Açık hava müzesi gibi varlığını sürdüren Urfa, zamanında nice medeniyeti sallamış beşiğinde.
Efsaneleriyle nam salmış, mucizelere tanık olmuş ve özellikle Kurtuluş Savaşı’nda mucizeler yaratmış, eşsiz lezzetleriyle gidenin burnunda tütmüş bu şanlı şehir, Güney Anadolu’nun bir parçası.
Eğer henüz gidemediyseniz en önemli noktalarıyla işte Şanlıurfa’da gezi rehberiniz:
Eyyübiye’de bulunan Balıklı Göl, Hz. İbrahim’in putları kırmasının ardından Nemrut tarafından cezalandırıldıktan sonra Allah’ın emriyle kurtulduğu yer olarak biliyor.
Burada yakılan ateşin suya, odunların ise balıklara dönüştüğü rivayet ediliyor. Bu yüzden kutsal olarak kabul edilen Balıklı Göl’de avlanmak yasak ama balıkları besleyebiliyorsunuz.
Balıklı Göl’ün hemen yanında bulunan Aynzeliha Gölü, Hz. İbrahim’e sevdalanan Zeliha’nın üvey babası Nemrut’un verdiği cezadan ötürü onunla beraber yanmak istemesi üzerine Allah’ın onu da bu göle çevirdiği söyleniyor.
13. yüzyılda taş ocağı olarak kullanılmış Bazda Mağaraları, yıllarca çevredeki yapılara taş kaynağı sağladığı için içinde yeni oluşumlar meydana gelmiş.
Taş elde etmek için her girildiğinde belli yüksekliklerde ayaklar bırakılarak mağaranın içinde denge sağlanmış.
Şanlıurfa şehir merkezine yaklaşık 93 kilometrelik mesafede bulunan Yücelen Mağaraları Viranşehir ilçesinde konumlanıyor.
Roma Dönemi’nden beri ayakta olan bu yapı, insan gücüyle yapılmış.
Oldukça gizemli bir atmosfere sahip olan bu mağaraların vakti zamanında ibadet için kullanıldığı düşünülüyor.
Nesli tükenmek üzere olan kelaynakları koruma ve onların üremesini sağlama misyonu edinmiş bu tesis, turistler için kelaynakları görme fırsatı yaratmış.
Şubat ayında yapılan etkilerle de renkli görüntülere sahne olan Birecik’te bulunan bu istasyonu mutlaka görmelisiniz.
Şanlıurfa’ya gelmişken Fırat Nehri’nin üzerinde yer alan Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında yapılan Atatürk Barajı, en önemli sulama ve elektrik kaynağımız.
Bu barajın uzunluğu Adıyaman’a kadar gitse de burada bulunan seyir terası size bu şansı fazlasıyla tanıyacak.
Kutsal bir alan olarak kabul edilen Balıklı Göl’ün yakınlarında, Dambak adı verilen tepede bulunan Urfa Kalesi, kuzey kesiminde Hz. İbrahim’in annesi tarafından korumak için bırakıldığı mağara ile de ilgi çeken Şanlıurfa’da mutlaka görülmesi gereken tarihi eserlerden biri.
Üstelik bu kalenin üzerinde yer alan taş sütunlardan Hz. İbrahim’in ateşe fırlatıldığı söyleniyor.
Şu sıralar ziyarete kapalı olan Şanlıurfa Kalesi’nin Müzekartsız giriş ücreti 60 TL idi.
Balıklı Göl’ün yanı başında uzanan ve tek minaresi bulunan Rizvaniye Cami, Osmanlı Dönemi’nde St. Thomas Kilisesi’nin yerine yapılmış.
Bu cami, giriş kapısı çivi kullanılmaksızın yapıldığı için oldukça ilginç bulunuyor.
1211 yılında Eyyübiler’in sayesinde cami olarak kullanılmaya başlanan Halil-Ür Rahman Cami, Döşeme Camii olarak da biliniyor.
Hz. İbrahim’in ateşe atılmak üzere fırlatıldığında düştüğü yer de bu kısımda yer alıyor.
Bizans Dönemi’nde ise bu bina, Meryem Ana Kilisesi olarak hizmet vermiş.
Nemrut’un gördüğü rüya üzerine o yıl doğacak bütün çocukların öldürülmesi emri vermesi üzerine Hz. İbrahim’in annesi onu Mevlid-i Halil Camii’de dünyaya getirmiş.
Bugün hala sakalının burada bulunuyor olması ve buradaki suyun şifalı olduğuna inanılması turistlerin hayli ilgisini çekiyor.
Peygamberler şehri olarak bilinen Şanlıurfa’da yaşayan Hz. Eyyub, gönderildiği kavmin başına peygamber olarak geçince bir sınava tabii tutulmuş ve bu sınava göre fakirlik, keder ve hastalıkla sınanmış.
Buna rağmen şükretmekten vazgeçmeyen Hz. Eyyub’ün mağarada sırtını yasladığı taş, sabır makamı olarak anılmış.
Yine bu mağarada mükâfatlandırılan Hz. Eyyub, sabrının 10. senesinde ayağını vurduğun yerden çıkan suyla şifa bulmuş.
Bugün hala bu suyun şifalı olduğuna dair bir inanış var.
Hz. İbrahim’in yaşadığı rivayet edilen Harran’dan kalanları ziyaret etmek isterseniz Müzekart ile Harran Örenyeri’ne giriş mümkün.
