İnsanlığın kolektif hafızasında yer etmiş; dünya üzerindeki herkesin ilk görüşte tanıyabildiği ikonik mimari eserler vardır.
Bahsedeceğimiz iki “Dünyanın Yedi Harikası” listesinde de tamamı insanlar tarafından inşa edilen olağanüstü mühendislik ve mimari becerilerin yansıtıldığı eserler bulunuyor.
İlk listemiz “Antik Çağların 7 Harikası” olarak bilinen eserleri gözler önüne seriyor. Artık sadece hafızalarda yaşayan antik eserlerin bulunduğu listede günümüze ulaşabilen tek bir eser var. Geri kalanlar ise ne yazık ki geçen yüzyıllar içinde harap edilmiş ve yıkılmış.
İkinci listemiz ise, ilk listeye ek olarak özellikle seçilen eserlerin bulunduğu modern bir liste. İlkinden farklı olarak bu listedeki tüm eserler günümüzde hala ziyaret edilebiliyor; hatta birçoğu dünyanın en çok ziyaret edilen mimari yapıları arasında bulunuyor.
Gelin, hep beraber mimari tarihinde bir yolculuğa çıkalım:
Dünyanın yedi harikası fikri ilk kez milattan önce 5. yüzyılda Heredot tarafından atılmış fakat Heredot bu fikrini yazıya geçirememiş.
Milattan önce 2. yüzyılda ise Sidon’lu Antipatros, bu fikirden esinlenerek “Dünyanın Yedi Harikası Üzerine” adlı eserini yazmıştır.
İşte antik çağa ait dünyanın yedi harikasının belirlendiği liste:
Tarih: MÖ 2560
Bölge: Kahire, Mısır
Mısır’ın en büyük piramidi olan Keops Piramidi, Büyük Piramit olarak da adlandırılıyor. Eski listeden günümüze dek sapasağlam şekilde ulaşmış tek yapı olan bu piramit, kireçtaşı kullanılarak yapılmış.
3800 yıl boyunca dünya üzerinde insan eliyle inşa edilen en büyük yapı olma özelliğini koruyan piramit, Mısır’ın başkenti Kahire’nin yakınlarındaki Gize şehrinde bulunuyor.
Gize Nekropolisi ya da mezarlığı olarak adlandırılan piramit bölgesinde Keops dışında daha küçük boyutlardaki Kefren ve Mikerinos Piramitleri de bulunuyor.
Tarih: M.Ö. 605
Bölge: Irak, Mezopotamya
Tam bölgesi tam olarak belirlenemeyen Babil’in Asma Bahçeleri, Eski Dünya’nın yedi harikasından biri seçilen fakat günümüze ulaşamamış bir kompleks.
Irak’ın günümüzdeki Babil şehrinin yakınlarındaki antik Babil şehrinde inşa edildiği düşünülmektedir.
Babil, Mezopotamya’da adını aldığı Babil kenti etrafında MÖ 1894 yılında kurulmuş. Babil’in merkezi günümüzdeki Irak’ın El Hilla kasabası üzerinde yer almaktadır.
Babil metinlerinde bu bahçelerle ilgili kesin kanıt teşkil edecek bir alıntı yoktur ve bahçenin fiziksel varlığıyla ilgili arkeolojik bir kanıt da henüz bulunamamıştır.
Efsaneye göre bahçe, Babil Kralı İmparator II. Nebukadnezar tarafından eşi Kraliçe Amitis için özel olarak tasarlanmıştır. Kraliçe, memleketinin yeşil tepelerini Babil’de göremediği için üzüldüğünden kraliçesinin üzüntüsünü ve özlemini gidermek isteyen imparator, Irak’ın karasal ikliminde yemyeşil bahçeler üzerinde yükselen bir şehir kurmuştur.
Doğunun bahçeleri olarak adlandırılan Babil’in Asma Bahçeleri’nin ve Babil şehrinin antik dünyanın ütopik şehri olarak görülmesine ve cennet benzeri tasvirlerinin oluşmasına sebep olmuştur.
Babil’in Asma Bahçeleri’nin bahsedilen inşası eşsiz bir mimarlık ve mühendislik örneğidir. Su yukarıya doğru vidalar ve spiral makinelerin uyguladığı basınç yoluyla ve su kemerleri aracılığıyla çıkmaktadır. Asma bahçeler ahşap kirişlerle birbirlerine bağlanmıştır fakat bu kirişler yağmurla birlikle çürümediği gibi şişerek köklerdeki bitkilerin daha hızlı ve daha güçlü büyümesini sağlamaktadır.
