Onlarca farklı kültürü buluşturan koca bir sentez İstanbul mutfağı. Yolu bu şehirden geçen herkesin kendinden izler bıraktığı hem doğudan hem de batıdan izler taşıyan derya deniz bir mutfak var İstanbul’da keşfedilmeyi bekleyen.
İstanbul mutfağı öyle zengin ki semtlerin bile kendine özgü lezzetleri var. İsterseniz gelin önce İstanbul’un Osmanlı’dan günümüze miras kalan ve farklı kültürlerden izler taşıyan yemeklerine sonrasında ise İstanbul’un semtleriyle özdeşleşen lezzetlerine bir göz atalım.
İçindekiler
Tarhana çorbası pişirilmeyen bir ev neredeyse yoktur. Herkes kendi usulünce pişirir. Kimi içine kıyma koyar kimi nohut kimi ise minik top köfteler.
Ama eski İstanbullular sade pişirirler tarhana çorbası. Sade hali bile oldukça lezzetli ama size küçük de bir lezzet tüyom var. Tarhana çorbanızın üzerine biraz kırmızı pul biber serpip biraz da limon sıkıp deneyin derim.
Adı üzerinde Çerkes tavuğu nasıl İstanbul yemeği olur dediğinizi duyar gibiyim. Ama başta da söylediğim gibi İstanbul mutfağı koca bir sentez.
Kafkaslardan gelen Çerkeslerin İstanbul mutfağına kazandırdığı bu muhteşem lezzet günümüzde meze sofralarının en özel tadı.
Ege’nin gambilya favası varsa İstanbul’un bakla favası var. İç bakla ile yapılan ve İstanbul usulü balık sofralarına en yakışan mezelerden biri bence fava.
Genellikle üzerine sızma zeytinyağı gezdirilerek servis edilen favanın son yıllarda üzeri karamelize soğanlısı yapılmaya başlandı.
Denk gelirseniz mutlaka deneyin derim. Karamelize soğanla baklanın enfes uyumuna bayılacaksınız.
Zeytinyağlı sarmaların, dolmaların sofralardaki yeri hep çok özel olmuştur. İstanbul’un az bilinen lezzetlerinden biri olan midyeli lahana sarması sofralarda lezzet fırtınası estiriyor.
Çok sık rastlanan bir yemek olmasa da geleneksel İstanbul lezzetlerini yaşatan bazı restoranlarda bulabileceğiniz midyeli lahana sarmasına denk gelirseniz mutlaka bir şans verin derim.
Balıksız bir İstanbul mutfağı olur mu hiç? İstanbul Boğazı’nın en taze torikleri veya palamutları ile yapılan lakerda, İstanbul’da kurulan meze sofralarının olmazsa olmazı.
Yapımı oldukça meşakkatli olan lakerda iyi bir şefin elinden çıktığında tadına doyum olmuyor. Benden söylemesi.
Tavuk butlarının içinin kuş üzümlü, fıstıklı iç pilavla doldurulması ile yapılan Piliç Topkapı, İstanbul mutfağının en eski lezzetlerinden biri.
Siz de tavuk ve pilavın ayrılmaz bir ikili olduğunu düşünenlerdenseniz piliç Topkapı’dan şaşmayın derim.
Sakatat sevmeyeni bile kendine hayran bırakıyor Beykoz’un meşhur beyinli kebabı.
Parça etli, beyinli, havuçlu ve patatesli bu leziz kebap geleneksel İstanbul mutfağının en klasik lezzetlerinden biri.
Farklı mutfak kültürlerini buluşturan, İstanbul’un kozmopolit yapısını en güzel yansıtan yemekler arasında ilk sıralarda yer alıyor bence papaz yahnisi.
Bol arpacık soğanlı, lokum gibi kuşbaşı dana etli papaz yahnisi rahiyasını ise tarçın ve yenibahardan alıyor.
Geleneksel İstanbul mutfağını deneyimlemek isterseniz yanında pirinç pilavı ile papaz yahnisi en güzel alternatiflerden biri olacaktır.