Pagan anlayışının sürdüğü bu topraklarda astronominin gelişimiyle ilgili çok şey duyacaksınız.
Şanlıurfa’nın güneydoğusunda uzanan surlarla iç içe olan üç katlı Harran Kalesi, Milattan Önce 7 bin yılına doğru uzanan köklü bir geçmişe sahip.
Buradaki Harran höyüğünde yapılan çalışmalardan elde edilen buluntular, Şanlıurfa Müzesi’nde koruma altına alınmış.
Dolayısıyla bu bölgenin tarihine ışık tutacak bilgilere bu müzeyi ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.
Geçmişi Milattan Önce 5 bin yılına dayanan Harran Evleri, koni biçimdeki kubbeleriyle Şanlıurfa’nın birer simgesi haline gelmiş.
Kimisinin kerpiçten kimisinin de tuğladan yapıldığı bu evler, Şanlıurfa’nın hava şartlarında rahat edebilmek adına yapılmış.
Çünkü çok sıcak havalarda içi serin olan bu evler, soğuk havayı da geçirmeyerek kışın sıcak bir ortam sağlıyor.
Harran’a bağlı Şuayb Şehri’nden arda kalanlara bakıldığında pek çok eski mezarın ve surların varlığı görülebilmiş.
Ayakta pek fazla yapı kalmasa da burada bulunan mağaranın Hz. Şuayb’in makamı olduğu düşünüyor.
Özel aracınızla ulaşabileceğiniz bu şehrin bazı kalıntıları hala yer altında bulunuyor.
Şuayb Harabeleri’ne yakın mesafede konumlanan Soğmatar Antik Kenti, Harran’da bulunuyor.
Bu antik kentte, Pognon Mağarası, Anıt Mezar ve kaya mezarları yer alıyor.
Gezegen ve ay tanrılarına tapan bir halkın yaşadığı Soğmatar Antik Kenti’nin ibadet için kullanıldığı düşünülüyor.
Dünyadaki ilk tapınak yeri olma unvanına sahip olarak bilinse de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kült merkezi olarak anılan Göbeklitepe, Örencik Köyü’ne oldukça yakın bir mesafede bulunuyor.
Müzekart ile girişin mümkün olduğu bu tarihi bölgeye kartsız girişler 450 TL.
Dünyadaki ilk üniversite olma sıfatını taşıyarak Türklerin koltuklarını kabartan Harran Üniversitesi, Moğol istilası sırasında harap olan binalar arasında bulunuyor.
İstanbul’daki Kapalı Çarşı epey isim yapmış olsa da Şanlıurfa’da bulunan bu tarihi Kapalı Çarşı da hala canlılığını koruyor.
Bu anlamda Gümrük Han hem çarşıları hem de yeme içme mekanlarıyla en güzel tarihi sembollerden biri.
Savaşan Köyü olarak da bilinen Halfeti, Milattan Önce 855 yılından beri tarihte var olmuş ama bugün sular altında kalan antik bir kent.
Siyah gülün vatanı olan Saklı Cennet, Halfeti Antik Kenti, Şanlıurfa’daki en güzel dalış noktalarından biri olarak oldukça rağbet görüyor.
12. yüzyılda varlığını sürdürmüş ve kalıntıları bugüne kadar ulaşmış olan Han El Barur Kervansarayı, 1993 yılında restorasyon geçirmiş.
Yazlık, kış bölümlerine ek olarak hamamı ve geniş bir avlusu bulunan bu kervansaray Eyyubilerden sonra Moğolların eline geçmiş ve ahır olarak kullanılmış.
1969 yılında ziyaretçilerine kapılarını açan Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi, Eyyübiye’nin Haleplibahçe Mahallesi’nde konumlanıyor.
Pazartesi günleri kapalı olan müzeye Müzekart ile giriş yapmak mümkün. Ancak Müzekart sahibi değilseniz 100 TL ödeyerek de girebiliyorsunuz.
Asur, Hitit, Babil dönemlerine ait eserlerin birçoğu Harran’da yapılan arkeolojik kazılar sırasında çıkarılmış.
Bölgede bulunan höyüklerden çıkarılan çeşitli kültür varlıkları da Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi’nde sergileniyor.
Özlem Diyarbakır, Özkaymak, Metro Turizm gibi şirketlerle şehirlerarası otobüs yolculuğu yaparak güzel Urfa’nın merkezindeki otogara inebilirsiniz.
Turistik yerlerin çoğu merkezde olduğu için ulaşım konusunda endişe edilecek hiçbir sıkıntı olmaz.
Şehir içinde gezilecek yerlerin yakınlığı size ulaşımda kolaylık sağlayacak olsa da Urfa Kart ile 7,50 TL’ye şehir içi otobüslerinde de yolculuk edebilirsiniz.
Yorulmadan, Urfa sıcağında bayılmadan gezmek isteyenler hep böyle yapıyor çünkü. Araç kiralama ve taksi tutma gibi seçenekleriniz de var elbette ama buna daha çok havalimanından ihtiyaç duyabilirsiniz.
Urfa’ya ulaşımı uçakla sağlamak istiyorsanız Pegasus Hava Yolları’nın veya Anadolu Jet’in tarifeli uçuşlarından biriyle Şanlıurfa GAP Havaalanı’na gelebilirsiniz.
Ayrıca komşu kent Gaziantep’i de gezmek isterseniz, bilgi almak için Gaziantep’de Gezilecek Yerler yazımızı okuyabilirsiniz.