Listede bulunmayan fakat Babil İmparatorluğu’nun efsanevi bir diğer yapısı da Babil Kulesi’dir. Tevrat’ta ve bazı İslami kaynaklarda da geçen kulenin Tanrı’ya ulaşmak için inşa edildiği söylenir. Babil Asma Bahçeleri’nin içerisinde bulunan kule, 7 katlı olup Babil tanrısı Marduk’a adanmıştır. İddiaya göre, 7. kata ulaşan kişi Tanrı’nın kendisine de ulaşabilmektedir.
9. yüzyılda yaşamış İslam düşünürü ve tarihçi El-Tabari’ye göre, Allah, Babil Kulesi’ni cezalandırmak için yıkmıştır. Yıkılana kadar antik dünyada tek bir dil konuşulurken kule yıkıldıktan sonra farklı kültürlerden insanlar farklı diller konuşmaya başlayarak birbiriyle iletişim kuramaz hale gelmişlerdir.
Tarih:M.Ö. 456
Bölge: Olympia, Yunanistan
MÖ 450’de Yunanistan’ın Olimpos veya Olympia şehrinde inşa edilen Zeus Heykeli, Antik Yunan mitolojisinin baş tanrısı Zeus’a adanmıştır.
Atina’daki Parthenon Tapınağı’nda bulunan Athena heykelini de yapan Phidias adlı ünlü heykeltıraş tarafından yaptırılmıştır.
Oldukça etkileyici olarak betimlenen Zeus Heykeli ve Tapınağı milattan sonra 391 yılında kapatılmış; daha sonra da o zamanki adıyla Konstantinopolis olan İstanbul’a taşınmış ve burada 462 yılında çıkan bir yangında tamamen yok olmuştur. Heykele ait bulunan bazı parçalar Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir.
Tarih:M.Ö. 282
Bölge: Rodos
Antik Çağ’da Rodos Adası’ndaki Rodos şehrinin liman girişinde bulunan heykel, Yunan Güneş Tanrısı Helios’un heykelidir.
Makedonyalı Antigonitler’in milattan önce 305’te Rodos’a saldırıp 1 sene süren kuşatma sonrasında geri çekilerek barışın sağlanmasıyla beraber Rodoslular yapımı 12 yıl sürecek ve tanrılara şükranlarını gösterecek heykeli yaptırmışlardır.
Heykelin ayrıca düşmanları korkutması ve şehri koruması amacıyla yapıldığı da tartışılmaktadır.
Heykeli Lindoslu Khares yapmıştır.
Heykel milattan önce 225 veya 226’da çıkan bir depremde yıkılmış ve birkaç asır yan bir şekilde kalmıştır.
New York’taki Özgürlük Heykeli’nin inşaasında Fransız heykeltıraş Frederic Auguste Bartholdi, Rodos Heykeli’nden esinlenmiştir.
Tarih:M.Ö. 290
Bölge: İskenderiye, Mısır
Tarihte inşa edilmiş deniz fenerlerinin en yüksek olanı olan İskenderiye Feneri, günümüze ulaşamamıştır.
Mısır’ı yöneten Ptolemy Hanedanlığı’nın ilk kralı Batlamyus tarafından İskenderiye Limanı’nın karşısındaki Pharros Adası üzerine yaptırılmıştır.
135 metre uzunluğundaki fener beyaz mermerden yapılmıştır ve tepesindeki tunç ayna 70 kilometre uzaklıktan görülerek Akdeniz’deki gemilere rehberlik yapmıştır.
Fener, deprem ve fırtınalar sonucunda yıkılmıştır.
Fener kelimesi hem Türkçe’ye hem de birçok dile bu fenerin adından dolayı yerleşmiştir. Fener, üzerinde yerleştiği adanın adından dolayı “Pharos” olarak anılmıştır ve günümüzde bu kelime ve türevleri birçok dilde “deniz feneri” anlamına gelmektedir.
Tarih:M.Ö. 350
Bölge: Bodrum, Türkiye
Kral Mausolos adına Kral’ın ölümünden sonra karısı ve kız kardeşi tarafından yaptırılmış olan mozole, bugün Bodrum olarak bildiğimiz Halikarnassos’ta bulunuyormuş. Dünyanın ilk mozole örneği olan Halikarnas Mozolesi, oldukça büyük boyutlarıyla da dikkat çekiyormuş.
Piramit benzeri bir çatıya sahip olduğundan Mısır mimarisiyle ve kolonlarıyla da Yunan mimarisiyle benzerlikler gösteriyor.
Kendisinden sonra gelen mozolelere de örnek olduğundan bugün mozole alanı açık hava müzesi olarak ziyaret edilmektedir.
