağışlıdır. Şehrin kuzey ve doğu kesimleri kışın daha soğuk ve yazın daha serin olur. Yıllık yağış ortalaması 757 mm civarındadır.
Ekonomik faaliyet olarak tarım ve hayvancılığın başı çektiği Siirt’te çok sayıda tarım alanı, yayla ve mera da bulunur.
İster doğa ister kültür turizmi için karar verin, Siirt her mevsimde beklentilerinizi karşılayabilir. Doğu Anadolu bölgemizin bu özel şehrinde tarih ve doğayı keşfe çıkarken birbirinden lezzetli Siirt yemeklerini tadabilirsiniz.
Siirt şehrine Türkiye’nin farklı şehirlerinden üç yolla da ulaşım mümkündür. İstanbul Haydarpaşa Garından kalkan meşhur Kurtalan Ekspres ile şehir merkezine 30 km uzaklıktaki Kurtalan ilçesine kadar gelebilirsiniz.
İstanbul’a 1.564, Ankara’ya 1.113 ve İzmir’e 1.616 km. uzaklıkta bulunan Siirt’e farklı şehirlerden otobüs seferleri yapılmaktadır. Kent merkezindeki otogara geldikten sonra buradan kalkan şehir içi otobüs, minibüs ve ticari taksileri kullanabilirsiniz. Kendi aracınız ile gelecekseniz mutlaka kilometre hesabını yapmalı ve buna göre yol hazırlığınızı yapmalısınız.
Daha hızlı bir seyahat istiyorsanız Siirt‘ten her gün aktarmalı olarak Siirt-Ankara-İstanbul, yine aktarmalı olarak İstanbul-Ankara-Siirt uçak seferlerini inceleyebilirsiniz. Havaalanından Siirt’e transit seferler düzenleyen otobüsleri kullanabilirsiniz.
Siirt’te yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken birçok yer bulunmaktadır. Tarihi, kültürü ve doğası ile Siirt’i keşfetmek için birkaç gün ayırmanız gerekecek!
Taşbaşı Deliklitaş, Botan çayının tüm güzelliğiyle altından aktığı muhteşem bir doğa harikasıdır. Taşbaşı mağarası, misafirlerine benzersiz bir manzara sunmaktadır.
Siirt’in 4 km güneydoğusunda yer alan ve Botan çayının yaklaşık 300 metre üstünde konumlanan bu mağara sıra dışı özelliklere sahiptir.
Mağara içinde yer alan kireç taşlarının oldukça eski çağlarda insanlar eliyle şekillendirildiği tahmin edilir. Mağaranın barınma amacıyla yapıldığı düşünülmektedir. Dik biçimdeki kireç taşlarının mağaranın iç kısmında el vuruşları ile şekillendirildiği fark edilmektedir.
Mağaralara doğru açılan bu küçük pencere, bitişik haldeki mağaralar arasında erişimi sağlamaktadır. Mağaranın hemen yanı başında dikine doğru yükselen bir taş bulunmaktadır. Yörede “atlama taşı” olarak bilinen bu yapıda ilginç bir gelenek yaşar. Buraya ziyarete gelene kişiler cesaretlerini çevredekilere göstermek için bir kayadan diğerine atlar. Yükseklik dikkate alındığında bu gerçekten de cesaret gerektiren bir iştir!
Taşbaşı adıyla bilinen bu büyük mağaranın yakınında yer alan delikli taş ise ziyaretçilere muhteşem bir manzara sunar.
Kalkerli oluşumlar bölgede önemli yer tuttuğundan Siirt’te çok sayıda mağara oluşmuştur. Bunların bir kısmında barınak alanı olarak kullanıldığına dair emareler bulunmuştur.
Suya karşı direnç gösteremeyen kalker tabakasının zaman içinde erimesi ile meydana çıkan bu mağaralar görülmeye değerdir. Siirt Mağaraları arasında en popüler olanı ise Botan Mağaralarıdır.
Botan Vadisi çevresinde yer alan bu eşsiz güzellikteki yapıları mutlaka görmelisiniz!
