Kategoriler Listeler

Türkiye’nin En Büyük Gölleri

Türkiye toprakları her ne kadar engebeli bir yapıya sahip olsa da doğal güzellikleri ve ev sahipliği yaptığı çok sayıda doğal gölü ile her gelende hayranlık duygusu uyandırıyor.

Bugünkü yazımızda Türkiye’nin en büyük göllerini başlıca özellikleri ile birlikte sizler için derledik:

Türkiye’nin En Büyük Gölleri

1) Van Gölü, Van – Bitlis (3713 km²)

Van ili sınırları içerisinde konumlanan Van Gölü, yerel halk tarafından Van Denizi olarak da anılıyor. Van Gölü kuşkusuz Türkiye’deki göllerin en tanınanı en bilineni!

Nemrut Dağı’nın patlaması sonucu meydana gelen kraterde zaman içerisinde biriken sular volkanik Van Gölü’nü oluşturmuştur. 3 bin 713 kilometrekare alan üzerine yayılan gölün pek çok koyu bulunuyor. Hem tatlı hem de tuzlu su ekosistemlerini içerisinde barındıran Van Gölü’nün pH değeri ise 9.8’dir.

Göldeki su seviyesi hava sıcaklıklarına bağlı olarak değişebiliyor. Deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 1646 metre olan Van Gölü’nün en derin noktası 451 metre iken, ortalama derinliği ise 171 metredir.

Gölün doğusunda Adır, Akdamar, Kuş ve Çarpanak olmak üzere 4 tane ada bulunuyor. Tarihi ve turistik özelliklere sahip bu adalar 1990’da arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir.

Dünyanın en büyük sodalı gölü olma özelliğinin yanı sıra Türkiye’nin de en büyük gölü sayılan Van Gölü’nün tuzlu ve sodalı suları, biyoçeşitliliği arttıran faktörlerin başında geliyor.

Göl içerisinde 103 çeşit fitoplankton, 36 çeşit zooplankton ve tek bir tür balık yaşıyor. Bu balık da inci kefalidir.

Ülkemizin en büyük gölü olan Van Gölü’nün bir de efsane canavarı var! Birkaç yıl öncesine kadar bölgede bir canavar olduğu söylentisi yayılmaya başladı. Medyada ‘Van Gölü Canavarı’ olarak patlak veren bu olay hem ulusal hem de uluslararası alanda giderek büyüdü. Bölgeye çok sayıda bilimsel araştırma ekibi gelse de bir sonuç alınamadı. Halen varlığı ile yokluğu arasında net bir kanı olmayan ‘Van Gölü Canavarı’ efsanesini yöre halkının bölgeye turist çekebilmek adına uydurduğu düşünülüyor.

Eski Yunan coğrafyacıları bölgeye Thospitis Lacus veya Arsissa Lacus adlarını vermiş. Günümüzde bölgeye Van Gölü denmesinin nedeni ise sınırları içerisinde bulunduğu Van ilinden geliyor. Göle, Van Gölü Ekspresi‘nin yanı sıra Van otobüsleri ve Van uçak seferleri ile de ulaşabilirsiniz. Van’da gezilecek yerler hakkında detaylı bilgi almak isterseniz linke tıklayabilirsiniz.

2) Tuz Gölü, Konya – Aksaray – Ankara (1300 km²)

Tuz Gölü Türkiye’nin göllerinin ikinci büyük gölü.

Koçhisar Gölü olarak da bilinen Konya şehrimizdeki Tuz Gölü, tektonik bir çukurun en dibinde yer alıyor. Tektonik yer hareketleri sonucunda meydana gelen bu çukurluğun güney doğu ve batı yönlerinde aktif faylar bulunuyor.

Yer altına doğru akan sular, gölün tabanında biriken tuz domlarını eritiyor ve bu tuzu tektonik hatlar üzerinden gölün yüzeyine çıkartıyor. Tuz Gölü’ndeki tuz bu şekilde oluşurken bizler de bu tuzu toplayıp işliyoruz. İşlem görmüş tuz da sofralarımızdaki yerini alıyor.

1300 kilometrekarelik alan üzerine yayılan Tuz Gölü’nde su seviyesi, yaz mevsiminde azalırken, kış mevsiminde yükseliyor.

