Doğal güzellikleriyle meşhur Kazdağları‘nın tarihi İlyada Destanı’na ve Truva Savaşı’na kadar dayanıyor. Hal böyle tarih boyunca olunca Kaz Dağları ile ilgili birçok efsane türemiş. En çok bilinen Kazdağları Efsaneleri’ni bu yazıda bir araya topladık.
Yunan mitolojisine göre, Kaz Dağları’nın bir diğer adı da İda Dağı. Dağın sembolik önemi ise, tarihteki ilk güzellik yarışmasına konu olması. Homeros’un ünlü İlyada Destanı’na göre bu güzellik yarışmasının üç adayı üç ana tanrıça: Hera, Athena ve Afrodit. Yarışmanın yegane jüri üyesi olan Paris ise, bir ayı tarafından emzirilerek büyütülen ve tanrıların kralı Zeus tarafından bu işle görevlendirilen bir prens. Yarıştan galip ayrılmak isteyen tanrıçalar, efsaneye göre Paris’e hükümdarlık, güç, para ya da aşk teklif ediyor. Yarışmanın kazananı ise, tahmin edebileceğiniz gibi aşk ve güzellik denildiğinde ilk akla gelen mitolojik isim olan Afrodit. Antik Yunan efsanesinde yer alan bu anlatıya kapılmamak ve Kaz Dağları’nda dolaşırken geçmişten bir iz aramamak neredeyse mümkün değil.
Homeros, destanında Kaz Dağları’ndan “vahşi hayvanların anası” diye söz ediyor. Yine Yunan tarihinin en çarpıcı savaşlarından olan Truva Savaşı’nın da İlyada’da anlatılan güzellik yarışmasından sonra ortaya çıktığı ve tanrıların savaşı bu dağdan izlediği rivayet ediliyor. Yerli halk da Kaz Dağları’nın tarihine ve efsanelerine o derece hakim durumda ki, herhangi bir köy kahvesinde soluklanarak tüm bu efsane, mit ve öyküleri ağız tadıyla dinleyebilirsiniz.
Mitolojik tanrıların hırs ve ihtiraslarından söz etmek çoğu zaman keyifli olsa da Kaz Dağları’nda yaşandığı söylenen ve özellikle Türkmen köylüleri tarafından ağızdan ağıza aktarılan acı hikayelere de üzülmemek elde değil.
Güzelliğiyle dillere destan olan Sarıkız’ın da hayatının son günlerini bu topraklarda yaşadığı anlatılıyor. Efsaneye göre, Sarıkız babasını hac vazifesine uğurlayıp kendi halinde onu bekleyen masum ve güzel bir kadın. Ancak babası geri döndüğünde, yüz vermediği gençler ve köy halkı tarafından iftiraya uğruyor. Namusunu temizlemek için kızını öldürmeye niyetlenen babası bunu yapamayınca, çareyi kızı bir dağ başına terk etmekte buluyor. Kazlarıyla birlikte yaban hayatın içinde kalan ve kurda kuşa yem olması beklenen genç kızın asıl efsanesi ise bundan sonra başlıyor. Rivayete göre Sarıkız burada ermişler mertebesine yükselmiş ve Sarıkız’ın masumiyeti ortaya çıktıktan sonra köy halkı lanetlenmiş. Şu anda Kaz Dağları’na adını da veren kazların Sarıkız ile birlikte yıllarca yaşamış olduğu taşlı tepe, turistler tarafından da ziyaret edilebiliyor.
Zeytinli Köyü ve civarında yaşanan bu aşk hikayesi de, yine soluğu Kaz Dağları’nda alan yerli ve yabancı turistlerin oldukça ilgisini çekiyor.
Hasan Boğuldu efsanesine göre, Hasan ve Emine adlarındaki iki genç aşık birbirlerini çok sevmiş ancak kavuşamamış. Emine’nin ailesinin bu aşka izin vermemesi ve kızın babasının Hasan’a büyük bir şart koşması genç adamın da sonu olmuş. Rivayet o ki, Emine’nin babası Hasan’dan altmış kiloluk bir tuz çuvalını dağların tepesindeki obalarına kadar ulaştırmasını istiyor. Ancak daha önce böyle bir tecrübesi bulunmayan “ovalı” Hasan, Gökbüvet’te suların ortasında kalakalıyor. Hasan’ı kaybeden Emine’nin de ne yazık ki kendi hayatına son vermesiyle birlikte artık bu doğal güzelliklere verilen isimler de değişmiş durumda. Yerli halk tarafından Gökbüvet’e Hasanboğuldu; Emine’nin kendisini astığı rivayet edilen çınar ağacına ise Emine Çınarı adı veriliyor.