Botan Vadisi, ülkemizin en sarp vadileri arasında yer alır. İpek Yolu ticaret rotası üzerinde yer alması sebebiyle neolitik çağdan bugüne kadar çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yapan bu bölge doğaseverler için de adeta bir cennettir.
Botan Vadisi boyunca trekking yapmak isteyenler köylerin arasından geçen yürüyüş yollarını kullanabilmektedir.
Bölgedeki Kaletül Üstad Tepesi’ndeki cam seyir terasına çıkarak Botan Vadisi’ni izleyebilirsiniz.
Türkiye’den ve dünyadan çok sayıda turistin ilgisini çeken cam terasa çıktığınız anda benzersiz güzellikteki Botan Vadisi manzarası ile karşılaşabilirsiniz.
Siirt şehir merkezinde yer alan Ulu Cami, 1129 senesinde inşa edilmiştir. Selçuklu Sultanı Mugiziddün Mahmut’un emri ile yaptırılmıştır.
Camiinin Büyük Selçuklu Devleti döneminde yaptırıldığı düşünülmektedir.
Türbe, Siirt’in Baykan ilçesinin Ziyaret Beldesinde yer alır. Yöreye has “cas” adlı bir harç kullanılarak inşa edilmiştir.
1967’de mevcut bina yıkılmış, yerine yeni bir türbe binası inşa edilmiştir. Veysel Karani türbesi ve çevresini kapsayan külliye 2001’de Siirt Valiliği tarafından restore edilmiştir.
16-17 Mayıs günlerinde her sene, Siirt’te, şehrin sembol ismi Veysel Karani Hazretleri’ni anmak için çeşitli faaliyetler yapılmaktadır.
Siirt için önemli bir merkez olan Finik Kalesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Eruh ilçesinde kalmaktadır.
Kale, 1990’da Şırnak iline bağlanmış bağlanmış ve ilçe merkezi yapılmıştır.
Şeyh’ul Hazin Hazretleri, Siirt Merkez Ulu Camii’nde çeşitli vaazlar vermiş, bölge için önemli bir şahsiyettir. Bir keresinde İhlas Suresinin tefsiri için 40 gün aralıksız vaaz verdiği rivayet edilmektedir. 1891’de vefat eden Şeyh’ul Hazin Hazretleri doğduğu köy olan Dereyamaç’ta defnedilmiştir. Türbesi Siirt Merkezine 7 km. uzaklıktaki Tillo (Aydınlar) İlçesine bağlı olan Dereyamaç (Fersaf) köyündedir.
İsmail Fakirullah Hazretleri Siirt ile özdeşleşmiş bir başka değerli şahsiyettir. Uzun yıllar bölgede imamlık ve müderrislik yapmıştır. 40 yaşında ise kemale ermiştir. İsmail Fakirullah Hazretleri müderrislik mesleğinin yanı sıra bölgedeki halka irşatta bulunmuştur.
Öte taraftan, ileride beşeri ilimlerde uzmanlaşacak çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Bunlardan birisi de yine türbesi ve makamı Siirt’te bulunan Erzurumlu İbrahim Hakkı’dır. İsmail Fakirullah Hazretleri İslami ilimlerde, edebiyatta, tasavvufta, tıp ve astronomide birçok eser vermiştir.
Siirt’in Tillo ilçesi, “evliyalar diyarı” olarak adlandırılır. Tillo ismi Süryanice’de “Yüksek Ruhlar” anlamına gelen bir kelimeden türemiştir. İsmail Fakirullah ve İbrahim Hakkı gibi büyük ilim insanlarının burada yaşamış olması, Tillo bölgesini kültürel açıdan öne çıkarmaktadır.
