Kaş’ta en ufak bir yer bile atlamadan dillere destan bir seyahat planı hazırlayabileceğiniz yazımızı okurken bir yandan valizinizi hazırlamaya yeltenecek ve eşi, dostu dürtüp “kalkın, gidiyoruz” diyeceksiniz.
Gözleriniz açık olarak yaşayacağınız bir rüyaya hazırsanız başlıyoruz.
İçindekiler
Güzelliğinden nasibini almış pek çok medeniyeti beşiğinde sallayan Antalya’nın güzel ilçesi Kaş’ta da antik kente doyacaksınız.
Phellos Antik Kenti, Kaş’a bağlı Çukurbağ Köyü yakınlarında Fellen Dağı’na yaslanmış nekropolünden Fellen Yaylası’na uzanan kalıntılarıyla mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Phellos’a komşu olan bir antik kent daha var ki o da Antiphellos Antik Kenti.
Kaş Antik Tiyatrosu’nun yuvası bu kentte manzarasından ötürü denize nazır tiyatro keyfi yaşamanın hayali içine düşebilirsiniz.
Kayalara oyularak yapılan figürlerin ilginizi çekeceğine eminiz.
Bu antik kent ise yüreğinize hareket katacak enfes görüntüler veren Sıçak Yarımadası’nda bulunuyor.
Güneş ışınları vurduğunda pırıl pırıl parlayan suyun manzarasına bakan şehrin surları ayakta kalabilmiş.
Beleni Köyü’ne yakınlığından aynı zamanda Beleni ismiyle de anılan İsinda Antik Kenti, Aperlailerle birlikte anılsa da Likya Birliği’nde bir oy hakkına sahip bir kent olarak biliniyor.
Eğer giderseniz hala varlığını sürdüren lahitlerle kaya mezarlarını görebilirsiniz.
Tarihi gezilere ilgi duyanlar Kaş’ta bulunan Trysa Antik Kenti ve Gömbe Antik Kenti gibi pek çok bölgeyi ziyaret edebilirler.
Kimi antik kentlere ev sahipliği yapmış Kaş köylerinin her biri görülesi güzelliklere sahip olsa da burada birkaçına değinerek farkındalığınızı artırsak yeter aslında.
İslamlar Köyü, Bodamya ismiyle de anılan ve doğanın kalbinden akarak gelen serin sulara sahip dereleriyle küçük bir tablo gibi adeta. Bu derelerin varlığına masalsı görünüm katan su değirmeni köyün cazibesini artırıyor.
Kaya mezarları ise köyün tarihine tutulan bir ışık gibi köye farklı anlamlar katıyor. O zamanın imkanlarını düşününce işçiliğine hayranlıkla bakakalacaksınız.
Rençberlerin kullandığı dirgenlerden adına kavuşan Dirgenler Köyü, ekonomisini mermer ocaklarına ve seralarına borçlu.
Üstelik Dirgenler Kalesi ile Şişima Kilisesi tarihi dokularıyla da hatırı sayılır miktarda turist de ağırlıyor.
Doğal yaşamın verdiği sakinliği ve dinginliği bulacağınız bu köylerde organik beslenebilir, biraz kafanızı dinleyebilirsiniz.
Amerika’da oldukça ünlü olan kanyon oluşumları turistleri en çok çeken bölgeler oluyor genellikle. Bu yüzden Kaş da sahip olduğu kanyonlarıyla şanslı sayılacak ilçelerden.
Saklıkent Milli Parkı’nın bir parçası olan Saklıkent Kanyonu hem macera sevenlerin hem de huzuru arayanları adresi oluyor.
Türkiye’deki en uzun kanyon sıfatına da sahip olan Saklıkent Kanyonu, oluşumunu Karaçay’a borçlu. Bu oluşumu Fethiye ile paylaşan Kaş, her yıl doğa sporlarıyla ilgilenen, safari meraklısı ve piknik sevdalısı nice yerli ve yabancı turisti ağırlıyor.
Saklıkent Kanyonu’na giriş ücreti, 2024 yılı güncel haliyle kişi başı 40 TL, ancak öğrenciyseniz 20 TL ödemeniz yeterli oluyor.
Kanyon turundan hoşlanırsanız yaklaşık 6 metreyi bulan bir yürüyüş için Kıbrıs Kanyonu’na uğramalısınız. Doğa sporlarına da imkân tanıyan kanyonun serin sularında yürürken kelimenin tam anlamıyla bambaşka dünyalara gideceksiniz.
Yazın serin ortam peşinde koşan herkes yayla turizminin verdiği avantajlardan faydalanıyor. Kaş’a geldiğinizde de festivalleri, etkinlikleri olan o güzelim yaylalarına doğru uzanın mutlaka.