Kralın adı Mausolos da, mozole yapısının adını kazanmasında ilham kaynağı olmuştur.
Tarih:M.Ö. 550
Bölge: Selçuk, İzmir, Türkiye
Tanrıça Artemis’e ithaf edilmiş Artemis Tapınağı, İzmir’in Selçuk ilçesinde ve Efes Ören Yeri’ne 4 kilometre kadar uzaklıkta bulunuyor.
Artemis, Yunan Mitolojisi’ndeki ay, avcılık ve bereket tanrısıdır ve Apollon’un ikiz kardeşidir.
Milattan önce 550 yılında inşa edildiği tahmin edilen tapınak, tamamen mermerden yapılmıştır fakat günümüze sadece birkaç mermer parçası kalmıştır.
Tapınağın yapımının yaklaşık 120 yıl sürdüğü söylenir. Yapımına başlatan kişi ise Lidya Kralı Kroisos’tur.
Sidon’lu Antipader tapınağı şöyle tarif etmiştir:
Mağrur Babil’in üstünde savaş arabaları için yol olan duvarını ve Alpheus’taki Zeus heykelini ve asma bahçeleri gördüm ve Güneşin kolosusunu ve yüksek piramitlerin devasa işçiliğini ve Mausolos’un engin mezarını; ama Artemis’in bulutlar üzerine kurulmuş evini gördüğümde diğer tüm harikalar parlaklıklarını kaybetti ve dedim ki “İşte! Olimpus’un dışında, Güneş hiç bu kadar büyük bir şeye bakmadı. (Antipater, Yunan Antolojisi [(Yunan Antolojisi, IX.58)]
Antik Çağlarda inşa edilen mimari eserlerden günümüze sadece Gize’deki Keops Piramidi sapasağlam ulaşabilmiştir. Haliyle, günümüzde hala var olan ve ziyaret edilebilen mimari eserler için yeni bir “dünyanın yedi harikası” listesi oluşturma fikri doğmuştur.
İsviçre merkezli New7Wonders Vakfı, yarışma düzenleyerek “Dünyanın Yeni 7 Harikası”nın belirlenmesini sağlamıştır. Cep telefonu ve internet aracığıyla ve 6 yıl süren bir oylama sonucunda belirlenen yeni dünya harikaları:
Tarih: MS 750 ile 900 yılları arasında
Bölge: Yucatán, Meksika
Meksika’nın en çok ziyaret edilen ikinci arkeolojik ören yeri olan Chichen Itza, Kristof Kolomb Güney Amerika’ya gelmeden önce bölgede hüküm süren Itza Maya Medeniyeti’nin inşa ettiği bir şehir.
Piramit benzeri yapı, Yucatan Yarımadası’nın dini merkezi olarak kullanılmıştır. Maya dilinde bu yapıya piramit yerine kale denir; adı ise Kukulkan’dır. Kukulkan, Maya mitolojisindeki önemli bir figür olan çift başlı ve tüylü bir yılandır.
24 metre yüksekliği olan kalenin dört çevresinde toplamda 91 basamak vardır.
Ülkenin güney burnunda bulunan yapı, Valladolid ve Mérida şehirleri arasında bulunuyor.
Chicken Itza Tapınağı çevresindeki dini komplekste, Caracol adında bir gözlemevi ve toplumdaki farklı sınıflara ayrılmış özel tapınaklar bulunmaktadır. Chicken Itza’nın en yüksek noktasından ise şehirdeki bütün yapılar görülebilmektedir.
Bölge: Parque Nacional da Tijuca, Rio de Janeiro, Brezilya
Dünyanın yeni yedi harikasından bir tanesi de Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrindeki Kurtarıcı İsa Heykeli, şehri bütün heybetiyle kaplayan Corcovado Dağı üzerinde yer alıyor. Heykel 1931 yılında 710 metre yükseklikteki dağın zirvesine yerleştirilmiştir.
Dağın ve heykelin bulunduğu bölge ayrıca Tijuca Milli Parkı’nda yer almaktadır.
Rio Karnavalı’nın da yaşandığı şehir, yılın her döneminde dinamik ve heykel her dinden her milletten insanın sıklıkla ziyaret ettiği bir bölgede bulunuyor.
Tarih:1644
Bölge: Huairou, Çin
Dünyanın en uzun savunma duvarı Çin Seddi’nin başlangıcı Po Hay Körfezi. Çin’in tüm kuzeybatı sınırı boyunca uzanan dünyanın en ünlü duvarı batıya doğru ilerliyor.