Erzurumlu İbrahim Hakkı, hocası İsmail Fakirullah Hazretleri öldüğünde oldukça üzülmüştür. “Hocamın başı ucuna doğmayan güneşi neylerim” diyerek hummalı bir çalışmaya başlamıştır. Nihayetinde Erzurumlu İbrahim Hakkı, günümüzde ziyaretçi akınına uğrayan mimari harikaya imza atmış. Hocası için eşsiz bir türbe yaptırıp yanına da mükemmel bir kule yaptıran İbrahim Hakkı Hazretleri, türbenin doğusuna ise harçsız taşlarla bir duvar inşa ettirmiştir.
Gündüz ve gecenin eşit olduğu ekinoks tarihlerinde, yani 21 Mart ve 23 Eylül’de bu yapı ziyaretçi akınına uğramaktadır. Zira kalenin arka tarafından yansıyan güneş ışıkları türbenin duvarına çarparak duvarda bulunan bir pencereden geçer ve türbenin yanındaki kuleden kırılarak türbenin penceresine doğrudan girer. Pencereden giren bu ışık İsmail Fakirullah Hazretleri’nin türbesinin başına kurulan bu düzenek ile ortalığı aydınlatır.
İbrahim Hakkı Hazretleri’nin türbesi Siirt il merkezinden 7 km uzaklıktaki Tillo (Aydınlar) ilçesindedir.
Siirt’in sembolleri arasında gösterilen tarihi yapı Hükümet Caddesi üzerinde yer almaktadır.
1975 yılında tamamlanmıştır.
Şehir merkezinde bulunduğunuz yerden yürüyerek Saat Kulesi’ne ulaşabilirsiniz.
Hayvancılık ve tarıma dayalı bir ekonomiye sahip olan Siirtbirçok ürünü ile ünlüdür.
Siirt’in Pervari ilçesi kendine has niteliklere sahip balıyla dikkat çekmektedir. Bir çok hastalığa iyi geldiği bilinen Pervari balı, hem Türkiye’de hem de bir çok ülkede geniş bir kitle tarafından tercih edilmektedir. Bu balın karaciğer, bağırsak, kalp ve damar rahatsızlıklarına iyi geldiği, bir çok açıdan “şifa kaynağı” olarak görüldüğü bilinmektedir. Lezzeti ve kalitesiyle oldukça popüler bir ürün haline gelen bu bal, Osmanlı Sarayında da sıkça tüketilmiştir.
Siirt Pervari yöresinde elde edilen Karakovan Çiçek balı eski zamanlardan beri haklı bir şöhrete sahiptir. Pervari balını diğer ballardan ayıran en önemli özellik ise geleneksel yöntemlerle karakovan ve örme sepetlerle üretilmesidir.
Siirt Pervari Karakovan balının diğer bir belirleyici özelliği de gerek örme sepetlerin, gerekse 1 metre uzunluğunda – 30 santim kalınlığında yuvarlak dut ağacının oyularak yapılan kara kovanların içine, temel petek yerleştirilmemesidir.
Arıcılıkta normalde temel petekler tüketilmez. Ancak Pervari Balı yapımında, diğer suni petek tekniklerinden farklı olarak, arıların içini balla doldurduğu temel petek de bulunur. Bu petek de arılar tarafından yapılmaktadır. Bu sebeple Siirt Pervari balının peteği de yenebilir.
Pervari Balı ülkemizde üretilen diğer ballara göre daha beyazdır. Orijinal Pervari Balının üretiminde kesinlikle katkı maddesi, şeker veya arı yemi kullanılmaz.
Ülkemizde fıstık deyince akla ilk olarak Gaziantep gelir. Antep fıstığı olarak bilinen bu lezzet, sıkça tercih edilir. Ancak Siirtlilere göre fıstık demek Siirt fıstığı demek! Siirt’e özel bu lezzet antep fıstığında farklı besin değerlerine sahip.
Siirt fıstığı özellikle son yıllarda daha geniş bir kitleye ulaşmıştır. Tüketimi arttıkça daha üretim imkanları da genişlemiştir. Gittikçe üretimi yaygınlaşan ve kuruyemiş piyasasında öne çıkan Siirt fıstığı, şehir ekonomisine de ciddi katkı sunmaktadır.