Geniş bir alana yayılsa dahi Türkiye’nin en sığ göllerinden bir tanesidir. Uluslararası değerlendirmelere göre A sınıfı bu sulak alan olmasına karşın, kapalı bir havza olmasından kaynaklı çok az kaynaktan besleniyor.

Bölgedeki yağış miktarının az olmasının yanı sıra göle su taşıyan Karasu, Melendiz, Kırkdelik, İnsuyu ve Peçenek çaylarının özellikle yaz aylarında neredeyse kurumaya yüz tutuyor.

İlkbahar ve sonbaharda yağışlar artmasına rağmen gölün en derin noktası 1,5 metre civarında oluyor. Ortalama su seviyesi 40 santimetre olan Tuz Gölü’nün kuruyan yerlerinde 30 santimetrelik tuz tabakası oluşuyor. Kısacası gölde sandalla gezmek ya da yüzmek yerine kıyıdan kıyıya yürüyebilir, bol bol fotoğraf çekebilirsiniz.

Biyoçeşitliliğin sürdürülmesi açısından son derece önemli bir yere sahip olan Tuz Gölü, birinci derece doğal sit alanı ilan edilmiştir.

Gölde ve çevresinde 129 tür böcek, 85 tür kuş ve 15 tür memeli yaşıyor. Aynı zamanda 40’a yakın endemik bitkiyi de yine Tuz Gölü ve çevresinde bulabilirsiniz.

3) Beyşehir Gölü, Konya – Isparta (565 km²)

Beyşehir Gölü, Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü. Çevresinde Toros Dağları, Anamas Dağı, Erenler Dağı ve Sultan Dağları olan Beyşehir Gölü, tektonik bir çökeltide bulunuyor.

Beyşehir ile Isparta arasında konumlanan gölün batı kıyısı dik ve yüksek bir görünüme sahiptir. Bu bölgede dik kıyıların kesintiye uğradığı yerlerde Yenişar Ovası yer alıyor.

565 kilometrekare alan üzerine yayılan Beyşehir Gölü’nün deniz seviyesinden yüksekliği ise 1121 metredir.

Tatlı su gölü olmasının yanı sıra en derin noktası 10 metre civarındadır. Halk arasında ‘Uluarık’ olarak da bilinen Beyşehir Gölü’ne fazla gelen sular, inşa edilen bir kanal aracılığıyla Çarşamba Suyu’na dökülüyor.

Ayrıca, Beyşehir Çayı üzerinden 60 kilometre mesafe kat ederek Suğla Gölü’ne karışıyor. Gölün tabanında neojen göl tortuları bulunuyor.

Aynı zamanda göl içerisinde İğdeli, Mada, Külbent, Akburun, Yılanlı, Kızkulesi gibi adalar konumlanıyor.

Göl içerisinde çok sayıda balık türü bulunmasının yanı sıra çevresinde de sürüler halinde yaban domuzlar geziniyor.

Göçmen su kuşları da gerek avlanmak gerekse kuluçkaya yatmak için Beyşehir Gölü’nü tercih ediyor. Bu göçmen su kuşlarının bazıları şu şekildedir; küçük karabatak, sakarca kazı, dikkuyruk, bayağı balaban, büyük cılıbıt, gülen sumru, sakarmeke, pasbaş patka, alaca balıkçıl ve küçük sakarca kazı.

Beyşehir Gölü günümüzde, Beyşehir Gölü Milli Parkı kapsamında koruma altına alınmıştır.

4) Eğirdir Gölü, Isparta (482 km²)

Türkiye’nin en büyük dördüncü gölü olma özelliği taşıyan Eğirdir Gölü, Sultan ve Karakuş dağlarının arasında konumlanıyor.

Kuzey – güney yönünde 50 kilometre, doğu – batı yönündeyse 10 kilometre uzunluğa sahip gölü ortalama 3 bin 309 kilometrekare alana yayılan bir havzanın sularını topluyor.

Gölün oluşumunda karstik yapılar büyük rol oynamıştır. Ana temeli üzerinde bulunan çöküntü oluklarının birleşmesiyle meydana gelmiştir.