Tüm Çin coğrafyasını gözler önüne seren Çin Seddi, Gobi Çölü’nden de geçiyor.
Yıkılmış kalıntılarla beraber uzunluğu 21.196.180 metre uzunluğunda.
Çin Seddi’nin sağlam kısmı ise sadece 2500 kilometre uzunluğunda ve tamamı Ming Hanedanlığı döneminde yapılmış.
İnşaatı Milattan Önce 221 yılında başlayan Çin Seddi, “Moğol” ve “Türk” boylarının saldırılarına karşı Çin’i korumak amacıyla yapılmış.
Tarih:1450
Bölge: And Dağları’nın bir dağının zirvesinde, 2.360 m yükseklikte, Urubamba Vadisi üzerinde.
1450 yılları civarında kurulmuş olup şehrin nüfusunun büyük bir çoğunluğu da tüccarlar tarafından getirilen bulaşıcı hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmiştir. Şehrin şu anki yerlileri ise And Dağları’nda yaşayan lamalar ve alpakalar.
İnka Medeniyeti’nin antik şehri Machu Picchu, And Dağları’nın bir zirvesinde yer alıyor. Dağların sakladığı şehir, uzun yıllar boyunca bölgeyi işgale gelen İspanyol sömürgeciler tarafından keşfedilememiştir.
Yüksek merdivenlerle birbirine bağlanan taş yapılardan oluşan şehirde 3000’den fazla basamak sapasağlam durmaktadır.
Peru’nun Cusco şehrine 88 kilometre uzaklıkta bulunan antik kent, Urubamba Vadisi üzerinde yer alıyor. Dünyanın en etkileyici tren yolculuklarından birine katılarak da antik kente ulaşabilirsiniz.
Tarih: MÖ 400
Bölge: Ürdün’ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki toprakları üzerinde yer alan antik kenttir. Ürdün’de gezilecek yerlerin başında gelmektedir.
Bir Arap kabilesi olan Nebatiler egemenliğine başkentlik yapmış olan Petra şehri, semavi dinlerde de bahsi geçen Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki topraklarda yer alıyor.
Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilince zamanla yıkılmaya başlayan şehir, unutulan şehirler arasına girmiştir.
Şehrin inşa edildiği kayalıklarda ise gizli bölümler ve kral mezarları bulunmaktadır.
Şehirdeki tiyatro, tapınak ve ev gibi yapılar kireç taşıyla yapılmıştır. Eserlerin özellikle ön yüzlerindeki süslemeler göz alıcı güzellikte.
Tarih: MS 70-MS 80
Bölge: Roma, İtalya
Roma‘nın en çok bilinen tarihi yapısı Kolezyum, filmlerde hep gördüğümüz gladyatörlerin savaştığı bir dövüş arenası. Milattan sonra 72 yılında yaptırılan antik tiyatro, antik çağda Roma halkının eğlendiği önemli bir etkinlik alanıydı.
Günümüzde yıllar içinde zarar görmüş olsa da nispeten tamamen ziyaret edilebilir durumdadır.
İlginç bir şekilde Kolezyum’un içinde dönemin meşhur savaşların canlandırılması da yapılmıştır. Öyle ki, deniz savaşları dahi özel mekaniklerle Kolezyum’un içi su doldurularak gerçekleştirilmiştir. Böylece halkı eğlendirmenin yanı sıra, etkinlikler Roma İmparatorluğu’nun gücünü de yansıtmayı ve benimsetmeyi hedeflemiştir.
İmparatorluk’un güç kaybettiği dönemlerde ise kolezyumun içinde dükkanlar kurulmuş; askeri kışlaların talim yaptığı bir yer haline gelmiştir. Günümüzde ise dünyanın en çok ziyaret edilen yapılarından biridir.
Tarih:1648
Bölge: Dharmapuri, Forest Colony, Tajganj, Agra, Uttar Pradeş 282001, Hindistan
Aşk uğruna inşa edilmiş en güzel mimari yapılardan biri: Tac Mahal. Hindistan’daki anıt mezar, 1631-1654 yıllarında inşa edilmiş.
Babür İmparatorluğu’nun 5. hükümdarı Şah Cihan, genç yaşta ölen eşi Ercümend Bânû Begüm için bu etkileyici eseri inşa ettirmiştir. Anıt mezar, hükümdarın eşine duyduğu sonsuz sevigi temsil etmesinin yanı sıra imparatorluğun ihtişamını da yansıtmaktadır.
Direkt uçuşlarla, Türkiye’den anıt mezarın bulunduğu Hindistan’ın Agra şehrine seyahat edebilirsiniz.