Gömbe’ye gelirseniz Yeşilgöl’ün süslediği Gömbe Yaylası’nın o tertemiz havasını içinize çekin.
Yağlı güreş müsabakalarının düzenlendiği yaylada cevizin, elmanın en iyisini yiyebilirsiniz.
Foto safari için de güzel görüntüler veren bölgeye gelirken fotoğraf makinenizi yanınıza almayı unutmayın.
Bu yaylaysa zamanında limanıyla önemli bir yere sahip Antik Kent Phellos’u ağırlayan ve hala tarih kokan bir yayla olarak ziyaretçilerine otantik bir ambiyans sunuyor.
Serin bir yayla havası almak isterseniz Türkmen ve Yörük kültürünü yansıtan şölenlerin düzenlendiği Bezirgan Yaylası’na gelebilirsiniz.
Bezirgan Köyü sakinlerinin de sık sık uğrak yeri olan bu yaylada konaklama imkanınız da var.
Doğa yürüyüşleri yapabileceğiniz yaylaya turlarla turistik geziler de düzenleniyor.
Kaş’ın doğusunda yer alan Kekova, güzeller güzeli bir ada olarak keşfinizi bekliyor. Teknelerle ulaşabileceğiniz koruma altındaki bu ada, benzersiz güzellikleriyle büyülüyor.
Bu bölgede bulunan ve dalıp keşfetmek için sabırsızlanacağınız Batık Şehir, ne yazık ki Kekova’da dalış yapılamayan tek alan olduğu için sadece tekne ziyaretiyle görülebiliyor.
Yine de temizliğiyle de büyük ilgi çeken denizinden bu batık şehri rahatlıkla görebileceğinizi garanti ediyoruz.
Önemli eserlerin kalıntılarıyla bezeli Tersane Koyu’na ek olarak kıyıdaki antik kentleri de gezebilirsiniz.
Milattan önce 4. yüzyıldan beri varlığını sürdüren Simena Antik Kenti’nde antik tiyatro, kitabe, mezar ve sarnıç gibi tarihi değerlere ek olarak bölgede en çok ilgi gören Simena Kalesi ile de karşılaşacaksınız.
Üçağız Köyü’nde bulunan Theimussa Antik Kenti de tarihi belgelere bakılırsa Likya’ya limanıyla hizmet vermiş kentlerden biri.
Kaş’a ortalama 50 dakika uzaklıkta konumlanan Demre, Myra Antik Kenti’nin bulunduğu ilçe olarak tarihe ilgi duyanların uğrak yerlerinden biri olmuş durumda.
İlçeye Likya Uygarlıkları Müzesi’nin hizmete açılmasıyla da turistik yatırımlar da yapılmış oldu.
Andriake Limanı’ndan başlayan hareketli bir serginin organizasyonu dahil her bir noktasıyla büyük emek verilen müze, pek çok antik kent için ayrı bir salon oluşturarak ziyaretçilerinin Likya Birliği’yle ilgili kapsamlı bir bilgi edinmesini misyon edinmişe benziyor.
Üstelik liman kentinin yakınlarını mesken edinmiş kuşların varlığıyla ayrı bir şenleneceğiniz Demre Kuş Cenneti de burada bulunuyor.
Kaş’ın En İyi Plajları yazımıza göz atarak beldenin en güzel plajları hakkında ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz. Birkaç örnek adres için:
Tatlı su kaynaklarıyla beslenen denizine kendinizi bıraktığınızda “iyi ki”li cümleler kafanızda canlanacak.
İsmini plajının yapısından alan Büyük Çakıl Plajı’nda güneşlenirken falezlerin güzelliğine dalıp gideceksiniz.
Çevrede işletme de bulacağınız için ihtiyaçlarınız konusunda endişe etmenize gerek yok.
Suyunun soğukluğuyla vücudunuza dirilik kazandıracak; denizde yüzerken deniz ayakkabısı daha keyifli bir tecrübe yaşamanızı sağlayacak.
Plaja giriş için ücret ödemeniz gerekmiyor.
Küçüklüğüyle daha samimi ve özel bir ambiyans yakalamanızı sağlayan Küçük Çakıl Plajı, daha çok civarda konaklayan turistler tarafından tercih ediliyor.
Büyük Çakıl Plajı’nda olduğu gibi buranın da suyu soğuk olduğu için hassasiyeti olanları uyarmış olalım.
Kalabalığı sevmeyen grupların vakit geçirmekten hoşlanacağı bu plajın küçüklüğüne rağmen gidebileceğiniz restoranlar mevcut.
Küçük Çakıl Plajı’nın her iki tarafında bulunan Derya Beach ve Çınarlar Beach’e girmek için hiçbir ücret ödemeniz gerekmiyor.