Deniz seviyesinden 916 metre yüksekte konumlanan Eğirdir Gölü’nün ortalama derinliği 12 metre iken, en derin noktası ise 16.5 metredir.

Gölün güneybatı kesimlerinde derin ve kuytu koylar yer alıyor. Sar kayalıklar bu koylara nefes kesici bir görünüm kazandırıyor.

482 kilometrekare alan üzerine yayılan Eğirdir Gölü, yer altı su kaynaklarıyla besleniyor. Bu kaynak suları gölün belli başlı noktalarından çıkıyor.

Kaynak sularına ek olarak çevrede bulunan pınarlardan da besleniyor. Bu pınarların en önemlileri şu şekildedir; Kanlı Palamut Pınarı, Koca Pınar, Karaot Avlığı Pınarı ve Havutlu Pınarı.

Eğirdir Gölü’nde yer yer esen şiddetli rüzgar, büyük dalgalara yol açabiliyor.

Aslında iki kısma ayrılan gölün kuzeyinde kalan ve nispeten daha küçük olan su birikintisine Hoyran Gölü, güneyinde kalan birikintiye de Eğirdir Gölü deniyor. Bu iki göl, Hoyran boğazıyla birbirine bağlanıyor.

Eğirdir Gölü üzerinde aynı zamanda Can Ada ve Yeşilada bulunuyor. Bu adalar, göldeki su seviyesinin azalmasıyla birlikte birbirine ve Eğirdir ilçesine bağlamış durumda.

Gölde yaşayan ve balıkçılıkla uğraşanların genelde avladığı balık türleri ise levrek, siraz, sudak ve çiçektir.

5) İznik Gölü, Bursa (308 km²)

Marmara Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin de beşinci büyük gölü olma unvanına sahip olan Bursa şehrimizdeki İznik Gölü, tektonik bir tatlı su gölüdür.

Related Post

Gölü besleyen derelerin birleşme noktalarında ufak deltalar ve sazlıklar yer alıyor. Turizm potansiyeli de oldukça yüksek olan gölün çevresinde piknik ve gezi alanları, turistik tesisler yer alıyor. Bir yanı göl, diğer yanı ise çamlık olan bölge, zengin bir floraya sahiptir.

Şubat ayından nisan ayına kadar su seviyesinde yükselme gözlenen İznik Gölü’nde yaz mevsiminde sıcaklıkların artmasıyla birlikte sular buharlaşmaya başlar ve eylül ayında en düşük su seviyesi oluşur.

Suyun en yüksek ve en alçak seviyeleri arasında yer yer 50 – 60 santimetreye kadar fark olur.

Karasu Deresi, Çınarlık Deresi, Ana Dere, Derbent Dere, Küçükköy Deresi ve Nadir Suyu tarafından beslenen Eğirdir Gölü, 1990’da doğal sit alanı ilan edilmiştir.

Gece balıkçılığının yaygın olduğu bölgede en çok alabalık, yayın ve sazan balıkları vardır. Bunların yanı sıra küçük karabatak, ıstakoz ve kerevit de avlanır. Gölün tabanında yaşayan bir yosun çeşidi, suyun çalkalanmasını ve oksijeninin azalmasını engeller. Aslında denizlerde yaşayan gümüş balığına da İznik Gölü’nde rastlayabilirsiniz.

Verimli tarım arazileri ve zeytinlikleri çevrili Eğirdir Gölü’nün suyu, tarım alanlarının sulanmasında da kullanılır.

6) Burdur Gölü, Burdur – Isparta (200 km²)

Söğüt Dağı ile Yayla Dağ arasında konumlanan Burdur Gölü, meydana gelen tektonik bir çöküntünün suyla dolması sonucunda oluşmuştur.

Gölün batı kesimde bir fay hattı yer aldığı için bu kısımda sahil çizgisi son derece dardır. Bu kesimde göl bir anda derinleşiyor.

Gölün güney ve kuzey kesimlerinde alüvyonların birikmesi sonucunda ise delta oluşumu başlamış ve sazlarla kaplanmıştır. Kapalı bir havzaya sahip olan Burdur Gölü’nün akıntısı bulunmuyor.