Osmanlı Saray Mutfağı’ndan izler taşıyan ve mutfaklarda lezzet rüzgarları estiren İstanbul yemeklerinden biri de pekmezli ayva dolması.
Farklı lezzetler denemeyi seviyorsanız bu dolmayı asla es geçmemelisiniz. Ayvanın mayhoşluğunun pekmez buluşması damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor.
İstanbul mutfağının az bilinen ama en sevilen lezzetlerinden biri de erikli kuzu gerdan.
Kuzu etinin baskın aromasının eriğin mayhoşluğu ile bastırıldığı lokum gibi bir yemek erikli kuzu gerdan. Denk gelirseniz mutlaka deneyin derim.
İstanbul’un kültürel çeşitliliğine yaraşır zenginlikte nefis bir pilavı var.
İstanbul’un, bademli, Antep fıstıklı, tavuk etli, bezelyeli, safranlı, zencefilli oldukça aromatik ve doyurucu bu pilavını geleneksel yemek sunan pek çok restoranda bulabilirseniz. Denk gelirseniz mutlaka bir şans verin derim.
Osmanlı Saray Mutfağı’ndan İstanbul’a miras kalan en efsane lezzetlerden biri de bence reştiyye.
Tadına aşina adına uzak olduğunuzu düşündüğüm reşettiye, aslında tulum peyniri, ceviz ve maydonozla tatlandırılan ev eriştesi.
Ama alt tarafı erişte deyip geçmeyin. Reştiyyenin tadı tam anlatılmaz yaşanır türden.
İsteyene üzeri pudra şekerli, isteyene ballı.
1800’lü yıllardan beri yapılan ve nesillerdir lezzetinden ödün vermeyen Kanlıca yoğurdu, İstanbul’un en özel lezzetleri arasında bence ilk sıralarda yer alıyor.
İstanbul’a giderseniz Boğaz’ın en keyifli semtlerinden biri olan Kanlıca’da en güzelinden bir yoğurt yemeden dönmeyin derim.
İçi sulu sulu dışı çıtır çıtır Çengelköy salatalığı, bugüne kadar yediğiniz tüm salatalıkları unutturabilir, demedi demeyin.
Hele bir de dolaptan yeni çıkmış, hafif soğuksa ve üzerine de biraz tuz serpilmişse bir tane ile asla yetinemeyebiliriz. Demedi demeyin.
Uğruna kilometrelerce yol katedilebilecek bir lezzet bence üzümlü kıymalı Sarıyer böreği.
Aman canım her yerde Sarıyer böreği yapıyorlar demeyin. Bir pazar gününüzü Sarıyer’e ayırın ve sıcacık böreği ile güne güzel bir başlangıç yapın. Emin olun pişman olmazsınız.
Sadece yerli yabancı turistlerin değil İstanbul’da yaşayanların da bayıldığı İstanbul lezzetlerinden biri bence Sultanahmet Köftesi.
Siz de farklı köfteler denemeyi seviyorsanız İstanbul’daki adresiniz Sultanahmet olsun.
İstanbul’da ne yenir denilince ilk akla gelenlerden biri olsa gerek balık ekmek.
Salaş mekanlarda tahta tabure üzerinde oturup Haliç’e karşı balık ekmek keyfi yapmak isterseniz istikametiniz Eminönü olsun.
Oraların eski tadı kalmadı diyenlere de hiç aldırmayın. Tüm kalabalığına rağmen Eminönü’ndeki balık ekmekçiler hala çok nostaljik, hala çok keyifli.
Bunlara ek olarak İstanbul’a giderseniz Süleymaniye’de kuru fasulye, Ortaköy’de kumpir, Taksim’de ıslak hamburger, Sütlüce’de uykuluk keyfi yapmadan, Bebek semtinin nefis badem ezmesi, Beyoğlu’nun çikolatası, Kuzguncuk’un Acıbadem kurabiyesi, Kavak’ın inciri, Yedikule’nin marulu ile kendinizi şımartmadan, Vefa’da boza, Pierre Loti’de bol köpüklü bir Türk kahvesi içmeden dönmeyin derim.