Aynı zamanda sit alanı olan Sebeda Antik Kenti’nin limanı olan bu koyda bulabileceğiniz pek çok plaj var.
Locaları olan, kayalıklara kurulu şezlonglarıyla keyifli anlar müjdeleyen Bilal’in Yeri, teknelerin müdavimi olduğu Port Beach ve huzur bulacağınız Nuri’s Beach güzel plajlarıyla hizmet veriyor.
Özel işletmelere ait plajlar olduğundan yiyecek ve içecekle bu alanlara girilemiyor ve yüzme alanlarında avlanma yapılamıyor.
Mavi bayraklı bir bölge olmasının yanı sıra Hıdırellez Mağarası’nın varlığıyla da çok sayıda kişinin ilgisini görüyor.
Limanağzı Plajı’na Kaş merkezden tekneyle geçiş yapabilirsiniz.
Coğrafi konumu sebebiyle daha sakin bir yapısı olan Çukurbağ Yarımadası’nda Kaş Belediyesi’nin Halk Plajı bulunuyor.
Tatil amaçlı geldiğinizde bütçenize uygun alternatiflerle karşılaşacaksınız.
Romantik bir havası olan yarımadada sadece gündüzleri değil geceleri de yapacak şeyler bulacaksınız.
Konaklamak için tercih ederseniz oldukça şirin butik oteller bulabilirsiniz.
Üstelik Kaş Yelken Kulübü de bu yarımada üzerinde yer alıyor.
Kaş Belediyesi’nin Çukurbağ Yarımadası’nda kurduğu tesis sayesinde ziyaretçilerinin konforlu bir tatil geçirebildiği Kaş Belediyesi Halk Plajı’na giriş ücretsiz ama hizmetler ücretli oluyor.
Çocuk parkının da bulunduğu plajda uygun fiyatlarla maksimum hizmet alabilmek sizi defalarca buraya çekecek.
Şirin ve mütevazi bir yapısı olan İnceboğaz Plajı, resmen huzurun adresi olmuş. Dalga seslerini dinleyerek güneşlenebilir ve sıcak denizine kendinizi bırakabilirsiniz. Dinginliğiyle gönlünüzü çalacağından eve dönmek istemeyeceğiniz kesin.
Akılda kalıcı, yüreklerde ve ruhlarda iz bırakan güzelliğiyle bu plaj, Çukurbağ Yarımadasının nezih bir koyunda uzanıyor.
İnceboğaz Plajı’ndaki Çınar Beach’e girişte ücret ödemenize gerek yok.
Çukurbağ Yarımadası’nda bulunan Hidayet Koyu Plajı, mavi-beyaz locaları ve şezlonglarıyla harika bir düzen içinde misafirlerine hizmet veriyor.
İşletmeden dalga seslerini dinleyerek keyifle biranızı içebilir veya şöyle soğuk bir dondurma yiyebilirsiniz.
Bianca Beach Oteli de dahil tüm alanlarında çevre dostu bir politika izlemesi sayesinde Orfozlarla ve Caretta Carettalarla karşılaşabiliyorsunuz.
Bu koydaki tek işletme olan Bianca Beach’te dilediğinizce vakit geçirmek için ödemeniz gereken hiçbir ücret bulunmuyor.
Su kaydırağı, restoran ve havuz gibi hizmetleri de olan Akçagerme Plajı, ailecek çıkacağınız tatiller için iyi bir nokta olabilir.
Denizin kıyı kısmında bariyerle oluşturulmuş bölüm sayesinde tatiliniz sırasında çocuklarınız veya engelli yakınlarınız için endişeye düşmeden anın tadını çıkarabilirsiniz.
Caretta Caretta kaplumbağalarını görme şansınızın da olduğu bu plajda şezlong ve şemsiye için ücret ödemeniz gerekiyor.
Oldukça fotojenik pozlar veren bu plaj, herhangi yapay bir müdahale görmemesiyle bakir bir hava çiziyor.
Doğal güzelliğini korumuş olması bu nadide plajın cazibesini artırsa da ayarsız derinliğine dikkat edilmesi gerekiyor.
Yol kenarında açan güzel bir çiçek edasıyla kamp severlerin kaçamak yeri haline gelmiş bile.
Sakinliğin müptelasıysanız çadırınızı kapıp gitmenizi öneririz.
Meis Adası, içinde 400 kişiyi barındıran ve vizeyle girilebilen bir Yunan adası olsa da Kaş’a komşuluğu nedeniyle günübirlik turlarla gidilebiliyor.
Schengen vizeniz varsa mutlaka bu adaya uğrayıp farklı bir hava soluyarak nefis bir tatil yapın.
Osmanlı Devleti’nin bir zamanlar elinde bulundurduğu bu adaya gittiğinizde burayı görmek için girdiğiniz vize zahmetine değeceğini göreceksiniz.