Türkiye’nin en derin göllerinden bir tanesi olan Burdur Gölü’nün suları ise oldukça tuzludur. Bazı yerlerde derinlik 100 metreye kadar ulaşabiliyor.

Burdur Gölü’nü besleyen dere ve çayların üzerine inşa edilen barajlar, son yıllarda göldeki su seviyesinde ciddi azalmalar yaşanmasına neden olmuştur. Bu da bölgede son dönemlerde aşırı kuraklık yaşanmasına yol açmıştır.

Burdur Gölü’nde yapılan araştırmalar sonucunda suların besin maddesi yönünden oldukça zayıf olduğu tespit edilmiştir. Fakat Burdur Gölü, 100’e yakın kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Yaklaşık olarak 300 bin su kuşunun yaşam alanı olan bölgede aynı zamanda nesli tükenmekte olan dikkuyruk ördeklerinin %70’i bulunuyor. Endemik kuş türlerine ev sahipliği yapmasından ötürü Burdur Gölü uluslararası düzeyde de önem taşır.

7) Manyas Gölü / Kuş Gölü, Balıkesir (166 km²)

Marmara Denizi’nin güneyinde konumlanan Manyas Gölü, geniş bir alana yayılsa da oldukça sığ bir tatlı su gölüdür.

En derin noktası 4 metre olan gölün ortalama derinliği ise 1 – 2 metre civarındadır. Suda koloidal kil bulunduğu için bulanıktır. Gölde plankton ve dip canlısı çok fazla olduğu için biyoçeşitlilik gelişmiştir. Su seviyesi ilkbahar mevsiminde en yüksek noktasına ulaşır.

166 kilometrekare alan üzerine yayılmış olan Manyas Gölü ortalama su seviyesindeyken 16 bin 800 hektar alanı kaplıyor.

Tatlı su gölü olması ve sazlık alanların, subasar çayırların ve söğüt topluluklarının yetişmesinde büyük rol oynuyor. Ayrıca yer yer göl çevresinde tarım alanları bulunuyor.

Çok sayıda kuş türüne ev sahipliği yapmasından ötürü Kuş Gölü olarak da bilinen Balıkesir sınırları içerisinde bulunan Manyas Gölü’nde tepeli pelikan, sumru, ak pelikan, gece balıkçılı, küçük karabatak, mahmuzlu kızkuşu, küçük akbalıkçıl gibi kuş türleri yaşıyor.

Son yıllarda Manyas Gölü’nü besleyen kaynaklara yoğun sanayileşmeden dolayı atıklar karışmıştır. Bu da gölün kirliliğinin artmasına neden olmuştur. Buna ek olarak, halen yapımı süren Manyas Barajı, ekolojik yaşamı olumsuz anlamda etkilemiştir.

8) Acıgöl, Afyonkarahisar – Denizli (153 km²)

Afyonkarahisar ve Denizli illeri sınırları içerisinde konumlanan Acıgöl, 153 kilometrekare alan üzerine yayılmıştır. Sodalı bir suya sahip gölün deniz seviyesinden yüksekliği ise 842 metredir.

Acıgöl’ün suyundan sodyum, sülfat ve türevleri üretiliyor.

Gölün güneydoğusunda Söğüt Dağı yer alıyor. Bu dağın eteklerin kaynayan sular, bir yandan Acıgöl’ü beslerken, bir yandan da yaşam alanlarına olanak tanıyor.

Türkiye’de yaz – kış flamingo görebileceğiniz ender yerlerden bir tanesidir. Su kaynaklarına yakın bölgelerde ve sazlık alanlarda kurbağalar, su kaplumbağaları ve boyları 3 – 4 santimetreye ulaşan balıklar yaşıyor. Flamingo dışında martı, leylek, yaban ördeği, yaban kazı, karabatak, pelikan, turna gibi kuş türlerine rastlamanız mümkün.

Ayrıca gölün güneydoğusunda ye alan dağlarda atmaca, kartal gibi yırtıcı kuşlar bulunuyor. Kuş nüfusu açısından Anadolu’da önemli bir yere sahip olan Acıgöl’ün turizm potansiyeli de son derece yüksektir.