Siirt fıstığının fiyatı cinsine ve kalitesine göre değişkenlik gösterir. 1. Kalite Siirt fıstığı ortalama 70 ila 80 lira arasında satışa sunulmaktadır. Siirt dışında bu fiyat daha yüksek olabilir. Ancak şehre geldiğinizde herhangi bir mekandan uygun fiyata en kaliteli Siirt fıstıklarından alabilirsiniz.
1. Kalite dışındaki ürünlerde fiyat da düşmektedir. Ancak çerez olarak tüketilen Siirt fıstığı genellikle 1. Kalite’den gelir. Yani daha ucuz olduğu için 2. Veya 3. Kalite fıstıkları almamalısınız. Bu kalite sınıfındaki fıstıklar daha çok tatlı ya da fıstık ezmesi gibi mamüllerin yapımında kullanılmaktadır.
Siirt’e gelmişken şehrin meşhur ürünü Siirt fıstığında kendinize ve sevdiklerinize bolca almayı unutmayın!
Adını yetiştirildiği bölgeden, Şirvan İlçesine bağlı Zivzik (günümüzdeki adıyla Dişlinar) Köyü’nden alan bol sulu, benzersiz aromalı, aylarca dayanabilen şifa kaynağı bir üründür. Bir Zivzik narının ağırlığı 200 gram ila 800 gram arasında değişir. Taneleri nohut büyüklüğündedir. İçindeki küçük çekirdekler ise oldukça yumuşaktır. Asit oranı düşük olduğundan tadı mayhoştur.
Zivzik narı dalından toplandıktan sonra geleneksel usullerde, evlerde depolanır. Evlerin kilerinde istiflenen bu narlarda süreç içinde bazı değişimler de gözlenir. Örneğin kuruyan kabukların rengi değişir. Başlarda pembeye yakın bir renge sahip olan nar kabukları zamanla krem rengine döner. Bununla birlikte, sonbahar aylarında toplanan ve kış aylarında depolanan narların kabukları satışa sunulmak üzere çıkarıldığında çok daha sert bir yapıya kavuşur. Fakat kabuk içindeki tanelerin özü ekşi olan Zivzik narı zamanla olgunlaşarak tatlanır.
Bilim adamları, özellikle enfeksiyon hastalıkları riskinin fazla olduğu aylarda bol nar tüketimi öneriyor. “Cennet meyvesi” olarak isimlendirilen nar bu anlamda oldukça faydalı bir meyvedir. Zivzik narı kendine has tadıyla yaz aylarında da serin meyve suyu ve ferahlatıcı kokteyller için de kullanılır. Yalnızca meyvesi değil, çiçeği, suyu, çekirdekleri ve kabuğu da çeşitli karışımlarda tıbbi amaçlarla kullanılır.
Güçlü bir antioksidan kaynağı olan Zivzik Narı’nın bebek sahibi olmak isteyen çiftler için de sunduğu faydalar var. Ayrıca son yıllarda büyük artış gösteren çeşitli kalp hastalıklarına, kanser, katarakt, diyabet ve çölyak gibi hastalıklardan korunmak için de Zivzik Narı’nın etkili bir besin kaynağı olduğunu aktarmaktadır.
Yapılan bilimsel araştırmalar, Zivzik Narı’nın çok sayıda rahatsızlığa iyi geldiğini ortaya koymaktadır: Prostat, diyabet, iltihaplar, kanser çeşitleri… Ayrıca koruyucu özelliği ile vücut direncini artırmada da önemli bir rol oynamaktadır. Tüm bu özelliklerle Zivzik Narı yalnızca Türkiye’de değil dünyada da bir marka olma yolunda hızla ilerliyor.
Kış ayları dışında geri kalan tüm zamanlarda Siirt ilini gezmek mümkündür. Gittiğiniz zaman ne olursa olsun sabah erken saatler de Siirt merkeze uğrayıp Büryan yemelisiniz. Siirt dönüşünde mutlaka Siirt fıstığı alıp sevdiklerinize güzel bir hediye sunabilirsiniz.