Doğa sporlarıyla uğraşanlar için son derece ideal bir ortam sunan Acıgöl ve çevresine gitmek için, Akpınar Köyü’ne doğru 4 – 5 kilometre ilerlemeniz yeterli olacaktır.

9) Uluabat Gölü, Bursa (134 km²)

Turizm potansiyeli son derece yüksek olsa da yeteri kadar turist çekemeyen Uluabat Gölü, Bursa ilinde yer alıyor. Karacabey ile Mustafa Kemal Paşa ilçeleri arasında konumlanan göl, Bursa’ya 35, Balıkesir’e ise 95 kilometre uzaklıktadır.

Yenişehir, Gönen ve Bursa çöküntü alanında meydana gelen Uluabat Gölü’nü aynı çöküntüde yer alan Manyas Gölü’nden ayıran yalnızca alçak bir eşiktir. Aslında bu çöküntü içerisinde meydana gelen 4 küvetten iki tanesi alüvyonlarla dolunca, geriye sadece Uluabat Gölü ile Manyas Gölü kalmıştır.

Göl içerisinde birçok balık türü yaşamaktadır. Bunlardan en popülerleri; yayın, sazan, turna ve kerevittir.

Deniz seviyesinden yalnızca 9 metre yüksekte konumlanan Uluabat Gölü, Öka ve Apolynt olarak da bilinir. Kirmatsi Çayı’ndan beslenen Uluabat Gölü, Susurluk Nehri’ne ve Uluabat Gölü Deresi’ne karışıyor.

En derin noktası 4 metre civarında olan gölün ortalama derinliği ise 1 – 2 metre civarındadır.

Kirli beyaz bir renge bürünen gölün suları gün geçtikçe azalmaktadır. Dibi çamurlu olduğu için rüzgarlı havalarda su bulanır.

1996 yılında yapılan sayıma göre bölgede 450 bine yakın su kuşu yaşıyor. Gölün içerisindeki ağaçlıklar, sazlıklar, gökyüzünde uçuşan kuşlar, suyun içinde balıklar derken Uluabat Gölü, kendi başına muhteşem bir ekosistemdir.

10) Çıldır Gölü, Ardahan – Kars (115 km²)

Türkiye’deki gölllerin belki de en fotografik olanı Çıldır Gölü. Ardahan ve Kars illeri sınırları içerisinde konumlanan Kars‘taki Çıldır Gölü, Doğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük tatlı su gölü olmasının yanı sıra aynı zaman en büyük ikinci gölüdür.

Deniz seviyesinden 1959 metre yükseklikte yer alan gölün en derin noktası ise 42 metredir.

Bir moloz mahrutu ve lav akıntısı sonucu oluşan Çıldır Gölü, doğal bir set gölüdür.

Çok sayıda dere ve pınarın beslediği gölün tek çıkıntısı, Ermenistan sınırında yer alan Telek Çayı’dır.

Gölün çevresindeki bitki örtüsü çok fazla gelişmemiş olmasına rağmen yoğun olarak hayvancılık yapılmaktadır.

Civar köylerde yaşayan halk, yılın 365 günü balıkçılıkla uğraşırlar. Köy halkı için hayati bir geçim kaynağı olan balıkçılık, kış mevsiminde suların donmasıyla birlikte kalın buz tabakası kırılarak yapılır.

Gölde yaşayan en popüler balık türü ise aynalı sazandır. Fakat, kurak geçen mevsimlerde su seviyesi giderek azalıyor ve sazlıklar daralıyor. Bu da sazanların üreme alanlarını kısıtlıyor.

Buna ek olarak, pek çok balıkçı, avlanmayla ilgili yasaklara uymayıp kontrolsüz avlandıkları için göldeki balık popülasyonu olumsuz anlamda etkileniyor.

Gölün yalnızca kuzeybatısında bataklık ve sulak çayırlar bulunuyor. Bu alanlar da zaten seddeyle ayrılmış durumda. Göl çevresi ise tarım için elverişli olmadığı için mera alanı olarak kullanılıyor.

Paylaş
Ezgi Opan

Blogger, içerik yazarı, editör, besteci, söz yazarı, gitarist, turizmci, seyahat tutkunu, müzik ve kedilere hasta☺️