Siirt mutfağı da diğer yörelerimiz gibi oldukça lezzetli. Bu lezzetlerin başında Büryan Kebabı ve Perde Pilavı geliyor. Ancak Siirt deyince her şeyden önce Büryan Kebabı’na birkaç gün ayırmak şarttır! Çengele asılan kuzular en az üç metre derinliğinde bir kuyuya salınıyor. Odun ateşinde ağır ağır pişen kuzu etlerinin kokusu da lezzeti de ayrı bir ziyafet oluyor. Bunca zahmetin ardından büryanın tadına varmak ise ziyaretçilere kalıyor!
Adı geçen tüm yiyecekler ile Siirt mutfağı tarih boyunca çok kültürlü ve renkli bir hale kavuşmuştur. Görüldüğü üzere orijinal isimleri ve lezzetleriyle Siirt mutfağı ziyaretçiler için eşsiz bir deneyim sunuyor. Uğradığınız her ilçede bu lezzetlere kolayca ulaşabilirsiniz.
Tarih ve kültürüyle eşsiz bir hazine olan Siirt’te düzenlenen etkinlik ve festivaller genellikle bu alanlardadır.
Oldukça zengin bir tarih ve kültür mirasına sahip olan Siirt çok sayıda evliyaya ev sahipliği yapmıştır. Bu sebeple “Ulema Diyarı” olarak da adlandırılan şehirde, İslam tarihinde öne çıkan çok sayıda kişinin makamı veya türbesi bulunmaktadır.
Anne sevgisinin sembolü olan ve Hz. Muhammet’e olan sevgisiyle bilinen Veysel Karani de onlardan biridir. Peygamber Efendimiz’in, hırkasını kendisine armağan ettiği Veysel Karani Hazretlerinin yanı sıra, İsmail Fakirullah Hazretleri, İbrahim Hakkı Hazretleri ve Sultan Memduh Hazretleri, Molla Halil Siird-i Siirt şehrinin sembolleri arasında yer alan evliyalardır.
Siirt’in Tillo ilçesinde bulunan Veysel Karani Hazretlerinin türbesi çevresinde Mayıs ortasında düzenlenen anma etkinliklerine birçok şehirden binlerce ziyaretçi katılmaktadır.
Her Mayıs’ta kutlanan bu geleneksel bayramda tüm evlerde yumurta kaynatılır. Ardından, evlilere ve nişanlılara çeşitli sayılarda yumurta gönderilir. Kurulan şenlik yerinde farklı renklere boyanmış yumurtalar birbirine tokuşturulur. Bir araya gelen erkekler çeşitli oyunlar oynar.
Şenliklerin amacı, unutulmaya yüz tutmuş mahalli örf ve adetlerin yeniden canlandırılması ve halkın ilgisinin artırılmasıdır. Siirt’e Mayıs ayında geldiğinizde siz de bu benzersiz şenliklerin bir parçası olabilirsiniz.
Üniversitenin bulunması ve bu sayede şehirde hatırı sayılır bir öğrenci kitlesinin bulunması son yıllarda Siirt’te eğlence hayatının gelişmesini sağlamıştır.
Meşhur Güres caddesinde gece yarılarına kadar hayat devam etmektedir. Bununla birlikte çay bahçeleri de Siirt’te özellikle yaz aylarında eğlence hayatının önemli parçasıdır.
Gündüz vaktinde hem Siirt şehir merkezinde hem de Siirt ilçelerinde pek çok mekanı açık görebilirsiniz ancak akşama doğru mekanların bir kısmı kapanacaktır. Akşam saatlerinde yürüyüşe çıkarsanız şehir merkezindeki kafeler ve canlı müzik mekanlarına uğrayabilirsiniz.
Siz de Doğu Anadolu’nun sıra dışı özelliklere sahip bu eşsiz şehrini bir an önce keşfe çıkmak istiyorsanız seyahat planlarınızı hemen yapmalısınız. Tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile Siirt sizi bekliyor!